|
- I suspect that I was over the limit on Monday on the bus from Basle Airport to Strasbourg!
- Pazartesi günü Basle Havaalanı'ndan Strazburg'a giden otobüste sınırı aştığımdan şüpheleniyorum!
- Mary hopes Tom will sit next to her on the bus.
- Mary otobüste Tom'un yanına oturacağını umuyor.
- Take a bicycle with you on the bus - can you do that in this country?
- Otobüse bisikletle binmek - bu ülkede bunu yapabilir misin?
- The mother breastfed her child on the bus.
- Anne otobüste çocuğunu emzirdi.
- I left my umbrella on the bus.
- Şemsiyemi otobüste bıraktım.
- We can eat lunch on the bus.
- Otobüste öğle yemeği yiyebiliriz.
- Tom fell asleep on the bus and missed his stop.
- Tom otobüste uyuyakalıp durağını kaçırdı.
- It's hard to do homework on the bus.
- Otobüste ödev yapmak zordur.
- Tom is already on the bus.
- Tom zaten otobüste.
- Come on, the bus is here.
- Hadi, otobüs burada.
- We were all on the bus.
- Hepimiz otobüsteydik.
- Tom fell asleep on the bus and missed his stop.
- Tom otobüste uyuyakaldı ve durağını kaçırdı.
- Tom sat next to you on the bus, didn't he?
- Tom otobüste yanında oturdu, değil mi?
- I left my briefcase on the bus.
- Çantamı otobüste unutmuşum.
- Tom wasn't able to sleep on the bus.
- Tom otobüste uyuyamadı.
- I was the only one other than the driver on the bus.
- Otobüste şoförden başka bir tek ben vardım.
- My purse was stolen on the bus.
- Otobüste cüzdanım çalındı.
- I lost my hat on the bus.
- Şapkamı otobüste kaybettim.
- Did something happen on the bus?
- Otobüste mi bir şey oldu?
- We can eat lunch on the bus.
- Öğle yemeğini otobüste yiyebiliriz.
- I ate on the bus.
- Otobüste yemek yedim.
- How much is the fare on the bus?
- Otobüste bilet ücreti ne kadar?
- I wasn't able to sleep on the bus.
- Otobüste uyuyamadım.
- I often talk to him on the bus.
- Onunla sık sık otobüste konuşuyorum.
- An old man sat next to me on the bus.
- Otobüste yanıma yaşlı bir adam oturdu.
- Look at those pathetic tourists on the bus.
- Otobüsteki şu zavallı turistlere bak.
- I slept on the bus.
- Otobüste uyudum.
- She left her umbrella on the bus.
- Şemsiyesini otobüste bıraktı.
- I came to school with Tom on the bus.
- Otobüste Tom'la okula geldim.
- Tom wasn't able to sleep on the bus.
- Tom, otobüste uyuyamıyordu.
- The old lady sitting next to you on the bus looked very tired.
- Otobüste yanınızda oturan yaşlı kadın çok yorgun görünüyordu.
- There were thirty passengers on the bus.
- Otobüste otuz yolcu vardı.
- Tom was also on the bus.
- Tom da otobüsteydi.
- Two girls threw up on the bus in two days.
- İki günde iki kız otobüste kustu.
- That umbrella looks the same as the one I found on the bus.
- Bu şemsiye otobüste bulduğumla aynı görünüyor.
- May I leave my belongings on the bus?
- Eşyalarımı otobüste bırakabilir miyim?
- That is the same umbrella as I found on the bus.
- Bu, otobüste bulduğum şemsiyenin aynısı.
- Tom left his umbrella on the bus.
- Tom şemsiyesini otobüste bıraktı.
- We'll eat lunch on the bus.
- Öğle yemeğini otobüste yeriz.
- At the time of the accident, almost all of the passengers on the bus were sleeping.
- Kaza sırasında otobüsteki yolcuların neredeyse tamamı uyuyordu.
- Did something happen on the bus?
- Otobüste bir şey mi oldu?
- He left his umbrella on the bus.
- Şemsiyesini otobüste unutmuş.
- Tom left the umbrella on the bus.
- Tom şemsiyeyi otobüste unutmuş.
- I ran into Mr Lynch on the bus.
- Otobüste Bay Lynch ile karşılaştım.
- Come on, the bus is here.
- Hadi, otobüs geldi.
- I must have left it on the bus.
- Onu otobüste bırakmış olmalıyım.
- There weren't many passengers on the bus.
- Otobüste çok yolcu yoktu.
- The mother breastfed her child on the bus.
- Anne çocuğunu otobüste emzirdi.
- She sat next to him on the bus.
- Otobüste onun yanında oturdu.
- Tom is on the bus.
- Tom otobüste.
- Tom hopes Mary will sit next to him on the bus.
- Tom, Mary'nin otobüste yanına oturacağını umuyor.
- I was the only one other than the driver on the bus.
- Otobüste şoförden başka tek kişi bendim.
- How much time do you spend on the bus every day?
- Her gün otobüste ne kadar zaman harcıyorsunuz?
- I don't like reading on the bus.
- Otobüste okumaktan hoşlanmam.
- Most of the passengers on the bus were sleeping.
- Otobüsteki yolcuların çoğu uyuyordu.
- Why did you pretend not to see me when we were on the bus together?
- Otobüste birlikteyken neden beni görmemiş gibi davrandın?
- There weren't many passengers on the bus.
- Otobüste fazla yolcu yoktu.
- I slept on the bus.
- Ben otobüste uyudum.
- May I leave my belongings on the bus?
- Kişisel eşyalarımı otobüste bırakabilir miyim?
- Let's sit next to each other on the bus.
- Otobüste yan yana oturalım.
- I ran into a friend on the bus.
- Otobüste bir arkadaşımla karşılaştım.
- I must have left it on the bus.
- Otobüste unutmuş olmalıyım.
- Mary hopes Tom will sit next to her on the bus.
- Mary Tom'un otobüste onun yanına oturacağını umuyor.
- Why did you pretend not to see me when we were on the bus together?
- Birlikte otobüsteyken neden beni görmezden geldin?
- The boy gave up his seat to the old man on the bus.
- Çocuk, otobüste koltuğunu yaşlı adama verdi.
- She may have left her umbrella on the bus.
- Şemsiyesini otobüste bırakmış olabilir.
- I left my umbrella on the bus.
- Şemsiyemi otobüste unutmuşum.
- I ran into Mr Lynch on the bus.
- Otobüste Bay Lynch'e rastladım.
- Tom sat next to Mary on the bus.
- Tom otobüste Mary'nin yanına oturdu.
- Tom and Mary sat together on the bus.
- Tom ve Mary otobüste birlikte oturdular.
- He carelessly forgot the camera on the bus.
- Kamerayı dikkatsizce otobüste unuttu.
- We were all on the bus together.
- Otobüste hep beraberdik.
- I often talk to him on the bus.
- Sık sık onunla otobüste konuşurum.
- I wasn't the only Canadian on the bus.
- Otobüste tek Kanadalı değildim.
- I'm getting on the bus.
- Otobüse biniyorum.
- She left her umbrella on the bus.
- Şemsiyesini otobüste unutmuş.
- I lost my hat on the bus.
- Otobüste şapkamı kaybettim.
- Tom and Mary often sit next to each other on the bus.
- Tom ve Mary otobüste sık sık birbirinin yanına oturur.
- The boy gave up his seat to the old man on the bus.
- Oğlan otobüste yaşlı adama yerini verdi.
- The foreign tourists sat on the bus and looked out the window.
- Yabancı turistler otobüste oturup pencereden dışarı baktılar.
- I bumped into an old friend on the bus.
- Otobüste eski bir arkadaşa rastladım.
- An old man sat next to me on the bus.
- Yaşlı bir adam otobüste yanıma oturdu.
- I couldn't sleep on the bus.
- Otobüste uyuyamadım.
- What happened on the bus?
- Otobüste ne oldu?
- When I was traveling from Boston to New York, I met a nice girl on the bus.
- Boston'dan New York'a seyahat ederken otobüste hoş bir kızla tanıştım.
- When I was traveling from Boston to New York, I met a nice girl on the bus.
- Boston'dan New York'a seyahat ederken otobüste güzel bir kızla tanıştım.
- Tom was the first one on the bus.
- Tom otobüste ilk kişiydi.
- Can I buy a ticket on the bus?
- Otobüste bilet alabilir miyim?
- I wasn't the only Canadian on the bus.
- Otobüsteki tek Kanadalı ben değildim.
- That is the same umbrella that I found on the bus.
- Bu, otobüste bulduğum şemsiyenin aynısı.
- Tom and Mary often sit next to each other on the bus.
- Tom ve Mary otobüste sık sık yan yana otururlar.
- Tom must've left his umbrella on the bus.
- Tom şemsiyesini otobüste bırakmış olmalı.
- I don't like reading on the bus.
- Otobüste kitap okumayı sevmiyorum.
- Which one of you wasn't on the bus?
- Hanginiz otobüste değildi?
- It was very crowded on the bus.
- Otobüs çok kalabalıktı.
- He and I often chat on the bus.
- O ve ben sık sık otobüste sohbet ederiz.
- My wallet was stolen on the bus.
- Cüzdanım otobüste çalındı.
- I don't remember seeing Tom on the bus.
- Tom'u otobüste gördüğümü hatırlamıyorum.
- Tom fell asleep on the bus.
- Tom otobüste uyuyakaldı.
- I ate on the bus.
- Otobüste yedim.
- I was on the bus.
- Otobüsteydim.
- I left my briefcase on the bus.
- Çantamı otobüste bıraktım.
- Fifty people can ride on the bus.
- Otobüse elli kişi binebilir.
- Tom sat next to you on the bus, didn't he?
- Tom otobüste senin yanına oturdu, değil mi?
- Tom is on the bus to the city.
- Tom şehre giden otobüste.
- We can talk on the bus.
- Otobüste konuşabiliriz.
- I had my wallet stolen on the bus.
- Otobüste cüzdanımı çaldırdım.
- He left his umbrella on the bus.
- O, şemsiyesini otobüste bıraktı.
- I ran into a friend on the bus.
- Otobüste bir arkadaşa rastladım.
- Fifty people can ride on the bus.
- Otobüse elli kişi binebiliyor.
- My wallet was stolen on the bus.
- Otobüste cüzdanım çalındı.
- Two girls threw up on the bus in two days.
- İki gün içinde iki kız otobüste kustu.
- It was yesterday morning that I saw Tom on the bus.
- Tom'u dün sabah otobüste gördüm.
- Tom is already on the bus.
- Tom çoktan otobüse bindi.
- A stranger spoke to me on the bus.
- Otobüste bir yabancı benimle konuştu.
- At the time of the accident, almost all of the passengers on the bus were sleeping.
- Kaza sırasında otobüsteki yolcuların neredeyse tamamı uyumaktaydı.
- That is the same umbrella as I found on the bus.
- O, otobüste bulduğum şemsiye ile aynı.
- We'll eat lunch on the bus.
- Öğle yemeğini otobüste yiyeceğiz.
- Tom was on the bus, too.
- Tom da otobüsteydi.
- She fell asleep on the bus.
- Otobüste uyuyakalmış.
- We were all on the bus together.
- Hepimiz birlikte otobüsteydik.
- We got on the bus there.
- Biz otobüse oradan bindik.
- Get on the bus.
- Otobüse bin.
- How much is the fare on the bus?
- Otobüs ücreti ne kadar?
- Tom left his umbrella on the bus.
- Tom şemsiyesini otobüste unuttu.
- Tom slept on the bus.
- Tom otobüste uyudu.
- Tom was on the bus with Mary.
- Tom otobüste Mary ile birlikteydi.
- Tom sat on the bus next to Mary.
- Tom, otobüste Mary'nin yanında oturdu.
- Tom sat on the bus next to Mary.
- Tom otobüste Mary'nin yanına oturdu.
- I hate standing on the bus.
- Otobüste ayakta durmaktan nefret ediyorum.
- Tom was on the bus with Mary.
- Tom, Mary ile otobüsteydi.
- Tom must've left his umbrella on the bus.
- Tom şemsiyesini otobüste unutmuş olmalı.
- That umbrella looks the same as the one I found on the bus.
- O şemsiye otobüste bulduğumla aynı gibi görünüyor.
- Three more passengers got on the bus.
- Otobüse üç yolcu daha bindi.
- She fell asleep on the bus.
- O, otobüste uyuyakaldı.
- Tom was so distracted that he left his camera on the bus.
- Tom'un dikkati o kadar dağılmış ki kamerasını otobüste unutmuş.
- Tom was so distracted that he left his camera on the bus.
- Tom'un o kadar dikkati dağılmış ki fotoğraf makinesini otobüste bıraktı.
- It's hard to do homework on the bus.
- Otobüste ödev yapmak çok zor.
- I left your umbrella on the bus.
- Şemsiyeni otobüste unuttum.
- I ran into Tom on the bus.
- Otobüste Tom'a rastladım.
- My purse was stolen on the bus.
- Cüzdanım otobüste çalındı.
- My purse was stolen on the bus.
- Otobüste cüzdanımı çaldırdım.
- He carelessly forgot the camera on the bus.
- Dikkatsizce kamerayı otobüste unuttu.
- Tom was on the bus.
- Tom otobüsteydi.
- She may have left her umbrella on the bus.
- Şemsiyesini otobüste unutmuş olabilir.
- Did something happen on the bus?
- Otobüste bir şey oldu mu?
- I ran into a friend of mine on the bus.
- Otobüste bir arkadaşıma rastladım.
- Tom left the umbrella on the bus.
- Tom, şemsiyeyi otobüste bıraktı.
- I bumped into an old friend on the bus.
- Otobüste eski bir arkadaşıma rastladım.
- There were a lot of people on the bus.
- Otobüste bir sürü insan vardı.
- There were only three children on the bus.
- Otobüste sadece üç çocuk vardı.
- At the time of the accident, almost all of the passengers on the bus were sleeping.
- Kaza anında, neredeyse otobüsteki yolcuların hepsi uyuyordu.
- I came to school with Tom on the bus.
- Okula Tom'la birlikte otobüsle geldim.
- I left your umbrella on the bus.
- Şemsiyeni otobüste bıraktım.
- Steve is getting on the bus.
- Steve otobüse biniyor.
- Tom was the first one on the bus.
- Tom otobüse ilk binen kişiydi.
- How much time do you spend on the bus every day?
- Her gün otobüste ne kadar zaman geçiriyorsun?
Show More (154)
|
