Englisch | Türkisch | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | run over with something v. | ile gelmek/uğramak |
Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | run over with (something) v. | (bir şeyle, araçla, arabayla) ezmek | ||
Tom couldn't bear to look at the dog he'd just run over with his car. Tom arabasıyla ezdiği köpeğe bakmaya dayanamadı. More Sentences |
||||
Phrasals | run over something with someone v. | biriyle bir şeyi gözden geçirmek/incelemek | ||
Phrasals | run over with (something) v. | (bir şeyi ) kapıp gelmek | ||
Phrasals | run over with (something) v. | (bir şeyle) birlikte koşarak gelmek | ||
Phrasals | run over with (something) v. | (bir şeyi) alıp hızlıca gelmek | ||
Phrasals | run over with (something) v. | (bir şeyi) biriyle incelemek | ||
Phrasals | run over with (something) v. | biriyle (bir şeyin) üstünden geçmek | ||
Phrasals | run over with (something) v. | biriyle (bir şeyi) tekrar okumak | ||
Phrasals | run over with (something) v. | (bir şeyle, araçla, arabayla) üstünden geçmek |