parliamentary - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
parliamentary parlamentolu adj.
  • More budgetary control, more parliamentary control, means more transparency and more responsibility.
  • Daha fazla bütçe kontrolü, daha fazla parlamento kontrolü, daha fazla şeffaflık ve daha fazla sorumluluk anlamına gelir.
  • This parliamentary resolution refreshes the political story of the Charter.
  • Bu parlamento kararı Şart'ın siyasi hikayesini tazelemektedir.
  • I understand full well that parliamentary debate is rooted in polemics.
  • Parlamento tartışmalarının temelinde polemiklerin yattığını gayet iyi anlıyorum.
Show More (79)
parliamentary parlamenter adj.
  • Some headway has been made in terms of Asia-Europe parliamentary dialogue.
  • Asya-Avrupa parlamenter diyaloğu açısından bazı ilerlemeler kaydedilmiştir.
  • The Joint Parliamentary Assembly is at a watershed.
  • Karma Parlamenter Asamble bir dönüm noktasındadır.
  • We in this Parliament decided to terminate our parliamentary relationship with Pakistan.
  • Bu Parlamento'da Pakistan ile parlamenter ilişkimizi sona erdirmeye karar verdik.
Show More (35)
parliamentary meclis adj.
  • We got a bit further with the Parliamentary budget in terms of truth and clarity.
  • Gerçeklik ve açıklık açısından Meclis bütçesiyle biraz daha yol aldık.
  • Another is on the parliamentary agenda but not on the Council's.
  • Bir diğeri ise meclis gündeminde yer almakta ancak Konsey'in gündeminde bulunmamaktadır.
  • Several parliamentary enquiries are under way involving prominent politicians suspected of embezzlement.
  • Yolsuzluk şüphesi altında olan bazı tanınmış siyasetçiler ile ilgili meclis soruşturmaları sürmektedir.
Show More (3)
parliamentary parlamentoya ait adj.
  • As for UCITS-1, the Council wholly or partially approved 20 of Parliament's 24 amendments.
  • UCITS-1 hususunda ise Konsey, Parlamentoya ait 24 tadilin 20'sini tamamen veya kısmen onaylamıştır.
Show More (-2)