|
- It may be that many people from Slovakia will choose to seek work in nearby Vienna.
- Slovakya'dan pek çok kişi yakınlardaki Viyana'da iş aramayı tercih edebilir.
- Maybe there'll be a horrible accident nearby the hospital.
- Belki hastane yakınlarında korkunç bir kaza olacak.
- It may cause permanent damage to the eye and other nearby structures.
- Gözde ve yakındaki diğer yapılarda kalıcı hasara neden olabilir.
- Maybe there'll be a horrible accident nearby the hospital.
- Belki hastane yakınlarında korkunç bir kaza olur.
- Baskets are being made nearby.
- Sepetler yakında yapılıyor.
- Tom works nearby.
- Tom yakınlarda çalışır.
- Tom died in a nearby hospital.
- Tom yakınlardaki bir hastanede öldü.
- I waited nearby.
- Ben yakınlarda bekledim.
- Because there is a forest nearby, Mary has a bush fire plan.
- Yakınlarda bir orman olduğu için Mary'nin çalı yangını planı var.
- Do you know of any restaurants nearby?
- Yakınlarda bildiğin bir restoran var mı?
- If you can't go to an English-speaking country to study, perhaps you can find an English native speaker living nearby that can help you learn English.
- Eğitim almak için İngilizce konuşulan bir ülkeye gidemiyorsanız, belki yakınlarda yaşayan ve İngilizce öğrenmenize yardımcı olabilecek ana dili İngilizce olan birini bulabilirsiniz.
- They were told to play in the nearby park.
- Yakındaki parkta oynamaları söylendi.
- Tom is staying at a nearby hotel.
- Tom yakınlarda bir otelde kalıyor.
- Tom and I live nearby.
- Tom ve ben yakınlarda yaşıyoruz.
- The station is nearby.
- İstasyon yakında.
- They carried him to a nearby house.
- Onu yakındaki bir eve taşıdılar.
- I went to the store that was very nearby.
- Çok yakındaki bir dükkana gittim.
- Tom died in a nearby hospital.
- Tom yakındaki bir hastanede öldü.
- Is there a hat shop nearby?
- Yakında bir şapka dükkanı var mı?
- I know Tom is nearby.
- Tom'un yakınlarda olduğunu biliyorum.
- Tom works at a nearby restaurant.
- Tom yakındaki bir restoranda çalışıyor.
- Is there a supermarket nearby?
- Yakınlarda bir süpermarket var mı?
- The flood waters will devastate the nearby town.
- Sel suları yakındaki kasabayı harap edecek.
- I suspect that Tom is nearby.
- Tom'un yakınlarda olduğundan şüpheleniyorum.
- Tom was treated at a nearby hospital.
- Tom yakındaki bir hastanede tedavi edildi.
- After the concert the performers celebrated with a party at a nearby restaurant.
- Sanatçılar konserden sonra yakındaki bir restoranda bir parti ile kutlama yaptılar.
- He lived in a small town nearby.
- Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu.
- She lives nearby.
- O yakında yaşıyor.
- Excuse me, is there a toilet nearby?
- Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
- Tom has been taken to a nearby hospital.
- Tom yakındaki bir hastaneye götürüldü.
- I know of a good Chinese restaurant that's nearby.
- Yakınlarda iyi bir Çin restoranı biliyorum.
- Is there an ATM nearby?
- Yakınlarda bir ATM var mı?
- This house is nearby, it has two bedrooms and a living room, and the decoration isn't bad; it's 1500 a month.
- Bu ev yakınlarda, iki yatak odası ve bir oturma odası var ve dekorasyonu fena değil; aylık 1500.
- Tom doesn't live nearby.
- Tom yakınlarda oturmuyor.
- Sami waited at a nearby hotel.
- Sami yakındaki bir otelde bekliyordu.
- Tom is standing nearby.
- Tom yakınlarda duruyor.
- There is a shopping area nearby.
- Yakınlarda bir alışveriş bölgesi vardır.
- Tom is nearby, isn't he?
- Tom yakınlarda, değil mi?
- Is there a supermarket nearby?
- Yakında bir süpermarket var mı?
- Tom works at a nearby hospital.
- Tom yakınlardaki bir hastanede çalışıyor.
- Many children at a nearby school witnessed the plane crash.
- Yakındaki bir okulda birçok çocuk uçak kazasına şahit oldu.
- A stranger living nearby is better than a relative living far away.
- Yakında yaşayan bir yabancı, uzakta yaşayan bir akrabadan daha iyidir.
- Is it nearby?
- Yakında mı?
- Is there a post office nearby?
- Yakınlarda bir postane var mı?
- We could hear the bells ringing from a nearby church.
- Yakındaki bir kiliseden gelen çan seslerini duyabiliyorduk.
- I opened an account at a nearby bank.
- Yakındaki bir bankada hesap açtırdım.
- Is there a bus stop nearby?
- Yakında bir otobüs durağı var mı?
- Tom stood nearby.
- Tom yakınlarda durdu.
- After the concert the performers celebrated with a party at a nearby restaurant.
- Konserden sonra sanatçılar yakındaki bir restoranda bir parti ile kutlama yaptılar.
- Tom doesn't live nearby.
- Tom yakınlarda yaşamıyor.
- I looked for the key under the welcome mat and in the nearby flower pot.
- Anahtarı paspasın altında ve yakındaki saksının içinde aradım.
- Tom was arrested in a nearby town.
- Tom yakınlardaki bir kasabada tutuklandı.
- Tom sat nearby.
- Tom yakınlarda oturdu.
- Is there an ATM nearby?
- Yakında bir ATM var mıdır?
- Changing rooms are located nearby.
- Soyunma odaları yakında yer alır.
- Tom is being treated at a nearby hospital.
- Tom yakındaki bir hastanede tedavi ediliyor.
- Is there a hospital nearby?
- Yakınlarda bir hastane var mı?
- The station is nearby.
- İstasyon yakındır.
- Tom went to a nearby convenience store to buy something to eat.
- Tom yiyecek bir şey almak için yakındaki bir markete gitti.
- I opened an account at a nearby bank.
- Yakındaki bir bankada bir hesap açtım.
- Sami waited at a nearby hotel.
- Sami yakındaki bir otelde bekledi.
- Police spotted Fadil in a nearby park.
- Polis yakındaki bir parkta Fadıl'ı tespit etti.
- I ate some Greek food at a nearby restaurant just a few days ago.
- Birkaç gün önce yakındaki bir restoranda Yunan yemeği yedim.
- Is there any bank nearby?
- Yakınlarda herhangi bir banka var mı?
- I live nearby.
- Yakında oturuyorum.
- We could hear the bells ringing from a nearby church.
- Kilisenin yakından çan sesini duyabiliyorduk.
- The farmer that lived nearby came to investigate.
- Yakında yaşayan çiftçi araştırmak için geldi.
- Tom waited nearby.
- Tom yakında bekledi.
- Is there a telephone nearby?
- Yakınlarda bir telefon var mı?
- You live nearby, don't you?
- Yakınlarda yaşıyorsun, değil mi?
- Tom went to a nearby convenience store to buy something to eat.
- Tom yiyecek bir şeyler almak için yakındaki bir markete gitti.
- Is there a bank nearby here?
- Yakınlarda bir banka var mı?
- Tom waited nearby.
- Tom yakınlarda bekledi.
- Tom climbed a nearby tree to see if he could see the ocean.
- Tom okyanusu görebilmek için yakındaki bir ağaca tırmandı.
- Is there a telephone nearby?
- Yakında bir telefon var mı?
- Tom and Mary live nearby.
- Tom ve Mary yakınlarda yaşıyorlar.
- Tom died at a nearby hospital.
- Tom yakınlardaki bir hastanede öldü.
- Tom lives nearby.
- Tom yakınlarda yaşıyor.
- Changing rooms are located nearby.
- Soyunma odaları yakınlarda.
- I looked for the key under the welcome mat and in the nearby flower pot.
- Anahtarı paspasın altında ve yakındaki çiçek saksısında aradım.
- Is Tom nearby?
- Tom yakınlarda mı?
- Tom and I live nearby.
- Tom ve ben yakında yaşıyoruz.
- I'm glad I was nearby.
- İyi ki yakınlardaymışım.
- Tom works nearby.
- Tom yakında çalışıyor.
- I teach French at a nearby junior high school.
- Yakındaki bir ortaokulda Fransızca öğretiyorum.
- Is there a bank nearby?
- Yakınlarda bir banka var mı?
- My wife buys vegetables from a supermarket nearby.
- Karım yakındaki bir süpermarketten sebze satın alır.
- Is there a pharmacy nearby?
- Yakınlarda bir eczane var mı?
- Is there any bank nearby?
- Yakınlarda banka var mı?
- My wife works in a nearby pub.
- Karım yakındaki bir barda çalışıyor.
- Is there a bus stop nearby?
- Yakınlarda bir otobüs durağı var mı?
- Is there a drugstore nearby?
- Yakınlarda bir eczane var mı?
- Police spotted Fadil in a nearby park.
- Polis Fadıl'ı yakındaki bir parkta gördü.
- There must be a fire nearby.
- Yakınlarda bir yangın olmalı.
- The two gunshot victims are in the intensive care unit at a nearby hospital.
- Vurulan iki kişi yakındaki bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde.
- Is there a post office nearby?
- Yakında bir postane var mı?
- Tom and Mary are working nearby.
- Tom ve Mary yakınlarda çalışıyor.
- The stranger invited me to a nearby café.
- Yabancı beni yakındaki bir kafeye davet etti.
- She lives nearby.
- Yakınlarda yaşıyor.
- Although she lives nearby, I rarely see her.
- Yakında yaşamasına rağmen , onu nadiren görürüm.
- Is there a marina nearby?
- Yakınlarda bir marina var mı?
- Tom works at a nearby hospital.
- Tom yakındaki bir hastanede çalışıyor.
- Do you know of any restaurants nearby?
- Yakınlarda herhangi bir restoran biliyor musunuz?
- Tom is nearby.
- Tom yakında.
- Is there a drugstore nearby?
- Yakında bir eczane var mı?
- There is a shopping area nearby.
- Yakında bir alışveriş alanı vardır.
- I suspect that Tom is nearby.
- Tom'un yakında olduğundan şüpheleniyorum.
- Tom sat on a nearby bench.
- Tom yakındaki bir banka oturdu.
- Excuse me, is there a toilet nearby?
- Affedersiniz, yakınlarda bir tuvalet var mı?
- Tom watched from nearby.
- Tom yakınlardan izledi.
- My father often goes fishing in the river nearby.
- Babam yakındaki nehirde sık sık balık tutmaya gider.
- Tom is nearby.
- Tom yakınlarda.
- Tom was arrested in a nearby town.
- Tom yakındaki bir kasabada tutuklandı.
- When I was young, I used to go swimming in a nearby creek.
- Gençken yakındaki bir derede yüzmeye giderdim.
- Although she lives nearby, I rarely see her.
- Yakınlarda yaşamasına rağmen, onu nadiren görüyorum.
- A fire broke out nearby.
- Yakında bir yangın patlak verdi.
- You live nearby, don't you?
- Yakınlarda oturuyorsun, değil mi?
- Tom was sitting at a nearby table.
- Tom yakındaki bir masada oturuyordu.
- Fadil waited nearby.
- Fadıl yakınlarda bekledi.
- Tom is staying at a nearby hotel.
- Tom yakındaki bir otelde kalıyor.
- Is there a hospital nearby?
- Yakında hastane var mı?
- My father often goes fishing in the river nearby.
- Babam sık sık yakındaki nehirde balık tutmaya gider.
- Do you live nearby?
- Yakında mı yaşıyorsun?
- Sami lived in a nearby town.
- Sami yakındaki bir kasabada yaşıyordu.
- I live in the nearby city.
- Yakındaki şehirde yaşıyorum.
- Many children at a nearby school witnessed the plane crash.
- Yakındaki bir okuldaki birçok çocuk uçağın düşmesine tanık oldu.
- I'm glad I was nearby.
- İyi ki yakınlardaydım.
- They live nearby.
- Yakınlarda yaşıyorlar.
- Tom parked his car nearby.
- Tom arabasını yakınlara park etti.
- They live nearby.
- Onlar yakında yaşarlar.
- My wife buys vegetables from a supermarket nearby.
- Karım yakınlardaki bir süpermarketten sebze alıyor.
- Tom watched from nearby.
- Tom yakından izledi.
- There must be a fire nearby.
- Yakında bir yangın olmalı.
- I haven't seen any bus-stops nearby.
- Yakınlarda hiç otobüs durağı görmedim.
- Do you live nearby?
- Yakınlarda mı oturuyorsun?
- Is there a hat shop nearby?
- Yakınlarda bir şapka dükkanı var mı?
- Tom stood nearby.
- Tom yakında durdu.
- The thieves used a wheelbarrow to transport the giant gold coin to nearby Monbijou Park.
- Hırsızlar dev altın sikkeyi yakındaki Monbijou Park'a taşımak için bir el arabası kullanmıştır.
- Does Tom live nearby?
- Tom yakınlarda mı oturuyor?
- Do you know a cheap hotel nearby?
- Yakınlarda ucuz bir otel biliyor musun?
- I live nearby.
- Yakınlarda oturuyorum.
- I haven't seen any bus-stops nearby.
- Ben yakında herhangi bir otobüs durağu görmedim.
Show More (139)
|