vulgar - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
vulgar kaba adj.
  • President Putin's vulgar outburst in conjunction with the EU summit was not particularly surprising.
  • Başkan Putin'in AB zirvesiyle bağlantılı olarak yaptığı kaba çıkış özellikle şaşırtıcı değildi.
  • The accompanying vulgar cartoon from the Zimbabwean state paper The Herald underlines this ominous message.
  • Zimbabve devlet gazetesi The Herald'ın buna eşlik eden kaba karikatürü bu uğursuz mesajın altını çiziyor.
  • He's misunderstood because of his vulgar language.
  • Kaba dili nedeniyle yanlış anlaşıldı.
Show More (9)
vulgar bayağı adj.
  • That's vulgar.
  • Bu bayağı.
  • You're vulgar.
  • Sen bayağısın.
  • Tom is vulgar.
  • Tom bayağıdır.
Show More (0)
vulgar zevksiz adj.
  • You are wearing a vulgar shirt, sir.
  • Zevksiz bir gömlek giyiyorsunuz, efendim.
Show More (-2)
vulgar müstehcen adj.
  • Any kind of vulgar joke is forbidden in my bar.
  • Barımda her türlü müstehcen şaka yasaktır.
Show More (-2)
vulgar görgüsüz adj.
  • Your vulgar behavior embarrasses me all the time.
  • Görgüsüz davranışlarınız beni her zaman utandırıyor.
Show More (-2)