|
- But since it was not given the slightest priority, it was short-lived.
- Ancak en ufak bir öncelik verilmediği için kısa ömürlü oldu.
- Any discrimination should be kept to a minimum and should be as short-lived as humanly possible.
- Her türlü ayrımcılık asgari düzeyde tutulmalı ve mümkün olduğunca kısa ömürlü olmalıdır.
- This period of legislative freedom however was short-lived.
- Ancak bu yasama özgürlüğü dönemi kısa ömürlü olmuştur.
- Fadil's excitement was short-lived.
- Fadıl'ın heyecanı kısa ömürlüydü.
- Beauty is a short-lived tyranny.
- Güzellik kısa ömürlü bir zorbalıktır.
- Ill-gotten gains are short-lived.
- Kötü kazançlar kısa ömürlüdür.
- Ill-gotten gains are short-lived.
- Haksız kazançlar kısa ömürlüdür.
- Beauty is a short-lived tyranny.
- Güzellik, kısa ömürlü zorbalıktır.
- Fadil's freedom was short-lived.
- Fadıl'ın özgürlüğü kısa ömürlüydü.
Show More (6)
|