1 |
roar |
kükremek (aslan vb) |
v. |
|
- The wounded lion roared out in pain.
- Yaralı aslan acı içinde kükredi.
- With a deafening roar, the rocket was hurled into space.
- Sağır edici bir kükreme ile roket uzaya fırlatıldı.
- The roaring lion terrified the boy.
- Kükreyen aslan çocuğu korkutmuş.
- The bear roared and I fainted.
- Ayı kükredi ve ben bayıldım.
- Leo started to roar when he was two years old.
- Leo, iki yaşındayken kükremeye başladı.
- I am roaring like a lion.
- Ben bir aslan gibi kükrüyorum.
- The lions roared in their cages.
- Aslanlar kafeslerinde kükredi.
- The lion began to roar as we approached.
- Biz yaklaştıkça, aslan kükremeye başladı.
- Did you hear the roar of the lions?
- Aslanların kükremesini duydunuz mu?
- The lion is roaring.
- Aslan kükrüyor.
- The lions roared in their cages.
- Aslanlar kafeslerinde kükrüyorlardı.
- The crowd roared again.
- Kalabalık yine kükredi.
- We heard tigers roaring in the distance.
- Uzakta kaplanların kükrediğini duyduk.
- The roaring lion terrified the boy.
- Kükreyen aslan, oğlanı korkuttu.
- We heard tigers roaring in the distance.
- Uzakta kükreyen kaplanlar duyduk.
- I am roaring like a lion.
- Bir aslan gibi kükrüyorum.
- The lion opened its huge mouth and roared.
- Aslan kocaman ağzını açtı ve kükredi.
Show More (14)
|
2 |
roar |
kahkaha |
n. |
|
- There was a roar of laughter from the audience.
- Seyircilerden bir kahkaha tufanı koptu.
- The audience roared with laughter.
- Seyirciler kahkahalara boğuldu.
- There was a roar of laughter from the audience.
- Seyirciler arasında kahkaha tufanı koptu.
- There was a roar of laughter from the audience.
- İzleyiciler kahkahaya boğulmuştu.
- There was a roar of laughter from the audience.
- Seyircilerden kahkaha sesleri yükseldi.
Show More (2)
|
3 |
roar |
kahkaha ile gülmek |
v. |
|
- Jimmy roared at Christin's joke.
- Jimmy, Christin'in şakasına kahkahalar ile güldü.
- We roared with laughter.
- Kahkaha ile güldük.
- The audience roared with laughter.
- İzleyici kahkaha ile güldü.
Show More (0)
|
4 |
roar |
uğultu |
n. |
|
- I read my e-book while listening to the roar of the wind.
- Rüzgârın uğultusunu dinlerken e-kitabımı okudum.
- The roar of the fire drowned the screams.
- Yangının uğultusu çığlıkları bastırdı.
Show More (-1)
|
5 |
roar |
gürültü |
n. |
|
- The roar of their own cannons was extremely loud.
- Kendi toplarının gürültüsü son derece yüksekti.
- The roar of the fire drowned the screams.
- Yangının gürültüsü çığlıkları bastırdı.
Show More (-1)
|
6 |
roar |
haykırmak |
v. |
|
- The protester road altogether.
- Protestocular hep birlikte haykırdı.
Show More (-2)
|
7 |
roar |
kükreme |
n. |
|
- Lion roars can be heard from up to 5 miles away.
- Aslan kükremeleri 5 mil öteden duyulabilir.
Show More (-2)
|
8 |
roar |
hızla geçmek |
v. |
|
- The red sports car roared off at the red light.
- Kırmızı spor araba kırmızı ışıkta hızla geçti.
Show More (-2)
|
9 |
roar |
yüksek ses |
n. |
|
- We roared with laughter.
- Yüksek sesle kahkaha attık.
Show More (-2)
|
10 |
roar |
gürlemek |
v. |
|
- The roar of their own cannons was extremely loud.
- Kendi toplarının gürlemesi son derece gürültülüydü.
Show More (-2)
|