| 1 |
negotiable |
müzakere edilebilir |
adj. |
|
- Fundamental rights are not negotiable, and their infringement can never be justified.
- Temel haklar müzakere edilemez ve ihlal edilmeleri asla haklı gösterilemez.
- The Copenhagen criteria have not been met and they are not negotiable.
- Kopenhag kriterleri yerine getirilmemiştir ve müzakere edilebilir değildir.
- I want to take this opportunity to reiterate that there are certain things that are not negotiable.
- Bu vesileyle, müzakere edilemeyecek bazı hususlar olduğunu yinelemek istiyorum.
- The Copenhagen criteria have not been met and they are not negotiable.
- Kopenhag kriterleri yerine getirilmemiştir ve bunlar müzakere edilebilir değildir.
Show More (1)
|
| 2 |
negotiable |
ciro edilebilir |
adj. |
|
- The name of the payee is an important aspect of a negotiable check.
- Alacaklının adı, ciro edilebilir bir çekin önemli bir özelliğidir.
- Hallie felt confused when her check turned out to be not negotiable.
- Hallie, çekinin ciro edilemez olduğunu öğrenince şaşkına döndü.
Show More (-1)
|
| 3 |
negotiable |
tartışılabilir |
adj. |
|
- It's all negotiable.
- Her şey tartışılabilir.
- Everything's negotiable.
- Her şey tartışılabilir.
Show More (-1)
|
| 4 |
negotiable |
seyahat edilebilir |
adj. |
|
- The highway between the two cities is primarily negotiable.
- İki şehir arasındaki otoyol genellikle seyahat edilebilir şekildedir.
Show More (-2)
|
| 5 |
negotiable |
geçilebilir |
adj. |
|
- It is a difficult but negotiable road.
- Zor ama geçilir bir yoldur.
Show More (-2)
|
| 6 |
negotiable |
pazarlık edilebilir |
adj. |
|
- Arthur offered contractors negotiable prices.
- Arthur, müteahhitlere pazarlık edilebilir fiyatlar teklif etti.
Show More (-2)
|
