1 |
suck |
emmek |
v. |
|
- He was sitting on a bench, sucking on a popsicle.
- Bir bankta oturmuş, buzlu şeker emiyordu.
- I sucked orange juice through a straw.
- Portakal suyunu pipetle emdim.
- Tom sucked his thumb until he was three.
- Tom üç yaşına kadar parmağını emdi.
- I sucked my finger.
- Parmağımı emdim.
- Mary is sucking on a candy.
- Mary şeker emiyor.
- Sami was still sucking his thumb.
- Sami hala baş parmağını emiyordu.
- The baby is sucking his finger.
- Bebek parmağını emiyor.
- I sucked orange juice through a straw.
- Bir pipetle portakal suyunu emdim.
- Have you ever sucked a penis?
- Sen hiç bir penis emdin mi?
- A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.
- Bir Florida şehri sokaklardaki tuzlu suyu emmek için vakum hortumları ile donatılmış tanker kamyonları göndererek düzenli gelgit sel baskınına karşılık veriyor.
- Tom sucked his thumb until he was three.
- Tom üç yaşına kadar baş parmağını emdi.
- Tom is sucking his thumb.
- Tom parmağını emiyor.
- The baby is in his crib, sucking on his pacifier.
- Bebek beşiğinde, emziğini emiyor.
- Sami was still sucking his thumb.
- Sami hala parmağını emiyordu.
- The little girl is sucking her finger.
- Küçük kız parmağını emiyor.
- Have you ever sucked a penis?
- Hiç penis emdin mi?
Show More (13)
|
2 |
suck |
çekmek |
v. |
|
- She sucked in a deep breath and disappeared underwater.
- Derin bir nefes çekti ve suyun altında kayboldu.
- The branch was sucked into the whirlpool.
- Dal girdabın içine çekildi.
- A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.
- Florida'da bir şehir, düzenli olarak yaşanan gelgit sellerine, tuzlu suyu sokaklardan çekmek için vakumlu hortumlarla donatılmış tanker kamyonları göndererek yanıt veriyor.
- Sami turned on the air conditioner to suck the smell outside.
- Sami dışarıdaki kokuyu çekmek için klimayı açtı.
Show More (1)
|
3 |
suck |
emme |
n. |
|
- My niece had a suck of her candy and thanked me for buying it.
- Yeğenim şekerini emdi ve şekeri aldığım için bana teşekkür etti.
Show More (-2)
|
4 |
suck |
emzirmek |
v. |
|
- You have suckled your babies.
- Bebeklerinizi emzirdiniz.
Show More (-2)
|