| 1 |
pepper |
biber |
n. |
|
- Peppers can add a different taste to the stew.
- Biber, güvece ayrı bir tat katabilir.
- Go easy on the pepper.
- Biberde yavaş ol.
- Please pass me the salt and pepper.
- Lütfen bana tuzu ve biberi ver.
- You put far too much pepper in it.
- İçine çok fazla biber koymuşsun.
- Don't use too much pepper.
- Çok fazla biber kullanma.
- I like pepper.
- Biberi severim.
- Pass me the pepper grinder.
- Biber öğütücüyü uzatır mısın?
- How about adding a touch of pepper?
- Biraz biber eklemeye ne dersin?
- After you've mixed everything well, add salad dressing and a little pepper!
- Her şeyi iyice karıştırdıktan sonra, salata sosu ve biraz biber ekleyin!
- Tom asked Mary to pass him the salt and pepper.
- Tom Mary'den tuz ve biberi uzatmasını istedi.
- You put in too much pepper.
- Çok fazla biber koydun.
- The only spice Tom puts on meat is pepper.
- Tom'un ete koyduğu tek baharat biberdir.
- Please pass the salt and pepper.
- Lütfen tuz ve biberi uzatır mısın?
- Could you pass me the pepper, please?
- Bana biberi uzatır mısın lütfen?
- Add a little more pepper.
- Biraz daha biber ekle.
- Please pass me the salt and pepper.
- Lütfen tuz ve biberi bana uzat.
- I'd like some pepper.
- Biraz biber istiyorum.
- Pass me the salt and pepper, please.
- Tuzu ve biberi uzatır mısınız, lütfen?
- Please pass the salt and pepper.
- Lütfen tuzu ve biberi uzatın.
- Don't use too much pepper.
- Çok fazla biber kullanmayın.
- Could you pass me the pepper, please?
- Bana biberi uzatır mısınız lütfen?
- Do you want pepper on it?
- Üzerine biber ister misin?
- Could you pass me the pepper, please?
- Biberi uzatır mısın lütfen?
- This is the first time I've ever put pepper on my eggs.
- İlk defa yumurtalarıma biber koyuyorum.
- Please pass me the pepper.
- Lütfen biberi uzatır mısın?
- Please pass the pepper.
- Lütfen biberi uzat.
- Please pass me the pepper.
- Lütfen biberi bana uzat.
- Pass me the salt and pepper, please.
- Bana tuzu ve biberi uzat lütfen.
- It was watery soup spiced with pepper and rancid oil.
- Biber ve ekşimiş yağ ile baharatlandırılmış sulu bir çorbaydı.
- Would you pass the salt and pepper?
- Tuzu ve biberi uzatır mısın?
- He always eats eggs without salt and pepper.
- O her zaman yumurtaları tuzsuz ve bibersiz yer.
- Don't put so much pepper in the soup.
- Çorbaya çok biber koyma.
- This is the first time I've ever put pepper on my eggs.
- İlk kez yumurtalarıma biber serptim.
- Could you pass me the pepper, please?
- Biberi uzatır mısınız lütfen?
- Could you please pass me the pepper?
- Bana biberi uzatır mısın?
- Please pass the pepper.
- Lütfen biberi ver.
- Tom asked Mary to pass him the salt and pepper.
- Tom Mary'den ona tuz ve biberi uzatmasını istedi.
- We've just run out of salt and pepper.
- Tuz ve biberimiz bitti.
- Go easy on the pepper.
- Biber kullanırken ölçülü ol.
- He always eats eggs without salt or pepper.
- Yumurtayı her zaman tuz ya da biber olmadan yer.
- You put in too much pepper.
- Çok fazla biber koymuşsun.
- Do you want fresh ground pepper on your salad?
- Salatana taze çekilmiş biber ister misin?
- Maybe it's best not to add pepper.
- Belki de biber eklememek en iyisidir.
- You put far too much pepper in it.
- Onun içine çok fazla biber koydun.
- I seasoned the fish with salt and pepper.
- Tuz ve biberle balığı çeşnilendirdim.
- Tom eats eggs without salt or pepper.
- Tom yumurtaları tuzsuz ve bibersiz yer.
- How about adding a touch of pepper?
- Bir tutam biber eklemeye ne dersin?
- Please give me salt and pepper.
- Lütfen bana tuz ve biber ver.
- Add salt and pepper to taste.
- Tat vermek için tuz ve biber ilave et.
- Do you want pepper on it?
- Üstüne biber ister misiniz?
- I'd like some pepper.
- Biraz biber isterim.
- Pepper burned his mouth.
- Biber ağzını yaktı.
- Could you please pass me the pepper?
- Lütfen bana biberi uzatır mısın?
- Pepper burned his mouth.
- Biber onun ağzını yaktı.
- I like pepper.
- Biber severim.
Show More (52)
|
| 2 |
pepper |
karabiber |
n. |
|
- He put extra pepper into his soup.
- Çorbasına fazladan karabiber koydu.
- He always eats eggs without salt or pepper.
- Her zaman tuzsuz ve karabibersiz yumurta yer.
- He always eats eggs without salt and pepper.
- Her zaman tuzsuz ve karabibersiz yumurta yer.
- Please give me salt and pepper.
- Lütfen bana tuz ve karabiber ver.
- Add salt and pepper to taste.
- Tat vermesi için tuz ve karabiber ekleyin.
- Tom eats eggs without salt or pepper.
- Tom yumurtayı tuzsuz ve karabibersiz yer.
- Do you want fresh ground pepper on your salad?
- Salatanda taze çekilmiş karabiber istiyor musun?
Show More (4)
|
| 3 |
pepper |
(soru) yağmuruna tutmak |
v. |
|
- The celebrity escaped from being peppered by reporters.
- Ünlü isim, muhabirler tarafından soru yağmuruna tutulmaktan kaçtı.
Show More (-2)
|
| 4 |
pepper |
(kurşun) yağdırmak |
v. |
|
- The mafia peppered the journalist's car.
- Mafya, gazetecinin arabasına kurşun yağdırdı.
Show More (-2)
|
| 5 |
pepper |
(sorularıyla) terletmek |
v. |
|
- The journalists peppered the megastar with difficult questions.
- Gazeteciler, ünlü yıldızı zor sorularıyla terletti.
Show More (-2)
|
| 6 |
pepper |
biber eklemek |
v. |
|
- Sonia told the waiter she didn't want her steak peppered.
- Sonia, bifteğine biber eklenmesini istemediğini garsona söyledi.
Show More (-2)
|
