used to - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
used to eskiden expr.
  • It used to be considered normal for every cow to be affected by it occasionally, thereby building up immunity.
  • Eskiden her ineğin ara sıra bu hastalığa yakalanması ve böylece bağışıklık kazanması normal kabul edilirdi.
  • That used to be true at national level.
  • Bu eskiden ulusal düzeyde de geçerliydi.
  • Poverty and wealth used to depend more on means of livelihood.
  • Yoksulluk ve zenginlik eskiden daha çok geçim kaynaklarına bağlıydı.
Show More (1352)
used to alışkın adj.
  • These agencies are generally already used to working within a regulated framework.
  • Bu kurumlar genellikle zaten düzenlenmiş bir çerçeve içerisinde çalışmaya alışkındır.
  • We are used to meeting close to midnight, so it is splendid to be here today and see everyone awake.
  • Gece yarısına yakın saatlerde toplanmaya alışkınız, bu nedenle bugün burada olmak ve herkesi uyanık görmek muhteşem.
  • Russia's partners are large and they are used to shortcuts.
  • Rusya'nın ortakları büyüktür ve kestirme yollara alışkındırlar.
Show More (347)
used to alışık adj.
  • We are not always used to hearing you speak like that in this Chamber, so thank you once again.
  • Sizi bu Mecliste her zaman böyle konuşurken duymaya alışık değiliz, bu nedenle bir kez daha teşekkür ederim.
  • We had not been used to this for a while in Belgium, and it was a nice surprise when it did happen.
  • Belçika'da bir süredir buna alışık değildik ve bunun gerçekleşmesi hoş bir sürpriz oldu.
  • I'm not used to working this hard.
  • Bu kadar sıkı çalışmaya alışık değilim.
Show More (140)
used to önceden expr.
  • Here's the house where she used to live.
  • İşte onun önceden yaşadığı ev.
  • Tom used to be lucky.
  • Tom önceden şanslıydı.
  • That language used to have a lot more speakers.
  • Bu dili önceden çok daha fazla konuşan vardı.
Show More (10)
used to zamanında expr.
  • My father used to read books to me at bedtime.
  • Babam yatma zamanında bana kitap okurdu.
  • They say the landlord used to be well off.
  • Dediklerine göre ev sahibinin zamanında hali vakti yerindeymiş.
Show More (-1)