Tureng - set the table - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	set the table	masayı hazırlamak	v.
	Tom set the table for supper. Tom akşam yemeği için masayı hazırladı. Well, at least let me set the table. Eh, en azından ben masayı hazırlayayım. Do I need to set the table? Masayı hazırlamam gerekiyor mu? Set the table at once. Derhal masayı hazırla. Tom helped Mary set the table. Tom, Mary'nin masayı hazırlamasına yardım etti. Have you set the table? Masayı hazırladın mı? I'm going to set the table. Masayı hazırlayacağım. I'm setting the table. Masayı hazırlıyorum. Simone, please go and set the table. Simone, lütfen gidin ve masayı hazırlayın. Call your brother to help you set the table. Masayı hazırlamana yardım etmesi için kardeşini çağır. Tom set the table for dinner while Mary cooked. Mary yemek pişirirken Tom akşam yemeği için masayı hazırladı. Mom set the table. Annem masayı hazırladı. I set the table. Masayı hazırladım. Please set the table. Lütfen masayı hazırlayın. Tom asked me to set the table. Tom benden masayı hazırlamamı istedi. Well, at least let me set the table. En azından masayı hazırlamama izin ver. My mother asked me to set the table. Annem benden masayı hazırlamamı istedi. My mother set the table for dinner. Annem akşam yemeği için masayı hazırladı. Should I set the table? Masayı hazırlamalı mıyım? Tom stirred the spaghetti sauce while his mother set the table. Annesi masayı hazırlarken Tom spagetti sosunu karıştırdı. Tom helped his mother set the table. Tom annesinin masayı hazırlamasına yardım etti. At least let me help set the table. En azından masayı hazırlamaya yardım edeyim. Tom set the table for dinner while Mary cooked. Mary pişirirken, Tom akşam yemeği için masayı hazırladı. Before David arrived, Samantha started to set the table. David gelmeden önce, Samantha masayı hazırlamaya başladı. My mother set the table. Annem masayı hazırladı. Tom set the table. Tom masayı hazırladı. Call your brother to help you set the table. Masayı hazırlamana yardım etmesi için erkek kardeşine seslen. Mother set the table for dinner. Annem akşam yemeği için masayı hazırladı. You are setting the table. Masayı hazırlıyorsun. I've already set the table. Masayı hazırladım bile. Tom helped Mary set the table. Tom Mary'nin masayı hazırlamasına yardım etti. May I set the table? Masayı hazırlayabilir miyim? Simone, please go and set the table. Simone, lütfen git ve masayı hazırla. The older girl helped set the table. Büyük kız masayı hazırlamaya yardım etti. Tom is setting the table. Tom masayı hazırlıyor. She gave me a hand to set the table. Masayı hazırlamam için bana yardım etti. Can you please help me set the table? Masayı hazırlamama yardım eder misin? I'll set the table. Masayı hazırlayacağım. You must help set the table. Masayı hazırlamaya yardım etmelisin. Before David arrived, Samantha started to set the table. David gelmeden önce Samantha masayı hazırlamaya başladı. Miyuki set the table for the party. Miyuki parti için masayı hazırladı. Show More (38)
2	set the table	masayı kurmak	v.
	At least let me help set the table. En azından masayı kurmaya yardım etmeme izin ver. You are setting the table. Sen masayı kuruyorsun. She gave me a hand to set the table. O, masayı kurmak için bana yardım etti. Tom helped his mother set the table. Tom annesinin masayı kurmasına yardım etti. Whose turn is it to set the table? Masayı kurma sırası kimde? I'll set the table. Masayı kuracağım. Tom set the table. Tom masayı kurdu. Tom asked me to set the table. Tom masayı kurmamı istedi. You must help set the table. Masayı kurmaya yardım etmelisin. Can you please help me set the table? Lütfen masayı kurmama yardım eder misin? Please set the table. Lütfen masayı kur. Show More (8)
3	set the table	sofrayı kurmak	v.
	I'm going to set the table. Sofrayı kuracağım. My mother set the table. Annem sofrayı kurdu. Have you set the table? Sofrayı kurdun mu? I'll set the table. Sofrayı kuracağım. Tom asked me to set the table. Tom sofrayı kurmamı istedi. Show More (2)