| 1 |
season |
sezon |
n. |
|
- I love going to popular holiday destinations out of season.
- Sezon dışında popüler tatil yerlerine gitmeyi seviyorum.
- In my opinion, next season the pastel colours will be popular.
- Bence gelecek sezon pastel renkler popüler olacak.
- The new season will be released next year.
- Yeni sezon önümüzdeki yıl yayınlanacak.
- The Commission’s proposal would mean the number of samples we take each season falling from ten to two.
- Komisyonun önerisi, her sezon aldığımız numune sayısının ondan ikiye düşmesi anlamına gelmektedir.
- The bathing season is set at three months in Denmark.
- Danimarka'da yüzme sezonu üç ay olarak belirlenmiştir.
- Owing to particularly favourable weather conditions, cotton production in Greece was abundant in the 2001-2002 season.
- Özellikle elverişli hava koşulları sayesinde 2001-2002 sezonunda Yunanistan'da pamuk üretimi bereketli olmuştur.
- Owing to particularly favourable weather conditions, cotton production in Greece was abundant in the 2001-2002 season.
- Özellikle elverişli hava koşulları sayesinde 2001-2002 sezonunda Yunanistan'da pamuk üretimi bol olmuştur.
- HBO confirmed the final season will only be six episodes long.
- HBO, final sezonunun yalnızca altı bölüm uzunluğunda olacağını doğruladı.
- Our capable and friendly crew is back for another season.
- Yetenekli ve güler yüzlü ekibimiz bir sezon daha geri döndü.
- So far, there is just a single season comprised of six episodes.
- Şu ana kadar sadece altı bölümden oluşan tek bir sezon var.
- Make a training plan for a full season and keep track of your progress with the extensive analysis tools.
- Tam bir sezon için bir antrenman planı yapın ve kapsamlı analiz araçlarıyla ilerlemenizi takip edin.
- There is only one season at the moment composed of six episodes.
- Şu ana kadar altı bölümden oluşan sadece bir sezon var.
- It's been a long dry season.
- Uzun ve kurak bir sezon oldu.
- We definitely look at this as a new season.
- Biz buna kesinlikle yeni bir sezon olarak bakıyoruz.
- A new political season is starting, now the citizens are at the centre, he said.
- Yeni bir siyasi sezon başlıyor, şimdi merkezde vatandaşlar var, dedi.
- Of course injuries can effect an entire season.
- Tabii ki sakatlık tüm sezonu etkileyebilir.
- Each season began with a parade of his creations.
- Her sezon kreasyonlarının geçit töreniyle başladı.
- Scott Murphy was hired as story editor, although he only wrote two episodes in the first half of the season.
- Scott Murphy, sezonun ilk yarısında yalnızca iki bölüm yazmasına rağmen hikaye editörü olarak işe alındı.
- But there's also a spring season which is less formal.
- Ama daha az resmi olan bir bahar sezonu da var.
- The company also brings new collection for the customers each season.
- Şirket ayrıca her sezon müşteriler için yeni koleksiyonlar getiriyor.
- Therefore, it is suitable for every season to visit the country.
- Bu nedenle ülkeyi ziyaret etmek her sezon uygundur.
- Such a painful, hard season.
- Çok acı verici, zor bir sezon.
- Hopefully we have a good season this year and achieve our goals.
- İnşallah bu sene başarılı bir sezon geçiririz ve hedeflerimize ulaşırız.
- Next season will be a very important one for him.
- Önümüzdeki sezon, onun için bir hayli önemli olacak.
- The final season will have only six episodes.
- Final sezonu ise sadece altı bölüm sürecek.
- Hope he has a breakout season and proves me wrong.
- Umarım başarılı bir sezon geçirir ve beni haksız çıkarır.
- We definitely look at this as a new season.
- Buna kesinlikle yeni bir sezon olarak bakıyoruz.
- That's why I already decided to write about season two.
- Bu yüzden zaten ikinci sezon hakkında yazmaya karar verdim.
- The final season will have only six episodes.
- Final sezonu da sadece altı bölümden oluşacak.
- Next season will be a very important one for him.
- Gelecek sezon onun için çok önemli olacak.
- The company also brings new collection for the customers each season.
- Şirket ayrıca her sezon müşterilerine yeni koleksiyonlar getiriyor.
- So far, there is just a single season comprised of six episodes.
- Şu ana kadar altı bölüm içeren sadece tek bir sezon var.
- If you really want to kill yourself, wait till the season is over.
- Eğer kendinizi öldürmek istiyorsanız, sezon bitene kadar bekleyin.
- In some early first season episodes, Barney had yellow hair.
- İlk sezonun başlarındaki bazı bölümlerde Barney'nin saçları sarıydı.
- HBO has previously said the final season would have six episodes.
- HBO daha önce final sezonunun altı bölümden oluşacağını söylemişti.
- No matter what happens, we'll see you next season.
- Ne olursa olsun, gelecek sezon görüşürüz.
- Of course injuries can effect an entire season.
- Tabii ki sakatlıklar tüm sezonu etkileyebilir.
- Decide on a design, theme, season, or holiday.
- Bir tasarım, tema, sezon veya tatile karar verin.
- This Vulcan unit is on a small cooling tower and this stays absolutely clean during the season.
- Bu Vulcan ünitesi küçük bir soğutma kulesi üzerinde ve bu sezon boyunca tamamen temiz kalıyor.
- I watched a whole season of Gilmore Girls.
- Gilmore Girls'ün tüm sezonunu izledim.
- Only four episodes remain in the final season.
- Final sezonunda artık sadece dört bölüm kaldı.
- HBO confirmed the final season will only be six episodes long.
- HBO final sezonunun sadece altı bölüm uzunluğunda olacağını doğruladı.
- Next season is going to be very important for him.
- Gelecek sezon onun için çok önemli olacak.
- He's got a strategy to stay here the whole season long.
- Bütün sezon boyunca burada kalmak için bir stratejisi var.
- Decide on a design, theme, season, or holiday.
- Bir tasarıma, temaya, sezona veya tatile karar verin.
- The final season will have only six episodes.
- Son sezon sadece altı bölümden oluşacak.
- Okay we'll just watch the first episode of season two.
- Tamam, ikinci sezonun ilk bölümünü izleyeceğiz.
- Hopefully we have a good season this year and achieve our goals.
- Umarım bu yıl iyi bir sezon geçirir ve hedeflerimize ulaşırız.
- The season before last I was injured and I missed many games.
- Geçen sezondan önceki sezon sakatlandım ve birçok maçı kaçırdım.
- Nicotero is expected to direct three additional episodes in the fifth season.
- Nicotero'nun beşinci sezonda üç bölüm daha yönetmesi bekleniyor.
- But the writers have this entire series planned out through the second season, so each episode is a surprise.
- Ancak yazarlar bu diziyi ikinci sezona kadar planlamışlar, dolayısıyla her bölüm bir sürpriz.
- Cannot wait for the new season, coming very soon.
- Yeni sezonu sabırsızlıkla bekliyorum, çok yakında gelecek.
- Nicotero is expected to direct three additional episodes in the fifth season.
- Nicotero'nun beşinci sezonda üç bölümü daha yönetmesi bekleniyor.
- Pumpkin season's over, and I stay way the hell away from birch beer.
- Balkabağı sezonu bitti ve ben huş birasından tamamen uzak duruyorum.
- Make a training plan for a full season and keep track of your progress with the extensive analysis tools.
- Tüm sezon için bir egzersiz planı hazırlayın ve kapsamlı inceleme araçlarıyla ilerleme durumunuzu takip edin.
- The first season of Bates Motel is very engaging for what it sets out to be.
- Bates Motel'in ilk sezonu, amacına göre oldukça ilgi çekici.
- Now the season ends, and the old vines are buried deep.
- Artık sezon bitiyor ve eski asmalar derinlere gömülüyor.
- And I'm going to go live with him there, after the season's over.
- Ve sezon bittikten sonra onunla orada yaşayacağım.
- Only four episodes remain in the final season.
- Final sezonundan geriye sadece 4 bölüm kaldı.
- Hope he has a breakout season and proves me wrong.
- Umarım bir çıkış sezonu geçirir ve beni haksız çıkarır.
- Hopefully we have a good season this year and achieve our goals.
- İnşallah bu sene iyi bir sezon geçiririz ve hedeflerimize ulaşırız.
- Nicotero is expected to direct three additional episodes in the fifth season.
- Nicotero'nun beşinci sezonda üç bölüm daha yöneteceği bekleniyor.
- Last year, late season, I started having shoulder trouble.
- Geçen yıl, sezon sonunda, omzumda sorun yaşamaya başladım.
- Scott Murphy was hired as story editor, although he only wrote two episodes in the first half of the season.
- Scott Murphy ekibe hikâye editörü olarak alınmıştır, ancak sezonun ilk yarısı boyunca sadece iki bölüm yazmıştır.
- But the writers have this entire series planned out through the second season, so each episode is a surprise.
- Ancak senaristler tüm diziyi ikinci sezona kadar planladılar, bu yüzden her bölüm bir sürpriz.
- In some early first season episodes, Barney had yellow hair.
- Bazı ilk sezon bölümlerinde Barney'nin sarı saçları vardı.
- HBO has previously said the final season would have six episodes.
- HBO daha önce final sezonunun altı bölüm olacağını söylemişti.
- Last year, late season, I started having shoulder trouble.
- Geçen yıl, sezon sonuna doğru omzumda sorun yaşamaya başladım.
- They grow and flower for a single season, then die.
- Bir sezon boyunca büyüyüp çiçek açarlar, sonra ölürler.
- The season before last I was injured and I missed many games.
- Geçtiğimiz sezon bir sakatlık geçirdim ve birçok maçı kaçırdım.
- HBO has previously said the final season would have six episodes.
- HBO daha önce final sezonunun altı bölümden oluşacağını açıklamıştı.
- We've a very important season coming up.
- Önümüzde çok önemli bir sezon var.
- The season before last I was injured and I missed many games.
- Geçen sezon sakatlandım ve birçok maçı kaçırdım.
- Halloween season is back, its time for zombies now.
- Cadılar Bayramı sezonu geri döndü, artık zombilerin zamanı geldi.
- Anyway watch the first season episodes and forget the rest.
- Her neyse, ilk sezon bölümlerini izleyin ve gerisini unutun.
- Scott Murphy was hired as story editor, although he only wrote two episodes in the first half of the season.
- Scott Murphy hikaye editörü olarak işe alındı, ancak sezonun ilk yarısında sadece iki bölüm yazdı.
- We hope this year will be a successful and exciting season.
- Bu yılın başarılı ve heyecanlı bir sezon olmasını umuyoruz.
- Make a training plan for a full season and keep track of your progress with the extensive analysis tools.
- Tüm sezon için bir antrenman planı yapın ve kapsamlı analiz araçlarıyla ilerlemenizin takibini yapın.
- Several episodes of the second season have been targets of complaints of human rights societies.
- İkinci sezonun birkaç bölümü insan hakları derneklerinin şikayetlerinin hedefi oldu.
- I watched a whole season of Gilmore Girls.
- Gilmore Girls'ün bir sezonunun tüm bölümlerini izledim.
- And in the early seasons, I wrote one script per season.
- Ve ilk sezonlarda, her sezon için bir senaryo yazdım.
- I may well take a house for the season next year.
- Gelecek sene sezon için bir ev alabilirim.
- Only four episodes remain in the final season.
- Final sezonunda sadece dört bölüm kaldı.
- Several episodes of the second season have been targets of complaints of human rights societies.
- İkinci sezonun birçok bölümü insan hakları derneklerinin şikayetlerinin hedefi oldu.
- Don't make any big decisions right after the season ends.
- Sakın sezon sona erdikten hemen sonra büyük kararlar alma.
- There is only one season at the moment composed of six episodes.
- Şu anda altı bölümden oluşan tek bir sezon var.
- Next season will be a very important one for him.
- Gelecek sezon onun için çok önemli bir sezon olacak.
- Perhaps this is a season like all others.
- Belki bu da diğerleri gibi bir sezondur.
- He's got a strategy to stay here the whole season long.
- Bütün sezon boyunca burada kalmak gibi bir stratejisi var.
- We had a rough season that year.
- O yıl zor bir sezon geçirdik.
- That was fifth season, episode eleven.
- Bu beşinci sezon, on birinci bölümdü.
- I may well take a house for the season next year.
- Gelecek yıl sezon için bir ev alabilirim.
- The company also brings new collection for the customers each season.
- Şirket aynı zamanda müşterilere her sezon yeni koleksiyonlar getiriyor.
- He's got a strategy to stay here the whole season long.
- Tüm sezon boyunca burada kalmak gibi bir stratejisi var.
- It'll be a tough and a long season for everyone.
- Herkes için zor ve uzun bir sezon olacaktır.
- HBO confirmed the final season will only be six episodes long.
- HBO, final sezonunun yalnızca altı bölüm olacağını doğruladı.
- In some early first season episodes, Barney had yellow hair.
- İlk sezonun bazı erken bölümlerinde Barney sarı saçlıydı.
- But there's also a spring season which is less formal.
- Ancak bir de daha az resmi olan bir bahar sezonu var.
- Ideally long-term bets provide excitement over the course of the whole season.
- İdeal olarak uzun vadeli bahisler tüm sezon boyunca heyecan duymanızı sağlar.
- And I'm going to go live with him there, after the season's over.
- Ayrıca sezon bittikten sonra da onunla birlikte yaşayacağım.
- Our capable and friendly crew is back for another season.
- Yetenekli ve dost canlısı ekibimiz yeni sezon için geri döndü.
- It'll be a tough and a long season for everyone.
- Herkes için zor ve uzun bir sezon olacak.
- We hope this year will be a successful and exciting season.
- Bu yılın başarılı ve heyecanlı bir sezon olacağını umuyoruz.
- And in the early seasons, I wrote one script per season.
- İlk sezonlarda her sezon için bir senaryo yazıyordum.
- Don't make any big decisions right after the season ends.
- Sezon bittikten hemen sonra büyük kararlar almayın.
- And in the early seasons, I wrote one script per season.
- Ve ilk sezonlarda sezon başına bir senaryo yazdım.
- Several episodes of the second season have been targets of complaints of human rights societies.
- İkinci sezonun birkaç bölümü insan hakları derneklerinin şikayetlerinin hedefi olmuştur.
- Flooring and wooden floor covering are popular in every season as natural and healthy building materials.
- Doğal ve sağlıklı yapı malzemeleri olarak döşeme ve ahşap zemin kaplamaları her sezon popülerdir.
- Perfect gift that can be used in almost any occasion or season.
- Neredeyse her durumda veya sezonda kullanılabilecek mükemmel bir hediye.
- Our capable and friendly crew is back for another season.
- Yetenekli ve arkadaş canlısı ekibimiz yeni bir sezon için geri döndü.
- That was fifth season, episode eleven.
- Bu beşinci sezonun on birinci bölümüydü.
- Decide on a design, theme, season, or holiday.
- Bir tasarım, tema, sezon ya da tatilde karar kılın.
- The first season of Bates Motel is very engaging for what it sets out to be.
- Bates Motel'in ilk sezonu, amaçladığı şeye bakılırsa çok ilgi çekici.
- But the writers have this entire series planned out through the second season, so each episode is a surprise.
- Fakat yazarlar tüm diziyi ikinci sezona kadar planladılar, bu yüzden her bölüm bir sürpriz.
- Now the season ends, and the old vines are buried deep.
- Şimdi sezon bitiyor ve eski sarmaşıklar derinlere gömülüyor.
- Anyway watch the first season episodes and forget the rest.
- Her neyse, birinci sezon bölümlerini izleyin ve gerisini unutun.
- Last year, late season, I started having shoulder trouble.
- Geçen sene, sezonun sonlarında omuz sorunu yaşamaya başladım.
- Of course injuries can effect an entire season.
- Tabii ki sakatlıklar bütün bir sezonu etkileyebilir.
- Hope he has a breakout season and proves me wrong.
- Umarım bu sezon bir çıkış yakalar ve beni yanıltır.
- Next season is going to be very important for him.
- Önümüzdeki sezon, onun için bir hayli önemli olacak.
- Each season began with a parade of his creations.
- Her sezon onun yarattıklarının geçit töreniyle başlar.
- This Vulcan unit is on a small cooling tower and this stays absolutely clean during the season.
- Bu Vulkan ünitesi küçük bir soğutma kulesi üzerinde bulunuyor ve bu, sezon boyunca tamamen temiz kalıyor.
- Cannot wait for the new season, coming very soon.
- Çok yakında başlayacak olan yeni sezon için sabırsızlanıyorum.
- So far, there is just a single season comprised of six episodes.
- Şu ana kadar altı bölümden oluşan tek bir sezon var.
- For hating you all the time, I've spent one season.
- Senden her zaman nefret etmek için bir sezonumu harcadım.
- There is only one season at the moment composed of six episodes.
- Şu anda altı bölümden oluşan sadece bir sezonu var.
- No matter what happens, we'll see you next season.
- Her ne olursa olsun gelecek sezon görüşürüz.
- The first season of Bates Motel is very engaging for what it sets out to be.
- Bates Motel'in ilk sezonu, hedeflediği şey bakımından çok ilgi çekici.
- A new political season is starting, now the citizens are at the centre, he said.
- Yeni bir siyasi sezonun başladığını, artık vatandaşların merkezde olduğunu söyledi.
- Don't make any big decisions right after the season ends.
- Sezon bittikten hemen sonra büyük kararlar vermeyin.
- No matter what happens, we'll see you next season.
- Ne olursa olsun, gelecek sezon görüşmek üzere.
- This is the second-to-last week of the season.
- Bu sezonun sondan ikinci haftası.
- I thought we had a great season.
- Harika bir sezon geçirdiğimizi sanıyordum.
- We only won one game last season.
- Geçen sezon sadece bir maç kazandık.
- We only won one game last season.
- Biz geçen sezon yalnızca bir maç kazandık.
- Wait until after the season.
- Sezon bitene kadar bekleyin.
- We've had a really good season.
- Gerçekten iyi bir sezon geçirdik.
- We had a good season.
- İyi bir sezon geçirdik.
- I stopped playing baseball last season.
- Geçen sezon beyzbol oynamayı bıraktım.
- How is the fishing going this season?
- Bu sezon balıkçılık nasıl gidiyor?
- The baseball season opens before long.
- Beyzbol sezonu çok geçmeden açılır.
- The dance was the most brilliant affair of the season.
- Dans sezonun en parlak olayıydı.
- During mating season many animals exude strong fragrances.
- Çiftleşme sezonunda birçok hayvan güçlü güzel kokular çıkarır.
- When does fishing season start?
- Balık sezonu ne zaman başlıyor?
- I got a season's pass to all the home games.
- Tüm iç saha maçları için sezonluk biletim var.
- Tom put in the hard yards to stay fit during the off season.
- Tom sezon boyunca formda kalmak için çok çalıştı.
- It's tax season.
- Vergi sezonundayız.
- This is the monsoon season.
- Bu muson sezonu.
- I thought we had a great season.
- Harika bir sezon geçirdiğimizi düşündüm.
- He stopped playing baseball last season.
- Geçen sezon oynamayı bıraktı.
- It's the peak of the summer holiday season.
- Yaz tatili sezonunun zirvesindeyiz.
- Their team doesn't have a ghost of a chance of winning this season.
- Takımlarının bu sezon kazanma şansı yok.
- Tax season is a very busy time of year for accountants.
- Vergi sezonu muhasebeciler için yılın çok yoğun bir zamanıdır.
- Strawberries are in season now.
- Şimdi çilek sezonudur.
- I wonder when the rainy season will end.
- Yağışlı sezonun ne zaman biteceğini merak ediyorum.
- Baseball season's about to start.
- Beyzbol sezonu başlamak üzere.
- The baseball season has opened.
- Beyzbol sezonu açıldı.
- When will the rainy season be over?
- Yağışlı sezon ne zaman bitecek?
- It's the peak of the summer holiday season.
- Bu, yaz tatili sezonunun zirvesidir.
- It's tax season.
- Bu vergi sezonu.
- I like this season.
- Bu sezonu seviyorum.
- He stopped playing baseball last season.
- Geçen sezon beyzbol oynamayı bıraktı.
- What's your favorite thing about the Christmas season?
- Noel sezonu hakkında en sevdiğiniz şey nedir?
- How is the fishing going this season?
- Bu sezon balık avı nasıl gidiyor?
- It's the rainy season in Japan right now.
- Şu an Japonya'da yağışlı sezon.
- Ferrari is the only company that has raced every season of formula one since the series began in 1950.
- Ferrari, Formula 1'in 1950'de başlamasından bu yana her sezon yarışan tek şirket.
- Did you receive your flu shot this season?
- Bu sezon grip aşısı oldunuz mu?
- When does the rainy season in Japan begin?
- Japonya'da yağışlı sezon ne zaman başlar?
- It's deer season.
- Bu geyik sezonu.
- The dance was the most brilliant affair of the season.
- Dans, sezonun en parlak olayıydı.
- Ferrari is the only company that has raced every season of formula one since the series began in 1950.
- Ferrari, 1950 yılında başlamasından bu yana Formula1'de her sezon yarışan tek şirkettir.
- Bow hunting season opens today.
- Yayla avlanma sezonu bugün açılıyor.
- Another season is over.
- Bir sezon daha bitti.
- Since it's not the rainy season, there's no need for an umbrella.
- Yağmurlu sezon olmadığı için bir şemsiyeye gerek yok.
- The baseball season opens before long.
- Beyzbol sezonu yakında açılacak.
- The season isn't over with.
- Sezon daha bitmedi.
- What's your favorite episode from season two?
- İkinci sezondan en sevdiğin bölüm hangisi?
- Their team doesn't have a ghost of a chance of winning this season.
- Takımlarının bu sezonu kazanma şansı yok.
- I like this season.
- Bu sezondan hoşlanıyorum.
- Baseball season hasn't started yet.
- Beyzbol sezonu henüz başlamadı.
- Baseball season has begun.
- Beyzbol sezonu başladı.
- I was hoping I would be out of the hospital before ski season started.
- Kayak sezonu başlamadan önce hastaneden çıkacağımı umuyordum.
- They went hunting most days of the season.
- Sezonun çoğu günü ava giderlerdi.
- This rainy season brings a lot of destruction.
- Bu yağışlı sezon çok tahrip getiriyor.
- The team's best striker scored twenty-three goals last season.
- Takımın en iyi forveti geçen sezon yirmi üç gol attı.
- Tom wasn't able to play basketball last season because of a broken leg.
- Tom geçen sezon kırık bacağı yüzünden basketbol oynayamamış.
- I wish the rainy season would end soon.
- Keşke yağışlı sezon yakında sona erse.
- What's your favorite episode from season two?
- Sezon ikiden favori bölümün nedir?
- There is no telling when the rainy season will be over.
- Yağmurlu sezonun ne zaman biteceğini tahmin etmek mümkün değil.
- This is the second-to-last week of the season.
- Sezonun sondan ikinci haftası.
- They went hunting most days of the season.
- Sezonun çoğu günü ava gitti.
- I can't wait to watch season 3!
- Üçüncü sezonu izlemek için sabırsızlanıyorum!
- Let's hope next season is better.
- Gelecek sezonun daha iyi olmasını umalım.
- What happened last season?
- Geçen sezon ne oldu?
- I watched the 4th season of X-files.
- X-files'ın 4. sezonunu izledim.
- What's your favorite thing about the Christmas season?
- Noel sezonuyla ilgili en sevdiğiniz şey nedir?
- Fall is the best season for sports.
- Sonbahar spor için en iyi sezondur.
- The rainy season begins in June.
- Yağışlı sezon haziran ayında başlar.
- The rainy season is near at hand.
- Yağışlı sezon yakın.
- This is the second-to-last week of the season.
- Sezonun bitimine iki hafta kaldı.
- Her debut was the biggest social event of the season.
- İlk çıkışı sezonun en büyük sosyal olayıydı.
- This is the second-to-last week of the season.
- Sezonun sondan ikinci haftasındayız.
- Tax season is a very busy time of year for accountants.
- Vergi sezonu muhasebeciler için yılın en meşgul zamanıdır.
- Baseball season hasn't begun yet.
- Beyzbol sezonu henüz başlamadı.
Show More (201)
|
| 2 |
season |
mevsim |
n. |
|
- The female changes colour in the breeding season.
- Dişiler üreme mevsiminde renk değiştirir.
- We are waiting for the winter season to plant the seeds.
- Tohumları ekmek için kış mevsimini bekliyoruz.
- I am able to report that it is still the strawberry season in the northern Member States.
- Kuzey Üye Devletlerde hala çilek mevsimi olduğunu bildirebilirim.
- I hope you do not feel that you received the rough end of my treatment in this season of goodwill.
- Umarım bu iyi niyet mevsiminde size kötü davrandığımı düşünmüyorsunuzdur.
- Perhaps this is a season like all others.
- Belki de bu da diğerleri gibi bir mevsimdir.
- The wet season arrives, but there's no rain.
- Yağışlı mevsim geldi, fakat hiç yağmur yok.
- They grow and flower for a single season, then die.
- Tek bir mevsimde büyüp çiçek açar, sonra da ölürler.
- I am prompted to remember that everything has its time and season.
- Her şeyin bir zamanı ve mevsimi olduğunu hatırlamam isteniyor.
- Halloween season is back, its time for zombies now.
- Cadılar Bayramı mevsimi geldi, şimdi zombilerin zamanı.
- And as we wait upon Him, He promises to renew our strength so that we will be ready for the next season.
- Biz O'nu beklerken, O da bir sonraki mevsime hazır olabilmemiz için gücümüzü yenileyeceğini vaat ediyor.
- The wet season arrives, but there's no rain.
- Yağışlı mevsim gelir ama yağmur yağmıyordur.
- Amaranth is a warm season crop that requires full sun.
- Amaranth sürekli güneşe ihtiyaç duyan bir sıcak mevsim bitkisidir.
- Organize your closet by color, season or frequency of use.
- Dolabınızı renge, mevsime veya kullanım sıklığına göre düzenleyin.
- For Athena's family, life at home in the green season acquires a gentle rhythm.
- Athena'nın ailesi için yeşil mevsimde evde yaşam hafif bir ritim kazanıyor.
- Sometimes, during the stormy season, a hurricane builds.
- Fırtınalı mevsimde bazen kasırga oluşur.
- In particular, medicines that do not wash through the surface of the leaves can be applied before the rainy season.
- Özellikle yaprak yüzeyini yıkamayan ilaçlar yağışlı mevsim öncesinde uygulanabilir.
- And each season suits our body's needs.
- Ve her mevsim vücudumuzun ihtiyaçlarına uygundur.
- Halloween season is back, its time for zombies now.
- Cadılar Bayramı mevsimi geri döndü, şimdi zombilerin zamanı.
- Amaranth is a warm season crop that requires full sun.
- Amaranth, tam güneş gerektiren bir sıcak mevsim ürünüdür.
- For hating you all the time, I've spent one season.
- Senden sürekli nefret etmek için ben bir mevsim harcadım.
- I may well take a house for the season next year.
- Gelecek sene bu mevsim için bir ev tutabilirim.
- Therefore, it is suitable for every season to visit the country.
- Bu nedenle ülkeyi ziyaret etmek her mevsim için uygun.
- Organize your closet by color, season or frequency of use.
- Dolabınızı renklere, mevsime ya da kullanım sıklığına göre düzenleyin.
- Sometimes, during the stormy season, a hurricane builds.
- Bazen fırtınalı mevsimde bir kasırga meydana gelir.
- They grow and flower for a single season, then die.
- Tek bir mevsim büyüyüp çiçek açıyorlar, sonra ölüyorlar.
- Organize your closet by color, season or frequency of use.
- Dolabınızı renk, mevsim veya kullanım sıklığına göre düzenleyin.
- Pumpkin season's over, and I stay way the hell away from birch beer.
- Balkabağı mevsimi bitti ve ben huş ağacı birasından kesinlikle uzak duruyorum.
- I am prompted to remember that everything has its time and season.
- Her şeyin bir zamanı ve mevsimi olduğunu hatırlamam bekleniyor.
- The cold season always brings with it diseases and even epidemics.
- Soğuk mevsim her zaman hastalıkları ve hatta salgınları beraberinde getirir.
- The cold season always brings with it diseases and even epidemics.
- Soğuk mevsim her zaman hastalıkları ve hatta salgın hastalıkları da beraberinde getirir.
- Sometimes, during the stormy season, a hurricane builds.
- Bazen fırtınalı mevsimde bir kasırga oluşur.
- Now the season ends, and the old vines are buried deep.
- Artık mevsim sona eriyor, ve yaşlı asmalar derinlere gömülüyor.
- Perfect gift that can be used in almost any occasion or season.
- Neredeyse her durumda veya mevsimde kullanılabilecek mükemmel bir hediye.
- Therefore, it is suitable for every season to visit the country.
- Bundan dolayı ülkeyi ziyaret etmek için her mevsim uygundur.
- For Athena's family, life at home in the green season acquires a gentle rhythm.
- Athena'nın ailesi için yeşil mevsimde evdeki yaşam rahat bir ritim kazanıyor.
- When we go through a difficult season, He will become our strength.
- Zor bir mevsimden geçerken gücümüz kuvvetimiz O olacak.
- No, not really, they're a color and a season.
- Hayır, aslında değil, onlar bir renk ve bir mevsim.
- It strengthens the immune system during the cold and flu season.
- Soğuk algınlığı ve nezle mevsimi boyunca bağışıklık sistemini güçlendirir.
- I definitely picked the wrong season for reading this book.
- Bu kitabı okumak için kesinlikle yanlış mevsimi seçmişim.
- The wet season arrives, but there's no rain.
- Yağışlı mevsim geliyor ama yağmur yok.
- No, not really, they're a color and a season.
- Hayır, tam olarak değil, bunlar bir renk ve mevsim.
- It strengthens the immune system during the cold and flu season.
- Soğuk algınlığı ve grip mevsiminde bağışıklık sistemini güçlendirir.
- No, not really, they're a color and a season.
- Hayır, tam olarak değil, onlar bir renk ve bir mevsim.
- Amaranth is a warm season crop that requires full sun.
- Amaranth, tam güneşe ihtiyaç duyan bir sıcak mevsim mahsulüdür.
- If you really want to kill yourself, wait till the season is over.
- Eğer gerçekten kendini öldürmek istiyorsan, mevsim bitene kadar bekle.
- Autumn is my favorite season.
- Sonbahar benim en sevdiğim mevsimdir.
- My favorite season is spring.
- En sevdiğim mevsim ilkbahardır.
- Spring is the season that Lucy likes best.
- İlkbahar Lucy'nin en çok sevdiği mevsimdir.
- What's your favorite season?
- En sevdiğin mevsim nedir?
- The season isn't over with.
- Mevsim bitmedi.
- Spring is a pleasant season.
- İlkbahar çok hoş bir mevsim.
- The rainy season will be over in another two weeks or so.
- Yağışlı mevsim iki hafta sonra falan biter.
- Wait until after the season.
- Mevsimi sonrasına kadar bekleyin.
- Summer is the hottest season.
- Yaz, en sıcak mevsimdir.
- Winter is my favorite season.
- Kış benim en sevdiğim mevsimdir.
- My favorite season is spring.
- En sevdiğim mevsim bahardır.
- Autumn is the best season for going on hikes.
- Sonbahar, yürüyüş yapmak için en iyi mevsimdir.
- Spring is the season for planting trees.
- Bahar ağaç dikme mevsimidir.
- However, the amount of wind available varies with the location and the season of the year.
- Bununla birlikte, mevcut rüzgar miktarı yere ve yılın mevsimine göre değişir.
- It was during the rainy season three years ago that Tom first met Mary.
- Tom Mary ile üç yıl önce yağışlı bir mevsim sırasında ilk kez karşılaştı.
- Did you receive your flu shot this season?
- Bu mevsim grip aşısı oldunuz mu?
- Winter is my favorite season.
- Kış benim gözde mevsimimdir.
- Spring is the best season to visit Kyoto.
- İlkbahar Kyoto'yu ziyaret etmek için en iyi mevsim.
- What kind of sports we play depends on the weather and the season.
- Ne tür spor yaptığımız, havaya ve mevsime bağlı.
- Summer is the season I like best.
- Yaz en sevdiğim mevsimdir.
- It's strawberry season.
- Çilek mevsimi.
- Summer is the warmest season of the year.
- Yaz yılın en sıcak mevsimidir.
- Spring is the season for planting trees.
- Bahar ağaç dikimi mevsimidir.
- Let's hope next season is better.
- Gelecek mevsimin daha iyi olduğunu umalım.
- The park is busy every season.
- Park, her mevsim kalabalık.
- It's the best season of the year.
- Yılın en güzel mevsimi.
- The spring is my favorite season of the year.
- İlkbahar, yılın en sevdiğim mevsimidir.
- What season do you like the best?
- En çok hangi mevsimi seviyorsun?
- During hayfever season, Mary's sentences were usually punctuated by sneezes.
- Saman nezlesi mevsiminde Mary'nin cümleleri genellikle hapşırıklarla noktalanırdı.
- Tom's favorite season is spring.
- Tom'un en sevdiği mevsim ilkbahar.
- Fall is the best season for sports.
- Sonbahar spor için en iyi mevsimdir.
- During this season there will be heavy snow.
- Bu mevsimde yoğun kar yağışı olacak.
- Summer is the hottest season.
- Yaz en sıcak mevsimdir.
- Another season is over.
- Bir mevsim daha bitti.
- The park is busy every season.
- Park, her mevsimde kalabalıktır.
- What's your favorite season of the year?
- Yılın en sevdiğiniz mevsimi nedir?
- The spring is my favorite season of the year.
- Bahar, yılın en sevdiğim mevsimidir.
- With this cool autumn wind blowing, we can feel the change of season.
- Esen bu serin sonbahar rüzgarı ile mevsim değişikliğini hissedebiliyoruz.
- I think autumn is the most beautiful season of the year.
- Bence sonbahar yılın en güzel mevsimi.
- It seems that the rainy season is finally over.
- Görünüşe göre yağışlı mevsim sonunda bitti.
- Autumn is the best season for reading.
- Okumak için en iyi mevsim sonbahardır.
- Autumn is the best season for going on hikes.
- Yürüyüşe çıkmak için en iyi mevsim, sonbahardır.
- How many gifts do you think she received last holiday season?
- Onun geçen tatil mevsiminde kaç tane hediye aldığını düşünüyorsun?
- Spring is an enjoyable season.
- İlkbahar keyifli bir mevsimdir.
- During hay fever season, Tom usually tries to stay indoors.
- Saman nezlesi mevsiminde Tom genellikle içeride kalmaya çalışır.
- This is the monsoon season.
- Muson mevsimindeyiz.
- During hay fever season, Tom usually tries to stay indoors.
- Saman nezlesi mevsimi sırasında, Tom genellikle evde kalmaya çalışır.
- Winter is the coldest season of the year.
- Kış yılın en soğuk mevsimidir.
- What's your favorite season?
- En sevdiğiniz mevsim nedir?
- When does fishing season start?
- Balıkçılık mevsimi ne zaman başlıyor?
- Winter is the season I like best.
- Kış, en sevdiğim mevsimdir.
- During the hot season, my son's skin breaks out easily.
- Sıcak mevsimde oğlumun cildi kolayca döküntü yapıyor.
- During this season there will be heavy snow.
- Bu mevsim sırasında ağır kar yağışı olacak.
- My favorite season is Fall.
- En sevdiğim mevsim sonbahardır.
- Winter is the coldest season of the year, proof, sometime it snows.
- Yılın en soğuk mevsimi kıştır, kanıt, bazen kar yağar.
- Spring is my favorite season.
- Benim en sevdiğim mevsim bahardır.
- It's the hottest season of the year now.
- Şimdi yılın en sıcak mevsimi.
- Spring is an enjoyable season.
- Bahar keyifli bir mevsimdir.
- What happened last season?
- Geçen mevsim ne oldu?
- It's the hottest season of the year now.
- Yılın en sıcak mevsimindeyiz.
- Summer is the season I like best.
- Yaz en çok sevdiğim mevsimdir.
- Which season do you like the best?
- En çok hangi mevsimi seversin?
- Each season has its own beauty.
- Her mevsimin kendine has bir güzelliği vardır.
- It's the best season of the year.
- Bu, yılın en iyi mevsimi.
- It's deer season.
- Geyik mevsimi.
- Which season do you like best, spring or autumn?
- En çok hangi mevsimi seviyorsun, ilkbaharı mı sonbaharı mı?
- What season are we in?
- Hangi mevsimdeyiz?
- Rainy season begins in June.
- Yağışlı mevsim haziranda başlar.
- The rainy season has begun.
- Yağışlı mevsim başladı.
- What season do you like the best?
- En çok hangi mevsimi seversin?
- Summer is my favorite season.
- Yaz benim en sevdiğim mevsimdir.
- The first season of the year is spring.
- Yılın ilk mevsimi ilkbahardır.
- Spring is my favorite season.
- İlkbahar benim en sevdiğim mevsimdir.
- It seems that the rainy season is over at last.
- Yağış mevsimi nihayet bitti gibi görünüyor.
- What's your favorite season of the year?
- Yılın en sevdiğin mevsimi nedir?
- Winter is the coldest season in a year.
- Kış, yılın en soğuk mevsimidir.
- Which season do you like the best?
- En çok hangi mevsimi seviyorsun?
- Autumn is the best season for reading.
- Sonbahar okumak için en iyi mevsimdir.
- Spring is the best season to visit Kyoto.
- İlkbahar Kyoto'yu ziyaret etmek için en iyi mevsimdir.
- Vegetable prices fluctuate according to the season.
- Sebze fiyatları mevsime göre dalgalanır.
- Winter is the most favorite season of mine.
- Kış benim en sevdiğim mevsimdir.
- The monsoon season is coming.
- Muson mevsimi geliyor.
- Fall is my favorite season.
- Sonbahar benim en sevdiğim mevsimdir.
- Spring is the season that Lucy likes best.
- İlkbahar Lucy'nin en çok sevdiği mevsim.
- Spring is a pleasant season.
- Bahar güzel bir mevsimdir.
- Summer is the warmest season of the year.
- Yaz, yılın en sıcak mevsimidir.
- My favorite season is Fall.
- En sevdiğim mevsim sonbahar.
- I think autumn is the most beautiful season of the year.
- Bence sonbahar yılın en güzel mevsimidir.
- Which season do you like best, spring or autumn?
- En çok hangi mevsimi seversin, ilkbaharı mı yoksa sonbaharı mı?
- Winter is the season I like best.
- Kış en çok sevdiğim mevsimdir.
- It's flu season.
- Grip mevsimindeyiz.
- Winter is the coldest season of the year, proof, sometime it snows.
- Kış yılın en soğuk mevsimidir, kanıt, bazen kar yağar.
- The holiday season is my favourite time of the year.
- Tatil mevsimi, yılın en sevdiğim zamanıdır.
- Fall is my favorite season.
- Sonbahar en sevdiğim mevsimdir.
- Vegetable prices fluctuate according to the season.
- Sebze fiyatları mevsime göre değişiklik gösterir.
Show More (137)
|
| 3 |
season |
çeşnilendirmek |
v. |
|
- You can season the steak the way you please.
- Bifteği istediğiniz şekilde çeşnilendirebilirsiniz.
- Salt is used to season food.
- Tuz, yiyecekleri çeşnilendirmek için kullanılır.
- I seasoned the fish with salt and pepper.
- Tuz ve biberle balığı çeşnilendirdim.
- We season with salt.
- Tuzla çeşnilendiririz.
Show More (1)
|
| 4 |
season |
(keresteyi) kurutarak kullanıma hazırlamak |
v. |
|
- Seasoned wood is easy to burn.
- Kurutularak kullanıma hazırlanmış odunun yakılması kolay olur.
Show More (-2)
|
| 5 |
season |
dönem |
n. |
|
- The celebrations will be held at the end of the harvest season.
- Kutlamalar hasat döneminin sonunda yapılacaktır.
Show More (-2)
|
| 6 |
season |
zaman |
n. |
|
- It is the season for organised school trips.
- Organize okul gezilerinin tam zamanı.
Show More (-2)
|
