saturate - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
saturate doygunluğa ulaştırmak v.
  • What is worse, the increase in mobility has resulted in all the existing infrastructural networks being saturated.
  • Daha da kötüsü, hareketlilikteki artış mevcut tüm altyapı ağlarının doygunluğa ulaşmasına yol açmıştır.
  • What is worse, the increase in mobility has resulted in all the existing infrastructural networks being saturated.
  • Daha da kötüsü, hareketlilikteki artış mevcut tüm altyapı ağlarının doygunluğa ulaşmasına neden oldu.
  • There are consequences in terms of increased traffic as the road network and air corridors are saturated.
  • Karayolu ağı ve hava koridorları doygunluğa ulaştığından trafikte artış gibi sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
Show More (0)
saturate ıslatmak v.
  • Water poured through the roof, saturating the fabrics on the table.
  • Çatıdan dökülen su, masadaki kumaşları ıslattı.
Show More (-2)
saturate (piyasayı) tam kapasite doldurmak v.
  • The market has been saturated with cars like that.
  • Piyasa bunun gibi arabalarla dolmuş durumdadır.
Show More (-2)
saturate doyurmak v.
  • The water saturates the solution with cholesterol for crystallization.
  • Su, kristalleşme için çözeltiyi kolesterol ile doyurur.
Show More (-2)