| 1 |
reunion |
toplantı |
n. |
|
- I can't stand going to class reunions.
- Sınıf toplantılarına gitmeye dayanamıyorum.
- We fixed the date for our class reunion.
- Sınıf toplantımızın tarihini belirledik.
- Tom went to a family reunion last weekend.
- Tom geçen hafta sonu bir aile toplantısına gitti.
- I was just wondering if any of you are planning to go to our high school reunion this weekend.
- Sizlerden herhangi birinin bu hafta sonu bizim lise toplantısına gitmeyi planlayıp planlamadığınızı sadece merak ediyordum.
- See you at the reunion.
- Toplantıda görüşürüz.
- I went to the reunion.
- Mezunlar toplantısına gittim.
- It is not necessary that we attend the reunion.
- Toplantıya katılmamıza gerek yok.
- Tom went to Boston for a family reunion.
- Tom Boston'a bir aile toplantısı için gitti.
- It is not necessary that we attend the reunion.
- Toplantıya katılmamız gerekli değil.
- Aren't you going to the class reunion?
- Sınıf toplantısına gitmeyecek misin?
- Two thirds of the students came to the reunion.
- Öğrencilerin üçte ikisi toplantıya geldi.
- He never participates in any reunions.
- O asla toplantılara katılmaz.
- I went to the reunion.
- Toplantıya gittim.
- Tom came back to Boston for a class reunion.
- Tom sınıf toplantısı için Boston'a geri döndü.
Show More (11)
|
| 2 |
reunion |
birleşme |
n. |
|
- Recruitment is also hampered by restrictions on family reunion, business tells us.
- İş dünyasının bize söylediğine göre, işe alımlar aile birleşimine getirilen kısıtlamalar nedeniyle de engellenmektedir.
- Recruitment is also hampered by restrictions on family reunion, business tells us.
- İş dünyası, aile birleşimine getirilen kısıtlamaların da işe alımları engellediğini söylüyor.
- All things being equal, I should be able to make the reunion next month.
- Bir aksilik yaşanmazsa gelecek ayki buluşmaya katılabilirim.
Show More (0)
|
| 3 |
reunion |
buluşma |
n. |
|
- Christmas is the best time for a family reunion.
- Noel, aile buluşması için en iyi zamandır.
Show More (-2)
|
| 4 |
reunion |
kavuşma |
n. |
|
- The only thing the young captain hoped for was a reunion with his wife.
- Genç kaptanın umduğu tek şey karısına kavuşmaktı.
Show More (-2)
|
| 5 |
reunion |
yeniden birleşme |
n. |
|
- In our opinion, this represents European reunion, not enlargement.
- Bize göre bu, Avrupa'nın genişlemesini değil yeniden birleşmesini temsil etmektedir.
Show More (-2)
|
