|
- The cost of developing and marketing orphan medicinal products would not be recovered by their expected sales.
- Yetim tıbbi ürünlerin geliştirilmesi ve pazarlanmasının maliyeti, beklenen satışlarıyla karşılanamayacaktır.
- In future, dealers will not be obliged to offer both sales and servicing.
- Gelecekte bayilerin hem satış hem de servis hizmeti sunma zorunluluğu olmayacak.
- That will add days to sales for only for two years' worth of savings.
- Bu da sadece iki yıllık tasarruf için satışlara günler ekleyecektir.
- Sales have increased by 80%, admittedly not only thanks to advertising, but even so.
- Satışlar %80 oranında arttı, kuşkusuz sadece reklam sayesinde değil, ama yine de öyle.
- Finally, I am delighted to find out that the Commission adopted a regulation on sales stimulation yesterday.
- Son olarak Komisyonun dün satış teşvikine ilişkin bir yönetmelik kabul ettiğini öğrenmekten memnuniyet duyuyorum.
- Furthermore, they mostly cover small kiosks and canteens with a sales area of less than 200 square metres.
- Ayrıca, çoğunlukla 200 metrekareden daha az satış alanına sahip küçük büfeleri ve kantinleri kapsamaktadır.
- Only a sales and test ban will remove such products from our shelves.
- Sadece satış ve test yasağı bu tür ürünleri raflarımızdan kaldıracaktır.
- It is reasonable that sales at a loss should be regulated at national level.
- Zararına satışların ulusal düzeyde düzenlenmesi makuldür.
- Indeed, unit sales are increasing rapidly in a world where more and more people are living alone.
- Gerçekten de, giderek daha fazla insanın yalnız yaşadığı bir dünyada birim satışlar hızla artmaktadır.
- We need to look at the issue of missile sales and testing, and the linked inevitable missile exports.
- Füze satışları, testleri ve bunlarla bağlantılı kaçınılmaz füze ihracatı konusuna bakmamız gerekiyor.
- These timber sales should be supported by strong media coverage in Member States.
- Bu kereste satışları Üye Devletlerde güçlü bir medya kapsamı ile desteklenmelidir.
- Forty-six percent of companies expect the proportion of their cross-border sales to increase with harmonisation.
- Şirketlerin yüzde 46'sı uyumlaştırma ile birlikte sınır ötesi satışlarının oranının artmasını beklemektedir.
- The litmus test for the genetic engineering industry is not authorisation but sales.
- Genetik mühendisliği endüstrisi için turnusol testi izin değil, satıştır.
- The medicinal products market is unique and our objective must not be to encourage maximum sales.
- Tıbbi ürünler pazarı benzersizdir ve amacımız maksimum satışı teşvik etmek olmamalıdır.
- The agricultural sales co-operatives and their unions buy products from their members.
- Tarım satış kooperatifleri ve onların birlikleri, üyelerinden ürünler satın almaktadır.
- Therefore, for fruit juices, the sales name should not lead to any confusion.
- Bu nedenle meyve suları için satış ismi herhangi bir karışıklığa yol açmamalıdır.
- This is why a ban on both sales and testing should be introduced.
- Bu nedenle hem satış hem de test yasağı getirilmelidir.
- This situation did not change on the following Monday, when sales began in many European countries.
- Bu durum, birçok Avrupa ülkesinde satışların başladığı bir sonraki Pazartesi günü de değişmedi.
- Meat should remain traceable, whether at the production or sales stage.
- Et, ister üretim ister satış aşamasında olsun izlenebilir olmalıdır.
- As long as increased car speeds are used as a sales argument, I shall remain suspicious of the industry.
- Artan araç hızları bir satış argümanı olarak kullanıldığı sürece, sektöre şüpheyle yaklaşmaya devam edeceğim.
- At the moment, manufacturers can demand that dealers provide servicing as well as sales.
- Şu anda üreticiler bayilerden satışın yanı sıra servis hizmeti de vermelerini talep edebiliyor.
- The medicinal products market is unique and our objective must not be to encourage maximum sales.
- Tıbbi ürünler piyasası kendine özgüdür ve amacımız maksimum satışı teşvik etmek olmamalıdır.
- Your very own automated sales funnel system, complete with marketing.
- Pazarlamayla birlikte kendi otomatik satış hunisi sisteminiz.
- We brought our items to the counter, and the sales clerk checked us out.
- Ürünlerimizi kasaya getirdik ve satış görevlisi kasadan geçirdi.
- From there, you can adjust your marketing and sales efforts accordingly.
- Buradan itibaren tanıtım ve satış çalışmalarınızı buna göre düzenleyebiliriz.
- Your very own automated sales funnel system, complete with marketing.
- Pazarlama ile birlikte kendi otomatik satış hunisi sisteminiz.
- Systems for customer relationship management are not just for sales and marketing employees.
- Müşteri ilişkileri yönetimi sistemleri yalnızca pazarlamacılar ve satış profesyonelleri için değildir.
- I brought in a quarter of a million dollars in sales this quarter; how well did you do?
- Bu çeyrekte çeyrek milyon dolarlık satış yaptım; siz ne kadar iyi yaptınız?
- Sales have dropped off at every big department store.
- Bütün büyük mağazalarda satışlar düştü.
- This product has annual sales of about $80 million.
- Bu ürünün yıllık satışı ortalama 80 milyon dolardır.
- High tax and poor sales bankrupted the company.
- Yüksek vergi ve düşük satışlar şirketi iflas ettirdi.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
- Uluslararası satışlarımız Toyo Computer'ın adını işletmelere dünya çapında taşıyarak büyümeye devam ediyor.
- At book sales there are always so many interesting books that I can never afford them all.
- Kitap satışlarında her zaman o kadar çok ilginç kitap oluyor ki, hepsine asla param yetmiyor.
- He got an award for the highest sales at his company.
- Şirketinde en yüksek satış için bir ödül aldı.
- Tom got an award for the highest sales at his company.
- Tom, şirketinde en yüksek satışı yaptığı için ödül aldı.
- Do you have any sales experience?
- Hiç satış deneyiminiz var mı?
- His job is to promote sales.
- İşi satışları organize etmek.
- Sales fell off in the third quarter.
- Üçüncü çeyrekte satışlar azaldı.
- Our company has annual sales of a thousand million yen.
- Firmamızın bir milyon yenlik yıllık satışı var.
- What do you know about illegal weapon sales?
- Yasadışı silah satışı ile ilgili ne biliyorsunuz?
- The company is turning to export markets to make up for a decline in domestic sales.
- Şirket iç satışlardaki düşüşü telafi etmek için ihracat pazarlarına yöneliyor.
- Sales have decreased these days.
- Bugünlerde satışlar azaldı.
- Sales fell short of their goal.
- Satışlar hedeflerinin altında kaldı.
- Our company has a well organized system of 200 sales offices, located all over Japan.
- Şirketimizin Japonya'nın her yerinde bulunan 200 satış ofisinden oluşan iyi organize edilmiş bir sistemi var.
- I love going to book sales.
- Kitap satışlarına gitmeye bayılırım.
- The new product's sales exceeded expectations.
- Yeni ürünün satışları beklentileri aştı.
- This product was discontinued due to low sales.
- Bu ürün satışlarının düşük olması nedeniyle durduruldu.
- Beer sales are at the mercy of the weather.
- Bira satışları, havanın insafına kalmıştır.
- Their sales are growing.
- Satışları artıyor.
- Who's in charge of the sales section?
- Satış bölümünün sorumlusu kim?
- Beer sales are up.
- Bira satışları arttı.
- I love going to book sales.
- Kitap satışlarına gitmeyi seviyorum.
- Sales were going great.
- Satışlar harika gidiyordu.
- His job is to promote sales.
- İşi satış tanıtımı yapmak.
- We currently have 200 well organized sales offices all over Japan.
- Şu anda tüm Japonya'da iyi organize olmuş 200 satış ofisimiz var.
- I talked with our sales people.
- Satış elemanlarımızla konuştum.
- Tom is the head of the sales department.
- Tom satış departmanının başıdır.
- Do you have any sales distributors in Japan?
- Japonya'da herhangi bir satış distribütörünüz var mı?
- Sales fell off in the third quarter.
- Satışlar üçüncü çeyrekte düştü.
- The sales in Japan are small in comparison with those in Europe.
- Japonya'daki satışlar Avrupa'dakilere kıyasla az.
- All sales are final.
- Tüm satışlar sondur.
- Sales are down now.
- Satışlar şimdi düşük.
- High tax and poor sales bankrupted the company.
- Yüksek vergi ve kötü satış şirketi iflas ettirdi.
- Do you have any sales experience?
- Herhangi bir satış deneyimin var mı?
- Who's in charge of the sales section?
- Satış bölümünden kim sorumlu?
- Sami knows all the sales tactics.
- Sami bütün satış taktiklerini bilir.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
- Uluslararası satışlarımız Toyo Computer adını dünya çapında kuruluşlara taşıyarak büyümeye devam ediyor.
- Sales should double this year.
- Satışlar bu yıl iki katına çıkacak.
- Sales are down this month.
- Bu ay satışlar düşük.
- Sami knows all the sales tactics.
- Sami tüm satış taktiklerini biliyor.
- Sales are down now.
- Satışlar düştü.
- I am a member of the sales department.
- Satış departmanının bir üyesiyim.
- What do you know about illegal weapon sales?
- Yasadışı silah satışları hakkında ne biliyorsun?
- This product has annual sales of about $80 million.
- Bu ürünün yıllık satışı yaklaşık 80 milyon dolar.
- Sales are down this month.
- Bu ay satışlar düştü.
- The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
- Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
- Sales are down.
- Satışlar düştü.
- Sales have been off this month.
- Bu ay satışlar düştü.
- He's in charge of the sales department.
- Satış departmanından sorumlu.
- Sales have decreased these days.
- Satışlar bugünlerde azaldı.
- Sales of prescription opioids in the United States have nearly quadrupled from 1999 to 2014.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde reçeteli opioid satışları 1999'dan 2014'e kadar neredeyse dört kat artmıştır.
- Our sales are decreasing.
- Satışlarımız azalıyor.
- The pay is based on sales.
- Maaşlar satışa göre belirleniyor.
- He is the head of the sales department.
- O satış departmanının başı.
- My sales ad wasn't responded to.
- Satış ilanıma cevap gelmedi.
- Our company has annual sales of a thousand million yen.
- Şirketimizin yıllık satışları bin milyon yen.
- Dan was reassigned to work at the sales department.
- Dan satış departmanında çalışmak üzere yeniden atandı.
- He's in charge of the sales department.
- Satış bölümünden sorumlu.
- Sales have been off this month.
- Bu ay satışlar iyi değil.
- This product was discontinued due to low sales.
- Bu ürün düşük satışlar nedeniyle durduruldu.
- The company earned $300 million on sales of $4,000 million.
- Şirket 4 milyar dolar satıştan, 300 milyon dolar kazandı.
- Tom is the head of the sales department.
- Tom satış bölümü müdürü.
- We predict that Christmas sales will be better than expected.
- Noel satışlarının beklenenden daha iyi olacağını tahmin ediyoruz.
- Sales will continue to grow.
- Satışlar artmaya devam edecek.
- Dan was reassigned to work at the sales department.
- Dan satış departmanında yeniden işe atandı.
- Their sales are growing.
- Onların satışları artıyor.
- Advertisements for discounts and sales constantly arrive on Tom's mobile phone.
- Tom'un cep telefonuna sürekli indirim ve satış reklamları geliyor.
- I love bargain sales.
- Kelepir satışları severim.
- Tom got an award for the highest sales at his company.
- Tom şirketindeki en yüksek satış için ödül aldı.
- I talked with our sales people.
- Bizim satış elemanlarıyla konuştum.
Show More (97)
|