|
- It is unfortunate that my parents could not live to see this event.
- Ailemin bu olayı görecek kadar yaşayamamış olması büyük bir talihsizlik.
- Seven years ago tonight, we met at my parents' house.
- Yedi yıl önce bu gece ailemin evinde tanışmıştık.
- Besides, I told my parents I'd be home early tonight.
- Ayrıca aileme bu akşam eve erken döneceğimi söyledim.
- Besides, I told my parents I'd be home early tonight.
- Ayrıca, aileme bu gece eve erken geleceğimi söyledim.
- I would like to know who my parents are.
- Ailemin kim olduğunu bilmek istiyorum.
- My parents come from China.
- Ailem Çin'den geldi.
- My parents don't want me to get married.
- Ailem evlenmemi istemiyor.
- I didn't want to disappoint my parents.
- Ailemi hayal kırıklığına uğratmak istemedim.
- Yesterday I did not visit my parents, but I will visit them today.
- Dün ailemi ziyaret etmedim ama bugün onları ziyaret edeceğim.
- My parents told me the same stories that Tom's parents told him.
- Ailem bana Tom'un ailesinin ona anlattığı hikayelerin aynısını anlattı.
- My parents weren't very rich.
- Ailem çok zengin değildi.
- My parents won't let me go out with boys.
- Ailem erkeklerle çıkmama izin vermiyor.
- I'd like to see my parents.
- Ailemi görmek istiyorum.
- My parents are opposed to my sister marrying a foreigner.
- Ailem kız kardeşimin yabancı biriyle izdivaç yapmasına karşı çıkıyor.
- My parents are familiar with her friend.
- Ailem onun arkadaşını tanıyor.
- My parents made me sell my motorcycle.
- Ailem bana motosikletimi sattırdı.
- My parents want me to come home.
- Ailem eve gelmemi istiyor.
- I hate my parents.
- Ailemden nefret ediyorum.
- Her story brings back memories of my parents.
- Hikayesi ailemin anılarını canlandırdı.
- I despise my parents.
- Ailemden nefret ederim.
- I'm going to go to the United Kingdom to see my parents.
- Ailemi görmek için Birleşik Krallık'a gideceğim.
- I'm going to go to the United Kingdom to see my parents.
- Ailemi görmek için Birleşik Krallık'a gidiyorum.
- How did you know my parents?
- Ailemi nereden tanıyorsun?
- I would like to thank my parents, Tom and Mary.
- Ailem Tom ve Mary'ye teşekkür etmek istiyorum.
- I never said anything to my parents.
- Aileme hiç bir şey söylemedim.
- My parents hardly ever punished me for anything.
- Ailem beni neredeyse hiç cezalandırmadı.
- My parents were furious.
- Ailem çok öfkeliydi.
- I live at home with my parents.
- Evde ailemle yaşıyorum.
- My parents don't approve of my girlfriend.
- Ailem kız arkadaşımı onaylamıyor.
- My parents gave me a new computer for my birthday.
- Ailem doğum günümde bana yeni bir bilgisayar hediye etti.
- I'm loved by my parents.
- Ailem tarafından seviliyorum.
- I'm sure my parents won't let me go by myself.
- Eminim ailem tek başıma gitmeme izin vermez.
- My parents told me that we should respect the elderly.
- Ailem bana yaşlılara saygı göstermemiz gerektiğini söyledi.
- What will my parents think?
- Ailem ne düşünecek?
- I should go home before my parents start to worry.
- Ailem endişelenmeye başlamadan önce eve gitmeliyim.
- My parents would never allow me to do that.
- Ailem bunu yapmama asla izin vermez.
- My parents really love me.
- Ailem beni gerçekten seviyor.
- My parents are afraid of me.
- Ailem benden korkuyor.
- My parents taught me not to take gifts from strangers.
- Ailem bana yabancılardan hediye almamayı öğretti.
- My parents shall be proud of me.
- Ailem benimle gurur duyacak.
- My parents want you to come to dinner with us tomorrow night.
- Ailem yarın akşam bizimle akşam yemeğine gelmenizi istiyor.
- My parents would never allow me to do that.
- Ailem onu yapmama asla izin vermezdi.
- If I'd only listened to my parents!
- Keşke ailemin sözünü dinleseydim!
- I can't go out tonight because my parents won't let me.
- Bu gece dışarı çıkamam çünkü ailem izin vermiyor.
- I'll clean up the house before my parents come.
- Ailem gelmeden evi temizleyeceğim.
- My parents lied to me.
- Ailem bana yalan söyledi.
- I will move out of my parents' house.
- Ailemin evinden taşınacağım.
- I speak only French with my parents.
- Ailemle sadece Fransızca konuşuyorum.
- My parents are English, but they came to Brazil in 2001.
- Ailem İngiliz, ama Brezilya'ya 2001'de geldiler.
- I can't tell my parents anything.
- Aileme hiçbir şey anlatamam.
- My parents would never allow me to go to Boston with you.
- Ailem seninle Boston'a gitmeme asla izin vermezdi.
- My parents aren't home.
- Ailem evde değil.
- My parents prohibited me from seeing Tom again.
- Ailem Tom'u tekrar görmemi yasakladı.
- If I were abroad and I ran out of money, I would call my parents to ask for more.
- Yurtdışında olsaydım ve param bittiyse, daha fazla para istemek için ailemi arardım.
- My parents taught me to be a compassionate person.
- Ailem bana şefkatli bir insan olmayı öğretti.
- My parents want me to study medicine.
- Ailem tıp okumamı istiyor.
- I love my parents.
- Ailemi seviyorum.
- I inherited it from my parents.
- Bu bana ailemden miras kaldı.
- My parents taught me to be a kind person.
- Ailem bana nazik bir insan olmayı öğretti.
- My parents wouldn't let me date who I wanted to date.
- Ailem istediğim kişiyle çıkmama izin vermezdi.
- My parents have gone out.
- Ailem dışarı çıktı.
- My parents forbid me from seeing Tom again.
- Ailem Tom'u bir daha görmemi yasakladı.
- My parents did not raise me very well.
- Ailem beni çok iyi yetiştirmedi.
- My parents' house is really big.
- Ailemin evi gerçekten büyük.
- I talked with my parents about my studying abroad.
- Ailemle yurt dışında okumam hakkında konuştum.
- My parents were opposed to our marriage.
- Ailem evliliğimize karşı çıktı.
- I don't want to tell my parents.
- Aileme söylemek istemiyorum.
- My parents have kicked me out of the house.
- Ailem beni evden kovdu.
- My parents won't mind.
- Ailem aldırmaz.
- I know who killed my parents.
- Ailemi kimin öldürdüğünü biliyorum.
- I fell in love with someone my parents didn't like.
- Ailemin sevmediği birine aşık oldum.
- My parents persuaded me not to travel alone.
- Ailem yalnız seyahat etmemem için beni ikna etti.
- If my parents find out you came over, they could do something crazy.
- Eğer ailem buraya geldiğini öğrenirse, çılgınca bir şey yapabilirler.
- I want my parents to be proud of me.
- Ailemin benimle gurur duymasını istiyorum.
- I want to introduce you to my parents next Saturday.
- Gelecek cumartesi seni ailemle tanıştırmak istiyorum.
- I have to ask my parents for permission.
- Ailemden izin almak zorundayım.
- If only I had listened to my parents!
- Keşke ailemin sözünü dinleseydim!
- My parents didn't allow me to see Tom again.
- Ailem Tom'u tekrar görmeme izin vermedi.
- I'm living with my parents.
- Ailemle yaşıyorum.
- My parents discouraged me from traveling.
- Ailem beni seyahat etmekten vazgeçirdi.
- I lied to my parents.
- Aileme yalan söyledim.
- I live in a city, but my parents lived in a village.
- Ben şehirde yaşıyorum ama ailem köyde yaşıyordu.
- My parents taught me to be a good person.
- Ailem bana iyi bir insan olmayı öğretti.
- Because of the typhoon, my parents ended their trip one day early.
- Tayfun yüzünden ailem seyahatlerini bir gün erken bitirdi.
- My parents never allowed me to do anything.
- Ailem bir şey yapmama asla izin vermedi.
- My parents don't speak French.
- Ailem Fransızca bilmiyor.
- I found a stack of old National Geographic magazines at my parents' house.
- Ailemin evinde bir yığın eski National Geographic dergisi buldum.
- My parents forbade me from seeing Tom.
- Ailem Tom'u görmemi yasakladı.
- Now I want to introduce my parents to you.
- Şimdi sizi ailemle tanıştırmak istiyorum.
- I live in a city, but my parents lived in a village.
- Ben bir şehirde yaşıyorum, ancak ailem bir köyde yaşıyordu.
- I think that my parents like my sister more than me.
- Ailemin kız kardeşimi benden daha çok sevdiğini düşünüyorum.
- I miss my parents so much.
- Ailemi çok özlüyorum.
- My parents leave for New Zealand next Saturday.
- Ailem önümüzdeki Cumartesi Yeni Zelanda'ya gidiyor.
- My parents will be proud of me.
- Ailem benimle gurur duyacak.
- Now that I have a job, I can be independent of my parents.
- Bir işim olduğu için ailemden bağımsız olabilirim.
- Both my parents are quite well.
- Ailem oldukça iyidir.
- I've always lived with my parents.
- Her zaman ailemle yaşadım.
- My parents wanted me to marry a nice guy like Tom, but I was in love with John.
- Ailem Tom gibi iyi bir adamla evlenmemi istiyordu ama ben John'a aşıktım.
- I'm not sure my parents know about my relationship with Tom.
- Ailemin Tom'la olan ilişkimi bildiğinden emin değilim.
- My parents don't like my boyfriend.
- Ailem erkek arkadaşımdan hoşlanmıyor.
- I hope to see my parents tomorrow.
- Yarın ailemi görmeyi umuyorum.
- My parents wouldn't allow me to do that when I was younger.
- Gençken ailem bunu yapmama izin vermezdi.
- Let me introduce you to my parents.
- Sizi ailemle tanıştırayım.
- If my parents discover that you came over, they might do something crazy.
- Eğer ailem senin geldiğini öğrenirse, çılgınca bir şey yapabilirler.
- How can I make sure that this won't happen to me or my parents?
- Bunun bana veya aileme olmayacağından nasıl emin olabilirim?
- My parents love me.
- Ailem beni sever.
- I only speak French at home with my parents.
- Evde sadece ailemle Fransızca konuşuyorum.
- My parents are aged.
- Ailem yaşlı.
- My parents want me to come home.
- Ailem eve dönmemi istiyor.
- Don't talk about my parents like that!
- Ailem hakkında böyle konuşma!
- I'm sure my parents won't let me go by myself.
- Ailemin tek başıma gitmeme izin vermeyeceğinden eminim.
- My parents live outside the city.
- Ailem şehir dışında yaşıyor.
- My parents are no longer living.
- Ailem artık yaşamıyor.
- When we married my parents gave me a house.
- Evlendiğimizde ailem bana bir ev verdi.
- My parents died when I was a baby.
- Ailem ben bebekken öldü.
- My parents live in a big house.
- Ailem büyük bir evde yaşıyor.
- I speak French with my parents.
- Ailemle Fransızca konuşuyorum.
- My parents are very strict.
- Ailem çok katıdır.
- My parents taught me how to drive.
- Ailem bana araba kullanmayı öğretti.
- My parents love her.
- Ailem onu seviyor.
- All of my kids went to Boston to visit my parents.
- Bütün çocuklarım ailemi ziyaret etmek için Boston'a gitti.
- My parents threw me out of the house when I was 16.
- Ailem beni 16 yaşımdayken evden attı.
- I don't study as much as my parents tell me I should.
- Ailemin çalışmam gerektiğini söylediği kadar çok çalışmıyorum.
- No matter how hard I strive, I fail to achieve my parents' requirements.
- Ne kadar çabalarsam çabalayayım, ailemin isteklerini yerine getirmekte başarısız oluyorum.
- My parents picked me up from school.
- Ailem beni okuldan aldı.
- My parents own a small restaurant on Park Street.
- Ailemin Park Caddesi'nde küçük bir restoranı var.
- I didn't do well on the test so my parents chewed me out.
- Sınavda başarı sağlayamadım, bu yüzden ailem beni azarladı.
- My parents want grandchildren.
- Ailem torun istiyor.
- My parents hate her.
- Ailem ondan nefret ediyor.
- My parents told me we should respect the elderly.
- Ailem bana yaşlılara saygı göstermemiz gerektiğini söyledi.
- My parents made me apologize to Tom.
- Ailem beni Tom'dan özür dilemeye zorladı.
- My parents forbid me from seeing Tom again.
- Ailem Tom'u tekrar görmemi yasakladı.
- Let me introduce you to my parents.
- Seni ailemle tanıştırayım.
- My parents shall be proud of me.
- Ailem benimle gurur duymalı.
- My parents died in a traffic accident when I was thirteen years old.
- Ailem ben on üç yaşındayken bir trafik kazasında öldü.
- My parents love him.
- Ailem onu seviyor.
- I had to lie to my parents.
- Aileme yalan söylemek zorunda kaldım.
- I'm at my parents' house.
- Ben ailemin evindeyim.
- My parents did not baptize me.
- Ailem beni vaftiz etmedi.
- My parents wouldn't let me drive until I was twenty.
- Ailem yirmi yaşıma kadar araba kullanmama izin vermedi.
- I want to clean the house before my parents come.
- Ailem gelmeden önce evi temizlemek istiyorum.
- I am economically independent of my parents.
- Ekonomik olarak ailemden bağımsızım.
- I lied to my parents.
- Ben aileme yalan söyledim.
- Mary told me that she wants to meet my parents.
- Mary bana ailemle tanışmak istediğini söyledi.
- My parents and I drove all night.
- Ailem ve ben bütün gece araba kullandık.
- When I met her the other day, she asked about my parents.
- Geçen gün onunla karşılaştığımda ailemi sordu.
- Tom sure impressed my parents.
- Tom ailemi çok etkiledi.
- I want to clean the house before my parents return.
- Ailem dönmeden evi temizlemek istiyorum.
- This is a picture of my parents.
- Bu ailemin fotoğrafı.
- I need to call my parents and tell them I'll be late for dinner.
- Ailemi arayıp yemeğe geç kalacağımı söylemem gerek.
- I am very grateful for all the sacrifices my parents made for my sake.
- Ailemin benim iyiliğim için yaptığı tüm fedakarlıklara minnettarım.
- My parents don't let me drive very often.
- Ailem araç kullanmama çok sık izin vermez.
- My parents were behind me every step of the way.
- Ailem her adımımda arkamdaydı.
- My parents still haven't met my girlfriend.
- Ailem hala kız arkadaşımla tanışmadı.
- I said good night to my parents and went to bed.
- Aileme iyi geceler diledim ve yattım.
- What I am today is due to my parents.
- Bugünkü halimi aileme borçluyum.
- My parents were good people.
- Ailem iyi insanlardı.
- Neither of my parents can sing very well.
- Ailemden hiçbiri çok iyi şarkı söyleyemez.
- My parents went to church, but I did not go.
- Ailem kiliseye gitti ama ben gitmedim.
- My parents taught me to be a good person.
- Ailem bana iyi bir insan olmamı öğretti.
- I contacted my parents.
- Ailemle iletişime geçtim.
- My parents know my girlfriend.
- Ailem kız arkadaşımı tanıyor.
- I'm at my parents' place.
- Ben ailemin evindeyim.
- My parents were opposed to our marriage.
- Ailem evliliğimize karşıydı.
- My parents always compare me to my older brother.
- Ailem beni hep ağabeyimle kıyaslar.
- My parents pay my college tuition.
- Üniversite paramı ailem ödüyor.
- I only speak French with my parents.
- Ben sadece ailemle Fransızca konuşurum.
- I thought my parents would be proud of me.
- Ailemin benimle gurur duyacağını düşünmüştüm.
- Would you like to come to my parents' house?
- Ailemin evine gelmek ister misin?
- My parents taught me not to waste money.
- Ailem bana parayı boşa harcamamayı öğretti.
- My parents died when I was three.
- Ailem ben üç yaşındayken öldü.
- After I graduated from college, I moved back home and lived with my parents for three years.
- Üniversiteden mezun olduktan sonra eve geri taşındım ve üç yıl boyunca ailemle yaşadım.
- I'm very proud of my parents.
- Ailemle çok gurur duyuyorum.
- Now I will introduce you to my parents.
- Şimdi sizi ailemle tanıştıracağım.
- I'll take care of my parents when they get old.
- Yaşlandıklarında aileme ben bakacağım.
- My parents don't like my boyfriend because of his race.
- Ailem erkek arkadaşımı ırkından dolayı sevmiyor.
- My parents wanted me to study French.
- Ailem Fransızca öğrenmemi istiyordu.
- My parents worry about my health.
- Ailem sağlığım için endişeleniyor.
- My parents wouldn't allow me to go by myself.
- Ailem tek başıma gitmeme izin vermezdi.
- I ate with my parents.
- Ailemle yemek yedim.
- My parents were proud of me.
- Ailem benimle gurur duyuyordu.
- My parents pushed me to quit the baseball club.
- Ailem beyzbol kulübünü bırakmam için beni zorladı.
- I speak only French with my parents.
- Ailemle sadece Fransızca konuşurum.
- I can't leave until I know what has happened to my parents.
- Aileme ne olduğunu öğrenmeden gidemem.
- My parents are always dependent on him.
- Ailem her zaman ona bağımlı.
- My parents weren't very wealthy.
- Ailem çok varlıklı değildi.
- My parents never allow me to do anything.
- Ailem asla bir şey yapmama izin vermez.
- My parents live in log house.
- Ailem ahşap evde yaşıyor.
- I've already told my parents that I want a flute for my birthday.
- Aileme doğum günüm için bir flüt istediğimi söyledim bile.
- I still live with my parents.
- Ben hâlâ ailemle yaşıyorum.
- My parents never punished me for anything I did.
- Ailem beni yaptığım hiçbir şey için cezalandırmadı.
- My parents are never happy no matter what I do.
- Ne yaparsam yapayım, ailem asla mutlu değil.
- I think my parents are hiding something from me.
- Sanırım ailem benden bir şey saklıyor.
- I thought my parents would be proud of me.
- Ailemin benimle gurur duyacağını düşündüm.
- Tom and Mary remind me of my parents.
- Tom ve Mary bana ailemi hatırlatıyor.
- My parents don't like my boyfriend because he's poor.
- Ailem erkek arkadaşımı sevmiyor çünkü o fakir.
- I would like to clean up the house before my parents come.
- Ailem gelmeden önce evi temizlemek istiyorum.
- My parents died when I was three years old.
- Ailem ben üç yaşındayken öldü.
- My parents were against our marriage.
- Ailem evliliğimize karşıydı.
- My parents don't let me drive very often.
- Ailem çok sık araba kullanmama izin vermiyor.
- My parents are never happy no matter what I do.
- Ne yaparsam yapayım ailem asla mutlu olmuyor.
- My parents gave me a new computer for my birthday.
- Ailem bana doğum günüm için yeni bir bilgisayar verdi.
- I can't tell my parents anything.
- Ben aileme hiçbir şey söyleyemem.
- I stay home alone while my parents are at work.
- Ailem işteyken evde yalnız kalırım.
- I moved back with my parents.
- Ailemin yanına taşındım.
- If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.
- Eğer ailem beni yapmadığım bir şey için cezalandırsaydı, onlara gerçeği söyler ve masumiyetime ikna etmeye çalışırdım.
- My parents are strict.
- Ailem çok katıdır.
- I'd like to call my parents.
- Ailemi aramak istiyorum.
- The house where I live belongs to my parents.
- Aileme ait olan evde yaşıyorum.
- I already told my parents.
- Aileme söyledim bile.
- I want to see my parents.
- Ailemi görmek istiyorum.
- I love my parents.
- Ailemi severim.
- I would've done that if my parents had let me.
- Ailem izin verseydi bunu yapardım.
- No, my parents are actually residing in Minas and Sao Paulo.
- Hayır, ailem aslında Minas ve Sao Paulo'da yaşıyor.
- My parents threw me out.
- Ailem beni evden attı.
- I stayed with the Jacksons whenever my parents were out of town.
- Ailem şehir dışındayken Jackson'larda kalırdım.
- My parents leave for New Zealand next Saturday.
- Ailem gelecek cumartesi Yeni Zelanda'ya hareket edecek.
- I wish my parents would let me do that.
- Keşke ailem bunu yapmama izin verse.
- My parents are good people.
- Ailem iyi insanlar.
- My parents don't want me drinking beer every night.
- Ailem her gece bira içmemi istemiyor.
- When we married my parents gave me this house.
- Evlendiğimizde ailem bana bu evi verdi.
- My parents wanted me to go to college.
- Ailem üniversiteye gitmemi istiyordu.
- In this group, there are my parents and my relatives.
- Bu grupta ailem ve akrabalarım var.
- My parents raised me.
- Beni ailem yetiştirdi.
- My parents want you to come to dinner with us tomorrow night.
- Ailem yarın akşam bizimle yemeğe gelmeni istiyor.
- My boyfriend still hasn't met my parents.
- Erkek arkadaşım hala ailemle tanışmadı.
- My parents don't like my girlfriend.
- Ailem kız arkadaşımı sevmiyor.
- My parents won't let me have a dog.
- Ailem köpek almama izin vermiyor.
- I'm used to being ignored by my parents.
- Ailem tarafından görmezden gelinmeye alışkınım.
- My parents were not good people.
- Ailem iyi insanlar değildi.
- My parents expect me to become a doctor.
- Ailem doktor olmamı bekliyor.
- I managed to get permission from my parents for my wedding.
- Düğünüm için ailemden izin almayı başardım.
- My parents never allowed me to swim alone in the sea.
- Ailem denizde tek başıma yüzmeme asla izin vermezdi.
- The question is if my parents approve of it or not.
- Asıl soru, ailemin bunu onaylayıp onaylamayacağı.
- My parents left me here all by myself.
- Ailem beni burada tek başıma bıraktı.
- My girlfriend still doesn't know my parents.
- Kız arkadaşım hâlâ ailemi tanımıyor.
- I usually get up before my parents do.
- Genellikle ailemden önce kalkarım.
- Whenever I needed money as a college student, my parents always came through.
- Üniversite öğrencisiyken ne zaman paraya ihtiyacım olsa, ailem her zaman yardımıma koştu.
- I don't have my parents' permission to do that.
- Bunu yapmak için ailemin iznine sahip değilim.
- I was still living with my parents then.
- O zamanlar hâlâ ailemle yaşıyordum.
- I'm not sure that my parents know about my relationship with Tom.
- Ailemin Tom'la olan ilişkimi bildiğinden emin değilim.
- I live on my own and don't depend on my parents for money.
- Kendi başıma yaşıyorum ve para için aileme bağlı değilim.
- My parents don't let me drive very often.
- Ailem çok sık araç kullanmama izin vermez.
- I want my parents not to worry.
- Ailemin endişelenmemesini istiyorum.
- When I was a teenager, my parents would never allow me to go out with boys so I was always sad.
- Gençken ailem erkeklerle çıkmama asla izin vermezdi, bu yüzden hep üzülürdüm.
- My parents weren't very wealthy.
- Ailem çok zengin değildi.
- I want to study abroad, even if my parents are against it.
- Ailem karşı çıksa bile yurtdışında okumak istiyorum.
- I have to ask my parents for permission.
- Ailemden izin istemek zorundayım.
- My parents know about it.
- Ailem bunu biliyor.
- I'd like to introduce you to my parents.
- Seni ailemle tanıştırmak istiyorum.
- My parents are English, but they came to Brazil in 2001.
- Ailem İngiliz ancak 2001 yılında Brezilya'ya geldi.
- If I were abroad and I ran out of money, I would call my parents to ask for more.
- Yurt dışında olsam ve param bitse, ben daha fazla istemek için ailemi ararım.
- I wish my parents would let me stay up later at night.
- Keşke ailem geceleri daha geç yatmama izin verse.
- I ought to have consulted my parents on the matter.
- Bu konuda ailemle görüşmeliydim.
- If I can't trust my parents, who can I trust?
- Eğer aileme güvenemezsem, kime güvenebilirim?
- I want you to meet my parents.
- Ailemle tanışmanı istiyorum.
- If my parents discover that you came over, they are capable of doing something crazy.
- Eğer ailem senin geldiğini öğrenirse, çılgınca şeyler yapabilirler.
- I would have gladly gone abroad during high school, but my parents didn't want me to.
- Lisedeyken seve seve yurt dışına giderdim ama ailem istemedi.
- My parents are not home.
- Ailem evde değil.
- My parents pay my college tuition.
- Ailem üniversite harcımı ödüyor.
- I really do miss my parents a lot.
- Ben gerçekten ailemi çok özlüyorum.
- My girlfriend hasn't met my parents yet.
- Kız arkadaşım henüz ailemle tanışmadı.
- My boyfriend still hasn't met my parents.
- Erkek arkadaşım ailemle hala tanışmadı.
- I helped my parents with the housework.
- Ev işlerinde aileme yardım ettim.
- I help my parents as much as I can.
- Aileme elimden geldiğince yardım ediyorum.
- I didn't get an email from my parents today.
- Bugün ailemden bir e-posta almadım.
- Tom told me that he wants to meet my parents.
- Tom bana ailemle tanışmak istediğini söyledi.
- My parents died when I was very young.
- Ailem ben çok küçükken öldü.
- I consider it my duty to help my parents.
- Aileme yardım etmeyi görevim olarak görüyorum.
- She brought him to our place to meet my parents.
- Ailemle tanışması için onu bizim eve getirdi.
- My parents had left before I arrived.
- Ailem ben gelmeden önce gitmiş.
- I was face to face with my parents' murder.
- Ailemin cinayetiyle yüz yüze geldim.
- How can I make sure that this won't happen to me or my parents?
- Bunun benim ya da ailemin başına gelmeyeceğinden nasıl emin olabilirim?
- I talked with my parents about my studying abroad.
- Yurtdışında okumam hakkında ailemle konuştum.
- My parent's don't approve of our relationship.
- Ailem ilişkimizi onaylamıyor.
- I only speak French with my parents.
- Ben ailemle sadece Fransızca konuşurum.
- My parents began worrying.
- Ailem endişelenmeye başladı.
- I wish my parents would let me drive.
- Keşke ailem araba kullanmama izin verseydi.
- My parents don't know.
- Ailem bilmiyor.
- My parents don’t like the way I dress.
- Ailem giyim tarzımı beğenmiyor.
- I wanted my parents to be at my wedding, but they refused to come.
- Ailemin düğünümde olmasını istedim ama gelmeyi reddettiler.
- My parents are there.
- Ailem orada.
- I ought to have consulted my parents on the matter.
- Bu konuda aileme danışmam gerekirdi.
- My parents are great.
- Ailem harikadır.
- My parents didn't have much money.
- Ailemin çok parası yoktu.
- My parents made me practice the piano every day.
- Ailem bana her gün piyano alıştırması yaptırırdı.
- My parents don't know where I am.
- Ailem nerede olduğumu bilmiyor.
- I live with my parents.
- Ailemle birlikte yaşıyorum.
- My parents hate him.
- Ailem ondan nefret ediyor.
- My parents are coming back tomorrow.
- Ailem yarın dönüyor.
- My parents are probably starting to worry.
- Ailem muhtemelen endişelenmeye başlamıştır.
- Next week I will write an e-mail to my parents.
- Gelecek hafta aileme bir e-posta yazacağım.
- My parents taught me how to drive.
- Ailem bana araba sürmeyi öğretti.
- I moved back in with my parents.
- Ailemin yanına geri taşındım.
- My parents don't speak English.
- Ailem İngilizce konuşmuyor.
- I don't want to be a disappointment to my parents.
- Ailem için bir hayal kırıklığı olmak istemiyorum.
- My parents said they have already purchased most of their Christmas presents online.
- Ailem, Noel hediyelerinin çoğunu internet üzerinden satın aldıklarını söyledi.
- My parents came out of the church.
- Ailem kiliseden çıktı.
- My parents are waiting for me.
- Ailem beni bekliyor.
- I want to make more money than my parents.
- Ailemden daha fazla para kazanmak istiyorum.
- My parents are conservative Mormons.
- Ailem muhafazakar Mormonlar.
- I spoke to my parents.
- Ailemle konuştum.
- My parents are usually at home in the evening.
- Ailem genellikle akşam evdedir.
- I hate it when my parents come to school.
- Ailemin okula gelmesinden nefret ediyorum.
- My parents are asleep.
- Ailem uyuyor.
- My parents used to call me Tom.
- Ailem bana Tom derdi.
- My parents don't approve of my boyfriend.
- Ailem erkek arkadaşımı onaylamıyor.
- I owe it to my parents that I was able to finish college.
- Üniversiteyi bitirebilmemi aileme borçluyum.
- My parents gave me a house when we got married.
- Evlendiğimizde ailem bana bir ev verdi.
- I fell in love with someone my parents didn't like.
- Ailemin hoşlanmadığı birine aşık oldum.
- I was having dinner with my parents.
- Ailemle yemek yiyordum.
- I'm really anxious to know what my parents are going to give me for my birthday.
- Ailemin doğum günümde bana ne hediye vereceğini çok merak ediyorum.
- I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice.
- Ailemin tavsiyelerine kulak vermeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.
- I wrote a letter to my parents back home.
- Eve döndüğümde aileme bir mektup yazdım.
- I didn't learn how to do that from my parents.
- Bunu nasıl yapacağımı ailemden öğrenmedim.
- I really do miss my parents a lot.
- Ailemi gerçekten çok özlüyorum.
- I asked Tom not to tell my parents what had happened.
- Tom'dan olanları aileme anlatmamasını istedim.
- My parents sent me to fat camp when I was thirteen.
- On üç yaşımdayken ailem beni şişmanlar kampına gönderdi.
- I refused to eat until my parents came home.
- Ailem eve gelene kadar yemek yemeyi reddettim.
- Despite my parents' preference, I have decided to attend an out-of-state college on my own volition.
- Ailemin tercihine rağmen, kendi isteğimle eyalet dışında bir üniversiteye gitmeye karar verdim.
- My parents told me that I was adopted when I was thirteen.
- Ailem bana on üç yaşındayken evlat edinildiğimi söyledi.
- I promised my parents I wouldn't drink.
- Aileme içmeyeceğime söz verdim.
- I miss my parents.
- Ailemi özlüyorum.
- My parents won't mind.
- Ailemin umurunda olmaz.
- My parents don't understand me.
- Ailem beni anlamıyor.
- My parents didn't have much money.
- Ailemin fazla parası yoktu.
- My parents are healthy.
- Ailem sağlıklı.
- My parents wanted me to study French.
- Ailem benim Fransızca okumamı istedi.
- My parents forbade me to see him again.
- Ailem onu bir daha görmemi yasakladı.
- I told my parents everything.
- Aileme her şeyi anlattım.
- Despite my parents' preference, I have decided to attend an out-of-state college on my own volition.
- Ailemin tercihinin aksine, şehir dışında bir üniversiteye devam etmeye kendi irademle karar verdim.
- My parents said it's bad luck to walk on your knees.
- Ailem dizlerinin üzerinde yürümenin uğursuzluk getirdiğini söylerdi.
- Just to remove any doubt, I no longer live with my parents.
- Şüphe kalmasın diye söylüyorum, artık ailemle yaşamıyorum.
- I don't want to disappoint my parents.
- Ailemi hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.
- I'm not sure my parents would want me to give you that.
- Ailemin bunu sana vermemi isteyeceğinden emin değilim.
- My parents found out that I had skipped school.
- Ailem okulu astığımı öğrendi.
- I think my parents know.
- Sanırım ailem biliyor.
- I arrived home just as my parents were leaving.
- Eve tam ailem çıkarken geldim.
- My parents were against our marriage.
- Ailem bizim evliliğimize karşıydı.
- I went to see my parents.
- Ailemi görmeye gittim.
- My parents' house is located high on a hill from which one can see the mountains in the east and the ocean in the north.
- Ailemin evi, doğuda dağları ve kuzeyde okyanusu görebileceğiniz bir tepenin üzerinde yer alıyor.
- My parents taught me to respect my elders.
- Ailem bana büyüklerime saygı duymayı öğretti.
- Now that I have a job, I can be independent of my parents.
- Artık bir işim var, ailemden bağımsız olabilirim.
- My parents cook for me.
- Ailem benim için yemek yapıyor.
- She asked after my parents' health when I met her the other day.
- Geçen gün onunla görüştüğümde ailemin sağlığını sordu.
- My parents were surprised to hear the news.
- Ailem haberi duyunca çok şaşırdı.
- My parents won't let me date.
- Ailem biriyle çıkmama izin vermiyor.
- My parents made me apologize to Tom.
- Ailem bana Tom'dan özür diletmişti.
- I live at home with my parents.
- Ailemle birlikte evde yaşıyorum.
- I didn't tell my parents that I only got a C on my French test.
- Fransızca sınavımdan sadece C aldığımı aileme söylemedim.
- My parents wouldn't allow me to do that when I was your age.
- Senin yaşındayken ailem bunu yapmama izin vermezdi.
- My parents are from China.
- Ailem Çin'den geldi.
- I never knew my parents.
- Ailemi hiç tanımadım.
- I want to make my parents proud.
- Ailemi gururlandırmak istiyorum.
- I wish my parents would let me drive.
- Keşke ailem araba sürmeme izin verse.
- My parents don't approve of my career choice.
- Ailem kariyer seçimimi onaylamıyor.
- How do I tell my parents that I’m pregnant?
- Aileme hamile olduğumu nasıl söylerim?
- I can't wait for my parents to get off my back.
- Ailemin yakamdan düşmesi için sabırsızlanıyorum.
- I don't study as much as my parents tell me I should.
- Ailemin bana söylediği kadar ders çalışmıyorum.
- My parents don't let me do that.
- Ailem onu yapmam için izin vermiyor.
- She asked after my parents' health when I met her the other day.
- Geçen gün onunla karşılaştığımda ailemin sağlığını sordu.
- I live on my own and don't depend on my parents for money.
- Ben kendi başıma yaşıyorum ve para için aileme bağlı değilim.
- My parents left the church.
- Ailem kiliseden ayrıldı.
- My parents were not good people.
- Ailem iyi insanlar değillerdi.
- I didn't want to disappoint my parents.
- Ailemi hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum.
- I stay home alone while my parents are at work.
- Ailem işteyken ben evde yalnız kalıyorum.
- I'm still living with my parents.
- Hâlâ ailemle yaşıyorum.
- My parents should be proud of me.
- Ailem benimle gurur duymalı.
- My parents are out of town.
- Ailem şehir dışında.
- My parents caught me smoking.
- Ailem beni sigara içerken yakaladı.
Show More (367)
|
|
- Besides, I told my parents I'd be home early tonight.
- Ayrıca anne ve babama bu akşam eve erken geleceğimi söyledim.
- My parents and I lived in the area, too, for a while.
- Annem ve babam da bir süre bu bölgede yaşadık.
- I am still my parents' child, no matter how old I am.
- Kaç yaşında olursam olayım hâlâ annemin ve babamın çocuğuyum.
- My parents both work and I got the whole basement to myself.
- Annem ve babam işe gidiyor ve bodrum katının tamamı bana ait.
- After my parents passed away, I was taking care of her
- Annem ve babam vefat ettikten sonra ona ben bakıyordum.
- My parents aren't going to be there.
- Annem ve babam orada olmayacak.
- My parents come from Australia.
- Annem ve babam Avustralya'dan geliyor.
- My parents have been married for thirty years.
- Anne ve babam otuz yıldır evliler.
- My parents are waiting for me.
- Annem ve babam beni bekliyorlar.
- My wife still hasn't met my parents.
- Karım hâlâ annem ve babamla tanışmadı.
- My parents want me to study medicine.
- Anne ve babam, benim tıp okumamı istiyorlar.
- Both of my parents love each other.
- Annem ve babam birbirlerini severler.
- My parents are fighting again.
- Annem ve babam yine kavga ediyorlar.
- Now I will introduce you to my parents.
- Şimdi seni annemle ve babamla tanıştıracağım.
- My parents are from China.
- Anne ve babam Çinlidirler.
- My parents are visiting.
- Annem ve babam ziyaret ediyor.
- My parents lied to me.
- Annem ve babam bana yalan söylediler.
- My parent's don't approve of our relationship.
- Annem ve babam ilişkimizi onaylamaz.
- I was face to face with my parents' murder.
- Ben anne ve babamın katili ile karşı karşıyaydım.
- My parents argued a lot.
- Annem ve babam çok tartıştılar.
- My parents come from China.
- Anne ve babam Çin'den geliyorlar.
- This house was the first thing my parents ever bought together.
- Bu ev anne ve babamın şimdiye kadar birlikte satın aldıkları ilk şeydi.
- My parents are dead.
- Annem ve babam öldü.
- I can't go out tonight because my parents won't let me.
- Bu gece dışarı çıkamam çünkü annem ve babam izin vermez.
- I've already told my parents that I want a flute for my birthday.
- Annem ve babama doğum günümde flüt istediğimi zaten söyledim.
- Mary told me that she wants to meet my parents.
- Mary bana anne ve babamla tanışmak istediğini söyledi.
- I said good night to my parents and went to bed.
- Anneme ve babama iyi geceler dedim ve yatağa gittim.
- My parents told me we should respect the elderly.
- Annem ve babam bana, yaşlılara saygı göstermemiz gerektiğini söyledi.
- My parents aren't old yet.
- Annem ve babam henüz yaşlanmadı.
- My parents were born in Aichi Prefecture.
- Annem ve babam Aichi ilinde doğdular.
- My parents taught me to respect my elders.
- Annem ve babam bana yaşlılara saygı göstermeyi öğretti.
- Tom told me that he wants to meet my parents.
- Tom bana anne ve babamla tanışmak istediğini söyledi.
- I love both my parents equally.
- Anne ve babamı eşit derecede seviyorum.
- My parents hated each other.
- Annem ve babam birbirlerinden nefret ediyordu.
- My parents really love their grandchildren.
- Annem ve babam torunlarını çok severler.
- My parents told me that I was adopted when I was thirteen.
- Annem ve babam evlat edinildiğimi bana on üç yaşımdayken söylediler.
- I moved back in with my parents.
- Tekrar anne ve babamın yanına taşındım.
- My parents own a small restaurant on Park Street.
- Annem ve babam Park Caddesi üzerinde küçük bir restorana sahiptir.
- Who are my parents?
- Anne ve babam kimdir?
- My parents were running a silk farm.
- Benim annem ve babam bir ipek çiftliği işletiyordu.
- I have no idea where my parents are.
- Anne ve babamın nerede olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.
- My parents live outside the city.
- Annem ve babam şehir dışında yaşıyor.
- My parents aren't home right now.
- Annem ve babam şu anda evde değil.
- My parents hate each other.
- Annem ve babam birbirlerinden nefret ederler.
- What will my parents think?
- Annem ve babam ne düşünürler?
- My parents are divorced.
- Annem ve babam boşandı.
- I speak French with my parents.
- Annem ve babamla Fransızca konuşuyorum.
- My parents despised each other.
- Annem ve babam birbirlerini aşağılıyorlardı.
- My parents and I aren't close.
- Annem ve babam ile ben yakın değiliz.
- My parents are crazy.
- Benim anne ve babam delidirler.
- My parents don't speak French.
- Annem ve babam Fransızca konuşamaz.
- My parents will pay for it.
- Annem ve babam bunun için ödeme yapacak.
- My parents don't allow me to do that.
- Annem ve babam onu yapmam için izin vermiyor.
- My parents wouldn't allow me to go by myself.
- Annem ve babam yalnız gitmeme müsaade etmiyordu.
- I'd like to see my parents.
- Anne ve babamı görmek isterdim.
- My parents are against my marriage.
- Annem ve babam evliliğime karşı.
- My parents always compare me to my older brother.
- Annem ve babam beni her zaman ağabeyimle karşılaştırır.
- My parents threw me out of the house when I was 16.
- Ben 16 yaşındayken annem ve babam beni evden attılar.
- I don't know if my parents are alive.
- Anne ve babamın hayatta olup olmadıklarını bile bilmiyorum.
- My parents had left before I arrived.
- Annem ve babam ben gelmeden önce ayrılmıştı.
- My parents are healthy.
- Annem ve babam sağlıklı.
- My parents died when I was very young.
- Annem ve babam ben çok küçükken öldüler.
- When we married my parents gave me this house.
- Biz evlendiğimizde annem ve babam bana bu evi verdiler.
- My parents died when I was a kid.
- Annem ve babam ben çocukken öldüler.
- Now you've mentioned it, I remember coming here with my parents when I was a child.
- Şimdi siz bahsedince, çocukken annemle ve babamla buraya geldiğimi hatırlıyorum.
- I hate it when my parents fight.
- Annem ve babamın kavga etmesinden nefret ediyorum.
- My boyfriend still doesn't know my parents.
- Erkek arkadaşım hala anne ve babamı tanımıyor.
- My parents are old.
- Annem ve babam yaşlı.
- My parents argue a lot.
- Annem ve babam çok tartışırlar.
- My parents still haven't met my girlfriend.
- Anne ve babam kız arkadaşımla hala tanışmadılar.
- I inherited it from my parents.
- Onu anne ve babamdan miras aldım.
- My parents are Spanish.
- Annem ve babam İspanyol.
- Then I felt that my parents really loved me.
- Sonra annem ve babamın beni gerçekten sevdiğini hissettim.
- My parents raised me.
- Beni annem ve babam büyüttü.
- During my early teens, I was not always on the best of terms with my parents.
- İlk gençlik yıllarımda annem ve babamla aram her zaman iyi değildi.
- Both of my parents are dead.
- Anne ve babamın ikisi de öldü.
- I never said anything to my parents.
- Anne ve babama hiçbir şey söylemedim.
- My parents loved each other.
- Annem ve babam birbirlerini seviyorlardı.
- I would like to thank my parents, Tom and Mary.
- Ben annem ve babam Tom ve Mary'ye teşekkür etmek istiyorum.
- My parents despise each other.
- Annem ve babam birbirlerini aşağılıyorlar.
- This is a picture of my parents.
- Bu benim anne ve babamın bir fotoğrafı.
- I'm really anxious to know what my parents are going to give me for my birthday.
- Anne ve babamın bana doğum günüm için bana ne vereceklerini olduğunu bilmekten gerçekten endişeliyim.
- I would like to clean up the house before my parents come.
- Annem ve babam gelmeden önce evi temizlemek istiyorum.
- My parents don't like my boyfriend because he's poor.
- Annem ve babam, erkek arkadaşımdan hoşlanmazlar, çünkü o yoksul.
- My parents are aged.
- Annem ve babam yaşlıdırlar.
- My parents live in the country.
- Annem ve babam taşrada yaşıyor.
- My parents were sitting under the tree.
- Annem ve babam ağacın altında oturuyorlardı.
- My parents don't like my girlfriend.
- Annem ve babam, kız arkadaşımdan hoşlanmazlar.
- My parents began worrying.
- Annem ve babam endişelenmeye başladılar.
- My parents won't let me have a dog.
- Annem ve babam bir köpek sahibi olmama izin vermezler.
- I help my parents as much as I can.
- Anne ve babama elimden geldiğince yardım ediyorum.
- Who were my parents?
- Annem ve babam kimdiler?
- My parents don't like my boyfriend.
- Annem ve babam, erkek arkadaşımdan hoşlanmazlar.
- My parents have been married for thirty years.
- Annem ve babam otuz yıldır evliler.
- My parents don't speak English.
- Annem ve babam İngilizce konuşmuyor.
- My parents are teachers.
- Annem ve babam öğretmen.
- I can't remember my parents ever hitting me.
- Anne ve babamın hiç bana dayak attığını hatırlayamıyorum.
- My parents are going to buy a new CD.
- Annem ve babam yeni bir CD satın alacaklar.
- My parents won't let me go out with boys.
- Annem ve babam benim oğlanlarla çıkmama izin vermez.
- My parents used to read me stories when I was a little boy.
- Ben küçük bir çocukken annem ve babam bana hikayeler okurdu.
Show More (97)
|
|
- My parents met each other in the mountains.
- Annemle babam birbirleriyle dağlarda tanışmışlar.
- My parents are quarreling.
- Annemle babam kavga ediyor.
- My parents usually speak to each other in French, even though my mother is a native English speaker.
- Annemin ana dili İngilizce olmasına rağmen annemle babam birbirleriyle genellikle Fransızca konuşurlar.
- My parents have gone out.
- Anne babam dışarı çıktı.
- My parents told me to honor my elders.
- Annemle babam bana büyüklerimi onurlandırmamı söyledi.
- My parents argue a lot.
- Annemle babam çok tartışır.
- How could you not tell me you know my parents?
- Annemle babamı tanıdığını bana nasıl söylemezsin?
- My parents have been married since before I was born.
- Annemle babam ben doğmadan önce evlenmişler.
- I'm at my parents' house.
- Annemle babamın evindeyim.
- I love both my parents equally.
- Annem babamın her ikisini de eşit derecede severim.
- My parents don't speak English.
- Anne babam İngilizce konuşmuyor.
- My parents met on a blind date.
- Annemle babam görücü usulü tanışmışlardı.
- My parents are getting divorced.
- Annemle babam boşanıyor.
- Do you think I should tell my parents about us?
- Sence annemle babama bizden bahsetmeli miyim?
- My parents are usually at home in the evening.
- Annemle babam genellikle akşamları evde olurlar.
- Even my parents don't like me.
- Annemle babam bile beni sevmiyor.
- My parents don't know where I am.
- Anne babam nerede olduğumu bilmiyorlar.
- You aren't going to tell my parents, are you?
- Annemle babama söylemeyeceksin, değil mi?
- My parents also have a farm.
- Annemle babamın aynı zamanda bir çiftliği var.
- My parents were born in Aichi Prefecture.
- Anne babam Aichi ilinde doğdu.
- Today is my parents' wedding anniversary.
- Bugün annemle babamın evlilik yıldönümü.
- My parents fought all the time when I was a kid.
- Ben çocukken annemle babam sürekli kavga ederlerdi.
- She asked me how long ago my parents died.
- Annemle babamın ne zaman öldüğünü sordu.
- My parents argued a lot.
- Annemle babam çok tartışırlardı.
- My parents discouraged me from traveling alone.
- Annemle babam beni yalnız seyahat etmekten vazgeçirdi.
- I stayed with the Jacksons whenever my parents were out of town.
- Annemle babam ne zaman şehir dışına çıksa Jackson'larla kalırdım.
- My parents were teachers.
- Annemle babam öğretmendi.
- My parents are both doctors.
- Annemle babamın ikisi de doktor.
- I don't have my parents' permission to do that.
- Bunu yapmak için annemle babamdan iznim yok.
- I can't leave until I know what has happened to my parents.
- Anne babama ne olduğunu öğrenene kadar gidemem.
- My parents got divorced.
- Annemle babam boşandı.
- I want to see my parents.
- Anne babamı görmek istiyorum.
- My parents died in 2013.
- Annemle babam 2013'te öldü.
- My parents hate each other.
- Annemle babam birbirlerinden nefret ediyor.
- My parents pushed me to quit the baseball club.
- Anne babam beni beyzbol klübünden ayrılmaya zorladı.
- My parents are constantly arguing.
- Annemle babam sürekli tartışıyor.
- My parents didn't suspect anything.
- Annemle babam hiçbir şeyden şüphelenmedi.
- The house where I live belongs to my parents.
- Yaşadığım ev annemle babama ait.
- My parents have separated.
- Annemle babam ayrıldı.
- Why didn't you tell me about my parents?
- Neden bana annemle babamdan bahsetmedin?
- My parents love each other.
- Annemle babam birbirini seviyor.
- I still live with my parents.
- Hâlâ anne babamla yaşıyorum.
- My parents don't speak English.
- Anne babam İngilizce bilmiyor.
- My parents don't understand me.
- Anne babam beni anlamıyor.
- My parents treat me unfairly compared to my brother.
- Annemle babam kardeşime kıyasla bana adaletsiz davranıyor.
- One of my parents has to go to the meeting.
- Annemle babamdan biri toplantıya gitmek zorunda.
- My parents hated each other.
- Annemle babam birbirlerinden nefret ederlerdi.
- I can't remember my parents ever hitting me.
- Annemle babamın bana vurduğunu hiç hatırlamıyorum.
- My parents are quarrelling.
- Annemle babam tartışıyor.
- My parents are going to love you.
- Annemle babam seni çok sevecek.
- My parents will be happy.
- Annemle babam mutlu olacak.
- My parents and little brother, who lived in the suburbs of Tokyo, died in the big earthquake.
- Tokyo'nun banliyölerinde yaşayan annem, babam ve küçük kardeşim büyük depremde öldüler.
- I was young when my parents got divorced.
- Annemle babam boşandığında küçüktüm.
- My parents are fighting again.
- Annemle babam yine kavga ediyor.
- Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
- Tom bana annemle babamın ayrılmadan önce ne kadar süre evli kaldıklarını sordu.
- No, my parents are actually residing in Minas and Sao Paulo.
- Hayır, anne babam aslında Minas ve Sao Paulo'da oturuyorlar.
- My parents despised each other.
- Annemle babam birbirlerini hor görürlerdi.
- My parents despise each other.
- Annemle babam birbirlerini hor görüyorlar.
- My parents never allowed me to do anything.
- Annemle babam hiçbir şey yapmama izin vermezlerdi.
- My parents forbade me to see him again.
- Anne babam onunla bir daha görüşmemi yasakladı.
- My parents were sitting under the tree.
- Annemle babam ağacın altında oturuyorlardı.
- I can't tell my parents anything.
- Anneme babama bir şey söyleyemem.
- My parents loved each other.
- Annemle babam birbirlerini severlerdi.
- I'm at my parents' place.
- Annemle babamın evindeyim.
- My parents are going to buy a new CD.
- Annemle babam yeni bir CD alacaklar.
- My parents never allow me to do anything.
- Annemle babam hiçbir şey yapmama izin vermiyor.
- I hate it when my parents fight.
- Annemle babamın kavga etmesinden nefret ediyorum.
- My parents taught me to show respect to my elders.
- Annemle babam bana büyüklerime saygı göstermeyi öğretti.
- My parents were living in Boston when I was born.
- Ben doğduğumda anne babam Boston'da yaşıyordu.
- My parents died when I was a baby.
- Anne babam ben bebekken öldü.
- My parents said they have already purchased most of their Christmas presents online.
- Annemle babam Noel hediyelerinin çoğunu internetten aldıklarını söylediler.
- I could not tell my parents, my family or my friends.
- Anneme, babama, aileme ya da arkadaşlarıma söyleyemem.
- My parents are in Australia.
- Annemle babam Avustralya'dalar.
- Where are my parents?
- Annemle babam nerede?
- This house was the first thing my parents ever bought together.
- Bu ev annemle babamın birlikte aldıkları ilk şeydi.
- I'm really worried that my parents aren't going to like Tom.
- Annemle babamın Tom'dan hoşlanmayacağından gerçekten endişeleniyorum.
- I remember my parents telling me about that.
- Annemle babamın bana bunu anlattığını hatırlıyorum.
- He asked me how long my parents had been married before they separated.
- Bana annemle babamın ayrılmadan önce ne kadar süre evli kaldıklarını sordu.
- My parents got divorced when I was young.
- Annemle babam ben küçükken boşandılar.
Show More (76)
|