1 |
vulgar |
kaba |
adj. |
|
- President Putin's vulgar outburst in conjunction with the EU summit was not particularly surprising.
- Başkan Putin'in AB zirvesiyle bağlantılı olarak yaptığı kaba çıkış özellikle şaşırtıcı değildi.
- The accompanying vulgar cartoon from the Zimbabwean state paper The Herald underlines this ominous message.
- Zimbabve devlet gazetesi The Herald'ın buna eşlik eden kaba karikatürü bu uğursuz mesajın altını çiziyor.
- He's misunderstood because of his vulgar language.
- Kaba dili nedeniyle yanlış anlaşıldı.
- He's misunderstood because of his vulgar language.
- Kaba dili yüzünden yanlış anlaşılıyor.
- Her behaviour is very vulgar.
- Davranışları çok kaba.
- He always tells vulgar jokes.
- Her zaman kaba şakalar yapar.
- She is extremely vulgar in her speech.
- O konuşmasında son derece kabadır.
- Her behaviour is very vulgar.
- Onun davranışı çok kaba.
- Tom often uses vulgar language.
- Tom sık sık kaba bir dil kullanır.
- She is extremely vulgar in her speech.
- Konuşması son derece kaba.
- I find his language vulgar.
- Onun dilini kaba buluyorum.
Show More (9)
|
2 |
vulgar |
bayağı |
adj. |
|
- That's vulgar.
- Bu bayağı.
- You're vulgar.
- Sen bayağısın.
- Tom is vulgar.
- Tom bayağıdır.
Show More (0)
|
3 |
vulgar |
zevksiz |
adj. |
|
- You are wearing a vulgar shirt, sir.
- Zevksiz bir gömlek giyiyorsunuz, efendim.
Show More (-2)
|
4 |
vulgar |
müstehcen |
adj. |
|
- Any kind of vulgar joke is forbidden in my bar.
- Barımda her türlü müstehcen şaka yasaktır.
Show More (-2)
|
5 |
vulgar |
görgüsüz |
adj. |
|
- Your vulgar behavior embarrasses me all the time.
- Görgüsüz davranışlarınız beni her zaman utandırıyor.
Show More (-2)
|