|
- It is important that the Council takes part in our debates and gets to hear our views.
- Konseyin tartışmalarımıza katılması ve görüşlerimizi duyması önemlidir.
- If we take part in EMU, we shall lose our economic independence.
- EMU'ya katılırsak ekonomik bağımsızlığımızı kaybederiz.
- In recent years, ever younger athletes have been taking part in major sporting events.
- Son yıllarda giderek daha genç sporcular büyük spor etkinliklerine katılmaktadır.
- I thank you for giving me the opportunity to take part in this debate.
- Bana bu tartışmaya katılma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim.
- National governments took part in the Convention’s public discussions and have rubberstamped the end result.
- Ulusal hükûmetler Konvansiyonun kamuya açık tartışmalarına katılmış ve nihai sonucu onaylamışlardır.
- This is seen especially in the extent to which young people take part in elections at national and European level.
- Bu durum özellikle gençlerin ulusal ve Avrupa düzeyindeki seçimlere ne ölçüde katıldıklarında görülmektedir.
- I would, however, warn against having the EU take part in the aid work.
- Bununla birlikte, AB'nin yardım çalışmalarına katılması konusunda uyarıda bulunmak isterim.
- Turkish SMEs also take part in initiatives such as Europartenariat, Medpartenariat and Medinterprise.
- Türkiyeli KOBİ'ler de, Europartenariat, Medpartenariat ve Medinterprise gibi girişimlere katılmaktadır.
- I warmly thank the Members who have taken part in this debate.
- Bu tartışmaya katılan Üyelere içtenlikle teşekkür ediyorum.
- Denmark is not taking part in the common defence policy either.
- Danimarka ortak savunma politikasına da katılmıyor.
- We have some votes to take part in there as well.
- Orada da katılmamız gereken bazı oylamalar var.
- I would probably have liked to take part in this debate, but we do not have that right, least of all me.
- Muhtemelen bu tartışmaya katılmak isterdim, ancak böyle bir hakkımız yok, en azından benim.
- Turkey plays a leading role in the Euro-Mediterranean Partnership and takes part in the full range of activities.
- Türkiye, Avrupa-Akdeniz Ortaklığı'nda öncü bir rol oynamakta ve tüm faaliyetlere katılmaktadır.
- I call upon the UK Government to abandon its previous resistance to taking part in such a process.
- Birleşik Krallık Hükümeti'ni böyle bir sürece katılma konusundaki önceki direncini terk etmeye çağırıyorum.
- All of us must be able to take part in the debate in our own mother tongue.
- Hepimiz kendi ana dilimizde tartışmaya katılabilmeliyiz.
- I shall not, therefore, take part in any votes on the matter.
- Bu nedenle konuyla ilgili herhangi bir oylamaya katılmayacağım.
- We have some votes to take part in there as well.
- Orada da katılabileceğimiz bazı oylamalar var.
- National governments took part in the Convention’s public discussions and have rubberstamped the end result.
- Ulusal hükümetler Konvansiyon'un kamuya açık tartışmalarına katılmış ve nihai sonucu onaylamışlardır.
- In any case, you took part in the vote so you do not have to worry.
- Her halükarda, oylamaya katıldınız, dolayısıyla endişelenmenize gerek yok.
- What is particularly heartening is that Gibraltarian citizens can at last take part in European elections.
- Cebelitarık vatandaşlarının nihayet Avrupa seçimlerine katılabilecek olması özellikle sevindiricidir.
- I thank everyone who has taken part in the debate.
- Tartışmaya katılan herkese teşekkür ediyorum.
- Furthermore, nine candidate countries were asked to take part in the MEDIA Plus programme.
- Ayrıca dokuz aday ülkeden MEDIA Plus programına katılmaları istenmiştir.
- It has fought vigorously for democratic rights and takes part in elections.
- Demokratik haklar için güçlü bir şekilde mücadele etmiş ve seçimlere katılmıştır.
- I am very pleased with the result of that vote and to have taken part in it.
- Bu oylamanın sonucundan ve oylamaya katılmış olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.
- It was therefore with extreme annoyance that I took part in this brief vote on the Miller report.
- Bu nedenle Miller raporuna ilişkin bu kısa oylamaya son derece rahatsız bir şekilde katıldım.
- Turkey takes part in various international forums in the customs field including the World Customs Organisation.
- Türkiye, gümrük alanında Dünya Gümrük Örgütü dahil çeşitli uluslararası forumlara katılmaktadır.
- In any case, you took part in the vote so you do not have to worry.
- Her halükarda siz de oylamaya katıldınız, dolayısıyla endişelenmenize gerek yok.
- They are very interested in taking part in an international CO2 trading scheme.
- Uluslararası bir CO2 ticareti programına katılmakla çok ilgileniyorlar.
- They were not allowed to take part in the peaceful demonstrations.
- Barışçıl gösterilere katılmalarına izin verilmedi.
- Last Thursday, I was taking part in a television programme in Milan.
- Geçtiğimiz Perşembe günü Milano'da bir televizyon programına katılıyordum.
- You do not even know whether they are going to take part in this debate.
- Bu tartışmaya katılıp katılmayacaklarını bile bilmiyorsunuz.
- Those who took part in it have not been seen since.
- Buna katılanlar o zamandan beri görülmedi.
- We did not take part in the vote on this resolution.
- Bu karara ilişkin oylamaya katılmadık.
- This meant that women were to go out to work and to take part in political life.
- Bu, kadınların çalışmak ve siyasi hayata katılmak için dışarı çıkmaları anlamına geliyordu.
- It is important that not only Spaniards take part in this debate.
- Bu tartışmaya sadece İspanyolların katılmaması önemlidir.
- In my view, this is also the reason why the European Commission funded most of those taking part in the forum.
- Benim görüşüme göre Avrupa Komisyonu'nun foruma katılanların çoğunu finanse etmesinin nedeni de budur.
- This is a policy which must be pursued by ourselves in the EU and by all who take part in the Johannesburg Summit.
- Bu, AB'deki bizler ve Johannesburg Zirvesi'ne katılan herkes tarafından izlenmesi gereken bir politikadır.
- As this vote concerns me directly, I should like the House to know that I shall not be taking part in it.
- Bu oylama beni doğrudan ilgilendirdiğinden, Meclis'in oylamaya katılmayacağımı bilmesini isterim.
- They must be able to take part in debates and influence decisions that primarily concern them.
- Tartışmalara katılabilmeli ve öncelikle kendilerini ilgilendiren kararları etkileyebilmelidirler.
- In the interim, there is time enough for everyone to take part in this procedure and express their opinion.
- Bu arada herkesin bu prosedüre katılması ve görüşlerini ifade etmesi için yeterli zaman vardır.
- Thousands of people will take part in discussions to come up with a different world order.
- Binlerce insan farklı bir dünya düzeni için yapılacak tartışmalara katılacak.
- We did not take part in the vote on this resolution.
- Bu kararla ilgili oylamaya katılmadık.
- Four months ago we took part in another debate about Afghanistan in this very room, with some of the same people.
- Dört ay önce yine bu salonda aynı kişilerle Afganistan hakkında bir başka tartışmaya katılmıştık.
- Turkey may also apply to take part in the third multiannual programme for SMEs.
- Türkiye, KOBİ'ler için üçüncü çok-yıllı programa katılmak için başvurabilir.
- It is my belief that Parliament must take part in the discussions on this list.
- Parlamentonun bu liste üzerindeki tartışmalara katılması gerektiğine inanıyorum.
- I should like to thank all those who took part in the debate for their comments and contributions.
- Tartışmaya katılan herkese yorumları ve katkıları için teşekkür etmek isterim.
- Are you going to take part in the next race?
- Bir sonraki yarışa katılacak mısın?
- She denied having taken part in the scheme.
- Plana katıldığını inkar etti.
- Did you take part in the discussion yesterday?
- Dünkü tartışmaya katıldınız mı?
- He took part in the expedition.
- Keşif gezisine katıldı.
- He took part in the expedition.
- O, keşif gezisine katıldı.
- We took part in the contest.
- Yarışmaya katıldık.
- I'm sure that he will take part in the contest.
- Yarışmaya katılacağından eminim.
- We are supposed to take part in the athletic meet tomorrow.
- Yarın atletizm yarışmasına katılmamız gerekiyor.
- I'm afraid I won't be able to take part in the meeting tonight.
- Bu geceki toplantıya katılamayacağım.
- Tom took part in a promotional event.
- Tom bir tanıtım etkinliğine katıldı.
- I wanted to take part in the party but I couldn't.
- Partiye katılmak istedim fakat yapamadım.
- Tom didn't take part in the marathon.
- Tom maratona katılmadı.
- He took part in the athletic meeting.
- Atletizm toplantısına katıldı.
- We took part in the discussion.
- Tartışmaya katıldık.
- A number of students said they would be happy to take part in the contest.
- Birkaç öğrenci yarışmaya katılmaktan mutlu olacağını söyledi.
- Will you take part in the ceremony?
- Törene katılacak mısın?
- He took part in the anti-war demonstration.
- O savaş karşıtı bir gösteriye katıldı.
- Did you take part in the excursion yesterday?
- Dünkü geziye katıldın mı?
- She plans to take part in the beauty contest.
- Güzellik yarışmasına katılmayı planlıyor.
- How often he is taking part in trainings?
- Ne sıklıkla eğitimlere katılıyor?
- We will take part in the marathon.
- Maratona katılacağız.
- He was too shy to take part in games with the other boys.
- Diğer çocuklarla oyunlara katılamayacak kadar utangaçtı.
- Many students took part in the contest.
- Çok sayıda öğrenci yarışmaya katıldı.
- How many engineers took part in the conference?
- Konferansa kaç mühendis katıldı?
- I'm sure that he will take part in the contest.
- Onun yarışmaya katılacağından eminim.
- I wanted to take part in the party but I couldn't.
- Partiye katılmak istedim ama katılamadım.
- She took part in the contest.
- Yarışmaya katıldı.
- Tom took part in the summer festival.
- Tom yaz festivaline katıldı.
- She took part in the contest.
- O, yarışmaya katıldı.
- Did you take part in the protests?
- Protesto gösterilerine katıldınız mı?
- Tom doesn't want to take part in the ceremony.
- Tom törene katılmak istemiyor.
- I took part in the contest.
- Ben yarışmaya katıldım.
- Under no circumstances will we take part in military actions.
- Hiçbir koşulda askeri eylemlere katılmayacağız.
- She takes part in many school activities.
- Birçok okul etkinliğine katılıyor.
- For myself, I would like to take part in the game.
- Ben şahsen oyuna katılmak istiyorum.
- A new team was formed in order to take part in the race.
- Yarışa katılmak için yeni bir ekip oluşturuldu.
- Tom took part in the competition.
- Tom yarışmaya katıldı.
- He took part in the race.
- Yarışa katıldı.
- That's why I also want you to take part in this meeting.
- Bu yüzden senin de bu toplantıya katılmanı istiyorum.
- I'm afraid I won't be able to take part in the meeting tonight.
- Korkarım bu akşamki toplantıya katılamayacağım.
- How many engineers took part in the conference?
- Konferansa kaç tane mühendis katıldı?
- Would you like to take part in this risky experiment?
- Bu tehlikeli deneye katılmak ister misiniz?
- Tom took part in a scheme set by the police to capture the serial murderer.
- Tom, seri katili yakalamak için polis tarafından kurulan bir plana katıldı.
- He took part in the Olympic Games.
- Olimpiyat oyunlarına katıldı.
- A new team was formed in order to take part in the race.
- Yarışa katılmak için yeni bir takım kuruldu.
- You should take part in that speech contest.
- O konuşma yarışmasına katılmalısın.
- He hesitated to take part in the reunion.
- Buluşmaya katılmakta tereddüt etti.
- We'll take part in the marathon.
- Maratona katılacağız.
- Are you going to take part in the English speech contest?
- İngilizce konuşma yarışmasına katılacak mısınız?
- I'm happy to take part in this project.
- Bu projeye katılmaktan mutluyum.
- Are you going to take part in the contest?
- Yarışmaya katılacak mısınız?
- He was disqualified from taking part in the contest.
- O, yarışmaya katılmaktan diskalifiye edildi.
- She denied having taken part in the scheme.
- Komploya katıldığını inkar etti.
- I took part in the company party.
- Şirket partisine katıldım.
- Mike didn't take part in yesterday's practice.
- Mike dünkü antrenmana katılmadı.
- She didn't take part in our conversation.
- Sohbetimize katılmadı.
- I want to take part in the bacchanalia too!
- Ben de bacchanalia'ya katılmak istiyorum!
- He denied having taken part in the crime.
- Suça katıldığını inkar etti.
- I took part in the sporting event.
- Spor etkinliğine katıldım.
- If it's at all possible, I'd like you to take part in the next meeting.
- Eğer mümkünse, bir sonraki toplantıya katılmanızı istiyorum.
- A number of students said they would be happy to take part in the contest.
- Bazı öğrenciler yarışmaya katılmaktan mutluluk duyacaklarını söylediler.
- He is said to have taken part in the battle.
- Onun savaşa katıldığı söyleniyor.
- I took part in the English speech contest.
- Ben İngilizce konuşma yarışmasına katıldım.
- Did you take part in the excursion yesterday?
- Dün geziye katıldın mı?
- Tom was too shy to take part in games with the other boys.
- Tom diğer çocuklarla oyunlara katılamayacak kadar utangaçtı.
- Did you take part in the game?
- Oyuna katıldın mı?
- Does she still want to take part in the party?
- Hala partiye katılmak istiyor mu?
- Do you plan on taking part in the interview?
- Görüşmeye katılmayı planlıyor musun?
- Did you take part in the discussion yesterday?
- Dün tartışmaya katıldın mı?
- I took part in the athletic meeting.
- Atletizm toplantısına katıldım.
- Tom took part in a local bike race.
- Tom yerel bir bisiklet yarışına katıldı.
- Does she still want to take part in the party?
- O hala partiye katılmak istiyor mu?
- He gave up taking part in the marathon on account of his cold.
- O, soğuk algınlığından dolayı maratona katılmaktan vazgeçti.
- I took part in the discussion.
- Tartışmaya ben de katıldım.
- I want to take part in the next triathlon.
- Bir sonraki triatlona katılmak istiyorum.
- We took part in the discussion.
- Biz tartışmaya katıldık.
- He took part in the summer festival.
- Yaz festivaline katıldı.
- Will you take part in the ceremony?
- Törene katılacak mısınız?
- Would you take part in the project?
- Projeye katılacak mısın?
- A hundred and fifty people took part in a marathon.
- Yüz elli kişi maratona katıldı.
- Would you like to take part in this risky experiment?
- Bu riskli deneye katılmak ister misin?
- Do you take part in any community activities?
- Toplumsal etkinliklere katılır mısın?
- Are you planning to take part in the meeting?
- Toplantıya katılmayı planlıyor musun?
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Herkes, doğrudan veya özgürce seçilmiş temsilcileri aracılığıyla ülkesinin yönetimine katılma hakkına sahiptir.
- He was disqualified from taking part in the contest.
- Yarışmaya katılmaktan diskalifiye edildi.
- Susie was unable to take part in the game because she wasn't feeling well.
- Susie, iyi hissetmediği için oyuna katılamadı.
- Mike didn't take part in yesterday's practice.
- Mike dünkü uygulamaya katılmadı.
- Do you take part in any community activities?
- Herhangi bir toplumsal faaliyete katılıyor musunuz?
- You should take part in that speech contest.
- O konuşma yarışmasına katılmalısınız.
- Yesterday I took part in the opening of the painting exposition.
- Dün bir resim sergisinin açılışına katıldım.
- I took part in the party.
- Ben partiye katıldım.
- I didn't take part in the conversation.
- Konuşmaya katılmadım.
- Tom didn't take part in our conversation.
- Tom konuşmamıza katılmadı.
- They want to take part in the Olympic Games.
- Olimpiyat Oyunlarına katılmak istiyorlar.
- He took part in a big scam.
- O büyük bir dolandırıcılığa katıldı.
- Under no circumstances will we take part in military actions.
- Hiçbir koşul altında askeri eylemlere katılmayacağız.
- I didn't take part in the discussion.
- Ben tartışmaya katılmadım.
- A new team was formed in order to take part in the boat race.
- Tekne yarışına katılmak için yeni bir takım oluşturuldu.
- I'm afraid I won't be able to take part in the meeting tonight.
- Korkarım ki bu gece toplantıya katılamayacağım.
- Would you like to take part in the festival?
- Festivale katılmak ister misiniz?
- Tom hopes you understand why he can't take part in your protest.
- Tom, protestonuza neden katılamayacağını anlamanızı umuyor.
- Are you going to take part in the next race?
- Bir sonraki yarışa katılacak mısınız?
- Tom took part in the race.
- Tom yarışa katıldı.
- Yesterday I took part in the opening of the painting exposition.
- Dün resim sergisinin açılışına katıldım.
- We took part in the contest.
- Biz yarışmaya katıldık.
- Are you going to take part in the contest?
- Yarışmaya katılacak mısın?
- He took part in the meeting.
- O, toplantıya katıldı.
- She takes part in many school activities.
- Birçok okul etkinliklerine katılır.
- A new team was formed in order to take part in the boat race.
- Tekne yarışına katılmak için yeni bir ekip kuruldu.
- The doctor forbade me to take part in the marathon.
- Doktor maratona katılmamı yasakladı.
- He took part in the race.
- O, yarışa katıldı.
- He gave up taking part in the marathon on account of his cold.
- Soğuk algınlığı nedeniyle maratona katılmaktan vazgeçti.
- I took part in the contest.
- Yarışmaya katıldım.
- Tom took part in the kidnapping of Mary's daughter.
- Tom, Mary'nin kızının kaçırılmasına katıldı.
- Are you going to take part in the English speech contest?
- İngilizce konuşma yarışmasına katılacak mısın?
- I didn't take part in the discussion.
- Tartışmaya katılmadım.
- Tom refused to take part in the game.
- Tom oyuna katılmayı reddetti.
- The teacher took part in the children's games.
- Öğretmen çocukların oyunlarına katıldı.
- The doctor wouldn't allow me to take part in the marathon.
- Doktor maratona katılmama izin vermedi.
- I took part in the discussion.
- Ben tartışmaya katıldım.
- Many students took part in the contest.
- Birçok öğrenci yarışmaya katıldı.
- Did you take part in the protests?
- Protestolara katıldın mı?
Show More (165)
|