|
- The press agencies still maintain that it was the Italian Prime Minister who raised the Chechen question.
- Basın ajansları hala Çeçen sorununu gündeme getirenin İtalya Başbakanı olduğunu iddia ediyor.
- The press is muzzled, human rights organisations are barred and opposition is driven abroad.
- Basın susturulmuş, insan hakları örgütleri yasaklanmış ve muhalefet yurt dışına sürülmüştür.
- The helicopters shoot from the air and the press has been muzzled, In Nepal there is both terror and counter-terror.
- Helikopterler havadan ateş ediyor ve basın susturulmuş durumda, Nepal'de hem terör hem de terörle mücadele var.
- Do we really want to introduce the first ever European regulation of the press?
- Avrupa'da basına yönelik ilk düzenlemeyi gerçekten yapmak istiyor muyuz?
- We are not just members of the public who should find out through the press.
- Bizler sadece basın aracılığıyla haberdar olması gereken kamu mensupları değiliz.
- The freedom of the press has not been in any danger and nor will it be.
- Basın özgürlüğü herhangi bir tehlike altında olmamıştır ve olmayacaktır.
- Nor is there any freedom of the press in Belarus.
- Belarus'ta basın özgürlüğü de yoktur.
- It is also plainly a restriction on freedom of opinion, and the press law is similarly restricted.
- Bu aynı zamanda açıkça fikir özgürlüğüne yönelik bir kısıtlamadır ve basın kanunu da benzer şekilde kısıtlanmıştır.
- This looks pretty boring, and the press have already gone home.
- Bu oldukça sıkıcı görünüyor ve basın çoktan evine gitti.
- I do not want to say too much about freedom of the press; our resolution is crystal-clear.
- Basın özgürlüğü konusunda fazla bir şey söylemek istemiyorum; kararlılığımız çok açık.
- There are lots of horror stories presented by the press to misinform people.
- Basın tarafından insanları yanlış bilgilendirmek için sunulan pek çok korku hikayesi var.
- The freedom of the press has not been in any danger and nor will it be.
- Basın özgürlüğü herhangi bir tehlike altında değildir ve olmayacaktır.
- There is repression against independent journalists, and the press is the government's monopoly.
- Bağımsız gazetecilere karşı baskı var ve basın hükümetin tekelinde.
- However, freedom of the press is guaranteed in each and every case.
- Bununla birlikte, basın özgürlüğü her durumda güvence altındadır.
- Or do the press already have the wrong one?
- Yoksa basın zaten yanlış olana mı sahip?
- One positive point at least is that attention is paid to the press and to press freedom.
- En azından olumlu bir nokta, basına ve basın özgürlüğüne önem verilmesidir.
- The press correctly interpreted the German minister's threat as ill-judged budgetary blackmail.
- Basın, Alman bakanın tehdidini doğru bir şekilde kötü niyetli bir bütçe şantajı olarak yorumladı.
- This leads to more censorship and less freedom of the press and freedom of speech.
- Bu da daha fazla sansüre ve daha az basın ve ifade özgürlüğüne yol açmaktadır.
- As for the press, it must be free to cover the events and to do so in safety.
- Basına gelince, olayları özgürce ve güvenli bir şekilde aktarabilmelidir.
- Regarding the freedom of the press, the situation has not substantially changed.
- Basın özgürlüğü ile ilgili olarak, durum önemli ölçüde değişmemiştir.
- I have just quoted verbatim from the press release issued by Clark on 10 January.
- Az önce Clark tarafından 10 Ocak'ta yayınlanan basın açıklamasından kelimesi kelimesine alıntı yaptım.
- NGOs and the press focus on these shortcomings.
- STK'lar ve basın bu eksikliklere odaklanmaktadır.
- This report could have been awaited by the press and feared by the Member States.
- Bu rapor basın tarafından beklenebilir ve Üye Devletler tarafından korkuyla karşılanabilirdi.
- I think, law on the Freedom of the Press of 1998 is very good law.
- Bence 1998 tarihli Basın Özgürlüğü Yasası çok iyi bir yasa.
- I think, law on the Freedom of the Press of 1998 is very good law.
- 1998 tarihli Basın Özgürlüğü Kanununun çok iyi bir kanun olduğunu düşünüyorum.
- Thanks to your initiatives we've been recognized as a progressive and forward-thinking enterprise by the press.
- Girişimleriniz sayesinde basın tarafından ilerici ve ileriye dönük düşünce kuruluşu olarak tanınmaktayız.
- The press is not allowed inside.
- Basın içeriye giremez.
- The press confirmed the rumors.
- Basın söylentileri doğruladı.
- Dan rejected Linda's idea to expose everything to the press.
- Dan, Linda'nın her şeyi basına açıklama fikrini reddetti.
- Dan rejected Linda's idea to expose everything to the press.
- Dan, Linda'nın her şeyi basına ifşa etme fikrini reddetti.
- The press will be watching.
- Basın izliyor olacak.
- The freedom of the press should not be interfered with.
- Basın özgürlüğüne müdahale edilmemeli.
- The press always loves a good scandal.
- Basın her zaman iyi bir skandalı sever.
- The press is focusing on the scandal.
- Basın skandal üzerinde yoğunlaşıyor.
- There used to be no freedom of the press.
- Eskiden basın özgürlüğü yoktu.
- The freedom of the press should not be interfered with.
- Basın özgürlüğü engellenmemeli.
- The press is interested in his private life.
- Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
- Don't talk to the press.
- Basına konuşmayın.
- The Prime Minister met with the press.
- Başbakan basın toplantısı yaptı.
- There used to be no freedom of the press.
- Basın özgürlüğü yoktu.
- The press is focusing on the scandal.
- Basın skandala odaklanıyor.
- Thanks to your initiatives we've been recognized as a progressive and forward-thinking enterprise by the press.
- Girişimleriniz sayesinde basın tarafından ilerici ve ileri görüşlü bir kuruluş olarak tanındık.
- Don't talk to the press.
- Basına konuşma.
Show More (40)
|
