| 1 |
square |
kare |
adj., n. |
|
- Indeed, fishers may become pioneers in the area as happened in Scotland with the square mesh panel.
- Gerçekten de balıkçılar, İskoçya'da kare gözlü panelde olduğu gibi bu alanda öncü olabilirler.
- We test his eyes to see if he has square pupils for squaring the accounts.
- Hesapları karelemek için kare göz bebeklerine sahip olup olmadığını görmek için gözlerini test ediyoruz.
- Indeed, fishers may become pioneers in the area as happened in Scotland with the square mesh panel.
- Hatta balıkçılar, İskoçya'da kare ağ panelinde olduğu gibi bu alanda öncü olabilirler.
- Tom said he wanted to learn how to tie a square knot.
- Tom kare bir düğüm bağlamayı öğrenmek istediğini söyledi.
- It's a square, not a cube.
- Bu bir kare, küp değil.
- It's about three square miles.
- O yaklaşık üç mil kare.
- What's that, a love square?
- Ne o, bir aşk karesi mi?
- He has a square jaw.
- Kare bir çenesi var.
- Tom showed Mary how to tie a square knot.
- Tom Mary'ye kare düğümün nasıl atılacağını gösterdi.
- It's a square, not a cube.
- Bu bir kare, bir küp değil.
- She's a square.
- O bir kare.
- Six squared is thirty-six.
- Altının karesi otuz altıdır.
- The square of 5 is 25.
- 5'in karesi 25'tir.
- The square of nine is eighty-one.
- Dokuzun karesi seksen bir.
- Tom said he wanted to learn how to tie a square knot.
- Tom kare düğüm atmayı öğrenmek istediğini söyledi.
- The boxes are rectangular, not square.
- Kutular dikdörtgendir, kare değil.
- The square of nine is eighty-one.
- Dokuzun karesi seksen birdir.
- Tom taught me how to tie a square knot.
- Tom bana kare düğüm atmayı öğretti.
- We're back to square one.
- Birinci kareye geri döndük.
- Tom taught me how to tie a square knot.
- Tom bana bir kare düğümü nasıl bağlayacağımı öğretti.
- How many square feet is this house?
- Bu ev kaç metre kare?
- A square is both a rectangle and a rhombus.
- Bir kare hem dikdörtgen hem de eşkenar dörtgendir.
- What's that, a love square?
- O da ne, aşk karesi mi?
- We have a square table.
- Kare bir masamız var.
- I have to go back square one.
- Birinci kareye geri dönmek zorundayım.
- The shape of a box is usually square.
- Bir kutunun biçimi genellikle karedir.
- The boxes are rectangular, not square.
- Kutular dikdörtgen, kare değil.
- Tom has a square jaw.
- Tom'un kare bir çenesi var.
- There are 640 acres in a square mile.
- Bir mil karede 640 dönüm arazi var.
- Eight squared is sixty-four.
- 8'in karesi 64'tür.
- The square of any prime number is a semiprime.
- Herhangi bir asal sayının karesi bir yarı asal sayıdır.
- Every square is a rectangle.
- Her kare bir dikdörtgendir.
- Six squared equals thirty-six.
- Altının karesi otuz altıya eşittir.
- Some important geometric shapes are the triangle, the square, the rectangle, the circle, the parallelogram and the trapezium.
- Bazı önemli geometrik şekiller üçgen, kare, dikdörtgen, daire, paralelkenar ve yamuktur.
- Six squared is thirty-six.
- Altı kare otuz altı eder.
- Eight squared is sixty-four.
- Sekizin karesi altmış dört eder.
- It's about three square miles.
- Yaklaşık üç mil kare.
- Some important geometric shapes are the triangle, the square, the rectangle, the circle, the parallelogram and the trapezium.
- Bazı önemli geometrik şekiller üçgen, kare, dikdörtgen, daire, paralelkenar ve ikizkenar yamuktur.
- This box is square, not rectangular.
- Bu kutu kare, dikdörtgen değil.
- I know lots of people who can square dance.
- Kare dansı yapabilen bir sürü insan tanıyorum.
- The area of an 8-foot square room is 64 square feet.
- 8 ayak karelik bir odanın alanı 64 ayak karedir.
- His ranch covers twenty square miles.
- Onun çiftliği yirmi mil karedir.
- The shape of a box is usually square.
- Bir kutunun şekli genellikle karedir.
- Eight squared is sixty-four.
- Sekizin karesi altmış dörttür.
- There are 640 acres in a square mile.
- Bir mil karede 640 dönüm vardır.
Show More (42)
|
| 2 |
square |
meydan |
n. |
|
- Tanks were positioned at the bottom of the steps in Nativity Square blocking all access to the church.
- Doğuş Meydanı'ndaki merdivenlerin dibine yerleştirilmiş tanklar kiliseye tüm erişimi engelliyordu.
- Mark you, this is an article that was given its current form only after the bloodbath in Peking's Tienanmen Square .
- Dikkatinizi çekerim, bu makale ancak Pekin'in Tienanmen Meydanı'ndaki kan gölünden sonra bugünkü halini almıştır.
- We have a wonderful square in front of the building.
- Binanın önünde harika bir meydanımız var.
- The suicide bomber made hotchpotch of the whole square.
- İntihar bombacısı koskoca meydanı darmadağın etti.
- The suicide bomber made hotchpotch of the whole square.
- İntihar bombacısı koca bir meydanı darmadağın etti.
- The suicide bomber made hotchpotch of the whole square.
- İntihar bombacısı koca meydanı birbirine karıştırdı.
- When is the next train to Sloane Square?
- Sloane Meydanı'na bir sonraki tren ne zaman?
- Excuse me, does this train go to Washington Square?
- Affedersiniz, bu tren Washington Meydanı'na mı gidiyor?
- Take the metro at Republic Square.
- Cumhuriyet Meydanı'ndaki metroya bin.
- Rynok Square is the historic centre of the city.
- Rynok Meydanı kentin tarihi merkezidir.
- The square was illuminated by bright lights.
- Meydan parlak ışıklarla aydınlatılmıştı.
- The police have cleared the square.
- Polis meydanı temizledi.
- St Mark's Square in Venice is always swarming with tourists in the summer.
- Venedik'teki San Marco meydanı yazın hep turist kaynıyor.
- Alexanderplatz is a public square located in the Mitte district of Berlin.
- Alexanderplatz, Berlin'in Mitte semtinde bulunan bir halk meydanıdır.
- Victor Hugo's house is in Vosges Square in Paris.
- Victor Hugo'nun evi Paris'teki Vosges meydanındadır.
- They're building a new square.
- Yeni bir meydan inşa ediyorlar.
- Rynok Square is the historic centre of the city.
- Rynok Meydanı şehrin tarihi merkezidir.
- The square was illuminated by bright lights.
- Meydan parlak ışıklarla aydınlatıldı.
- Saint Peter's Square was crowded.
- Aziz Petrus meydanı kalabalıktı.
- We went for a walk in the square.
- Meydanda yürüyüşe çıktık.
- We went for a walk in the square.
- Meydanda bir yürüyüşe çıktık.
- Victor Hugo's house is in Vosges Square in Paris.
- Victor Hugo'nun evi Paris'te Vosges Meydanı'nda.
- St Mark's Square in Venice is always swarming with tourists in the summer.
- Venedik'teki San Marco Meydanı yazın her zaman turist kaynar.
- Look at that pole in the square.
- Meydandaki şu direğe bakın.
- Are you in the square?
- Meydanda mısın?
- Take the metro at Republic Square.
- Cumhuriyet Meydanı'nda metroya binin.
- If you go to Beijing, definitely have a look at Tiananmen Square.
- Pekin'e giderseniz Tiananmen Meydanı'na mutlaka bakın.
- Alexanderplatz is a public square located in the Mitte district of Berlin.
- Alexanderplatz, Berlin'in Mitte bölgesinde yer alan halka açık bir meydandır.
- Something horrible happened in the busy square.
- Kalabalık meydanda korkunç bir şey oldu.
- Saint Peter's Square is crowded.
- Aziz Petrus Meydanı kalabalık.
- In front of you, you can see Tiananmen Square.
- Önünüzde Tiananmen Meydanı'nı görebilirsiniz.
- Lucy witnessed a murder in the main square of Florence.
- Lucy, Floransa'nın ana meydanında bir cinayete tanık oldu.
- The other day, something horrible happened in the busy square.
- Geçen gün kalabalık meydanda korkunç bir şey oldu.
- Look at that pole in the square.
- Meydandaki şu direğe bak.
- Today is the 4th of June — a day when Chinese government killed hundreds of people on a peaceful demonstration on the Tiananmen square.
- Bugün 4 Haziran; Çin hükümetinin Tiananmen meydanındaki barışçıl bir gösteride yüzlerce insanı öldürdüğü gün.
- There were many children in the square.
- Meydanda bir sürü çocuk vardı.
- There were many children in the square.
- Meydanda çok sayıda çocuk vardı.
- At the square, a crowd surrounded and listened to the street singers.
- Meydanda bir kalabalık etrafı sarmış ve sokak şarkıcılarını dinliyordu.
Show More (35)
|
| 3 |
square |
meydan (şehirdeki bina veya sokakların oluşturduğu) |
n. |
|
- I'll meet you at the town square at noon.
- Seninle öğlen kasaba meydanında buluşuruz.
- I'm going to the square.
- Ben meydana gidiyorum.
- Hundreds of people came out into the square.
- Yüzlerce insan meydana geldi.
- I'm going to the square.
- Meydana gidiyorum.
Show More (1)
|
| 4 |
square |
alan |
n. |
|
- His ranch covers twenty square miles.
- Çiftliği 20 mil karelik bir alanı kaplıyor.
- Hundreds of people came out into the square.
- Yüzlerce insan alana çıktı.
Show More (-1)
|
| 5 |
square |
eşitlemek (skoru) |
v. |
|
- England still has a chance to square the series.
- İngiltere'nin hâlâ seriyi eşitleme şansı var.
Show More (-2)
|
| 6 |
square |
düzeltmek |
v. |
|
- That frame seems crooked. Could you help me square it?
- Bu çerçeve eğri duruyor. Düzeltmeme yardım eder misin?
Show More (-2)
|
| 7 |
square |
dosdoğru |
adv. |
|
- The basketball hit him square in the face.
- Basketbol topu dosdoğru yüzüne çarptı.
Show More (-2)
|
| 8 |
square |
dik açıda |
adv. |
|
- He drew a line square to the ground.
- Yere dik açıda olan bir çizgi çekti.
Show More (-2)
|
| 9 |
square |
demode kimse |
n. |
|
- Phill was such a square in high school.
- Phill lisedeyken pek demode biriymiş.
Show More (-2)
|
| 10 |
square |
gönye |
n. |
|
- Don't forget to bring your set squares and T-squares to class.
- Gönyelerinizi ve T cetvellerinizi derse getirmeyi unutmayın.
Show More (-2)
|
| 11 |
square |
sıkıcı |
adj. |
|
- I didn't expect your date to be so square.
- Buluşmanın bu kadar sıkıcı olacağını tahmin etmemiştim.
Show More (-2)
|
| 12 |
square |
köşeli |
adj. |
|
- He had a strong square jaw and blue eyes.
- Güçlü, köşeli bir çenesi ve mavi gözleri vardı.
Show More (-2)
|
| 13 |
square |
kare |
adj. |
|
- We bought a square table and four chairs.
- Kare bir masa ve dört sandalye aldık.
Show More (-2)
|
| 14 |
square |
dik açılı |
adj. |
|
- Does this corner seem square to you?
- Bu köşe size dik açılı gibi görünüyor mu?
Show More (-2)
|
| 15 |
square |
tam hizalı |
adj. |
|
- The shelf is square with the window frame.
- Raf, pencere çerçevesiyle tam hizalı durumda.
Show More (-2)
|
| 16 |
square |
kare şeklinde |
n. |
|
- Take a square of paper and fold it in two.
- Kare şeklinde bir kağıt alın ve ikiye katlayın.
Show More (-2)
|
| 17 |
square |
kare |
n. |
|
- The square of 5 is 25.
- 5'in karesi 25 eder.
Show More (-2)
|
| 18 |
square |
hane (satranç) |
n. |
|
- He moved his pawn to the next square.
- Piyonunu bir sonraki haneye ilerletti.
Show More (-2)
|
| 19 |
square |
karesini almak |
v. |
|
- Please square the number in each box.
- Lütfen her bir kutudaki sayının karesini alınız.
Show More (-2)
|
| 20 |
square |
düzgün |
adj. |
|
- Tom was square.
- Tom düzgün biriydi.
Show More (-2)
|
