| 1 |
precision |
hassasiyet |
n. |
|
- She has got to the heart of the matter with her wonted precision and customary acuity.
- Kendine has hassasiyeti ve alışılagelmiş keskinliğiyle meselenin özüne inmiş.
- However, in some respects the debate has suffered from a lack of precision and balance.
- Ancak tartışma bazı açılardan hassasiyet ve denge eksikliğinden muzdariptir.
- We believe we have struck a fair balance between precision and flexibility.
- Hassasiyet ve esneklik arasında adil bir denge kurduğumuza inanıyoruz.
- We have, admittedly, produced 52 amendments in committee, but they are in the interests of greater precision.
- Kuşkusuz komitede 52 değişiklik yaptık, ancak bunlar daha fazla hassasiyet içindi.
- For the sake of precision, I would just like to put a supplementary question.
- Hassasiyet adına, sadece ek bir soru yöneltmek istiyorum.
- I would like to thank him for his clear-sightedness, precision and competence.
- Kendisine açık görüşlülüğü, hassasiyeti ve yetkinliği için teşekkür etmek istiyorum.
- However, in some respects the debate has suffered from a lack of precision and balance.
- Bununla birlikte, tartışma bazı açılardan hassasiyet ve denge eksikliğinden muzdarip olmuştur.
- Precision in measurement is important.
- Ölçümde hassasiyet önemlidir.
- Flawless precision is required in the measurements.
- Ölçümlerde kusursuz hassasiyet gerekiyor.
- This cartographer is famous for the precision in his maps.
- Bu haritacı, haritalarındaki hassasiyetle ünlüdür.
- Precision in measurement is necessary.
- Ölçümde hassasiyet gereklidir.
Show More (8)
|
| 2 |
precision |
kesinlik |
n. |
|
- We believe we have struck a fair balance between precision and flexibility.
- Kesinlik ve esneklik arasında adil bir denge kurduğumuza inanıyoruz.
- We have, admittedly, produced 52 amendments in committee, but they are in the interests of greater precision.
- Kuşkusuz komitede 52 değişiklik yaptık, ancak bunlar daha fazla kesinlik sağlamak içindir.
- The remaining amendments are technical, mainly aimed at giving greater precision to certain provisions.
- Geri kalan değişiklikler teknik olup, esas olarak belirli hükümlere daha fazla kesinlik kazandırmayı amaçlamaktadır.
- The remaining amendments are technical, mainly aimed at giving greater precision to certain provisions.
- Geri kalan değişiklikler tekniktir ve esas olarak belirli hükümlere daha fazla kesinlik kazandırmayı amaçlamaktadır.
- Precision is important in math.
- Kesinlik matematikte önemlidir.
- Precision is important in math.
- Matematikte kesinlik önemlidir.
Show More (3)
|
| 3 |
precision |
doğruluk |
n. |
|
- The orchestra executed the symphony with precision.
- Orkestra senfoniyi doğru bir şekilde icra etti.
Show More (-2)
|
| 4 |
precision |
hassas |
adj. |
|
- The army used precision bombing to destroy the enemy base.
- Ordu, düşman üssünü yok etmek için hassas bombalama kullandı.
Show More (-2)
|
