|
- Mom, the groom is running for president.
- Anne, damat başkanlık için yarışıyor.
- Mom, you cannot give in to him, okay?
- Anne, ona boyun eğemezsin, tamam mı?
- He divorced his first wife and married my mom.
- İlk karısından boşanıp annemle evlendi.
- So your mom should start looking for a nice girl.
- Yani annen kibar bir kız için bakınmaya başlamalı.
- Mom, listen, nothing can touch me.
- Anne, dinle, hiçbir şey bana dokunamaz.
- Mom didn't tell you because the truth was too painful.
- Annem bunu sana söylemedi çünkü gerçek çok acı veriyordu.
- He divorced his first wife and married my mom.
- İlk eşinden boşandı ve annemle evlendi.
- Did Mom tell you about tonight?
- Annem sana bu geceden bahsetti mi?
- Mom, he's a cockroach from outer space.
- Anne, o uzaylı bir hamamböceği.
- Mom got out of the hospital a few days later.
- Annemiz birkaç gün sonra hastaneden çıktı.
- Mom didn't tell you because the truth was too painful.
- Annem sana söylemedi çünkü gerçek çok acı vericiydi.
- Your mom stopped calling you the day the phone was invented.
- Senin annen, telefonun icat edildiği gün bıraktı seni aramayı.
- Mom, he's a cockroach from outer space.
- Anne, o uzaydan gelmiş olan bir hamamböceği.
- You'll regret if your mom dies, so be nice.
- Anneniz ölürse pişman olursunuz, bu yüzden nazik olun.
- See, Mom, she always bullied me and nothing's changed.
- Bak anne, bana hep zorbalık yaptı ama hiçbir şey değişmedi.
- So your mom should start looking for a nice girl.
- O zaman annen hanım hanımcık bir kız aramaya başlamalı.
- I swear I just saw a nice, scared mom.
- Yemin ederim az önce iyi ve korkmuş bir anne gördüm.
- See, Mom, she always bullied me and nothing's changed.
- Gördün mü anne, bana hep zorbalık etti ve hiçbir şey değişmedi.
- You'll regret if your mom dies, so be nice.
- Annen ölürse pişman olacaksın, bu yüzden nazik ol.
- Mom, listen, nothing can touch me.
- Bak anne, hiçbiri bana dokunamaz.
- Mom got me hooked on these last year.
- Beni bunlara annem alıştırdı geçen yıl.
- Nothing ticked off my mom more than having people come into the house with dirty shoes.
- İnsanların eve kirli ayakkabılarla girmesi kadar annemi kızdıran başka bir şey yoktur.
- Mom, the groom is running for president.
- Anne, damat başkanlığa adaylığını koyuyor.
- You'll regret if your mom dies, so be nice.
- Annen ölürse pişman olursun, o yüzden ona iyi davran.
- Your mom stopped calling you the day the phone was invented.
- Telefon icat edildiği gün annen seni aramayı bıraktı.
- Did Mom tell you about tonight?
- Annem sana bu akşamdan bahsetti mi?
- Mom got out of the hospital a few days later.
- Annem birkaç gün sonra hastaneden taburcu oldu.
- Mom, listen, nothing can touch me.
- Anne dinle, hiçbir şey bana dokunamaz.
- Mom, the groom is running for president.
- Anne, damat başkanlığa aday.
- Mom, he's a cockroach from outer space.
- Anne, o uzaydan gelen bir hamamböceği.
- So your mom should start looking for a nice girl.
- O halde annen hoş bir kız aramaya başlamalı.
- I swear I just saw a nice, scared mom.
- Yemin ederim az önce hoş ve ürkmüş bir anne gördüm.
- Did Mom tell you about tonight?
- Annem sana bu geceden söz etti mi?
- I swear I just saw a nice, scared mom.
- Yemin ederim, ben sadece tatlı, korkmuş bir anne gördüm.
- See, Mom, she always bullied me and nothing's changed.
- Gördün mü anne, bana hep zorbalık yaptı ve durum hiç değişmedi.
- Mom got out of the hospital a few days later.
- Annem birkaç gün sonra hastaneden çıkarıldı.
- Your mom stopped calling you the day the phone was invented.
- Annen telefonun icat edildiği gün seni aramayı bıraktı.
- My mom won't be happy to see you.
- Annem seni gördüğüne sevinmeyecek.
- I know your mom doesn't want you to talk to me.
- Annenin benimle konuşmanı istemediğini biliyorum.
- People like my mom.
- İnsanlar annemi severler.
- Why is mom washing the dog?
- Annem neden köpeği yıkıyor?
- My mom is worried.
- Annem endişeli.
- Mom is in heaven now.
- Annemiz şimdi cennette.
- Thanks, Mom.
- Teşekkürler anne.
- I didn't say goodbye to my mom.
- Anneme veda etmedim.
- Mom is washing the dog because he's dirty.
- Annem köpeği yıkıyor çünkü o kirli.
- My mom told me that I was fat.
- Annem bana şişman olduğumu söyledi.
- We've got to clean the living room before mom gets home.
- Annem eve dönmeden önce oturma odasını temizlemek zorundayız.
- My mom bought me this toy when I was 8.
- Annem bana bu oyuncağı ben sekiz yaşındayken satın aldı.
- My mom still calls me Tom.
- Annem bana hâlâ Tom diye sesleniyor.
- I miss my mom and dad.
- Annemi ve babamı özlüyorum.
- His mom caught the flu.
- Annesi grip olmuş.
- Mom wants to go there, but Dad wants to watch TV at home.
- Annem oraya gitmek istiyor ama babam evde TV izlemek istiyor.
- Mom set the table.
- Annem masayı hazırladı.
- Sami's mom was best friends with that woman.
- Sami'nin annesi o kadınla çok iyi arkadaştı.
- Mary is a single mom.
- Mary yalnız bir anne.
- My mom married my dad in the 80s.
- Annem babamla 80'lerde evlenmiş.
- My mom did the same thing.
- Annem de aynı şeyi yaptı.
- Tom ran and hugged his mom and dad.
- Tom koştu ve annesine ve babasına sarıldı.
- I'll tell my mom on you!
- Anneme söyleyeceğim!
- When my mom finds out, she won't be happy.
- Annem öğrendiğinde, mutlu olmayacak.
- Sami's mom was in Egypt.
- Sami'nin annesi Mısır’daydı.
- Who's your mom?
- Annen kim?
- Mom made a cake for my birthday.
- Annem doğum günüm için bir pasta yaptı.
- If you don't stop, I'll tell Mom!
- Eğer durmazsan, anneme söylerim!
- You sound like my mom.
- Anneme benziyorsun.
- My mom was a schoolteacher.
- Annem bir öğretmendi.
- Mom is bingeing on chocolate again.
- Annem yine çikolata tıkınıyor.
- Your mom is here.
- Annen burada.
- Mom, I'm hungry.
- Anne, acıktım.
- My mom thinks the doctor is a quack.
- Annem doktorun bir şarlatan olduğunu düşünüyor.
- Are you still living with your mom?
- Hâlâ annenle birlikte mi yaşıyorsun?
- You haven't met my mom yet.
- Henüz annemle tanışmadın.
- Tom lives at home with his mom.
- Tom evde annesiyle yaşıyor.
- I told my mom everything.
- Anneme her şeyi söyledim.
- Mom bought a pretty doll for me.
- Annem benim için güzel bir bebek almıştı.
- I discussed the problem with my mom.
- Sorunu annemle tartıştım.
- That is my mom's computer.
- O annemin bilgisayarı.
- Mom, look what I found.
- Anne, bak ne buldum.
- I can't believe your mom made you wear that.
- Annenin onu sana giydirdiğine inanamıyorum.
- Mom, can you give me money to buy candy?
- Anne, şeker almam için bana para verebilir misin?
- My mom thinks I'm smart.
- Annem akıllı olduğumu düşünüyor.
- I'm a single mom.
- Ben bekar bir anneyim.
- Where are you going, Mom?
- Nereye gidiyorsun anne?
- My mom told me not to get into trouble.
- Annem bana başımı derde sokmamamı söyledi.
- I went to the supermarket with my mom.
- Annemle birlikte süpermarkete gittim.
- Mom, he's kicking me!
- Anne, beni tekmeliyor!
- Is mom going to the store?
- Annemiz mağazaya gidiyor mu?
- I miss my mom's cooking.
- Annemin yemek pişirmesini özlüyorum.
- Watch out mom, these are coming your way!
- Dikkat et anne, bunlar sana doğru geliyor!
- Mom’s goal was to graduate college but dad’s goal was mom.
- Annemin hedefi üniversiteden mezun olmakmış ama babamın hedefi annemmiş.
- Mom is older than Dad.
- Annem babamdan daha yaşlı.
- My mom bought me this toy when I was eight years old.
- Annem bana bu oyuncağı sekiz yaşındayken almıştı.
- I asked Mom to get some for you.
- Anneme senin için biraz almasını rica ettim.
- Tell me, is Mom going to go to the station to wait for Dad?
- Söyle bana, annem babamı beklemek için istasyona gidecek mi?
- Lubomir loves his mom.
- Lubomir annesini sever.
- Tom now lives with his mom.
- Tom şimdi annesiyle yaşıyor.
- How did you and Mom meet?
- Sen ve annem nasıl tanıştınız?
- I love my mom.
- Annemi seviyorum.
- I begged my mom to buy some.
- Bir miktar satın alması için anneme yalvardım.
- Ask your mom if you can come out and play with us.
- Annene dışarı çıkıp bizimle oynayabilir misin diye sor.
- My mom married my dad in the eighties.
- Annem babamla seksenlerde evlendi.
- You're not my mom.
- Sen benim annem değilsin.
- My mom taught me how to do it.
- Nasıl yapılacağını annem öğretti.
- I miss my mom's cooking.
- Annemin aşçılığını özlüyorum.
- Does your mom know?
- Anneniz biliyor mu?
- Mom wasn't a good mother.
- Annem iyi bir anne değildi.
- Both mom and dad went to work.
- Hem annem hem de babam işe gittiler.
- Ken always stands up for his mom when his parents quarrel.
- Anne ve babası tartıştığında Ken her zaman annesini savunur.
- I'll tell my mom on you!
- Seni anneme ispiyonlayacağım!
- Lubomir loves his mom.
- Lubomir annesini seviyor.
- Mom said that we can stay up late tonight.
- Annem bu gece geç saate kadar uyanık kalabileceğimizi söyledi.
- People like my mom.
- Annem gibi insanlar.
- Tom now lives with his mom.
- Tom artık annesiyle birlikte yaşıyor.
- I think that Mom might be having an affair.
- Sanırım annem bir ilişki yaşıyor olabilir.
- Mom, he's kicking me!
- Anne, o beni tekmeliyor!
- Go help your mom with the dishes.
- Git annene bulaşıklarda yardım et.
- My mom and I miss my dad.
- Annem ve ben, babamı özlüyoruz.
- Mom's working.
- Annem çalışıyor.
- Mom bought apples.
- Annem elma satın aldı.
- Mom scolded me for making fun of them.
- Annem onlarla dalga geçtiğim için beni azarladı.
- My mom bought me this shirt.
- Annem bana bu gömleği aldı.
- My mom will be happy to see you.
- Annem seni gördüğüne sevinecek.
- Sami's mom was in Egypt.
- Sami'nin annesi Mısır'daydı.
- Mary helps her mom cook.
- Mary annesinin yemek pişirmesine yardım eder.
- Dad and Mom went to the market.
- Babam ve annem pazara gittiler.
- They have never forgotten to send their mom a birthday present.
- Annelerine doğum günü hediyesi göndermeyi hiç unutmadılar.
- Mom bought a puppy for us.
- Annem bizim için bir köpek yavrusu aldı.
- Mom baked a cake for my birthday.
- Annem doğum günüm için pasta yaptı.
- My mom married my dad in the eighties.
- Annem babamla seksenli yıllarda evlendi.
- Tom ran and hugged his mom and dad.
- Tom koşup anne ve babasına sarıldı.
- I'm fine, mom.
- Ben iyiyim anne.
- Mom is preparing a meal in the kitchen.
- Annem mutfakta yemek hazırlıyor.
- Mom, Tom keeps pushing me.
- Anne, Tom beni itip duruyor.
- That is, my dad is two years older than my mom.
- Yani, babam annemden iki yaş büyük.
- Mom doesn't like to exercise.
- Annem egzersiz yapmayı sevmez.
- Even my mom knows.
- Annem bile biliyor.
- I miss my mom's cooking.
- Annemin yemeklerini özlüyorum.
- What will your mom say?
- Annen ne diyecek?
- Mom and dad came back home.
- Annem ve babam eve geri geldiler.
- Mom, Dad, I'm addicted to meth and I owe Big Jim a hundred million dollars.
- Anne, baba, ben met bağımlısıyım ve Büyük Jim'e yüz milyon dolar borçluyum.
- Sami's note was addressed to Mom.
- Sami'nin notu annesine gönderilmişti.
- Mary is a busy mom.
- Mary meşgul bir annedir.
- Mom said I caught a cold because I went out with wet hair.
- Annem ıslak saçla dışarı çıktığım için nezleye yakalandığımi söyledi.
- I want to give Mom a plant.
- Anneme bir bitki vermek istiyorum.
- My mom and I miss my dad.
- Annem ve ben babamı özlüyoruz.
- And your mom also.
- Ve senin annen de.
- I love you so much, Mom!
- Seni çok seviyorum, anne!
- Let's get a picture of us together for my mom.
- Annem için birlikte bir resmimizi çekelim.
- My mom doesn't want me to play with you.
- Seninle oynamamı annem istemiyor.
- Your mom left you when you were three.
- Sen üç yaşındayken annen seni terk etti.
- If you don't stop, I'll tell Mom!
- Eğer durmazsan, anneme söyleyeceğim!
- My mom bought me this shirt.
- Bu gömleği bana annem aldı.
- Mom's at work.
- Annem işte.
- My mom helps me a lot.
- Annem bana çok yardımcı oluyor.
- My mom says I'm pretty.
- Annem güzel olduğumu söylüyor.
- Ask your mom if you can come out and play with us.
- Dışarı çıkıp bizimle oynayıp oynayamayacağını annene sor.
- Mom is always right.
- Annem her zaman haklıdır.
- Tom's mom is very strict.
- Tom'un annesi çok katıdır.
- My mom has psychic powers.
- Annemin psişik güçleri vardır.
- Does somebody know where Mom is?
- Annemin nerede olduğunu bilen var mı?
- Sami got a call from his mom.
- Sami annesinden bir telefon aldı.
- My mom yells at me all the time for no reason.
- Annem bana her zaman sebepsiz yere bağırır.
- Looks like his mom.
- Annesi gibi görünüyor.
- My mom spoke with the school superintendent.
- Annem okul müdürüyle konuştu.
- You're a good mom.
- Sen iyi bir annesin.
- Mom's at work.
- Annem çalışıyor.
- Mom, I don't want to wear this.
- Anne, bunu giymek istemiyorum.
- That's where your mom and I met.
- Annenle ben orada tanıştık.
- I told the story that my mom told me to my daughter.
- Annemin bana anlattığı hikayeyi kızıma anlattım.
- Mary is a busy mom.
- Mary meşgul bir anne.
- Mom, do you still remember how to do it?
- Anne, nasıl yapıldığını hâlâ hatırlıyor musun?
- Is your mom at home?
- Annen evde mi?
- I phoned my mom to say goodbye.
- Elveda demek için annemi aradım.
- That's where your mom and I met.
- Bu annen ve benim tanıştığımız yer.
- Buy me a turtle, Mom, please buy me a turtle!
- Bana bir kaplumbağa al, anne, lütfen bana bir kaplumbağa al!
- Tom hid behind his mom.
- Tom annesinin arkasında saklandı.
- My mom made this quilt for me.
- Annem bu yorganı benim için yaptı.
- My mom had to lend me her keys.
- Annem bana anahtarlarını ödünç vermek zorunda kaldı.
- Mom made lunch for us.
- Annem bizim için öğle yemeği hazırladı.
- Mom, thank you for giving birth to me.
- Anne, beni doğurduğun için sana teşekkür ederim.
- Mary helps her mom cook.
- Mary annesinin yemek yapmasına yardım ediyor.
- Mom is in bed with a cold.
- Annem soğuk algınlığı yüzünden yatakta.
- That's what my mom always said.
- Annem hep böyle der.
- It seems Mom is doing the dishes.
- Görünüşe göre annem bulaşıkları yıkıyor.
- Mom, where is the toilet paper roll?
- Anne, tuvalet kağıdı rulosu nerede?
- My mom always says that she will visit me soon.
- Annem her zaman yakında beni ziyaret edeceğini söylüyor.
- Mom is fixing supper now.
- Annem şimdi akşam yemeğini hazırlıyor.
- Sami called my mom.
- Sami annemi aradı.
- My mom will babysit.
- Annem bebek bakıcılığı yapacak.
- My mom taught me how to do it.
- Onu nasıl yapacağımı annem bana öğretti.
- Mom, can you give me money to buy candy?
- Anne, şeker almam için bana para verir misin?
- Please mom, I want a gingerbread squirrel!
- Lütfen anne, zencefilli sincap kurabiye istiyorum!
- Sami's wife was a stay-at-home mom.
- Sami'nin karısı evde oturan bir anneydi.
- I miss my mom.
- Annemi özledim.
- You should have the picture of you and your mom that you recently took in Boston framed.
- Annenle Boston'da çektirdiğiniz fotoğrafı çerçeveletmelisin.
- You're the best mom in the world.
- Sen dünyanın en iyi annesisin.
- My mom made it for me.
- Annem benim için yaptı.
- Mom, I have not taken my medicine.
- Anne, ilacımı almadım.
- Mom went to the supermarket.
- Annem süpermarkete gitti.
- Mom, I didn't do it.
- Anne, ben yapmadım.
- Does somebody know where Mom is?
- Annemin nerede olduğunu bilen biri var mı?
- He asked my mom.
- O, annemi sordu.
- Whatever story I tell, my mom believes me.
- Her ne hikaye anlatırsam, annem bana inanır.
- Can your mom drive a car?
- Annen araba kullanabiliyor mu?
- Mom bought a puppy for us.
- Annem bizim için bir köpek yavrusu satın aldı.
- Your mom speaks six languages — that's nuts.
- Senin annen altı dil konuşuyor - Bu çılgınlık.
- Call your mom and tell her you'll be late.
- Anneni ara ve ona geç kalacağını söyle.
- The doctor informed us that mom has stage four cancer.
- Doktor; annemizin dördüncü dereceden kanser olduğu konusunda bizi bilgilendirdi.
- My mom gets up early every morning.
- Annem her sabah erken kalkar.
- Mom, Tom won't share with me!
- Anne, Tom benimle paylaşmıyor!
- Your mom left you when you were three.
- Annen seni üç yaşındayken terk etti.
- My mom walked into my room.
- Annem odama girdi.
- I know that you have issues with your mom.
- Senin annenle sorunların olduğunu biliyorum.
- Mom, Tom won't share with me!
- Anne, Tom benimle paylaşmayacak!
- Where's your mom?
- Annen nerede?
- Tom hid behind his mom.
- Tom annesinin arkasına saklandı.
- If you don't stop, I'll tell my Mom.
- Eğer durmazsan, anneme söylerim.
- Mom, Dad, I'm addicted to meth and I owe Big Jim a hundred million dollars.
- Anne, baba, meth bağımlısıyım ve Koca Jim'e 100 milyon dolar borcum var.
- My mom's the greatest.
- Annem en iyisidir.
- Where's my mom?
- Annem nerede?
- Mom did not mention it.
- Annem ondan bahsetmedi.
- You should have the picture of you and your mom that you recently took in Boston framed.
- Geçenlerde annen ile birlikte Boston'da çekildiğiniz o fotoğrafı çerçeveletmelisin.
- Tom's mom caught the flu.
- Tom'un annesi grip oldu.
- Mom wants to go there, but Dad wants to watch TV at home.
- Annem oraya gitmek istiyor ama babam evde televizyon izlemek istiyor.
- My mom taught me how to cook.
- Annem bana yemek yapmayı öğretti.
- Looks like his mom.
- Annesine benziyor.
- Mom, I didn't know you were there.
- Anne, senin orada olduğunu bilmiyordum.
- Mom was busy with her sewing.
- Annem dikiş işleriyle meşguldü.
- I'm sorry about your mom.
- Annen hakkında üzgünüm.
- I follow my mom's example.
- Ben de annemi örnek alıyorum.
- Sami went to his mom's house.
- Sami annesinin evine gitti.
- She doesn't look like her mom.
- O, annesine benzemiyor.
- We will tidy up our room so that Mom is satisfied.
- Annem memnun olsun diye odamızı toplayacağız.
- My mom has psychic powers.
- Annemin psişik güçleri var.
- I'm living with my mom now.
- Artık annemle yaşıyorum.
- My mom married my dad in the nineties.
- Annem babamla doksanlı yıllarda evlendi.
- She doesn't look like her mom.
- Annesine benzemiyor.
- Having done my homework, I had a chat with Mom.
- Ödevimi bitirdikten sonra, annemle sohbet ettim.
- Both mom and dad went to work.
- Hem annem hem de babam işe gitti.
- I went to the supermarket with my mom.
- Annemle süpermarkete gittim.
- Is mom going to the store?
- Annem markete mi gidiyor?
- I call Layla's mom Mom.
- Layla'nın annesine anne diyorum.
- You're a good mom.
- Sen de iyi bir annesin.
- My mom thinks I'm smart.
- Annem zeki olduğumu düşünüyor.
- Who do you like better, your mom or your dad?
- Anneni mi, yoksa babanı mı daha çok seviyorsun?
- My mom married my dad in the 80s.
- Annem babamla 80'lerde evlendi.
- My mom says I'm pretty.
- Annem benim güzel olduğumu söylüyor.
- Mary didn't know how to tell her mom the truth.
- Mary annesine gerçeği nasıl söyleyeceğini bilmiyordu.
- My mom told me not to get into trouble.
- Annem başımı belaya sokmamamı söyledi.
- Whatever story I tell, my mom believes me.
- Ne hikâye anlatırsam anlatayım, annem bana inanır.
- Both my mom and my dad aren't home right now.
- Hem annem hem de babam şu anda evde değil.
- Dad looked at Mom shyly.
- Baba, anneye utangaç bir şekilde baktı.
- Mom is about to enter the bath.
- Annem banyoya girmek üzere.
- My mom passed away.
- Annem vefat etti.
- My grandma and my mom used to say this all the time.
- Anneannem ve annem bunu hep söylerdi.
- You better not tell Mom.
- Anneme söylemesen iyi edersin.
- That's my mom's chihuahua.
- Bu annemin chihuahua'sı.
- You're a good mom.
- Siz iyi bir annesiniz.
- Mom baked a cake for my birthday.
- Annem doğum günüm için pasta yapmış.
- Fadil's mom loves things like that.
- Fadıl'ın annesi böyle şeyleri seviyor.
- What did your mom say?
- Annen ne dedi?
- She made clothes for her dolls with her mom.
- Annesiyle birlikte bebekleri için giysiler yaptı.
- My mom advised me to take a walk for a change.
- Annem değişiklik olsun diye yürüyüşe çıkmamı tavsiye etti.
- Good night, Mom.
- İyi geceler anne.
- I just wanted to call my mom.
- Annemi aramak istemiştim.
- My mom told me the same thing.
- Annem bana aynı şeyi söyledi.
- When is Mom coming home?
- Annem ne zaman eve gelecek?
- Mom, I want you to braid my hair.
- Anne, saçımı örmeni istiyorum.
- I can't believe your mom let you go.
- Annenin gitmene izin verdiğine inanamıyorum.
- When is Mom coming home?
- Annem eve ne zaman geliyor?
- My mom is proud of me.
- Annem benimle gurur duyuyor.
- Both my mom and my dad aren't home right now.
- Annem de babam da şu anda evde değiller.
- What would your mom do if you're late?
- Geç kalırsan annen ne yapar?
- Are you still living with your mom?
- Hâlâ annenle mi yaşıyorsun?
- That's what my mom said.
- Annem de öyle dedi.
- Sami's wife was a stay-at-home mom.
- Sami'nin karısı ev hanımı bir anneydi.
- When will we eat dinner, Mom?
- Akşam yemeğini ne zaman yiyeceğiz anne?
- I'd like to wish my mom a happy birthday.
- Anneme mutlu yıllar dilemek istiyorum.
- Mary is a soccer mom.
- Mary bir futbol annesi.
- Sami's mom was best friends with that woman.
- Sami'nin annesi o kadınla en iyi arkadaştı.
- I want to see your mom.
- Ben anneni görmek istiyorum.
- Looks like her mom.
- Annesine benziyor.
- My mom is overprotective.
- Benim annem aşırı korumacıdır.
- I want to thank my mom and dad for always helping me.
- Bana her zaman yardım ettikleri için anneme ve babama teşekkür etmek istiyorum.
- Mom likes to eat fish-head.
- Annem balık kafası yemeyi sever.
- My mom bought me this toy when I was eight years old.
- Annem bu oyuncağı bana sekiz yaşımdayken aldı.
- Your mom is cool.
- Annen çok havalı.
- My mom doesn't have any baby pictures of me.
- Annemde hiç bebeklik fotoğrafım yok.
- I was nine years old when I asked my mom if Santa Claus really existed.
- Anneme Noel Baba'nın gerçekten var olup olmadığını sorduğumda dokuz yaşındaydım.
- Mom, where's the cat?
- Anne, kedi nerede?
- Tell Mom that I love her.
- Anneme onu sevdiğimi söyle.
- I asked Mom to get some for you.
- Annemden senin için biraz getirmesini istedim.
- Mom said I caught a cold because I went out with wet hair.
- Annem ıslak saçla dışarı çıktığım için üşüttüğümü söyledi.
- I came here today with my mom.
- Bugün buraya annemle geldim.
- Sami trusted his mom.
- Sami annesine güvendi.
- Your mom is cool.
- Senin annen harika.
- Layla was a busy mom.
- Layla işleri yoğun olan bir anneydi.
- I really miss my mom.
- Annemi gerçekten özlüyorum.
- I told the story that my mom used to tell me to my daughter.
- Annemin bana anlattığı hikayeyi kızıma anlattım.
- Ken always stands up for his mom when his parents quarrel.
- Ken ebeveynleri tartıştığında her zaman annesini destekler.
- My mom told me that I'm fat.
- Annem bana şişman olduğumu söyledi.
- I have the best mom in the world!
- Dünyadaki en iyi anneye sahibim!
- I'm living with my mom now.
- Ben şimdi annemle yaşıyorum.
- Mom and Dad are very nervous.
- Annem ve babam çok sinirlidir.
- Mom is washing the dog because he's dirty.
- O kirli olduğu için annem köpeği yıkıyor.
- Mom, that hairstyle makes you look old.
- Anne, o saç sitili seni yaşlı gösteriyor.
- I want my mom.
- Annemi istiyorum.
- She was a single mom from a small Midwest town.
- Küçük bir Orta Batı kasabasından bekar bir anneydi.
- My mom found out that I skipped school.
- Annem okulu astığımı öğrendi.
- Even my mom knows.
- Annem bile bilir.
- I can't believe those kids talk to their mom that way.
- Bu çocukların anneleri ile bu şekilde konuştuklarına inanamıyorum.
- Sami called Layla's mom.
- Sami, Layla'nın annesini aradı.
- Mom, please listen to me.
- Anne, lütfen beni dinle.
- Is that your mom?
- O senin annen mi?
- Mom did not mention it.
- Annem bundan bahsetmedi.
- Who do you like better, your mom or your dad?
- Kimi daha çok seviyorsun, anneni mi babanı mı?
- That's what my mom always says.
- Annem de hep böyle der.
- My mom bought me a new skirt.
- Annem bana yeni bir etek aldı.
- My mom is two years younger than my dad.
- Annem, babamdan iki yaş küçük.
- Mom doesn't like to exercise.
- Annem egzersiz yapmaktan hoşlanmaz.
- Mom is in heaven now.
- Annem şimdi cennette.
- My mom advised me to take a walk for a change.
- Annem değişiklik olsun diye yürüyüş yapmamı tavsiye etti.
- I don't know when mom is coming home.
- Annemin eve ne zaman geleceğini bilmiyorum.
- My mom did the same thing.
- Annem aynı şeyi yaptı.
- I'm home, Mom!
- Evdeyim, anne!
- My mom worries all the time.
- Annem her zaman endişelenir.
- Tom lives at home with his mom.
- Tom evde annesiyle birlikte yaşıyor.
- I wish my mom and dad were alive today to see this happen.
- Keşke bunun olduğunu görmeleri için annem ve babam bugün hayatta olsalardı.
- I need to warn my mom.
- Annemi uyarmalıyım.
- Don't tell my mom.
- Anneme söyleme.
- Mom remained in the car while Dad shopped.
- Babam alışveriş yaparken annem arabada kaldı.
- My grandma and my mom used to say this all the time.
- Büyükannem ve annem her zaman bunu söylerdi.
- Today, Mom has made an apricot cake.
- Bugün annem kayısılı kek yaptı.
- Tom still sleeps next to his mom.
- Tom hâlâ annesinin yanında uyuyor.
- I don't know when mom is coming home.
- Annemin ne zaman eve geliyor olduğunu bilmiyorum.
- Mary is a soccer mom.
- Mary saçını süpürge eden bir anne.
- I discussed the problem with my mom.
- Sorunu annemle konuştum.
- My mom was very worried.
- Annem çok endişelendi.
- I'll tell my mom!
- Anneme söyleyeceğim!
- That is my mom's computer.
- Bu annemin bilgisayarı.
- Show it to mom!
- Anneme göster!
- I think that my mom knows.
- Sanırım annem biliyor.
- Mom and also dad went to work.
- Annem de babam da işe gitti.
- Mom, I'm home.
- Anne, ben geldim.
- Tom's mom raised him by herself.
- Tom'un annesi onu tek başına büyüttü.
- Thanks, Mom.
- Sağ ol anne.
- Let's get a picture of us together for my mom.
- Annem için birlikte bir resmimizi çektirelim.
- Sami is my mom's boyfriend.
- Sami annemin erkek arkadaşı.
- My mom will kill me.
- Annem beni öldürecek.
- I'm Tom's mom.
- Ben Tom'un annesiyim.
- Oscar was my mom's dog.
- Oscar, annemin köpeğiydi.
- My mom bought this shirt for me.
- Annem bana bu gömleği aldı.
- My mom still calls me Tom.
- Annem bana hâlâ Tom diyor.
- Mom is going to town.
- Annem kasabaya gidiyor.
- Sami is my mom's boyfriend.
- Sami annemin erkek arkadaşıdır.
- My mom always says that she will visit me soon.
- Annem her zaman yakında beni ziyaret edeceğini söyler.
- My mom says I'm smart.
- Annem akıllı olduğumu söyler.
- I can't believe those kids talk to their mom that way.
- O çocukların anneleriyle böyle konuştuklarına inanamıyorum.
- Mom, could you read me a bedtime story?
- Anneciğim, bana bir masal okur musun?
- My mom will babysit.
- Annem bakıcılık yapacak.
- She's not my grandma; she's my mom.
- O benim büyükannem değil; o benim annem.
- Mom is busy working.
- Annem çalışmakla meşgul.
- He is taking care of his old Mom.
- O, yaşlı annesine bakıyor.
- Layla was a good mom to her child.
- Leyla çocuğu için iyi bir anneydi.
- My mom used to tease me all the time about it.
- Annem bu konuda benimle hep dalga geçerdi.
- Mom, could you read me a bedtime story?
- Anne, bana yatmadan önce bir masal okur musun?
- I guess Mom's native language was Esperanto.
- Sanırım annemin ana dili Esperanto'ydu.
- Mom let the children eat cookies.
- Annem çocukların kurabiye yemelerine izin verdi.
- Mary's mom loves the dog more than her.
- Mary'nin annesi, köpeği ondan daha çok sever.
- Both mom and dad went to work.
- Anne ve babamın her ikisi de işe gittiler.
- Mary's mom loves the dog more than her.
- Mary'nin annesi köpeği ondan daha çok seviyor.
- Mom is making me a birthday cake.
- Annem bana bir doğum günü pastası yapıyor.
- Does your mom know where you were last night?
- Annen dün gece nerede olduğunu biliyor mu?
- Promise me you won't tell Mom.
- Anneme söylemeyeceğine söz ver.
- I didn't say goodbye to my mom.
- Annemle vedalaşmadım.
- The very day I got married, my mom died.
- Evlendiğim gün annem öldü.
- I didn't say goodbye to my mom.
- Anneme hoşça kal demedim.
- Mom, can I go swimming?
- Anne, yüzmeye gidebilir miyim?
- Your mom speaks six languages — that's nuts.
- Annen altı dil konuşuyor, bu delilik.
- Mom, I want you to braid my hair.
- Anne saçımı örmeni istiyorum.
- Is your mom home?
- Annen evde mi?
- Can you call my mom, please?
- Annemi arayabilir misin, lütfen?
- I want to see your mom.
- Anneni görmek istiyorum.
- I really miss my mom's cooking.
- Annemin yemeklerini gerçekten özlüyorum.
- The doctor informed us that mom has stage four cancer.
- Doktor annemin dördüncü evre kanser olduğunu söyledi.
- Mom, come with me to the store.
- Anne, mağazaya benimle gel.
- My mom was very strict, too.
- Benim annem de çok otoriterdi.
- I hope your mom personally saw the places that I showed in the photos.
- Annenin fotoğraflarda gösterdiğim yerleri şahsen gördüğünü umuyorum.
- My mom is two years younger than my dad.
- Annem babamdan iki yaş küçük.
- She's not my grandma; she's my mom.
- O benim büyükannem değil, annem.
- Does your mom know?
- Annen biliyor mu?
- We've got to clean the living room before mom gets home.
- Annem eve gelmeden önce oturma odasını temizlemeliyiz.
- Mom will buy us a puppy.
- Annem bize bir köpek yavrusu alacak.
- Call your mom and tell her you'll be late.
- Anneni ara ve geç kalacağını söyle.
- Mom, come with me to the store.
- Anne, benimle dükkana gel.
- Mom’s goal was to graduate college but dad’s goal was mom.
- Annemin amacı üniversiteyi bitirmekti ama babamın amacı annemdi.
- He asked my mom.
- Anneme sordu.
- My mom likes my brother more than me.
- Annem kardeşimi benden daha çok seviyor.
- My mom likes my brother more than me.
- Annem erkek kardeşimi benden daha çok sever.
- Be nice to your mom.
- Annene iyi davran.
- Mom bought a pretty doll for me.
- Annem benim için güzel bir bebek aldı.
- You're not my mom.
- Benim annem değilsin.
- My mom yells at me all the time for no reason.
- Annem bana sürekli sebepsiz yere bağırıyor.
- My mom told me the same thing.
- Annem bana aynı şeyi anlattı.
- Who do you love more, your mom or your dad?
- Kimi daha çok seviyorsun, anneni mi babanı mı?
- My dad cheated on my mom.
- Babam annemi aldattı.
- My mom was a schoolteacher.
- Annem öğretmendi.
- My mom was very strict, too.
- Benim annem de çok katıydı.
- Mom is at work.
- Annem çalışıyor.
- Sami and my mom have broken up.
- Sami ve annem ayrıldılar.
- Mom, do you still remember how to do it?
- Anne, onu nasıl yapacağını hâlâ hatırlıyor musun?
- I was home-schooled by my mom.
- Annem tarafından evde eğitildim.
- You haven't met my mom yet.
- Sen annemle henüz tanışmadın.
- Mom is bingeing on chocolate again.
- Annemin yine çikolata krizi tuttu.
- Mom, Mary's hitting me!
- Anne, Mary bana vuruyor!
- I really miss my mom.
- Annemi çok özlüyorum.
- Can you call my mom, please?
- Annemi arayabilir misin lütfen?
- Mom is going to town.
- Annemiz kasabaya gidiyor.
- When I was eight, my mom bought toys for me.
- Sekiz yaşımdayken annem bana oyuncak almıştı.
- Where is mom?
- Annem nerede?
- Mary is a stay-at-home mom.
- Mary evde oturan bir anne.
- My mom married my dad in the nineties.
- Annem babamla doksanlarda evlendi.
- What if my mom says no?
- Ya annem hayır derse?
- When I was playing video games in the living room, my mom asked me if I would go shopping with her.
- Oturma odasında video oyunları oynarken, annem bana onunla alışverişe gidip gitmeyeceğimi sordu.
- He is taking care of his old Mom.
- Yaşlı annesine bakıyor.
- Mom didn't mention it.
- Annem ondan bahsetmedi.
- Mary is a single mom.
- Mary bekar bir anne.
- My mom brought home the weirdest-shaped squash today.
- Annem bugün eve en garip şekilli kabağı getirdi.
- Mom, when's supper?
- Anne, akşam yemeği ne zaman?
- Mom, I didn't know you were there.
- Anne, orada olduğunu bilmiyordum.
- Tom is still living with his mom.
- Tom hâlâ annesi ile birlikte yaşıyor.
- Alright, mom, I get it!
- Tamam anne, anladım!
- Mom was busy with her sewing.
- Annem dikiş dikmekle meşguldü.
- Mom's in the kitchen making cream cookies.
- Annem mutfakta kremalı kurabiye yapıyor.
- You're the best mom in the world.
- Sen dünyadaki en iyi annesin.
- I can't believe your mom made you wear that.
- Annenin sana bunu giydirdiğine inanamıyorum.
- My mom works in a factory.
- Annem bir fabrikada çalışıyor.
- The girl is pulling her mom's hair.
- Kız annesinin saçını çekiyor.
- Mom, I am hungry.
- Anne, ben açım.
- My mom says I'm smart.
- Annem benim akıllı olduğumu söyler.
- Tom's mom is very strict.
- Tom'un annesi çok katı.
- Mom made lunch for us.
- Annem bizim için öğle yemeği yaptı.
- Mom, there is nothing to eat.
- Anne, yiyecek hiçbir şey yok.
- Even my mom knows it.
- Annem bile bunu bilir.
- She made clothes for her dolls with her mom.
- O, annesiyle birlikte bebekleri için giysiler yaptı.
- Having done my homework, I had a chat with Mom.
- Ödevimi yaptıktan sonra annemle sohbet ettim.
- Mom wasn't a good mother.
- Benim annem iyi bir anne değildi.
- I'll tell my mom on you!
- Seni anneme söyleyeceğim!
- I was nine years old when I asked my mom if Santa Claus really existed.
- Noel babanın gerçekten olup olmadığını anneme sorduğumda dokuz yaşındaydım.
- Mom, he's kicking me!
- Anne, o bana tekme atıyor!
- That's what my mom always says.
- Annem hep böyle der.
- Dad looked at Mom shyly.
- Babam utangaç bir şekilde anneme baktı.
- Mom is getting dinner ready.
- Annem akşam yemeği hazırlıyor.
- Mom, that hairstyle makes you look old.
- Anne, bu saç stili seni yaşlı gösteriyor.
- I phoned my mom to say goodbye.
- Hoşçakal demek için anneme telefon ettim.
- Dad told me to help you, Mom.
- Babam sana yardım etmemi söyledi, Anne.
- I wish my mom and dad were alive today to see this happen.
- Keşke annem ve babam bugün hayatta olsalardı da bunu görebilselerdi.
- My mom bought me this toy when I was 8.
- Annem bana bu oyuncağı 8 yaşımdayken almıştı.
- My mom doesn't speak English very well.
- Annem İngilizce'yi çok iyi konuşamaz.
- Mom is getting dinner ready.
- Annem yemeği hazırlıyor.
- Show it to mom!
- Onu anneme göster!
- My mom doesn't want me to play with you.
- Annem seninle oynamamı istemiyor.
- If you don't stop, I'll tell my Mom.
- Durdurmazsan anneme söylerim.
- I didn't say goodbye to my mom.
- Anneme güle güle demedim.
- I know that you have issues with your mom.
- Annenle sorunların olduğunu biliyorum.
- My mom bought this shirt for me.
- Annem bu gömleği benim için aldı.
- Mom says you should get out of bed.
- Annem yataktan kalkman gerektiğini söylüyor.
- I didn't want my mom to know.
- Annemin bilmesini istemedim.
- Have you told your mom?
- Annene söyledin mi?
- They have never forgotten to send their mom a birthday present.
- Onlar annelerine bir doğum günü hediyesi göndermeyi asla unutmadı.
- Mom, I'm home.
- Anne, evdeyim.
- Why is mom washing the dog?
- Anne niçin köpeği yıkıyor?
- You sound like my mom.
- Annem gibi konuşuyorsun.
- His mom caught the flu.
- Annesi gribe yakalandı.
- My mom married my dad in the 90s.
- Annem babamla 90'larda evlendi.
- You better not tell Mom.
- Annene söylemesen iyi olur.
- Oscar was my mom's dog.
- Oscar annemin köpeğiydi.
- Tom's mom caught the flu.
- Tom'un annesi gribe yakalandı.
- Mom bought apples.
- Annem elma aldı.
- Is she your mom?
- O senin annen mi?
- I'm fine, mom.
- Ben iyiyim, anne.
- When I was eight, my mom bought toys for me.
- Ben sekiz yaşındayken, annem bana oyuncaklar alırdı.
- Tom wanted Mary to be a stay-at-home mom.
- Tom, Mary'nin evde kalan bir anne olmasını istiyordu.
- Mom and dad came back home.
- Annem ve babam eve döndüler.
- I think that Mom might be having an affair.
- Sanırım annemin bir ilişkisi olabilir.
- I'm home, Mom!
- Ben geldim, anne!
- Mom is making a cake.
- Annem pasta yapıyor.
- Mom is making me a birthday cake.
- Annem bana doğum günü pastası yapıyor.
- Mom, I'm hungry.
- Anne, açım.
- When a strong earthquake struck suddenly, my mom just walked around the house in shock.
- Aniden şiddetli bir deprem olduğunda, annem şok içinde evin içinde dolaştı.
- Mom, I don't want to go!
- Anne, gitmek istemiyorum!
- I hope your mom personally saw the places that I showed in the photos.
- Umarım anneniz fotoğraflarda gösterdiğim yerleri bizzat görmüştür.
- I helped mom cook.
- Annemin yemek pişirmesine yardım ettim.
- My mom married my dad in the 90s.
- Annem babamla doksanlı yıllarda evlendi.
- Tom said Mary is a good mom.
- Tom, Mary'nin iyi bir anne olduğunu söyledi.
- Is your mom here?
- Annen burada mı?
- Alright, mom, I get it!
- Tamam, anne, bunu anlıyorum!
- Mom is at work.
- Annem işte.
- Layla was a busy mom.
- Leyla yoğun bir anneydi.
- Mary is a soccer mom.
- Mary, tipik orta sınıf bir Amerikalı anne.
- My mom found out that I skipped school.
- Annem okuldan kaçtığımı öğrendi.
- Sami called Layla's mom.
- Sami, Leyla'nın annesini aradı.
- Mom let the children eat cookies.
- Annem çocukların kurabiye yemesine izin verdi.
- That's what my mom always said.
- Annem de hep böyle derdi.
- I begged my mom to buy some.
- Anneme biraz alması için yalvardım.
- Tom is still living with his mom.
- Tom hala annesiyle yaşıyor.
- His mom was Algerian.
- Annesi Cezayirli idi.
- I came here with my mom.
- Buraya annemle geldim.
- I phoned my mom to say goodbye.
- Veda etmek için annemi aradım.
- It seems Mom is doing the dishes.
- Annem bulaşıkları yıkıyor gibi görünüyor.
- Mom didn't mention it.
- Annem bundan bahsetmedi.
- I'm sorry about your mom.
- Annen için üzgünüm.
- Happy birthday, Mom.
- Doğum günün kutlu olsun, anne.
- My mom helps me a lot.
- Annem bana çok yardım eder.
- I helped mom cook.
- Anneme yemek yaparken yardım ettim.
- Mom, can I buy me an ice cream?
- Anne, kendime dondurma alabilir miyim?
- My mom is worried.
- Annem endişelidir.
- Who do you love more, your mom or your dad?
- Kimi daha çok seviyorsun, anneni mi yoksa babanı mı?
- Mom has a fever.
- Annemin ateşi var.
- Look, there's my mom.
- Bak, annem orada.
- Mary and her mom live in a very old apartment.
- Mary ve annesi çok eski bir dairede yaşıyorlar.
- My mom gets out of bed before me.
- Annem benden önce yataktan kalkıyor.
- Mom said if I misbehave, she'll take away the computer for a week.
- Annem yaramazlık yaparsam bilgisayarı bir haftalığına alacağını söyledi.
- Can I go on a date with Ken, Mom?
- Ken'le çıkabilir miyim anne?
- Mom and Dad are very nervous.
- Annem ve babam çok gergin.
- Mom, Tom's hitting me!
- Anne, Tom bana vuruyor!
- Mom and Dad went to a party.
- Annem ve babam bir partiye gittiler.
- I think my mom knows.
- Sanırım annem biliyor.
- Don't forget to call your mom.
- Anneni aramayı unutma.
- My mom wants me to study in Switzerland.
- Annem İsviçre'de okumamı istiyor.
- Sami trusted his mom.
- Sami annesine güveniyordu.
- That is, my dad is two years older than my mom.
- Yani, babam annemden iki yaş büyüktür.
- Layla was a good mom to her child.
- Layla çocuğuna karşı iyi bir anneydi.
- My mom made it for me.
- Annem onu benim için yaptı.
- Mom, Tom ate my cookie.
- Anne, Tom benim kurabiyemi yedi.
- My mom thinks the doctor is a quack.
- Annem doktorun şarlatan olduğunu düşünüyor.
- Mom, thank you for giving birth to me.
- Anne, beni doğurduğun için teşekkür ederim.
- I told my mom everything.
- Anneme her şeyi anlattım.
- Layla was a busy mom.
- Leyla meşgul bir anneydi.
- Even my mom knows it.
- Annem bile biliyor.
- I call Layla's mom Mom.
- Leyla'nın annesine anne diyorum.
- Dad and Mom went to the market.
- Babam ve annem markete gittiler.
- Mom, there is nothing to eat.
- Anne, yiyecek bir şey yok.
- I miss my mom.
- Annemi özlüyorum.
- I'm a single mom.
- Yalnız bir anneyim.
- Can your mom drive a car?
- Annen araba sürebilir mi?
- My mom had to lend me her keys.
- Annem anahtarlarını bana ödünç vermek zorunda kaldı.
- Mary and her mom live in a very old apartment.
- Mary ve annesi çok eski bir apartman dairesinde yaşıyorlar.
- Mom made a cake for my birthday.
- Annem doğum günüm için pasta yaptı.
- Mom, Tom ate my cookie.
- Anne, Tom kurabiyemi yedi.
- Happy birthday, Mom.
- Mutlu yıllar, anne.
- And your mom also.
- Ve anneni de.
- My mom is overprotective.
- Annem aşırı korumacı.
- His mom was Algerian.
- Annesi Cezayirliydi.
Show More (552)
|