|
- Look, there's a whole enormous, glorious, gigantic supermarket up here.
- Bakın burada çok büyük, muhteşem, devasa bir süpermarket var.
- I'm checking out from the supermarket right now, so I'll be out to the car in a minute.
- Şu anda süpermarkette kasada ödeme yapıp çıkıyorum, bir dakika içinde arabaya gideceğim.
- Look, there's a whole enormous, glorious, gigantic supermarket up here.
- Bakın, burada kocaman, görkemli, devasa bir süpermarket var.
- Look, there's a whole enormous, glorious, gigantic supermarket up here.
- Bakın, burada koskoca, muhteşem, devasa bir süpermarket var.
- Tom is at the supermarket right now.
- Tom şu anda süpermarkette.
- I need you to go to the supermarket for me.
- Benim için süpermarkete gitmenizi istiyorum.
- Tom hasn't been to the supermarket in a long time.
- Tom uzun zamandır süpermarkete gitmedi.
- Mr Sato ran a supermarket in his hometown before he came to Tokyo.
- Bay Sato Tokyo'ya gelmeden önce memleketinde bir süpermarket işletiyordu.
- This supermarket is open 24 hours a day.
- Bu süpermarket günün 24 saati açık.
- Tom asked Mary to bring him back some toothpaste and toilet paper from the supermarket.
- Tom, Mary'den süpermarketten diş macunu ve tuvalet kağıdı getirmesini istedi.
- She goes to the supermarket every three days.
- Her üç günde bir süpermarkete gidiyor.
- Could you tell how to get to the nearest supermarket?
- En yakın süpermarkete nasıl gidebileceğini söyleyebilir misin?
- Tom wanted Mary to go to the supermarket to buy some milk.
- Tom, Mary'den süpermarkete gidip süt almasını istedi.
- The apples from our own tree taste much better than the sprayed apples from the supermarket.
- Kendi ağacımızdan topladığımız elmaların tadı süpermarketten aldığımız ilaçlı elmalardan çok daha güzel.
- I wish there were a super discount supermarket in the neighbourhood.
- Keşke mahallede süper indirimli bir süpermarket olsa.
- Do you know where the supermarket is?
- Süpermarketin nerede olduğunu biliyor musun?
- Where's the nearest supermarket?
- En yakın süpermarket nerede?
- She goes to the supermarket once a week.
- Haftada bir kez süpermarkete gider.
- Mr Sato ran a supermarket in his hometown before he came to Tokyo.
- Tokyo'ya gelmeden önce, Bay Sato memleketinde bir süpermarket çalıştırdı.
- There is a large supermarket.
- Büyük bir süpermarket var.
- We have a big supermarket.
- Büyük bir süpermarketimiz var.
- A fire broke out in the supermarket last night.
- Dün gece süpermarkette yangın çıktı.
- Tom found Mary a job in a supermarket.
- Tom bir süpermarkette Mary'ye bir iş buldu.
- This is the supermarket where we usually do most of our shopping.
- Burası genelde alışveriş yaptığımız süpermarket.
- Harry works part-time at the local supermarket.
- Harry yerel bir süpermarkette yarı zamanlı çalışır.
- What does he buy at the supermarket?
- Süpermarketten ne alıyor?
- I saw Tom at the supermarket this morning.
- Bu sabah süpermarkette Tom'u gördüm.
- I went into the supermarket to buy chocolate rather than peaches.
- Şeftali yerine çikolata almak için süpermarkete gittim.
- Tom is working at a supermarket now.
- Tom şu anda bir süpermarkette çalışıyor.
- The supermarket hired many part-timers.
- Süpermarket, birçok part-time çalışanı işe aldı.
- Tom is at the supermarket now.
- Tom şimdi süpermarkette.
- Is there a supermarket near here?
- Buraya yakın bir süpermarket var mı?
- Tom was the driver of the car that crashed into the supermarket on Park Street.
- Tom, Park Caddesi'ndeki süpermarkete çarpan arabanın sürücüsüydü.
- I ran into Tom this afternoon in the supermarket.
- Bu öğleden sonra süpermarkette Tom'a rastladım.
- I went to the supermarket with my mom.
- Annemle birlikte süpermarkete gittim.
- Is there a supermarket nearby?
- Yakında bir süpermarket var mı?
- Tom went back to the supermarket.
- Tom süpermarkete geri döndü.
- Tom followed Mary around the supermarket.
- Tom, Mary'yi süpermarkette takip etti.
- A Spanish song was playing in the supermarket where I went to buy fruits and vegetables yesterday.
- Dün meyve ve sebze satın almak için gittiğim süpermarkette bir İspanyolca şarkı çalıyordu.
- They are buying vegetables in the supermarket.
- Süpermarketten sebze alıyorlar.
- Tom usually puts things in the refrigerator as soon as he gets home from the supermarket.
- Tom, süpermarketten eve gelir gelmez genellikle eşyaları buzdolabına koyar.
- Tom asked Mary to go to the supermarket to get some milk.
- Tom, Mary'nin biraz süt alması için süpermarkete gitmesini istedi.
- Is there anything you want from the supermarket?
- Süpermarketten istediğiniz herhangi bir şey var mı?
- The supermarket didn't have what I wanted.
- İstediğim şey süpermarkette yoktu.
- I'm going to drop by the supermarket.
- Süpermarkete uğrayacağım.
- Tom always goes to the supermarket where Mary works.
- Tom her zaman Mary'nin çalıştığı süpermarkete gider.
- Did you go to the supermarket?
- Süpermarkete gittin mi?
- Remind me to stop by the supermarket on the way home.
- Hatırlat da eve dönerken süpermarkete uğrayayım.
- My house is close to the supermarket.
- Evim süpermarkete yakın.
- Mom went to the supermarket.
- Annem süpermarkete gitti.
- The supermarket didn't have what I wanted.
- Süpermarkette istediğim şey yoktu.
- I usually do my shopping at this supermarket.
- Ben genellikle bu süpermarkette alışveriş yaparım.
- Tom walked to the supermarket.
- Tom süpermarkete yürüdü.
- Mary goes to the supermarket.
- Mary süpermarkete gidiyor.
- The local supermarket has an organic section.
- Yerel süpermarketin organik bir bölümü var.
- Tom works in a supermarket.
- Tom bir süpermarkette çalışıyor.
- Do you want me to pick up anything at the supermarket?
- Süpermarketten bir şey almamı ister misin?
- Do you know what time that supermarket closes?
- Süpermarketin saat kaçta kapandığını biliyor musun?
- There used to be a green field here; now there's a supermarket.
- Eskiden burada yeşil bir alan vardı; şimdi bir süpermarket var.
- Tom was the driver of the car that crashed into the supermarket on Park Street.
- Park Caddesinde süpermarkete çarpan arabanın sürücüsü Tom'du.
- Tom popped into the supermarket on his way home to buy some milk.
- Tom eve dönerken süt almak için süpermarkete uğradı.
- Tom and I run into each other at the supermarket every once in a while.
- Tom ve ben arada bir süpermarkette karşılaşıyoruz.
- I need you to go to the supermarket and buy some milk.
- Süpermarkete gidip biraz süt almanı istiyorum.
- I ran into Tom at the supermarket.
- Süpermarkette Tom'a rastladım.
- Is there anything you want me to buy for you while I'm at the supermarket?
- Süpermarketteyken sana almamı istediğin bir şey var mı?
- We see each other at the supermarket now and then.
- Birbirimizi ara sıra süpermarkette görüyoruz.
- I went to the supermarket.
- Süpermarkete gittim.
- Tom worked in a supermarket while he was in college.
- Tom üniversitedeyken bir süpermarkette çalışıyordu.
- Do you know what time that supermarket closes?
- O süpermarketin ne zaman kapattığını biliyor musun?
- How many times a week do you go shopping at a supermarket?
- Haftada kaç defa süpermarkete alışverişe gidersin?
- The supermarket is open Monday through Saturday.
- Süpermarket pazartesiden cumartesiye kadar açıktır.
- Tom is working at the supermarket.
- Tom süpermarkette çalışıyor.
- Tom found a job at a supermarket.
- Tom bir süpermarkette iş buldu.
- Tom works at a supermarket.
- Tom bir süpermarkette çalışıyor.
- I'll walk with you as far as the supermarket.
- Seninle süpermarkete kadar yürüyeceğim.
- Tom worked with Mary at a supermarket.
- Tom, Mary'yle birlikte bir süpermarkette çalıştı.
- Tom wanted me to go to the supermarket to buy some bread and eggs.
- Tom biraz ekmek ve yumurta almak için supermarkete gitmemi istedi.
- Don't forget to stop by the supermarket on your way home.
- Eve dönerken süpermarkete uğramayı unutma.
- Mary works in a supermarket.
- Mary bir süpermarkette çalışıyor.
- You can buy all kinds of groceries at the supermarket.
- Süpermarketten her türlü yiyeceği alabilirsiniz.
- They're opening a new express lane at the supermarket.
- Süpermarkette yeni bir ekspres şerit açıyorlar.
- If you go to that supermarket, you can buy most things you use in your daily life.
- Şu süpermarkete giderseniz, günlük hayatınızda kullandığınız çoğu şeyi satın alabilirsiniz.
- Harry works part-time at the local supermarket.
- Harry yerel bir süpermarkette yarı zamanlı olarak çalışıyor.
- Milk is actually a little bit cheaper at the supermarket near Tom's house.
- Tom'un evinin yakınındaki süpermarkette süt aslında biraz daha ucuz.
- Is there a supermarket near your home?
- Evinizin yakınında bir süpermarket var mı?
- Tom is at the supermarket buying food for the party.
- Tom süpermarkette parti için yiyecek alıyor.
- Tom is at the supermarket.
- Tom süpermarkette.
- I often go shopping at the supermarket near my house.
- Evimin yakınındaki süpermarkete sık sık alışverişe giderim.
- Today I have to drop by the supermarket.
- Bugün süpermarkete uğramam gerekiyor.
- I went to the supermarket with my mom.
- Annemle süpermarkete gittim.
- Tom has just come back from the supermarket.
- Tom süpermarketten yeni döndü.
- I found this on the way to the supermarket.
- Bunu süpermarkete giderken buldum.
- The supermarket is on the other side of the street.
- Süpermarket caddenin diğer tarafında.
- Tom found Mary a job in a supermarket.
- Tom, Mary'ye bir süpermarkette iş buldu.
- This supermarket delivers only on Saturday.
- Bu süpermarket sadece cumartesi günü teslimat yapar.
- Tom asked Mary to go to the supermarket to get some milk.
- Tom, Mary'den süt almak için süpermarkete gitmesini istedi.
- I bought this from the supermarket.
- Bunu süpermarketten satın aldım.
- Tom reminded me to stop at the supermarket and buy some bread.
- Tom süpermarkette durmamı ve biraz ekmek almamı hatırlattı.
- Tom's truck is still parked in front of the supermarket.
- Tom'un kamyoneti hala süpermarketin önünde park halinde.
- What does he buy at the supermarket?
- Süpermarketten ne alır?
- There used to be a green field here; now there's a supermarket.
- Burada bir yeşil alan vardı; şimdi bir süpermarket var.
- I'm going to the supermarket to do some shopping.
- Ben biraz alışveriş yapmak için süpermarkete gidiyorum.
- We might not need to go to the supermarket today.
- Bugün süpermarkete gitmemize gerek olmayabilir.
- Tom is at the supermarket now.
- Tom şu anda süpermarkette.
- She stopped at the supermarket to buy some vegetables.
- O biraz sebze satın almak için süpermarkette durdu.
- I usually do my shopping at this supermarket.
- Alışverişimi genellikle bu süpermarketten yaparım.
- I just got back from supermarket.
- Süpermarketten yeni döndüm.
- Tom is unlikely to walk to the supermarket.
- Tom muhtemelen süpermarkete yürümeyecektir.
- There is a large supermarket.
- Büyük bir süpermarket vardır.
- Tom walked to the supermarket.
- Tom süpermarkete kadar yürüdü.
- Working part-time at a supermarket, I found that some customers were polite whereas others weren't.
- Bir süpermarkette yarı zamanlı çalışırken, bazı müşterilerin kibar olduğunu, bazılarının ise olmadığını gördüm.
- Is there anything you want me to buy for you while I'm at the supermarket?
- Süpermarketteyken sana satın almamı istediğin bir şey var mı?
- She is a clerk in the supermarket.
- Süpermarkette tezgahtarlık yapıyor.
- What is the difference between a discount store and a supermarket?
- İndirim mağazası ile süpermarket arasındaki fark nedir?
- We need apples, oranges, bread and peanut butter from the supermarket.
- Süpermarketten elma, portakal, ekmek ve fıstık ezmesine ihtiyacımız var.
- We didn't have time to stop at the supermarket.
- Süpermarkette duracak vaktimiz olmadı.
- Tom went to the supermarket.
- Tom süpermarkete gitti.
- The shelves in the supermarket were almost bare.
- Süpermarketteki raflar neredeyse bomboştu.
- Is there a supermarket near your house?
- Evinizin yakınında bir süpermarket var mı?
- He was at the supermarket.
- O süpermarketteydi.
- Tom used to work at the supermarket near my house.
- Tom evime yakın süpermarkette çalışırdı.
- It seems I forgot my wallet at the supermarket.
- Görünüşe göre cüzdanımı süpermarkette unutmuşum.
- What is the difference between a discount store and a supermarket?
- Bir indirim mağazası ile bir süpermarket arasındaki fark nedir?
- If you go to that supermarket, you can buy most things you use in your daily life.
- O süpermarkete giderseniz, günlük hayatta kullandığınız pek çok şeyi satın alabilirsiniz.
- My house is close to the supermarket.
- Evim süpermarkete yakındır.
- I wish there were a super discount supermarket in the neighbourhood.
- Keşke bu civarda süper indirimli bir süpermarket olsaydı.
- Tom asked Mary to bring him back some toothpaste and toilet paper from the supermarket.
- Tom, Mary'nin ona süpermarketten biraz diş macunu ve tuvalet kağıdı getirmesini istedi.
- Tom asked Mary to pick up some toothpaste and some toilet paper at the supermarket.
- Tom, Mary'den süpermarketten diş macunu ve tuvalet kağıdı almasını istedi.
- Tom works at the local supermarket.
- Tom yerel süpermarkette çalışıyor.
- Yanni lives half an hour from the supermarket.
- Yanni süpermarketten yarım saat uzakta yaşıyor.
- Tom stayed in the car while Mary ran into the supermarket for a loaf of bread.
- Mary bir somun ekmek almak için süpermarkete koşarken Tom arabada kaldı.
- Is there a supermarket in this mall?
- Bu alışveriş merkezinde bir süpermarket var mı?
- Is there anything I can buy for you while I'm at the supermarket?
- Süpermarketteyken sana alabileceğim bir şey var mı?
- The old houses were torn down to make room for a supermarket.
- Bir süpermarkete yer açmak için eski evler yıkıldı.
- The supermarket opens at ten o'clock.
- Süpermarket saat 10'da açılıyor.
- If I don't go to the supermarket, I won't be able to prepare anything to eat this evening.
- Eğer süpermarkete gitmezsem, bu akşam yiyecek bir şey hazırlayamayacağım.
- I was at the supermarket.
- Süpermarketteydim.
- Can you do me a favor and go to the supermarket and buy me some eggs?
- Bana bir iyilik yapıp süpermarkete gidip yumurta alır mısın?
- I've been to the supermarket.
- Süpermarkete gitmiştim.
- I used to work in a supermarket.
- Eskiden bir süpermarkette çalışırdım.
- Tom is a cashier at the local supermarket.
- Tom yerel bir süpermarkette kasiyer.
- There was something I needed to get at the supermarket, but I forgot to pick it up.
- Süpermarketten almam gereken bir şey vardı ama almayı unuttum.
- I'd like you to go to the supermarket and buy some bread.
- Süpermarkete gidip biraz ekmek almanı istiyorum.
- Currently, my sister is working as a saleswoman in the supermarket.
- Kız kardeşim şu anda bir satış elemanı olarak süpermarkette çalışıyor.
- Are you sure you don't want me to buy you something at the supermarket?
- Sana süpermarketten bir şey almamı istemediğine emin misin?
- I don't want to work at a supermarket all my life.
- Hayatım boyunca bir süpermarkette çalışmak istemiyorum.
- I work at the supermarket on the weekends.
- Hafta sonları süpermarkette çalışırım.
- Is there a supermarket near your home?
- Evinizin yanında bir süpermarket var mı?
- Sami went to a local supermarket.
- Sami yerel bir süpermarkete gitti.
- Tom dropped Mary off at the supermarket.
- Tom Mary'yi süpermarkette bıraktı.
- I bumped into Tom in the supermarket yesterday.
- Dün süpermarkette Tom'a rastladım.
- This supermarket delivers only on Saturday.
- Bu süpermarket sadece cumartesi günleri teslimat yapıyor.
- I often go shopping at the supermarket near my house.
- Sık sık evimin yanındaki süpermarkete alışverişe giderim.
- I'm going shopping at the supermarket.
- Süpermarkete alışverişe gidiyorum.
- I'll walk with you as far as the supermarket.
- Süpermarkete kadar seninle yürüyeceğim.
- The supermarket is open Monday through Saturday.
- Süpermarket pazartesiden cumartesiye kadar açık.
- I looked for him in the supermarket.
- Onu süpermarkette aradım.
- Tom seems to be unwilling to go to the supermarket for his mother.
- Tom annesi için süpermarkete gitmeye isteksiz görünüyor.
- I'm working at a supermarket now.
- Şimdi bir süpermarkette çalışıyorum.
- Is the supermarket open this evening?
- Süpermarket bu akşam açık mı?
- Yanni lives half an hour from the supermarket.
- Yanni süpermarkete yarım saat uzaklıkta yaşıyor.
- The girl is buying milk at the supermarket.
- Kız süpermarketten süt alıyor.
- Tom couldn't find what he wanted at the supermarket.
- Tom süpermarkette istediği şeyi bulamadı.
- Look what I found at the supermarket today.
- Bugün süpermarkette bulduğum şeye bak.
- How many times a week do you go shopping at a supermarket?
- Haftada kaç kez süpermarkete alışverişe gidiyorsun?
- Considering what time it was, the supermarket was relatively empty.
- Saatin kaç olduğunu düşünürsek, süpermarket nispeten boştu.
- What did you buy at the supermarket?
- Süpermarketten ne aldın?
- I need you to go to the supermarket and buy some milk.
- Süpermarkete gitmeni ve biraz süt almanı istiyorum.
- We met by chance at the supermarket.
- Tesadüfen bir süpermarkette karşılaştık.
- The supermarket was closed today.
- Süpermarket bugün kapalıydı.
- I'm going to the supermarket.
- Süpermarkete gidiyorum.
- We went to the Asian supermarket.
- Asya süpermarketine gittik.
- Tom and Mary both work at the same supermarket.
- Tom ve Mary aynı süpermarkette çalışıyorlar.
- Tom will go to the supermarket for you and buy whatever you need.
- Tom senin için süpermarkete gidecek ihtiyacın olan ne varsa alacak.
- The prices at the supermarket where I go are reasonable.
- Gittiğim süpermarketteki fiyatlar makul.
- I am not going to the supermarket for peaches, but for chocolate.
- Süpermarkete şeftali için değil, çikolata için gidiyorum.
- A Spanish song was playing in the supermarket where I went to buy fruits and vegetables yesterday.
- Dün meyve ve sebze almaya gittiğim süpermarkette İspanyolca bir şarkı çalıyordu.
- For the time being, my sister is an assistant in a supermarket.
- Şu an için ablam süpermarkette bir asistan.
- I work at the supermarket on the weekends.
- Hafta sonları süpermarkette çalışıyorum.
- Don't forget to stop by the supermarket on your way home.
- Eve giderken süpermarketin yanında durmayı unutma.
- Would you please go to the supermarket and buy some bread?
- Lütfen süpermarkete gidip biraz ekmek alır mısın?
- The new supermarket was opened last month.
- Yeni süpermarket geçen ay açıldı.
- Is there a supermarket nearby?
- Yakınlarda bir süpermarket var mı?
- Tom worked in a supermarket while he was in college.
- Tom üniversitede iken bir süpermarkette çalışmıştı.
- Tom hasn't been to the supermarket in a long time.
- Tom uzun süredir süpermarkete gitmedi.
- If I don't go to the supermarket, I won't be able to prepare anything to eat this evening.
- Eğer süpermarkete gitmezsem bu akşam yiyecek herhangi bir şey hazırlayamayacağım.
- I went to the supermarket with Leanne and bought chicken nuggets.
- Leanne ile süpermarkete gittim ve tavuk nugget aldım.
- Currently, my sister is working as a saleswoman in the supermarket.
- Şu anda kız kardeşim süpermarkette satış elemanı olarak çalışıyor.
- Tom is unlikely to walk to the supermarket.
- Tom'un süpermarkete yürüyerek gitmesi pek olası değil.
- There's a big supermarket in my neighborhood.
- Mahallemde büyük bir süpermarket var.
- Let's go to loot the supermarket!
- Hadi süpermarketi yağmalamaya gidelim!
- Tom found a job at a supermarket.
- Tom bir süpermarkette bir iş buldu.
- He runs a supermarket in the town.
- O, kasabada bir süpermarket çalıştırır.
- Let's go to loot the supermarket!
- Süpermarketi yağmalamaya gidelim!
- Dan was arrested for stealing a phone at the supermarket.
- Dan süpermarkette bir telefon çaldığı için tutuklandı.
- You can buy all kinds of groceries at the supermarket.
- Sen süpermarkette her türlü yiyeceği satın alabilirsin.
- Ken went to the supermarket to buy some eggs.
- Ken, bir miktar yumurta satın almak için süpermarkete gitti.
- A fire broke out in the supermarket last night.
- Dün gece süpermarkette bir yangın patlak verdi.
- Tom remained in the car while Mary went into the supermarket.
- Mary süpermarkete giderken Tom arabada kaldı.
- Tom and I run into each other at the supermarket every once in a while.
- Tom ve ben ara sıra süpermarkette birbirimize rastlıyoruz.
- Where is the nearest supermarket?
- En yakın süpermarket nerede?
- Tom reminded me to stop at the supermarket and buy some bread.
- Tom bana süpermarkette durup biraz ekmek almam gerektiğini hatırlattı.
- I'll ask Tom to go to the supermarket and buy some eggs.
- Tom'dan süpermarkete gidip yumurta almasını isteyeceğim.
- Tom works in a supermarket.
- Tom bir süpermarkette çalışır.
- Tom drove to the supermarket.
- Tom süpermarkete gitti.
- She was at the supermarket.
- O süpermarketteydi.
- I went to the supermarket to buy some things for Tom.
- Tom'a bir şeyler satın almak için süpermarkete gittim.
- I stopped by the supermarket on my way home.
- Evime giderken süpermarkete uğradım.
- The supermarket is out of business.
- Süpermarket kullanım dışı.
- Mary goes to the supermarket.
- Mary süpermarkete gider.
- Tom usually puts things in the refrigerator as soon as he gets home from the supermarket.
- Tom genellikle süpermarketten eve gelir gelmez buzdolabına bir şeyler koyar.
- Tom happened to meet Mary at the supermarket.
- Tom, Mary ile süpermarkette karşılaştı.
- It took me three trips to the supermarket to buy everything we needed for tonight's party.
- Bu akşamki parti için gereken her şeyi almak için süpermarkete üç kez gitmem gerekti.
- Tom popped into the supermarket on his way home to buy some milk.
- Tom, biraz süt almak için eve dönerken süpermarkete uğradı.
- Would you go to the supermarket and get some butter?
- Süpermarkete gidip biraz tereyağı alır mısın?
- I stopped at the supermarket on my way home.
- Ben eve giderken süpermarkette durdum.
- What a big supermarket!
- Ne büyük bir süpermarket!
- This supermarket is open 24 hours a day.
- Bu süpermarket günde 24 saat açık.
- I asked Tom to go to the supermarket and buy some bread.
- Tom'dan süpermarkete gidip biraz ekmek almasını istedim.
- Tom happened to meet Mary at the supermarket.
- Tom tesadüfen Mary ile süpermarkette karşılaştı.
- I went to the supermarket to buy cold water.
- Soğuk su almak için süpermarkete gittim.
- Tom worked with Mary at a supermarket.
- Tom, Mary ile birlikte bir süpermarkette çalışıyordu.
- Tom goes to the supermarket almost every day.
- Tom neredeyse her gün süpermarkete gider.
- I ran into Tom at the supermarket.
- Süpermarkette Tom ile karşılaştım.
- Is there anything you want from the supermarket?
- Süpermarketten istediğin herhangi bir şey var mı?
- Did you go to the supermarket?
- Süpermarkete gittiniz mi?
- Tom bumped into Mary the other day at the supermarket.
- Tom geçen gün süpermarkette Mary ile karşılaştı.
- Tom dropped Mary off at the supermarket.
- Tom, Mary'i süpermarkete bıraktı.
- Tom is waiting for Mary in front of the supermarket.
- Tom süpermarketin önünde Mary'yi bekliyor.
- He runs a supermarket in the town.
- Kasabada bir süpermarket işletiyor.
- She stopped at the supermarket to buy some vegetables.
- Biraz sebze almak için süpermarkette durdu.
- I need you to go to the supermarket for me.
- Benim için süpermarkete gitmeni istiyorum.
- Dan was arrested for stealing a phone at the supermarket.
- Dan süpermarketten telefon çaldığı için tutuklandı.
- I bought a carton of milk from the supermarket.
- Süpermarketten bir kutu süt satın aldım.
- Tom wanted Mary to go to the supermarket to buy some milk.
- Tom biraz süt almak için Mary'nin süpermarkete gitmesini istedi.
- I stopped by the supermarket on my way home.
- Eve dönerken süpermarkete uğradım.
- Tom suggested going to another supermarket instead.
- Tom onun yerine başka bir süpermarkete gitmeyi önerdi.
- I bumped into Tom in the supermarket yesterday.
- Dün süpermarkette Tom'la karşılaştım.
- Ken went to the supermarket to buy some eggs.
- Ken yumurta almak için süpermarkete gitti.
- We might not need to go to the supermarket today.
- Bugün süpermarkete gitmemiz gerekmeyebilir.
- Tom often runs into Mary at the supermarket.
- Tom süpermarkette sık sık Mary ile karşılaşır.
- For the time being, my sister is an assistant in a supermarket.
- Şu an için kız kardeşim bir süpermarkette asistanlık yapıyor.
- Pick up a bag of oranges at the supermarket.
- Süpermarketten bir torba portakal al.
- Tom asked me to go to the supermarket with Mary.
- Tom benden Mary ile süpermarkete gitmemi istedi.
- Tom works part-time at a supermarket.
- Tom bir süpermarkette yarı zamanlı çalışıyor.
- I went to the supermarket to buy some things for Tom.
- Tom'a bir şeyler almak için süpermarkete gittim.
- Where's the closest supermarket?
- En yakın süpermarket nerede?
- Look what I found at the supermarket today.
- Bak bugün süpermarkette ne buldum.
- I must have lost my purse in the supermarket.
- Süpermarkette cüzdanımı kaybetmiş olmalıyım.
- Is there anything you want from the supermarket?
- Süpermarketten istediğin bir şey var mı?
- The supermarket was relatively empty for that time of day.
- Süpermarket, günün o saati için nispeten boştu.
- Is the supermarket still open?
- Süpermarket hâlâ açık mı?
- The supermarket was relatively empty for that time of day.
- Süpermarket günün o saati için nispeten boştu.
- They're opening a new express lane at the supermarket.
- Süpermarkette yeni bir ekspres kasa açıyorlar.
- I looked for him in the supermarket.
- Süpermarkette onu aradım.
- There is a big supermarket in my neighborhood.
- Mahallemde büyük bir süpermarket var.
- I'll ask Tom to go to the supermarket and buy some eggs.
- Tom'un süpermarkete gitmesini ve birkaç yumurta almasını rica edeceğim.
- I must've lost my wallet in the supermarket.
- Cüzdanımı süpermarkette kaybetmiş olmalıyım.
- I often run into her at the supermarket.
- Ben süpermarkette sık sık ona rastlarım.
- Tom has gone to the supermarket.
- Tom süpermarkete gitti.
- This is the supermarket where we usually do most of our shopping.
- Bu genellikle alışverişlerimizin çoğunu yaptığımız süpermarket.
- I stopped at the supermarket on my way home.
- Eve giderken süpermarkette durdum.
- Is there a supermarket near your house?
- Evinin yanında bir süpermarket var mıdır?
- She went shopping at a supermarket.
- Bir süpermarkete alışverişe gitti.
- I saw Tom at the supermarket this morning.
- Bu sabah Tom'u süpermarkette gördüm.
- My wife buys vegetables from a supermarket nearby.
- Karım yakındaki bir süpermarketten sebze satın alır.
- The old houses were torn down to make room for a supermarket.
- Eski evler bir süpermarkete yer açmak için yıkıldı.
- Tom will go to the supermarket for you and buy whatever you need.
- Tom sizin için süpermarkete gidecek ve neye ihtiyacınız varsa alacak.
- My wife buys vegetables from a supermarket nearby.
- Karım yakınlardaki bir süpermarketten sebze alıyor.
- Today I have to drop by the supermarket.
- Bugün süpermarkete uğramak zorundayım.
- Last night, there was a fire in the supermarket.
- Dün gece süpermarkette yangın çıktı.
- He was at the supermarket.
- O, süpermarketteydi.
- I'm going to the supermarket to do some shopping.
- Alışveriş yapmak için süpermarkete gidiyorum.
- I thought maybe I'd go to the supermarket and buy something for dinner.
- Belki süpermarkete gidip akşam yemeği için bir şeyler alırım diye düşündüm.
- Can you do me a favor and go to the supermarket and buy me some eggs?
- Bana bir iyilik yapabilir misin ve süpermarkete gidip bana birkaç yumurta alabilir misin?
- Tom and I work at the same supermarket.
- Tom ve ben aynı süpermarkette çalışıyoruz.
- There was something I needed to get at the supermarket, but I forgot to pick it up.
- Süpermarkette almam gereken bir şey vardı fakat onu almayı unuttum.
- I'm going shopping at the supermarket.
- Ben süpermarkette alışveriş etmeye gidiyorum.
- Could you tell how to get to the nearest supermarket?
- En yakın süpermarkete nasıl gidileceğini söyleyebilir misin?
- I often run into her at the supermarket.
- Onunla sık sık süpermarkette karşılaşıyorum.
- I ran into Tom this afternoon in the supermarket.
- Bu öğleden sonra süpermarkette Tom'la karşılaştım.
- They buy vegetables at the supermarket.
- Süpermarketten sebze alıyorlar.
- We met by chance at the supermarket.
- Süpermarkette şans eseri karşılaştık.
- Tom got some money from Mary and went to the supermarket to buy what she wanted him to buy.
- Tom Mary'den biraz para aldı ve Mary'nin istediği şeyi almak için süpermarkete gitti.
- Tom bumped into Mary the other day at the supermarket.
- Tom geçen gün süpermarkette Mary'ye rastladı.
- I ate while you were at the supermarket.
- Sen süpermarketteyken yedim.
- Here stood a green field; now it is a supermarket.
- Burada yeşil bir alan vardı; şimdi bir süpermarket.
- If I saw a boy steal something in the supermarket, I would report him to the manager.
- Ben bir çocuğun süpermarkette hırsızlık yaptığını görsem, ben onu yöneticiye rapor ederim.
- Tom works at the supermarket.
- Tom süpermarkette çalışıyor.
- The supermarket has a large stock of merchandise.
- Süpermarketin büyük bir mal stoğu var.
- Tom always goes to the supermarket where Maria works.
- Tom her zaman Maria'nın çalıştığı süpermarkete gider.
- I have been to the supermarket.
- Süpermarkete gitmiştim.
- I asked Tom to go to the supermarket and buy some bread.
- Tom'dan süpermarkete gitmesini ve bir ekmek almasını istedim.
- I bought a carton of milk from the supermarket.
- Süpermarketten bir kutu süt aldım.
- She bought a vacuum cleaner at the supermarket.
- Süpermarketten elektrikli süpürge aldı.
- I must have lost my purse in the supermarket.
- Cüzdanımı süpermarkette kaybetmiş olmalıyım.
- There's a large supermarket not far from here.
- Buradan çok uzakta olmayan büyük bir süpermarket var.
- A new supermarket opened in our neighborhood.
- Mahallemizde yeni bir süpermarket açıldı.
- Did you buy any meat in the supermarket?
- Süpermarketten hiç et aldınız mı?
- If I saw a boy steal something in the supermarket, I would report him to the manager.
- Süpermarkette bir çocuğun bir şey çaldığını görsem, onu müdüre şikayet ederdim.
- I'm headed to the supermarket.
- Ben süpermarkete gidiyorum.
- The supermarket is out of business.
- Süpermarket iflas etmiş durumda.
- Tom used to work at the supermarket near my house.
- Tom eskiden evimin yakınındaki süpermarkette çalışırdı.
- I went to the supermarket and bought a bag a rice.
- Süpermarkete gittim ve bir torba pirinç aldım.
- I'm working at a supermarket now.
- Şu anda bir süpermarkette çalışıyorum.
- I'm headed to the supermarket.
- Süpermarkete gidiyorum.
- I went to the supermarket to buy cold water.
- Süpermarkete soğuk su almaya gittim.
- She is a clerk in the supermarket.
- Süpermarkette bir tezgahtardır.
- Tom drove past Mary's house on his way to the supermarket.
- Tom süpermarkete giderken Mary'nin evinin önünden geçti.
- Tom drove to the supermarket.
- Tom arabayla süpermarkete gitti.
- Tom works at the supermarket.
- Tom süpermarkette çalışır.
- Tom wanted me to go to the supermarket to buy some bread and eggs.
- Tom ekmek ve yumurta almak için süpermarkete gitmemi istedi.
- Yanni lives half an hour from the supermarket.
- Yanni süpermarkete yarım saatlik mesafede oturuyor.
- I bought this from the supermarket.
- Bunu süpermarketten aldım.
- Tom and Mary both work at the same supermarket.
- Tom ve Mary'nin ikisi de aynı süpermarkette çalışıyorlar.
- She goes to the supermarket every three days.
- O, her üç günde bir süpermarkete gider.
- She was at the supermarket.
- O da süpermarketteydi.
- Considering what time it was, the supermarket was relatively empty.
- Saatin kaç olduğu göz önüne alındığında, süpermarket nispeten boştu.
- Tom works at the local supermarket.
- Tom yerel bir süpermarkette çalışıyor.
Show More (316)
|
