| 1 |
thwart |
engellemek |
v. |
|
- This will complicate daily operations and thwart the very flexibility which is the whole purpose of the exercise.
- Bu durum günlük operasyonları zorlaştıracak ve uygulamanın tüm amacı olan esnekliği engelleyecektir.
- He demanded that the Netherlands should thwart enlargement with a view to enforcing agricultural reforms.
- Hollanda'nın tarım reformlarını uygulamak amacıyla genişlemeyi engellemesini talep etti.
- I would therefore urge you to support the ELDR Group's position and thwart this superfluous legislation.
- Bu nedenle ELDR Grubunun tutumunu desteklemenizi ve bu gereksiz mevzuatı engellemenizi rica ediyorum.
- Precisely in this area, each Member State in the Council has the capacity to thwart a regulation.
- Tam da bu alanda, Konsey'deki her Üye Devlet bir düzenlemeyi engelleme kapasitesine sahiptir.
- This will complicate daily operations and thwart the very flexibility which is the whole purpose of the exercise.
- Bu, günlük operasyonları zorlaştıracak ve uygulamanın tüm amacı olan esnekliği engelleyecektir.
- Phone robbery thwarted in unusual manner.
- Telefon soygunu alışılmadık bir şekilde engellendi.
- No one is able to thwart this.
- Kimse bunu engelleyemez.
- Tom tried to thwart her plans.
- Tom onun planlarını engellemeye çalıştı.
Show More (5)
|
| 2 |
thwart |
engel |
n. |
|
- The very pursuit of happiness thwarts happiness.
- Mutluluk arayışı mutluluğu engeller.
- The very pursuit of happiness thwarts happiness.
- Mutluluğun peşinde olmak mutluluğu engeller.
Show More (-1)
|
| 3 |
thwart |
bozmak |
v. |
|
- Tom tried to thwart Mary's plans.
- Tom, Mary'nin planlarını bozmaya çalıştı.
- I won't let Tom thwart my plans.
- Tom'un planlarımı bozmasına izin vermeyeceğim.
Show More (-1)
|
| 4 |
thwart |
engel olmak |
v. |
|
- Tom tried to thwart her plans.
- Tom onun planlarına engel olmaya çalıştı.
- No one is able to thwart this.
- Hiç kimse bu işe engel olamaz.
Show More (-1)
|
