|
- No, seriously, something salty, like quiche with bacon.
- Hayır, cidden, tuzlu bir şey, pastırmalı kiş gibi.
- Play-Doh apparently has a salty taste.
- Görünüşe göre oyun hamurunun tuzlu bir tadı var.
- You can't drink seawater because it's too salty.
- Deniz suyu içemezsin çünkü çok tuzludur.
- This soup's too salty.
- Bu çorba çok tuzlu.
- Play-Doh apparently has a salty taste.
- Oyun hamurunun görünüşe göre tuzlu bir tadı var.
- This soup is too salty.
- Bu çorba çok tuzlu.
- Actually, the soup was too salty.
- Aslında çorba çok tuzluydu.
- This stew is a little too salty.
- Bu yahni biraz fazla tuzlu.
- Why is sweat salty?
- Ter neden tuzludur?
- Is it too salty?
- O çok tuzlu mu?
- Tom might have eaten the stew if it had been less salty.
- Daha az tuzlu olsaydı Tom güveci yiyebilirdi.
- As Tom said, this soup is too salty.
- Tom'un söylediği gibi bu çorba çok tuzlu.
- Tom might have eaten the stew if it had been less salty.
- Eğer daha az tuzlu olsaydı Tom yahniyi yiyebilirdi.
- Why are tears salty?
- Gözyaşları neden tuzludur?
- How salty this soup is!
- Bu çorba ne kadar tuzlu!
- The soup is too salty.
- Çorba çok tuzlu.
- This gravy is too salty.
- Bu sos çok tuzlu.
- Tom tasted the popcorn and decided it wasn't salty enough, so he sprinkled on some more salt.
- Tom patlamış mısırın tadına baktı ve yeterince tuzlu olmadığına karar verdi, bu yüzden biraz daha tuz serpti.
- What's your favorite salty snack?
- En sevdiğin tuzlu atıştırmalık nedir?
- The Atlantic Ocean is saltier than the Pacific Ocean.
- Atlantik Okyanusu, Pasifik Okyanusu'ndan daha tuzludur.
- My father cut down on salty food as I had advised.
- Tavsiye ettiğim üzere babam tuzlu gıdaları azalttı.
- That water is a little salty.
- O su biraz tuzlu.
- How salty is too salty?
- Ne kadar tuzlu çok tuzludur?
- This stew is a little too salty.
- Bu güveç biraz fazla tuzlu.
- Saltier water is heavier than less salty water.
- Daha tuzu su, daha az tuzlu sudan daha ağırdır.
- This is a little salty.
- Bu biraz tuzlu.
- This soup is too salty to eat.
- Bu çorba yemek için çok tuzlu.
- Halloumi is a salty cheese that can be fried or grilled.
- Hellim kızartılabilen veya ızgara yapılabilen tuzlu bir peynirdir.
- That water is a little salty.
- Bu su biraz tuzlu.
- The meal is not salty.
- Yemek tuzlu değil.
- I want to eat something salty.
- Tuzlu bir şey yemek istiyorum.
- I don't like salty food.
- Ben tuzlu yiyecekleri sevmem.
- I don't like salty food.
- Tuzlu yiyecekleri sevmiyorum.
- The soup is a bit too salty.
- Çorba biraz fazla tuzlu.
- My father cut down on salty food as I had advised.
- Babam benim de tavsiye ettiğim gibi tuzlu yiyecekleri azalttı.
- This soup is salty.
- Bu çorba tuzlu.
- What's your favorite salty snack?
- Favori tuzlu aperatifiniz nedir?
- The Atlantic Ocean is saltier than the Pacific Ocean.
- Atlas Okyanusu Büyük Okyanus'tan daha tuzludur.
- Is it too salty?
- Çok mu tuzlu?
- This water is a little salty.
- Bu su biraz tuzlu.
- I want to eat something salty.
- Tuzlu bir şeyler yemek istiyorum.
- This water is a little salty.
- Bu su biraz tuzludur.
- As Tom said, this soup is too salty.
- Tom'un dediği gibi, bu çorba çok tuzlu.
- With the exceptions of the polar regions, salty ocean water rarely freezes.
- Kutup bölgeleri hariç, tuzlu okyanus suyu nadiren donar.
- Seawater is salty.
- Deniz suyu tuzludur.
- Why are tears salty?
- Gözyaşları neden tuzlu?
- This food is too salty.
- Bu yiyecek çok tuzlu.
- Halloumi is a salty cheese that can be fried or grilled.
- Hellim, kızartılabilen veya ızgara yapılabilen tuzlu bir peynirdir.
- You can't drink seawater because it's too salty.
- Deniz suyunu içemezsin çünkü su çok tuzlu.
- This food is too salty.
- Bu yemek çok tuzlu.
- How salty this soup is!
- Bu çorba ne kadar da tuzlu!
Show More (48)
|
