Tureng - socialist - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	socialist	sosyalist	n.
	In that connection, I would like to make an urgent appeal to our Socialist MEPs to leave the agenda as it stands. Bu bağlamda Sosyalist AP üyelerimize gündemi olduğu gibi bırakmaları için acil bir çağrıda bulunmak istiyorum. Vote for my amendments and for those tabled by the Socialist Group! Benim ve Sosyalist Grup tarafından sunulan değişiklik önergelerine oy verin! Were the Socialist Group's amendments to be included, it would indeed be almost perfect. Sosyalist Grubun değişiklik önerileri de dahil edilirse, gerçekten de neredeyse mükemmel olacaktır. The Socialist Group welcomes the statement from the Commission. Sosyalist Grup Komisyon tarafından yapılan açıklamayı memnuniyetle karşılamaktadır. The Chairman of the Socialist Group has made the point that perhaps we should use the secret ballot system. Sosyalist Grup Başkanı, belki de gizli oy sistemini kullanmamız gerektiğine işaret etti. Malta, for which I am the Socialist Group's shadow rapporteur, has nothing to fear. Sosyalist Grubun gölge raportörü olduğum Malta'nın korkacak bir şeyi yok. The Socialist Group gives the UN resolution, which is very clear, its 100% backing. Sosyalist Grup, çok açık olan BM kararına %100 destek vermektedir. On behalf of the Socialist Group, I would welcome the results of the conciliation. Sosyalist Grup adına, uzlaşmanın sonuçlarını memnuniyetle karşılıyorum. I will join my Socialist colleagues in voting for that change tomorrow. Yarın bu değişiklik için oy kullanırken Sosyalist meslektaşlarıma katılacağım. I and most of the Members of the Socialist Group will, therefore, probably vote against adopting this directive. Bu nedenle ben ve Sosyalist Grup üyelerinin birçoğu, muhtemelen bu yönetmeliğin kabul edilmesine karşı oy kullanacaktır. The Socialist Group has made very clear its reasons for wanting the temporary committee. Sosyalist Grup, geçici komiteyi isteme nedenlerini çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. The Socialist Group will be voting to grant discharge. Sosyalist Grup ibra için oy kullanacaktır. They have all had socialist governments. Hepsinde sosyalist hükümetler vardı. Mr van den Berg upholds the proposal of the Socialist Group. Bay van den Berg Sosyalist Grubun önerisini destekliyor. The two women rapporteurs are members of the Socialist Group in this Parliament. İki kadın sözcü bu Parlamento'daki Sosyalist Grubun üyeleridir. This is a development which is evident in other small ex-royal socialist countries. Bu, diğer küçük eski kraliyet sosyalisti ülkelerde de görülen bir gelişmedir. This is what I have done on behalf of the Socialist Group. Sosyalist Grup adına yaptığım şey budur. Where we in the Socialist Group have a reservation is on the legal control of subsidiarity. Sosyalist Grup olarak bizim çekincemiz, yerinden yönetimin yasal kontrolü konusundadır. Yet, we find the Socialist Group wants to delete paragraph 12. Yine de Sosyalist Grubun 12. paragrafı silmek istediğini görüyoruz. I fully subscribe to the question from the English fellow MEP from the socialist group. Sosyalist gruptan İngiliz milletvekili arkadaşımın sorusuna tamamen katılıyorum. The Socialist Group will be saying 'yes' to the ten countries. Sosyalist Grup on ülkeye 'evet' diyecek. And the Socialist Group was duly and worthily represented. Ve Sosyalist Grup usulüne uygun ve layıkıyla temsil edildi. Socialist Cuba is a thorn in their side. Sosyalist Küba onların baş belasıdır. The Socialist Power Party of Turkey was founded in 1993 and operates legally. Türkiye Sosyalist İktidar Partisi 1993 yılında kurulmuştur ve yasal olarak faaliyet göstermektedir. The Executive advises us to oppose most of the Socialist amendments. Yürütme, Sosyalist değişikliklerin çoğuna karşı çıkmamızı tavsiye ediyor. The incoherences of the Socialist Group and its complete lack of ideas and sensible proposals is therefore alarming. Sosyalist Grubun tutarsızlıkları, fikir ve mantıklı önerilerden tamamen yoksun olması bu nedenle endişe vericidir. In my view, it would not be wise to have such a definition of socialist achievements. Benim görüşüme göre sosyalist başarıların böyle bir tanımını yapmak akıllıca olmayacaktır. Vote for my amendments and for those tabled by the Socialist Group. Benim ve Sosyalist Grup tarafından sunulan değişiklik önergeleri için oy verin. Is this not, indeed, what is so distressing to some Socialist Members of the European Parliament? Avrupa Parlamentosu'nun bazı Sosyalist Üyelerini bu kadar rahatsız eden de bu değil midir? The Socialist Group would probably think not. Sosyalist Grup muhtemelen böyle düşünmeyecektir. The Corbett reform is not only the product of the rapporteur or of the Socialist Group. Corbett reformu sadece sözcünün ya da Sosyalist Grubun ürünü değildir. The Socialist Group will vote for all the amendments adopted in committee. Sosyalist Grup komitede kabul edilen tüm değişiklikler için oy kullanacaktır. The Socialist Group will be saying 'yes' to the ten countries. Sosyalist Grup on ülkeye 'evet' diyecektir. Firstly, Birmingham City Council is a Labour council, not a socialist council. Öncelikle, Birmingham Şehir Konseyi bir İşçi Partisi konseyidir, sosyalist bir konsey değil. There is a compromise amendment proposed by the Socialist Group. Sosyalist Grup tarafından önerilen bir uzlaşma değişikliği var. That is why the Group of the Greens, in tandem with the Socialist Group, is tabling four extra amendments. Bu nedenle Yeşiller Grubu, Sosyalist Grup ile birlikte dört ek değişiklik önergesi sunmaktadır. Therefore, and despite our extremist tendencies, the Socialist Group will vote in favour of the Pirker report. Bu nedenle, aşırı eğilimlerimize rağmen, Sosyalist Grup Pirker raporu lehinde oy kullanacaktır. We in the Socialist Group back the motion. Biz Sosyalist Grup olarak önergeyi destekliyoruz. The Socialist Group has requested this debate for two reasons. Sosyalist Grup bu tartışmayı iki nedenden dolayı talep etmiştir. You have the support of the Socialist Group in this regard. Bu konuda Sosyalist Grup'un desteğine sahipsiniz. From a Socialist point of view, world trade is about fair play for all. Sosyalist bir bakış açısıyla, dünya ticareti herkes için adil bir oyun anlamına gelmektedir. The Socialist Group will vote for all the amendments adopted in committee. Sosyalist Grup komitede kabul edilen tüm değişikliklere oy verecektir. We therefore oppose the Socialist Group's motion. Bu nedenle Sosyalist Grup'un önergesine karşı çıkıyoruz. I would like to speak on behalf of the Socialist Group on the announcement you have just made. Sosyalist Grup adına az önce yapmış olduğunuz duyuru hakkında konuşmak istiyorum. On behalf of the Socialist Group, I would welcome the results of the conciliation. Sosyalist Grup adına uzlaşmanın sonuçlarını memnuniyetle karşılıyorum. On behalf of the Socialist Group, I have tabled amendments to attempt to correct these distortions. Sosyalist Grup adına bu çarpıtmaları düzeltmeye yönelik değişiklik önergeleri sundum. The Executive advises us to oppose most of the Socialist amendments. Yürütme, Sosyalist değişikliklerin çoğuna karşı çıkmamızı tavsiye etmektedir. As far as I am concerned, I defer the vote of the French socialist delegation on this report. Bana kalırsa Fransız sosyalist delegasyonunun bu raporla ilgili oylamasını erteliyorum. I am speaking on behalf of the Socialist Group. Sosyalist Grup adına konuşuyorum. Together with some Socialist members of the European Parliament, I went to Afghanistan in November. Avrupa Parlamentosu'nun bazı Sosyalist üyeleriyle birlikte Kasım ayında Afganistan'a gittim. Yet, we find the Socialist Group wants to delete paragraph 12. Ancak Sosyalist Grubun 12. paragrafı silmek istediğini görüyoruz. The Socialist Group welcomes the stated intent of meeting the Kyoto commitments. Sosyalist Grup, Kyoto taahhütlerinin yerine getirilmesi yönündeki niyet beyanını memnuniyetle karşılar. The Socialist Group supported the compromise resolution on North Korea. Sosyalist Grup Kuzey Kore ile ilgili uzlaşı kararını desteklemiştir. You spoke like a Spanish Socialist. Bir İspanyol Sosyalist gibi konuştunuz. The Socialist Group welcomes the statement from the Commission. Sosyalist Grup Komisyon'un açıklamasını memnuniyetle karşılamaktadır. I speak on behalf of the Socialist Group in this debate on a resolution that has jointly been tabled by five groups. Beş grup tarafından ortaklaşa sunulan bir önerge üzerine yapılan bu tartışmada Sosyalist Grup adına konuşuyorum. The Socialist Group will be supporting the report. Sosyalist Grup bu raporu destekleyecektir. Our group had simply agreed with the proposal from the Socialist Group to revise the agenda slightly. Grubumuz, Sosyalist Grubun gündemi biraz revize etme önerisini kabul etmişti. Were the Socialist Group's amendments to be included, it would indeed be almost perfect. Sosyalist Grup'un değişiklikleri de dahil edilseydi, gerçekten de neredeyse mükemmel olacaktı. Mr von Wogau has just accused the Socialist Group of having the worst of intentions. Bay von Wogau az önce Sosyalist Grubu kötü niyetli olmakla suçladı. The Socialist Group supports the Commission's proposals which have been outlined today. Sosyalist Grup, Komisyon'un bugün ana hatlarıyla açıklanan önerilerini desteklemektedir. We are glad that you have chosen the motto 'More Europe', and not because it is a classic of the Socialist family. Sosyalist ailenin bir klasiği olduğu için değil, 'Daha Fazla Avrupa' sloganını seçmiş olmanızdan memnuniyet duyuyoruz. Mr van den Berg upholds the proposal of the Socialist Group. Sayın van den Berg Sosyalist Grubun önerisini destekliyor. This would probably have prevented a number of unfortunate, socialist amendments from being tabled. Bu muhtemelen bir dizi talihsiz, sosyalist değişiklik önergesinin sunulmasını engelleyecekti. There is some feeling within the Socialist Group that the proposal is somewhat lacking in ambition. Sosyalist Grup içerisinde, teklifin azim bakımından biraz eksik olduğuna dair bazı hisler var. There is some feeling within the Socialist Group that the proposal is somewhat lacking in ambition. Sosyalist Grup içinde, teklifin hedeften yoksun olduğu yönünde bazı görüşler bulunmaktadır. That is the Socialist policy mix. Bu Sosyalist politika karışımıdır. Jesus was a socialist. İsa sosyalistti. My plan is not socialist. Planım sosyalist değil. The socialist was accompanied by a female interpreter. Sosyaliste bir kadın tercüman tarafından eşlik edildi. The Nazis were as socialist as North Korea is democratic. Naziler, Kuzey Kore'nin demokratik olduğu kadar sosyalistti. Jesus was a socialist. Hz. İsa bir sosyalistti. I am a socialist. Sosyalistim. The socialist insurgency expropriated the Apostolic Palace. Sosyalist ayaklanma papaya ait sarayı kamulaştırdı. The socialist was accompanied by a female interpreter. Sosyaliste bir kadın tercüman eşlik ediyordu. The Nazis were as socialist as North Korea is democratic. Kuzey Kore ne kadar demokratsa Naziler de o kadar sosyalistti. I know atheists that have more humanity than all these religious and these socialists. Bütün bu dindarlardan ve sosyalistlerden daha insan olan ateistler tanıyorum. He describes himself as a democratic socialist. Kendini demokratik bir sosyalist olarak tanımlıyor. I am not a socialist. Ben bir sosyalist değilim. My plan is not socialist. Benim planım sosyalist değildir. Tom is a socialist. Tom bir sosyalist. Socialist agriculture attained great success. Sosyalist tarım büyük başarı elde etti. Socialist agriculture attained great success. Sosyalist tarım büyük bir başarıya ulaştı. I am not a socialist. Sosyalist değilim. Tom is a socialist. Tom bir sosyalisttir. The socialist agriculture achieved great success. Sosyalist tarım büyük başarı elde etti. I am a socialist. Ben bir sosyalistim. Jesus was a socialist. İsa bir sosyalistti. Communism was the political system in the Union of Soviet Socialist Republics, but that stopped in 1993. Komünizm Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinde politik bir sistemdi fakat 1993'te sona erdi. They ended capitalism and built a socialist society. Kapitalizme son verdiler ve sosyalist bir toplum kurdular. They ended capitalism and built a socialist society. Onlar kapitalizmi sona erdirdiler ve sosyalist bir toplum kurdular. The socialist agriculture achieved great success. Sosyalist tarım büyük başarıya ulaştı. The socialist insurgency expropriated the Apostolic Palace. Sosyalist isyancılar Apostolik Sarayı kamulaştırdı. Show More (90)
2	socialist	sosyalistler	n.
	The rally was attended by socialists advocating for workers' rights. Mitinge işçi haklarını savunan sosyalistler katılmıştı. Show More (-2)
3	socialist	sosyalist	adj.
	The candidate's manifesto outlined various socialist policies. Adayın manifestosu, çeşitli sosyalist politikaları özetliyordu. Show More (-2)
4	socialist	sosyalizmle yönetilen	adj.
	It is a socialist country. Burası sosyalizmle yönetilen bir ülke. Show More (-2)