|
- Nausea, thirst, sensitivity to cold, and worse in open air.
- Mide bulantısı, susuzluk, soğuğa karşı hassasiyet var ve açık havada daha kötüleşiyor.
- Nausea, thirst, sensitivity to cold, and worse in open air.
- Bulantı, susuzluk, soğuğa karşı hassasiyet söz konusu ve açık havada daha da kötüleşiyor.
- Nausea, thirst, sensitivity to cold, and worse in open air.
- Mide bulantısı, susuzluk, soğuğa hassasiyet var ve açık havada daha fena oluyor.
- The man died of thirst in a dry country.
- Adam kurak bir ülkede susuzluktan öldü.
- Thirst is more serious than homesickness.
- Susuzluk, ev özleminden daha ciddidir.
- Appetite comes with eating, but the thirst goes away with drinking.
- İştah yemekle gelir, ama susuzluk içmekle gider.
- He satisfied his thirst with a large glass of beer.
- O büyük bir bardak bira ile susuzluğunu giderdi.
- They satisfied their thirst at the spring.
- Susuzluklarını pınarda giderdiler.
- I quenched my thirst with this single glass of tea.
- Susuzluğumu bu tek bardak çayla giderdim.
- He satisfied his thirst with a large glass of beer.
- Susuzluğunu büyük bir bardak birayla giderdi.
- Layla died of thirst.
- Layla susuzluktan öldü.
- His thirst is fierce.
- Susuzluğu çok şiddetli.
- The vampire was unable to control his thirst for blood.
- Vampir kana olan susuzluğunu kontrol edemiyordu.
- Thirst is more serious than homesickness.
- Susuzluk vatan hasretinden daha ciddidir.
- His thirst is fierce.
- Onun susuzluğu şiddetli.
- Layla died of thirst.
- Leyla susuzluktan öldü.
- Not only were we hungry, but we were also suffering from thirst.
- Sadece aç değildik, aynı zamanda susuzluk da çekiyorduk.
Show More (14)
|
