nicely - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
nicely güzel adv.
  • I hope we shall come nicely to an agreement tomorrow in the vote.
  • Yarın yapılacak oylamada güzel bir anlaşmaya varacağımızı umuyorum.
  • If you write nicely now, papa'll give you a nice horsey.
  • Şimdi güzel yazarsan baban sana şirin bir at verecek.
  • Tom was nicely dressed.
  • Tom güzel giyinmişti.
Show More (6)
nicely iyi adv.
  • I think this will do nicely.
  • Sanırım bu iyi olacak.
  • It has worked out nicely.
  • İyi iş çıkardı.
  • Tom doesn't treat Mary very nicely.
  • Tom, Mary'ye pek iyi davranmıyor.
Show More (3)
nicely güzel bir şekilde adv.
  • We can live with it quite nicely and, more to the point, it is a report which is conducive to consensus.
  • Bununla gayet güzel bir şekilde yaşayabiliriz ve daha da önemlisi, uzlaşmaya elverişli bir rapordur.
  • The logo and slogan should also sync nicely with one another.
  • Logo ve slogan da birbiriyle güzel bir şekilde uyumlu olmalıdır.
  • Layla dressed nicely.
  • Leyla güzel bir şekilde giyindi.
Show More (1)
nicely güzelce adv.
  • If you write nicely now, papa'll give you a nice horsey.
  • Şimdi güzelce yazarsan babacık sana şirin bir at verecek.
  • If you write nicely now, papa'll give you a nice horsey.
  • Şimdi güzelce yazarsan, baban sana şirin bir at verecek.
  • The fire's blazing nicely now.
  • Yangın şimdi güzelce yanıyor.
Show More (1)
nicely kibarca adv.
  • Please treat me nicely now.
  • Lütfen şimdi bana kibarca davran.
  • That's not a very nicely asked question.
  • Bu pek kibarca sorulmuş bir soru değil.
Show More (-1)
nicely çok iyi adv.
  • Tom did very nicely.
  • Tom çok iyi iş çıkardı.
Show More (-2)
nicely tam olarak adv.
  • Tom's vacation plans dovetail nicely with Mary's.
  • Tom'un tatil planları Mary'ninkilerle tam olarak örtüşüyor.
Show More (-2)