|
- Regrettably, when we talk about sustainable development, we find it hard to be specific.
- Ne yazık ki sürdürülebilir kalkınma hakkında konuştuğumuzda spesifik olmakta zorlanıyoruz.
- We must talk about Iraq, Echelon, Serbia; put everything on the table.
- Irak, Echelon, Sırbistan hakkında konuşmalıyız; her şeyi masaya yatırmalıyız.
- Parliament must therefore be taken seriously when it talks about this issue.
- Dolayısıyla Parlamento bu konu hakkında konuştuğunda ciddiye alınmalıdır.
- Anyone, therefore, who says that this organisation is rigid does not know what they are talking about.
- Bu nedenle, bu kuruluşun katı olduğunu söyleyen herkes ne hakkında konuştuğunu bilmiyor demektir.
- We have talked about the economy.
- Ekonomi hakkında konuştuk.
- We have been talking about the social dimension and educational dimensions of sport for years.
- Yıllardır sporun sosyal boyutu ve eğitim boyutu hakkında konuşuyoruz.
- So I hope that when we start talking about definitions we will remember what terrorism really is.
- Bu yüzden umarım tanımlar hakkında konuşmaya başladığımızda terörizmin gerçekte ne olduğunu hatırlarız.
- When we talk about environmental protection, what we say sometimes lacks credibility.
- Çevrenin korunması hakkında konuştuğumuzda, söylediklerimiz bazen inandırıcılıktan yoksun kalabiliyor.
- That is something that we need to be talking about.
- Bu, hakkında konuşmamız gereken bir konu.
- We find ourselves today talking about a situation that has long been a reality on the ground.
- Bugün kendimizi sahada uzun zamandır gerçek olan bir durum hakkında konuşurken buluyoruz.
- I particularly remember a woman talking about the problems of internal migrants in China.
- Özellikle bir kadının Çin'deki iç göçmenlerin sorunları hakkında konuştuğunu hatırlıyorum.
- Lastly, let us talk about trade in cultural and audiovisual services and about cultural diversity.
- Son olarak kültürel ve görsel-işitsel hizmetlerin ticareti ve kültürel çeşitlilik hakkında konuşalım.
- So we too have to talk about their problems.
- Dolayısıyla biz de onların sorunları hakkında konuşmak zorundayız.
- I have no intention of talking about past events; rather I want to look to the future.
- Geçmişteki olaylar hakkında konuşmak gibi bir niyetim yok; daha ziyade geleceğe bakmak istiyorum.
- However, let us not talk about that bad possibility, until it happens.
- Ancak, gerçekleşene kadar bu kötü ihtimal hakkında konuşmayalım.
- Everyone here is talking about the Iraqi crisis.
- Burada herkes Irak krizi hakkında konuşuyor.
- Here we are talking about research and the future of clean energy.
- Burada araştırma ve temiz enerjinin geleceği hakkında konuşuyoruz.
- You then talked about the Mediterranean.
- Daha sonra Akdeniz hakkında konuştunuz.
- I am pleased to have this opportunity to talk about the G8 Summit.
- G8 Zirvesi hakkında konuşma fırsatı bulduğum için memnuniyet duyuyorum.
- Today, once again, we are talking about the quality of honey.
- Bugün bir kez daha balın kalitesi hakkında konuşuyoruz.
- We keep talking about the regulatory authorities of the Member States concerned.
- İlgili Üye Devletlerin düzenleyici makamları hakkında konuşmaya devam ediyoruz.
- Mr President-in-Office of the Council, what do you talk about in the Councils?
- Sayın Konsey Dönem Başkanı, Konseylerde ne hakkında konuşuyorsunuz?
- I think that, here too, we must talk about social and environmental issues.
- Burada da sosyal ve çevresel konular hakkında konuşmamız gerektiğini düşünüyorum.
- We are not talking about application.
- Uygulama hakkında konuşmuyoruz.
- Commissioner Nielson is going to talk about Johannesburg and Vice-President de Palacio is going to talk about transport.
- Komisyon Üyesi Nielson Johannesburg hakkında, Başkan Yardımcısı de Palacio ise ulaşım hakkında konuşacak.
- When we have this document, we will all, at last, know what we are talking about.
- Bu belgeye sahip olduğumuzda, nihayet hepimiz ne hakkında konuştuğumuzu bileceğiz.
- Today we talk about the rights of disabled people.
- Bugün engelli insanların hakları hakkında konuşuyoruz.
- We very often talk about human capital and lifelong learning.
- Sık sık insan sermayesi ve yaşam boyu öğrenme hakkında konuşuyoruz.
- We will then get back to talking about the financial framework.
- Daha sonra mali çerçeve hakkında konuşmaya geri döneceğiz.
- When we talk about environmental protection, what we say sometimes lacks credibility.
- Çevrenin korunması hakkında konuştuğumuzda, söylediklerimiz bazen inandırıcılıktan yoksun kalıyor.
- It is incredibly important to talk about social integration, work for all, good quality work.
- Sosyal entegrasyon, herkes için iş, kaliteli iş hakkında konuşmak son derece önemlidir.
- The time has come to call a spade, a spade, as you say yourself, and therefore to talk about European laws.
- Sizin de söylediğiniz gibi, maça maça demenin ve dolayısıyla Avrupa yasaları hakkında konuşmanın zamanı geldi.
- They are talking about other issues.
- Başka konular hakkında konuşuyorlar.
- Our colleague from the Group of the Greens/European Free Alliance will be talking about Kaliningrad in a moment.
- Yeşiller Grubu/Avrupa Özgür İttifakı'ndan meslektaşımız birazdan Kaliningrad hakkında konuşacak.
- Instead, I would like to talk about something which has come to me while I have been listening to this discussion.
- Bunun yerine bu tartışmayı dinlerken aklıma gelen bir konu hakkında konuşmak istiyorum.
- We will very soon have an opportunity to deal with this question objectively when we talk about the Oostlander report.
- Çok yakında Oostlander raporu hakkında konuşurken bu soruyu objektif bir şekilde ele alma fırsatımız olacak.
- I therefore thank the Members who have been willing to stay behind a little longer to talk about this matter.
- Bu nedenle, bu konu hakkında konuşmak üzere biraz daha geride kalmaya istekli olan Üyelere teşekkür ediyorum.
- We have recently had cause to talk about the 'polluter pays' principle.
- Yakın zamanda 'kirleten öder' ilkesi hakkında konuşmak zorunda kaldık.
- We spend a lot of time talking about agriculture and structural funds.
- Tarım ve yapısal fonlar hakkında konuşmak için çok zaman harcıyoruz.
- This, however, does not prevent us from constantly talking about European citizenship!
- Ancak bu, sürekli olarak Avrupa vatandaşlığı hakkında konuşmamızı engellemez!
- We sometimes say in connection with the Pope that there is no need to be married to be able to talk about marriage.
- Bazen Papa ile ilgili olarak evlilik hakkında konuşabilmek için evli olmaya gerek olmadığını söylüyoruz.
- We are not talking about the cohesion funds.
- Uyum fonları hakkında konuşmuyoruz.
- Secondly, we need to talk about 80% of the budget.
- İkinci olarak, bütçenin %80'i hakkında konuşmamız gerekiyor.
- We cannot, of course, talk about foreign policy without mentioning Chechnya.
- Elbette Çeçenistan'dan bahsetmeden dış politika hakkında konuşamayız.
- At five minutes to midnight, it is a little late to begin talking about political leadership.
- Gece yarısına beş kala, siyasi liderlik hakkında konuşmaya başlamak için biraz geç.
- Commissioner Verheugen talked about that as well this morning.
- Komisyon Üyesi Verheugen de bu sabah bu konu hakkında konuştu.
- We have talked about the budget, which is a summary of our policies.
- Politikalarımızın bir özeti olan bütçe hakkında konuştuk.
- I am extremely disappointed by the Czech Government's stance of declining even to talk about the issues.
- Çek Hükümeti'nin meseleler hakkında konuşmayı dahi reddeden tutumu beni son derece hayal kırıklığına uğrattı.
- At last these matters are being talked about.
- Nihayet bu konular hakkında konuşuluyor.
- Montesquieu is, to be sure, a philosopher who talked about democracy and the nation state.
- Montesquieu şüphesiz demokrasi ve ulus devlet hakkında konuşmuş bir filozoftur.
- If we do not talk about five years, the problems the honourable Member mentions will always exist.
- Eğer beş yıl hakkında konuşmazsak, Sayın Üyenin bahsettiği sorunlar her zaman var olacaktır.
- We talk about relations with Moldova, for example.
- Örneğin Moldova ile ilişkiler hakkında konuşuyoruz.
- It is pointless to talk about lifelong learning if we ignore researchers.
- Araştırmacıları görmezden gelirsek yaşam boyu öğrenme hakkında konuşmak anlamsız olur.
- But it will not be enough to talk about a cease-fire.
- Ancak ateşkes hakkında konuşmak yeterli olmayacaktır.
- Let me first talk about Amendment No 25, which is a compromise.
- Öncelikle bir uzlaşma metni olan 25 No.lu Değişiklik hakkında konuşmama izin verin.
- Talking about food is not very easy these days.
- Bugünlerde gıda hakkında konuşmak pek kolay değil.
- I will now use my second minute to talk about Slovenia.
- Şimdi ikinci dakikamı Slovenya hakkında konuşmak için kullanacağım.
- In the past we might have talked about pigs' ears, today it looks more like fishy goings-on.
- Geçmişte domuz kulakları hakkında konuşabilirdik, bugün ise daha çok balıklar hakkında konuşuyoruz gibi görünüyor.
- We must not forget this while we are talking about the crisis in Iraq.
- Irak'taki kriz hakkında konuşurken bunu unutmamalıyız.
- We will very soon have an opportunity to deal with this question objectively when we talk about the Oostlander report.
- Çok yakında Oostlander raporu hakkında konuştuğumuzda bu soruyu objektif bir şekilde ele alma fırsatımız olacak.
- Parliament must therefore be taken seriously when it talks about this issue.
- Dolayısıyla Parlamento bu konu hakkında konuşurken ciddiye alınmalıdır.
- It made me start talking about what I call the ‘other Afghanistan’.
- Benim 'diğer Afganistan' dediğim şey hakkında konuşmaya başlamamı sağladı.
- We had the opportunity to talk about this yesterday.
- Dün bu konu hakkında konuşma fırsatımız oldu.
- Everyone talks about this, and everyone criticises it.
- Herkes bunun hakkında konuşuyor ve herkes bunu eleştiriyor.
- We would then once again talk about the Nice leftovers instead of the future of Europe.
- O zaman bir kez daha Avrupa'nın geleceği yerine Nice'ten arta kalanlar hakkında konuşuruz.
- We realise that people are getting together to talk about the past.
- İnsanların geçmiş hakkında konuşmak için bir araya geldiklerinin farkındayız.
- I believe – sincerely – that it is premature to talk about it at the moment.
- Samimiyetle inanıyorum ki şu anda bu konu hakkında konuşmak için erken.
- At every hour of every day, everyone is talking about sports.
- Günün her saatinde herkes spor hakkında konuşuyor.
- In my view, fellow Members must be clear as to what we are talking about.
- Benim görüşüme göre Üye arkadaşlar ne hakkında konuştuğumuz konusunda net olmalıdır.
- You have talked about extending the agenda for the Intergovernmental Conference.
- Hükümetlerarası Konferans gündeminin genişletilmesi hakkında konuştunuz.
- I would like to talk about the Sommer report and the way in which it promotes and affects the future of enlargement.
- Sommer raporu ve bu raporun genişlemenin geleceğini nasıl desteklediği ve etkilediği hakkında konuşmak istiyorum.
- A GM-free label has been talked about.
- GDO'suz etiketi hakkında konuşuldu.
- Let us now talk about fisheries reform.
- Şimdi balıkçılık reformu hakkında konuşalım.
- Let us not talk about something which is not the case.
- Olmayan bir şey hakkında konuşmayalım.
- Some people believe that, when we talk about this directive, it concerns an abstract, econometric matter.
- Bazı insanlar, bu direktif hakkında konuştuğumuzda, bunun soyut, ekonometrik bir konuyla ilgili olduğuna inanmaktadır.
- It does not even take the trouble to talk about the issue.
- Konu hakkında konuşma zahmetine bile katlanmıyor.
- Please stop talking about people being superannuated.
- Lütfen insanların emekliye ayrılması hakkında konuşmayı bırakın.
- Anyone who claims that we do not attach enough importance to this has no idea what he is talking about.
- Buna yeterince önem vermediğimizi iddia eden herkesin ne hakkında konuştuğu hakkında hiçbir fikri yoktur.
- I am not going to talk about the content, for my fellow Members have already amply expressed what are my views too.
- İçerik hakkında konuşmayacağım, zira Üye arkadaşlarım benim de görüşlerimin ne olduğunu zaten yeterince ifade ettiler.
- We are now talking about the Seville Council and there are certain issues I would like to comment on.
- Şimdi Sevilla Konseyi hakkında konuşuyoruz ve yorum yapmak istediğim bazı konular var.
- What the newspapers will tell them is that Parliament delayed discussing it until it had talked about its own pay.
- Gazetelerin onlara söyleyeceği şey, Parlamento'nun kendi maaşları hakkında konuşana kadar bunu tartışmayı ertelediğidir.
- Having assessed the situation, let us now talk about the future.
- Durumu değerlendirdikten sonra şimdi gelecek hakkında konuşalım.
- However we must be clearer and talk about how this is to be achieved.
- Ancak daha açık olmalı ve bunun nasıl başarılacağı hakkında konuşmalıyız.
- When we have this document, we will all, at last, know what we are talking about.
- Bu belgeye sahip olduğumuzda, nihayet hepimiz ne hakkında konuştuğumuzu biliyor olacağız.
- The capacity for taking the right decisions presupposes that we talk about them.
- Doğru kararları alma kapasitesi, bunlar hakkında konuşmamızı gerektirir.
- For fifteen minutes, and more, he talked about Russia, but never mentioned Chechnya.
- On beş dakika ve daha uzun bir süre boyunca Rusya hakkında konuştu, ancak Çeçenistan'dan hiç bahsetmedi.
- Other people talk about it but we are trying to make it reality.
- Başkaları bunun hakkında konuşuyor ama biz bunu gerçeğe dönüştürmeye çalışıyoruz.
- That would have been a catastrophe of the sort that one would rather not talk about.
- Bu, hakkında konuşmak istemeyeceğimiz türden bir felaket olurdu.
- We are talking about our future.
- Geleceğimiz hakkında konuşuyoruz.
- We need to talk about this.
- Bu konu hakkında konuşmalıyız.
- We have been talking about terrorism in recent weeks and months.
- Son haftalarda ve aylarda terörizm hakkında konuşuyoruz.
- Things like that are really hard to talk about.
- Böyle şeyler hakkında konuşmak gerçekten zordur.
- Let's not waste time talking about Tom.
- Tom hakkında konuşarak zaman harcamayalım.
- Talking about the death with the child is a good first step.
- Çocukla ölüm hakkında konuşmak iyi bir ilk adımdır.
- The blog gives you the opportunity to talk about any topic and express your opinion.
- Blog size herhangi bir konu hakkında konuşma ve fikrinizi ifade etme fırsatı verir.
- The blog gives you the opportunity to talk about any topic and express your opinion.
- Blog, herhangi bir konu hakkında konuşmanıza ve fikrinizi ifade etmenize olanak tanır.
- You don't like to talk about Tom, do you?
- Tom hakkında konuşmayı sevmiyorsun, değil mi?
- I can't believe they were talking about me!
- Onların benim hakkımda konuştuklarına inanamıyorum!
- You need to learn to talk about your feelings.
- Duyguların hakkında konuşmayı öğrenmelisin.
- We talked about music.
- Biz müzik hakkında konuştuk.
- Tom doesn't like to talk about his problems.
- Tom sorunları hakkında konuşmaktan hoşlanmaz.
- Just talking about your feelings can make you feel better.
- Sadece duyguların hakkında konuşmak bile seni daha iyi hissettirebilir.
- Why has he stopped talking about the army?
- Neden ordu hakkında konuşmayı bıraktı?
- Tom is very secretive when it comes to talking about his childhood.
- Çocukluğu hakkında konuşmaya gelince Tom çok ağzı sıkıdır.
- Tom doesn't like talking about politics.
- Tom siyaset hakkında konuşmaktan hoşlanmaz.
- Let's not talk about religion.
- Din hakkında konuşmayalım.
- What have you come to talk about?
- Ne hakkında konuşmak için geldin?
- You like to talk about architecture, don't you?
- Mimari hakkında konuşmayı seviyorsun, değil mi?
- We talked about Boston.
- Boston hakkında konuştuk.
- Tom likes to talk about sports.
- Tom spor hakkında konuşmaktan hoşlanıyor.
- Let's talk about professionalism.
- Profesyonellik hakkında konuşalım.
- She talked about her family.
- O, ailesi hakkında konuştu.
- Tom doesn't like to talk about his work.
- Tom işi hakkında konuşmayı sevmez.
- You like to talk about architecture, don't you?
- Mimarlık hakkında konuşmayı seviyorsun, değil mi?
- She talked about her family.
- Ailesi hakkında konuştu.
- I have trouble talking about my feelings.
- Duygularım hakkında konuşmakta zorlanıyorum.
- Tom says he'd prefer to talk about something else.
- Tom, başka bir şey hakkında konuşmayı tercih ederim diyor.
- He loves talking about politics.
- Politika hakkında konuşmayı seviyor.
- What do you two usually talk about?
- Siz ikiniz genelde ne hakkında konuşursunuz?
- Tom and I talked about what had happened.
- Tom ve ben olanlar hakkında konuştuk.
- Why don't you like talking about politics?
- Neden politika hakkında konuşmayı sevmiyorsun?
- Sami doesn't talk about his private life.
- Sami özel hayatı hakkında konuşmaz.
- Let's talk about it.
- Bunun hakkında konuşalım.
- Stop talking about the game.
- Oyun hakkında konuşmayı bırak.
- I'd like to know what you talked about.
- Ne hakkında konuştuğunuzu bilmek istiyorum.
- Don't talk about work at meal time.
- Yemek saatinde iş hakkında konuşma.
- She liked to talk about her kids.
- O, çocukları hakkında konuşmaktan hoşlanıyordu.
- I'd really rather not talk about this now.
- Şimdi bunun hakkında konuşmayı gerçekten tercih etmiyorum.
- Tom doesn't like to talk about work.
- Tom iş hakkında konuşmayı sevmiyor.
- We need to talk about this.
- Bunun hakkında konuşmamız gerekiyor.
- Tom doesn't like to talk about this kind of thing.
- Tom bu tür şeyler hakkında konuşmaktan hoşlanmıyor.
- I heard Tom and Mary talking about John.
- Tom ve Mary'nin John hakkında konuştuğunu duydum.
- Are you talking about us?
- Bizim hakkımızda konuşuyor musun?
- We've got nothing left to talk about.
- Hakkında konuşacak bir şeyimiz kalmadı.
- What are you guys talking about?
- Ne hakkında konuşuyorsunuz arkadaşlar?
- Tom and I talked about a lot of things.
- Tom ve ben pek çok şey hakkında konuştuk.
- Stop talking about the game.
- Oyun hakkında konuşmayı kes.
- We are talking about our friends.
- Arkadaşlarımız hakkında konuşuyoruz.
- Let's talk about old times.
- Eski zamanlar hakkında konuşalım.
- We were just talking about your problem.
- Biz de tam senin sorunun hakkında konuşuyorduk.
- Let's talk about this when we get home.
- Eve gidince bunun hakkında konuşalım.
- I was talking about them.
- Onlar hakkında konuşuyordum.
- I'm not talking about just Tom.
- Sadece Tom hakkında konuşmuyorum.
- Let's not talk about my problems.
- Sorunlarım hakkında konuşmayalım.
- I don't like talking about football.
- Futbol hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorum.
- Let's talk about your work.
- İşin hakkında konuşalım.
- Tom never talks about his job.
- Tom asla işi hakkında konuşmaz.
- We don't really have anything to talk about.
- Bizim gerçekten hakkında konuşacak hiçbir şeyimiz yok.
- Let's not talk about sports.
- Spor hakkında konuşmayalım.
- Let's talk about why you're here.
- Neden burada olduğun hakkında konuşalım.
- Remember what Tom was talking about yesterday?
- Tom'un dün ne hakkında konuştuğunu hatırla.
- We need to talk about what happened.
- Olanlar hakkında konuşmamız gerekiyor.
- We talked about boys.
- Erkek çocukları hakkında konuştuk.
- We're talking about you.
- Biz senin hakkında konuşuyoruz.
- Sami talked about his home life.
- Sami ev yaşamı hakkında konuştu.
- I'm not allowed to talk about it.
- Bunun hakkında konuşmam yasak.
- Remember what Tom was talking about yesterday?
- Tom'un dün ne hakkında konuştuğunu hatırlıyor musun?
- Tom and Mary talked about many things.
- Tom ve Mary birçok şey hakkında konuştular.
- I talked about the plan with Tom.
- Tom ile plan hakkında konuştum.
- Tom likes to talk about Mary.
- Tom, Mary hakkında konuşmaktan hoşlanır.
- It's hard for Tom to talk about what happened.
- Yaşananlar hakkında konuşmak Tom için zor.
- Are you sure we're talking about the same thing?
- Aynı şey hakkında konuştuğumuzdan emin misin?
- Tom likes to talk about himself.
- Tom kendisi hakkında konuşmayı seviyor.
- Tom seems to like talking about himself.
- Tom kendisi hakkında konuşmayı seviyor gibi görünüyor.
- I find it hard to talk about myself.
- Kendim hakkında konuşmakta zorlanıyorum.
- There was a lot to talk about.
- Hakkında konuşulacak çok şey vardı.
- She pretended like she didn't know what he was talking about.
- Ne hakkında konuştuğunu bilmiyormuş gibi davrandı.
- It is still difficult for me to talk about abstract topics such as the economy or philosophy, because those are not very familiar words for me.
- Ekonomi veya felsefe gibi soyut konular hakkında konuşmak benim için hala zor, çünkü bunlar benim için çok tanıdık kelimeler değil.
- They're talking about you.
- Senin hakkında konuşuyorlar.
- Tom and Mary are talking about John.
- Tom ve Mary, John hakkında konuşuyor.
- So what were we talking about?
- Peki ne hakkında konuşuyorduk?
- I'm not talking about her.
- Onun hakkında konuşmuyorum.
- Don't talk about her.
- Onun hakkında konuşma.
- Nobody talks about him.
- Kimse onun hakkında konuşmuyor.
- Lincoln was advised to talk about democracy.
- Lincoln'a demokrasi hakkında konuşması tavsiye edildi.
- What was it we were talking about?
- Ne hakkında konuşuyorduk?
- I don't like talking about football.
- Futbol hakkında konuşmayı sevmiyorum.
- Stop talking about us.
- Hakkımızda konuşmayı bırak.
- Tom couldn't figure out what Mary was talking about.
- Tom, Mary'nin ne hakkında konuştuğunu anlayamadı.
- What are you two talking about?
- Siz ikiniz ne hakkında konuşuyorsunuz?
- Are we gonna talk about this or not?
- Bunun hakkında konuşacak mıyız yoksa konuşmayacak mıyız?
- I wasn't talking about Tom.
- Ben Tom hakkında konuşmuyordum.
- The only thing Tom ever talks about is his job.
- Tom'un hakkında konuştuğu tek şey işidir.
- That is not what they are going to talk about.
- Hakkında konuşacakları şey bu değil.
- We could talk about him.
- Onun hakkında konuşabiliriz.
- I assumed that Tom understood what we were talking about.
- Ne hakkında konuştuğumuzu Tom'un anladığını sanıyordum.
- His proposal is not worth talking about.
- Onun teklifi hakkında konuşmaya değmez.
- Let's talk about what needs to be done today.
- Bugün ne yapılması gerektiği hakkında konuşalım.
- I'm talking about you.
- Senin hakkında konuşuyorum.
- What did you talk about?
- Ne hakkında konuştun?
- Tom likes talking about butterflies.
- Tom kelebekler hakkında konuşmayı seviyor.
- Let's talk about you.
- Senin hakkında konuşalım.
- Why are we talking about me and not about you?
- Neden benim hakkımda konuşuyoruz da senin hakkında konuşmuyoruz?
- Tom wanted to talk about something else.
- Tom başka bir şey hakkında konuşmak istedi.
- I get tired of hearing Tom talking about Mary.
- Tom'un Mary hakkında konuştuğunu duymaktan bıktım.
- I'm pretty sure no one's talking about us.
- Kimsenin bizim hakkımızda konuşmadığına eminim.
- Did you happen to hear what Tom and Mary were talking about?
- Tom ve Mary'nin ne hakkında konuştuğunu duydun mu?
- That is not what he is going to talk about.
- Hakkında konuşacağı şey bu değil.
- Nobody talks about her.
- Kimse onun hakkında konuşmuyor.
- Tom and Mary talked about the weather.
- Tom ve Mary hava durumu hakkında konuştular.
- Layla enjoyed talking about her crimes.
- Layla işlediği suçlar hakkında konuşmaktan hoşlanıyordu.
- Stop talking about yourself.
- Kendin hakkında konuşmayı bırak.
- They were talking about you.
- Senin hakkında konuşuyorlardı.
- There's plenty to talk about.
- Hakkında konuşacak çok şey var.
- Let's talk about food.
- Yiyecek hakkında konuşalım.
- I haven't talked about this in a long time.
- Uzun zamandır bu konu hakkında konuşmamıştım.
- Stop talking about yourself.
- Kendin hakkında konuşmayı kes.
- We need to talk about something.
- Bir şey hakkında konuşmamız gerekiyor.
- I wonder what Tom and Mary always talk about.
- Tom ve Mary'nin her zaman ne hakkında konuştuğunu merak ediyorum.
- Why does he like to talk about the army?
- Neden ordu hakkında konuşmayı seviyor?
- What do you and Tom usually talk about?
- Sen ve Tom genellikle ne hakkında konuşursunuz?
- I don't really like to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmaktan gerçekten hoşlanmıyorum.
- Tom and Mary talked about what they should do with the money.
- Tom ve Mary parayla ne yapmaları gerektiği hakkında konuştular.
- Try to avoid talking about religion and politics.
- Din ve politika hakkında konuşmaktan kaçınmaya çalışın.
- I'm here to talk about climate change.
- İklim değişikliği hakkında konuşmak için buradayım.
- Talking about music is like dancing about architecture.
- Müzik hakkında konuşmak, mimari hakkında dans etmek gibidir.
- She usually talks about her late husband.
- Genellikle rahmetli kocası hakkında konuşur.
- Let's not talk about money now.
- Şimdi para hakkında konuşmayalım.
- Let's talk about global warming.
- Küresel ısınma hakkında konuşalım.
- What are you talking about, Tom?
- Ne hakkında konuşuyorsun, Tom?
- We don't like to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmayı sevmiyoruz.
- She talked about her school life.
- Okul hayatı hakkında konuştu.
- Let's talk about what Tom did.
- Tom'un yaptığı hakkında konuşalım.
- I was talking about clothes.
- Kıyafetler hakkında konuşuyordum.
- Who told you I was talking about you?
- Senin hakkında konuştuğumu kim söyledi?
- Tom often talks about golf.
- Tom sık sık golf hakkında konuşur.
- Tom doesn't like to talk about his past.
- Tom mazisi hakkında konuşmayı sevmez.
- We've talked about expectations.
- Beklentiler hakkında konuşmuştuk.
- Everyone is talking about Algeria.
- Herkes Cezayir hakkında konuşuyor.
- Did you tell Tom what we talked about?
- Ne hakkında konuştuğumuzu Tom'a söyledin mi?
- He talked about his experiences.
- O, deneyimleri hakkında konuştu.
- Please talk about your family.
- Lütfen aileniz hakkında konuşun.
- Let's talk about what happened.
- Ne olduğu hakkında konuşalım.
- We don't really have to talk about this right now, do we?
- Artık bunun hakkında konuşmak zorunda değiliz, değil mi?
- Tom likes talking about sports.
- Tom spor hakkında konuşmaktan hoşlanır.
- This is the person I talked about the other day.
- Bu geçen gün hakkında konuştuğum kişi.
- Try to avoid talking about religion and politics.
- Din ve siyaset hakkında konuşmaktan uzak durmaya çalışın.
- I never liked to talk about politics.
- Politika hakkında konuşmayı hiç sevmem.
- I'm not talking about Tom.
- Tom hakkında konuşmayacağım.
- So what should we talk about?
- Peki ne hakkında konuşmalıyız?
- Sami didn't like talking about where he got his money.
- Sami parasını nereden bulduğu hakkında konuşmaktan hoşlanmıyordu.
- Let's talk about him.
- Onun hakkında konuşalım.
- I'm not talking about them.
- Onlar hakkında konuşmuyorum.
- That's not what they're going to talk about.
- Hakkında konuşacakları şey bu değil.
- We were talking about Tom.
- Tom hakkında konuşuyorduk.
- We have to talk about what we did.
- Yaptıklarımız hakkında konuşmalıyız.
- We talked about Boston.
- Biz Boston hakkında konuştuk.
- Let's not talk about this anymore.
- Artık bunun hakkında konuşmayalım.
- I can't talk about it right now.
- Şu an bu konu hakkında konuşamam.
- Tom kept talking about Mary.
- Tom sürekli Mary hakkında konuştu.
- I've heard people talking about you.
- İnsanların senin hakkında konuştuğunu duydum.
- Let's talk about what needs to be done.
- Yapılması gereken şey hakkında konuşalım.
- He always avoids talking about his wife's death.
- Karısının ölümü hakkında konuşmaktan hep kaçınır.
- Tom couldn't figure out what Mary was talking about.
- Tom Mary'nin ne hakkında konuştuğunu anlayamadı.
- They're talking about sports.
- Spor hakkında konuşuyorlar.
- Let's talk about your plans.
- Senin planların hakkında konuşalım.
- I don't understand what you're talking about.
- Senin ne hakkında konuştuğunu anlamıyorum.
- Let's not talk about work.
- İş hakkında konuşmayalım.
- I guess everyone's talking about me now.
- Sanırım şimdi herkes benim hakkımda konuşuyor.
- What were you talking about?
- Ne hakkında konuşuyordunuz?
- I was talking about it last night.
- Dün gece bunun hakkında konuşuyordum.
- Nobody talked about the movie.
- Kimse film hakkında konuşmadı.
- Let's talk about death.
- Ölüm hakkında konuşalım.
- What are Tom and Mary talking about?
- Tom ve Mary ne hakkında konuşuyorlar?
- I assume you are talking about Tom.
- Tom hakkında konuştuğunuzu varsayıyorum.
- Don't talk about them.
- Onlar hakkında konuşma.
- Who else are we talking about?
- Başka kim hakkında konuşuyoruz?
- Let's talk about what Tom did.
- Tom'un ne yaptığı hakkında konuşalım.
- He talked about ending the war in Korea.
- Kore'deki savaşa son verme hakkında konuştu.
- Tom and I talked about this three weeks ago.
- Tom ve ben üç hafta önce bunun hakkında konuştuk.
- He phoned me to talk about his holiday plans.
- Tatil planları hakkında konuşmak için beni aradı.
- We often talk about you.
- Sık sık senin hakkında konuşuruz.
- What are we talking about?
- Biz ne hakkında konuşuyoruz?
- We were talking about you that day.
- O gün senin hakkında konuşuyorduk.
- Tom and Mary talked about all kinds of things.
- Tom ve Mary her türlü şey hakkında konuşurlardı.
- What were you talking about, again?
- Ne hakkında konuşuyordunuz?
- I have nothing to talk about.
- Hakkında konuşacak hiçbir şeyim yok.
- Nobody talks about them.
- Kimse onlar hakkında konuşmuyor.
- We were talking about this.
- Bunun hakkında konuşuyorduk.
- Can we not talk about Tom right now?
- Şu anda Tom hakkında konuşmasak olmaz mı?
- That's what we talked about.
- Hakkında konuştuğumuz şey budur.
- Will you please stop talking about food?
- Yemek hakkında konuşmayı keser misin lütfen?
- We talked about our summer vacations.
- Biz yaz tatillerimiz hakkında konuştuk.
- They're talking about you.
- Onlar senin hakkında konuşuyorlar.
- We talk about everything.
- Her şey hakkında konuşuyoruz.
- Did you guys talk about me while I was gone?
- Ben yokken benim hakkımda konuştunuz mu?
- We talked about our summer vacations.
- Yaz tatillerimiz hakkında konuştuk.
- Tom and Mary talked about how they should handle the situation.
- Tom ve Mary durumu nasıl halletmeleri gerektiği hakkında konuştular.
- The girl that we were talking about lives here.
- Hakkında konuştuğumuz kız, burada yaşıyor.
- Do you enjoy talking about sports?
- Spor hakkında konuşmaktan hoşlanıyor musun?
- Everybody talks about the weather, but nobody does anything about it.
- Herkes hava durumu hakkında konuşur ama kimse bu konuda bir şey yapmaz.
- I thought we were talking about Tom.
- Tom hakkında konuştuğumuzu düşündüm.
- Everyone talked about it.
- Herkes o konu hakkında konuştu.
- Tom talked about music.
- Tom müzik hakkında konuştu.
- Everyone talked about it.
- Herkes bunun hakkında konuştu.
- What were you and Mary talking about?
- Sen ve Mary ne hakkında konuşuyordunuz?
- I'm talking about her.
- Onun hakkında konuşuyorum.
- Everyone's talking about you.
- Herkes senin hakkında konuşuyor.
- What did you talk about?
- Ne hakkında konuştunuz?
- Tom loves talking about politics.
- Tom politika hakkında konuşmayı seviyor.
- Tom likes to talk about love.
- Tom sevgi hakkında konuşmaktan hoşlanır.
- You and I have nothing to talk about.
- Senin ve benim hakkında konuşacak bir şeyimiz yok.
- We have to talk about what we did.
- Yaptığımız hakkında konuşmak zorundayız.
- I'd like to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmak isterim.
- Layla and Sami were talking about sex.
- Layla ve Sami seks hakkında konuşuyorlardı.
- The group was planning a bull session to talk about the upcoming party.
- Grup, yaklaşmakta olan parti hakkında konuşmak için toplantı planlıyordu.
- We talked about time zones.
- Biz zaman dilimleri hakkında konuştuk.
- Let's talk about what to do with the stranger.
- Yabancıyla ne yapacağımız hakkında konuşalım.
- Tom and Mary talked about the trip.
- Tom ve Mary gezi hakkında konuştular.
- Tom likes talking about politics and philosophy.
- Tom siyaset ve felsefe hakkında konuşmayı seviyor.
- I don't like to talk about certain things.
- Bazı şeyler hakkında konuşmayı sevmiyorum.
- We used to talk about everything.
- Eskiden her şey hakkında konuşurduk.
- We talked about a lot of things.
- Pek çok şey hakkında konuştuk.
- I don't think Tom wants to talk about Mary.
- Tom'un Mary hakkında konuşmak istediğini sanmıyorum.
- Tom talked about his son.
- Tom oğlu hakkında konuştu.
- I came to talk about him.
- Onun hakkında konuşmaya geldim.
- Talking about murder before a body is found is quite weird.
- Bir ceset bulunmadan cinayet hakkında konuşmak oldukça garip.
- There is no need to talk about it.
- Bunun hakkında konuşmaya gerek yok.
- Tom didn't talk about you.
- Tom senin hakkında konuşmadı.
- Why do you always talk about Tatoeba?
- Neden hep Tatoeba hakkında konuşuyorsun?
- Wouldn't you rather talk about something else?
- Başka bir şey hakkında konuşmayı tercih etmez misin?
- I'm not used to talking about my life with people whom I don't know.
- Tanımadığım insanlarla hayatım hakkında konuşmaya alışık değilim.
- I'm not allowed to talk about it.
- Bunun hakkında konuşmama izin yok.
- We're not talking about today.
- Biz bugün hakkında konuşmuyoruz.
- We have to talk about what to do.
- Biz ne yapacağımız hakkında konuşmak zorundayız.
- Tom wouldn't talk about it.
- Tom bunun hakkında konuşmazdı.
- We have so much to talk about.
- Hakkında konuşacak çok şeyimiz var.
- We talked about food prices.
- Biz gıda fiyatları hakkında konuştuk.
- Does Tom talk about us?
- Tom bizim hakkımızda konuşuyor mu?
- Don't talk about that.
- O konu hakkında konuşmayın.
- Tom and I talked about many things.
- Tom ve ben birçok şey hakkında konuştuk.
- Let's talk about your job.
- İşin hakkında konuşalım.
- Who are we talking about?
- Biz kim hakkında konuşuyoruz?
- Tom and Mary were talking about their children.
- Tom ve Mary çocukları hakkında konuşuyorlardı.
- Don't talk about work, we're on vacation.
- İş hakkında konuşma! tatildeyiz.
- We never seem to have anything to talk about.
- Asla hakkında konuşacak bir şeye sahipmiş gibi görünmüyoruz.
- Tom talked about sports.
- Tom spor hakkında konuştu.
- Tom doesn't want me to talk about what we discussed yesterday.
- Tom dün konuştuklarımız hakkında konuşmamı istemiyor.
- His proposal is not worth talking about.
- Önerisi hakkında konuşmaya değmez.
- I wish Tom would quit talking about Mary.
- Keşke Tom Mary hakkında konuşmayı bıraksa.
- I will not talk about the failure of my project.
- Projemin başarısızlığı hakkında konuşmayacağım.
- Let's talk about somebody else.
- Başka biri hakkında konuşalım.
- Who is Tom talking about?
- Tom kim hakkında konuşuyor?
- We were talking about them.
- Biz onlar hakkında konuşuyorduk.
- Who were they talking about?
- Kimin hakkında konuşuyorlardı?
- Tom loves talking about sports.
- Tom spor hakkında konuşmayı sever.
- As we ate our meal, we talked about what we had done that day.
- Yemeğimizi yerken, o gün yaptıklarımız hakkında konuştuk.
- Tom and Mary are talking about what they'll do on Valentine's Day.
- Tom ve Mary Sevgililer Günü'nde ne yapacakları hakkında konuşuyor.
- Tom certainly talks as if he knows what he's talking about.
- Tom kesinlikle ne hakkında konuştuğunu biliyormuş gibi konuşuyor.
- Tom kept talking about Mary.
- Tom Mary hakkında konuşmaya devam etti.
- I need to know what they were talking about.
- Ne hakkında konuştuklarını bilmem gerek.
- We wanted to talk about her.
- Biz onun hakkında konuşmak istedik.
- Dan talked about his abusive father.
- Dan tacizci babası hakkında konuştu.
- I have no idea what Tom was talking about.
- Tom'un ne hakkında konuştuğuyla ilgili hiçbir fikrim yok.
- I didn't talk about that.
- Bunun hakkında konuşmadım.
- Tom likes talking about Boston.
- Tom, Boston hakkında konuşmayı seviyor.
- We need to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmalıyız.
- Let's talk about something else for a while.
- Bir süre başka bir şey hakkında konuşalım.
- They talked about various subjects.
- Çeşitli konular hakkında konuştular.
- Let's talk about the problem.
- Problem hakkında konuşalım.
- No one wanted to talk about it.
- Hiç kimse bu konu hakkında konuşmak istemedi.
- Which bills are you talking about?
- Hangi tasarılar hakkında konuşuyorsun?
- I'm pretty sure that Tom doesn't know what you're talking about.
- Tom'un senin ne hakkında konuştuğunu bilmediğinden oldukça eminim.
- I don't like the way people talk about you.
- İnsanların senin hakkında konuşma tarzını sevmiyorum.
- Right now, I'm talking about Tom.
- Şu anda Tom hakkında konuşuyorum.
- Tom talked about his trip.
- Tom seyahati hakkında konuştu.
- Tom likes talking about other people.
- Tom diğer insanlar hakkında konuşmaktan hoşlanır.
- Let's talk about ways that we might prevent this from happening again in the future.
- Bunun gelecekte tekrar olmasını engelleyebileceğimiz yollar hakkında konuşalım.
- We could talk about Tom.
- Tom hakkında konuşabiliriz.
- Let's talk about the poor.
- Fakirler hakkında konuşalım.
- Tom was too upset to talk about what had happened.
- Tom olanlar hakkında konuşamayacak kadar üzgündü.
- I know what you're talking about.
- Ne hakkında konuştuğunu biliyorum.
- I came to talk about them.
- Onlar hakkında konuşmaya geldim.
- Why are you talking about money?
- Neden para hakkında konuşuyorsun?
- The first thing we should talk about is what we're going to tell Tom.
- Hakkında konuşmamız gereken ilk şey Tom'a ne söyleyeceğimizdir.
- There's so much to talk about.
- Hakkında konuşacak çok şey var.
- Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.
- Ayrıca, çeşitli konular hakkında konuşmak için çok fazla zaman kaybedeceğiz.
- They were talking about me.
- Benim hakkımda konuşuyorlardı.
- They talked about what they should do with the money.
- Parayla ne yapmaları gerektiği hakkında konuştular.
- Tom talked about Mary for over three hours.
- Tom üç saatten fazla Mary hakkında konuştu.
- Tom never talks about his kids.
- Tom asla çocukları hakkında konuşmaz.
- Tom always talks about work.
- Tom hep iş hakkında konuşur.
- What do you and Tom have to talk about?
- Tom'la ne hakkında konuşmanız gerekiyor?
- The most important things are often the ones that are hardest to talk about.
- En önemli şeyler genellikle hakkında konuşulması en zor olanlardır.
- We wanted to talk about them.
- Biz onlar hakkında konuşmak istiyorduk.
- We were talking about you.
- Biz senin hakkında konuşuyorduk.
- Let's talk about your school.
- Okulun hakkında konuşalım.
- They always talk about the same things.
- Onlar her zaman aynı şeyler hakkında konuşurlar.
- Tom couldn't stop talking about Mary.
- Tom, Mary hakkında konuşmadan duramıyordu.
- Nobody wants to talk about my country.
- Kimse benim ülkem hakkında konuşmak istemiyor.
- This has nothing to do with what we were talking about.
- Bunun ne hakkında konuştuğumuzla bir ilgisi yok.
- We talked about time zones.
- Zaman dilimleri hakkında konuştuk.
- Let's not talk about it anymore.
- Artık bunun hakkında konuşmayalım.
- She is serious when she talks about her hobby.
- Hobisi hakkında konuşurken ciddidir.
- Did you talk about me?
- Benim hakkımda konuştun mu?
- We need to talk about our relationship.
- İlişkimiz hakkında konuşmamız gerek.
- We're done talking about him.
- Onun hakkında konuşmayı bitirdik.
- We were talking about him.
- Onun hakkında konuşuyorduk.
- Tom and I talked about that.
- Tom ve ben bunun hakkında konuştuk.
- We talked about this yesterday.
- Dün bunun hakkında konuştuk.
- Let's talk about Boston.
- Boston hakkında konuşalım.
- I overheard Tom and Mary talking about John.
- Tom ve Mary'nin John hakkındaki konuşmalarına kulak misafiri oldum.
- Can we not talk about Tom right now?
- Şu anda Tom hakkında konuşamaz mıyız?
- I came to talk about her.
- Onun hakkında konuşmaya geldim.
- Tom, is there anything we need to talk about?
- Tom, hakkında konuşmamız gereken bir şey var mı?
- I didn't talk about Boston.
- Boston hakkında konuşmadım.
- We're done talking about them.
- Onlar hakkında konuşmayı bitirdik.
- Let's talk about how this is going to work.
- Bunun nasıl işe yarayacağı hakkında konuşalım.
- He likes to talk about himself.
- Kendisi hakkında konuşmayı seviyor.
- No one wanted to talk about those things.
- Kimse bunlar hakkında konuşmak istemedi.
- We would often talk about our future.
- Sık sık geleceğimiz hakkında konuşurduk.
- I heard a couple girls talking about Tom.
- Birkaç kızın Tom hakkında konuştuğunu duydum.
- Tom really enjoys talking about himself, doesn't he?
- Tom gerçekten kendisi hakkında konuşmayı seviyor, değil mi?
- Let's talk about the problem.
- Sorun hakkında konuşalım.
- Is there anything we need to talk about?
- Hakkında konuşmamız gereken bir şey var mı?
- We always talked about a lot of things after school.
- Okuldan sonra her zaman bir sürü şey hakkında konuşurduk.
- Sami talked about his big dreams.
- Sami büyük hayalleri hakkında konuştu.
- I think they're talking about Tom.
- Sanırım Tom hakkında konuşuyorlar.
- I don't like to talk about him.
- Onun hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorum.
- Tell me who they were talking about.
- Bana kimin hakkında konuştuklarını söyle.
- Why does he like to talk about the army?
- Neden ordu hakkında konuşmaktan hoşlanıyor?
- We talked about jobs.
- İşler hakkında konuştuk.
- I still have nothing to talk about.
- Hâlâ hakkında konuşacak bir şeyim yok.
- What do you feel like talking about?
- Canın ne hakkında konuşmak istiyor?
- Tom and I talked about music.
- Tom ve ben müzik hakkında konuştuk.
- Let's not talk about school.
- Okul hakkında konuşmayalım.
- Tom talked about his latest conquest.
- Tom son fethi hakkında konuştu.
- Sami knows what he's talking about.
- Sami ne hakkında konuştuğunu biliyor.
- I don't think we should be talking about this.
- Bunun hakkında konuşmamız gerektiğini sanmıyorum.
- What did you and Tom talk about this morning?
- Sen ve Tom bu sabah ne hakkında konuştunuz?
- We've been talking about you.
- Biz sizin hakkınızda konuşuyorduk.
- Why don't we talk about coffee?
- Neden kahve hakkında konuşmuyoruz?
- Tom and Mary talked about all kinds of stuff.
- Tom ve Mary her türlü şey hakkında konuşurlardı.
- Don't talk about my family.
- Ailem hakkında konuşma.
- I'm talking about Tom.
- Tom hakkında konuşuyorum.
- You're talking about me, aren't you?
- Benim hakkımda konuşuyorsun, değil mi?
- What do you and Tom usually talk about?
- Tom'la genellikle ne hakkında konuşursunuz?
- I don't like people talking about me.
- İnsanların benim hakkımda konuşmasını sevmiyorum.
- When he became drunk, he was quite an interesting priest, and he talked about various things.
- Sarhoş olduğunda, oldukça ilginç bir rahip olur ve çeşitli şeyler hakkında konuşurdu.
- Would you like to talk about what Tom did?
- Tom'un ne yaptığı hakkında konuşmak ister misin?
- Shouldn't we be talking about what happened?
- Olanlar hakkında konuşmamız gerekmiyor mu?
- Stop talking about what happened.
- Olanlar hakkında konuşmayı kes.
- Do you see what I'm talking about?
- Benim ne hakkında konuştuğumu anlıyor musun?
- Tom and Mary talked about sports.
- Tom ve Mary spor hakkında konuştular.
- We talked about what was happening in Boston.
- Biz Boston'da ne olduğu hakkında konuştuk.
- I know it's going to be unpleasant to talk about the accident.
- Kaza hakkında konuşmanın hoş olmayacağını biliyorum.
- Are we going to talk about this or not?
- Bunun hakkında konuşacak mıyız yoksa konuşmayacak mıyız?
- Let's talk about solar energy.
- Güneş enerjisi hakkında konuşalım.
- Let's talk about them.
- Onlar hakkında konuşalım.
- Tom isn't ready to talk about it.
- Tom bunun hakkında konuşmaya hazır değil.
- Tom likes talking about politics and philosophy.
- Tom politika ve felsefe hakkında konuşmayı sever.
- Tom is always talking about Mary.
- Tom hep Mary hakkında konuşuyor.
- Tom likes to talk about Boston.
- Tom Boston hakkında konuşmaktan hoşlanıyor.
- Tom loves talking about politics.
- Tom siyaset hakkında konuşmayı seviyor.
- Tom doesn't even know what you are talking about.
- Tom ne hakkında konuştuğunu bile bilmiyor.
- Judy will talk about Japan tomorrow.
- Judy yarın Japonya hakkında konuşacak.
- They're talking about you, Tom.
- Onlar senin hakkında konuşuyorlar, Tom.
- I don't like people who talk about me behind my back.
- Arkamdan benim hakkımda konuşan insanlardan hoşlanmıyorum.
- Tom and Mary are talking about John.
- Tom ve Mary John hakkında konuşuyorlar.
- What did you think we were talking about?
- Ne hakkında konuştuğumuzu sanıyordun?
- We talked about what we had done during the summer break.
- Yaz tatili boyunca yaptıklarımız hakkında konuştuk.
- Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.
- Ayrıca çeşitli konular hakkında konuşmakla çok fazla zaman kaybedeceğiz.
- Tom and Mary talked about getting married.
- Tom ve Mary evlenmek hakkında konuştular.
- Mary always wants Tom to talk about his feelings.
- Mary her zaman Tom'un onun duyguları hakkında konuşmasını istiyor.
- What'll we talk about?
- Ne hakkında konuşacağız?
- Everyone talks about her.
- Herkes onun hakkında konuşur.
- Let's talk about basketball.
- Basketbol hakkında konuşalım.
- She talks about everything with her parents.
- O, anne ve babası ile her şey hakkında konuşur.
- Let's not talk about Tom anymore.
- Artık Tom hakkında konuşmayalım.
- I thought we were supposed to be talking about what needs to be done.
- Yapılması gerekenler hakkında konuşacağımızı sanıyordum.
- Tom is going to talk about that at today's meeting.
- Tom bugünkü toplantıda bunun hakkında konuşacak.
- I didn't talk about him.
- Onun hakkında konuşmadım.
- What do we understand when we talk about loyalty?
- Sadakat hakkında konuştuğumuzda ne anlıyoruz?
- So what did you talk about?
- Peki ne hakkında konuştunuz?
- We don't talk about rats.
- Sıçanlar hakkında konuşmayız.
- I'm talking about you.
- Sizin hakkınızda konuşuyorum.
- We have plenty to talk about.
- Hakkında konuşacak çok şeyimiz var.
- We talked about basketball.
- Biz basketbol hakkında konuştuk.
- We have finished talking about the exercise.
- Egzersiz hakkında konuşmayı bitirdik.
- We talked about cabbages and kings.
- Kaleler ve krallar hakkında konuştuk.
- Would you ever talk about something like that at school?
- Okulda hiç böyle bir şey hakkında konuşur muydun?
- We talked about basketball.
- Basketbol hakkında konuştuk.
- Tom talked about his experiences.
- Tom deneyimleri hakkında konuştu.
- Let's talk about your new album.
- Yeni albümün hakkında konuşalım.
- Are they talking about me?
- Onlar benim hakkımda konuşuyor mu?
- Did Tom ever talk about his father?
- Tom hiç babası hakkında konuştu mu?
- Tom doesn't like talking about his feelings.
- Tom duyguları hakkında konuşmayı sevmez.
- Don't talk about us.
- Bizim hakkımızda konuşmayın.
- We spent some time talking about our families.
- Ailelerimiz hakkında konuşarak biraz zaman geçirdik.
- I thought you enjoyed talking about baseball.
- Senin beyzbol hakkında konuşmaktan keyif aldığını düşündüm.
- We talked about Australia.
- Avustralya hakkında konuştuk.
- Since Christmas is coming, everyone's talking about it.
- Noel geldiği için herkes bu konu hakkında konuşuyor.
- Sami talks about Islam.
- Sami İslam hakkında konuşuyor.
- Tom doesn't like to talk about this kind of thing.
- Tom bu tür bir şey hakkında konuşmaktan hoşlanmaz.
- We talked about French.
- Biz Fransızca hakkında konuştuk.
- Why is it not talked about in schools?
- Neden okullarda bunun hakkında konuşulmuyor?
- She didn't have the courage to talk about her husband's death.
- Kocasının ölümü hakkında konuşacak cesareti yoktu.
- We often talked about Japanese politics.
- Sık sık Japon siyaseti hakkında konuşurduk.
- We talked about the question over a cup of coffee.
- Bir fincan kahve eşliğinde soru hakkında konuştuk.
- What do you feel like talking about?
- Ne hakkında konuşmak istiyorsun?
- I don't really like to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmayı sevmiyorum.
- Now we want to save our languages from extinction, not talk about them.
- Şimdi dillerimizi yok olmaktan kurtarmak istiyoruz, onlar hakkında konuşmak değil.
- We've all been talking about it.
- Hepimiz bunun hakkında konuşuyorduk.
- I'm sure they're talking about us.
- Eminim bizim hakkımızda konuşuyorlardır.
- On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
- Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
- We were just talking about him.
- Tam onun hakkında konuşuyorduk.
- Tom wished that Mary hadn't overheard John and him talking about her.
- Tom, Mary'nin John ve onun kendisi hakkında konuştuklarına kulak misafiri olmamasını diledi.
- She liked to talk about her kids.
- Çocukları hakkında konuşmayı severdi.
- Let's not talk about money, okay?
- Para hakkında konuşmayalım, tamam mı?
- Let's talk about work.
- İş hakkında konuşalım.
- We wanted to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmak istiyorduk.
- We talked about Tom.
- Tom hakkında konuştuk.
- Tom and Mary were talking about the concert.
- Tom ve Mary konser hakkında konuşuyorlardı.
- Maybe we should talk about something else.
- Belki de başka bir şey hakkında konuşmalıyız.
- Generally speaking, men find it more difficult to talk about their feelings than women.
- Genellikle, erkekler duyguları hakkında konuşmayı kadınlardan daha zor bulurlar.
- I have no idea what he's talking about.
- Onun ne hakkında konuşuyor olduğuna dair hiçbir fikrim yok.
- Tom and Mary are talking about their plans.
- Tom ve Mary planları hakkında konuşuyorlar.
- I don't go to the theater alone, because after the movie I like to talk about it with someone.
- Sinemaya yalnız gitmem, çünkü filmden sonra biriyle film hakkında konuşmak isterim.
- You know who I'm talking about, right?
- Kim hakkında konuştuğumu biliyorsun, değil mi?
- Tom and Mary had nothing to talk about.
- Tom ve Mary'nin hakkında konuşacak bir şeyi yoktu.
- Sami thought that the imam was talking about him.
- Sami imamın kendisi hakkında konuştuğunu sandı.
- Everyone is talking about me.
- Herkes benim hakkımda konuşuyor.
- I thought we could talk about anything.
- Bir şey hakkında konuşabileceğimizi düşündüm.
- I need to know what they were talking about.
- Onların ne hakkında konuşuyor olduklarını bilmem gerekir.
- We wanted to talk about her.
- Onun hakkında konuşmak istedik.
- I knew you'd be talking about Tom.
- Tom hakkında konuşacağını biliyordum.
- We need to talk about him.
- Onun hakkında konuşmalıyız.
- I thought Tom would talk about Mary.
- Tom'un Mary hakkında konuşacağını sanıyordum.
- We talked about the plan with him.
- Onunla plan hakkında konuştuk.
- Today, I plan to talk about the importance of sports in modern society.
- Bugün, modern toplumda sporun önemi hakkında konuşmayı planlıyorum.
- Sami talked about it.
- Sami bunun hakkında konuştu.
- So who are we talking about?
- Peki kim hakkında konuşuyoruz?
- I can't talk about this now.
- Şimdi bunun hakkında konuşamam.
- Wouldn't you rather talk about Tom?
- Tom hakkında konuşmayı tercih etmez miydin?
- This is the first time that we've ever talked about this, isn't it?
- Biz ilk kez bunun hakkında konuştuk, değil mi?
- They talked about culture.
- Onlar kültür hakkında konuştular.
- I don't want anybody talking about me.
- Kimsenin benim hakkımda konuşmasını istemiyorum.
- I don't know what Tom is talking about.
- Tom'un ne hakkında konuştuğunu bilmiyorum.
- We had been talking about Jim when he entered the room.
- Odaya girdiğinde Jim hakkında konuşuyorduk.
- Tom likes talking about other people.
- Tom diğer insanlar hakkında konuşmayı seviyor.
- You're always talking about Tom.
- Sen her zaman Tom hakkında konuşuyorsun.
- Can you tell me what you're talking about?
- Ne hakkında konuştuğunu bana söyleyebilir misin?
- Tom and Mary talked about everything they wanted to do on their upcoming vacation.
- Tom ve Mary yaklaşan tatillerinde yapmak istedikleri her şey hakkında konuştular.
- Nobody talks about them.
- Hiç kimse onlar hakkında konuşmuyor.
- Tom likes talking about Boston.
- Tom Boston hakkında konuşmayı sever.
- He talked about school.
- Okul hakkında konuştu.
- Tom talked about his family.
- Tom ailesi hakkında konuştu.
- I think they were talking about me.
- Sanırım benim hakkımda konuşuyorlardı.
- What should we talk about?
- Ne hakkında konuşmalıyız?
- I didn't understand what she was talking about.
- Onun ne hakkında konuştuğunu anlamadım.
- What would you like to talk about?
- Ne hakkında konuşmak istersiniz?
- Tom began talking about what he did for a living.
- Tom geçimini sağlamak için ne yaptığı hakkında konuşmaya başladı.
- Let's talk about what happened in Boston.
- Boston'da ne olduğu hakkında konuşalım.
- I'm not interested in talking about Tom.
- Tom hakkında konuşmakla ilgilenmiyorum.
- Tom didn't talk about that stuff.
- Tom bu konular hakkında konuşmadı.
- We talked about yesterday's test.
- Dünkü test hakkında konuştuk.
- I don't like talking about myself.
- Kendim hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorum.
- Tom talked about Boston.
- Tom Boston hakkında konuştu.
- I assumed Tom understood what we were talking about.
- Ne hakkında konuştuğumuzu Tom'un anladığını sanıyordum.
- We have talked about them.
- Biz onlar hakkında konuştuk.
- Let's get together and talk about the matter.
- Buluşalım ve mesele hakkında konuşalım.
- I hope you're not talking about me.
- Umarım benim hakkımda konuşmuyorsunuzdur.
- There's something we have to talk about.
- Hakkında konuşmak zorunda olduğumuz bir şey var.
- We were just talking about Jim.
- Biz de az önce Jim hakkında konuşuyorduk.
- We wanted to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmak istedik.
- We talked about music.
- Müzik hakkında konuştuk.
- Generally speaking, men find it more difficult to talk about their feelings than women.
- Genel olarak, erkekler duyguları hakkında konuşmayı kadınlardan daha zor bulurlar.
- What are we going to talk about?
- Ne hakkında konuşuyoruz?
- Tom has been talking about getting a new car for the last three years.
- Tom son üç yıldır yeni bir araba alma hakkında konuşuyor.
- She talked about school.
- Okul hakkında konuştu.
- Sami wanted to talk about what happened.
- Sami olanlar hakkında konuşmak istedi.
- I bet you're talking about Tom.
- İddia ediyorum Tom hakkında konuşuyorsun.
- Mary always wants Tom to talk about his feelings.
- Mary her zaman Tom'un duyguları hakkında konuşmasını ister.
- He never talked about his beliefs.
- O asla inançları hakkında konuşmadı.
- We talked about lots of things.
- Bir sürü şey hakkında konuştuk.
- Let's talk about your school.
- Okulunuz hakkında konuşalım.
- Let's talk about what's going to happen.
- Ne olacağı hakkında konuşalım.
- We could talk about music.
- Müzik hakkında konuşabiliriz.
- Let's talk about your new album.
- Yeni albümünüz hakkında konuşalım.
- Does she ever talk about me?
- Hiç benim hakkımda konuşuyor mu?
- Tom talks about you all the time.
- Tom sürekli senin hakkında konuşuyor.
- She took a deep breath and then started to talk about herself.
- O, derin bir nefes aldı ve sonra kendisi hakkında konuşmaya başladı.
- I was talking about clothes.
- Ben giysiler hakkında konuşuyordum.
- Tell me what you're talking about.
- Bana ne hakkında konuştuğunu söyle.
- The girls talked about fashion.
- Kızlar moda hakkında konuştular.
- Tom and Mary are talking about what they'll do on Valentine's Day.
- Tom ve Mary Sevgililer Günü'nde ne yapacakları hakkında konuşuyorlar.
- Let's talk about what you did in Boston.
- Boston'da yaptığın hakkında konuşalım.
- This is the car that Linda was talking about yesterday.
- Bu dün Linda'nın hakkında konuştuğu araba.
- I'd like to know what you talked about.
- Ne hakkında konuştuğunu bilmek istiyorum.
- What did Tom talk about?
- Tom ne hakkında konuştu?
- Tom ruined the surprise by talking about the party.
- Tom parti hakkında konuşarak sürprizi bozdu.
- I don't like talking about Tom.
- Tom hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorum.
- I can't be calm while talking about this.
- Bu konu hakkında konuşurken sakin olamıyorum.
- Let's talk about Australia.
- Avustralya hakkında konuşalım.
- What do you two usually talk about?
- Siz ikiniz genellikle ne hakkında konuşursunuz?
- Right now, I'm talking about Tom.
- Şu anda, Tom hakkında konuşuyorum.
- We talked about all kinds of things.
- Her türlü şey hakkında konuştuk.
- We were talking about her.
- Onun hakkında konuşuyorduk.
- I'd like to talk about him.
- Onun hakkında konuşmak istiyorum.
- Tom has no idea what he's talking about.
- Tom'un ne hakkında konuştuğuna dair hiç fikri yok.
- I heard Tom and Mary talking about John.
- Tom ve Mary'nin John hakkında konuştuklarını duydum.
- Let's not talk about this anymore.
- Artık bu konu hakkında konuşmayalım.
- Tom knows what I'm talking about.
- Tom ne hakkında konuştuğumu biliyor.
- Let's talk about food.
- Yemekler hakkında konuşalım.
- I'm sure they're talking about us.
- Bizim hakkımızda konuştuklarından eminim.
- I'm here to talk about him.
- Onun hakkında konuşmak için buradayım.
- I guess everyone's talking about me now.
- Sanırım artık herkes benim hakkımda konuşuyor.
- What can you talk about for hours on the phone?
- Telefonda saatlerce ne hakkında konuşabilirsin?
- So what did you talk about?
- Öyleyse sen ne hakkında konuştun?
- I didn't come here to talk about my problems.
- Ben buraya sorunlarım hakkında konuşmak için gelmedim.
- Are you talking about her?
- Onun hakkında konuşuyor musunuz?
- Tom talked about growing up in Boston.
- Tom Boston'da büyüme hakkında konuştu.
- What would you like to talk about?
- Ne hakkında konuşmak istiyorsun?
- Not even the teacher talked about that topic.
- Öğretmen bile bu konu hakkında konuşmadı.
- I talked about the plan with Tom.
- Tom'la plan hakkında konuştum.
- Let's talk about your career.
- Senin kariyerin hakkında konuşalım.
- Tom used to talk about Mary all the time.
- Tom sürekli Mary hakkında konuşurdu.
- Let's not talk about him.
- Onun hakkında konuşmayalım.
- Are they talking about you?
- Onlar senin hakkında konuşuyor mu?
- Let's talk about what happened.
- Olanlar hakkında konuşalım.
- Tom likes to talk about other people.
- Tom diğer insanlar hakkında konuşmayı seviyor.
- They can spend the whole night talking about cars.
- Bütün geceyi arabalar hakkında konuşarak geçirebilirler.
- Tom and I are going to talk about what happened.
- Tom ve ben olanlar hakkında konuşacağız.
- Tom says that I always talk about myself.
- Tom hep kendim hakkımda konuştuğumu söylüyor.
- I still cannot talk about it without crying.
- Hala ağlamadan bu konu hakkında konuşamıyorum.
- Tom wants to talk about what happened.
- Tom olanlar hakkında konuşmak istiyor.
- Tom and Mary talked about the trip.
- Tom ve Mary yolculuk hakkında konuştular.
- Tom was talking about me when I entered the room.
- Ben odaya girdiğimde Tom benim hakkımda konuşuyordu.
- We talked about all kinds of things.
- Biz her türlü şey hakkında konuştuk.
- Stop talking about Tom.
- Tom hakkında konuşmayı bırak.
- I'm not sure I know what you're talking about.
- Ne hakkında konuştuğunu bildiğimden emin değilim.
- Nobody talks about Tom.
- Hiç kimse Tom hakkında konuşmaz.
- Sami talks about Islam.
- Sami İslam hakkında konuştu.
- Tom knows what we're talking about.
- Tom ne hakkında konuştuğumuzu biliyor.
- Tom is not good at talking about his emotions.
- Tom duyguları hakkında konuşmakta iyi değildir.
- I hope they're not talking about me.
- Umarım benim hakkımda konuşmuyorlardır.
- Let's talk about the deal that was reached.
- Elde edilen anlaşma hakkında konuşalım.
- I hate talking about politics.
- Politika hakkında konuşmaktan nefret ediyorum.
- First, let's talk about Tom.
- Önce Tom hakkında konuşalım.
- Let's not talk about it.
- Bunun hakkında konuşmayalım.
- They were talking about themselves.
- Kendileri hakkında konuşuyorlardı.
- Tom couldn't remember what they'd been talking about.
- Tom onların ne hakkında konuştuklarını hatırlayamadı.
- We were just talking about Tom.
- Biz de Tom hakkında konuşuyorduk.
- I don't want you two talking about me.
- İkinizin benim hakkımda konuşmanızı istemiyorum.
- Why do you never stop talking about Tatoeba?
- Neden Tatoeba hakkında konuşmayı hiç bırakmıyorsun?
- Tom talks about his work.
- Tom işi hakkında konuşuyor.
- Let's not talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmayalım.
- Tom and Mary were talking about John.
- Tom ve Mary John hakkında konuşuyorlardı.
- Tom and I talked about all kinds of things.
- Tom ve ben her türlü şey hakkında konuştuk.
- They talked about politics.
- Onlar siyaset hakkında konuştular.
- We talked about poetry and literature.
- Şiir ve edebiyat hakkında konuştuk.
- I think they were talking about Tom.
- Sanırım onlar Tom hakkında konuşuyordu.
- Don't talk about Tom.
- Tom hakkında konuşma.
- Tom likes talking about the weather.
- Tom hava durumu hakkında konuşmayı seviyor.
- Would you like to talk about what just happened?
- Az önce olanlar hakkında konuşmak ister misin?
- Tom still talks about you.
- Tom hala senin hakkında konuşuyor.
- Tom seems to like talking about himself.
- Tom kendi hakkında konuşmayı seviyor gibi.
- Sami talked about Islam.
- Sami İslam hakkında konuştu.
- Nobody talks about my country.
- Kimse ülkem hakkında konuşmuyor.
- Tom can't stop talking about you.
- Tom senin hakkında konuşmadan duramıyor.
- Tom likes to talk about his children.
- Tom çocukları hakkında konuşmayı sever.
- Would you like to talk about what Tom did?
- Tom'un yaptığı şey hakkında konuşmak ister misin?
- Try to avoid talking about religion and politics.
- Din ve siyaset hakkında konuşmaktan uzak durmaya çalış.
- Tom heard Mary and John talking about Alice.
- Tom, Mary ve John'un Alice hakkında konuştuklarını duydu.
- Tom loves talking about art.
- Tom sanat hakkında konuşmayı seviyor.
- Nobody wanted to talk about my country.
- Kimse benim ülkem hakkında konuşmak istemedi.
- I don't like people who talk about me behind my back.
- Arkamdan benim hakkımda konuşan insanları sevmiyorum.
- I don't like the way people talk about you.
- İnsanların senin hakkında konuşmasından hoşlanmıyorum.
- Everyone is talking about him.
- Herkes onun hakkında konuşuyor.
- Who are they talking about?
- Kimin hakkında konuşuyorlar?
- We should talk about this.
- Bunun hakkında konuşmalıyız.
- Isn't talking about dreams boring?
- Rüyalar hakkında konuşmak sıkıcı değil mi?
- There's nothing left to talk about.
- Hakkında konuşacak bir şey kalmadı.
- We wanted to talk about them.
- Onlar hakkında konuşmak istedik.
- You don't like to talk about Tom, do you?
- Tom hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorsun, değil mi?
- Tom is always talking about Mary.
- Tom her zaman Mary hakkında konuşuyor.
- What do you and Tom need to talk about?
- Sen ve Tom ne hakkında konuşmanız gerek?
- I don't know what you're talking about.
- Ne hakkınızda konuştuğunu bilmiyorum.
- Nobody talks about Tom anymore.
- Artık kimse Tom hakkında konuşmuyor.
- The girls talked about fashion.
- Kızlar moda hakkında konuştu.
- Tom didn't even talk about Mary.
- Tom, Mary hakkında konuşmadı bile.
- I'm talking about him.
- Onun hakkında konuşuyorum.
- She took a deep breath and then started to talk about herself.
- Derin bir nefes aldı ve sonra kendisi hakkında konuşmaya başladı.
- The boys talked about sports.
- Erkekler spor hakkında konuştular.
- I wasn't talking about her.
- Ben onun hakkında konuşmuyordum.
- I'm sorry, I can't talk about this right now.
- Üzgünüm, şu anda bunun hakkında konuşamam.
- What was I talking about, again?
- Yine ne hakkında konuşuyordum?
- What shall we talk about?
- Ne hakkında konuşmalıyız?
- I never imagined we'd be talking about this topic today.
- Bugün bu konu hakkında konuşacağımızı hiç düşünmemiştim.
- I came to talk about him.
- Onun hakkında konuşmak için geldim.
- Tom wanted to talk about what happened.
- Tom olanlar hakkında konuşmak istedi.
- Would you like to talk about what just happened?
- Az önce olan şey hakkında konuşmak ister misin?
- Stop talking about him.
- Onun hakkında konuşmayı kes.
- We've talked about it.
- Bunun hakkında konuştuk.
- Try to avoid talking about religion and politics.
- Din ve politika hakkında konuşmaktan kaçınmaya çalış.
- Remember what we talked about.
- Ne hakkında konuştuğumuzu unutma.
- Tom often talks about Mary.
- Tom sık sık Mary hakkında konuşur.
- I thought we could talk about Tom.
- Tom hakkında konuşabileceğimizi düşündüm.
- Let's talk about Tom.
- Tom hakkında konuşalım.
- Tom likes to talk about love.
- Tom aşk hakkında konuşmayı sever.
- We weren't talking about Tom.
- Tom hakkında konuşmuyorduk.
- Sami and Layla talked about it.
- Sami ve Layla bunun hakkında konuştular.
- We talk about it every night.
- Biz her gece bunun hakkında konuşuruz.
- Kumi did not talk about her club.
- Kumi kulübü hakkında konuşmadı.
- We need to talk about what needs to be done.
- Yapılması gerekenler hakkında konuşmalıyız.
- I wasn't talking about them.
- Ben onlar hakkında konuşmuyordum.
- Tom loves talking about art.
- Tom sanat hakkında konuşmayı sever.
- Will you please stop talking about food?
- Lütfen yiyecek hakkında konuşmayı keser misin?
- You're talking about Tom again, aren't you?
- Sen yine Tom hakkında konuşuyorsun, değil mi?
- Let's talk about what happened yesterday.
- Dün olanlar hakkında konuşalım.
- We weren't talking about you.
- Biz senin hakkında konuşmuyorduk.
- He likes to talk about the army.
- O, ordu hakkında konuşmaktan hoşlanır.
- What were you two talking about?
- Siz ikiniz ne hakkında konuşuyordunuz?
- Have they talked about it?
- Bunun hakkında konuştular mı?
- We talked about Tom and Mary's relationship.
- Tom ve Mary'nin ilişkisi hakkında konuştuk.
- We could talk about her.
- Onun hakkında konuşabiliriz.
- Tom talked about himself.
- Tom kendisi hakkında konuştu.
- Tom likes talking about himself.
- Tom kendisi hakkında konuşmayı seviyor.
- We need to talk about what happened tonight.
- Bu gece olanlar hakkında konuşmalıyız.
- I think you've been talking about me behind my back.
- Sanırım arkamdan benim hakkımda konuşuyorsun.
- Tom didn't talk about that stuff.
- Tom o şey hakkında konuşmadı.
- We need to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmamız gerek.
- I can talk about anything with my best friend.
- En iyi arkadaşımla herhangi bir şey hakkında konuşabilirim.
- Stop talking about him.
- Onun hakkında konuşmaya son ver.
- I wish Tom would quit talking about Mary.
- Keşke Tom Mary hakkında konuşmayı kesse.
- What's left to talk about?
- Hakkında konuşacak ne kaldı?
- The whole town's talking about Tom and Mary.
- Bütün kasaba Tom ve Mary hakkında konuşuyor.
- Tom and I talked about the war.
- Tom ve ben savaş hakkında konuştuk.
- Tom and Mary spent the evening talking about John's problems.
- Tom ve Mary akşamı John'un sorunları hakkında konuşarak geçirdiler.
- We need to talk about what needs to be done.
- Yapılması gereken hakkında konuşmalıyız.
- Tom began talking about what he did for a living.
- Tom yaşamak için ne yaptığı hakkında konuşmaya başladı.
- Who are they talking about?
- Onlar kim hakkında konuşuyorlar?
- Nobody talked about my country.
- Hiç kimse ülkem hakkında konuşmadı.
- Let's talk about her.
- Onun hakkında konuşalım.
- Tom doesn't know what he's talking about.
- Tom ne hakkında konuştuğunu bilmiyor.
- Let's talk about happiness.
- Mutluluk hakkında konuşalım.
- Are you talking about me?
- Benim hakkımda konuşuyor musun?
- No one wants to talk about books anymore.
- Artık hiç kimse kitaplar hakkında konuşmak istemiyor.
- Who were they talking about?
- Onlar kim hakkında konuşuyor?
- What were we talking about, again?
- Yine ne hakkında konuşuyorduk?
- First, let's talk about what Tom did.
- Önce Tom'un ne yaptığı hakkında konuşalım.
- Tom never talks about his feelings.
- Tom asla duyguları hakkında konuşmaz.
- We don't talk about rats.
- Fareler hakkında konuşmayız.
- Are you sure we're talking about the same person?
- Aynı kişi hakkında konuştuğumuzdan emin misin?
- What do you think Tom and Mary are talking about?
- Tom ve Mary'nin ne hakkında konuştuklarını düşünüyorsun?
- Please don't talk about me when I'm gone.
- Lütfen ben yokken benim hakkımda konuşma.
- I don't like people who always insist on talking about politics.
- Sürekli politika hakkında konuşmakta ısrar eden insanlardan hoşlanmıyorum.
- You're talking about yourself.
- Kendin hakkında konuşuyorsun.
- What were you and Tom talking about?
- Sen ve Tom ne hakkında konuşuyordunuz?
- Let's talk about your plans.
- Planlarınız hakkında konuşalım.
- They talked about love.
- Aşk hakkında konuştular.
- We talked about everything we could think about.
- Aklımıza gelen her şey hakkında konuştuk.
- I like to talk about the good old days.
- Eski güzel günler hakkında konuşmak istiyorum.
- You have no idea what you're talking about.
- Ne hakkında konuştuğun konusunda hiçbir fikrin yok.
- What do you wish to talk about?
- Ne hakkında konuşmak istiyorsun?
- You're always talking about Tom.
- Hep Tom hakkında konuşuyorsun.
- What were you and Tom talking about last night?
- Sen ve Tom dün gece ne hakkında konuşuyordunuz?
- I love to talk about myself.
- Kendim hakkında konuşmak severim.
- That's why some veterans never wanted to talk about the war.
- Bazı gazilerin savaş hakkında konuşmak istememelerinin nedeni budur.
- Tom likes talking about the weather.
- Tom hava hakkında konuşmayı seviyor.
- We talked about French.
- Fransızca hakkında konuştuk.
- Layla and Sami were talking about sex.
- Leyla ve Sami seks hakkında konuşuyordu.
- Let's talk about this.
- Bunun hakkında konuşalım.
- Shouldn't we be talking about what happened?
- Ne olduğu hakkında konuşuyor olmamız gerekmiyor mu?
- The students are talking about language and culture.
- Öğrenciler dil ve kültür hakkında konuşuyorlar.
- Tom wants to talk about the project.
- Tom proje hakkında konuşmak istiyor.
- We often talk about the weather.
- Çoğunlukla hava hakkında konuşuruz.
- Why did he stop talking about the army?
- Neden ordu hakkında konuşmayı bıraktı?
- I suggest that you don't talk about yourself all the time.
- Sürekli kendin hakkında konuşmamanı öneririm.
- We have some things to talk about.
- Hakkında konuşacak bazı şeylerimiz var.
- Let's talk about your problem.
- Senin sorunun hakkında konuşalım.
- Let's not waste time talking about things we can't change.
- Değiştiremeyeceğimiz şeyler hakkında konuşarak boşa zaman harcamayalım.
- Let's talk about something else.
- Başka bir şey hakkında konuşalım.
- I don't like to talk about her.
- Onun hakkında konuşmak istemiyorum.
- Fadil and Dania talked about the weather.
- Fadıl ve Dania hava durumu hakkında konuştular.
- Tom doesn't like to talk about work.
- Tom iş hakkında konuşmayı sevmez.
- Not even the teacher talked about that topic.
- Öğretmen bile o konu hakkında konuşmadı.
- Let's talk about your family.
- Ailen hakkında konuşalım.
- I'm here to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmak için buradayım.
- I thought we were supposed to be talking about what needs to be done.
- Yapılması gerekenler hakkında konuşmamız gerektiğini düşünüyordum.
- Let's not talk about that right now.
- Şu anda bu konu hakkında konuşmayalım.
- We could talk about our future plans.
- Biz gelecek planlarımız hakkında konuşabiliriz.
- Let's talk about what needs to be done.
- Yapılması gerekenler hakkında konuşalım.
- I'd like to talk about your situation.
- Durumunuz hakkında konuşmak istiyorum.
- We talked about poetry and literature.
- Biz şiir ve edebiyat hakkında konuştuk.
- We wanted to talk about him.
- Onun hakkında konuşmak istedik.
- Does he ever talk about me?
- Hiç benim hakkımda konuşuyor mu?
- Does Tom ever talk about me?
- Tom hiç benim hakkımda konuşur mu?
- The students around her were talking about the test.
- Etrafındaki öğrenciler sınav hakkında konuşuyorlardı.
- Let's forget the past and talk about the future.
- Geçmişi unutalım ve gelecek hakkında konuşalım.
- I was talking about something else.
- Başka bir şey hakkında konuşuyordum.
- We could talk about her.
- Biz onun hakkında konuşabiliriz.
- We talked about Tom.
- Biz Tom hakkında konuştuk.
- Why don't we talk about you?
- Neden senin hakkında konuşmuyoruz?
- Tom doesn't like talking about sports.
- Tom spor hakkında konuşmayı sevmez.
- People always seem to enjoy talking about other people's problems.
- İnsanlar her zaman başkalarının sorunları hakkında konuşmaktan hoşlanıyor gibi görünüyor.
- Tom and Mary talked about what had happened.
- Tom ve Mary ne olduğu hakkında konuştu.
- How long have we been talking about this?
- Ne zamandan beri bunun hakkında konuşuyoruz?
- Let's quit talking about this.
- Bu konu hakkında konuşmayı bırakalım.
- Layla and Sami talked about all kinds of stuff.
- Leyla ve Sami her türlü şey hakkında konuştular.
- Don't talk about it anymore.
- Artık onun hakkında konuşma.
- Don't talk about me like I'm not here.
- Burada değilmişim gibi benim hakkımda konuşma.
- We could talk about them.
- Onlar hakkında konuşabiliriz.
- We were just talking about basketball.
- Basketbol hakkında konuşuyorduk.
- The more time you spend talking about what you do, the less time you have to do it.
- Yaptığınız şey hakkında konuşmak için ne kadar çok zaman harcarsanız, onu yapmak için o kadar az zamanınız olur.
- Tom clearly doesn't understand what we're talking about.
- Tom açıkça ne hakkında konuştuğumuzu anlamıyor.
- What were we talking about?
- Ne hakkında konuşuyorduk?
- Is that what you wanted to talk about?
- Hakkında konuşmak istediğin şey bu mu?
- I assumed that Tom understood what we were talking about.
- Tom'un ne hakkında konuştuğumuzu anladığını varsaydım.
- We talked about his family.
- Ailesi hakkında konuştuk.
- What should I talk about?
- Ne hakkında konuşmalıyım?
- We talked about work.
- İş hakkında konuştuk.
- All Tom wants to do is talk about Mary.
- Tom'un tek istediği Mary hakkında konuşmak.
- Would you like to talk about what happened?
- Ne olduğu hakkında konuşmak ister misin?
- We need to talk about him.
- Onun hakkında konuşmamız gerekiyor.
- Stop talking about my family.
- Ailem hakkında konuşmayı kes.
- I haven't read the book you're talking about.
- Hakkında konuştuğun kitabı okumadım.
- I hope you're not talking about me.
- Umarım benim hakkımda konuşmuyorsundur.
- I told you not to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmamanı söylemiştim.
- Tom and I talked about what had happened.
- Tom ve ben ne olduğu hakkında konuştuk.
- We're talking about him.
- Onun hakkında konuşuyoruz.
- We talked about many things.
- Birçok şey hakkında konuştuk.
- He loves talking about politics.
- O, siyaset hakkında konuşmayı sever.
- Let's talk about the future.
- Gelecek hakkında konuşalım.
- Tom talked about that.
- Tom bunun hakkında konuştu.
- Tom and Mary talked about their kids.
- Tom ve Mary çocukları hakkında konuştular.
- I suggest you and Tom don't talk about Mary.
- Sana ve Tom'a Mary hakkında konuşmamanızı öneriyorum.
- We're not talking about the same thing.
- Aynı şey hakkında konuşmuyoruz.
- They're talking about you, Mary.
- Onlar senin hakkında konuşuyor, Mary.
- That's not what she's going to talk about.
- Onun hakkında konuşacağı şey bu değil.
- What shall we talk about?
- Ne hakkında konuşalım?
- I was talking about him.
- Onun hakkında konuşuyordum.
- In that interview, Antonio talks about his son that died a few years ago.
- Bu röportajda, Antonio birkaç yıl önce ölen oğlu hakkında konuşuyor.
- Sami talked about his home life.
- Sami ev hayatı hakkında konuştu.
- Let's not waste time talking about things we can't change.
- Değiştiremeyeceğimiz şeyler hakkında konuşarak zaman kaybetmeyelim.
- First, let's talk about what Tom did.
- İlk olarak, Tom'un ne yaptığı hakkında konuşalım.
- I don't like to talk about them.
- Onlar hakkında konuşmak istemiyorum.
- What do you think Tom and Mary are talking about?
- Sence Tom ve Mary ne hakkında konuşuyorlar?
- I like to talk about love.
- Ben aşk hakkında konuşmaktan hoşlanırım.
- We could talk about our hobbies.
- Hobilerimiz hakkında konuşabiliriz.
- We could talk about baseball.
- Beyzbol hakkında konuşabiliriz.
- They talked about politics.
- Politika hakkında konuştular.
- Stop talking about me.
- Hakkımda konuşmayı bırak.
- Stop talking about work.
- İş hakkında konuşmayı kes.
- Tom loves talking about music.
- Tom müzik hakkında konuşmayı sever.
- Tom and Mary talked about John.
- Tom ve Mary John hakkında konuştular.
- What are they talking about?
- Ne hakkında konuşuyorlardı?
- That's not what I'm going to talk about.
- Hakkında konuşacağım şey bu değil.
- Tom wasn't afraid to talk about his own shortcomings.
- Tom kendi eksiklikleri hakkında konuşmaktan korkmuyordu.
- What were we talking about?
- Biz ne hakkında konuşuyorduk?
- What did you think we were talking about?
- Ne hakkında konuştuğumuzu düşündün?
- Tom and I talked about various things.
- Tom ve ben çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about yesterday's test.
- Dünkü sınav hakkında konuştuk.
- This is the first time we've ever talked about this, isn't it?
- Biz ilk kez bunun hakkında konuştuk, değil mi?
- We need to talk about something.
- Bir şey hakkında konuşmalıyız.
- I don't like people talking about me.
- İnsanların benim hakkımda konuşmasından hoşlanmıyorum.
- Tom likes to talk about himself.
- Tom kendisi hakkında konuşmayı sever.
- Why don't we talk about something else?
- Niçin başka bir şey hakkında konuşmuyoruz?
- Among other things, we talked about the weather.
- Diğer şeylerin yanı sıra, hava durumu hakkında konuştuk.
- Does Tom ever talk about his work?
- Tom hiç işi hakkında konuşur mu?
- We need to talk about what happened tonight.
- Bu gece ne olduğu hakkında konuşmamız gerek.
- What are we going to talk about?
- Ne hakkında konuşacağız?
- You can talk about anything under the sun.
- Dünyadaki her şey hakkında konuşabilirsiniz.
- Let's talk about your career.
- Kariyerin hakkında konuşalım.
- Can we just talk about something else?
- Başka bir şey hakkında konuşabilir miyiz?
- Tom doesn't like talking about politics.
- Tom politika hakkında konuşmaktan hoşlanmıyor.
- I think we should stop talking about this and move on to another topic.
- Bence bu konu hakkında konuşmayı bırakmalı ve başka bir konuya geçmeliyiz.
- We talked about this.
- Bunun hakkında konuştuk.
- Tom and Mary talked about what had happened.
- Tom ve Mary olanlar hakkında konuştular.
- Let's talk about what happened yesterday.
- Dün ne olduğu hakkında konuşalım.
- What was I talking about?
- Ne hakkında konuşuyordum?
- We sat talking about the remote past.
- Oturup uzak geçmiş hakkında konuştuk.
- Let's talk about something else for a while.
- Bir süreliğine başka bir şey hakkında konuşalım.
- Let's talk about your job.
- İşiniz hakkında konuşalım.
- He phoned me to talk about his holiday plans.
- Tatil planları hakkında konuşmak için bana telefon etti.
- What's Tom talking about now?
- Tom şimdi ne hakkında konuşuyor?
- Is there anything you don't like to talk about?
- Hakkında konuşmayı sevmediğin herhangi bir şey var mı?
- Do you talk about us?
- Bizim hakkımızda konuşur musunuz?
- He talked about music.
- Müzik hakkında konuştu.
- She likes to talk about herself.
- Kendisi hakkında konuşmayı seviyor.
- We have talked about them.
- Onlar hakkında konuşmuştuk.
- I assume you're talking about Tom.
- Tom hakkında konuştuğunuzu varsayıyorum.
- We talked about our mothers.
- Annelerimiz hakkında konuştuk.
- I don't know what we're talking about.
- Ne hakkında konuştuğumuzu bilmiyorum.
- Tom gave us something to talk about.
- Tom bize hakkında konuşacak bir şey verdi.
- We talked about everything.
- Biz her şey hakkında konuştuk.
- I thought you enjoyed talking about baseball.
- Beyzbol hakkında konuşmaktan hoşlandığını sanıyordum.
- Are they talking about us?
- Onlar bizim hakkımızda konuşuyor mu?
- We can talk about it in the future.
- İleride bu konu hakkında konuşabiliriz.
- Do you know what Tom was talking about?
- Tom'un ne hakkında konuştuğunu biliyor musun?
- I think you know who I'm talking about.
- Bence kimin hakkında konuştuğumu biliyorsun.
- Let's not waste time talking about Tom.
- Tom hakkında konuşarak zaman kaybetmeyelim.
- Tom has been talking about you.
- Tom senin hakkında konuşuyor.
- There's nothing else to talk about.
- Hakkında konuşacak başka bir şey yok.
- They can spend the whole night talking about cars.
- Onlar bütün geceyi arabalar hakkında konuşarak geçirebilirler.
- Let's talk about the deal that was reached.
- Varılan anlaşma hakkında konuşalım.
- Tom didn't know what he was talking about.
- Tom ne hakkında konuştuğunu bilmiyordu.
- We were just talking about Tom.
- Az önce Tom hakkında konuşuyorduk.
- We talked about many possibilities.
- Birçok olasılık hakkında konuştuk.
- We're not talking about today.
- Bugün hakkında konuşmuyoruz.
- Tom talked about Mary.
- Tom Mary hakkında konuştu.
- I wasn't talking about Tom.
- Tom hakkında konuşmuyordum.
- I thought Tom would talk about Mary.
- Tom'un Mary hakkında konuşacağını sandım.
- Let's talk about safety.
- Güvenlik hakkında konuşalım.
- Everyone talks about her.
- Herkes onun hakkında konuşuyor.
- Sami wanted to talk about his family life.
- Sami aile yaşamı hakkında konuşmak istiyordu.
- Tom was talking about you.
- Tom senin hakkında konuşuyordu.
- Tom likes talking about sports.
- Tom spor hakkında konuşmayı sever.
- I overheard Tom and Mary talking about John.
- Tom ve Mary'nin John hakkında konuştuklarını istemeden duydum.
- Let's talk about this tomorrow.
- Yarın bunun hakkında konuşalım.
- I don't like to talk about them.
- Onlar hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorum.
- Tom and Mary talked about that.
- Tom ve Mary bunun hakkında konuştular.
- We need to talk about her.
- Onun hakkında konuşmalıyız.
- All Tom wants to do is talk about Mary.
- Tom'un tüm yapmak istediği Mary hakkında konuşmaktır.
- Let's talk about something more interesting.
- Daha ilginç bir şey hakkında konuşalım.
- Tom didn't know what Mary was talking about.
- Tom Mary'nin ne hakkında konuştuğunu bilmiyordu.
- I told you not to talk about the matter in her presence.
- Sana onun yanında bu konu hakkında konuşmamanı söylemiştim.
- Which bills are you talking about?
- Hangi faturalar hakkında konuşuyorsun?
- They are willing to talk about the problem.
- Onlar sorun hakkında konuşmak için istekli.
- Let's not talk about that today.
- Bugün bunun hakkında konuşmayalım.
- We need to talk about how to do it.
- Onu nasıl yapacağımız hakkında konuşmalıyız.
- Sami was talking about divorce.
- Sami boşanma hakkında konuşuyordu.
- People who talk about themselves all the time bore me.
- Kendileri hakkında konuşan insanlar beni her zaman sıkar.
- No one wants to talk about books anymore.
- Artık kimse kitaplar hakkında konuşmak istemiyor.
- I can't be calm while talking about this.
- Bunun hakkında konuşurken sakin olamam.
- Who's this Tom you always talk about?
- Her zaman hakkında konuştuğun bu Tom kim?
- I have no one to talk about my problems with.
- Sorunlarım hakkında konuşacak kimsem yok.
- Why do you always talk about Tatoeba?
- Neden hep Tatoeba hakkında konuşuyorsunuz?
- You shouldn't talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmamalısın.
- Now, what were we talking about?
- Şimdi, ne hakkında konuşuyorduk?
- This is the book Tom was talking about yesterday.
- Bu, Tom'un dün hakkında konuştuğu kitap.
- Why are you always talking about Tom?
- Neden hep Tom hakkında konuşuyorsun?
- Tom doesn't like to talk about his work.
- Tom işi hakkında konuşmayı sevmiyor.
- They were talking about you.
- Onlar senin hakkında konuşuyorlardı.
- We've talked about this.
- Biz bunun hakkında konuştuk.
- Let's talk about what went wrong.
- Neyin yanlış gittiği hakkında konuşalım.
- We talked about what was happening in Boston.
- Boston'da neler olduğu hakkında konuştuk.
- I know they talk about it.
- Bunun hakkında konuştuklarını biliyorum.
- Why don't you like talking about politics?
- Neden politika hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorsun?
- Tom and Mary were talking about the weather.
- Tom ve Mary hava durumu hakkında konuşuyorlardı.
- I knew you'd be talking about me.
- Benim hakkımda konuşacağınızı biliyordum.
- He likes to talk about himself.
- O kendisi hakkında konuşmayı sever.
- Don't talk about my family.
- Benim ailem hakkında konuşma.
- Who's Tom talking about?
- Tom kim hakkında konuşuyor?
- I wish you'd stop talking about Tom.
- Keşke Tom hakkında konuşmayı bıraksan.
- Could we please talk about something else?
- Lütfen başka bir şey hakkında konuşabilir miyiz?
- Tom talks about his work.
- Tom çalışması hakkında konuşuyor.
- We often talk about you.
- Sıklıkla senin hakkında konuşuyoruz.
- Try to avoid talking about religion and politics.
- Din ve siyaset hakkında konuşmaktan uzak durmaya gayret et.
- Sami talked about Layla.
- Sami Layla hakkında konuştu.
- Let's talk about why that happened.
- Onun neden olduğu hakkında konuşalım.
- What were they talking about?
- Onlar ne hakkında konuşuyordu?
- Did you happen to hear what Tom and Mary were talking about?
- Tom ve Mary'nin ne hakkında konuştuklarını duydun mu?
- I didn't come here to talk about my problems.
- Buraya sorunlarım hakkında konuşmaya gelmedim.
- It's hard to talk about your feelings.
- Duyguların hakkında konuşmak zor.
- I can't believe we're talking about this.
- Bunun hakkında konuştuğumuza inanamıyorum.
- Tom will know what you're talking about.
- Tom ne hakkında konuştuğunuzu bilecek.
- First, let's talk about what Tom needs to do.
- Önce, Tom'un yapması gereken şey hakkında konuşalım.
- We need to talk about them.
- Onlar hakkında konuşmalıyız.
- It's hard for Tom to talk about what happened.
- Olanlar hakkında konuşmak Tom için zordur.
- Tom likes to talk about sports.
- Tom spor hakkında konuşmayı sever.
- I wish you wouldn't talk about me.
- Keşke benim hakkımda konuşmasan.
- I think they were talking about you.
- Sanırım onlar senin hakkında konuşuyordu.
- Tom won't talk about what happened.
- Tom olanlar hakkında konuşmayacak.
- Tom likes talking about butterflies.
- Tom, kelebekler hakkında konuşmayı sever.
- I have no idea what I'm talking about.
- Ne hakkında konuştuğum hususunda hiçbir fikrim yok.
- Try to avoid talking about religion and politics.
- Din ve politika hakkında konuşmaktan kaçınmaya gayret et.
- Stop talking about her.
- Onun hakkında konuşmayı kes.
- We talked about cabbages and kings.
- Lahanalar ve krallar hakkında konuştuk.
- We talked about boys.
- Oğlanlar hakkında konuştuk.
- So what were we talking about?
- Peki, biz ne hakkında konuşuyorduk?
- Tom and I were talking about Mary just this morning.
- Tom ve ben daha bu sabah Mary hakkında konuşuyorduk.
- Let's talk about what happened in Boston.
- Boston'da olanlar hakkında konuşalım.
- Tom used to talk about Mary all the time.
- Tom hep Mary hakkında konuşurdu.
- You know exactly what he's talking about.
- Onun ne hakkında konuştuğunu tam olarak biliyorsun.
- What were you guys talking about?
- Ne hakkında konuşuyordunuz?
- I'd like to talk about them.
- Onlar hakkında konuşmak istiyorum.
- I think they're talking about Tom.
- Bence onlar Tom hakkında konuşuyorlar.
- Tom is actually talking about himself.
- Tom aslında kendisi hakkında konuşuyor.
- They talked about love.
- Onlar aşk hakkında konuştular.
- Let's not even talk about that today.
- Bugün bunun hakkında konuşmayalım bile.
- Tom and I talked about music.
- Tom ve ben müzik hakkında konuşurduk.
- There's nothing to talk about.
- Hakkında konuşulacak hiçbir şey yok.
- I like talking about Boston.
- Boston hakkında konuşmayı seviyorum.
- Nobody talks about you.
- Hiç kimse senin hakkında konuşmuyor.
- Let's talk about your childhood.
- Senin çocukluğun hakkında konuşalım.
- They talked about what they should do with the money.
- Onlar para ile ne yapmaları gerektiği hakkında konuştular.
- What do you wish to talk about?
- Ne hakkında konuşmak istiyorsunuz?
- Let's not waste time talking about this.
- Bunun hakkında konuşarak zaman kaybetmeyelim.
- Don't talk about me while I'm gone.
- Ben gittiğimde benim hakkımda konuşmayın.
- Tom certainly seems to know what he's talking about.
- Tom kesinlikle ne hakkında konuştuğunu biliyor gibi görünüyor.
- Tom often talks about his work.
- Tom sık sık işi hakkında konuşur.
- You don't like to talk about your past that much, do you?
- Geçmişin hakkında konuşmayı pek sevmiyorsun, değil mi?
- Can you explain what you're talking about?
- Ne hakkında konuştuğunu açıklayabilir misin?
- What were you guys talking about?
- Siz ne hakkında konuşuyordunuz millet?
- Let's not talk about Boston.
- Boston hakkında konuşmayalım.
- Tom talked about his job.
- Tom işi hakkında konuştu.
- Should we be talking about this here?
- Burada bunun hakkında konuşmamız gerekiyor mu?
- Let's talk about Paola.
- Paola hakkında konuşalım.
- Why don't you ever talk about Tom?
- Neden Tom hakkında konuşmuyorsun?
- That is not what I am going to talk about.
- Hakkında konuşacağım şey bu değil.
- We talked about this last night.
- Dün gece bunun hakkında konuştuk.
- We weren't talking about you.
- Senin hakkında konuşmuyorduk.
- We have to talk about this.
- Bunun hakkında konuşmak zorundayız.
- I don't like to talk about money.
- Para hakkında konuşmayı sevmiyorum.
- We've talked about this before.
- Daha önce bunun hakkında konuşmuştuk.
- We're done talking about her.
- Onun hakkında konuşmayı bitirdik.
- I suggest that you don't talk about yourself all the time.
- Her zaman kendin hakkında konuşmamanı öneriyorum.
- Tom doesn't feel comfortable talking about his feelings.
- Tom duyguları hakkında konuşurken kendini rahat hissetmiyor.
- I'd like to talk about that.
- Bunun hakkında konuşmak istiyorum.
- I'll talk about you.
- Senin hakkında konuşacağım.
- Stop talking about them.
- Onlar hakkında konuşmayı bırak.
- Don't pretend you don't know what I'm talking about.
- Ne hakkında konuştuğumu bilmiyorsun gibi davranma.
- We've talked about expectations.
- Beklentiler hakkında konuştuk.
- Tom doesn't like talking about himself.
- Tom kendisi hakkında konuşmayı sevmiyor.
- Tom enjoys talking about himself.
- Tom kendisi hakkında konuşmaktan hoşlanır.
- The firefighter is talking about the fire.
- İtfaiyeci yangın hakkında konuşuyor.
- I'm talking about them.
- Onlar hakkında konuşuyorum.
- Tom likes to talk about other people.
- Tom başka insanlar hakkında konuşmayı sever.
- The whole country is talking about it.
- Bütün ülke bunun hakkında konuşuyor.
- Tom likes to talk about his children.
- Tom, çocukları hakkında konuşmayı sever.
- Tom knew that Mary had overheard John and him talking about her.
- Tom, Mary'nin John ve onun kendisi hakkında konuştuklarına kulak misafiri olduğunu biliyordu.
- We could talk about our future plans.
- Gelecek planlarımız hakkında konuşabiliriz.
- We spend too much time talking about things that don't matter.
- Önemli olmayan şeyler hakkında konuşarak çok fazla zaman harcıyoruz.
- She ruined the surprise by talking about the party.
- Parti hakkında konuşarak sürprizi mahvetti.
- I don't understand what you are talking about.
- Ne hakkında konuştuğunu anlamıyorum.
- Lincoln was advised to talk about democracy.
- Lincoln'e demokrasi hakkında konuşması tavsiye edildi.
- Tom loves talking about music.
- Tom müzik hakkında konuşmayı seviyor.
- You're going to have to talk about what happened.
- Ne olduğu hakkında konuşmak zorunda kalacaksın.
- He talked about his trip.
- O yolculuğu hakkında konuştu.
- Why do you always talk about Tom?
- Neden hep Tom hakkında konuşuyorsun?
- Tom doesn't like to talk about his past.
- Tom geçmişi hakkında konuşmayı sevmiyor.
- Tom doesn't like to talk about what he does.
- Tom yaptığı şey hakkında konuşmaktan hoşlanmaz.
- Let's talk about your childhood.
- Çocukluğun hakkında konuşalım.
- Please don't talk about me when I'm gone.
- Ben yokken hakkımda konuşma.
- You never seem to be interested in talking about sports.
- Spor hakkında konuşmakla hiç ilgilenmiyor gibi görünüyorsun.
- I'm not talking about you.
- Senin hakkında konuşmuyorum.
- You don't have to talk about it if you don't want to.
- İstemiyorsan onun hakkında konuşmak zorunda değilsin.
- I told you not to talk about Tom.
- Sana Tom hakkında konuşmamanı söyledim.
- I'm a teacher of Spanish for foreigners, so believe me, I know what I'm talking about.
- Ben yabancılar için bir İspanyolca öğretmeniyim, bu yüzden inan bana, ben ne hakkında konuştuğumu biliyorum.
- They are willing to talk about the problem.
- Sorun hakkında konuşmaya istekliler.
- Let's talk about money.
- Para hakkında konuşalım.
- Stop talking about work.
- İş hakkında konuşmayı kesin.
- We're still talking about it.
- Hala bunun hakkında konuşuyoruz.
- Sami was talking about Layla.
- Sami, Layla hakkında konuşuyordu.
- There should be something for us to talk about.
- Hakkında konuşacağımız bir şey olmalı.
- Tom is very secretive when it comes to talking about his childhood.
- Konu çocukluğu hakkında konuşmaya geldiğinde Tom çok ketumdur.
- We're talking about them.
- Onlar hakkında konuşuyoruz.
- Tom never talks about money.
- Tom asla para hakkında konuşmaz.
- She liked talking about herself.
- Kendisi hakkında konuşmayı severdi.
- I'm going to talk about pollution and its effects.
- Kirlilik ve etkileri hakkında konuşacağım.
- I think we should talk about it.
- Bunun hakkında konuşmamız gerektiğini düşünüyorum.
- I'm talking about my friend.
- Arkadaşım hakkında konuşuyorum.
- Tom and Mary talked about how to best handle the situation.
- Tom ve Mary durumla en iyi nasıl başa çıkılacağı hakkında konuştular.
- I wasn't talking about you.
- Ben senin hakkında konuşmuyordum.
- Do you enjoy talking about sports?
- Spor hakkında konuşmaktan hoşlanıyor musunuz?
- I don't like to talk about him.
- Onun hakkında konuşmak istemiyorum.
- I thought we weren't supposed to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmamamız gerektiğini sanıyordum.
- Hey, what are you talking about?
- Hey, ne hakkında konuşuyorsun?
- Let's talk about love.
- Aşk hakkında konuşalım.
- I don't wanna talk about it.
- Bunun hakkında konuşmak istemiyorum.
- I assume you're talking about Tom.
- Sanırım Tom hakkında konuşuyorsun.
- I don't know what to talk about.
- Ne hakkında konuşacağımı bilmiyorum.
- Tom talks about Mary all the time.
- Tom sürekli Mary hakkında konuşuyor.
- I can't believe they were talking about me!
- Hakkımda konuştuklarına inanamıyorum!
- I like to talk about love.
- Aşk hakkında konuşmayı severim.
- Sami and Layla talked about that.
- Sami ve Layla bunun hakkında konuştular.
- Let's talk about ways that we might prevent this from happening again in the future.
- Bunun gelecekte tekrar olmasını engellemenin yolları hakkında konuşalım.
- Let's talk about Tom's problem.
- Tom'un sorunu hakkında konuşalım.
- I thought we weren't talking about Tom.
- Tom hakkında konuşmadığımızı sanıyordum.
- I wanted to talk about it.
- Bunun hakkında konuşmak istedim.
- He is the man we were talking about.
- O, hakkında konuştuğumuz adam.
- We talked about Tom and Mary's relationship.
- Biz Tom ve Mary'nin ilişkisi hakkında konuştuk.
- People who don't know the sadness of love aren't able to talk about the experience of love.
- Aşkın hüznünü bilmeyen insanlar aşk deneyimi hakkında konuşamazlar.
- Let's not talk about them.
- Onlar hakkında konuşmayalım.
- I don't know if Tom understood what we were talking about or not.
- Ne hakkında konuştuğumuzu Tom'un anlayıp anlamadığını bilmiyorum.
- What were you talking about, again?
- Yine ne hakkında konuşuyordunuz?
- I suggest you and Tom don't talk about Mary.
- Tom'la Mary hakkında konuşmamanızı öneririm.
- Tom talked about the rules.
- Tom kurallar hakkında konuştu.
- What else do we need to talk about?
- Başka ne hakkında konuşmamız gerekiyor?
- Nobody talks about me.
- Hiç kimse benim hakkımda konuşmuyor.
- Could we talk about last night?
- Dün gece hakkında konuşabilir miyiz?
- The most important things are often the ones that are hardest to talk about.
- En önemli şeyler çoğunlukla hakkında konuşması en zor olan şeylerdir.
- First, let's talk about what Tom did.
- Önce, Tom'un yaptığı şey hakkında konuşalım.
- Tom likes to talk about Mary.
- Tom, Mary hakkında konuşmayı seviyor.
- Tom likes talking about sports.
- Tom spor hakkında konuşmayı seviyor.
- Let's talk about your work this evening.
- Bu akşamki işin hakkında konuşalım.
- Everyone is talking about her.
- Herkes onun hakkında konuşuyor.
- I thought we were here to talk about Tom.
- Buraya Tom hakkında konuşmaya geldiğimizi sanıyordum.
- We always have lots to talk about.
- Her zaman hakkında konuşacak çok şeyimiz var.
- Stop talking about Tom.
- Tom hakkında konuşmaktan vazgeç.
- Tom doesn't like to talk about what he does.
- Tom ne yaptığı hakkında konuşmayı sevmez.
- Tom has refused to talk about himself.
- Tom kendisi hakkında konuşmayı reddetti.
- We've got a lot to talk about.
- Hakkında konuşacak çok şeyimiz var.
- We used to talk about our future.
- Geleceğimiz hakkında konuşurduk.
- We were just talking about you.
- Az önce senin hakkında konuşuyorduk.
- It's hard to talk about your feelings.
- Duyguların hakkında konuşmak zordur.
- What have you come to talk about?
- Ne hakkında konuşmaya geldiniz?
- Tom won't talk about what happened.
- Tom ne olduğu hakkında konuşmayacak.
- Nobody talks about Tom.
- Kimse Tom hakkında konuşmuyor.
- Men talk about women all the time.
- Erkekler her zaman kadınlar hakkında konuşur.
- I think they were talking about Tom.
- Bence Tom hakkında konuşuyorlardı.
- I know it's going to be unpleasant to talk about the accident.
- Kaza hakkında konuşmanın tatsız olacağını biliyorum.
- You need to learn to talk about your feelings.
- Duyguların hakkında konuşmayı öğrenmen gerekiyor.
- He talked about music.
- O, müzik hakkında konuştu.
- Are you talking about them?
- Onlar hakkında konuşuyor musunuz?
- Let's not talk about her.
- Onun hakkında konuşmayalım.
- Nobody talked about the movie.
- Hiç kimse film hakkında konuşmadı.
- That's not what she is going to talk about.
- Hakkında konuşacağı şey bu değil.
- We talk about everything.
- Her şey hakkında konuşuruz.
- Can we quit talking about this?
- Biz bunun hakkında konuşmayı bırakabilir miyiz?
- Tom always talks about himself.
- Tom her zaman kendisi hakkında konuşur.
- She seems to be fond of talking about herself.
- Kendisi hakkında konuşmaktan hoşlanıyor gibi görünüyor.
- I thought we were here to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmak için burada olduğumuzu düşündüm.
- Dan didn't even talk about Linda.
- Dan, Linda hakkında konuşmadı bile.
- Everyone is talking about Tom.
- Herkes Tom hakkında konuşuyor.
- You said we wouldn't talk about Tom, right?
- Tom hakkında konuşmayacağımızı söylemiştin, değil mi?
- Tom doesn't like talking about sports.
- Tom spor hakkında konuşmaktan hoşlanmaz.
- I like to talk about the good old days.
- Eski güzel günler hakkında konuşmayı severim.
- So what should we talk about?
- Peki ne hakkında konuşmamız gerekir?
- Tom likes talking about his youth.
- Tom gençliği hakkında konuşmayı seviyor.
- Tom didn't talk about Boston.
- Tom Boston hakkında konuşmadı.
- That's why some veterans never wanted to talk about the war.
- Bu yüzden bazı gaziler savaş hakkında konuşmak istemiyordu.
- Tom and Mary talked about what they should do with the money.
- Tom ve Mary para ile ne yapmaları gerektiği hakkında konuştular.
- Let's talk about your trip to Boston.
- Boston seyahatin hakkında konuşalım.
- Sami talked about Layla.
- Sami, Leyla hakkında konuştu.
- I don't think we should be talking about this right now.
- Şu an bunun hakkında konuşmamız gerektiğini düşünmüyorum.
- Tom heard Mary talk about John.
- Tom, Mary'nin John hakkında konuştuğunu duymuştur.
- Tom heard Mary talk about John.
- Tom Mary'nin John hakkında konuştuğunu duydu.
- We always talked about a lot of things after school.
- Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
- Let's not talk about Tom tonight.
- Bu gece Tom hakkında konuşmayalım.
- I thought we were talking about Tom.
- Tom hakkında konuştuğumuzu sanıyordum.
- She was fond of talking about herself.
- Kendisi hakkında konuşmayı severdi.
- Tom likes talking about Boston.
- Tom, Boston hakkında konuşmaktan hoşlanır.
- We talked about what had happened to us when we were kids.
- Çocukken başımıza gelenler hakkında konuştuk.
- He talked about her illness.
- Hastalığı hakkında konuştu.
- Tom wasn't stupid enough to talk about what he'd done.
- Tom yaptıkları hakkında konuşacak kadar aptal değildi.
- Everyone is talking about you.
- Herkes senin hakkında konuşuyor.
- He likes to talk about the army.
- Ordu hakkında konuşmayı seviyor.
- Tom couldn't stop talking about Mary.
- Tom, Mary hakkında konuşmayı bırakamadı.
- He may seem glib, but he knows what he's talking about.
- O, düşünmeden konuşuyor gibi görünebilir ama ne hakkında konuştuğunu biliyor.
- I came to talk about them.
- Onlar hakkında konuşmak için geldim.
- Everybody's talking about what happened at the meeting.
- Herkes toplantıda ne olduğu hakkında konuşuyor.
- Why are we talking about me and not about you?
- Neden senin hakkında değil benim hakkımda konuşuyoruz?
- Tom wasn't sure what Mary was talking about.
- Tom Mary'nin ne hakkında konuştuğundan emin değildi.
- They are talking about music.
- Onlar müzik hakkında konuşuyorlar.
- So who are we talking about?
- Kimin hakkında konuşalım?
- Everybody's been talking about you.
- Herkes senin hakkında konuşuyor.
- Let's talk about this when I get home.
- Eve vardığımda bunun hakkında konuşalım.
- Tom, we talked about this.
- Tom, bunun hakkında konuştuk.
- I thought we could talk about everything.
- Her şey hakkında konuşabileceğimizi düşünmüştüm.
- We have nothing to talk about.
- Hakkında konuşacak bir şeyimiz yok.
- Tom said he isn't here to talk about that.
- Tom bunun hakkında konuşmak için burada olmadığını söyledi.
- Wouldn't you rather talk about something else?
- Başka bir şey hakkında konuşmak istemez misin?
- I came to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmaya geldim.
- What did you and Tom talk about?
- Sen ve Tom ne hakkında konuştunuz?
- They are talking about what they will sing.
- Hangi şarkıyı söyleyecekleri hakkında konuşuyorlar.
- Tom says he's tired of talking about Mary.
- Tom, Mary hakkında konuşmaktan yorulduğunu söylüyor.
- I think they were talking about me.
- Sanırım onlar benim hakkımda konuşuyordu.
- Have you got any idea what I'm talking about?
- Ne hakkında konuştuğuma dair herhangi bir fikrin var mı?
- You never wanted to talk about it.
- Sen hiç bunun hakkında konuşmak istemedin.
- I'd like to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmak istiyorum.
- Would you ever talk about something like that at school?
- Okulda hiç öyle bir şey hakkında konuşur musun?
- Tom says he'd prefer to talk about something else.
- Tom başka bir şey hakkında konuşmayı tercih edeceğini söylüyor.
- Let's talk about your problem.
- Sorunun hakkında konuşalım.
- That's not what we're going to talk about.
- Hakkında konuşacağımız şey bu değil.
- You said we wouldn't talk about Tom, right?
- Sen Tom hakkında konuşamayacağımızı söyledin, değil mi?
- Tom had no idea what he was talking about.
- Tom'un ne hakkında konuştuğu konusunda hiçbir fikri yoktu.
- We spend too much time talking about things that don't matter.
- Biz önemli olmayan şeyler hakkında konuşarak çok fazla zaman harcıyoruz.
- I think they were talking about you.
- Bence senin hakkında konuşuyorlardı.
- Tom likes to talk about Boston.
- Tom Boston hakkında konuşmayı seviyor.
- We spent most of the evening talking about our vacation.
- Biz akşamın çoğunu tatilimiz hakkında konuşarak geçirdik.
- I wonder what Tom and Mary talked about.
- Tom ve Mary'nin ne hakkında konuştuklarını merak ediyorum.
- Tom loves talking about sports.
- Tom spor hakkında konuşmayı seviyor.
- Tom can't stop talking about you.
- Tom senin hakkında konuşmaktan kendini alamıyor.
- What is she talking about?
- O ne hakkında konuşuyor?
- Tell me who they were talking about.
- Kimin hakkında konuştuklarını söyle.
- Let's talk about what needs to be done today.
- Bugün yapılması gerekenler hakkında konuşalım.
- Let's only talk about one problem at a time.
- Bir seferde sadece bir sorun hakkında konuşalım.
- Tom likes talking about himself.
- Tom kendi hakkında konuşmayı sever.
- Dan talked about his relationship with Linda.
- Dan, Linda ile olan ilişkisi hakkında konuştu.
- Tom heard Mary and John talking about Alice.
- Tom Mary ve John'ın Alice hakkında konuştuğunu duydu.
- Do you know what Tom is talking about?
- Tom'un ne hakkında konuştuğunu biliyor musun?
- I don't think Tom was talking about me.
- Tom'un benim hakkımda konuştuğunu sanmıyorum.
- What was Tom really talking about?
- Tom gerçekten ne hakkında konuşuyordu?
- We weren't talking about Tom.
- Biz Tom hakkında konuşmuyorduk.
- Everyone is talking about them.
- Herkes onlar hakkında konuşuyor.
- Stop talking about us.
- Bizim hakkımızda konuşmaya son ver.
- Tom likes to talk about golf.
- Tom golf hakkında konuşmayı sever.
- Tom and I are going to talk about what happened.
- Tom ve ben ne olduğu hakkında konuşacağız.
- What is he talking about?
- O ne hakkında konuşuyor?
- We just talked about stuff we did when we were kids.
- Sadece, çocukken yaptığımız şeyler hakkında konuştuk.
- I don't know if Tom understood what we were talking about or not.
- Tom ne hakkında konuştuğumuzu anladı mı anlamadı mı bilmiyorum.
- Let's not talk about my problems.
- Benim sorunlarım hakkında konuşmayalım.
- Let's talk about Tom and what he's done.
- Tom ve yaptıkları hakkında konuşalım.
- What are you all talking about?
- Siz hepiniz ne hakkında konuşuyorsunuz?
- You're going to have to talk about what happened.
- Ne olduğu hakkında konuşmak zorundasın.
- They talked about culture.
- Kültür hakkında konuştular.
- We talked about food prices.
- Gıda fiyatları hakkında konuştuk.
- Stop talking about her.
- Onun hakkında konuşmayı bırak.
- I'm not talking about him.
- Onun hakkında konuşmuyorum.
- Don't you know that everybody is talking about us?
- Herkesin bizim hakkımızda konuştuğunu bilmiyor musun?
- I would rather not talk about it.
- Bunun hakkında konuşmamayı tercih ederim.
- Tom talks about Mary almost all the time.
- Tom neredeyse her zaman Mary hakkında konuşur.
- She advised him to talk about his life in America.
- Ona Amerika'daki hayatı hakkında konuşmasını tavsiye etti.
- Don't talk about that.
- Bu konu hakkında konuşma.
- Don't talk about me.
- Benim hakkımda konuşma.
- I'm pretty sure no one's talking about us.
- Hiç kimsenin bizim hakkımızda konuşmadığından oldukça eminim.
- We've been talking about you.
- Senin hakkında konuşuyorduk.
- Has Tom been talking about me?
- Tom benim hakkımda konuşuyor mu?
- They're all talking about his death.
- Herkes onun ölümü hakkında konuşuyor.
- I will not talk about the failure of my project.
- Benim projenin başarısızlığı hakkında konuşmayacağım.
- Let's not waste time talking about Tom.
- Tom hakkında konuşarak boşa zaman harcamayalım.
- What are they talking about?
- Onlar ne hakkında konuşuyor?
- Let's talk about what we're going to do about it.
- Bu konuda ne yapacağımız hakkında konuşalım.
- We talked about Park Street.
- Biz Park Street hakkında konuştuk.
- We're talking about her.
- Onun hakkında konuşuyoruz.
- That's all Tom talks about.
- Tom'un, hakkında konuştuğu her şey bu.
- I know exactly what Tom is talking about.
- Tom'un ne hakkında konuştuğunu tam olarak biliyorum.
- Tom and Mary talked about how they should handle the situation.
- Tom ve Mary durumu nasıl ele almaları gerektiği hakkında konuştular.
- We're talking about something else.
- Başka bir şey hakkında konuşuyoruz.
- What's everyone talking about?
- Herkes ne hakkında konuşuyor?
- I knew you'd be talking about me.
- Benim hakkımda konuşacağını biliyordum.
- I know exactly what you're talking about.
- Ne hakkında konuştuğunu tam olarak biliyorum.
- What are you two going to talk about?
- Siz ikiniz ne hakkında konuşacaksınız?
- No one here wants to talk about that.
- Burada kimse bunun hakkında konuşmak istemiyor.
- Remember what we talked about last night?
- Dün gece ne hakkında konuştuğumuzu unutma.
- I assumed Tom understood what we were talking about.
- Tom'un ne hakkında konuştuğumuzu anladığını sandım.
- Sami wanted to talk about what happened.
- Sami ne olduğu hakkında konuşmak istedi.
- We were talking about her.
- Biz onun hakkında konuşuyorduk.
- That is not what we're going to talk about.
- Hakkında konuşacağımız şey bu değil.
- We're done talking about Tom.
- Tom hakkında konuşmayı bitirdik.
- We talked about various things.
- Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- Tom decided not to talk about the war.
- Tom savaş hakkında konuşmamaya karar verdi.
- We've talked about starting a family.
- Bir aile kurma hakkında konuştuk.
- Talking about music is like dancing about architecture.
- Müzik hakkında konuşmak mimari hakkında dans etmek gibidir.
- Do you know who I'm talking about?
- Kim hakkında konuştuğumu biliyor musun?
- I have no clue what Tom is talking about.
- Tom'un ne hakkında konuştuğuna dair hiçbir ipucum yok.
- What were they talking about?
- Ne hakkında konuşuyorlardı?
- We talked about a lot of things.
- Birçok şey hakkında konuştuk.
- I'm talking about a lion.
- Bir aslan hakkında konuşuyorum.
- Would you like to talk about what happened?
- Olanlar hakkında konuşmak ister misin?
- Tom talked about his father.
- Tom babası hakkında konuştu.
- Let's talk about the Jacksons.
- Jackson'lar hakkında konuşalım.
- Tom and Mary were talking about their children.
- Tom ve Mary çocukları hakkında konuşuyordu.
- We were talking about him when he appeared.
- Ortaya çıktığında onun hakkında konuşuyorduk.
- I don't like talking about the war.
- Savaş hakkında konuşmayı sevmiyorum.
- Tom talked about school.
- Tom okul hakkında konuştu.
- Tom often talks about you.
- Tom sık sık senin hakkında konuşuyor.
- We wanted to talk about him.
- Biz onun hakkında konuşmak istedik.
- Let's talk about why you want to do that.
- Neden onu yapmak istediğin hakkında konuşalım.
- Don't talk about him.
- Onun hakkında konuşma.
- Let's talk about how and why.
- Nasıl ve niçin hakkında konuşalım.
- Let's not talk about this now.
- Şimdi bunun hakkında konuşmayalım.
- What are we actually talking about?
- Aslında ne hakkında konuşuyoruz?
- Tom and Mary talked about the war.
- Tom ve Mary savaş hakkında konuştu.
- I'd rather not talk about it.
- Bunun hakkında konuşmamayı tercih ederim.
- Tom and Mary were talking about their plans.
- Tom ve Mary planları hakkında konuşuyorlardı.
- Sami thought that the imam was talking about him.
- Sami imamın kendisi hakkında konuştuğunu düşündü.
- I was talking about her.
- Onun hakkında konuşuyordum.
- You can talk about anything under the sun.
- Aklına ne gelirse, onun hakkında konuşabilirsin.
- I don't like to talk about Tom.
- Tom hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorum.
- He always avoids talking about his wife's death.
- O, karısının ölümü hakkında konuşmaktan her zaman kaçınır.
Show More (1260)
|
|
- We are talking about war and peace.
- Savaş ve barıştan bahsediyoruz.
- You talked about how women can help in increasing production and growth.
- Kadınların üretimi ve büyümeyi arttırmaya nasıl yardımcı olabileceğinden bahsettiniz.
- We have long since passed that stage when we are talking about security issues.
- Güvenlik konularından bahsederken o aşamayı çoktan geçtik.
- My question has been partially answered, President-in-Office, because you talked about the current recommendation.
- Sorum kısmen cevaplanmış oldu, Dönem Başkanı çünkü mevcut tavsiye kararından bahsettiniz.
- We are always talking about a great deal of mobility and flexibility, and about the internal market.
- Her zaman büyük bir hareketlilik ve esneklikten ve iç pazardan bahsediyoruz.
- If we want to talk about punishing terrorists, then we have, in fact, already missed the boat.
- Teröristleri cezalandırmaktan bahsetmek istiyorsak aslında çoktan gemiyi kaçırmışız demektir.
- The money we are talking about is part of the EDF.
- Bahsettiğimiz para Avrupa Savunma Fonu'nun bir parçasıdır.
- Why does it talk about capacity building but commit only 0.1% of the current NIPs for trade support?
- Neden kapasite geliştirmeden bahsediyor ama ticaret desteği için mevcut NIP'lerin sadece %0.1'ini ayırıyor?
- I am talking about the technical specifications for the fuels used in mixtures.
- Karışımlarda kullanılan yakıtların teknik özelliklerinden bahsediyorum.
- Today, once again, we are talking about the quality of honey.
- Bugün bir kez daha balın kalitesinden bahsediyoruz.
- The other countries’ editions just talk about equality rather than gender equality.
- Diğer ülkelerin yayınları cinsiyet eşitliğinden ziyade eşitlikten bahsediyor.
- We have talked about doing it but seemingly not done so yet.
- Bunu yapmaktan bahsettik ama görünüşe göre henüz yapmadık.
- Some talk about two or three million respectively, though estimates differ significantly.
- Tahminler önemli ölçüde farklılık gösterse de, bazıları sırasıyla iki veya üç milyondan bahsediyor.
- We are talking about an underspend in budget appropriations that were approved at the time by the European Parliament.
- Avrupa Parlamentosu tarafından o dönemde onaylanmış olan bütçe ödeneklerinin altında bir harcamadan bahsediyoruz.
- In the Welsh Assembly there is talk about a GM-free Wales.
- Galler Meclisi'nde GDO'suz bir Galler'den bahsediliyor.
- Mr Staes, in my statement I was talking about amounts of money and not about tonnes.
- Sayın Staes, ifademde tonlardan değil para miktarlarından bahsediyordum.
- We could also talk about mistakes in provisions or shortcomings in implementation.
- Hükümlerdeki hatalardan ya da uygulamadaki eksikliklerden de bahsedebiliriz.
- And this Treaty talks about the free movement of persons, capital and goods.
- Ve bu Antlaşma kişilerin, sermayenin ve malların serbest dolaşımından bahsetmektedir.
- Although the report has many good points, it talks about rights.
- Raporun birçok iyi noktası olmasına rağmen haklardan bahsediyor.
- We are talking about consistency with the model we had duly established.
- Usulüne uygun olarak oluşturduğumuz modelle tutarlılıktan bahsediyoruz.
- I am talking about light bulbs, television tubes, and fire retardants.
- Ampuller, televizyon tüpleri ve yangın geciktiricilerden bahsediyorum.
- But was it a dream I was talking about or was it reality?
- Ama bahsettiğim bir rüya mıydı yoksa gerçek miydi?
- None of us here is talking about software patentability here; oh no!
- Burada hiçbirimiz yazılımın patentlenebilirliğinden bahsetmiyoruz, hayır!
- However, we are not talking about CART but about something completely different.
- Ancak burada CART'tan değil, tamamen farklı bir şeyden bahsediyoruz.
- We are actually talking about an association agreement with that country.
- Aslında o ülkeyle bir ortaklık anlaşmasından bahsediyoruz.
- Mr Bradbourn's document talks about trans-European transport networks.
- Bay Bradbourn'un belgesi trans-Avrupa ulaşım ağlarından bahsediyor.
- I am talking about safety on our roads in the transport sector and, of course, distortions of competition.
- Taşımacılık sektöründe yollarımızdaki güvenlikten ve tabii ki rekabetin bozulmasından bahsediyorum.
- Without blinking the Prime Minister, the Danish President-in-Office, talks about a strengthened fight against terrorism.
- Danimarka Dönem Başkanı Başbakan gözünü kırpmadan terörizme karşı güçlendirilmiş bir mücadeleden bahsediyor.
- We have been talking about the need for dialogue in Colombia.
- Kolombiya'da diyalog ihtiyacından bahsediyoruz.
- We are talking about poor execution and poor management.
- Kötü uygulama ve kötü yönetimden bahsediyoruz.
- I am not talking about suspending agreements at the drop of a hat.
- Bir çırpıda anlaşmaları askıya almaktan bahsetmiyorum.
- We are talking about Community matters and they should be discussed at that level.
- Topluluk meselelerinden bahsediyoruz ve bu düzeyde tartışılmaları gerekir.
- I am not going to talk about the good news in relation to the Madrid Summit.
- Madrid Zirvesi ile ilgili iyi haberlerden bahsetmeyeceğim.
- We are therefore talking about technical implementation measures here.
- Dolayısıyla burada teknik uygulama tedbirlerinden bahsediyoruz.
- I am indeed talking about implementing measures.
- Ben gerçekten de tedbirlerin uygulanmasından bahsediyorum.
- The first term I am going to use when talking about the situation in the Middle East is frustration.
- Orta Doğu'daki durumdan bahsederken kullanacağım ilk terim hayal kırıklığı olacaktır.
- What we are talking about is primary legislation in line with the treaty.
- Bahsettiğimiz şey, anlaşmaya uygun birincil mevzuattır.
- Let us talk about the revenue side of the EU budget.
- AB bütçesinin gelir yönünden bahsedelim.
- I have ignored the comments and the amendments that talk about the war.
- Savaştan bahseden yorumları ve değişiklikleri görmezden geldim.
- We talk about technical implementation provisions.
- Teknik uygulama hükümlerinden bahsediyoruz.
- My question has been partially answered, President-in-Office, because you talked about the current recommendation.
- Sorum kısmen cevaplanmış oldu, Dönem Başkanı, çünkü mevcut tavsiye kararından bahsettiniz.
- We talk about the information to prospective clients undergoing this operation.
- Bu operasyonu geçiren müstakbel müşterilerin bilgilendirilmesinden bahsediyoruz.
- You talk about a crowning achievement, a historical decision, a milestone.
- Taçlandırılmış bir başarıdan, tarihi bir karardan, bir dönüm noktasından bahsettiniz.
- Given the current state of play in the negotiations, we are realistically talking about 10 countries.
- Müzakerelerdeki mevcut durum göz önüne alındığında gerçekçi olarak 10 ülkeden bahsediyoruz.
- Secondly, she talks about a distance of three metres from waterways.
- İkinci olarak su yollarına üç metrelik bir mesafeden bahsediyor.
- We are not talking about our aid, but about elements associated with the introduction of a market economy.
- Biz yardımlarımızdan değil, piyasa ekonomisinin uygulanmasına ilişkin unsurlardan bahsediyoruz.
- We are talking about such serious issues as war and peace.
- Savaş ve barış gibi ciddi meselelerden bahsediyoruz.
- I am talking about the period for the implementation of this essential directive.
- Bu temel direktifin uygulanması için gereken süreden bahsediyorum.
- Today, when we talk about women or violation or female genital mutilation, we have no organisation to turn to for help.
- Bugün, kadınlardan, ihlallerden ya da kadın sünnetinden bahsettiğimizde, yardım için başvurabileceğimiz bir kuruluş yok.
- It would have been better if the political leadership we are now beginning to talk about had been assumed in time.
- Şimdi bahsetmeye başladığımız siyasi liderlik zamanında üstlenilmiş olsaydı daha iyi olurdu.
- What we are talking about here is a double human rights violation.
- Burada bahsettiğimiz şey çifte insan hakları ihlalidir.
- We are not just talking about nurseries, we are talking about care for the elderly and the sick.
- Sadece kreşlerden bahsetmiyoruz, yaşlı ve hasta bakımından da bahsediyoruz.
- I am talking about the cooperation agreements we have concluded with many countries.
- Birçok ülke ile imzaladığımız işbirliği anlaşmalarından bahsediyorum.
- We are not talking about privatising the rail network.
- Demiryolu ağının özelleştirilmesinden bahsetmiyoruz.
- We are talking about tinnitus and permanent loss of hearing.
- Kulak çınlaması ve kalıcı işitme kaybından bahsediyoruz.
- We are therefore talking about 8% of production and a product which is consumed very little.
- Dolayısıyla üretimin %8'inden ve çok az tüketilen bir üründen bahsediyoruz.
- The Council of Ministers only talks about controlling the adverse effects.
- Bakanlar Kurulu sadece olumsuz etkilerin kontrol altına alınmasından bahsediyor.
- The problem lies in what rigidity we are talking about.
- Sorun hangi katılıktan bahsettiğimizde yatıyor.
- I am talking about the total lack of basic consideration.
- Temel düşüncenin tamamen eksikliğinden bahsediyorum.
- It would be different if we were always talking about projects of national interest.
- Her zaman ulusal çıkarları ilgilendiren projelerden bahsediyor olsaydık farklı olurdu.
- Moreover, he was the first and only MEP to talk about the greying of the population.
- Dahası, kendisi nüfusun grileşmesinden bahseden ilk ve tek milletvekiliydi.
- Other people talk about it but we are trying to make it reality.
- Başkaları bundan bahsediyor ama biz bunu gerçeğe dönüştürmeye çalışıyoruz.
- He was not talking just about the death penalty; he was talking about death by stoning, which is utterly unacceptable.
- O sadece ölüm cezasından bahsetmiyordu; taşlanarak öldürülmekten bahsediyordu ki bu kesinlikle kabul edilemez.
- Seeing as we are talking about fisheries, I would like to make a suggestion.
- Balıkçılıktan bahsettiğimize göre bir öneride bulunmak istiyorum.
- However, I think it is a little far-fetched to talk about ethics.
- Ancak etikten bahsetmenin biraz abartılı olduğunu düşünüyorum.
- When I talk about persecution, moreover, I am talking about serious aggression, not just any old thing.
- Ayrıca zulümden bahsederken herhangi bir şeyden değil, ciddi bir saldırganlıktan bahsediyorum.
- However, we are talking about a proposal for macro-financial assistance.
- Bununla birlikte makro-finansal yardım için bir tekliften bahsediyoruz.
- I should also like to talk about Commission President Prodi’s statement on the Eurostat scandal.
- Komisyon Başkanı Prodi'nin Eurostat skandalına ilişkin açıklamasından da bahsetmek istiyorum.
- I am simply talking about the Rules of Procedure.
- Ben sadece İç Tüzük'ten bahsediyorum.
- We are talking about the life or death of people who are very close to us.
- Bize çok yakın olan insanların yaşamından ya da ölümünden bahsediyoruz.
- We are certainly not talking about a war on terrorism - we are talking about the creation of terrorism.
- Kesinlikle teröre karşı bir savaştan bahsetmiyoruz; terörizmin yaratılmasından bahsediyoruz.
- I am talking about safety on our roads in the transport sector and, of course, distortions of competition.
- Taşımacılık sektöründe yollarımızdaki güvenlikten ve elbette rekabetin bozulmasından bahsediyorum.
- They will be talking about increasing economic cooperation between Russia and Germany.
- Rusya ve Almanya arasında ekonomik işbirliğinin arttırılmasından bahsedecekler.
- After all, what is prior knowledge and when do we talk about prior knowledge which has an actual effect?
- Her şeyden önce, ön bilgi nedir ve ne zaman gerçek bir etkiye sahip olan ön bilgiden bahsederiz?
- I am talking about the NATO alliance, with the United States of America as a strong ally.
- Amerika Birleşik Devletleri'nin güçlü bir müttefik olduğu NATO ittifakından bahsediyorum.
- The last speaker talked about the rights of governments to choose.
- Son konuşmacı hükümetlerin seçme hakkından bahsetti.
- President Prodi has talked about how we must shape policy in relation to it.
- Başkan Prodi, buna ilişkin politikayı nasıl şekillendirmemiz gerektiğinden bahsetti.
- We are talking about the future of the whole of Eastern Europe.
- Tüm Doğu Avrupa'nın geleceğinden bahsediyoruz.
- We are still talking about mere thousandths of the overall requirement.
- Hâlâ toplam ihtiyacın sadece binde birinden bahsediyoruz.
- I have ignored the comments, the amendments that talk about war.
- Savaştan bahseden yorumları ve değişiklikleri görmezden geldim.
- We also talk about the political level and the mandates given to the CEPT.
- Ayrıca siyasi düzeyden ve Avrupa Posta ve Telekomünikasyon İdareleri Birliği'ne verilen yetkilerden de bahsediyoruz.
- I wonder when this will happen when we talk about flexibility on the one hand and social security on the other.
- Bir yandan esneklikten diğer yandan sosyal güvenlikten bahsederken bunun ne zaman gerçekleşeceğini merak ediyorum.
- Everything we are talking about shows how fast the market is changing.
- Bahsettiğimiz her şey pazarın ne kadar hızlı değiştiğini gösteriyor.
- My third point involves, whilst still talking about the future, the basis of the debate.
- Değindiğim üçüncü nokta, hala gelecekten bahsederken, tartışmanın temelini oluşturmaktadır.
- As a former supreme court judge, I know what I am talking about.
- Eski bir yüksek mahkeme yargıcı olarak neden bahsettiğimi biliyorum.
- We are talking about the Hungarians, who rose up as long ago as 1956.
- Burada 1956 gibi uzun bir süre önce ayaklanan Macarlardan bahsediyoruz.
- In other words, it is talking about pioneering technology rather than biotechnology.
- Başka bir deyişle, biyoteknolojiden ziyade öncü teknolojiden bahsediyor.
- Some speakers have talked about economic aspects, others about social aspects.
- Bazı konuşmacılar ekonomik yönlerden, bazıları ise sosyal yönlerden bahsetti.
- It is no good talking about putting money into Community schemes and improving public transport in rural areas.
- Topluluk programlarına para yatırmaktan ve kırsal alanlarda toplu taşımayı iyileştirmekten bahsetmek iyi değildir.
- Some talk about two or three million respectively, though estimates differ significantly.
- Bazıları sırasıyla iki veya üç milyondan bahsediyor, ancak tahminler önemli ölçüde farklılık gösteriyor.
- Secondly, in paragraph 7, we talk about it being technologically neutral.
- İkinci olarak, 7. paragrafta teknolojik açıdan tarafsız olduğundan bahsediyoruz.
- Your report talks about leadership.
- Raporunuz liderlikten bahsediyor.
- But here we are talking about administrative cooperation and the basic issue is combating fraud.
- Ancak burada idari işbirliğinden bahsediyoruz ve temel mesele dolandırıcılıkla mücadele.
- Virtually no one is talking about tax harmonisation any more.
- Artık neredeyse hiç kimse vergi uyumlaştırmasından bahsetmiyor.
- We are also talking about cooperation with third countries, for instance Switzerland.
- Üçüncü dünya ülkeleriyle, örneğin İsviçre ile işbirliğinden de bahsediyoruz.
- We are not talking about adult drinking here, let us stress that.
- Burada yetişkinlerin içki içmesinden bahsetmiyoruz, bunun altını çizelim.
- So we may be talking about different requirements for translation.
- Dolayısıyla, çeviri için farklı gerekliliklerden bahsediyor olabiliriz.
- I am talking about Article 17 of the Treaty.
- Anlaşmanın 17. Maddesinden bahsediyorum.
- We are not of course, talking about a revolution.
- Elbette bir devrimden bahsetmiyoruz.
- I am talking about human rights activists, lawyers and judges.
- İnsan hakları aktivistleri, avukatlar ve yargıçlardan bahsediyorum.
- But tonight, we are talking about extending the use of renewable energy.
- Ancak bu akşam, yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılmasından bahsediyoruz.
- The Minister began her speech by talking about her generation.
- Bakan konuşmasına kendi neslinden bahsederek başladı.
- This is also a matter included in the Presidency's programme, where it talks about common interests.
- Bu aynı zamanda ortak çıkarlardan bahseden Başkanlık programında da yer alan bir konudur.
- The Presidency's programme also talks about the outermost regions.
- Dönem Başkanlığı'nın programında da en dış bölgelerden bahsediliyor.
- We are not talking about a controversial debate on any particular type of sanction.
- Belirli bir yaptırım türüne ilişkin ihtilaflı bir tartışmadan bahsetmiyoruz.
- The honourable Member talks about economic measures.
- Sayın Üye ekonomik tedbirlerden bahsediyor.
- This proposal does not talk about the marine transport of hydrocarbons, and this is something that I deplore.
- Bu teklif hidrokarbonların deniz yoluyla taşınmasından bahsetmiyor ve bu benim üzüldüğüm bir şey.
- In this case, we are not talking about technical problems, which may occur, even in the most stable democracies.
- Bu durumda en istikrarlı demokrasilerde bile ortaya çıkabilecek teknik sorunlardan bahsetmiyoruz.
- Why does it talk about capacity building but commit only 0.1% of the current NIPs for trade support?
- Neden kapasite oluşturmaktan bahsediyor, ancak mevcut NIP'lerin sadece %0,1'ini ticaret desteği için ayırıyor?
- In this case, we are not talking about the single European market.
- Bu durumda, tek Avrupa pazarından bahsetmiyoruz.
- We are talking about history, we are not talking about the future.
- Burada tarihten bahsediyoruz, gelecekten bahsetmiyoruz.
- But what justice are we talking about?
- Ama hangi adaletten bahsediyoruz?
- However, it is also crucial that when we talk about migration, we also talk about integration.
- Ancak göçten bahsederken aynı zamanda entegrasyondan da bahsetmemiz büyük önem taşımaktadır.
- We now talk about 10 ppm sulphur-free.
- Şimdi 10 ppm sülfürsüzlükten bahsediyoruz.
- It already meets all the common minimum rules that we are talking about, and even goes beyond them.
- Bahsettiğimiz tüm genel asgari kuralları zaten karşılıyor ve hatta bunların ötesine geçiyor.
- It would be different if we were always talking about projects of national interest.
- Her zaman ulusal çıkar projelerinden bahsediyor olsaydık durum farklı olurdu.
- We are talking about very low contents.
- Çok düşük içeriklerden bahsediyoruz.
- A few months ago we talked about the prohibition of the newspaper in the Basque country.
- Birkaç ay önce Bask bölgesinde gazetenin yasaklanmasından bahsetmiştik.
- We are talking about an institution in which Europe plays a most essential role with many partners.
- Avrupa'nın birçok ortakla birlikte en önemli rolü oynadığı bir kurumdan bahsediyoruz.
- We are talking about something extremely grave; life or death.
- Son derece vahim bir konudan bahsediyoruz; ölüm kalım meselesi.
- I am not just talking about resolving the Cyprus problem, I am talking about dealing with the occupation.
- Sadece Kıbrıs sorununun çözümünden bahsetmiyorum, işgalle başa çıkmaktan bahsediyorum.
- Here, we are talking about balance and the need to get it right.
- Burada dengeden ve dengenin doğru kurulması gereğinden bahsediyoruz.
- I am indeed talking about implementing measures.
- Gerçekten de tedbirlerin uygulanmasından bahsediyorum.
- So let us stop talking about any geriatrification of Europe or about its superannuation.
- Dolayısıyla Avrupa'nın yaşlanmasından ya da emekliye ayrılmasından bahsetmeyi bırakalım.
- I do not therefore think it is fair to talk about an informer state.
- Bu nedenle bir muhbir devletten bahsetmenin doğru olmadığını düşünüyorum.
- We are talking about computer-implemented inventions based on software.
- Yazılıma dayalı bilgisayar uygulamalı buluşlardan bahsediyoruz.
- Today everybody is talking about this Penelope project and nobody is talking about the good document you have presented.
- Bugün herkes Penelope projesinden bahsediyor ve kimse sizin sunduğunuz güzel belgeden bahsetmiyor.
- I often talk about the importance of Europe speaking with one voice.
- Sık sık Avrupa'nın tek bir sesle konuşmasının öneminden bahsediyorum.
- What balance are we talking about?
- Hangi dengeden bahsediyoruz?
- I will not talk about codecision here, but this certainly does not mean I do not consider it important.
- Burada ortak karardan bahsetmeyeceğim, ancak bu kesinlikle bunu önemli görmediğim anlamına gelmiyor.
- We are therefore talking about something that is key to the development of short distance transport.
- Bu nedenle, kısa mesafe taşımacılığının gelişimi için kilit öneme sahip bir konudan bahsediyoruz.
- Others have talked about the issue of dispute settlement specifically.
- Diğerleri özellikle anlaşmazlıkların çözümü konusundan bahsettiler.
- I believe that in talking about stupidity, you invoked the spirit of the law.
- Aptallıktan bahsederken yasanın ruhuna uygun davrandığınıza inanıyorum.
- If we were to take that as the model, we would be talking about committing 30 per cent of the budget for Chapter B7-7.
- Eğer bunu model olarak alırsak, bütçenin yüzde 30'unu B7-7 faslına ayırmaktan bahsediyor oluruz.
- When I talk about persecution, moreover, I am talking about serious aggression, not just any old thing.
- Ayrıca zulümden bahsederken, herhangi bir şeyden değil, ciddi bir saldırganlıktan bahsediyorum.
- Without them we can forget the word 'competition' when we talk about the electricity and gas markets.
- Bunlar olmadan elektrik ve gaz piyasalarından bahsederken 'rekabet' kelimesini unutabiliriz.
- He and his accomplices know what I am talking about.
- O ve suç ortakları neden bahsettiğimi biliyor.
- In effect we are talking about the same terms.
- Aslında aynı şartlardan bahsediyoruz.
- What is this right that we are talking about?
- Bu bahsettiğimiz hak nedir?
- I intend to talk about what is being done today in terms of policy and planning.
- Bugün politika ve planlama açısından neler yapıldığından bahsetmek niyetindeyim.
- The Danish Foreign Minister did not talk about using a stick against the applicant countries.
- Danimarka Dışişleri Bakanı, başvuran ülkelere karşı bir sopa kullanmaktan bahsetmedi.
- General Khin Nyunt, the newly-appointed Prime Minister, has talked about a roadmap to democracy.
- Yeni atanan Başbakan General Khin Nyunt, demokrasiye giden bir yol haritasından bahsetmiştir.
- We are actually talking about what are minor issues in the global picture of things.
- Biz aslında küresel resimdeki küçük meselelerden bahsediyoruz.
- No one is talking about disturbing the internal market.
- Kimse iç pazarın bozulmasından bahsetmiyor.
- We talk about the problem of unemployment, then we pass directives that destroy jobs.
- İşsizlik sorunundan bahsediyoruz, sonra da istihdamı yok eden yönergeler çıkarıyoruz.
- I would like to talk about the Dutch example briefly.
- Hollanda örneğinden kısaca bahsetmek istiyorum.
- That is the sort of exemption we are talking about.
- İşte bu tür bir muafiyetten bahsediyoruz.
- Are we talking about Hiroshima, Nagasaki, Cambodia, or even Korea, where I served in the American Army?
- Hiroşima, Nagazaki, Kamboçya ve hatta Amerikan Ordusunda görev yaptığım Kore'den mi bahsediyoruz?
- Neither are we talking about establishing emergency laws.
- Olağanüstü hal yasaları oluşturmaktan da bahsetmiyoruz.
- The successive attacks and killings have led to war; this is what we are talking about here, war.
- Art arda gelen saldırılar ve cinayetler savaşa yol açtı; burada bahsettiğimiz şey savaş.
- We are talking about such serious issues as war and peace.
- Savaş ve barış gibi ciddi konulardan bahsediyoruz.
- So let us stop talking about any geriatrification of Europe or about its superannuation.
- Avrupa'nın yaşlanmasından ya da emekliye ayrılmasından bahsetmeyi bırakalım.
- We are talking about a social model for Europe.
- Biz ise Avrupa için sosyal bir modelden bahsediyoruz.
- This young woman we are talking about is naturally rather confused, which is understandable of course.
- Bahsettiğimiz bu genç kadının kafası doğal olarak oldukça karışık, bu da anlaşılabilir bir durum elbette.
- Here we are talking about also introducing competition into port services in large ports.
- Burada büyük limanlardaki liman hizmetlerine rekabetin de getirilmesinden bahsediyoruz.
- We all talk about growth and employment.
- Hepimiz büyüme ve istihdamdan bahsediyoruz.
- We are not talking about the use of derivatives for speculation.
- Türev ürünlerin spekülasyon amacıyla kullanılmasından da bahsetmiyoruz.
- Some of you have talked about grotesque governments that do not respond to the reality of the country.
- Bazılarınız ülke gerçeklerine cevap vermeyen grotesk hükümetlerden bahsetti.
- Today everybody is talking about this Penelope project and nobody is talking about the good document you have presented.
- Bugün herkes Penelope projesinden bahsediyor ve kimse sizin sunduğunuz bu güzel belgeden bahsetmiyor.
- This, however, does not prevent us from constantly talking about European citizenship!
- Ancak bu, sürekli olarak Avrupa vatandaşlığından bahsetmemizi engellemez!
- These are therefore important elements we are talking about, including in economic terms.
- Dolayısıyla bunlar, ekonomik anlamda da dahil olmak üzere, bahsettiğimiz önemli unsurlardır.
- Only then can we really talk about sustainable development.
- Ancak o zaman gerçekten sürdürülebilir kalkınmadan bahsedebiliriz.
- We are talking about the future of the whole of Eastern Europe.
- Biz tüm Doğu Avrupa'nın geleceğinden bahsediyoruz.
- We are talking about poor execution and poor management.
- Kötü icraat ve kötü yönetimden bahsediyoruz.
- What we are talking about is primary legislation in line with the treaty.
- Bahsettiğimiz şey, antlaşmaya uygun birincil mevzuattır.
- The reform of the Council that you talk about is most welcome.
- Bahsettiğiniz Konsey reformu memnuniyetle karşılanmaktadır.
- We are simply talking about applying different criteria to different objectives.
- Basitçe farklı hedeflere farklı kriterler uygulamaktan bahsediyoruz.
- We are always talking about a much stronger partnership between Europe and Russia.
- Her zaman Avrupa ve Rusya arasında çok daha güçlü bir ortaklıktan bahsediyoruz.
- In the context of the previous report, we talked about relations between the European Union and Russian Federation.
- Bir önceki rapor bağlamında Avrupa Birliği ile Rusya Federasyonu arasındaki ilişkilerden bahsetmiştik.
- We are not talking about a conventional method of funding projects, but something that could accelerate things.
- Geleneksel bir proje finansmanı yönteminden değil, işleri hızlandırabilecek bir yöntemden bahsediyoruz.
- We are talking about major European oil companies and they should be held accountable for their activities.
- Büyük Avrupalı petrol şirketlerinden bahsediyoruz ve bu şirketler faaliyetlerinden sorumlu tutulmalıdır.
- When we talk about prior information, we are talking about two different things.
- Önceki bilgilerden bahsederken iki farklı şeyden bahsediyoruz.
- We are talking about adopting the legislation.
- Biz mevzuatın benimsenmesinden bahsediyoruz.
- However, we are not talking about CART, but about something completely different.
- Ancak CART'tan değil, tamamen farklı bir şeyden bahsediyoruz.
- The incredible thing is that we are talking about detentions and even death sentences.
- İnanılmaz olan şu ki gözaltılardan ve hatta ölüm cezalarından bahsediyoruz.
- I am simply talking about following the order of Question Time in this Chamber.
- Ben sadece bu Meclisteki Soru Saati düzenini takip etmekten bahsediyorum.
- More than just an exhaustive regulation, we are talking about an advanced communication culture within the company.
- Kapsamlı bir düzenlemenin ötesinde, şirket içinde gelişmiş bir iletişim kültüründen bahsediyoruz.
- We are talking about better and more favourable prices, not about more advertising.
- Daha iyi ve daha uygun fiyatlardan bahsediyoruz, daha fazla reklamdan değil.
- These are therefore important elements we are talking about, including in economic terms.
- Dolayısıyla bunlar, ekonomik açıdan da dahil olmak üzere, bahsettiğimiz önemli unsurlardır.
- We are talking about increasing the number of workers in ports while making them more efficient.
- Limanlarda çalışan işçi sayısını arttırmaktan ve limanları daha verimli hale getirmekten bahsediyoruz.
- My question was not about the whole range of things you talked about; on the contrary, it was very specific.
- Benim sorum bahsettiğiniz şeylerin tamamı ile ilgili değildi; aksine çok spesifikti.
- Specifically, we are talking about one of the factors of safety.
- Özellikle de güvenlik faktörlerinden birinden bahsediyoruz.
- It is already a very unstable area we are talking about.
- Zaten çok istikrarsız bir alandan bahsediyoruz.
- The money we are talking about is part of the EDF.
- Bahsettiğimiz para EDF'nin bir parçasıdır.
- We are not talking about a European criminal code; that is not what we want.
- Biz bir Avrupa ceza kanunundan bahsetmiyoruz; istediğimiz bu değil.
- We are talking about history, we are not talking about the future.
- Biz tarihten bahsediyoruz, gelecekten bahsetmiyoruz.
- We are talking about another time and another era.
- Biz başka bir zamandan ve başka bir çağdan bahsediyoruz.
- We talk about dialogue and cooperation, but it is actually a dispute.
- Diyalog ve işbirliğinden bahsediyoruz ama aslında bu bir anlaşmazlık.
- It also talks about education for peace, which is necessary at all times.
- Ayrıca her zaman gerekli olan barış için eğitimden de bahsediyor.
- We are not talking about a controversial debate on any particular type of sanction.
- Belirli bir yaptırım türüne ilişkin tartışmalı bir tartışmadan bahsetmiyoruz.
- However, in this case we are talking about a different kind of surplus.
- Ancak bu durumda farklı türde bir fazlalıktan bahsediyoruz.
- We are now talking about an enlarged Union.
- Şu anda genişlemiş bir Birlikten bahsediyoruz.
- What do we mean when we talk about human rights?
- İnsan haklarından bahsederken ne demek istiyoruz?
- We are talking about our future.
- Biz geleceğimizden bahsediyoruz.
- When talking about arms exports, we are on the way to a common market in the defence field as well.
- Silah ihracatından bahsederken, savunma alanında da ortak bir pazara doğru gidiyoruz.
- I hear quite a few people talking about a common European asylum policy.
- Ortak bir Avrupa sığınma politikasından bahseden pek çok insan duyuyorum.
- I am talking about single-hulled oil tankers, ramshackle lorries and poorly-maintained noisy aircraft.
- Tek gövdeli petrol tankerlerinden, köhne kamyonlardan ve bakımsız gürültülü uçaklardan bahsediyorum.
- This is therefore not the same WTO we most often talk about.
- Dolayısıyla bu, sıklıkla bahsettiğimiz DTÖ ile aynı şey değildir.
- I remember talking about this the first time I spoke before this House.
- Bu Meclis önünde ilk kez konuştuğumda bu konudan bahsettiğimi hatırlıyorum.
- Of course the report talks about tax in total not increasing.
- Tabii ki raporda vergi artışından değil toplam vergiden bahsediliyor.
- We are talking about eEurope; have you tried it out yet?
- E-Avrupa'dan bahsediyoruz; siz henüz denemediniz mi?
- That is the one word I am talking about.
- Bahsettiğim tek kelime bu.
- Of course, the report talks about tax in total not increasing.
- Elbette raporda toplam verginin artmadığından bahsediliyor.
- What we are talking about is a political process.
- Bahsettiğimiz şey siyasi bir süreçtir.
- Of course, we are talking about the food scandals that have affected us, most recently an acrylamide alert in Sweden.
- Elbette bizi etkileyen gıda skandallarından en son İsveç'teki akrilamid alarmından bahsediyoruz.
- I am not going to talk about figures, but I want fundamental principles to be respected.
- Rakamlardan bahsetmeyeceğim, ancak temel ilkelere saygı gösterilmesini istiyorum.
- You do not know what you are talking about.
- Neden bahsettiğinizi bilmiyorsunuz.
- That is why we talk about reproductive health and sexual rights, and it is quite a big theme.
- Bu nedenle üreme sağlığı ve cinsel haklardan bahsediyoruz ve bu oldukça büyük bir tema.
- Then let us talk about how reform of the common agricultural policy is naturally about financing and about reform.
- O halde ortak tarım politikası reformunun doğal olarak nasıl finansman ve reformla ilgili olduğundan bahsedelim.
- Under these conditions, talk about an employment strategy is nothing but pious hopes.
- Bu koşullar altında, bir istihdam stratejisinden bahsetmek boş umutlardan başka bir şey değildir.
- I believe that when we talk about poverty, we must also identify tangible measures for the reform of the WTO.
- Yoksulluktan bahsederken DTÖ reformu için somut tedbirler de belirlememiz gerektiğine inanıyorum.
- The Minister began her speech by talking about her generation.
- Sayın Bakan konuşmasına kendi neslinden bahsederek başladı.
- Strategic' is, in my mind, the key word in terms of what I am talking about.
- Stratejik", bana göre, bahsettiğim şey açısından anahtar kelimedir.
- As I have already said, we are talking about 14 countries.
- Daha önce de söylediğim gibi, 14 ülkeden bahsediyoruz.
- None of us here is talking about software patentability here, oh no!
- Burada hiçbirimiz yazılımın patentlenebilirliğinden bahsetmiyoruz, hayır!
- Who are the peoples we are talking about?
- Bahsettiğimiz halklar kimlerdir?
- Under these conditions, talk about an employment strategy is nothing but pious hopes.
- Bu koşullar altında, bir istihdam stratejisinden bahsetmek boş bir umuttan başka bir şey değildir.
- I am talking about plasma donation, where you have to travel some distance to fixed machinery and it takes half a day.
- Sabit makinelere gitmek için belli bir mesafe kat etmeniz gereken ve yarım gün süren plazma bağışından bahsediyorum.
- You will see the same approach when we talk about accessing victims of the Israeli-Palestinian conflict.
- Aynı yaklaşımı İsrail-Filistin çatışmasının mağdurlarına erişimden bahsederken de göreceksiniz.
- We have been talking about the need for dialogue in Colombia.
- Kolombiya'da diyaloğa duyulan ihtiyaçtan bahsediyorduk.
- Mr President-in-Office, you talked about strong European institutions.
- Sayın Dönem Başkanı, güçlü Avrupa kurumlarından bahsettiniz.
- We are talking about thousands of jobs.
- Binlerce işten bahsediyoruz.
- After all, we are not just talking about a few Kalashnikovs which can be bought on the market anywhere.
- Neticede, piyasada her yerden satın alınabilecek birkaç Kalaşnikof'tan bahsetmiyoruz.
- My group and I do not feel that we are talking about 1st and 2nd class families.
- Ben ve grubum 1. ve 2. sınıf ailelerden bahsettiğimizi düşünmüyoruz.
- We often talk about cancelling the debt of the less developed countries.
- Sık sık az gelişmiş ülkelerin borçlarının silinmesinden bahsediyoruz.
- Today, more and more people, especially in this House, are talking about trade sanctions.
- Bugün, özellikle bu Meclis'te giderek daha fazla insan ticari yaptırımlardan bahsediyor.
- We are therefore talking about a duty in which we have a high degree of responsibility.
- Dolayısıyla yüksek derecede sorumluluğumuz olan bir görevden bahsediyoruz.
- Knowing where the Union's borders are is the key if we are to talk about a European identity.
- Eğer bir Avrupa kimliğinden bahsedeceksek, Birliğin sınırlarının nerede olduğunu bilmek kilit önem taşımaktadır.
- We are talking about damage to industry running into millions.
- Sektörde milyonları bulan bir zarardan bahsediyoruz.
- It is not enough to talk about joined-up Community policies; this principle also needs to be applied in practice.
- Birleştirilmiş Topluluk politikalarından bahsetmek yeterli değildir; bu ilkenin pratikte de uygulanması gerekir.
- We are also talking about cooperation with third countries, for instance Switzerland.
- İsviçre gibi üçüncü dünya ülkeleriyle işbirliğinden de bahsediyoruz.
- We are talking about added value at Brussels level.
- Brüksel düzeyinde bir katma değerden bahsediyoruz.
- We are talking about high figures.
- Yüksek rakamlardan bahsediyoruz.
- You were just talking about the budget arrangements which are the basis for your endeavours in the field of food aid.
- Gıda yardımı alanındaki çabalarınızın temelini oluşturan bütçe düzenlemelerinden bahsediyordunuz.
- In this case we are not talking about the single European market.
- Bu durumda tek Avrupa pazarından bahsetmiyoruz.
- All of us here are talking about EU unification.
- Burada hepimiz AB'nin birleşmesinden bahsediyoruz.
- The key is that we are talking about regular personnel.
- Burada kilit nokta, düzenli personelden bahsediyor olmamızdır.
- We talked about the conditions under which politics was conducted in Europe's poorest country, Moldova.
- Avrupa'nın en yoksul ülkesi olan Moldova'da siyasetin hangi koşullar altında yürütüldüğünden bahsettik.
- The particularly sensitive areas I have been talking about include trade policy.
- Bahsettiğim özellikle hassas alanlar arasında ticaret politikası da yer almaktadır.
- During the debate, we talked about the need to define the nature of terrorism today.
- Tartışma sırasında günümüzde terörizmin doğasını tanımlama ihtiyacından bahsettik.
- So we are not just talking about reducing nitrogen oxide in the Brenner pass.
- Yani sadece Brenner geçidindeki azot oksiti azaltmaktan bahsetmiyoruz.
- These are worrying statistics, and we are not even talking about other food-related illnesses.
- Bunlar endişe verici istatistikler ve gıda ile ilgili diğer hastalıklardan bahsetmiyoruz bile.
- I am talking about moral and political isolation.
- Ben ahlaki ve siyasi izolasyondan bahsediyorum.
- We are talking about EUR 10 billion plus another estimated EUR 1.2 billion.
- 10 milyar Avro artı tahmini 1,2 milyar Avro'dan bahsediyoruz.
- We are talking about macroeconomic aid to Kosovo, which is a different type of measure.
- Kosova'ya makroekonomik yardımdan bahsediyoruz ki bu farklı bir önlem türüdür.
- To those who talk about Marshall aid for the Middle East, Marshall aid for the Palestinian territories, I say 'fine'.
- Orta Doğu için Marshall yardımından, Filistin toprakları için Marshall yardımından bahsedenlere 'peki' diyorum.
- What ideal are we talking about then?
- O zaman hangi idealden bahsediyoruz?
- We are talking about the life or death of people who are very close to us.
- Bize çok yakın olan insanların hayatından ya da ölümünden bahsediyoruz.
- We are not just talking about the airlines' interests here.
- Burada sadece hava yolu şirketlerinin çıkarlarından bahsetmiyoruz.
- We are not just talking about commercial, economic or even geostrategic interests.
- Burada sadece ticari, ekonomik ve hatta jeostratejik çıkarlardan bahsetmiyoruz.
- We talk about creating transparency through the 'from stable to table' concept.
- Karardan masaya' konsepti aracılığıyla şeffaflık yaratmaktan bahsediyoruz.
- I wonder when this will happen when we talk about flexibility on the one hand and social security on the other.
- Bir yandan esneklikten, diğer yandan sosyal güvenlikten bahsederken bunun ne zaman gerçekleşeceğini merak ediyorum.
- I am simply talking about following the order of Question Time in this Chamber.
- Ben sadece bu Mecliste Soru Saati düzenini takip etmekten bahsediyorum.
- Secondly, she talks about a distance of three metres from waterways.
- İkinci olarak, su yollarına üç metrelik bir mesafeden bahsediyor.
- We are therefore talking about something that is key to the development of short distance transport.
- Kısa mesafe taşımacılığının gelişimi açısından kilit öneme sahip bir konudan bahsediyoruz.
- It is, therefore, wrong for people to talk about a European army.
- Dolayısıyla insanların bir Avrupa ordusundan bahsetmesi yanlıştır.
- This young woman we are talking about is naturally rather confused, which is understandable of course.
- Bahsettiğimiz bu genç kadının kafası doğal olarak oldukça karışık, bu da elbette anlaşılabilir bir durum.
- Very often with ECHO one is talking about food, medicine and blankets.
- ECHO ile çoğu zaman gıda, ilaç ve battaniyeden bahsedilir.
- So we are not talking about enriched food, nor about food additives.
- Yani zenginleştirilmiş gıdalardan ya da gıda katkı maddelerinden bahsetmiyoruz.
- Now, we are moving on to talk about the need to strengthen democracy and dialogue.
- Şimdi de demokrasi ve diyaloğun güçlendirilmesi ihtiyacından bahsediyoruz.
- When you were talking about your objectives for the Presidency you also mentioned the conflict in the Middle East.
- Başkanlık hedeflerinizden bahsederken Orta Doğu'daki çatışmalardan da bahsettiniz.
- It seems as if we are talking about two different documents.
- Sanki iki farklı belgeden bahsediyormuşuz gibi görünüyor.
- I am talking about the female portion of the population.
- Ben nüfusun kadın olan kısmından bahsediyorum.
- Prevention is precisely what we are talking about here.
- Burada bahsettiğimiz şey tam olarak önleme.
- It is already a very unstable area we are talking about.
- Zaten çok istikrarsız bir bölgeden bahsediyoruz.
- Through military means we resolve nothing, and I am not talking about rights, I am talking about effectiveness.
- Askeri yollarla hiçbir şeyi çözemeyiz ve haklardan bahsetmiyorum, etkinlikten bahsediyorum.
- We are talking about eEurope; have you tried it out yet?
- Bizler eAvrupa'dan bahsediyoruz; henüz denemediniz mi?
- When we talk of Belarus, we are talking about more than just the situation in an albeit important country.
- Belarus'tan bahsederken önemli bir ülkedeki durumdan daha fazlasını konuşuyoruz.
- As a representative of Austria, I know what I am talking about.
- Avusturya'nın bir temsilcisi olarak neden bahsettiğimi biliyorum.
- The White Paper talks about a cumbersome system of almost 700 consultative bodies supporting the Commission.
- Beyaz Kitap, Komisyonu destekleyen yaklaşık 700 danışma organından oluşan hantal bir sistemden bahsetmektedir.
- In effect we are talking about the same terms.
- Aslında aynı terimlerden bahsediyoruz.
- Let us talk about this large majority whom we wish to make Europe-minded and not frightened of Europe.
- Avrupa'dan korkan değil, Avrupa'yı düşünen insanlar haline getirmek istediğimiz bu büyük çoğunluktan bahsedelim.
- When we talk about prostitution and even child prostitution, then there are always two sides.
- Fuhuştan ve hatta çocuk fuhuşundan bahsettiğimizde, her zaman iki taraf vardır.
- We are talking about minimum guarantees of procedure as if there were none.
- Sanki hiç yokmuş gibi asgari prosedür garantilerinden bahsediyoruz.
- The Council of Ministers only talks about controlling the adverse effects.
- Bakanlar Konseyi sadece olumsuz etkilerin kontrol altına alınmasından bahsetmektedir.
- I do not want to focus on the content of the budget but to talk about something else.
- Bütçenin içeriğine odaklanmak değil, başka bir şeyden bahsetmek istiyorum.
- We are talking about criteria that will ensure both stability and growth.
- Hem istikrarı hem de büyümeyi sağlayacak kriterlerden bahsediyoruz.
- It is, then, a very serious state of affairs we are talking about.
- O halde, çok ciddi bir durumdan bahsediyoruz.
- We should not forget that we are talking about a European cultural policy and not about national policies.
- Ulusal politikalardan değil, bir Avrupa kültür politikasından bahsettiğimizi unutmamalıyız.
- It would be more accurate to talk about steps backward than progress.
- İlerlemeden ziyade geri adımlardan bahsetmek daha doğru olacaktır.
- But it does not make any sense to talk about sustainable development, if we dissociate the two words.
- Ancak iki kelimeyi birbirinden ayırırsak sürdürülebilir kalkınmadan bahsetmenin bir anlamı kalmaz.
- We cannot talk about a society of knowledge and learning without taking the next logical step.
- Bir sonraki mantıksal adımı atmadan bilgi ve öğrenme toplumundan bahsedemeyiz.
- Unfortunately we are not talking about sponsorship, art or sport today, but the future of a region.
- Ne yazık ki bugün sponsorluk, sanat ya da spordan değil, bir bölgenin geleceğinden bahsediyoruz.
- What exactly are we talking about here?
- Burada tam olarak neden bahsediyoruz?
- If things work out, we can talk about a whole horn section.
- Eğer işler yolunda giderse, bir korno bölümünden bahsedebiliriz.
- If things work out, we can talk about a whole horn section.
- İşler yolunda giderse koca bir korno bölümünden bahsedebiliriz.
- Then they start waving the guns around and talking about a flash drive.
- Sonra silahları sallamaya ve flaş bellekten bahsetmeye başladılar.
- We talked about jobs.
- İşlerden bahsettik.
- Are we talking about professionalism?
- Profesyonellikten mi bahsediyoruz?
- I think you know who I'm talking about.
- Sanırım kimden bahsettiğimi biliyorsun.
- He never talked about the trauma he suffered as a child.
- Çocukken çektiği travmadan hiç bahsetmedi.
- Please don't talk about it in his presence.
- Lütfen onun yanında bundan bahsetmeyin.
- Don't talk about that.
- Ondan bahsetmeyin.
- That isn't what I'm talking about.
- Bahsettiğim şey bu değil.
- Tom wasn't talking about us.
- Tom bizden bahsetmiyordu.
- I wasn't talking about anyone in particular.
- Özellikle birinden bahsetmiyordum.
- Are we talking about the same Tom?
- Aynı Tom'dan mı bahsediyoruz?
- I think you know who I'm talking about.
- Bence kimden bahsettiğimi biliyorsun.
- Do you know what Tom was talking about?
- Tom'un neden bahsettiğini biliyor musun?
- You do know what I am talking about.
- Neden bahsettiğimi bal gibi biliyorsun.
- Tom pretended he didn't know what Mary was talking about.
- Tom, Mary'nin neden bahsettiğini bilmiyormuş gibi davrandı.
- We avoid talking about politics.
- Politikadan bahsetmekten kaçınırız.
- Tom pretended he didn't know what Mary was talking about.
- Tom, Mary'nin neden bahsettiğini bilmiyormuş gibi yaptı.
- Did Tom ever talk about me?
- Tom hiç benden bahsetti mi?
- You yourself don't know what you're talking about.
- Neden bahsettiğinizi kendiniz de bilmiyorsunuz.
- Tom talks about Mary almost all the time.
- Tom neredeyse her zaman Mary'den bahsediyor.
- I know exactly the one you're talking about.
- Bahsettiğin kişiyi çok iyi tanıyorum.
- Are you talking about us?
- Bizden mi bahsediyorsun?
- I'm talking about my friend.
- Arkadaşımdan bahsediyorum.
- Don't you know that everybody is talking about us?
- Herkesin bizden bahsediyor olduğunu bilmiyor musun?
- We talked about work.
- İşten bahsettik.
- That's not what she was talking about.
- O da bundan bahsetmiyordu.
- Hey, what are you talking about?
- Hey, neden bahsediyorsunuz?
- Who is she talking about?
- Kimden bahsediyor bu?
- I'm talking about it.
- Ben bundan bahsediyorum.
- I'm pretty sure that Tom doesn't know what you're talking about.
- Tom'un neden bahsettiğinizi bilmediğinden eminim.
- I was just talking about you.
- Ben sadece senden bahsediyordum.
- Tom really enjoys talking about himself, doesn't he?
- Tom kendinden bahsetmeyi çok seviyor, değil mi?
- Can you guess who I'm talking about?
- Kimden bahsettiğimi tahmin edebilir misiniz?
- I was just talking about Tom.
- Tom'dan bahsediyordum.
- I do my best to avoid talking about politics.
- Politikadan bahsetmekten kaçınmak için elimden geleni yapıyorum.
- What the fuck are you nerds talking about?
- Siz inekler ne sikimden bahsediyorsunuz?
- I was talking about them.
- Ben onlardan bahsediyordum.
- What fisherman or hunter doesn't like to talk about his happy experiences?
- Hangi balıkçı ya da avcı mutlu deneyimlerinden bahsetmeyi sevmez ki?
- She talked about her school life.
- Okul hayatından bahsetti.
- What is he talking about?
- O neden bahsediyor?
- I was just talking about her.
- Ben de tam ondan bahsediyordum.
- I wasn't talking about you.
- Senden bahsetmiyordum.
- Tom talked about the rules.
- Tom kurallardan bahsetti.
- Don't talk about it in his presence.
- Onun yanında bundan bahsetme.
- Nobody talks about you.
- Kimse senden bahsetmiyor.
- I know exactly the one you're talking about.
- Bahsettiğin kişiyi tam olarak tanıyorum.
- Tom was talking about you.
- Tom senden bahsediyordu.
- Tell me what you're talking about.
- Neden bahsettiğini söyle.
- Let's talk about the poor.
- Yoksullardan bahsedelim.
- Tom talked about his trip.
- Tom gezisinden bahsetti.
- I hope they're not talking about me.
- Umarım benden bahsetmiyorlardır.
- What do we understand when we talk about loyalty?
- Sadakatten bahsettiğimizde ne anlıyoruz?
- That's something we've never talked about.
- Bu hiç bahsetmediğimiz bir şey.
- He talked about her illness.
- O, kızın hastalığından bahsetti.
- I don't know the person you're talking about.
- Bahsettiğin kişiyi tanımıyorum.
- I've never actually been there, but I know where you're talking about.
- Oraya hiç gitmedim ama bahsettiğin yeri biliyorum.
- Tom talks about his ex-girlfriend a lot.
- Tom eski kız arkadaşından çok bahsediyor.
- Tom enjoys talking about himself.
- Tom kendinden bahsetmekten hoşlanır.
- I bet you're talking about Tom.
- Eminim Tom'dan bahsediyorsundur.
- Who told you I was talking about you?
- Senden bahsettiğimi kim söyledi?
- I wasn't talking about her.
- Ondan bahsetmiyordum.
- Everybody talks about the weather, but nobody does anything about it.
- Herkes havadan bahsediyor, ama kimse bu konuda bir şey yapmıyor.
- She doesn't know the title of the book you're talking about.
- Bahsettiğiniz kitabın adını bilmiyor.
- I wasn't talking about them.
- Ben onlardan bahsetmiyordum.
- You know the one I'm talking about, right?
- Neden bahsettiğimi biliyorsun, değil mi?
- Let's get together and talk about old times.
- Buluşalım ve eski zamanlardan bahsedelim.
- I am talking about my brother.
- Kardeşimden bahsediyorum.
- Tom doesn't even know what you are talking about.
- Tom senin neden bahsettiğini bile bilmiyor.
- Tom and I were talking about Mary just this morning.
- Tom ve ben bu sabah az önce Mary'den bahsediyorduk.
- Tom was never afraid even to talk about his own shortcomings.
- Tom kendi eksikliklerinden bahsetmekten bile asla korkmazdı.
- Tom talked about that.
- Tom bundan bahsetti.
- Don't talk about us.
- Bizden bahsetme.
- Is this the Tom you're always talking about?
- Her zaman bahsettiğin Tom bu mu?
- Dan talked about his relationship with Linda.
- Dan, Linda ile olan ilişkisinden bahsetti.
- Tom knows what he's talking about.
- Tom neden bahsettiğini biliyor.
- I haven't yet read the book you're talking about.
- Bahsettiğiniz kitabı henüz okumadım.
- Tom was talking about that earlier.
- Tom bundan daha önce bahsediyordu.
- I'm talking about your actions.
- Ben senin hareketlerinden bahsediyorum.
- You're talking about Tom again, aren't you?
- Yine Tom'dan bahsediyorsun, değil mi?
- Don't act like you don't know what I'm talking about.
- Neden bahsettiğimi bilmiyormuş gibi davranma.
- Talk about light pollution.
- Işık kirliliğinden bahset.
- I seldom talk about myself.
- Ben nadiren kendimden bahsederim.
- She ruined the surprise by talking about the party.
- Partiden bahsederek sürprizi bozdu.
- We're talking about a contagious disease.
- Bulaşıcı bir hastalıktan bahsediyoruz.
- Can you explain what you're talking about?
- Neden bahsettiğinizi açıklayabilir misiniz?
- I may not know a lot, but I do know that Tom doesn't know what he's talking about.
- Çok şey bilmiyor olabilirim ama Tom'un neden bahsettiğini bilmediğini biliyorum.
- I wasn't talking about him.
- Ondan bahsetmiyordum.
- You don't know what you're talking about.
- Neden bahsettiğini bilmiyorsun.
- Since Christmas is coming, everyone's talking about it.
- Noel yaklaştığı için herkes ondan bahsediyor.
- It is kind of you to talk about it for me.
- Benim adıma ondan bahsetmen büyük nezaket.
- We were just talking about you when you called.
- Sen aradığında biz de tam senden bahsediyorduk.
- She pretended like she didn't know what he was talking about.
- Onun neden bahsettiğini bilmiyormuş gibi davrandı.
- Tom said he didn't want to talk about school.
- Tom okuldan bahsetmek istemediğini söyledi.
- I'm not talking about you.
- Ben senden bahsetmiyorum.
- Today, I plan to talk about the importance of sports in modern society.
- Bugün, modern toplumda sporun öneminden bahsetmeyi planlıyorum.
- Tom talked about his latest conquest.
- Tom son fethinden bahsetti.
- You don't have a clue what you're talking about.
- Neden bahsettiğin hakkında en ufak bir fikrin yok.
- Tom and Mary talked about all kinds of things.
- Tom ve Mary her şeyden bahsettiler.
- Does that have anything to do with what we're talking about?
- Onun bahsettiğimiz şeyle bir ilgisi var mı?
- We've talked about starting a family.
- Bir aile kurmaktan bahsettik.
- Tom has been talking about getting a new car for the last three years.
- Tom son üç yıldır yeni bir araba almaktan bahsediyor.
- He talked about himself.
- O kendinden bahsetti.
- I have not yet read the book you are talking about.
- Bahsettiğin kitabı henüz okumadım.
- They were talking about themselves.
- Kendilerinden bahsediyorlardı.
- Tom is the guy I was talking about.
- Bahsettiğim adam Tom'dur.
- That's not what I was talking about.
- Ben bundan bahsetmiyordum.
- Talking about murder before a body is found is quite weird.
- Ceset bulunmadan cinayetten bahsetmek oldukça garip.
- Tom talked about his experiences.
- Tom deneyimlerinden bahsetti.
- Are you talking about Tom or yourself?
- Tom'dan mı yoksa kendinden mi bahsediyorsun?
- Tom was talking about the delicious food they had eaten on their trip.
- Tom yolculukları sırasında yedikleri lezzetli yemeklerden bahsediyordu.
- The boys talked about sports.
- Çocuklar spordan bahsetti.
- Are they talking about Tom?
- Onlar Tom'dan bahsediyorlar mı?
- Tom was just talking about you.
- Tom sadece senden bahsediyordu.
- Sami talked about how much he loved Layla.
- Sami, Layla'yı ne kadar çok sevdiğinden bahsediyordu.
- What are you talking about?
- Sen neden bahsediyorsun?
- Who's Tom talking about?
- Tom kimden bahsediyor?
- I was talking about Tom.
- Tom'dan bahsediyordum.
- Sami talked about his big dreams.
- Sami büyük hayallerinden bahsetti.
- We're talking about a completely different type of crime here.
- Burada tamamen farklı bir suç türünden bahsediyoruz.
- Tom and Mary talked about the weather.
- Tom ve Mary hava durumundan bahsettiler.
- Which of Tom's paintings are you talking about?
- Tom'un resimlerinin hangisinden bahsediyorsun?
- Is this the Tom you're always talking about?
- Hep bahsettiğin Tom bu mu?
- Can we please not talk about it anymore?
- Lütfen artık bundan bahsetmesek?
- Sami doesn't talk about his private life.
- Sami özel hayatından bahsetmez.
- Tom says he doesn't want to talk about school.
- Tom okuldan bahsetmek istemediğini söylüyor.
- Tom wasn't sure what Mary was talking about.
- Tom, Mary'nin neden bahsettiğinden emin değildi.
- This is the book I was talking about.
- Bu bahsettiğim kitaptır.
- I'm not talking about that now.
- Şu an bundan bahsetmiyorum.
- Tom likes talking about his youth.
- Tom, gençliğinden bahsetmeyi sever.
- Are you talking about Tom?
- Tom'dan mı bahsediyorsun?
- That has nothing to do with what we're talking about.
- Onun bahsettiğimiz şeyle bir ilgisi yok.
- The man they're talking about has been dead for a long time.
- Bahsettikleri adam uzun zamandır ölü.
- That is not what I am going to talk about.
- Ben de bundan bahsetmeyeceğim.
- You do know what I am talking about.
- Neden bahsettiğimi biliyorsun.
- Tom pretended like he didn't know what Mary was talking about.
- Tom, Mary'nin neden bahsettiğini bilmiyormuş gibi davrandı.
- He talked about ending the war in Korea.
- Kore'deki savaşı bitirmekten bahsetti.
- They're talking about you, Tom.
- Senden bahsediyorlar, Tom.
- She is serious when she talks about her hobby.
- Hobisinden bahsederken çok ciddi.
- Tom didn't want to talk about it.
- Tom ondan bahsetmek istemedi.
- I haven't read the book you're talking about.
- Bahsettiğin kitabı okumadım.
- Sami was talking about divorce.
- Sami boşanmaktan bahsediyordu.
- I'm not sure what Tom was talking about.
- Tom'un neden bahsettiğinden emin değilim.
- Everything I talked about was true.
- Bahsettiğim her şey doğruydu.
- Did Tom talk about it?
- Tom bundan bahsetti mi?
- In this magazine Juliana talks about the way she dresses.
- Bu dergide Juliana giyim tarzından bahsediyor.
- What was Tom really talking about?
- Tom gerçekten neyden bahsediyordu?
- That is not what we're going to talk about.
- Biz de bundan bahsetmeyeceğiz.
- On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
- Televizyonda yüzünde ciddi bir ifade olan biri ülkemizin geleceğiyle ilgili sorunlardan bahsediyor.
- Who is Tom talking about?
- Tom kimden bahsediyor?
- You know exactly what she's talking about.
- Onun neyden bahsettiğini tam olarak biliyorsun.
- Tom still talks about you.
- Tom hâlâ senden bahsediyor.
- Tom says that I always talk about myself.
- Tom hep kendimden bahsettiğimi söylüyor.
- Wise men talk about ideas, intellectuals about facts, and the ordinary man talks about what he eats.
- Bilgeler fikirlerden, entelektüeller gerçeklerden, sıradan insanlar ise yediklerinden bahseder.
- Tom talked about you all the time.
- Tom her zaman senden bahsetti.
- Does Tom ever talk about his personal life?
- Tom hiç özel hayatından bahseder mi?
- After three hours, Tom and I ran out of things to talk about.
- Üç saat sonra, Tom ve ben bahsedecek şeyleri bitirdik.
- I know what I'm talking about.
- Ben neden bahsettiğimi biliyorum.
- We're talking about Tom.
- Tom'dan bahsediyoruz.
- Tom talked about becoming a monk.
- Tom bir keşiş olmaktan bahsetti.
- The old teacher began to talk about the good old days.
- Yaşlı öğretmen, eski güzel günlerden bahsetmeye başladı.
- Are you talking about Jenny?
- Jenny'den mi bahsediyorsunuz?
- What's everyone talking about?
- Herkes neden bahsediyor?
- Everyone is talking about us.
- Herkes bizden bahsediyor.
- How much money are we talking about?
- Ne kadar paradan bahsediyoruz?
- Tom is the guy I was talking about.
- Tom benim bahsettiğim adam.
- I don't understand what you're talking about.
- Neden bahsettiğinizi anlamıyorum.
- She knows what she's talking about.
- Neden bahsettiğini biliyor.
- They're talking about sports.
- Onlar spordan bahsediyor.
- I doubt he knows what he's talking about.
- Onun neden bahsettiğini bildiğinden kuşkuluyum.
- Tom wasn't afraid to talk about his own shortcomings.
- Tom kendi kusurlarından bahsetmekten çekinmiyordu.
- Isn't this the girl you were talking about?
- Bahsettiğin kız bu değil miydi?
- I'm talking about her.
- Ondan bahsediyorum.
- We were just talking about that.
- Biz de tam bundan bahsediyorduk.
- Maybe she wasn't talking about you.
- Belki de senden bahsetmiyordu.
- Does Tom ever talk about his work?
- Tom hiç işinden bahseder mi?
- We'll sit down and talk about it.
- Oturacağız ve ondan bahsedeceğiz.
- Tom is the person I was talking about.
- Tom bahsettiğim kişidir.
- We'll be talking about that more.
- Ondan daha fazla bahsediyor olacağız.
- I don't like to talk about myself.
- Kendimden bahsetmek istemiyorum.
- I didn't know what Tom was talking about.
- Tom'un neden bahsettiğini bilmiyordum.
- Tom talks about Mary all the time.
- Tom her zaman Mary'den bahsediyor.
- Tom knows what Mary is talking about.
- Tom, Mary'nin neden bahsettiğini bilir.
- I have not yet read the book you are talking about.
- Bahsettiğiniz kitabı daha okumadım.
- I seldom talk about myself.
- Nadiren kendimden bahsederim.
- I'm not talking about them.
- Onlardan bahsetmiyorum.
- He was talking about the delicious food they had eaten on their trip.
- Yolculukları sırasında yedikleri lezzetli yemeklerden bahsediyordu.
- I am talking about my brother.
- Erkek kardeşimden bahsediyorum.
- We talked about Park Street.
- Park Caddesi'nden bahsetmiştik.
- I think you know exactly what I'm talking about.
- Bence neden bahsettiğimi çok iyi biliyorsun.
- I don't like talking about the war.
- Savaştan bahsetmeyi sevmiyorum.
- People who talk about themselves all the time bore me.
- Sürekli kendilerinden bahseden insanlar beni sıkıyor.
- Tom doesn't like talking about himself.
- Tom kendinden bahsetmeyi sevmez.
- Tom and his friends sat around the fire, talking about the good old days.
- Tom ve arkadaşları ateşin etrafında oturmuş, eski güzel günlerden bahsediyorlardı.
- We were talking about them.
- Onlardan bahsediyorduk.
- Tom never talks about his job.
- Tom işinden asla bahsetmez.
- You know exactly what he's talking about.
- Neden bahsettiğini çok iyi biliyorsun.
- Everybody's been talking about you.
- Herkes sizden bahsetmekte.
- What girl are you talking about?
- Hangi kızdan bahsediyorsun?
- Isn't this the girl you were talking about?
- Bu senin bahsettiğin kız değil mi?
- Is that the guy that you were talking about?
- Bahsettiğin adam bu mu?
- We're talking about a contagious disease.
- Biz bulaşıcı bir hastalık bahsediyoruz.
- You know perfectly well what I'm talking about.
- Neden bahsettiğimi gayet iyi biliyorsun.
- I don't know what he's talking about.
- Neden bahsettiğini bilmiyorum.
- I'm talking about this pen, not that one over there on the desk.
- Bu kalemden bahsediyorum, masanın üstündekinden değil.
- What the fuck are you talking about?
- Sen neden bahsediyorsun be?
- I don't know what we're talking about.
- Neden bahsettiğimizi bilmiyorum.
- I'm sure that Tom won't be able to understand what we're talking about.
- Eminim Tom, neden bahsettiğimizi anlamayacaktır.
- Talk about yourself, please.
- Lütfen kendinden bahset.
- Let's talk about this.
- Şundan bahsedelim.
- I was just talking about him.
- Ben de tam ondan bahsediyordum.
- Let's never talk about this again.
- Bir daha asla bundan bahsetmeyelim.
- He would often talk about the people he had lived among while he was in Africa.
- Afrika'dayken birlikte yaşadığı insanlardan sık sık bahsederdi.
- I guess you know who I am talking about.
- Sanırım kimden bahsettiğimi biliyorsunuz.
- Stop talking about work.
- İşten bahsetmeyi bırak.
- We're talking about something else.
- Başka bir şeyden bahsediyoruz.
- What do you think Tom was talking about?
- Tom'un neden bahsettiğini düşünüyorsun?
- Tom talked about killing his father.
- Tom babasını öldürmekten bahsediyordu.
- Don't talk about business while we're dining.
- Yemek yerken işten bahsetme.
- We talk about that all the time.
- Hep bundan bahsederiz.
- We're not talking about the same Tom.
- Aynı Tom'dan bahsetmiyoruz.
- We are talking about our friends.
- Biz arkadaşlarımızdan bahsediyoruz.
- Is that the guy that you were talking about?
- Bahsettiğin adam o mu?
- Tom talked about himself.
- Tom kendinden bahsetti.
- Let's talk about what you did in Boston.
- Boston'da yaptıklarından bahsedelim.
- Who was Tom talking about?
- Tom kimden bahsediyordu?
- We're not talking about the same thing.
- Aynı şeyden bahsetmiyoruz.
- I like talking about Boston.
- Boston'dan bahsetmeyi seviyorum.
- What nonsense are you talking about?
- Hangi saçmalıktan bahsediyorsun?
- What kind of food are you talking about?
- Ne tür bir yemekten bahsediyorsun?
- I doubt she knows what she's talking about.
- Neden bahsettiğini bildiğinden şüpheliyim.
- What are you talking about?
- Neden bahsediyorsun sen?
- I was talking about the problem with Tom.
- Tom'la olan sorundan bahsediyordum.
- You have no idea what you're talking about.
- Neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrin yok.
- What are you talking about, Tom?
- Neden bahsediyorsun, Tom?
- Yesterday, you were talking about how important this job was for you.
- Dün, bu işin senin için ne kadar önemli olduğundan bahsediyordun.
- I have no clue what you're talking about.
- Neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok.
- I think you know what I'm talking about.
- Bence neden bahsettiğimi biliyorsun.
- I'm talking about them.
- Onlardan bahsediyorum.
- Did you talk about your hobby?
- Hobinizden bahsettiniz mi?
- The man they're talking about has been dead for a long time.
- Onların bahsettikleri adam uzun süredir ölü.
- First, let's talk about Tom.
- Önce, Tom'dan bahsedelim.
- Tom clearly doesn't understand what we're talking about.
- Tom açıkça neden bahsettiğimizi anlamıyor.
- He was talking about the delicious food they had eaten on their trip.
- Gezileri sırasında yediği enfes yemeklerden bahsediyordu.
- She seems to be fond of talking about herself.
- O kendisinden bahsetmeye düşkün gibi görünüyor.
- I know exactly who you're talking about.
- Tam olarak kimden bahsettiğini biliyorum.
- Don't pretend you don't know what I'm talking about.
- Neden bahsettiğimi bilmiyormuş gibi davranma.
- What are you actually talking about?
- Aslında neden bahsediyorsun?
- I still don't understand what you're talking about.
- Ben hâlâ neden bahsettiğini anlamıyorum.
- Do you see what I'm talking about?
- Neden bahsettiğimi anlıyor musunuz?
- I'm not talking about you, Tom.
- Senden bahsetmiyorum, Tom.
- Tom talked about his son.
- Tom oğlundan bahsetti.
- We often talked about Japanese politics.
- Çoğunlukla Japon siyasetinden bahsettik.
- Hey, what are you guys talking about?
- Hey, siz neden bahsediyorsunuz arkadaşlar?
- I haven't got the foggiest notion what you're talking about.
- Neden bahsettiğin hakkında en ufak bir fikrim yok.
- Tom always talks about you.
- Tom hep senden bahsediyor.
- As we ate our meal, we talked about what we had done that day.
- Yemeğimizi yerken, o gün ne yaptığımızdan bahsettik.
- Is that what you were talking about last night?
- Dün gece bundan mı bahsediyordun?
- Tom never talks about money.
- Tom asla paradan bahsetmez.
- Did you talk about your hobby?
- Hobinden bahsettin mi?
- She liked talking about herself.
- Kendinden bahsetmeyi severdi.
- He is the man we were talking about.
- Bahsettiğimiz adam o.
- First, let's talk about what Tom did.
- İlk önce, Tom'un ne yaptıklarından bahsedelim.
- I'm talking about you.
- Ben senden bahsediyorum.
- Talk about yourself, please.
- Kendinden bahset, lütfen.
- You know who I'm talking about, right?
- Kimden bahsettiğimi biliyorsun, değil mi?
- Why don't we talk about coffee?
- Neden kahveden bahsetmiyoruz?
- Tom often talks about his work.
- Tom sık sık işinden bahseder.
- Tom didn't even talk about Mary.
- Tom, Mary'den bahsetmedi bile .
- I was talking about something else.
- Başka bir şeyden bahsediyordum.
- Sami talked about that.
- Sami o konudan bahsetti.
- Don't talk about this to anyone.
- Bundan kimseye bahsetme.
- Talk about the truth and try to avoid disappointments.
- Gerçeklerden bahset ve hayal kırıklıklarından kaçın.
- Don't talk about it in my mother's presence.
- Annemin yanında bu konudan bahsetmeyin.
- Which of Tom's paintings are you talking about?
- Tom'un hangi resminden bahsediyorsun?
- Are you talking about this?
- Bu konudan mı bahsediyorsun?
- What are you even talking about?
- Sen neden bahsediyorsun ki?
- We never talk about politics.
- Biz hiç siyasetten bahsetmeyiz.
- This is the person I talked about the other day.
- Dünden önce bahsettiğim kişi bu.
- I didn't know exactly what Tom was talking about.
- Tom'un tam olarak neden bahsettiğini bilmiyordum.
- Tom and Mary talked about many things.
- Tom ve Mary çok şeyden bahsettiler.
- I'm talking about a lion.
- Ben bir aslandan bahsediyorum.
- He talked about his expectations.
- Beklentilerinden bahsetti.
- You know what I am talking about.
- Neden bahsettiğimi biliyorsun.
- He is the physician I talked about yesterday.
- Dün bahsettiğim doktor o.
- I don't know who you're talking about.
- Kimden bahsettiğini bilmiyorum.
- I'm afraid I don't know what you're talking about.
- Korkarım neden bahsettiğinizi bilmiyorum.
- That's not what they were talking about.
- Onlar da bundan bahsetmiyordu.
- Can you tell me what you're talking about?
- Neden bahsettiğini söyleyebilir misin?
- I'm not talking about just Tom.
- Sadece Tom'dan bahsetmiyorum.
- Let's talk about solar energy.
- Güneş enerjisinden bahsedelim.
- They're talking about you, Mary.
- Senden bahsediyorlar, Mary.
- Everybody's been talking about you.
- Herkes senden bahsediyor.
- Tom never talks about his family.
- Tom asla ailesinden bahsetmiyor.
- Tom often talks about you.
- Tom sık sık senden bahsediyor.
- Tom is always talking about Mary.
- Tom hep Mary'den bahseder.
- Nobody talks about Tom anymore.
- Artık hiç kimse Tom'dan bahsetmiyor.
- Don't talk about work, we're on vacation.
- İşten bahsetme, tatildeyiz.
- Tom never talks about his work.
- Tom asla işinden bahsetmez.
- Which information are you talking about?
- Hangi bilgiden bahsediyorsun?
- You have no idea what I'm talking about, do you?
- Neden bahsettiğim hakkında hiçbir fikrin yok, değil mi?
- People who don't know the sadness of love aren't able to talk about the experience of love.
- Aşkın hüznünü bilmeyen insanlar aşkın deneyiminden bahsedemezler.
- Nobody talks about her.
- Kimse ondan bahsetmiyor.
- You know exactly what I'm talking about.
- Neden bahsettiğimi çok iyi biliyorsun.
- I'm talking about a lion.
- Bir aslandan bahsediyorum.
- I really don't understand what you're talking about.
- Neden bahsettiğinizi gerçekten anlamıyorum.
- I was talking about you.
- Sizden bahsediyordum.
- You're talking about me, aren't you?
- Benden bahsediyorsun, değil mi?
- They always talk about the same things.
- Hep aynı şeylerden bahsediyorlar.
- Oh, you know who I'm talking about.
- Ah, kimden bahsettiğimi biliyorsun.
- What're you talking about?
- Sen neden bahsediyorsun?
- You have no idea what I'm talking about, do you?
- Neden bahsettiğim konusunda hiç bir fikrin yok, değil mi?
- Tom never talks about what he does at work.
- Tom iş yerinde yaptığı şeylerden hiç bahsetmez.
- I'm talking about this pen, not that one over there on the desk.
- Ben bu dolma kalemden bahsediyorum oradaki masada olandan değil.
- All you and Tom ever talk about is work.
- Senin ve Tom'un bütün bahsettiği şey şey iş.
- He knows what he's talking about.
- O neden bahsettiğini biliyor.
- Are we talking about the same person?
- Aynı kişiden mi bahsediyoruz?
- I haven't got the foggiest notion what you're talking about.
- Neden bahsediyorsun zerre kadar fikrim yok.
- He talked about himself.
- Kendinden bahsetti.
- Layla enjoyed talking about her crimes.
- Leyla, suçlarından bahsetmekten keyif alıyordu.
- I heard a couple girls talking about Tom.
- Tom'dan bahseden birkaç kız duydum.
- Tom and Mary weren't talking about the same thing.
- Tom ve Mary aynı şeyden bahsetmiyorlardı.
- Tom was talking about that earlier.
- Tom daha önce bundan bahsediyordu.
- You're talking about yourself.
- Kendinden bahsediyorsun.
- Tom talked about his father.
- Tom babasından bahsetti.
- That's not what they're going to talk about.
- Onlar da bundan bahsetmeyecek.
- This is the book I was talking about.
- Bahsettiğim kitap buydu.
- Don't talk about it in front of him.
- Onun önünde bu konudan bahsetme.
- Tom knows what we're talking about.
- Tom neden bahsettiğimizi biliyor.
- Does Tom ever talk about me?
- Tom hiç benden bahsediyor mu?
- No one else knows what he's talking about.
- Başka kimse onun neden bahsettiğini bilmiyor.
- Tom and I were just talking about you.
- Tom ve ben de tam senden bahsediyorduk.
- Let's talk about that.
- Şundan bahsedelim.
- He never talked about the trauma he suffered as a child.
- Çocukken yaşadığı travmadan hiç bahsetmedi.
- I know exactly what you're talking about.
- Neden bahsettiğini çok iyi biliyorum.
- I don't understand what you are talking about.
- Neden bahsettiğinizi anlamıyorum.
- I have no idea what I'm talking about.
- Neden bahsettiğim hakkında hiçbir fikrim yok.
- Tom and Mary are talking about their plans.
- Tom ve Mary planlarından bahsediyorlar.
- I haven't yet read the book you're talking about.
- Bahsettiğin kitabı henüz okumadım.
- Who is she talking about?
- Kimden bahsediyor?
- We're talking about you.
- Senden bahsediyoruz.
- Tom isn't old enough to understand what we're talking about.
- Tom neden bahsettiğimizi anlayacak yaşta değil.
- Are you still talking about Tom?
- Hâlâ Tom'dan mı bahsediyorsun?
- I can't believe Tom is still talking about what happened two years ago.
- Tom'un hala iki yıl önce olanlardan bahsettiğine inanamıyorum.
- I'm not sure what Tom is talking about.
- Tom'un neden bahsettiğinden emin değilim.
- Tom talked about his school.
- Tom okulundan bahsetti.
- I'm talking about Tom.
- Tom'dan bahsediyorum.
- Tom talked about becoming a monk.
- Tom keşiş olmaktan bahsediyordu.
- She talked about Paris as if she had been there many times.
- O, birçok kez oraya gitmiş gibi Paris'ten bahsetti.
- I was talking about you.
- Senden bahsediyordum.
- I assume you are talking about Tom.
- Sanırım Tom'dan bahsediyorsun.
- Yesterday, you were talking about how important this job was for you.
- Dün, bu işin sizin için ne kadar önemli olduğundan bahsediyordunuz.
- Tom was talking about something else.
- Tom başka bir şeyden bahsediyordu.
- Tom knows what Mary is talking about.
- Tom, Mary'nin neden bahsettiğini biliyor.
- The girl that we were talking about lives here.
- Bahsettiğimiz kız burada yaşıyor.
- Which books are you talking about?
- Hangi kitaplardan bahsediyorsun?
- Let's say I'm talking about you.
- Diyelim ki senden bahsediyorum.
- Nobody talks about me.
- Kimse benden bahsetmiyor.
- Don't talk about that in front of him.
- Onun önünde bu konudan bahsetme.
- That is not what they are going to talk about.
- Onlar da bundan bahsetmeyecek.
- He talked about his trip.
- Seyahatinden bahsetti.
- I was just talking about them.
- Ben de tam onlardan bahsediyordum.
- He knows what he's talking about.
- Neden bahsettiğini biliyor.
- Which bills are you talking about?
- Hangi faturalardan bahsediyorsun?
- Tom will know what you're talking about.
- Tom neden bahsettiğini anlayacaktır.
- She usually talks about her late husband.
- Genelde rahmetli kocasından bahsediyor.
- I remember Tom talking about that.
- Tom'un bundan bahsettiğini hatırlıyorum.
- Tom is actually talking about himself.
- Tom aslında kendinden bahsediyor.
- That isn't what I'm talking about.
- Bahsettiğim o değil.
- Sami knows what he's talking about.
- Sami neden bahsettiğini biliyor.
- Tom doesn't even know what you are talking about.
- Tom neden bahsettiğinizi bile bilmiyor.
- Do young French people talk about politics too?
- Genç Fransızlar da politikadan bahsediyor mu?
- Wouldn't you rather talk about Tom?
- Tom'dan bahsetmeyi tercih etmez misin?
- In that interview, Antonio talks about his son that died a few years ago.
- Bu röportajda Antonio birkaç yıl önce ölen oğlundan bahsediyor.
- I doubt she knows what she's talking about.
- Onun neden bahsettiğini bildiğinden kuşkuluyum.
- That's all we talk about.
- Bütün bahsettiğimiz bu.
- I'm sure that Tom won't be able to understand what we're talking about.
- Tom'un neden bahsettiğimizi anlayamayacağından eminim.
- That's what we're talking about.
- Bundan bahsediyoruz.
- Why does he still talk about the army?
- Neden hala ordudan bahsediyor?
- Tom had no idea what I was talking about.
- Tom'un neden bahsettiğim hakkında hiçbir fikri yoktu.
- Sami talked about that.
- Sami bundan bahsetti.
- We're not talking about that any more.
- Artık bundan bahsetmiyoruz.
- I don't think Tom was talking about me.
- Tom'un benden bahsettiğini sanmıyorum.
- He talked about his experiences.
- Tecrübelerinden bahsetti.
- Who's this Tom you always talk about?
- Kim bu sürekli bahsettiğin Tom?
- Sami talked about killing someone.
- Sami birini öldürmekten bahsetti.
- Are you all still talking about me?
- Hâlâ benden bahsediyor musunuz?
- Tom rarely talks about himself.
- Tom nadiren kendinden bahseder.
- Are you sure we're talking about the same person?
- Aynı kişiden bahsettiğimize emin misin?
- Has anyone noticed that in Esperanto grammars they never talk about punctuation?
- Esperanto gramerlerinde noktalama işaretlerinden hiç bahsedilmediğini fark eden var mı?
- Let's talk about you.
- Hadi senden bahsedelim.
- I doubt he knows what he's talking about.
- Neden bahsettiğini bildiğinden şüpheliyim.
- What are you talking about!
- Sen neden bahsediyorsun!
- I know the person you are talking about.
- Bahsettiğin kişiyi tanıyorum.
- This book talks about the history of poker.
- Bu kitap pokerin tarihinden bahsediyor.
- The students are talking about language and culture.
- Öğrenciler dil ve kültürden bahsediyorlar.
- I know who you're talking about.
- Kimden bahsettiğini biliyorum.
- Are you sure we're talking about the same Tom?
- Aynı Tom'dan bahsettiğimize emin misin?
- Let's talk about pleasant things from now on.
- Artık güzel şeylerden bahsedelim.
- Tom talked about growing up in Boston.
- Tom Boston'da büyümekten bahsetti.
- Tom always talks about himself.
- Tom her zaman kendinden bahseder.
- Don't talk about this to anyone.
- Bundan hiç kimseye bahsetme.
- We were just talking about him.
- Biz de ondan bahsediyorduk.
- Do you know who I'm talking about?
- Kimden bahsettiğimi biliyor musun?
- I didn't understand what she was talking about.
- Neden bahsettiğini anlamadım.
- Everyone recognizes the problem, but no one talks about it.
- Herkes sorunun farkında ama kimse bundan bahsetmiyor.
- How come we're talking about me and not about you?
- Nasıl oluyor da senden değil benden bahsediyoruz?
- You know exactly what she's talking about.
- Neden bahsettiğini çok iyi biliyorsun.
- I'm not sure I know what you're talking about.
- Neden bahsettiğini bildiğimden emin değilim.
- I am talking about the Berber language.
- Berberi dilinden bahsediyorum.
- Talk about the truth and try to avoid disappointments.
- Gerçeklerden bahsedin ve hayal kırıklıklarından kaçınmaya çalışın.
- We talked about Australia.
- Biz Avustralya'dan bahsettik.
- I'm not talking about her.
- Ondan bahsetmiyorum.
- Are you talking about her?
- Ondan mı bahsediyorsunuz?
- I doubt that Tom understands what we're talking about.
- Tom'un neden bahsettiğimizi anladığından şüpheliyim.
- Sami talked about killing someone.
- Sami birisini öldürmekten bahsetti.
- I still don't understand what you're talking about.
- Neden bahsettiğinizi hâlâ anlamıyorum.
- Why don't we sit down and talk about it?
- Niçin oturup ondan bahsetmiyoruz?
- The disease we are talking about is hereditary.
- Bahsettiğimiz hastalık kalıtsal.
- Tom doesn't understand what you're talking about.
- Tom neden bahsettiğinizi anlamıyor.
- Who are we talking about?
- Biz kimden bahsediyoruz?
- I have enjoyed seeing you and talking about old times.
- Seni görmekten ve eski zamanlardan bahsetmekten zevk aldım.
- We just talked about stuff we did when we were kids.
- Sadece çocukken yaptığımız şeylerden bahsettik.
- We talked about many things.
- Birçok şeyden bahsettik.
- Everybody's been talking about you.
- Herkes senden bahsediyordu.
- I don't know what you're talking about.
- Neden bahsettiğini bilmiyorum.
- Nobody talks about us.
- Kimse bizden bahsetmiyor.
- Are you sure we're talking about the same thing?
- Aynı şeyden bahsettiğimize emin misin?
- We were talking about you.
- Biz sizden bahsediyorduk.
Show More (711)
|
