|
- As a child, my father was quite fond of talking to himself.
- Çocukken babam kendi kendine konuşmayı çok severdi.
- My father ran in the cooking contest and won the first prize.
- Babam yemek yarışmasına katıldı ve birincilik ödülünü kazandı.
- My father used to tell me that a man must know his enemies.
- Babam bana bir adamın düşmanlarını tanıması gerektiğini söylerdi.
- My father was not a drug addict!
- Babam uyuşturucu müptelası değildi!
- My father worked so hard to bring peace to the whole country.
- Babam tüm ülkede barışı sağlamak için öyle sıkı çalıştı ki.
- My father worked so hard to bring peace to the whole country.
- Babam tüm ülkeye barış getirmek için sıkı çalıştı.
- My father was a contestant in a cooking contest and won first prize.
- Babam bir yemek yarışmasında yarışmacıydı ve birincilik ödülünü kazandı.
- My father was a contestant in a cooking contest and won first prize.
- Babam bir yemek yarışmasında yarışmacıydı ve birincilik ödülünü aldı.
- My father worked so hard to bring peace to the whole country.
- Babam tüm ülkeye huzur getirmek için çok sıkı çalıştı.
- You see, my mother is sick since my father's death.
- Görüyorsun, annem babam öldüğünden beridir hasta.
- You see, my mother is sick since my father's death.
- Bak işte, babam öldüğünden beri annem hasta.
- Senior, since my father is unwilling to see me, I can leave.
- Beyefendi, mademki babam beni görmek istemiyor, gidebilirim.
- Senior, since my father is unwilling to see me, I can leave.
- Efendim, madem babam beni görmek istemiyor, o zaman giderim ben de.
- Being sick in bed, my father can't see you.
- Hasta yatağında olduğu için babam seni göremiyor.
- My father is waiting for us at the cistern.
- Babam bizi sarnıçta bekliyor.
- My father did not let me marry him.
- Babam onunla evlenmeme izin vermedi.
- My family has my father, my mother, and my little sister.
- Ailem babam, annem ve küçük kız kardeşimden oluşuyor.
- He is as tall as my father.
- O, benim babam kadar uzundur.
- My father was son of Argentines and my mother was daughter of Brazilians.
- Babam Arjantinli bir ailenin oğlu, annem ise Brezilyalı bir ailenin kızıydı.
- My father used to say that money is not everything.
- Babam paranın her şey olmadığını söylerdi.
- My father eats little fruit.
- Babam az meyve yer.
- My father has been to Australia twice.
- Babam iki kez Avustralya'ya gitti.
- My father never gave me much advice.
- Babam bana asla çok tavsiye vermedi.
- My father and mother are dead.
- Babam ve annem öldü.
- My father drives to work.
- Babam işe arabayla gider.
- My father urged me to go with him.
- Babam onunla gitmem için beni zorladı.
- My father's in jail.
- Babam hapiste.
- My father often helps me with my homework.
- Babam çoğu kez ev ödevimde bana yardım eder.
- My father was a preacher.
- Babam bir vaizdi.
- My father was an ambitious man and would drink massive amounts of coffee.
- Babam hırslı bir adamdı ve çok miktarda kahve içerdi.
- My father was about to leave when the telephone rang.
- Telefon çaldığında babam çıkmak üzereydi.
- My father was a policeman.
- Babam bir polis memuruydu.
- My father loves us.
- Babam bizi seviyor.
- My father bought me a camera for my birthday.
- Babam, doğum günüm için bana bir kamera aldı.
- He is my brother, not my father.
- O benim kardeşim, babam değil.
- My father didn't say a word during dinnertime.
- Babam yemek sırasında tek kelime etmedi.
- In his whole life my father has never been ill.
- Babam hayatı boyunca hiç hasta olmadı.
- My father is always poking his nose into my private life.
- Babam her zaman burnunu özel hayatıma sokuyor.
- My father has quit smoking for the sake of his health.
- Babam sağlığı uğruna sigarayı bıraktı.
- My father passed recently.
- Babam geçenlerde hayatını kaybetti.
- My father usually comes home at seven.
- Babam genellikle eve yedide gelir.
- My father doesn't allow me to go out with Bill.
- Babam Bill ile dışarı çıkmama izin vermiyor.
- My father will be forty soon.
- Babam yakında kırk yaşında olacak.
- My father suggested that we go to the movies this afternoon.
- Babam bu öğleden sonra sinemaya gitmemizi önerdi.
- My father objected to my traveling alone.
- Babam yalnız seyahat etmeme karşı çıktı.
- My father didn't come to the airport to see me off.
- Babam beni uğurlamak için havaalanına gelmedi.
- Did my father really die?
- Babam gerçekten öldü mü?
- My father gave me a computer as a gift.
- Babam bana bir bilgisayar hediye etti.
- My father used to smoke, but now he doesn't.
- Babam eskiden sigara içerdi ama şimdi içmiyor.
- My father decided to quit smoking.
- Babam sigarayı bırakmaya karar verdi.
- My father is an early riser.
- Babam erken uyananlardandır.
- My father hasn't gone abroad even once.
- Babam bir kez bile yurtdışına çıkmadı.
- My father often goes fishing in the river nearby.
- Babam sık sık yakındaki nehirde balık tutmaya gider.
- He's my father.
- Bu benim babam.
- My father used to read me bedtime stories when I was a kid.
- Ben çocukken babam bana yatmadan önce masal okurdu.
- My father makes good use of his time.
- Babam zamanını en iyi şekilde kullanır.
- My father thinks that he's always right.
- Babam her zaman haklı olduğunu düşünür.
- My father painted the letterbox red.
- Babam posta kutusunu kırmızı boyadı.
- My father rarely, if ever, goes out on Sundays.
- Babam Pazar günleri nadiren dışarı çıkar.
- My father regarded himself as a loyal Hungarian.
- Babam kendini sadık bir Macar olarak görüyordu.
- My father gives my mother all of his salary.
- Babam maaşının tamamını anneme verir.
- My father was there when the bomb exploded.
- Bomba patladığında babam oradaydı.
- My father was a teacher.
- Babam bir öğretmendi.
- My father was promoted to president.
- Babam başkanlığa terfi etti.
- My father traveled all over the world by air.
- Babam hava yoluyla dünyanın her yerine seyahat etti.
- My father is a lawyer.
- Benim babam avukat.
- My father works for a power company.
- Babam bir enerji şirketi için çalışıyor.
- The man painting the wall is my father.
- Duvarı boyayan adam benim babam.
- My father does not allow me to have a cat.
- Babam bir kedim olmasına izin vermiyor.
- My father told me I couldn't go abroad alone.
- Babam bana yurtdışına yalnız gidemeyeceğimi söyledi.
- My father is absent on business.
- Babam işten dolayı burada değil.
- My father often goes to America on business.
- Babam sık sık iş için Amerika'ya gider.
- My father often falls asleep while watching television.
- Babam televizyon izlerken sık sık uyuyakalır.
- My father is a good person.
- Babam iyi bir insandır.
- My father was already at home when I came back.
- Ben döndüğümde babam zaten evdeydi.
- I want to be just like my father when I grow up.
- Büyüdüğümde tıpkı babam gibi olmak istiyorum.
- My father died when I was seven years old.
- Babam ben yedi yaşındayken öldü.
- My father works in a factory.
- Benim babam bir fabrikada çalışır.
- My father couldn't afford a car, when he was young.
- Babam gençken bir araba alamadı.
- My father is a little old-fashioned.
- Benim babam biraz eski kafalı.
- My father died ten years ago.
- Babam on yıl önce öldü.
- My father drives very well.
- Babam çok iyi araba kullanır.
- My father drives a very old car.
- Babam, çok eski bir araba kullanıyor.
- My father will possibly come on the next train.
- Babam muhtemelen bir sonraki trenle gelecektir.
- My father is busy now.
- Babam şu anda meşgul.
- My father didn't eat much fruit.
- Babam çok meyve yemedi.
- My father fixed a broken chair.
- Babam kırık bir sandalyeyi tamir etti.
- My father is already more than fifty years old.
- Babam zaten elli yaşından fazla.
- My father is a bus driver.
- Babam bir otobüs şoförü.
- My father failed in business.
- Babam iş hayatında başarısız oldu.
- The man reading a book over there is my father.
- Şurada kitap okuyan adam benim babam.
- My father has five siblings.
- Babam beş tane kardeşi vardır.
- My father doesn't drink liquor.
- Babam hiç likör içmez.
- My father isn't afraid of anybody.
- Babam kimseden korkmaz.
- My father is an expert surgeon.
- Babam uzman bir cerrahtır.
- My father has just returned from abroad.
- Babam az önce yurt dışından döndü.
- My father is two years younger than my mother is.
- Babam annemden iki yaş daha gençtir.
- Are you my father?
- Siz benim babam mısınız?
- If you run into trouble, I'll help, and so will my father.
- Başın belaya girerse, ben yardım ederim, babam da öyle.
- At seventy, my father is still very active.
- Yetmiş yaşındaki babam hala çok aktif.
- My father is a heavy smoker.
- Babam çok sigara içer.
- My father got me to wash the car.
- Babam arabayı bana yıkattı.
- My father gave up smoking.
- Babam sigara içmeyi bıraktı.
- My father had gone to Greece.
- Babam Yunanistan'a gitmişti.
- My father is very nice.
- Babam çok iyidir.
- My father works for a bank.
- Babam bir bankada çalışıyor.
- My father has been washing his car since this morning.
- Babam sabahtan beri arabasını yıkıyor.
- My father is away from home.
- Babam evden uzakta.
- My watch has been robbed.exclaimed my father.
- Saatim çalındı, diye haykırdı babam.
- My father died, leaving a large sum of money.
- Babam büyük bir miktar para bırakarak öldü.
- My father loves everyone in the world.
- Babam dünyadaki herkesi sever.
- I've never been to Australia, but my father's been there three times.
- Ben Avustralya'ya hiç gitmedim ama babam oraya üç kez gitti.
- My father stopped smoking.
- Babam sigarayı bıraktı.
- My father always reads the newspaper before breakfast.
- Babam her zaman kahvaltıdan önce gazete okur.
- My father will recover soon.
- Babam yakında iyileşecek.
- My father doesn't really talk much.
- Babam gerçekten çok konuşmaz.
- My father told me to write an answer and post it at once.
- Babam bana, bir yanıt yazıp hemen postalamamı söyledi.
- My father is a heavy smoker.
- Benim babam ağır sigara tiryakisi.
- I love Paul as if he were my father.
- Paul'u babam gibi severim.
- My father died of lung cancer.
- Babam akciğer kanserinden öldü.
- My father wants me to marry Tom.
- Babam Tom'la evlenmemi istiyor.
- My father used to say that time is precious.
- Babam zamanın değerli olduğunu söylerdi.
- My father goes abroad sometimes.
- Babam bazen yurt dışına gider.
- My father isn't home.
- Babam evde değil.
- My father is two years younger than my mother.
- Babam annemden iki yaş küçük.
- My father is a silent person.
- Babam sakin bir adamdır.
- My father banks part of his salary every week.
- Babam her hafta maaşının bir kısmını bankaya yatırır.
- My father gave me a watch, but I lost it.
- Babam bana bir saat verdi ama onu kaybettim.
- My father bought me a new bicycle.
- Babam bana yeni bir bisiklet satın aldı.
- My father is in Africa.
- Babam Afrika'da.
- My father can speak French, but my mother can't.
- Babam Fransızca konuşabilir, ancak annem konuşamaz.
- My father is worried about my health.
- Babam sağlığım için endişeleniyor.
- Tom is my uncle, not my father.
- Tom benim amcam, babam değil.
- My father cut down on salty food as I had advised.
- Babam benim de tavsiye ettiğim gibi tuzlu yiyecekleri azalttı.
- My father helped me study.
- Babam ders çalışmama yardım ederdi.
- My father is arriving at the station at five.
- Babam istasyona saat beşte varıyor.
- My father is worried about my health.
- Babam sağlığım konusunda endişeli.
- My father helped me study.
- Babam çalışmama yardımcı oldu.
- My father left me a large inheritance.
- Babam bana büyük bir miras bıraktı.
- Both my father and my brother like gambling.
- Hem babam hem de kardeşim kumarı sever.
- I want to be just like my father when I grow up.
- Büyüdüğüm zaman tam babam gibi olmak istiyorum.
- My father used to eat in that restaurant.
- Babam o restoranda yemek yerdi.
- When my father found out that I've been going out with Nimrod Nick, he got very angry.
- Babam Nimrod Nick ile çıktığımı öğrenince çok sinirlendi.
- My father does not always walk to work.
- Babam işe her zaman yürüyerek gitmez.
- My father is proud of being tall and handsome.
- Babam uzun boylu ve yakışıklı olmaktan gurur duyar.
- My father is retiring next spring.
- Babam önümüzdeki bahar emekli oluyor.
- My father doesn't really talk much.
- Babam pek konuşmaz.
- My father has given up smoking recently.
- Babam sigara içmeyi geçenlerde bıraktı.
- My father smokes a pack of cigarettes a day.
- Babam günde bir paket sigara içer.
- My father died when the cherry trees were in full bloom.
- Babam kiraz ağaçları tam çiçek açmışken öldü.
- My father doesn't drink liquor.
- Babam likör içmez.
- Tom isn't my father.
- Tom benim babam değil.
- My father taught me how to ride a bicycle.
- Bisiklet sürmeyi bana babam öğretti.
- My father is waiting for us at the cistern.
- Babam, sarnıçta bizi bekliyor.
- My father won't allow me to do that.
- Babam bunu yapmama izin vermez.
- My father is in.
- Babam içeride.
- My father graduated from Harvard University.
- Babam Harvard Üniversitesi'nden mezun oldu.
- My father will retire at the age of sixty.
- Babam altmış yaşında emekli olacak.
- My father was never around.
- Babam hiç ortalıkta yoktu.
- My father exercises every day for his health.
- Babam sağlığı için her gün egzersiz yapar.
- My father stopped drinking.
- Babam içkiyi bıraktı.
- Who is my father?
- Benim babam kim?
- My father taught me how to ride a bike.
- Babam bana nasıl bisiklet kullanacağımı öğretti.
- My father expects me to marry Tom.
- Babam Tom'la evlenmemi bekliyor.
- Every time I meet him, I think of my father.
- Onunla her karşılaşmamda, babam aklıma geliyor.
- I went there instead of my father.
- Babam yerine oraya ben gittim.
- My family consists of my father, mother, and sister.
- Ailem annem, babam ve kız kardeşimden oluşur.
- My watch has been robbed.exclaimed my father.
- Babam "Saatim çalındı." diye bağırdı.
- My father neither drinks nor smokes.
- Babam ne içki içer ne de sigara içer.
- My father doesn't swim well and I don't either.
- Babam iyi yüzemez, ben de öyle.
- My father used to read books to me at bedtime.
- Babam yatma zamanında bana kitap okurdu.
- My father finally compromised.
- Babam sonunda uzlaştı.
- My father often goes to Paris on business.
- Babam iş için sık sık Paris'e gider.
- My father planted this tree on the day I was born.
- Babam bu ağacı doğduğum günde dikti.
- My father likes fishing, and so do I.
- Babam balık tutmayı sever; aynı şekilde ben de.
- My father asked me to open the window.
- Babam pencereyi açmamı istedi.
- My father's a doctor.
- Babam bir doktordur.
- My father is a silent person.
- Babam sessiz bir insandır.
- My father is only fifteen years old.
- Benim babam sadece on beş yaşında.
- My father likes fishing, and so do I.
- Babam balık tutmayı sever, ben de severim.
- My father is to visit Korea next week.
- Babam gelecek hafta Kore'yi ziyaret edecek.
- My father speaks both English and French.
- Babam hem İngilizce hem de Fransızca konuşur.
- My family has my father, my mother, and my little sister.
- Benim ailem, babam, annem ve küçük kız kardeşimden oluşmaktadır.
- My father usually comes home at six.
- Babam genellikle altıda eve gelir.
- I need to buy some medicine for my father.
- Babam için ilaç almam lazım.
- My father gave me a watch, but I lost it.
- Babam bana bir saat verdi, ama ben onu kaybettim.
- My father plays tennis every Sunday.
- Babam her pazar tenis oynar.
- My father does not go to Tokyo today.
- Babam bugün Tokyo'ya gitmiyor.
- My father often falls asleep while watching TV.
- Babam TV izlerken sık sık uykuya dalar.
- My father visited my uncle in the hospital.
- Babam amcamı hastanede ziyaret etti.
- My father asked me to open the window.
- Babam benden pencereyi açmamı istedi.
- My father and sister are carpenters.
- Babam ve kız kardeşi marangozdur.
- My father was always missing buses.
- Babam her zaman otobüsleri kaçırırdı.
- When I was a kid, my father was a truck driver.
- Ben çocukken, babam bir kamyon şoförüydü.
- My father must do the work.
- Babam işi yapmalı.
- My father taught me how to swim.
- Nasıl yüzüleceğini bana babam öğretti.
- My father has been busy.
- Babam meşguldü.
- My father is a doctor.
- Babam bir doktor.
- My father got it for me.
- Babam onu benim için aldı.
- My father is a lawyer.
- Babam avukat.
- My father gardens on Sundays.
- Babam Pazar günleri bahçe işleri yapar.
- My father is watering the flowers.
- Babam çiçekleri suluyor.
- My father likes traveling by air.
- Babam uçakla seyahat etmeyi sever.
- My father died of a subarachnoid hemorrhage when I was fourteen.
- Ben on dört yaşındayken babam subaraknoid kanama yüzünden öldü.
- My father loves to play the guitar.
- Babam gitar çalmayı sever.
- My father is busy just now.
- Babam şu anda meşgul.
- That's my father.
- Bu benim babam.
- My father had once been in Greece.
- Babam bir kez Yunanistan'da bulunmuş.
- My father recently quit smoking.
- Babam sonunda sigara içmeyi bıraktı.
- The man who is standing there is my father.
- Orada duran adam benim babam.
- My father would never allow me to go out with someone like you.
- Babam senin gibi biriyle çıkmama asla izin vermezdi.
- I'm sorry, my father's not here.
- Maalesef babam burada değil.
- My father grew old.
- Babam yaşlandı.
- My father is a lawyer.
- Benim babam avukattır.
- My father was absent from his office yesterday.
- Babam dün ofisine gelmedi.
- My father fixes broken chairs.
- Babam kırık sandalyeleri onarıyor.
- My father has been living in Nagoya for 30 years.
- Babam 30 yıldır Nagoya'da yaşıyor.
- You're not my father!
- Sen benim babam değilsin!
- He is my brother, not my father.
- O benim babam değil, erkek kardeşim.
- My father works at the factory.
- Babam fabrikada çalışıyor.
- My father is usually at home on Sunday.
- Babam genellikle pazar günleri evde olur.
- With whom did my father speak?
- Babam kiminle konuştu?
- My father and my brother work in this factory.
- Babam ve kardeşim bu fabrikada çalışıyor.
- Right now my father is not at home.
- Şu anda babam evde değil.
- My father will kill me.
- Babam beni öldürecek.
- My father sat reading the evening paper.
- Babam oturmuş akşam gazetesini okuyordu.
- My father is so old that he can't work.
- Babam o kadar yaşlıdır ki o çalışamaz.
- My father is sweeping the garage.
- Babam garajı süpürüyor.
- My father put a fence around the garden.
- Babam bahçenin etrafını bir çitle çevirdi.
- Listen to me, he said coldly, my father was the king of Kakongo.
- Beni dinle, dedi soğuk bir şekilde, babam Kakongo'nun kralıydı.
- My father is young.
- Babam gençtir.
- My father has been dead for three years.
- Babam öleli üç yıl oldu.
- My father doesn't let me go to the movies alone.
- Babam sinemaya yalnız gitmeme izin vermiyor.
- My father builds bridges.
- Babam köprüler kurar.
- My father bought me a camera for my birthday.
- Babam doğum günüm için bana bir fotoğraf makinesi aldı.
- My father opposed my decision to enlist in the special forces.
- Babam özel kuvvetlere katılma kararıma karşı çıktı.
- My father is an architect, not an engineer.
- Babam bir mimar, mühendis değil.
- My father works at a factory.
- Babam bir fabrikada çalışıyor.
- My father told me to rest well.
- Babam bana iyi dinlenmemi söyledi.
- My father has quit smoking for the sake of his health.
- Babam sağlığı için sigarayı bıraktı.
- My father went to China.
- Babam Çin'e gitti.
- My father is a lawyer.
- Babam avukattır.
- When I was young, my father used to take me to school.
- Ben gençken, babam beni okula götürürdü.
- My father can speak French better than my mother.
- Babam annemden daha iyi Fransızca konuşabiliyor.
- When I was a little boy, my father and I went to Boston to visit my great-grandfather.
- Ben küçük bir çocukken, babam ve ben Boston'a babamın dedesini ziyarete gittik.
- My father has just come home.
- Babam az önce eve geldi.
- My father retired at the age of 65.
- Babam 65 yaşında emekli oldu.
- My father is frank.
- Babam dürüsttür.
- My father was in the navy.
- Babam donanmadaydı.
- My father had already finished breakfast when I got up this morning.
- Bu sabah kalktığımda babam zaten kahvaltıyı bitirmişti.
- My father is young.
- Benim babam genç.
- When my father found out that I've been going out with Nimrod Nick, he got very angry.
- Babam Nimrod Nick'le çıktığımı öğrendiğinde çok sinirlendi.
- My father encouraged me to study the piano.
- Babam piyano çalışmam için teşvik etti.
- My father has gone out to buy postcard.
- Babam kartpostal almak için dışarı çıktı.
- My father would not permit me to go on to college.
- Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.
- My father has never been abroad.
- Babam hiç yurtdışına çıkmadı.
- At seventy, my father is still very active.
- Yetmiş yaşında, babam hala çok aktif.
- The man who is standing over there is my father.
- Orada duran adam benim babam.
- My father brags about never having had a traffic accident.
- Babam hiç trafik kazası geçirmemiş olmakla övünür.
- It's been five years since my father died.
- Babam öleli beş yıl oldu.
- My father drinks no spirits.
- Babam hiç alkollü içki içmez.
- My father works for a factory.
- Babam bir fabrika için çalışmaktadır.
- My father planted this tree the year I was born.
- Bu ağacı ben doğduğum yıl babam dikmişti.
- My father doesn't lift a finger at home.
- Babam evde elini işe sürmez.
- My father is far from artistic.
- Babam sanatsal olmaktan çok uzaktır.
- My father often goes abroad on business.
- Babam sık sık iş için yurtdışına gider.
- Don't call him my father!
- Öyle deme, babam falan değil o benim!
- I wish that I could have spent more time with my father before he died.
- Keşke babam ölmeden önce onunla daha fazla zaman geçirebilseydim.
- My father insisted I should go to see the place.
- Babam orayı görmem için ısrar etti.
- My father always speaks to me in French and my mother always speaks to me in English.
- Babam benimle her zaman Fransızca konuşur ve annem benimle her zaman İngilizce konuşur.
- My father is a little old-fashioned.
- Babam biraz geri kafalıdır.
- My father used to read to me at bedtime.
- Babam yatma zamanı bana okurdu.
- My father never talked about the war.
- Babam savaş hakkında hiç konuşmadı.
- My father quickly scanned the newspaper.
- Babam gazeteye hızla göz gezdirdi.
- My father left us when we were small.
- Babam biz küçükken bizi bırakıp gitti.
- My father is in good health.
- Babam sağlıklıdır.
- My father used to go to work by bus.
- Babam eskiden işe otobüsle giderdi.
- My father runs a restaurant.
- Babam bir restoran işletiyor.
- My father came home at nine.
- Benim babam dokuzda eve geldi.
- My father is engaged in foreign trade.
- Babam dış ticaretle uğraşıyor.
- My father takes a walk every day.
- Babam her gün yürüyüşe çıkar.
- When I grow up, I want to be just like my father.
- Büyüdüğümde tıpkı babam gibi olmak istiyorum.
- My father gave me a watch for my birthday.
- Babam doğum günüm için bana bir saat verdi.
- My father neither drinks nor smokes.
- Babam ne içki ne de sigara içer.
- My father has been dead for ten years.
- Babam öleli on yıl oldu.
- My father is so old that he can't work.
- Babam o kadar yaşlı ki çalışamıyor.
- My family consists of my father, mother, and sister.
- Ailem babam, annem ve kız kardeşimden oluşuyor.
- My father told me about his experiences during the war.
- Babam bana savaş sırasında yaşadıklarını anlattı.
- My father didn't allow me to marry him.
- Babam onunla evlenmeme izin vermedi.
- My father lives in the country.
- Babam köyde yaşıyor.
- My father was always missing buses.
- Babam her zaman otobüsleri kaçırıyordu.
- My father goes to his office by train.
- Babam ofisine trenle gider.
- My father got home late last night.
- Babam dün gece eve geç geldi.
- My father bathes before eating.
- Babam yemekten önce banyo yapar.
- My father will come home at seven.
- Babam yedide eve gelecek.
- My father told me where to go.
- Babam bana nereye gideceğini söyledi.
- My father gives you his regards.
- Babam sana selamını söyledi.
- My father stretched after dinner.
- Babam akşam yemeğinden sonra gerildi.
- My father is proud of the fact that he's never been in a traffic accident.
- Babam hiç trafik kazası geçirmediğinden dolayı gurur duyuyor.
- My father and I go fishing once in a while.
- Babam ve ben arada bir balık tutmaya gideriz.
- My father is here.
- Babam burada.
- My father used to take me here when I was young.
- Babam, küçükken beni buraya getirirdi.
- My father wants an efficient assistant to help him.
- Babam kendisine yardımcı olacak becerikli bir asistan istiyor.
- My father asked when to start.
- Babam ne zaman başlayacağımızı sordu.
- My father takes a walk every morning.
- Babam her sabah yürüyüşe çıkar.
- My father will often read the newspaper during meals.
- Babam yemekler sırasında sık sık gazete okur.
- My father can speak English well.
- Babam İngilizceyi iyi konuşabilir.
- My father, who's still alive, and my grandfather were language professors.
- Hâlâ hayatta olan babam ve büyükbabam dil profesörüydü.
- My father was the same age I am now when he moved to Boston.
- Babam Boston'a taşındığında benimle aynı yaştaydı.
- My father taught me how to ride a bike.
- Babam bana bisiklet sürmeyi öğretti.
- My father always took me to school when I was young.
- Küçükken babam beni hep okula götürürdü.
- My father used to travel.
- Babam seyahat ederdi.
- My father might be at home now.
- Babam şimdi evde olabilir.
- My father traveled all over the world by air.
- Babam bütün dünyayı uçakla dolaştı.
- Thanks for sticking around until my father got home.
- Babam eve gelene kadar burada kaldığınız için teşekkürler.
- My father doesn't drink too much sake.
- Babam çok fazla sake içmez.
- My father has just returned from abroad.
- Babam yurtdışından yeni döndü.
- My father doesn't eat fruit that much.
- Babam pek meyve yemez.
- My father has recently come back to Japan.
- Babam son zamanlarda Japonya'ya geri geldi.
- My father was a policeman.
- Babam bir polisti.
- I'm going to work for my father after I graduate from college.
- Üniversiteden mezun olduktan sonra babam için çalışacağım.
- My father used to read me stories when I was a little girl.
- Ben küçük bir kızken babam bana hikayeler okurdu.
- My father used to eat in that restaurant.
- Babam eskiden o restoranda yemek yerdi.
- My father plays golf every Sunday.
- Babam her Pazar golf oynar.
- My father is originally from Algeria.
- Babam aslen Cezayirli.
- My father is quiet.
- Babam sessizdir.
- My father has never gotten sick in his life.
- Babam hayatında hiç hasta olmadı.
- Where is my father?
- Babam nerede?
- My father used to drink till late at night.
- Babam gece geç saatlere kadar içerdi.
- My father has been busy.
- Babam çok meşguldü.
- My father is tall.
- Babam uzun boylu.
- The other day I discovered a book written by my father.
- Geçen gün babam tarafından yazılmış bir kitap keşfettim.
- My father is now at work at the hospital.
- Babam şu anda hastanede çalışıyor.
- Seeing you always makes me think about my father.
- Seni görünce hep babam aklıma geliyor.
- My father got it for me.
- Babam benim için aldı.
- My father usually leaves home while I am in bed.
- Babam genellikle ben yataktayken evden çıkar.
- My father didn't eat much fruit.
- Babam fazla meyve yemezdi.
- A computer game was given to me by my father.
- Babam bana bir bilgisayar oyunu hediye etti.
- My father is a pilot on the domestic line.
- Babam iç hatlarda pilottur.
- My father has given up smoking recently.
- Babam son zamanlarda sigarayı bıraktı.
- My father misses my mother and me.
- Babam annemi ve beni özlüyor.
- My father builds bridges.
- Babam köprüler inşa ediyor.
- My father begged me to open the door.
- Babam kapıyı açmam için bana yalvardı.
- My father is very strict with me.
- Babam bana karşı çok otoriter.
- Why is my father in the kitchen?
- Babam neden mutfakta?
- My father encouraged me to study the piano.
- Babam piyano çalışmam için beni teşvik etti.
- He is my father.
- O benim babam.
- The house was being painted by my father.
- Ev babam tarafından boyanıyordu.
- My father pointed out to me that I did not need to be a Jew to be a Zionist, for I am.
- Babam bana Siyonist olmak için Yahudi olmak zorunda olmadığımı söylerdi, ki ben de bu yüzden öyleyim.
- My father lives and works in Tokyo.
- Babam Tokyo'da yaşıyor ve çalışıyor.
- My father keeps pigeons.
- Babam güvercin besler.
- My father kicked me out of the house.
- Babam beni evden dışarı attı.
- My father hinted that it was time to go to bed.
- Babam yatma vaktinin geldiğini ima etti.
- He is as old as my father.
- O, babam kadar yaşlıdır.
- My father would not permit me to go on to college.
- Babam üniversiteye gitmeme izin vermedi.
- My father would never read a tabloid newspaper.
- Babam asla tabloid gazete okumazdı.
- My father doesn't lift a finger at home.
- Babam evde hiçbir iş yapmaz.
- My father knew her.
- Babam onu tanırdı.
- My father had a heart attack yesterday, but he was lucky to have a clinic close at hand.
- Babam dün kalp krizi geçirdi, ama yakınında bir klinik olduğu için şanslıydı.
- My father is now at work at the hospital.
- Babam şimdi hastanede iş başında.
- My father was late for work this morning because of a traffic jam.
- Babam bu sabah trafik sıkışıklığı yüzünden işe geç kaldı.
- My father graduated from Harvard University.
- Babam Harvard Üniversite'sinden mezun oldu.
- Why was my father so mean?
- Babam neden bu kadar acımasızdı?
- Yesterday, my father and I visited Mary.
- Dün babam ve ben Mary'yi ziyaret ettik.
- My father stopped smoking.
- Babam sigara içmeyi bıraktı.
- My father and I were worried about her.
- Babam ve ben onun için endişeleniyorduk.
- My father quickly scanned the newspaper.
- Babam gazeteyi hızlıca taradı.
- My father can sing well, but my mother can't.
- Babam iyi şarkı söyleyebilir ama annem söyleyemez.
- My father is in his room.
- Babam odasında.
- When I came home, my father had already been there.
- Eve geldiğimde, babam çoktan oradaydı.
- My father is leaving for the United States next Thursday.
- Babam önümüzdeki Perşembe günü Amerika Birleşik Devletleri'ne gidiyor.
- My father takes a walk every day.
- Babam her gün yürüyüş yapar.
- My father drives a very old car.
- Babam çok eski bir araba kullanır.
- My father often goes to the United States on business.
- Babam sık sık iş için Amerika Birleşik Devletleri'ne gider.
- My father is a civil engineer.
- Babam bir inşaat mühendisi.
- My father bought me a watch, which I don't like very much.
- Babam bana çok sevmediğim bir saat aldı.
- My father bought me a new bicycle.
- Babam bana yeni bir bisiklet aldı.
- My father forgets everything.
- Babam her şeyi unutur.
- My father converted a garage into a study.
- Babam bir garajı bir çalışma odasına dönüştürdü.
- My father died when I was seven years old.
- Babam, ben yedi yaşındayken öldü.
- My father suffers from osteoporosis.
- Babam kemik erimesinden acı çekiyor.
- My father ought to have had an operation for cancer.
- Babam kanser ameliyatı olmalıydı.
- My father does play golf, but not well.
- Babam golf oynuyor ama iyi değil.
- My father doesn't like music.
- Babam müzikten hoşlanmaz.
- My father says he failed in the entrance examination twice.
- Babam giriş sınavında iki kez başarısız olduğunu söylüyor.
- My father gave a nice watch to me.
- Babam bana güzel bir saat verdi.
- My father has gone to China.
- Babam Çin'e gitti.
- My father fixed the broken chair.
- Babam kırık sandalyeyi tamir etti.
- My father bought me a watch, which I don't like very much.
- Babam bana çok hoşlanmadığım bir saat satın aldı.
- My father quit drinking.
- Babam içkiyi bıraktı.
- My father was never around.
- Babam etrafta değildi.
- My father drives very well.
- Babam çok iyi araba sürer.
- My father goes to work at eight every day.
- Babam her gün sekizde çalışmaya gider.
- My father does play golf, but not well.
- Babam golf oynar fakat iyi değil.
- My father forbids me to go out at night.
- Babam bana gece dışarı çıkmayı yasaklıyor.
- My father complained about the traffic noise.
- Babam trafik gürültüsü hakkında şikayet etti.
- My father didn't allow me to study in the USA.
- Babam ABD'de okumama izin vermedi.
- My father made me a nice lunch.
- Babam bana güzel bir öğle yemeği yaptı.
- My father and I played tennis on Sunday.
- Babam ve ben pazar günü tenis oynadık.
- My father stretched after dinner.
- Babam yemekten sonra gerindi.
- My father pointed out to me that I did not need to be a Jew to be a Zionist, for I am.
- Babam bana Siyonist olmak için Yahudi olmama gerek olmadığını söylemişti, çünkü öyleyim.
- My father often falls asleep while watching TV.
- Babam televizyon izlerken sık sık uyuyakalır.
- My father put a ladder against the tree.
- Babam ağaca bir merdiven dayadı.
- My father is Muslim.
- Babam Müslümandır.
- My father will come home at the end of this week.
- Babam bu haftanın sonunda eve dönecek.
- My father was committed to a psychiatric hospital.
- Babam akıl hastanesine yatırıldı.
- My father brought me here by car.
- Babam beni buraya arabayla getirdi.
- My father is healthy.
- Babam sağlıklıdır.
- My father knows your mother very well.
- Babam, senin anneni çok iyi tanır.
- When I was small, my father used to throw me up in the air.
- Ben küçükken babam beni havaya atardı.
- It's been three years since my father died.
- Babam öleli üç yıl oldu.
- If it had not been for your help, my father would have failed.
- Yardımın olmasaydı, babam başarısız olurdu.
- My father always discusses his problems with my mother.
- Babam sorunlarını her zaman annemle tartışır.
- My father is a master builder.
- Babam usta bir inşaatçıdır.
- My father used to eat at this restaurant.
- Babam bu restoranda yemek yerdi.
- My father is always busy.
- Babam her zaman meşgul.
- My father forbade me from having a pet cat.
- Babam evcil kedi sahibi olmamı yasakladı.
- My father goes to church on Sunday.
- Babam Pazar günleri kiliseye gider.
- My father is very good at fishing.
- Babam balık tutmada çok iyidir.
- My father is outside.
- Babam dışarıda.
- My father died five years ago.
- Babam beş yıl önce öldü.
- My father passed recently.
- Babam yakın zamanda vefat etti.
- My father has been out of work for a year.
- Babam bir yıldır işsiz.
- My father has bought a new car.
- Babam yeni bir araba satın aldı.
- My father used to go to work by bus.
- Babam otobüsle işe giderdi.
- My father scolded me for not being punctual.
- Babam dakik olmadığım için beni azarladı.
- When my father came home, I was studying.
- Babam eve geldiğinde, ben ders çalışıyordum.
- My father was son of Argentines and my mother was daughter of Brazilians.
- Babam Arjantinlilerin oğluydu ve annem Brezilyalıların kızıydı.
- My father finally learned to drive when he was fifty.
- Babam nihayet elli yaşındayken araba kullanmayı öğrendi.
- My father usually watches TV after dinner.
- Babam akşam yemeğinden sonra genellikle TV izler.
- My father objected to our marriage.
- Babam evliliğimize itiraz etti.
- You're not my father.
- Sen benim babam değilsin.
- My father is always getting angry.
- Babam her zaman öfkeleniyor.
- My father reads the newspaper every morning.
- Babam her sabah gazete okur.
- My father was a doctor.
- Babam bir doktordu.
- My father has already given up smoking and drinking.
- Babam sigara içmeyi ve içki içmeyi zaten bıraktı.
- My father likes fishing, and so do I.
- Babam balık tutmayı sever, ben de öyle.
- It's already been ten years since my father passed away.
- Babam vefat edeli on yıl oldu.
- My father has been engaged in foreign trade for many years.
- Babam uzun yıllardır dış ticaretle uğraşıyor.
- My father likes pizza very much.
- Babam pizayı çok sever.
- My father had already finished breakfast when I got up this morning.
- Bu sabah kalktığımda babam kahvaltısını çoktan bitirmişti.
- My mother is loved by my father.
- Annem, babam tarafından seviliyor.
- Both my father and my brother are fond of gambling.
- Hem babam hem de erkek kardeşim kumarı çok severler.
- My father drinks daily.
- Babam her gün içer.
- Yesterday my father caught three fish.
- Dün babam üç tane balık yakaladı.
- My father never talked about the war.
- Babam savaş hakkında hiç konuşmazdı.
- I wish my father had lived longer.
- Keşke babam daha uzun yaşasaydı.
- My father does not care about his clothes at all.
- Babam kıyafetlerine hiç önem vermez.
- My father goes to work by bike.
- Babam işe bisikletle gider.
- My father is getting bald.
- Babam kelleşiyor.
- My father is in his fifties.
- Babam ellili yaşlarında.
- I'm now about as tall as my father.
- Artık babam kadar uzunum.
- My father and I played tennis on Sunday.
- Pazar günü babam ve ben tenis oynadık.
- My father taught me how to ride a bicycle.
- Babam bana bisiklet sürmeyi öğretti.
- My father always speaks to me in French and my mother always speaks to me in English.
- Babam benimle her zaman Fransızca, annem de her zaman İngilizce konuşur.
- My father suggested that we should go camping.
- Babam kampa gitmemizi önerdi.
- My father told me not to read the book while in bed.
- Babam bana yataktayken kitap okumamamı söyledi.
- My father is 48, but he looks young for his age.
- Babam 48 yaşında ama yaşına göre genç görünüyor.
- My father gave up smoking last year.
- Babam geçen yıl sigarayı bıraktı.
- My father is a bank clerk.
- Babam bir banka memurudur.
- The person reading a book over there is my father.
- Şurada kitap okuyan kişi babam.
- My father is frank.
- Babam samimidir.
- My father may be sleeping.
- Babam uyuyor olabilir.
- My father suggested that we should go camping.
- Babam kamp yapmaya gitmemizi önerdi.
- The fence was painted by my father.
- Çit babam tarafından boyandı.
- My father and mother have a big farm there.
- Babam ve annemin orada büyük bir çiftliği var.
- My father is in the garden now.
- Babam şu an bahçede.
- My father and I were worried about her.
- Babam ve ben onun hakkında endişeliydik.
- My father is a good man.
- Babam iyi bir adamdır.
- My father told me where to go.
- Babam bana nereye gideceğimi söyledi.
- My father usually drinks beer, but this evening he drank wine.
- Babam genelde bira içer ama bu akşam şarap içti.
- My father goes to work almost every day.
- Babam neredeyse her gün işe gider.
- My father is free this afternoon.
- Babam bu öğleden sonra boş.
- My father was absent from his office yesterday.
- Babam dün ofisinde yoktu.
- My father is a proud man.
- Benim babam gururlu bir adamdır.
- My father swims very well.
- Babam çok iyi yüzer.
- My father fixes broken chairs.
- Babam kırık sandalyeleri tamir eder.
- My father does not eat much fruit.
- Babam fazla meyve yemez.
- My father is getting along very well.
- Babam çok iyi geçiniyor.
- My father always speaks in a very loud voice.
- Babam her zaman çok yüksek bir sesle konuşur.
- My father and mother are dead.
- Annem ve babam öldü.
- My father is a skilled fisherman.
- Babam yetenekli bir balıkçıdır.
- My father is too old to work.
- Babam çalışmak için çok yaşlı.
- My father is always forgetting things.
- Babam her zaman bir şeyleri unutur.
- My father often goes abroad on business.
- Babam sık sık iş için yurt dışına gider.
- My father will get well soon.
- Babam yakında iyileşecek.
- My father kicked me out of the house.
- Babam beni evden kovdu.
- My father goes to work at eight every day.
- Babam her gün saat sekizde işe gider.
- My father made me a delicious lunch.
- Babam bana lezzetli bir öğle yemeği yaptı.
- My father likes strong coffee.
- Babam sert kahve sever.
- My father is not home yet.
- Babam henüz eve gelmedi.
- My father goes jogging every morning.
- Babam her sabah koşuya çıkar.
- My father is always forgetting things.
- Babam her zaman bir şeyler unutuyor.
- My father couldn't afford a car, when he was young.
- Babam gençken araba alacak parası yoktu.
- My father doesn't just smoke, he drinks too.
- Babam sadece sigara içmez, o aynı zamanda içki içer.
- My father stayed a few days in Frankfurt.
- Babam Frankfurt'ta birkaç gün kaldı.
- I am like my father.
- Ben babam gibiyim.
- Both my father and my brother are fond of gambling.
- Hem babam hem de kardeşim kumara meraklıdır.
- My father loves pizza.
- Babam, pizza seviyor.
- My father came home at nine.
- Babam eve dokuzda gelir.
- My father is going to retire soon.
- Babam yakında emekli olacak.
- My father stayed a few days in Frankfurt.
- Babam birkaç gün Frankfurt'ta kaldı.
- My father asked me to go to the concert.
- Babam konsere gitmemi istedi.
- My father doesn't lift a finger at home.
- Babam evde parmağını bile oynatmaz.
- Tom is my uncle, not my father.
- Tom benim babam değil, amcam.
- My father is busy.
- Babam meşgul.
- My father builds bridges.
- Babam köprüler inşa eder.
- My father has been doing this job for twenty years.
- Babam bu işi yirmi yıldır yapıyor.
- My father is rich.
- Babam zengin.
- My father has just come out of the bath.
- Babam banyodan yeni çıktı.
- My father waters the flowers.
- Babam çiçekleri suluyor.
- My father does not eat much fruit.
- Babam çok meyve yemez.
- My father had never been abroad until then.
- Babam o zamana kadar hiç yurt dışına çıkmamıştı.
- My father is repairing my broken bicycle.
- Babam kırık bisikletimi tamir ediyor.
- My father, who is now working in the United States, wrote us a letter last week.
- Şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nde çalışan babam geçen hafta bize bir mektup yazdı.
- My father got married in his twenties.
- Babam yirmili yaşlarında evlendi.
- My father never gave me much advice.
- Babam bana hiç öğüt vermezdi.
- My father doesn't let me go to the movies alone.
- Babam tek başıma sinemaya gitmeme izin vermez.
- My father is in the garden.
- Babam bahçede.
- My father is a teacher of the English language.
- Babam İngiliz dilinin bir öğretmenidir.
- That man standing over there is my father.
- Şurada duran adam benim babam.
- This is my father.
- Bu benim babam.
- My father won't allow me to keep a dog.
- Babam köpek beslememe izin vermiyor.
- My father is going to prepare some delicious food for me tomorrow.
- Yarın babam benim için lezzetli bir yemek hazırlayacak.
- Having been brought up in America, my father speaks English fluently.
- Amerika'da büyüdüğü için babam akıcı bir şekilde İngilizce konuşur.
- He is as tall as my father.
- Babam kadar uzun.
- My father manages a store.
- Babam bir mağaza işletiyor.
- It's been five years since my father passed away.
- Babam öleli beş yıl oldu.
- My father will not be busy tomorrow.
- Babam yarın meşgul olmayacak.
- My father doesn't understand me.
- Babam beni anlamıyor.
- Tom is as old as my father.
- Tom babam kadar yaşlı.
- My father often goes to Paris on business.
- Babam sık sık iş için Paris'e gider.
- My father is not as old as he looks.
- Babam göründüğü kadar yaşlı değil.
- My father is proud of the fact that he's never been in a traffic accident.
- Babam hiç trafik kazası geçirmediği için gurur duyuyor.
- My father loves pizza.
- Babam pizzaya bayılır.
- Unfortunately, my father isn't at home.
- Maalesef babam evde değil.
- My father gave up cigarettes.
- Babam sigarayı bıraktı.
- My father doesn't let me go out alone at night.
- Babam geceleri dışarıya yalnız çıkmama izin vermez.
- My father writes in his diary every day.
- Babam her gün günlüğünde yazar.
- My father didn't eat dinner yet.
- Babam henüz akşam yemeği yemedi.
- My father often reads the newspaper during meals.
- Babam yemek sırasında sık sık gazete okur.
- My father is like a friend to me.
- Babam benim için bir arkadaş gibidir.
- My father has visited London many times.
- Babam Londra'yı birçok kez ziyaret etti.
- My father used to drink beer, but now he drinks sake.
- Babam bira içerdi ama şimdi sake kullanıyor.
- It's hard for my father to give up drinking.
- Babam için içkiyi bırakmak zor.
- My father allowed me to go to the concert.
- Babam konsere gitmeme izin verdi.
- My father lives in the country.
- Babam taşrada yaşar.
- My father warned me.
- Babam beni uyardı.
- My mother is making a cake for my father.
- Annem babam için pasta yapıyor.
- My father took me to a movie last night.
- Babam dün gece beni bir sinemaya götürdü.
- My father is absent on business.
- Babam iş için yok.
- My father went to sea at fifteen.
- Babam on beş yaşındayken denizci oldu.
- My father has gone to America.
- Babam Amerika'ya gitti.
- My father was lost in thought.
- Babam düşünceye dalıp gitmişti.
- My father isn't home yet.
- Babam henüz eve gelmedi.
- My father often told us about his school days.
- Babam bize sık sık okul günlerini anlatırdı.
- The man reading a book over there is my father.
- Şurada kitap okuyan adam babam.
- My father and I clear the table in my family.
- Bizim ailede masayı babam ve ben toplarız.
- My father is as busy as ever.
- Babam her zamanki gibi meşgul.
- My father is tall.
- Babam uzun boyludur.
- My father bought me this hat.
- Bu şapkayı bana babam aldı.
- My father spoils me.
- Babam beni şımartıyor.
- My father won't allow me to do that.
- Babam onu yapmama izin vermeyecek.
- My father went to sea at fifteen.
- Babam on beş yaşında denize açıldı.
- My father was a gentle, easy-going person.
- Babam nazik, uyumlu bir insandı.
- My father doesn't care about money at all.
- Babam paraya hiç önem vermez.
- My father uses his time well.
- Babam zamanını iyi kullanır.
- My father likes pizza very much.
- Babam pizzayı çok sever.
- My father left me a large fortune.
- Babam bana büyük bir servet bıraktı.
- My father is very strict with me.
- Babam bana karşı çok katıdır.
- My father will support me financially.
- Babam beni mali olarak destekleyecek.
- My father used to read me bedtime stories.
- Babam bana yatmadan hikayeler okurdu.
- I need to buy some medicine for my father.
- Babam için bazı ilaçlar almalıyım.
- I wish my father had lived to see this happen.
- Keşke babam bu olanları görebilecek kadar yaşamış olsaydı.
- My father is a bus driver.
- Babam otobüs şoförüdür.
- My father had me change a tire on his car.
- Babam bana arabasında bir lastik değiştirtti.
- My father is a teacher.
- Babam bir öğretmendir.
- My father took me to a movie last night.
- Babam dün gece beni sinemaya götürdü.
- My father is arriving at the station at five.
- Babam saat beşte istasyona varacak.
- My father is retiring next spring.
- Babam önümüzdeki İlkbaharda emekli oluyor.
- I'm sorry, my father's not here.
- Üzgünüm, babam burada değil.
- My father bathes before eating.
- Babam yemek yemeden önce banyo yapar.
- My father will travel abroad next year.
- Babam gelecek yıl yurt dışına gidecek.
- My father is not always free on Sunday.
- Babam Pazar günleri her zaman boş değildir.
- My father does not like music.
- Babam müzikten hoşlanmaz.
- My father left us when we were small.
- Biz küçükken babam bizi terketti.
- My father is a good person.
- Babam iyi bir insan.
- My father can speak French as well as English.
- Babam hem Fransızca hem de İngilizce konuşabiliyor.
- My father doesn't just smoke, he drinks too.
- Babam sadece sigara içmez, içki de içer.
- My father is, so to speak, a walking dictionary.
- Babam, deyim yerindeyse, yürüyen bir sözlüktür.
- My father gets along with his friends.
- Babam arkadaşları ile iyi geçinir.
- My father was a pastor.
- Babam bir papazdı.
- Tom is almost as old as my father.
- Tom neredeyse babam kadar yaşlı.
- My father is used to travelling.
- Babam seyahat etmeye alışkın.
- My father always discusses his problems with my mother.
- Babam, sorunlarını hep annemle tartışır.
- It's been ten years since my father died.
- Babam öleli on yıl oldu.
- My father is a good man.
- Benim babam iyi bir adamdır.
- My father went fishing.
- Babam balık tutmaya gitti.
- My father can speak French better than my mother.
- Babam, annemden daha iyi Fransızca konuşabilir.
- My father had me wash the car.
- Babam bana arabayı yıkattı.
- My father stopped reading to have lunch.
- Babam öğle yemeği yemek için okumayı bıraktı.
- My father took out his wallet and gave me ten dollars.
- Babam cüzdanını çıkarıp bana 10 dolar verdi.
- My father eats little fruit.
- Babam meyveyi az yer.
- My father took us to the zoo.
- Babam bizi hayvanat bahçesine götürdü.
- The teacher sounded like he was my father.
- Öğretmen babam gibi görünüyordu.
- My father is bigger and stronger than yours.
- Babam sizinkinden daha büyük ve daha güçlüdür.
- My father's a doctor.
- Babam bir doktor.
- My father is coming home tomorrow.
- Babam yarın eve geliyor.
- My father is so busy that he cannot even take a walk.
- Babam o kadar meşgul ki yürüyüşe bile çıkamıyor.
- My father works at the factory as an engineer.
- Babam fabrikada mühendis olarak çalışıyor.
- My father was in the navy.
- Babam donanmada idi.
- My father does not approve of our relationship.
- Babam ilişkimizi onaylamıyor.
- My father used to bring me here when I was a kid.
- Ben çocukken babam beni buraya getirirdi.
- I'm looking for a gift for my father.
- Babam için bir hediye arıyorum.
- My father bought some CDs for my birthday.
- Babam doğum günüm için birkaç CD aldı.
- My father is suffering from influenza.
- Babam gripten muzdarip.
- My father began jogging last month.
- Babam geçen ay koşuya başladı.
- My father was born in Matsuyama in 1941.
- Babam 1941'de Matsuyama'da doğmuş.
- I'm sorry, my father is out.
- Üzgünüm, babam dışarıda.
- My father participated in a cooking contest and came in first.
- Babam bir yemek yarışmasına katıldı ve birinci oldu.
- My father likes his coffee strong.
- Babam kahvesini sert sever.
- My father won't allow it.
- Babam buna izin vermez.
- My father hates the summer heat.
- Babam yaz sıcağından nefret eder.
- My mother is making a cake for my father.
- Annem babam için bir kek yapıyor.
- My father is too old to work.
- Babam çalışmak için çok yaşlıdır.
- Both my father and my brother are fond of gambling.
- Hem babam hem de erkek kardeşim kumara düşkünler.
- My father was an engineer.
- Babam bir mühendisti.
- My father bought me the book.
- Kitabı bana babam aldı.
- My father began jogging last month.
- Babam geçen ay koşmaya başladı.
- My father spoils me.
- Babam beni şımartır.
- My father is an archaeologist.
- Babam bir arkeolog.
- My father says he's planning to buy me a horse.
- Babam bana bir at almayı planladığını söylüyor.
- My father is not always free on Sunday.
- Babam pazar günü her zaman boş değil.
- My father is going to China.
- Babam Çin'e gidiyor.
- My father usually comes home at seven.
- Babam genellikle saat yedide eve gelir.
- My father wants to make a lawyer of me.
- Babam beni avukat yapmak istiyor.
- My father let me drive his car.
- Babam arabasını sürmeme izin verdi.
- For fear of an accident, my father doesn't drive.
- Kaza yapma korkusuyla babam araba kullanmıyor.
- My father drinks a cup of coffee every morning.
- Babam her sabah bir fincan kahve içer.
- My father wanted me to go and see that place.
- Babam benim gidip o yeri görmemi istedi.
- I need to buy some medicine for my father.
- Babam için bir ilaç almam gerekiyor.
- My father is in the garden now.
- Babam şimdi bahçede.
- My father is as busy as ever.
- Babam her zamanki kadar meşguldür.
- My father is rich.
- Babam zengindir.
- My father told me not to read a book in my bed.
- Babam bana yatağımda kitap okumamamı söyledi.
- My father bought me this bike on my birthday.
- Babam doğum günümde bana bu bisikleti almıştı.
- My father abandoned me when I was young.
- Babam ben küçükken beni terk etti.
- My father takes a walk in the park.
- Babam parkta yürüyüş yapar.
- My father can speak French as well as English.
- Babam hem İngilizce hem de Fransızca konuşabilir.
- My father came back from Osaka last week.
- Babam geçen hafta Osaka'dan döndü.
- My father cut wood with a saw.
- Babam testere ile odun keserdi.
- Tom is almost as old as my father.
- Tom neredeyse babam yaşında.
- My father is going to go abroad next week.
- Babam gelecek hafta yurt dışına gidecek.
- My father has never gotten sick in his life.
- Babam hayatında hiç hastalanmadı.
- My father recently quit smoking.
- Babam sigarayı yeni bıraktı.
- My father is going to prepare some delicious food for me tomorrow.
- Babam yarın benim için lezzetli yemekler hazırlayacak.
- My father doesn't let me drive a car.
- Babam araba kullanmama izin vermiyor.
- My father insisted on our waiting for the train.
- Babam treni beklememiz için ısrar etti.
- My father has been in hospital for two months.
- Babam iki aydır hastanede.
- My father seldom smokes.
- Babam nadiren sigara içer.
- My father cut down on salty food as I had advised.
- Tavsiye ettiğim üzere babam tuzlu gıdaları azalttı.
- My father is dead.
- Babam öldü.
- My father painted the wall white.
- Babam duvarı beyaza boyadı.
- My father is far from artistic.
- Babam sanatsallıktan uzaktır.
- My father is an English language teacher.
- Babam İngilizce öğretmenidir.
- My father used to be a strong man.
- Babam eskiden güçlü bir adamdı.
- My father is absent in Tokyo.
- Babam Tokyo'da yok.
- My father has just come out of the bath.
- Babam az önce banyodan çıktı.
- My father has decided to quit smoking.
- Babam sigarayı bırakmaya karar verdi.
- With whom did my father speak?
- Babam kimle konuştu?
- My father loves to play the guitar.
- Babam gitar çalmayı çok sever.
- My father sometimes goes to Australia on business.
- Babam bazen iş için Avustralya'ya gider.
- I'm sorry, my father is not home.
- Üzgünüm, babam evde değil.
- My father will not let me marry him.
- Babam onunla evlenmeme izin vermeyecek.
- My father bought me a bicycle.
- Babam bana bisiklet aldı.
- My father would beat your father.
- Benim babam senin babanı döver.
- My father rarely, if ever, goes out on Sundays.
- Babam nadiren, kırk yılda bir, Pazar günleri dışarı çıkar.
- I bought these medicines for my father.
- Bu ilaçları babam için aldım.
- My father insisted I should go to see the place.
- Babam yeri görmem gerektiği konusunda israr etti.
- My father was completely bald by the time he was forty.
- Babam kırk yaşına geldiğinde tamamen keldi.
- My father got me to wash the car.
- Babam bana arabayı yıkattı.
- My father is a civil engineer.
- Babam inşaat mühendisidir.
- My father is two years younger than my mother is.
- Babam annemden iki yaş küçüktür.
- My father has gone to the United States.
- Babam Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti.
- My mother is loved by my father.
- Annem babam tarafından çok sevilir.
- My father went to Germany when he was young.
- Babam gençken Almanya'ya gitmişti.
- My father doesn't waste his time.
- Babam zamanını boşa harcamaz.
- My father is busy now.
- Babam şimdi meşgul.
- It has been ten years since my father passed away.
- Babam vefat edeli on yıl oldu.
- My father gave it to me when I was little.
- Bunu bana küçükken babam vermişti.
- My father is a master builder.
- Babam bir yapı ustasıdır.
- My father won't let me go out with Tom.
- Babam Tom'la çıkmama izin vermiyor.
- My father was busy.
- Babam meşguldü.
- My father is going bald.
- Babam kelleşiyor.
- My father doesn't let me drive.
- Babam araba sürmeme izin vermez.
- My father lives in the country.
- Babam kırsalda yaşıyor.
- My father takes a walk in the park.
- Babam parkta yürüyüşe çıkar.
- My father likes traveling by air.
- Babam hava yoluyla seyahat etmeyi sever.
- I need to buy some medicine for my father.
- Babam için ilaç almalıyım.
- My father is going to go abroad next week.
- Babam gelecek hafta yurtdışına gidecek.
- My father is at home.
- Babam evdedir.
- Yesterday my father caught three fish.
- Dün babam üç balık yakaladı.
- My father often washes the dishes.
- Babam sık sık bulaşıkları yıkar.
- My father can fly an airplane.
- Babam bir uçağı uçurabilir.
- My father went to the United States.
- Babam ABD'ye gitti.
- My father often falls asleep while watching television.
- Babam televizyon izlerken sık sık uyuyakalıyor.
- My father made my mother a cup of coffee just the way she likes it.
- Babam anneme tam sevdiği gibi bir fincan kahve yaptı.
- My father asked me if I got along well with the Jones family.
- Babam bana Jones ailesiyle iyi geçinip geçinmediğimi sordu.
- My father told me not to read the book while in bed.
- Babam yataktayken kitap okumamamı söyledi.
- My father is originally from Algeria.
- Benim babam aslen Cezayirli.
- My father and I were worried about her.
- Babam ve ben onu merak ediyorduk.
- My father is usually at home on Sundays.
- Babam Pazar günleri genellikle evdedir.
- My father turned a dead ear to my requests.
- Babam isteklerime kulak tıkadı.
- My father said he would reserve a day to take me to the zoo.
- Babam beni hayvanat bahçesine götürmek için bir gün ayıracağını söyledi.
- My father usually watches TV after dinner.
- Babam genellikle yemekten sonra televizyon izler.
- My father builds bridges.
- Babam köprüler kuruyor.
- My father is shaving in the bathroom.
- Babam banyoda tıraş oluyor.
- My father made a shelf for me.
- Babam benim için bir raf yaptı.
- My father painted the mailbox red.
- Babam posta kutusunu kırmızıya boyadı.
- My father doesn't drink hard liquor.
- Babam sert likör içmez.
- My father is in the hospital now.
- Babam şu anda hastanede.
- My father sent for the family doctor.
- Babam aile doktorunu çağırdı.
- My father gave me a puppy for my birthday.
- Babam doğum günüm için bana bir köpek yavrusu verdi.
- My father and sister are carpenters.
- Babam ve kız kardeşim marangoz.
- My father taught me how to swim.
- Babam bana yüzmeyi öğretti.
- My father often helps me with my homework.
- Babam çoğunlukla ev ödevimde bana yardım eder.
- My father died of a subarachnoid hemorrhage when I was fourteen.
- Ben on dört yaşındayken babam subaraknoid kanamadan öldü.
- My father has never been sick in his life.
- Babam hayatında hiç hastalanmadı.
- My father was about to leave when the phone rang.
- Telefon çaldığında babam gitmek üzereydi.
- My father rarely goes to extremes.
- Babam nadiren aşırıya kaçar.
- My father tries to abstain from drinking.
- Babam içki içmekten kaçınmaya çalışıyor.
- My father took me to the movies last night.
- Babam dün gece beni sinemaya götürdü.
- My father cut wood with a saw.
- Babam testere ile odun kesti.
- My father played golf on the Sunday morning.
- Babam Pazar sabahı golf oynadı.
- My father died before I was born.
- Babam ben doğmadan önce ölmüş.
- My father consented to my going abroad.
- Babam yurtdışına gitmeme onay verdi.
- My father knew him.
- Babam onu tanıyordu.
- My father is very strict.
- Babam çok katıdır.
- My father put a fence around the garden.
- Babam bahçenin etrafına çit çekti.
- I'm not my father.
- Ben babam değilim.
- My father would never allow me to do that.
- Babam onu yapmama asla izin vermezdi.
- My father bought this house for us when we got married.
- Evlendiğimizde babam bu evi bize aldı.
- My father will help me.
- Babam bana yardım edecek.
- My father is very particular about food.
- Babam yiyecekler hakkında çok müşkülpesenttir.
- My father forbids me to go out at night.
- Babam geceleri dışarı çıkmamı yasakladı.
- He is not my father, he is my uncle.
- O benim babam değil, amcam.
- My father is used to travelling.
- Babam seyahat etmeye alışkındır.
- How would you feel if my father said we couldn't go out together?
- Babam birlikte çıkamayacağımızı söylese nasıl hissedersin?
- My father is a proud man.
- Babam gururlu bir adamdır.
- My father doesn't drink hard liquor.
- Babam sert içki içmez.
- My father was completely bald by the time he was forty.
- Babam kırkına geldiği zaman tamamen keldi.
- My father is Muslim.
- Benim babam Müslüman.
- My father retired from his job several years ago.
- Babam işinden birkaç yıl önce emekli oldu.
- My father usually wears a hat when he goes out.
- Babam dışarı çıkarken genellikle şapka takar.
- My father gave it to me when I was a kid.
- Bunu ben çocukken babam vermişti.
- My father named me after his aunt.
- Babam bana teyzesinin adını vermiş.
- My father banks part of his salary every week.
- Babam maaşının bir bölümünü her ay bankaya yatırıyor.
- My father isn't afraid of anybody.
- Benim babam kimseden korkmaz.
- My father works for a power company.
- Babam bir enerji şirketi için çalışmaktadır.
- My father does not allow me to have a dog.
- Babam köpek sahibi olmama izin vermiyor.
- When I was young, my father used to take me to school.
- Küçükken babam beni okula götürürdü.
- My father had once been in Greece.
- Babam bir keresinde Yunanistan'a gitmişti.
- Professor West is almost as old as my father.
- Profesör West neredeyse babam kadar yaşlıdır.
- My father died at the age of forty-nine.
- Babam kırk dokuz yaşında öldü.
- My father used to bring me here when I was a kid.
- Ben bir çocukken babam beni buraya getirirdi.
- My father has been doing this job for twenty years.
- Babam yirmi yıldır bu işi yapıyor.
- My father retired from his job several years ago.
- Babam birkaç yıl önce işinden emekli oldu.
- My father told me about this place.
- Babam bana buradan bahsetti.
- My father doesn't approve of her.
- Babam onu onaylamıyor.
- My father is an English language teacher.
- Babam İngilizce öğretmeni.
- My father did not know him.
- Babam onu tanımıyordu.
- My father wants to make a lawyer of me.
- Babam beni bir avukat yapmak istiyor.
- My father asked when to start.
- Babam ne zaman başlayacağını sordu.
- My father waters the flowers.
- Babam çiçekleri sular.
- My father came to this country from Algeria.
- Babam bu ülkeye Cezayir'den geldi.
- Professor West is almost as old as my father.
- Profesör West neredeyse babam kadar yaşlı.
- My father gave up smoking for his health.
- Babam sağlığı için sigarayı bıraktı.
- My father will return at the beginning of next month.
- Babam gelecek ayın başında dönecek.
- My father didn't say anything.
- Babam hiçbir şey söylemedi.
- My father exercises every day for his health.
- Babam sağlığı için her gün egzersiz yapıyor.
- I was not as strong as my father.
- Babam kadar güçlü değildim.
- He's my uncle, because my father is his brother.
- O benim amcam, çünkü babam onun erkek kardeşidir.
- It's been five years since my father passed away.
- Babam öldüğünden beri beş yıl oldu.
- My father used to read me stories when I was a little boy.
- Ben küçük bir çocukken babam bana hikayeler okurdu.
- My father was satisfied with the result.
- Babam sonuçtan memnun kaldı.
- My father does not allow me to have a cat.
- Babam kedi sahibi olmama izin vermiyor.
- My father is, so to speak, a walking dictionary.
- Babam, tabiri caizse, bir yürüyen sözlük.
- My father is a bit old-fashioned.
- Babam biraz eski kafalıdır.
- My father left me some property.
- Babam bana biraz mülk bıraktı.
- My father was still at home when I left.
- Ben ayrıldığımda babam hâlâ evdeydi.
- My father is still ill in bed.
- Babam hâlâ hasta yatıyor.
- My father is very particular about food.
- Babam yemek konusunda çok titizdir.
- My father always sent me to school when I was little.
- Babam küçükken beni hep okula gönderirdi.
- My father is usually at home on Sundays.
- Babam genellikle pazar günleri evde olur.
- My father made my mother a cup of coffee just the way she likes it.
- Babam anneme tam da onun hoşlandığı şekilde bir fincan kahve yaptı.
- My father won't let me go to Boston.
- Babam Boston'a gitmeme izin vermiyor.
- My father gave me the book as a gift.
- Babam kitabı bana bir hediye olarak verdi.
- My father smokes.
- Babam sigara içer.
- My father used to read me bedtime stories.
- Babam bana yatmadan önce masal okurdu.
- My father is on an international trip.
- Babam uluslararası bir gezide.
- My father teaches English at a high school.
- Babam bir lisede İngilizce öğretmeni.
- Unfortunately, my father isn't at home.
- Ne yazık ki babam evde değil.
- My father takes a bath before supper.
- Babam akşam yemeğinden önce bir duş alır.
- My father caught me by the arm.
- Babam beni kolumdan yakaladı.
- My father likes tennis.
- Babam tenisi sever.
- My father wants an efficient assistant to help him.
- Babam ona yardım etmesi için verimli bir asistan istiyor.
- Both my father and my brother are fond of gambling.
- Babam da kardeşim de kumara meraklıdır.
- My father has recently come back to Japan.
- Babam yakın zamanda Japonya'ya geri döndü.
- Does my father know about this?
- Babam bunu biliyor mu?
- My father takes a bath before supper.
- Babam akşam yemeğinden önce banyo yapar.
- My father gave up smoking.
- Babam sigarayı bıraktı.
- When I grow up, I want to be just like my father.
- Büyüyünce tıpkı babam gibi olmak istiyorum.
- My father is on an international trip.
- Babam uluslararası bir seyahatte.
- My father will retire at 60.
- Babam 60 yaşında emekli olacak.
- My father didn't eat dinner yet.
- Babam henüz yemek yemedi.
- My father has never been abroad.
- Babam asla yurt dışında bulunmadı.
- My father worked hard night and day.
- Babam gece gündüz çok çalıştı.
- My father told me to write an answer and post it at once.
- Babam bana bir cevap yazmamı ve hemen göndermemi söyledi.
- My father neither smokes nor drinks.
- Babam ne sigara ne de içki içer.
- My father struggled with the robber.
- Babam soyguncu ile mücadele etti.
- My father teaches English at a high school.
- Babam, bir lisede İngilizce öğretiyor.
- My father will prepare a tasty meal for me tomorrow.
- Yarın babam benim için lezzetli bir yemek hazırlayacak.
- This car is used by my father.
- Bu araba babam tarafından kullanılıyor.
- My father was there when the bomb exploded.
- Babam bomba patladığında oradaydı.
- My father usually drinks beer, but this evening he drank wine.
- Babam genellikle bira içer ama bu akşam şarap içti.
- My father gives you his regards.
- Babam size saygılarını sunuyor.
- My father polished his car till it shone.
- Babam arabasını parlayana kadar cilaladı.
- He is as old as my father.
- Babam kadar yaşlı.
- My father died four years ago.
- Babam dört yıl önce öldü.
- My father died when I was seven.
- Babam ben yedi yaşındayken öldü.
- How would you feel if my father said we couldn't go out together?
- Babam birlikte dışarı çıkamayacağımızı söylese ne hissederdin?
- My father took out his wallet and gave me ten dollars.
- Babam cüzdanını çıkardı ve bana on dolar verdi.
- He is not my father, he is my uncle.
- O benim babam değil, o benim amcam.
- My father tried to teach us the value of work.
- Babam bize çalışmanın değerini öğretmeye çalıştı.
- My father made me a nice lunch.
- Babam bana güzel bir öğle yemeği hazırladı.
- My father is an office worker.
- Babam bir büro çalışanıdır.
- My father always took me to school when I was young.
- Ben gençken, babam beni hep okula götürüyordu.
- He's not my father.
- O benim babam değil.
- My father let me drive his car.
- Babam arabasını kullanmama izin verdi.
- My father knows your mother very well.
- Babam annenizi çok iyi tanıyor.
- My father was satisfied with the result.
- Babam sonuçtan memnundu.
- My father usually watches television after dinner.
- Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon izler.
- My father doesn't eat fruit that much.
- Babam o kadar meyve yemez.
- My father is busy getting ready for his trip.
- Babam seyahatine hazırlanmakla meşguldür.
- My father objected to our marriage.
- Babam evliliğimize karşı çıktı.
- My father gave me a new fountain pen.
- Babam bana yeni bir dolma kalem verdi.
- My father turned a dead ear to my requests.
- Babam ricalarıma kulak tıkadı.
- My father is engaged in foreign trade.
- Babam dış ticaretle uğraşır.
- My father is my friend because he gives me a lot of toys.
- Babam benim arkadaşım çünkü bana bir sürü oyuncak veriyor.
- My father planted this tree the year I was born.
- Babam bu ağacı benim doğduğum yıl dikti.
- My father and my brother work in this factory.
- Babam ve erkek kardeşim bu fabrikada çalışmaktadır.
- My father bought this house for us when we got married.
- Evlendiğimizde babam bu evi bizim için almıştı.
- I attended the meeting though my father told me not to.
- Babam bana katılmamamı söylemesine rağmen toplantıya katıldım.
- My father is fifty years old.
- Babam elli yaşında.
- My father grows rice.
- Babam pirinç yetiştirir.
- My father was lying down while watching TV.
- Babam uzanmış televizyon izliyordu.
- My father is always busy.
- Babam her zaman meşguldür.
- My father died a peaceful death last night.
- Dün gece babam huzurlu bir ölümle öldü.
- My father reproached me for my rudeness.
- Babam kabalığım için bana sitem etti.
- My father was a musician and I'm going to follow in his footsteps.
- Babam bir müzisyendi ve ben onun yolundan gideceğim.
- My father made me what I am.
- Babam beni bu hale getirdi.
- My father warned me.
- Babam beni uyarmıştı.
- My father stood guarantee for my debts.
- Babam borçlarıma kefil oldu.
- My father used to travel.
- Babam eskiden seyahat ederdi.
- My father went to Germany when he was young.
- Babam gençken Almanya'ya gitmiş.
- My father is against our marriage.
- Babam evliliğimize karşı.
- My father sat reading the evening paper.
- Babam akşam gazetesini okurken oturuyordu.
- My father works for the company as an engineer.
- Babam şirkette mühendis olarak çalışıyor.
- My father used to read me stories when I was a little boy.
- Küçük bir çocukken babam bana hikayeler okurdu.
- My father caught three fish yesterday.
- Babam dün üç balık yakaladı.
- My father has bought a new car.
- Babam yeni bir araba aldı.
- My father is now traveling abroad.
- Babam şimdi yurtdışına seyahat ediyor.
- My father runs a small shop in Fukuoka.
- Babam Fukuoka'da küçük bir dükkan işletiyor.
- My father is out in the garden now.
- Babam şimdi bahçede dışarıda.
- My father was late for work this morning because of a traffic jam.
- Babam bu sabah trafik sıkışıklığı nedeniyle işe geç kaldı.
- Tom is my father.
- Tom benim babam.
- My father allowed me to go swimming.
- Babam yüzmeye gitmeme izin verdi.
- My father died of cancer.
- Babam kanserden öldü.
- My father writes in his diary every day.
- Babam her gün günlüğüne yazıyor.
- My father does not care about his clothes at all.
- Babam elbiselerini hiç umursamaz.
- You see, the first of the students is my father.
- Görüyorsunuz, öğrencilerden ilki babam.
- My father plays the piano and so does my mother.
- Babam piyano çalar, annem de öyle.
- My father often goes fishing in the river nearby.
- Babam yakındaki nehirde sık sık balık tutmaya gider.
- I'm sorry my father is out.
- Üzgünüm, babam dışarıda.
- To my regret, my father could not recover from his long illness.
- Üzülerek söylüyorum ki, babam uzun süren hastalığından kurtulamadı.
- My father caught me by the arm.
- Babam beni kolumdan tuttu.
- My father was happy with the result.
- Babam sonuçtan memnundu.
- My father is in Africa.
- Babam Afrika’dadır.
- My father abandoned me when I was young.
- Babam ben gençken beni terk etti.
- My father lives in the country.
- Babam taşrada yaşıyor.
- My father is out in the garden now.
- Babam şu anda bahçede.
- My father insisted on our waiting for the train.
- Babam treni beklememiz konusunda ısrar etti.
- My father will cook me a delicious meal tomorrow morning.
- Babam yarın sabah bana lezzetli bir yemek pişirecek.
- I bought this medicine for my father.
- Bu ilacı babam için aldım.
- My father used to read to me at bedtime.
- Babam yatmadan önce bana kitap okurdu.
- My father is proud of being tall and handsome.
- Babam uzun boylu ve yakışıklı olmaktan gurur duyuyor.
- My father is too busy to take a walk.
- Babam yürüyüşe çıkamayacak kadar meşgul.
- My father is not home yet.
- Babam henüz evde değil.
- My father has never been overseas until now.
- Babam şimdiye kadar hiç yurt dışına çıkmadı.
- My father works at the factory as an engineer.
- Babam mühendis olarak bir fabrikada çalışıyor.
- My father died in 2013.
- Babam 2013'te öldü.
- My father goes abroad sometimes.
- Babam bazen yurtdışına gider.
- My father is an early riser.
- Babam erken kalkan biridir.
- My father is a skilled fisherman.
- Babam yetenekli bir balıkçı.
- Thanks for sticking around until my father got home.
- Babam eve gelene kadar kaldığın için teşekkürler.
- My father reads the newspaper while he eats breakfast.
- Babam kahvaltı ederken gazete okur.
- My father is suffering from a cold.
- Babam soğuk algınlığından muzdariptir.
- My father does nothing but watch TV on Sundays.
- Babam pazar günleri, televizyon seyretmekten başka hiçbir şey yapmaz.
- My father told me to keep silent.
- Babam bana sessiz kalmamı söyledi.
- My father cannot go without coffee even for a day.
- Babam bir gün bile kahvesiz duramaz.
- My father is a teacher of the English language.
- Babam İngilizce öğretmenidir.
- My father took my brothers and I to the zoo last Saturday.
- Babam geçen cumartesi kardeşlerimle beni hayvanat bahçesine götürdü.
- My father planted this tree on the day I was born.
- Babam bu ağacı benim doğduğum gün dikmiş.
- My father used to eat at this restaurant.
- Babam eskiden bu restoranda yemek yerdi.
- My father opposed my decision to enlist in the special forces.
- Babam özel kuvvetlere yazılma kararıma karşı çıktı.
- My father always speaks in a very loud voice.
- Babam her zaman çok yüksek sesle konuşur.
- For fear of an accident, my father doesn't drive.
- Kaza olur korkusuyla babam araba kullanmaz.
- My father polished his car till it shone.
- Babam parlayıncaya kadar arabasını cilaladı.
- My father was born in Matsuyama in 1941.
- Babam 1941 yılında Matsuyama'da doğdu.
- My father is a bit old fashioned.
- Babam biraz geri kafalıdır.
- My father is healthy.
- Benim babam sağlıklı.
- My father named me after his aunt.
- Babam bana halasının adını verdi.
- My father won't allow that.
- Babam buna izin vermeyecek.
- My father said that I must work hard.
- Babam çok çalışmam gerektiğini söyledi.
- My father died in Boston in 2013.
- Babam 2013'te Boston'da öldü.
- Yesterday, my father and I visited Mary.
- Dün, babam ve ben Mary'yi ziyaret ettik.
- My father used to smoke, but now he doesn't.
- Babam sigara içerdi fakat artık içmiyor.
- My father calls me Tom.
- Babam bana Tom der.
- My father won't let me go out with Tom.
- Babam Tom'la çıkmama izin vermeyecek.
- My father is still in bed.
- Babam hâlâ yatakta.
- My father used to say that time is money.
- Babam vakit nakittir derdi.
- My father reads the newspaper while he eats breakfast.
- Babam kahvaltı yaparken gazete okur.
- My father is very tired.
- Babam çok yorgun.
- He seems not to be aware of the conflict between my father and me.
- Babam ve benim aramdaki anlaşmazlığın farkında değil gibi görünüyor.
- That man standing over there is my father.
- Orada duran adam benim babam.
- My father came home just now.
- Babam az önce eve geldi.
- My father went to Hong Kong on business.
- Babam iş için Hong Kong'a gitti.
- My father is an electric engineer.
- Babam bir elektrik mühendisidir.
- My father is a teacher of English.
- Babam İngilizce öğretmenidir.
- My father works hard because he wants to give us everything we need.
- Babam çok çalışıyor çünkü bize ihtiyacımız olan her şeyi vermek istiyor.
- My father finally learned to drive when he was fifty.
- Babam elli yaşındayken nihayet araba sürmeyi öğrendi.
- My father is my friend because he gives me a lot of toys.
- Babam benim arkadaşımdır çünkü bana bir sürü oyuncak verir.
- My father gave me the book as a gift.
- Babam bu kitabı bana hediye etti.
- My father will prepare a tasty meal for me tomorrow.
- Babam yarın benim için lezzetli bir yemek hazırlayacak.
- My father has already given up smoking and drinking.
- Babam sigara ve içkiyi çoktan bıraktı.
- My father celebrated his seventieth birthday this year, but he's more energetic than I am.
- Babam bu yıl yetmişinci yaş gününü kutladı ama benden daha enerjik.
- My father must do the work.
- İşi babam yapmalı.
- My father gave it to me when I was a kid.
- Ben bir çocukken babam onu bana verdi.
- Who is my father?
- Babam kim?
- My father isn't reading a book now.
- Babam şu anda kitap okumuyor.
- My father was about to leave when the telephone rang.
- Babam gitmek üzereyken telefon çaldı.
- My father and mother were sitting under a tree.
- Babam ve annem bir ağacın altında oturuyorlardı.
- My father often helps me with my homework.
- Babam ev ödevlerimde bana sık sık yardım eder.
- Being an orphan, my father had to start earning money at ten.
- Bir yetim olan babam, on yaşında para kazanmaya başlamak zorunda kalmıştı.
- My father became old.
- Babam yaşlandı.
- I wasn't as strong as my father.
- Babam kadar güçlü değildim.
- My father regarded himself as a loyal Hungarian.
- Babam kendini sadık bir Macar olarak görürdü.
- My father will soon be forty years old.
- Babam yakında kırk yaşına basacak.
- My father isn't home yet.
- Babam henüz evde değil.
- My father urged me to go with him.
- Babam onunla gitmem için ısrar etti.
- My father is not as old as he looks.
- Babam göründüğü kadar yaşlı değildir.
- My father drinks no spirits.
- Babam içki içmez.
- My father smokes a pack of cigarettes a day.
- Babam günde bir paket sigara içiyor.
- My father teaches English at a middle school.
- Babam bir orta okulda İngilizce öğretiyor.
- My father has quit smoking for his health.
- Babam sağlığı için sigarayı bıraktı.
- I'm sorry, my father is not home.
- Üzgünüm, babam evde yok.
- My father says he failed in the entrance examination twice.
- Babam giriş sınavında iki kez başarısız olduğunu söyler.
- My father advised me not to be lazy.
- Babam bana tembel olmamamı öğütledi.
- My father doesn't approve of her.
- Babam onu onaylamaz.
- My father won't let me go to Boston.
- Babam Boston'a gitmeme izin vermeyecek.
- My father does not allow me to have a dog.
- Babam, köpek sahibi olmama izin vermiyor.
- Are you my father?
- Sen benim babam mısın?
- My father insisted that we should go.
- Babam gitmemiz için ısrar etti.
- I want to go back home, where my father is waiting for me.
- Eve geri gitmek istedim, orada babam beni bekliyor.
- My father is very nice.
- Babam çok iyi biri.
- My father works in a factory.
- Babam bir fabrikada çalışıyor.
- My father often takes me to baseball games.
- Babam beni sık sık beyzbol maçlarına götürür.
- My father ought to have had an operation for cancer.
- Babam kanser için ameliyat olmalıydı.
- My father told me I couldn't go abroad alone.
- Babam bana yurt dışına yalnız gidemeyeceğimi söyledi.
- My father manages the store.
- Babam dükkanı yönetiyor.
- My father sent for the family doctor.
- Babam aile doktorunu çağırttı.
- Both my father and I went to the museum for the first time.
- Babam da ben de ilk defa müzeye gittik.
- My father is a bit old fashioned.
- Benim babam biraz eski kafalıdır.
- I wish my father had lived to see this happen.
- Keşke babam bunun olduğunu görecek kadar yaşasaydı.
- My father wanted me to go and see that place.
- Babam gidip orayı görmemi istedi.
- My father is a bank clerk.
- Babam bir banka memuru.
- When I was a kid, my father was a truck driver.
- Ben çocukken babam kamyon şoförüydü.
- My father wants me to be an engineer.
- Babam benim bir mühendis olmamı istiyor.
- My father doesn't allow me to go to the movies alone.
- Babam sinemaya yalnız gitmeme izin vermiyor.
- A computer game was given to me by my father.
- Bana babam tarafından bir bilgisayar oyunu verildi.
- My father would often go fishing.
- Babam sık sık balık tutmaya giderdi.
- My father goes to Sydney twice a year on business.
- Babam iş için yılda iki kez Sydney'e gider.
- My father will be back at the beginning of next month.
- Babam önümüzdeki ayın başında geri dönecek.
- My father has been washing his car since this morning.
- Bu sabahtan beri babam arabasını yıkıyor.
- My father walks.
- Babam yürüyor.
- My father is the tallest of us all.
- Babam hepimizin en uzunudur.
- My father was, I think, a little drunk then.
- Sanırım babam o zaman biraz sarhoştu.
- My father gives my mother all of his salary.
- Babam tüm maaşını anneme veriyor.
- My father contracted pneumonia last month.
- Babam geçen ay zatürreye yakalandı.
- My father consented to my going abroad.
- Babam yurtdışına gitmeme izin verdi.
- My father gets along with his friends.
- Babam arkadaşlarıyla iyi geçinir.
- My father makes it a rule to get up at six, even in the winter.
- Babam kışın bile saat altıda kalkmayı bir kural haline getirmiştir.
- My father gave me a lot of money.
- Babam bana çok para verdi.
- My father suffers from osteoporosis.
- Babam osteoporoz hastası.
- My father is leaving for the United States next Thursday.
- Babam önümüzdeki perşembe Birleşik Devletler'e gidiyor.
- My father is a businessman.
- Babam bir iş adamıdır.
- I gave it up after my father had given me a good scolding.
- Babam beni iyi bir azarladıktan sonra ondan vazgeçtim.
- My father has recently returned to Japan.
- Babam yakın zamanda Japonya'ya döndü.
- Both my father and my brother work in this factory.
- Hem babam hemde erkek kardeşim bu fabrikada çalışmaktadır.
- My father lived in Nagoya for 30 years.
- Babam 30 yıl Nagoya'da yaşadı.
- My father will come home at seven.
- Babam eve yedide gelecek.
- My father usually comes home at six.
- Babam genellikle saat altıda eve gelir.
- My father wants me to be an engineer.
- Babam mühendis olmamı istiyor.
- My father doesn't let me drive a car.
- Babam araba sürmeme izin vermez.
- My father owns a small business in Fukuoka.
- Babam Fukuoka'da küçük bir işletmeye sahip.
- My father forbade me from having a pet cat.
- Babam evcil bir kedi edinmemi yasaklamıştı.
- My father was on the point of going out when I came home.
- Ben eve geldiğimde babam dışarı çıkmak üzereydi.
- My father told me about this place.
- Babam bana bu yerden bahsetti.
- My father thinks that he's always right.
- Babam her zaman haklı olduğunu düşünüyor.
- My father likes strong coffee.
- Babam koyu kahveyi sever.
- My father does not like music.
- Babam müzik sevmez.
- My father took my brothers and I to the zoo last Saturday.
- Babam geçen cumartesi erkek kardeşlerimi ve beni hayvanat bahçesine götürdü.
- This car is used by my father.
- Bu araba babam tarafından kullanılmaktadır.
- My father used to say that time is money.
- Babam zamanın para olduğunu söylerdi.
- My father always reads a newspaper before breakfast.
- Babam kahvaltıdan önce hep gazete okur.
- I have to go; my father is waiting for me outside.
- Gitmem lazım, babam dışarıda beni bekliyor.
- My father can speak English well.
- Babam iyi İngilizce konuşabiliyor.
- My father failed in business.
- Babam, işinde başarısız oldu.
- My father will travel abroad next year.
- Babam gelecek yıl yurtdışına seyahat edecek.
- My father is too busy to take a walk.
- Babam yürüyüş yapamayacak kadar çok meşgul.
- My father has never gotten sick in his life.
- Babam hayatı boyunca hiç hastalanmadı.
- My father didn't say a word during dinner.
- Babam yemek boyunca tek kelime etmedi.
- My father quit drinking.
- Babam içki içmeyi bıraktı.
- My father will be back at the beginning of next month.
- Babam gelecek ayın başında dönecek.
- My father tries to abstain from drinking.
- Babam içkiden uzak durmaya çalışıyor.
- Both my father and my brother work in this factory.
- Babam da kardeşim de bu fabrikada çalışıyor.
- My father has been in the hospital for two months.
- Babam iki aydır hastanede.
- My father makes it a rule to take a walk every morning.
- Babam her sabah yürümeyi bir kural haline getirdi.
- My father didn't allow me to have dogs.
- Babam köpek sahibi olmama izin vermedi.
- My father was born in Michigan.
- Babam Michigan'da doğdu.
- My father converted a garage into a study.
- Babam bir garajı çalışma odasına dönüştürdü.
- My father had me change a tire on his car.
- Babam bana arabasının lastiğini değiştirtmişti.
- My father is always getting angry.
- Babam her zaman sinirlenir.
- My father is 48, but he looks young for his age.
- Babam 48 yaşında ama yaşına göre genç gösteriyor.
- I fell asleep before my father came home.
- Babam eve gelmeden önce uykuya daldım.
- My father has a cup of coffee every day.
- Babam her gün bir fincan kahve içer.
- When I came home, my father had already been there.
- Eve geldiğimde babam çoktan gelmişti.
- My father consented to my going abroad.
- Babam yurt dışına gitmeme razı oldu.
- My father is a doctor.
- Babam bir doktordur.
- I gave it up after my father had given me a good scolding.
- Babam beni bir güzel azarladıktan sonra bıraktım.
- My father may be at home now.
- Babam şimdi evde olabilir.
- My father likes his job.
- Babam işini seviyor.
- My father works hard because he wants to give us everything we need.
- Babam istediğimiz her şeyi bize vermek istediği için çok çalışmaktadır.
- My father doesn't like soccer.
- Babam futbolu sevmez.
- My father didn't say a word during dinner.
- Babam akşam yemeği sırasında tek kelime söylemedi.
- My father never takes a long rest.
- Babam asla uzun süreli dinlenmez.
- My father usually wears a hat when he goes out.
- Dışarı çıktığında babam genellikle bir şapka giyer.
- My father gave me a game.
- Babam bana bir oyun verdi.
- My father doesn't let me go out alone at night.
- Babam geceleri yalnız dışarı çıkmama izin vermiyor.
- When my father came home, I was studying.
- Babam eve geldiğinde ben ders çalışıyordum.
- My father came home just now.
- Babam şimdi eve geldi.
- Right now my father is not at home.
- Babam şu anda evde değil.
- My father won't be busy tomorrow.
- Babam yarın meşgul olmayacak.
- My father complained about the traffic noise.
- Babam trafik gürültüsünden şikayetçi.
- He's my father.
- O benim babam.
- My father has lived in Nagoya for more than fifteen years.
- Babam on beş yıldan fazladır Nagoya'da yaşıyor.
- My father is interested in ancient history.
- Babam antik tarihle ilgileniyor.
- My father cannot go without coffee even for a day.
- Babam bir gün bile kahve olmadan gidemez.
- My father painted the letterbox red.
- Babam posta kutusunu kırmızıya boyadı.
- Don't call him my father!
- Ona babam deme!
- My father hasn't gone abroad even once.
- Benim babam bir defa bile yurt dışına çıkmadı.
- My father has gone out to buy postcard.
- Babam kartpostal almak için dışarı gitti.
- My father is suffering from a cold.
- Babam soğuk algınlığından muzdarip.
- Did my father really die?
- Babam gerçekten de öldü mü?
- My father cannot lift it up.
- Babam onu kaldıramaz.
- My father died a peaceful death last night.
- Babam dün gece huzurlu bir şekilde öldü.
- My father died in Vietnam.
- Babam Vietnam'da öldü.
- My father knew her.
- Babam onu tanıyordu.
- My father is home.
- Babam evde.
- My father went to the United States.
- Babam Birleşik Devletler'e gitti.
- My father has recently returned to Japan.
- Babam son zamanlarda Japonya'ya döndü.
- Both my father and my brother like gambling.
- Hem babam hem de erkek kardeşim kumar oynamayı severler.
- My father would beat your father.
- Benim babam senin babanı döverdi.
- He is not my father but my uncle.
- O benim babam değil ama amcam.
- My father was, I think, a little drunk then.
- Babam o zaman biraz sarhoştu galiba.
- My father works in a factory.
- Babam fabrikada çalışır.
- My father is repairing my broken bicycle.
- Babam bozuk bisikletimi tamir ediyor.
- My father plans to go overseas next week.
- Babam gelecek hafta yurtdışına gitmeyi planlıyor.
- My father asked me to open the door.
- Babam kapıyı açmamı istedi.
- My father is in prison.
- Babam hapiste.
- My father is an architect, not an engineer.
- Babam mühendis değil mimardır.
- My father was lost in thought.
- Babam düşüncelere daldı.
- My father goes jogging every morning.
- Babam her sabah koşuya gider.
- My father usually watches television after dinner.
- Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon seyreder.
- My father can swim, but my mother can't.
- Babam yüzebilir ama annem yüzemez.
- My father used to be a strong man.
- Babam güçlü bir adamdı.
- My father would never allow me to do that.
- Babam bunu yapmama asla izin vermezdi.
- My father is to go to London on business.
- Babam iş için Londra'ya gidecek.
- My father is going to make a trip to New York.
- Babam New York'a bir gezi yapacak.
- I bought these medications for my father.
- Bu ilaçları babam için aldım.
- He's my uncle, because my father is his brother.
- O benim amcam, çünkü babam onun kardeşi.
- It's my father who stopped drinking.
- İçmeyi bırakan benim babam.
- My father used to drink 4 bottles of beer and smoke 4 packets of cigarettes every day without fail.
- Babam her gün hiç aksatmadan 4 şişe bira ve 4 paket sigara içerdi.
- My father is not Spanish, he is Portuguese.
- Babam İspanyol değil, Portekizli.
- The man you met at the station is my father.
- İstasyonda karşılaştığın adam benim babam.
- To my regret, my father could not recover from his long illness.
- Ne yazık ki, babam uzun süren hastalığından iyileşemedi.
- My father insisted that we should go.
- Babam gitmemiz gerektiğinde ısrar etti.
- My father never takes a long rest.
- Babam asla uzun süre dinlenmez.
- My father is out.
- Babam dışarıda.
- My father gets up early.
- Babam erken kalkar.
- I bought this for my father.
- Ben bunu babam için satın aldım.
- If it had not been for your help, my father would have failed.
- Sizin yardımınız olmasaydı, babam başarısız olurdu.
- I bought this for my father.
- Bunu babam için aldım.
- My father spends a lot of time on his hobby.
- Babam hobisi için çok zaman harcıyor.
- My father doesn't let me drive.
- Babam araba kullanmama izin vermiyor.
- My father has visited London many times.
- Babam Londra'yı defalarca ziyaret etti.
- My father doesn't lift a finger at home.
- Babam evde parmağını bile kıpırdatmaz.
- My father works here.
- Babam burada çalışıyor.
- My father was a gentle, easy-going person.
- Babam nazik ve uyumlu bir insandı.
- My father has been engaged in foreign trade for many years.
- Babam yıllardır dış ticaretle meşgul.
- My father has never been sick in his life.
- Babam hayatı boyunca hiç hastalanmadı.
- My father does not always walk to work.
- Babam her zaman işe yürüyerek gitmez.
- My father will come home at the end of this week.
- Babam bu haftanın sonunda eve gelecek.
- My father makes it a rule to take a walk every morning.
- Babam prensip olarak her sabah yürüyüş yapar.
- He's not my father.
- O babam değil.
- My father used to read books to me at bedtime.
- Babam yatmadan önce bana kitap okurdu.
- My father advised me not to be lazy.
- Babam tembel olmamamı tavsiye etti.
- My father repaired my old watch.
- Babam eski saatimi tamir etti.
- My father visited my uncle in the hospital.
- Babam hastanedeki amcamı ziyaret etti.
- If you run into trouble, I'll help, and so will my father.
- Başın belaya girerse ben yardım ederim, babam da eder.
- My father has never been sick in his life.
- Babam hayatı boyunca hiç hasta olmadı.
- My father is at home.
- Babam evde.
- My father suggested that we go camping.
- Babam kampa gitmemizi önerdi.
- My father makes good use of his time.
- Babam zamanını iyi kullanır.
- By the time he retires, my father will have worked for almost thirty years.
- Emekli olduğunda, babam neredeyse otuz yıl çalışmış olacak.
- My father struggled with the robber.
- Babam hırsızla boğuştu.
- My father has lived in Nagoya for 30 years.
- Babam otuz yıldır Nagoya'da yaşamaktadır.
- My father bought me this bike on my birthday.
- Babam, bana doğum günümde bu bisikleti almıştı.
- My father loves my mother.
- Babam annemi seviyor.
- My father has been in good shape since his operation.
- Babam ameliyatından beri iyi durumda.
- My father has been to Australia twice.
- Babam Avustralya'da iki kez bulundu.
- I attended the meeting though my father told me not to.
- Babam katılmamamı söylemesine rağmen toplantıya katıldım.
- My father is a pilot on the domestic line.
- Babam iç hatlarda çalışan bir pilot.
- My father helped me with my homework.
- Babam ev ödevimde bana yardım etti.
- Both my father and I went to the museum for the first time.
- Hem babam hem de ben ilk defa müzeye gittik.
- My father is originally from Algeria.
- Babam Cezayir asıllı.
- My father made me wash the car.
- Babam bana arabayı yıkattı.
- My father reproached me for my rudeness.
- Babam bana kabalığım için sitem etti.
- My father quit smoking.
- Babam sigarayı bıraktı.
- My father used to take me here when I was young.
- Küçükken babam beni buraya getirirdi.
- My father's in the garden.
- Babam bahçede.
- My father, who is now working in the United States, wrote us a letter last week.
- Şu anda Amerika Birleşik Devletlerinde çalışan babam, geçen hafta bize bir mektup yazdı.
- My father disapproved of my going to the concert.
- Babam konsere gitmemi onaylamadı.
- My father and I go fishing once in a while.
- Babam ve ben arada bir balığa gideriz.
- My father has been in good shape since his operation.
- Babam operasyonundan beri iyi durumda.
- I have to go; my father is waiting for me outside.
- Gitmek zorundayım; babam dışarıda beni bekliyor.
- My father stopped drinking.
- Babam içmeyi bıraktı.
- My father is busy getting ready for his trip.
- Babam yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
- My father bought me a bicycle.
- Babam bana bir bisiklet satın aldı.
- My father is very angry with me.
- Babam bana çok kızgın.
- My father can sing well, but my mother can't.
- Babam iyi şarkı söyleyebilir, ancak annem söyleyemez.
- My father does nothing but watch TV on Sundays.
- Babam pazar günleri televizyon izlemekten başka bir şey yapmaz.
- My father was lying down while watching TV.
- Babam TV izlerken uzanıyordu.
- My father is an office worker.
- Babam bir ofis çalışanıdır.
- My father sometimes goes abroad.
- Babam bazen yurtdışına gider.
- My father lived in Nagoya for 30 years.
- Babam 30 yıl boyunca Nagoya'da yaşadı.
- My father works for a factory.
- Babam bir fabrikada çalışıyor.
- My father was sad for the whole day as he had lost his wallet.
- Babam cüzdanını kaybettiği için bütün gün üzgündü.
- My father wouldn't allow me to see my friends.
- Babam arkadaşlarımı görmeme izin vermezdi.
- My father named me after his aunt.
- Babam bana teyzesinin adını verdi.
- At this moment my father is in Berlin.
- Şu anda babam Berlin'de.
- My father has given up smoking recently.
- Babam son zamanlarda sigara içmeyi bıraktı.
- My father usually goes to his office by bus.
- Babam ofisine genellikle otobüsle gider.
- My father will possibly come on the next train.
- Babam muhtemelen bir sonraki trenle gelecek.
- My father is the breadwinner.
- Babam evin geçimini sağlıyor.
- My father will soon be forty years old.
- Babam yakında kırk yaşında olacak.
- My father has never been overseas until now.
- Babam şimdiye kadar denizaşırı ülkelerde bulunmadı.
- My father will be forty-five in May.
- Babam Mayıs ayında kırk beş yaşında olacak.
- My father got well again.
- Babam tekrar iyileşti.
- My father can speak French, but my mother can't.
- Babam Fransızca konuşabiliyor ama annem konuşamıyor.
- My father is a teacher of English.
- Babam bir İngilizce öğretmenidir.
- My father stood guarantee for my debts.
- Babam borçlarım için kefil oldu.
- My father always said that heaven helps those who help themselves.
- Babam her zaman gayret edene Tanrı da yardım eder derdi.
- My father is expecting you to phone him tomorrow.
- Babam yarın onu aramanızı bekliyor.
- My father teaches English at a middle school.
- Babam bir ortaokulda İngilizce öğretmeni.
- My father won't allow me to keep a dog.
- Babam benim köpek bakmama izin vermez.
- My father told me not to read books in bed.
- Babam bana yatakta kitap okumamamı söyledi.
- My father slept through the movie.
- Babam film boyunca uyudu.
- My father is only fifteen years old.
- Babam sadece on beş yaşında.
- My father practices medicine.
- Babam doktorluk yapıyor.
- My father will be forty soon.
- Babam yakında kırk yaşına basacak.
- My father was a pacifist who refused to fight in the Vietnam War.
- Babam Vietnam Savaşı'nda savaşmayı reddeden bir pasifistti.
- My father used to drink beer, but now he drinks sake.
- Babam eskiden bira içerdi ama şimdi sake içiyor.
- I fell asleep before my father came home.
- Babam eve gelmeden uyuyakalmışım.
- My father will support me financially.
- Babam beni maddi olarak destekleyecek.
- My father often told us about his school days.
- Babam bize sık sık okul günlerini anlattı.
- My father has lived in Nagoya for 30 years.
- Babam 30 yıldır Nagoya'da yaşıyor.
- My father is now traveling abroad.
- Babam şimdi yurt dışına seyahat ediyor.
- My father manages the store.
- Babam mağazayı yönetir.
- My father gave me a puppy for my birthday.
- Babam doğum günümde bana bir köpek yavrusu verdi.
- My father was an actor.
- Babam bir aktördü.
- My father smokes.
- Babam sigara içiyor.
- My father left me a lot of money in his will.
- Babam vasiyetinde bana çok para bıraktı.
- My father takes a walk every morning.
- Babam her sabah yürüyüş yapar.
- My father passed away two years ago.
- Babam iki yıl önce vefat etti.
- The man you met at the station is my father.
- İstasyonda tanıştığınız adam benim babam.
- My father was already at home when I came back.
- Döndüğümde babam çoktan evdeydi.
- My father was a musician and I'm going to follow in his footsteps.
- Babam bir müzisyendi ve ben de onun izinden gideceğim.
- My father has never been sick in his life.
- Babam hayatında hiç hasta olmadı.
- My father lives in the country.
- Babam kırsal bölgede yaşıyor.
- My father bought some CDs for my birthday.
- Babam, doğum günüm için bana birkaç CD aldı.
- My father is always poking his nose into my private life.
- Babam her zaman benim özel hayatıma burnunu sokar.
- My father is to appear on TV tonight.
- Babam bu akşam televizyona çıkacak.
- My father ended up losing his job.
- Babam sonunda işini kaybetti.
- Being sick in bed, my father can't see you.
- Hasta yatağında olduğu için babam seni göremez.
- My father is bigger and stronger than yours.
- Benim babam seninkinden daha büyük ve daha güçlü.
Show More (1213)
|
