1 |
slender |
ince |
adj. |
|
- A young, slender female has come down the mountain.
- Genç, ince bir kadın dağdan aşağı indi.
- She has a slender waist.
- İnce bir beli var.
- She was a tall, slender blonde.
- Uzun boylu, ince yapılı bir sarışındı.
- Mary is tall and slender.
- Mary uzun ve ince.
- Mary was a tall slender young woman with dark hair.
- Mary koyu saçlı uzun ince bir genç kadındı.
- He has a slender figure.
- İnce bir vücudu var.
- The girl has grown into a slender woman.
- Kız büyüdü ve ince bir kadın oldu.
- Her sister Joanna was bright and slender as a lily.
- Kız kardeşi Joanna bir zambak gibi parlak ve inceydi.
- Mary was a tall slender young woman with dark hair.
- Mary uzun boylu, ince yapılı, siyah saçlı genç bir kadındı.
- She has a slender waist.
- Onun ince bir beli vardır.
- Tom is slender, isn't he?
- Tom ince, değil mi?
- Tom has a slender body.
- Tom'un ince bir vücudu var.
- Young girls really want to be slender.
- Genç kızlar gerçekten ince olmak istiyor.
- Young girls really want to be slender.
- Genç kızlar gerçekten ince olmak ister.
Show More (11)
|
2 |
slender |
zayıf |
adj. |
|
- Why are men strong even if they're slender?
- Erkekler zayıf olsalar bile neden güçlüdür?
- Why are men strong even if they're slender?
- Erkekler zayıf olsalar bile neden güçlüdürler?
Show More (-1)
|
3 |
slender |
ceylan gibi |
adj. |
|
- A slender lady asked about you.
- Ceylan gibi bir hanımefendi seni sordu.
Show More (-2)
|
4 |
slender |
az |
adj. |
|
- We only have a slender amount of budget for the project.
- Proje için az miktarda bütçemiz var.
Show More (-2)
|
5 |
slender |
narin |
adj. |
|
- Tom is slender, isn't he?
- Tom narin, değil mi?
Show More (-2)
|