|
- When I look at the stars on our flag, I see old and young nations rising up in the four corners of Europe.
- Bayrağımızdaki yıldızlara baktığımda, Avrupa'nın dört bir köşesinde yükselen yaşlı ve genç ulusları görüyorum.
- I assume, though, that you have heard of its two stars, Hugh Grant and Andy McDowell.
- Yine de, filmin iki yıldızı Hugh Grant ve Andy McDowell'ı duyduğunuzu varsayıyorum.
- As I travel around British universities speaking to students, I see a rash of ring of stars flags and EU literature.
- İngiliz üniversitelerini dolaşıp öğrencilerle konuşurken, yıldız halkası bayrakları ve AB literatürü görüyorum.
- We have child sports stars to entertain us as we watch television.
- Televizyon izlerken bizi eğlendirecek çocuk spor yıldızlarımız var.
- An irregular galaxy has an undefined shape and is full of young stars, dust, and gas.
- Düzensiz bir galaksi, belirsiz bir şekle sahiptir ve genç yıldızlar, toz ve de gazla doludur.
- There are a lot of stars which are larger than our sun.
- Güneşimizden daha büyük bir sürü yıldız var.
- The sun goes down, the stars come out.
- Güneş batar, yıldızlar çıkar.
- The American flag has fifty stars.
- Amerikan bayrağında 50 yıldız vardır.
- Each of these galaxies harbors hundreds of billions of stars.
- Bu galaksilerin her biri yüzlerce milyar yıldız barındırır.
- The national flag of the USA is called the Stars and Stripes.
- ABD'nin ulusal bayrağına Yıldızlar ve Çizgiler denir.
- Many nights did he spend, looking up at the stars.
- Birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
- The sky was full of stars.
- Gökyüzü tamamen yıldızlarla doluydu.
- The sky is strewn with stars.
- Gökyüzü yıldızlarla bezeli.
- The stars are innumerable.
- Yıldızlar sayılamayacak kadar çoktur.
- You can see the stars using a telescope.
- Bir teleskop kullanarak yıldızları görebilirsiniz.
- If the universe is full of stars, why doesn't their light continually light up the entire sky?
- Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden onların ışığı sürekli olarak tüm evreni aydınlatmıyor?
- Do you often look at the stars at night?
- Geceleri sık sık yıldızlara bakar mısın?
- Kelly, watch the stars!
- Kelly, yıldızlara bak!
- The Milky Way consists of about a hundred billion stars.
- Samanyolu yaklaşık yüz milyar yıldızdan oluşuyor.
- The stars shone in the sky.
- Yıldızlar gökyüzünde parladı.
- Early explorers used the stars for navigation.
- İlk kaşifler yön bulmak için yıldızları kullanırlardı.
- Stars shine brighter in the darkness.
- Yıldızlar karanlıkta daha ışıltılı parlar.
- Last night, we looked at the stars from the rooftop.
- Dün gece, çatıdan yıldızlara baktık.
- Stars emanate gamma rays when they explode.
- Yıldızlar patladıkları zaman gama ışınları yayarlar.
- Countless stars twinkled in the night sky.
- Gece gökyüzünde sayısız yıldız parıldıyordu.
- He looked up at the stars.
- Yıldızlara baktı.
- There are 50 stars on the American flag.
- Amerikan bayrağında 50 yıldız var.
- Stars can be seen at night.
- Yıldız geceleyin görülebilir.
- There are fifty stars on the American flag.
- Amerikan bayrağında 50 yıldız var.
- The stars are shining.
- Yıldızlar parlıyor.
- Sirius is one of the 27 stars on the flag of Brazil.
- Sirius, Brezilya bayrağındaki 27 yıldızdan biridir.
- The stars sparkle like diamonds.
- Yıldızlar elmas gibi parıldıyor.
- Stars shine brighter in the darkness.
- Yıldızlar karanlıkta daha parlak parlar.
- Many stars are twinkling in the sky.
- Gökyüzünde birçok yıldız parıldıyor.
- I see the moon and the stars.
- Ayı ve yıldızları görüyorum.
- You can see stars with a telescope.
- Teleskopla yıldızları görebilirsin.
- You can see stars with a telescope.
- Bir teleskopla yıldızları görebilirsin.
- Let's go outside and look at the stars.
- Dışarı çıkalım ve yıldızlara bakalım.
- If the universe is full of stars, why doesn't the light from all of them add up to make the whole sky bright all the time?
- Evren yıldızlarla doluysa, neden onların hepsinden gelen ışık tüm gökyüzünü sürekli parlatmıyor?
- He looked into the sky and at the stars.
- Gökyüzüne ve yıldızlara baktı.
- The stars will speak before I do.
- Yıldızlar benden önce konuşacak.
- The number of stars in the sky is infinite.
- Gökyüzündeki yıldızların sayısı sonsuzdur.
- We can see thousands of stars in the sky.
- Gökyüzünde binlerce yıldız görebiliriz.
- There are over 100 billion stars in the Milky Way galaxy.
- Samanyolu galaksisinde 100 milyardan fazla yıldız var.
- You can see the stars with your naked eye, and even better through a telescope.
- Yıldızları çıplak gözle görebilirsiniz, hatta teleskopla daha iyi görebilirsiniz.
- Stars twinkled in the sky.
- Gökyüzünde yıldızlar parıldıyordu.
- William has discovered a correlation between the location of Mayan cities and the position of stars in constellations.
- William, Maya şehirlerinin konumu ile takımyıldızlardaki yıldızların konumu arasında bir korelasyon keşfetti.
- The stars were shining over the silent fields.
- Yıldızlar sessiz tarlaların üzerinde parlıyordu.
- In 1920, British astronomer Arthur Eddington proposed that the Sun and other stars are powered by nuclear reactions.
- 1920'de İngiliz astronom Arthur Eddington güneş ve diğer yıldızların nükleer reaksiyonlar tarafından desteklendiğini ileri sürdü.
- The stars blinked in the silent night.
- Sessiz gecede yıldızlar göz kırpıyordu.
- The average distance between stars within our galaxy is about 4 light years.
- Galaksimizdeki yıldızlar arasındaki ortalama mesafe yaklaşık 4 ışık yılıdır.
- LISA will look for gravitational waves from stars and black holes.
- LISA yıldızlardan ve kara deliklerden gelen yerçekimsel dalgaları arayacak.
- Follow the stars.
- Yıldızları izle.
- There are many stars in the universe that are larger than the sun.
- Evrende güneşten daha büyük yıldızlar var.
- Look at the stars.
- Yıldızlara bakın.
- We can see a lot of stars at night in summer.
- Yazın geceleri çok fazla yıldız görebiliriz.
- A face without freckles is like a sky without stars.
- Çilsiz bir yüz, yıldızsız bir gökyüzü gibidir.
- Lift up your eyes, and you'll see the stars.
- Gözlerini kaldır, yıldızları göreceksin.
- This is a story about stars.
- Bu yıldızlar hakkında bir hikaye.
- The stars are so beautiful!
- Yıldızlar çok güzel!
- The stars shone all the time.
- Yıldızlar her zaman parladı.
- The stars are out tonight.
- Bu gece yıldızlar açık.
- The sky is strewn with stars.
- Gökyüzü yıldızla kaplı.
- Brahe catalogued over 1000 stars.
- Brahe 1000'den fazla yıldızı katalogladı.
- Let's go outside and look at the stars.
- Dışarı çıkıp yıldızlara bakalım.
- Stars can be seen at night.
- Yıldızlar geceleri görülebilir.
- There are so many stars in the sky, I can't count them all.
- Gökyüzünde birçok yıldız var onların hepsini sayamam.
- Stars are invisible in daylight.
- Yıldızlar gün ışığında görünmez.
- Stars twinkled in the sky.
- Yıldızlar gökyüzünde parlıyordu.
- This restaurant has three Michelin stars.
- Bu restoran üç Michelin yıldızına sahip.
- Look at the stars.
- Yıldızlara bakınız.
- He spent the night lying on the grass, looking at the stars.
- Geceyi çimlere uzanıp yıldızlara bakarak geçirdi.
- No stars could be seen in the sky.
- Gökyüzünde hiç yıldız görünmüyordu.
- Thousands of stars shone in the heavens.
- Binlerce yıldız gökte parlıyordu.
- How many stars are there in our galaxy?
- Galaksimizde kaç yıldız vardır?
- Brahe made many observations of the stars.
- Brahe yıldızlarla ilgili birçok gözlem yaptı.
- You can see the stars using a telescope.
- Teleskop kullanarak yıldızları görebilirsiniz.
- How many stars are there in our galaxy?
- Galaksimizde kaç tane yıldız var?
- The sky was filled with stars.
- Gökyüzü yıldızlarla doluydu.
- The stars seem small, but they are large.
- Yıldızlar küçük gibi görünür ama büyükler.
- There are no stars tonight.
- Bu gece hiç yıldız yok.
- Look at the stars, let's not waste time.
- Yıldızlara bak, boşa vakit kaybetmeyelim.
- Tycho Brahe used only a compass and a sextant to observe the stars.
- Tycho Brahe yıldızları gözlemek için sadece bir pusula ve bir sekstant kullanırdı.
- I love watching the stars.
- Yıldızları seyretmeyi severim.
- There were several stars to be seen in the sky.
- Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
- Aren't the stars bright tonight?
- Bu gece yıldızlar ne parlak değil mi?
- Friends are the stars shining; they appear in the dark.
- Arkadaşlar parlayan yıldızlardır; karanlıkta ortaya çıkarlar.
- The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.
- Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksisi'ndeki milyarlarca yıldız arasında sadece küçük noktalardır.
- Stars began to appear in the sky.
- Gökyüzünde yıldızlar belirmeye başladı.
- At night, we see more stars here than in Tokyo.
- Geceleyin biz burada Tokyo'dakinden daha fazla yıldız görmekteyiz.
- With this telescope stars and dreams can be seen.
- Bu teleskopla yıldızlar ve rüyalar görülebilir.
- Brahe catalogued over 1000 stars.
- Brahe 1000'den daha fazla yıldızın kataloğunu hazırladı.
- Stars emanate gamma rays when they explode.
- Yıldızlar patladıklarında gama ışınları yayarlar.
- Tom counted the stars in the sky.
- Tom gökyüzündeki yıldızları saydı.
- Hans Bethe won the 1967 Nobel Prize in Physics for his work concerning energy production in stars.
- Hans Bethe 1967'de yıldızlarda enerji üretimi hakkındaki işi için fizik nobel ödülünü kazandı.
- Do you see the stars?
- Yıldızları görüyor musun?
- Can you see the stars tonight?
- Bu gece yıldızları görebilir misin?
- Have you ever counted the stars?
- Hiç yıldızları saydın mı?
- Do you believe in guiding stars?
- Yol gösteren yıldızlara inanır mısın?
- Why do stars twinkle?
- Yıldızlar neden parıldar?
- Tom looked up at the stars.
- Tom yıldızlara baktı.
- Each of these galaxies harbors hundreds of billions of stars.
- Bu galaksilerin her biri yüzlerce milyar yıldız barındırıyor.
- Stars began to appear in the sky.
- Yıldız gökyüzünde görünmeye başladı.
- There are many stars larger than our sun.
- Güneşimizden daha büyük bir sürü yıldız var.
- There are innumerable stars in the galaxy.
- Galakside sayısız yıldızlar var.
- Stars are big, because they're hot; when their fuel is exhausted, they collapse.
- Yıldızlar büyüktür, çünkü sıcaktırlar; yakıtları tükendiğinde sönerler.
- If the universe is full of stars, why doesn't the light from all of them add up to make the whole sky bright all the time?
- Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden hepsinden gelen ışık toplanıp tüm gökyüzünü her zaman parlak yapmıyor?
- Last night, we looked at the stars from the rooftop.
- Dün gece çatıdan yıldızlara baktık.
- Astronomy deals with the stars and planets.
- Astronomi yıldızlar ve gezegenlerle ilgilenir.
- The stars are bright.
- Yıldızlar parlak.
- Some stars are hardly visible to the naked eye.
- Bazı yıldızlar çıplak gözle güçlükle görülebilmektedir.
- It is interesting to watch stars.
- Yıldızları izlemek ilginç.
- How many stars are there in the sky?
- Gökyüzünde kaç tane yıldız var?
- Can these stars be seen in Australia?
- Bu yıldızlar Avustralya'da görülebilir mi?
- The stars seem small, but they are large.
- Yıldızlar küçük görünüyor ama aslında büyükler.
- There are billions of stars in the sky.
- Gökyüzünde milyarlarca yıldız var.
- Each of these galaxies harbors hundreds of billions of stars.
- Bu galaksilerin her biri yüz milyarlarca yıldız barındırır.
- The sky is full of stars.
- Gökyüzü yıldızlarla dolu.
- There are a lot of stars which are larger than our sun.
- Güneşimizden büyük bir sürü yıldız var.
- Look up at the sky, and number the stars if you can.
- Gökyüzüne bak ve yapabiliyorsan yıldızları say.
- Kelly, watch the stars!
- Kelly, yıldızlara dikkat et!
- Many stars are forming within the galaxy.
- Galakside birçok yıldız oluşuyor.
- The stars are too far away.
- Yıldızlar çok uzakta.
- Were there any stars in the sky?
- Gökyüzünde hiç yıldız var mıydı?
- He spent the night lying on the grass, looking at the stars.
- Geceyi çim üzerinde yıldızlara bakarak geçirdi.
- We can see many stars tonight.
- Bu gece çok sayıda yıldız görebiliriz.
- William has discovered a correlation between the location of Mayan cities and the position of stars in constellations.
- William Maya kentlerinin konumu ve takımyıldızlarındaki yıldızların konumu arasında bir ilişki keşfetti.
- Do you believe our destinies are controlled by the stars?
- Kaderlerimizin yıldızlar tarafından kontrol edildiğine inanıyor musun?
- They decorated the tree with stars and ornaments.
- Ağacı yıldızlar ve takılarla süslediler.
- There are billions of stars in the universe.
- Evrende milyarlarca yıldız var.
- You can use a telescope to look at the stars.
- Yıldızlara bakmak için bir teleskop kullanabilirsin.
- Constellations can be a useful way to help identify positions of stars in the sky.
- Takımyıldızları, gökyüzündeki yıldızların konumlarını belirlemeye yardımcı olmak için yararlı bir yol olabilir.
- The average distance between stars within our galaxy is about 4 light years.
- Galaksimiz içindeki yıldızlar arasındaki ortalama mesafe yaklaşık 4 ışık yılıdır.
- Many nights did he spend, looking up at the stars.
- O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
- The stars sparkle like diamonds.
- Yıldızlar elmas gibi parlıyor.
- Once again she could watch the sun and moon and stars.
- Bir kez daha güneşi, ayı ve yıldızları izleyebildi.
- On a clear, dark night, we can see about 6,000 or so stars in the sky.
- Açık ve karanlık bir gecede gökyüzünde yaklaşık 6.000 kadar yıldız görebiliriz.
- At daytime, we see the clear sun, and at nighttime we see the pale moon and the beautiful stars.
- Gündüzleri berrak güneşi, geceleri ise solgun ayı ve güzel yıldızları görürüz.
- Stars shine above in the sky.
- Yıldızlar gökyüzünde parlıyor.
- On a clear, dark night, our eyes can see about 6,000 or so stars in the sky.
- Açık ve karanlık bir gecede gözlerimiz gökyüzünde yaklaşık 6,000 kadar yıldız görebilir.
- This book is about stars.
- Bu kitap yıldızlar hakkında.
- I can't count the stars in the sky.
- Gökyüzündeki yıldızları sayamıyorum.
- The stars are bright tonight.
- Bu gece yıldızlar parlak.
- As the sun rose, the stars faded away.
- Güneş yükselirken yıldızlar kayboldu.
- There are innumerable stars in the universe.
- Evrende sayısız yıldız var.
- At night, we see more stars here than in Tokyo.
- Geceleri burada Tokyo'dakinden daha fazla yıldız görüyoruz.
- Stars shine above in the sky.
- Yıldızlar gökyüzünde parıldıyorlar.
- Last night, we watched the stars from the rooftop.
- Dün gece çatıdan yıldızları seyrettik.
- Friends are the stars shining; they appear in the dark.
- Arkadaşlar parlayan yıldızlar gibidir, karanlıkta ortaya çıkarlar.
- I love watching the stars.
- Yıldızları seyretmeyi seviyorum.
- There are no stars in the sky tonight.
- Bu gece gökyüzünde hiç yıldız yok.
- Hans Bethe won the 1967 Nobel Prize in Physics for his work concerning energy production in stars.
- Hans Bethe, yıldızlarda enerji üretimiyle ilgili çalışmalarından dolayı 1967 Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmıştır.
- The stars shone all the time.
- Yıldızlar her zaman parlıyordu.
- How many stars are visible with the naked eye from earth?
- Dünyadan çıplak gözle kaç tane yıldız görülür?
- Many stars shine in the sky.
- Gökyüzünde birçok yıldız parlıyor.
- There are a lot of stars larger than our own sun.
- Güneşimizden daha büyük bir sürü yıldız var.
- The stars were shining over the silent fields.
- Yıldızlar sessiz arazilerin üstünde parlıyordu.
- Why are there stars in the sky?
- Neden gökyüzünde yıldızlar var?
- I couldn't see any stars in the sky.
- Gökyüzünde hiç yıldız göremedim.
- I hit my head and saw stars.
- Kafamı vurdum ve yıldızlar gördüm.
- The stars are innumerable.
- Yıldızlar sayısızdır.
- Each of these galaxies harbors hundreds of billions of stars.
- Bu galaksilerin her biri yüz milyarlarca yıldız barındırıyor.
- The stars were twinkling in the sky.
- Yıldızlar gökte parlıyordu.
- I can never see the stars because of all the light pollution.
- Işık kirliliği yüzünden yıldızları hiç göremiyorum.
- It is interesting to watch stars.
- Yıldızları izlemek enteresandır.
- Many stars are forming within the galaxy.
- Pek çok yıldız galaksiyi oluşturur.
- An irregular galaxy has an undefined shape and is full of young stars, dust, and gas.
- Düzensiz bir galaksi tanımlanmamış bir şekle sahiptir ve genç yıldızlar, toz ve gazla doludur.
- Then the doll's eyes began to shine like two stars and it came to life.
- Sonra bebeğin gözleri iki yıldız gibi parlamaya başladı ve canlandı.
- The stars seem dim because of the city lights.
- Şehir ışıkları yüzünden yıldızlar sönük görünüyor.
- Last night, we watched the stars from the rooftop.
- Dün gece, çatıdan yıldızları izledik.
- The sky was full of stars.
- Gökyüzü yıldızlarla doluydu.
- This hotel is far from deserving the four stars the guidebook gives it.
- Bu otel, rehber kitabın verdiği dört yıldızı hak etmekten çok uzak.
- There are fifty stars on the American flag.
- Amerikan bayrağında elli yıldız var.
- The stars are too far away.
- Yıldızlar çok uzaktalar.
- Some stars are hardly visible to the naked eye.
- Bazı yıldızlar çıplak gözle zor görünür.
- The stars are beautiful.
- Yıldızlar güzel.
- As the sun rose, the stars faded away.
- Güneş doğduğunda, yıldızlar kayboldu.
- The Milky Way consists of about a hundred billion stars.
- Samanyolu, yaklaşık olarak 100 milyar yıldızdan oluşur.
- There were a lot of stars seen in the sky.
- Gökyüzünde görülen bir sürü yıldız vardı.
- You can use a telescope to look at the stars.
- Yıldızlara bakmak için teleskop kullanabilirsin.
- Astronomy deals with the stars and planets.
- Astronomi yıldızlar ve gezegenler ile ilgilenir.
- Look at the stars.
- Yıldızlara bak.
- Planets are easy to identify because they don't twinkle like stars do.
- Gezegenleri belirlemek kolay, çünkü yıldızlar gibi parıldamazlar.
- You can see millions of stars on this hill.
- Bu tepeden milyonlarca yıldız görebilirsiniz.
- There are many stars larger than our sun.
- Güneşimizden daha büyük birçok yıldız var.
- The stars were beginning to appear.
- Yıldızlar görünmeye başlıyordu.
- Stars are beautiful.
- Yıldızlar çok güzel.
- Who will count the stars?
- Yıldızları kim sayacak?
- Once again she could watch the sun and moon and stars.
- Bir kez daha güneşi, ayı ve yıldızları seyredebildi.
- No stars are to be seen in the daytime.
- Gündüz vakti hiç yıldız görünmez.
- Look at the stars, let's not waste time.
- Yıldızlara bak, zaman kaybetmeyelim.
- They held each other's hands and looked at the stars.
- Birbirlerinin ellerini tuttular ve yıldızlara baktılar.
- This planet orbits two stars.
- Bu gezegen iki yıldızın yörüngesinde dönüyor.
- The stars came out.
- Yıldızlar çıktı.
- The stars are beautiful.
- Yıldızlar çok güzel.
- Stars can be seen clearly in this area.
- Bu bölgede yıldızlar net bir şekilde görülebilir.
- We can't see any stars tonight.
- Bu gece hiç yıldız göremiyoruz.
- He looked up at the stars.
- O, yıldızlara baktı.
- We can see many stars tonight.
- Bu gece birçok yıldız görebiliriz.
- Do you believe our destinies are controlled by the stars?
- Kaderimizin yıldızlar tarafından kontrol edildiğine inanıyor musunuz?
- Have you ever tried to count the stars?
- Hiç yıldızları saymayı denedin mi?
- Why are there stars in the sky?
- Gökyüzünde neden yıldızlar var?
- There were countless stars in the sky.
- Gökte sayısız yıldız vardı.
- Why do stars twinkle?
- Yıldızlar neden parlar?
- Do you often look at the stars at night?
- Sık sık geceleri yıldızlara bakar mısınız?
- Aren't the stars bright tonight?
- Bu gece yıldızlar parlak değil mi?
- How many stars and planets are there in the universe?
- Evrende kaç tane yıldız ve gezegen var?
- Sirius is one of the 27 stars on the flag of Brazil.
- Sirius, Brezilya bayrağındaki 27 yıldızdan biri.
- The stars are shining in the sky.
- Gökyüzünde yıldızlar parlıyor.
- I can see the stars in the sky.
- Gökyüzündeki yıldızları görebiliyorum.
- In 1920, British astronomer Arthur Eddington proposed that the Sun and other stars are powered by nuclear reactions.
- 1920'de İngiliz astronom Arthur Eddington, Güneş'in ve diğer yıldızların nükleer reaksiyonlardan güç aldığını öne sürdü.
- I can see the stars in the sky.
- Gökteki yıldızları görebiliyorum.
- This restaurant has three Michelin stars.
- Bu restoranın üç Michelin yıldızı var.
- Many stars shine in the heavens.
- Göklerde birçok yıldız parlıyor.
- I wish you could've seen the stars last night.
- Keşke dün gece yıldızları görebilseydin.
- LISA will look for gravitational waves from stars and black holes.
- LISA, yıldızlar ve kara deliklerden gelen yerçekimsel dalgaları arayacaktır.
- Your eyes remind me of stars.
- Gözleriniz bana yıldızları hatırlatıyor.
- He built an observatory to study the stars.
- Yıldızları incelemek için bir gözlemevi kurdu.
- I can't count the stars in the sky.
- Gökyüzündeki yıldızları sayamam.
- Your eyes are like stars.
- Gözlerin yıldızlar gibi.
- Stars are beautiful.
- Yıldızlar güzeldir.
- I thank my lucky stars that I'm still alive.
- Hâlâ hayatta olduğum için şanslı yıldızlarıma şükrediyorum.
- There were a lot of stars seen in the sky.
- Gökyüzünde bir sürü yıldız görülüyordu.
- There are more stars in the sky than I can count.
- Gökyüzünde benim sayabileceğimden daha fazla yıldız var.
- This hotel is far from deserving the four stars the guidebook gives it.
- Bu otel rehber kitabın verdiği dört yıldızı hak etmekten uzaktır.
- There are billions of stars in our galaxy.
- Galaksimizde milyarlarca yıldız var.
- Countless stars were twinkling in the sky.
- Gökyüzünde sayısız yıldız parıldıyordu.
- Many stars shine in the heavens.
- Birçok yıldız gökyüzünde parlıyor.
- The stars covered the sky.
- Yıldızlar gökyüzünü kapladı.
- This is a story about stars.
- Bu, yıldızlar hakkında bir hikayedir.
- How many stars are visible with the naked eye from earth?
- Dünyadan çıplak gözle kaç yıldız görülebilir?
- He built an observatory to study the stars.
- Yıldızları incelemek için bir gözlemevi yaptı.
- Dozens of pop stars are crowned and uncrowned every few years.
- Her birkaç yılda bir düzinelerce pop yıldızı taç giyer ve taç giymez.
- Are there stars with other forms of life on them?
- Üzerinde başka yaşam formları olan yıldızlar var mı?
- The stars shone in the sky.
- Gökyüzünde yıldızlar parlıyordu.
- There are innumerable stars in the galaxy.
- Galakside sayısız yıldız var.
- Tycho Brahe used only a compass and a sextant to observe the stars.
- Tycho Brahe yıldızları gözlemlemek için sadece bir pusula ve sekstant kullandı.
- Kathy is gazing at the stars.
- Kathy yıldızlara bakıyor.
- Massive stars are extremely hot.
- Büyük yıldızlar son derece sıcaktır.
- There are milliards of stars in the universe.
- Evrende milyarlarca yıldız var.
- They decorated the tree with stars and ornaments.
- Ağacı yıldızlar ve süslerle süslediler.
- You can see a lot of stars in the sky.
- Gökyüzünde bir sürü yıldız görebilirsin.
- The stars come out at night.
- Yıldızlar gece ortaya çıkar.
- We looked at the sky, but couldn't see any stars.
- Gökyüzüne baktık ama hiç yıldız göremedik.
- The stars were beginning to appear.
- Yıldızlar görünmeye başladı.
- He studies astronomy, or the science of stars.
- O astronomi ya da yıldızların bilimini okur.
- He looked into the sky and at the stars.
- O gökyüzüne ve yıldızlara baktı.
- Early explorers used the stars for navigation.
- İlk kaşifler navigasyon için yıldızları kullandılar.
- There exist several stars which are larger than our Sun.
- Güneşimizden daha büyük bir sürü yıldız var.
- Have you ever counted the stars?
- Sen hiç yıldızları saydın mı?
- There are many stars in the universe that are larger than the sun.
- Evrende Güneş'ten daha büyük birçok yıldız bulunur.
- Dozens of pop stars are crowned and uncrowned every few years.
- Düzinelerce pop yıldızı birkaç yılda taçlandırılır ve taçtan mahrum edilir.
- The stars were twinkling in the sky.
- Yıldızlar gökyüzünde parıldıyordu.
- Stars can be seen clearly in this area.
- Yıldızlar, bu bölgede açık bir şekilde görülebilir.
- At night, Mary could see the stars through the window next to her bed.
- Mary geceleri yatağının yanındaki pencereden yıldızları görebiliyordu.
- The stars are shining in the sky.
- Yıldızlar gökyüzünde parlıyor.
- Countless stars were twinkling in the sky.
- Gökyüzünde çok sayıda yıldız parlıyordu.
- The sky is full of stars tonight.
- Gökyüzü bu gece yıldızlarla dolu.
- Look up at the sky, and number the stars if you can.
- Gökyüzüne bakın ve mümkünse yıldızları sayın.
- Numerous stars were visible in the sky.
- Gökyüzünde çok sayıda yıldız görünüyordu.
- The sky is clear; the stars are twinkling.
- Gökyüzü açık; yıldızlar parıldıyor.
- It is interesting to watch stars.
- Yıldızları izlemek ilginçtir.
- If the universe is full of stars, why doesn't their light continually light up the entire sky?
- Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden onların ışığı tüm gökyüzünü sürekli aydınlatmıyor?
- There are millions of stars in the universe.
- Evrende milyonlarca yıldız var.
- No stars are to be seen in the daytime.
- Hiçbir yıldız gündüzün görülmez.
- The stars look very beautiful tonight.
- Bu gece yıldızlar çok güzel görünüyor.
- There are a lot of stars larger than our own sun.
- Kendi güneşimizden daha büyük bir sürü yıldız var.
- There exist several stars which are larger than our Sun.
- Güneşimizden daha büyük birkaç yıldız var.
- The sky is clear, it is full of stars.
- Gökyüzü açık, yıldızlarla dolu.
- The stars look very beautiful tonight.
- Yıldızlar bu gece çok güzel görünüyor.
- Throughout the centuries humankind has tracked the sun, the stars, and the universe.
- Yüzyıllar boyunca insanoğlu güneşi, yıldızları ve evreni izledi.
- There were several stars to be seen in the sky.
- Gökyüzünde görülebilecek birçok yıldız vardı.
- He studies astronomy, or the science of stars.
- Astronomi ya da yıldız bilimi üzerine çalışıyor.
- Maybe the stars were not properly aligned.
- Belki de yıldızlar düzgün hizalanmamıştır.
- Your eyes are like stars.
- Gözlerin yıldız gibi.
- You can see millions of stars on this hill.
- Bu tepeden milyonlarca yıldız görebilirsin.
- There are over 100 billion stars in the Milky Way galaxy.
- Samanyolu galaksisinde 100 milyarın üstünde yıldız vardır.
- The sky is clear and full of stars.
- Gökyüzü açık ve yıldızlarla dolu.
- There are billions of stars in the universe.
- Evrende milyarlarca yıldız vardır.
- Your eyes remind me of stars.
- Gözlerin bana yıldızları hatırlatıyor.
- Planets are easy to identify because they don't twinkle like stars do.
- Gezegenleri tanımak kolaydır çünkü yıldızlar gibi parıldamazlar.
- We can't see any stars tonight.
- Bu gece hiç yıldız göremeyiz.
- Follow the stars.
- Yıldızları takip et.
- Can you see the stars tonight?
- Bu gece yıldızları görebiliyor musun?
- The stars came out.
- Yıldızlar ortaya çıktı.
- Stars cannot be seen in the daytime.
- Yıldızlar gündüz vakti görülemez.
Show More (283)
|