| 1 |
subside |
yatışmak |
v. |
|
- The flood began to subside.
- Sel yatışmaya başladı.
- Tom's anger subsided.
- Tom'un öfkesi yatıştı.
- The panic has subsided.
- Panik yatıştı.
- When we arrived at the port, the wind subsided.
- Limana vardığımızda rüzgar yatıştı.
Show More (1)
|
| 2 |
subside |
çökmek |
v. |
|
- The foundation of the building subsided with the earthquake.
- Depremle birlikte binanın temeli çöktü.
- Weak foundations caused the house to subside.
- Zayıf temeller evin çökmesine neden oldu.
- Weak foundations caused the house to subside.
- Zayıf temeller evin çökmesine yol açtı.
Show More (0)
|
| 3 |
subside |
azalmak |
v. |
|
- It is one of the methods, even if the pressure subsides, to keep the employment policy going.
- Baskı azalsa bile istihdam politikasını devam ettirmenin yöntemlerinden biridir.
- The waves are subsiding.
- Dalgalar azalıyor.
- When we arrived at the port, the wind subsided.
- Limana vardığımızda, rüzgar azaldı.
Show More (0)
|
| 4 |
subside |
geçmek |
v. |
|
- The pain subsided after I took a painkiller.
- Bir ağrı kesici aldıktan sonra ağrım geçti.
- The panic has subsided.
- Panik geçti.
Show More (-1)
|
| 5 |
subside |
alçalmak |
v. |
|
- When the ocean subsided, the actual size of the devastation appeared.
- Okyanus alçaldığında, yıkımın gerçek boyutu ortaya çıktı.
- The flood began to subside.
- Sel alçalmaya başladı.
Show More (-1)
|
| 6 |
subside |
dinmek (fırtına/rüzgar/yağmur) |
v. |
|
- The crew saw the shipwrecks after the storm subsided.
- Mürettebat fırtına dindikten sonra gemi enkazlarını gördü.
Show More (-2)
|
| 7 |
subside |
sakinleşmek |
v. |
|
- The waves are subsiding.
- Dalgalar sakinleşiyor.
Show More (-2)
|
