|
- Along the way, nations have woken up and governments have woken up.
- Yol boyunca uluslar uyandı ve hükümetler uyandı.
- It is time that Parliament woke up.
- Parlamentonun uyanma zamanı geldi.
- Perhaps the powers-that-be will eventually wake up and do more here.
- Belki de iktidar sahipleri eninde sonunda uyanır ve burada daha fazlasını yapar.
- The Commission needs to wake up; the Council needs to wake up.
- Komisyon'un uyanması gerekiyor; Konsey'in uyanması gerekiyor.
- Perhaps the powers-that-be will eventually wake up and do more here.
- Belki de iktidar sahipleri eninde sonunda uyanacak ve burada daha fazlasını yapacaklardır.
- You woke up to this five months later.
- Buna beş ay sonra uyandınız.
- The Americans threatened legal action and sanctions and ICAO seemed to wake up.
- Amerikalılar yasal işlem ve yaptırım tehdidinde bulundular ve ICAO uyanır gibi oldu.
- British Conservatives still are, but it is time to wake up.
- İngiliz Muhafazakârları hâlâ öyle ama artık uyanma vakti geldi.
- When you wake up in the morning, eat a protein-rich, low-sugar breakfast.
- Sabah uyandığınızda protein açısından zengin, şeker oranı düşük bir kahvaltı yapın.
- One day, I woke up and realized the truth.
- Bir gün uyandım ve aslolanı fark ettim.
- Wake up, have breakfast at the hotel, and then check out.
- Uyanın, otelde kahvaltınızı yapın ve ardından otelden çıkış yapın.
- One day, I woke up and realized the truth.
- Bir gün uyandım ve gerçeğin farkına vardım.
- One day, I woke up and realized the truth.
- Bir gün birdenbire uyandım ve asıl gerçeğin farkına vardım.
- When you wake up in the morning, eat a protein-rich, low-sugar breakfast.
- Sabahları uyandığınızda protein açısından zengin, şeker oranı düşük bir kahvaltı yapın.
- I woke up with a headache.
- Baş ağrısıyla uyandım.
- I woke up on the sofa.
- Ben kanepede uyandım.
- I woke up at eight.
- Sekizde uyandım.
- Tom woke up feeling grumpy.
- Tom huysuz hissederek uyandı.
- Did you just wake up?
- Yeni mi uyandın?
- When I woke up, she was gone.
- Uyandığımda gitmişti.
- He woke up to find himself lying on a bench in the park.
- Uyandığında kendini bir bankın üstünde uzanırken buldu.
- I woke up at eight o'clock.
- Saat sekizde uyandım.
- Tom woke up a little eelier than he usually does.
- Tom her zamankinden biraz daha ürkek uyandı.
- I woke up and you were already gone.
- Ben uyandım ve sen zaten gitmiştin.
- Tom woke up because the dog was barking.
- Tom uyandı çünkü köpek havlıyordu.
- I just woke up while they were still sleeping.
- Onlar hâlâ uyurken uyandım.
- Tom didn't wake up until late in the afternoon.
- Tom öğleden sonra geç saatlere kadar uyanmadı.
- I've been waiting for you to wake up.
- Uyanmanı bekliyordum.
- Tom woke up a few minutes before the alarm.
- Tom alarmdan birkaç dakika önce uyandı.
- Tom and Mary still haven't woken up.
- Tom ve Mary hâlâ uyanmadı.
- Tom is going to wake up pretty soon.
- Tom çok yakında uyanacak.
- I had to wait for them wake up.
- Uyanmalarını beklemek zorundaydım.
- What time do you wake up?
- Kaçta uyanırsınız?
- Layla never woke up.
- Leyla hiç uyanmadı.
- I woke up with a headache this morning.
- Bu sabah bir baş ağrısı ile uyandım.
- Tom, you've got to wake up.
- Tom, uyanmalısın.
- I woke up at four.
- Ben dörtte uyandım.
- I've just woken up.
- Az önce uyandım.
- When I woke up, I found I had been tied up.
- Uyandığımda, kendimi bağlanmış buldum.
- It was snowing when I woke up.
- Uyandığımda kar yağıyordu.
- Did the baby wake up?
- Bebek uyandı mı?
- Then I woke up.
- Sonra uyandım.
- I just woke up a few minutes ago.
- Sadece birkaç dakika önce uyandım.
- I know you're tired, but wake up!
- Yorgun olduğunu biliyorum ama uyan!
- Tom usually wakes up about noon.
- Tom genellikle öğlene doğru uyanır.
- I woke up at noon.
- Ben öğleyin uyandım.
- She woke up in the middle of the night and heard a strange noise coming from the kitchen.
- O, gecenin ortasında uyandı ve mutfaktan gelen garip bir ses duydu.
- He woke up to his 100th birthday, deeply disappointed.
- Yüzüncü doğum gününe derin bir hayal kırıklığıyla uyandı.
- Tom should be waking up pretty soon.
- Tom çok yakında uyanıyor olmalı.
- When I was in high school, I woke up at 6 every morning.
- Ben lisedeyken, her sabah 6'da uyandım.
- He woke up in the middle of the night.
- Gecenin bir yarısında uyandı.
- Tom woke up a few minutes before his alarm went off.
- Tom alarmı çalmadan birkaç dakika önce uyandı.
- I woke up after midnight.
- Gece yarısından sonra uyandım.
- When I woke up, I was sad.
- Uyandığımda üzgündüm.
- Tom needs to wake up.
- Tom'un uyanması gerek.
- I depend on the alarm clock to wake up on time every morning.
- Her sabah zamanında uyanmak için çalar saate güvenirim.
- She woke up naked on the floor.
- O yerde çıplak uyandı.
- I woke up thirty minutes ago.
- Otuz dakika önce uyandım.
- Let's wait till Tom wakes up.
- Tom uyanana kadar bekleyelim.
- When I woke up this morning, the rain had turned into snow.
- Bu sabah uyandığımda, yağmur kara dönmüştü.
- We woke up very early in order to see the sunrise.
- Güneşin doğuşunu görmek için çok erken uyandık.
- Tom woke up a few minutes before his alarm went off.
- Tom alarm çalmadan birkaç dakika önce uyandı.
- Tom woke up in the night with a burning pain in the middle of his chest.
- Tom gece göğsünün ortasında yanan bir ağrıyla uyandı.
- Jim didn't wake up until his mother woke him.
- Jim, annesi onu uyandırana kadar uyanmadı.
- Why do you get up before waking up?
- Neden uyanmadan önce kalkıyorsun?
- Were your eyelids stuck together when you woke up this morning?
- Bu sabah uyandığınızda göz kapaklarınız birbirine yapışmış mıydı?
- I woke up with an upset stomach.
- Midem bulanmış bir şekilde uyandım.
- Tom woke up when the telephone rang.
- Telefon çaldığında Tom uyandı.
- When Tom woke up, Mary was taking her shower.
- Tom uyandığında Mary duş alıyordu.
- Tom wakes up at six-thirty every morning.
- Tom her sabah altı buçukta uyanır.
- Tom didn't know where he was when he finally woke up.
- Tom sonunda uyandığında nerede olduğunu bilmiyordu.
- Humans are asleep when they live, they wake up when they die.
- İnsanlar yaşarken uyurlar, ölünce uyanırlar.
- Tom still hasn't woken up.
- Tom hâlâ uyanmadı.
- Sami fell asleep and when he woke up, it was six AM.
- Sami uyuyakaldı ve uyandığında saat sabahın altısıydı.
- I woke up at three.
- Ben üçte uyandım.
- Tom will wake up pretty soon.
- Tom çok yakında uyanacak.
- Tom wakes up at the crack of dawn every day.
- Tom her gün şafak sökerken uyanır.
- I woke up at seven o'clock.
- Saat yedide uyandım.
- I just woke up a few minutes ago.
- Birkaç dakika önce uyandım.
- Tom woke up around noon.
- Tom öğle saatlerinde uyandı.
- Tom woke up at the crack of dawn.
- Tom sabahın ilk ışığında uyandı.
- I woke up at sunrise.
- Güneş doğarken uyandım.
- When I woke up, it was snowing.
- Uyandığımda, kar yağıyordu.
- I had mosquito bites all over my legs when I woke up this morning.
- Bu sabah uyandığımda bacaklarımın her yerinde sivrisinek ısırıkları vardı.
- When Tom woke up, everything was covered with snow.
- Tom uyandığında her şey karla kaplıydı.
- I woke up with my cat's butt in my face.
- Kedimin poposu yüzümde uyandım.
- I had to wait for Tom to wake up.
- Tom'un uyanmasını beklemek zorunda kaldım.
- I wake up 6 o'clock but I get up 7 o'clock.
- Saat 6'da uyanıyorum ama saat 7'de kalkıyorum.
- Wake up and smell the coffee.
- Uyan ve kahveyi kokla.
- Tom should be waking up pretty soon.
- Tom yakında uyanacak.
- Tom woke up at midnight.
- Tom gece yarısı uyandı.
- She's waking up.
- Uyanıyor.
- I woke up on the sofa.
- Kanepede uyandım.
- He woke up naked and confused.
- Çıplak ve kafası karışık uyandı.
- Tom hasn't woken up yet.
- Tom henüz uyanmadı.
- I just woke up.
- Daha yeni uyandım.
- I'd just woken up and was still drowsy.
- Yeni uyanmıştım ve hala uykuluydum.
- I woke up at six.
- Altıda uyandım.
- Tom just woke up.
- Tom yeni uyandı.
- I don't want to be here when Tom wakes up.
- Tom uyandığında burada olmak istemiyorum.
- Mary woke up feeling sick in the stomach.
- Mary karnı ağrıyarak uyandı.
- You need to wake up.
- Uyanman gerek.
- She woke up in the early morning.
- Sabah erkenden uyandı.
- When I woke up, it was snowing.
- Uyandığımda kar yağıyordu.
- Sami is waking up.
- Sami uyanıyor.
- What time do you usually wake up while on vacation?
- Tatildeyken genellikle saat kaçta uyanıyorsun?
- When I woke up this morning, both of my parents had gone to work.
- Bu sabah uyandığımda annem de babam da işe gitmişti.
- Tom was away with the fairies for a while when he woke up after his surgery.
- Tom ameliyattan sonra uyandığında bir süre hayal dünyasındaydı.
- I woke up at midnight.
- Gece yarısında uyandım.
- Mornin', time to wake up.
- Günaydın, uyanma vakti.
- Tom woke up to watch the sunrise.
- Tom gün doğumunu izlemek için uyandı,
- I wake up late on Sundays, and I wake up early from Monday to Saturday.
- Pazar günleri geç uyanırım ve pazartesiden cumartesiye kadar erken uyanırım.
- As soon as I woke up, the headache returned.
- Uyanır uyanmaz başım ağrımaya başladı.
- Tom woke up feeling like a new man.
- Tom uyandığında kendini yeni bir adam gibi hissediyordu.
- It's time to wake up!
- Uyanma zamanı!
- When I woke up I felt rested and refreshed.
- Uyandığımda kendimi dinlenmiş ve yenilenmiş hissettim.
- Tom woke up in the middle of the night and ate an entire bag of chips.
- Tom gecenin bir yarısı uyandı ve bir paket cips yedi.
- I woke up with my cat's butt in my face.
- Kedimin kıçı suratıma dayanmış bir vaziyette uyandım.
- When Tom woke up, everything was covered with snow.
- Tom uyandığında her yer karla kaplıydı.
- I woke up at four o'clock.
- Saat dörtte uyandım.
- Please wake up at 7.
- Lütfen 7'de uyanın.
- When did you wake up today?
- Bugün ne zaman uyandın?
- Tom was here when I woke up this morning.
- Bu sabah uyandığımda Tom buradaydı.
- Tom needs to wake up.
- Tom'un uyanması gerekiyor.
- Tom woke up before Mary.
- Tom, Mary'den önce uyandı.
- The children will wake up if you make noise.
- Gürültü yaparsan çocuklar uyanır.
- I wake up at eight.
- Sekizde uyanıyorum.
- I woke up with a migraine.
- Migrenle uyandım.
- Humans are asleep when they live, they wake up when they die.
- İnsanlar yaşarken uykudadır, öldüklerinde uyanırlar.
- I woke up at five o'clock.
- Saat beşte uyandım.
- Tom woke up in a cold sweat.
- Tom soğuk ter içinde uyandı.
- I've just woken up.
- Daha yeni uyandım.
- It's time for you to wake up.
- Uyanma vaktiniz geldi.
- Let me know the moment Tom wakes up.
- Tom uyanır uyanmaz bana haber ver.
- Do you remember what time you woke up this morning?
- Bu sabah kaçta uyandığını hatırlıyor musun?
- She went to sleep and never woke up.
- Uyudu ve hiç uyanmadı.
- What time do you usually wake up while on vacation?
- Tatildeyken genellikle saat kaçta uyanırsınız?
- I usually wake up late.
- Ben genellikle geç uyanırım.
- Tom woke up because the dog was barking.
- Tom köpeğin havlamasından dolayı uyandı.
- I woke up at nine.
- Ben dokuzda uyandım.
- Sami woke up for suhoor.
- Sami sahur için uyandı.
- Tom woke up the next day with a painful headache.
- Tom ertesi gün acı verici bir baş ağrısıyla uyandı.
- She woke up in the early morning.
- O, sabahın erken saatlerinde uyandı.
- I woke up at nine o'clock.
- Saat dokuzda uyandım.
- When did Tom wake up?
- Tom ne zaman uyandı?
- I woke up at three o'clock.
- Saat üçte uyandım.
- It's time to wake up!
- Uyanma vakti!
- Thomas woke up with a headache.
- Thomas baş ağrısıyla uyandı.
- I woke up at three.
- Üçte uyandım.
- Tom woke up when he heard someone knocking on the door.
- Tom birinin kapıyı çaldığını duyunca uyandı.
- Tom and Mary still haven't woken up.
- Tom ve Mary hala uyanmadı.
- I don't want to be here when Tom wakes up.
- Tom uyanınca burada olmak istemiyorum.
- I went swimming after I woke up.
- Uyandıktan sonra yüzmeye gittim.
- Tom woke up a little eelier than he usually does.
- Tom genellikle uyandığından biraz daha erken uyandı.
- Tom woke up at the crack of dawn.
- Tom sabahın köründe uyandı.
- He who sleeps with dogs wakes up with fleas.
- Köpekle uyuyan pireyle uyanır.
- When I woke up, there was a burglar in my room.
- Uyandığımda odamda bir hırsız vardı.
- It was almost noon by the time Tom woke up.
- Tom uyandığında neredeyse öğlen olmuştu.
- In the morning I always wake up around seven o'clock.
- Sabahları her zaman yedi civarında uyanırım.
- It's time for Tom to wake up.
- Tom'un uyanma zamanı.
- I usually wake up at dawn.
- Genelde şafak vakti uyanırım.
- What time do you wake up every day?
- Her gün ne zaman uyanırsın?
- Tom woke up strapped to a gurney.
- Tom sedyeye bağlı olarak uyandı.
- I woke up with a crick in my neck.
- Boynumda bir ağrı ile uyandım.
- I woke up at ten o'clock.
- Saat onda uyandım.
- They still haven't woken up.
- Onlar hâlâ uyanmadı.
- She woke up naked on the floor.
- Yerde çıplak uyandı.
- We usually wake up late on the weekends.
- Hafta sonu genellikle geç uyanıyoruz.
- I usually wake up late.
- Genelde geç uyanırım.
- I wake up 6 o'clock but I get up 7 o'clock.
- Saat 6.00'da uyanırım fakat 7.00'de kalkarım.
- I woke up crying.
- Ağlayarak uyandım.
- Tom woke up at dawn.
- Tom şafakta uyandı.
- She's waking up.
- O uyanıyor.
- When I woke up this morning, I felt sick.
- Bu sabah uyandığımda, midem bulanıyordu.
- When the full moon falls down on the roof at night, all the farmers are woken up.
- Gece dolunay çatıya düştüğünde, bütün çiftçiler uyanır.
- What's your favorite kind of music to wake up to?
- Uyanmak için en sevdiğiniz müzik türü nedir?
- I wake up at half past six in the morning.
- Sabah 6:30 da uyanırım.
- Please wake up.
- Lütfen uyanın.
- Tom woke up with a terrible headache.
- Tom, korkunç bir baş ağrısı ile uyandı.
- Fadil woke up very early in the morning.
- Fadıl sabahleyin çok erken uyandı.
- I woke up on the couch.
- Ben divanda uyandım.
- I woke up just before Tom did.
- Tom uyanmadan hemen önce uyandım.
- I woke up at five this morning.
- Bu sabah saat beşte uyandım.
- Let's wait until he wakes up.
- Uyanana kadar bekleyelim.
- When I woke up, there were four inches of snow on the ground.
- Uyandığımda yerde 10.16 santimetre kar vardı.
- Tom was the first one to wake up.
- İlk uyanan Tom oldu.
- Tom never woke up.
- Tom hiç uyanmadı.
- I had to wait for Tom to wake up.
- Tom'un uyanmasını beklemek zorundaydım.
- As I was waking up, I saw a burglar in my room.
- Uyanırken odamda bir hırsız gördüm.
- Tom woke up when the telephone rang.
- Tom telefon çaldığında uyandı.
- I woke up at seven.
- Ben yedide uyandım.
- He has trouble waking up on time.
- Zamanında uyanmakta zorlanıyor.
- I woke up at noon.
- Öğlen uyandım.
- I wake up late on Sundays, and I wake up early from Monday to Saturday.
- Pazar günleri geç uyanırım ve pazartesiden cumartesiye erken kalkarım.
- Sami woke up to a voice mail from Layla.
- Sami, Leyla'dan gelen bir sesli mesajla uyandı.
- Yesterday the alarm clock didn't go off and Kurt didn't wake up.
- Dün çalar saat çalmadı ve Kurt uyanmadı.
- We usually wake up late on the weekends.
- Hafta sonları genellikle geç uyanırız.
- Tom is waking up.
- Tom uyanıyor.
- Tom still hasn't woken up.
- Tom hala uyanmadı.
- It's time for you to wake up.
- Uyanmanızın vaktidir.
- I had to wait for him wake up.
- Onun uyanmasını beklemek zorundaydım.
- I woke up thirsty.
- Susamış uyandım.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
- Matematik, yarın uyansanız ve evrenin yok olduğunu keşfetseniz bile bilimin yapmaya devam edebileceğiniz parçasıdır.
- What's the first thing you did when you woke up this morning?
- Bu sabah uyandığında yaptığın ilk şey neydi?
- When Tom woke up, Mary was taking a shower.
- Tom uyandığında Mary duş alıyordu.
- As I was waking up, I saw a burglar in my room.
- Uyandığımda odamda bir hırsız gördüm.
- Tom went to sleep and never woke up.
- Tom uyudu ve bir daha uyanmadı.
- What time did you wake up?
- Saat kaçta uyandın?
- Please wake up.
- Lütfen uyan.
- I've woken up and I intend to prepare my breakfast.
- Ben uyandım ve kahvaltımı hazırlamak niyetindeyim.
- I woke up gasping for air.
- Nefes nefese uyandım.
- Tom wakes up when it is already quite light.
- Tom hava çoktan aydınlanmışken uyanır.
- It's time for Tom to wake up.
- Tom'un uyanma vakti geldi.
- Skura woke up to find Yanni fondling her.
- Skura uyandığında Yanni'yi onu okşarken buldu.
- Let's wait till Tom wakes up.
- Tom uyanıncaya kadar bekleyelim.
- I had to wait for her wake up.
- Onun uyanmasını beklemek zorundaydım.
- Tom just woke up.
- Tom az önce uyandı.
- The baby woke up in the middle of the night.
- Bebek gece yarısı uyandı.
- Mary wanted to finish making breakfast before Tom woke up.
- Mary Tom uyanmadan önce kahvaltı hazırlamayı bitirmek istedi.
- You wake up at 5 o'clock every morning.
- Her sabah saat 5'te uyanıyorsun.
- Children, wake up!
- Çocuklar, uyanın!
- When I woke up this morning, both of my parents had gone to work.
- Bu sabah uyandığımda, ebeveynlerimin her ikisi de işe gitmişti.
- I couldn't get Tom to wake up.
- Tom'un uyanmasını sağlayamadım.
- Tom has been gone since I woke up.
- Tom uyandığımdan beri yok.
- When I woke up, all other passengers had gotten off.
- Uyandığımda diğer tüm yolcular inmişti.
- Tom woke up when he heard the dog barking.
- Tom köpeğin havlamasını duyunca uyandı.
- When Tom woke up, he found that Mary had vanished.
- Tom uyandığında, Mary'nin ortadan kaybolduğunu gördü.
- She never woke up.
- O hiç uyanmadı.
- I woke up with a stiff neck.
- Boynum tutulmuş bir şekilde uyandım.
- It was raining when I woke up, but by afternoon the sky had cleared up and the sun was shining.
- Uyandığımda yağmur yağıyordu ama öğleden sonra gökyüzü açılmıştı ve güneş parlıyordu.
- It's time to wake up.
- Uyanma vakti.
- I want you there with Tom when he wakes up.
- Uyandığında Tom'un yanında olmanı istiyorum.
- Why have you woken up so early?
- Neden bu kadar erken uyandın?
- Mary woke up feeling sick in the stomach.
- Mary midesinin bulandığını hissederek uyandı.
- When I woke up, he was gone.
- Uyandığımda gitmişti.
- He fell asleep on the train and woke up in Germany.
- Trende uyuyakalmış ve Almanya'da uyanmış.
- When I woke up, he was gone.
- Uyandığımda o gitmişti.
- I woke up at midnight.
- Gece yarısı uyandım.
- Tom woke up with a migraine.
- Tom bir migrenle uyandı.
- Tom woke up with a migraine.
- Tom migrenle uyandı.
- Tom finished eating breakfast before Mary woke up.
- Mary uyanmadan önce Tom kahvaltısını bitirdi.
- It was almost noon by the time Tom woke up.
- Tom uyandığında neredeyse öğle olmuştu.
- What time do you usually wake up?
- Genellikle ne zaman uyanırsın?
- He seemed to have just woken up from a dream.
- Az önce bir rüyadan uyanmış gibi görünüyordu.
- They wake up at six every morning.
- Her sabah altıda uyanıyorlar.
- I woke up just before Tom did.
- Tom'dan hemen önce uyandım.
- Tom usually wakes up at about six-thirty, but he doesn't usually get out of bed until seven.
- Tom genellikle altı buçuk gibi uyanır ama genellikle yediye kadar yataktan çıkmaz.
- Tom finally woke up.
- Tom sonunda uyandı.
- When I snap my fingers, you'll wake up.
- Parmağımı şıklattığımda uyanacaksın.
- When we woke up, Grandfather had brought fresh buns for breakfast.
- Uyandığımızda büyükbabam kahvaltı için taze çörekler getirmişti.
- I woke up the next day with a hangover.
- Ertesi gün bir içki mahmurluğu ile uyandım.
- When I woke up, I found I had been tied up.
- Uyandığımda, bağlanmış olduğumu gördüm.
- Tom finally woke up.
- Tom nihayet uyandı.
- I woke up crying.
- Ben ağlayarak uyandım.
- What time do you wake up every day?
- Her gün saat kaçta uyanıyorsun?
- I woke up at eight.
- Ben sekizde uyandım.
- He woke up in the middle of the night.
- Gecenin bir yarısı uyandı.
- In the morning I always wake up around seven o'clock.
- Sabahları her zaman saat yedi civarında uyanırım.
- Tom has trouble waking up on time.
- Tom zamanında uyanmakta zorlanıyor.
- I woke up with a headache.
- Bir baş ağrısı ile uyandım.
- Mary woke up feeling sick in the stomach.
- Mary karın ağrısıyla uyandı.
- He woke up to find himself lying on a bench in the park.
- Uyandığında kendini parkta bir bankta yatarken buldu.
- Tom will wake up pretty soon.
- Tom yakında uyanacak.
- They rarely ever wake up this early.
- Onlar nadiren bu kadar erken uyanır.
- Tom woke up in the hospital.
- Tom hastanede uyandı.
- I just woke up.
- Az önce uyandım.
- Tom woke up with a pain in his side.
- Tom onun yan tarafında bir ağrı ile uyandı.
- I woke up at ten.
- Onda uyandım.
- Tom wakes up at the crack of dawn every day.
- Tom her gün sabahın köründe uyanır.
- I woke up thirsty.
- Ben susamış uyandım.
- You need to wake up.
- Uyanmalısın.
- Be quiet, or the baby will wake up.
- Sessiz ol, yoksa bebek uyanacak.
- When Tom woke up, he found that Mary had vanished.
- Tom uyandığında Mary'nin ortadan kaybolduğunu anladı.
- It's time to wake up, dear.
- Uyanma vakti, canım.
- What's the first thing you do when you wake up?
- Uyandığında yaptığın ilk şey nedir?
- I woke up with a headache this morning.
- Bu sabah baş ağrısıyla uyandım.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
- Matematik, bilimin yarın uyanıp evrenin yok olduğunu keşfetseniz bile yapmaya devam edebileceğiniz kısmıdır.
- Please make sure that she wakes up on time.
- Lütfen zamanında uyandığından emin olun.
- I woke up in the middle of the night and saw a strange, scary shape on my bed.
- Gecenin bir yarısı uyandım ve yatağımın üzerinde garip, korkunç bir şekil gördüm.
- Mary woke up feeling sick in the stomach.
- Mary midesi bulanarak uyandı.
- Tom woke up the next day with a painful headache.
- Tom ertesi gün ağrılı bir baş ağrısıyla uyandı.
- What time do you wake up in the morning?
- Sabah kaçta uyanıyorsun?
- Tom woke up when he heard someone knocking on the door.
- Tom, birinin kapıyı çaldığını duyunca uyandı.
- You wake up at 5 o'clock every morning.
- Sen her sabah saat 5'te uyanırsın.
- I woke up on the couch.
- Kanepede uyandım.
- I was woken up by the sound of thunder this morning.
- Bu sabah gök gürültüsü ile uyandım.
- I woke up at ten.
- Ben onda uyandım.
- I had mosquito bites all over my legs when I woke up this morning.
- Bu sabah uyandığımda bacağımın her tarafında sivrisinek ısırıkları vardı.
- I woke up at eleven o'clock.
- Saat on birde uyandım.
- Are your ankles swollen when you wake up in the morning?
- Sabah uyandığınızda ayak bileklerinizde şişme oluyor mu?
- I woke up and you were already gone.
- Uyandım ve sen çoktan gitmiştin.
- When we woke up, Grandfather had brought fresh buns for breakfast.
- Biz uyandığımızda büyükbabam kahvaltı için taze çörekler getirmişti.
- I wonder when I'll wake up tomorrow.
- Yarın ne zaman uyanacağımı merak ediyorum.
- Mary woke up feeling sick in the stomach.
- Mary uyandığında midesi bulanıyordu.
- He wakes up at noon.
- Öğlen uyanır.
- I woke up to the danger.
- Ben tehlikeye uyandım.
- I woke up in a cold sweat.
- Soğuk terler içinde uyandım.
- As you wake up, I won't be here anymore.
- Sen uyanırken artık burada olmayacağım.
- I wake up at eight o'clock.
- Ben 8'de uyanırım.
- The sun had already risen when I woke up.
- Uyandığımda güneş çoktan doğmuştu.
- Russia has woken up.
- Rusya uyandı.
- Tom woke up toward the end of the movie.
- Tom filmin sonuna doğru uyandı.
- You need to wake up.
- Uyanman gerekiyor.
- That was the greatest dream I had the misfortune to wake up from.
- Bu uyandığıma pişman olduğum en güzel rüyamdı.
- I woke up the next day with a hangover.
- Ertesi gün akşamdan kalma bir halde uyandım.
- I woke up three times during the night.
- Gece boyunca üç kez uyandım.
- When I woke up this morning, I felt a little ill.
- Bu sabah uyandığımda, kendimi biraz rahatsız hissettim.
- Tom woke up with a terrible headache.
- Tom korkunç bir baş ağrısıyla uyandı.
- Tom woke up strapped to a gurney.
- Tom tekerlekli bir sedyeye sarılı uyandı.
- It was midmorning when Tom finally woke up.
- Tom nihayet uyandığında kuşluk vaktiydi.
- I didn't wake up until noon.
- Öğlene kadar uyanmadım.
- I usually wake up at six o'clock.
- Genelde saat altıda uyanırım.
- Tom has woken up from his coma.
- Tom komadan uyandı.
- I woke up thirsty.
- Susamış olarak uyandım.
- I didn't wake up yesterday.
- Dün uyanmadım.
- Tom woke up before dawn.
- Tom şafaktan önce uyandı.
- I always wake up before eight o'clock, but I never get up immediately.
- Her zaman saat sekizden önce uyanırım ama asla hemen kalkmam.
- I woke up with a headache again this morning.
- Bu sabah yine baş ağrısıyla uyandım.
- He woke up to his 100th birthday, deeply disappointed.
- 100. doğum gününe derin bir hayal kırıklığıyla uyandı.
- I woke up at seven.
- Yedide uyandım.
- Tom woke up a little before noon.
- Tom öğleden biraz önce uyandı.
- Wake up and be more attentive!
- Uyan ve daha özenli ol!
- When I woke up, she was gone.
- Ben uyandığımda o gitmişti.
- Wake up and be more attentive!
- Uyanın ve daha dikkatli olun!
- As soon as she wakes up, we'll turn on the music.
- Uyanır uyanmaz müziği açacağız.
- When I woke up this morning, I felt sick.
- Bu sabah uyandığımda kendimi hasta hissettim.
- I woke up with a crick in my neck.
- Boynumda bir tutulma ile uyandım.
- We woke up after midnight.
- Gece yarısından sonra uyandık.
- Tom woke up in the night with a burning pain in the middle of his chest.
- Tom geceleyin göğsünün ortasında yanan bir ağrı ile uyandı.
- Although the alarm rang I failed to wake up.
- Alarm çalmasına rağmen uyanamadım.
- Tom woke up in a cold sweat.
- Tom soğuk terler içinde uyandı.
- I woke up with a migraine.
- Bir migrenle uyandım.
- I woke up too late.
- Çok geç uyandım.
- Wake me up before you wake up.
- Sen uyanmadan önce beni uyandır.
- I always wake up before eight o'clock, but I never get up immediately.
- Ben her zaman sekizden önce uyanırım ama asla hemen kalkmam.
- Tom often wakes up in the middle of the night.
- Tom sık sık gecenin bir yarısı uyanır.
- Tom woke up quite suddenly.
- Tom aniden uyandı.
- I'm too lazy to wake up at six o'clock in the morning.
- Sabah altıda uyanamayacak kadar tembelim.
- Sami woke up to a voice mail from Layla.
- Sami, Layla'dan gelen bir sesli mesajla uyandı.
- I like waking up to music.
- Müzikle uyanmayı seviyorum.
- I want to be here when Tom wakes up.
- Tom uyandığında burada olmak istiyorum.
- A cup of strong coffee helps me wake up.
- Bir fincan sert kahve uyanmama yardımcı oluyor.
- Tom woke up on the wrong side of the bed.
- Tom yatağın ters tarafından uyandı.
- Tom woke up with a pain in his side.
- Tom yanında bir ağrıyla uyandı.
- I woke up late yesterday.
- Dün geç uyandım.
- Tom, you've got to wake up.
- Tom, uyanman gerekiyor.
- I've been having trouble waking up.
- Uyanmakta zorlanıyorum.
- Tom woke up when he heard somebody knocking on the door.
- Tom birinin kapıyı çaldığını duyunca uyandı.
- They still haven't woken up.
- Hala uyanmadılar.
- I woke up at nine.
- Dokuzda uyandım.
- When I woke up I felt rested and refreshed.
- Uyandığımda dinlenmiş ve canlanmış hissettim.
- Why do I always wake up at this time?
- Neden hep bu saatte uyanıyorum?
- Tom woke up in the middle of the night.
- Tom gecenin bir yarısı uyandı.
- When the full moon falls down on the roof at night, all the farmers are woken up.
- Gece dolunay çatının üzerine düştüğünde, tüm çiftçiler uyanır.
- It's time to wake up.
- Uyanma vakti geldi.
- Sami woke up.
- Sami uyandı.
- What time do you usually wake up?
- Genellikle saat kaçta uyanırsın?
- He went to sleep and never woke up.
- Uyudu ve hiç uyanmadı.
- It was raining when I woke up, but by afternoon the sky had cleared up and the sun was shining.
- Uyandığımda yağmur yağıyordu, ancak öğleden sonra gökyüzü açılmış ve güneş parlamaya başlamıştı.
- Wake up and smell the roses.
- Uyan ve gülleri kokla.
- Sami silently recited the Verse of the Throne to wake up from sleep paralysis.
- Sami uyku felcinden uyanmak için sessizce Arş Ayetini okudu.
- I woke up at eleven.
- On birde uyandım.
- I woke up to the danger.
- Tehlikeye uyandım.
- As you wake up, I won't be here anymore.
- Sen uyandığında, ben artık burada olmayacağım.
- I woke up at five this morning.
- Bu sabah beşte uyandım.
- I've woken up and I intend to prepare my breakfast.
- Uyandım ve kahvaltımı hazırlamak niyetindeyim.
- Why did you wake up?
- Neden uyandın?
- Tom woke up naked.
- Tom çıplak uyandı.
- I wake up at 7 o'clock.
- Saat 7'de uyanırım.
- I wake up at half past six in the morning.
- Sabah altı buçukta uyanıyorum.
- Tom finished eating breakfast before Mary woke up.
- Tom Mary uyanmadan önce kahvaltı yemeyi bitirdi.
- A strong cup of coffee helps me wake up.
- Sert bir fincan kahve uyanmama yardımcı oluyor.
- Mary wanted to finish making breakfast before Tom woke up.
- Mary, Tom uyanmadan önce kahvaltı hazırlamayı bitirmek istedi.
- He seemed to have just woken up from a dream.
- Bir rüyadan yeni uyanmış gibiydi.
- One who wakes up late, for him, there may not be enough bread.
- Geç uyanan biri için, yeterince ekmek olmayabilir.
- I had to wait for Tom wake up.
- Tom'un uyanmasını beklemek zorunda kaldım.
- As soon as she wakes up, we'll turn on the music.
- O uyanır uyanmaz müziği açacağız.
- When I woke up, there were four inches of snow on the ground.
- Uyandığımda yerde on santim kar vardı.
- The sun had already risen when I woke up.
- Uyandığımda, güneş çoktan doğmuştu.
- He never woke up.
- O asla uyanmadı.
- Come on, wake up.
- Hadi, uyan.
- Tom woke up in the middle of the night and ate an entire bag of cookies.
- Tom gecenin bir yarısı uyandı ve bütün bir paket kurabiyeyi yedi.
- She woke up in the middle of the night and heard a strange noise coming from the kitchen.
- Gecenin bir yarısı uyandı ve mutfaktan gelen garip bir ses duydu.
- I wake up at six, but I don't get out of bed until seven.
- Altıda uyanıyorum ama yediye kadar yataktan çıkmıyorum.
- What time do you wake up?
- Kaçta uyanırsın?
- Tom is never going to wake up.
- Tom asla uyanmayacak.
- Tomorrow morning, I'll wake up at 6.
- Yarın sabah 6'da uyanacağım.
- She wakes up at six every morning.
- O her sabah altıda uyanır.
- I woke up in the middle of the night.
- Gecenin bir yarısı uyandım.
- When I was in high school, I woke up at 6 every morning.
- Lisedeyken her sabah 6'da uyanırdım.
- The baby woke up in the middle of the night.
- Bebek, gecenin bir yarısı uyandı.
- Sami fell asleep and when he woke up, it was six AM.
- Sami uyuyakaldı ve uyandığında saat sabah altıydı.
- I won't wake up even if the alarm rings.
- Alarm çalsa bile uyanmayacağım.
- I left this morning before my children woke up.
- Bu sabah çocuklarım uyanmadan önce ayrıldım.
- I woke up at six.
- Ben altıda uyandım.
- Mary woke up feeling sick in the stomach.
- Mary mide bulantısıyla uyandı.
- I woke up at four.
- Dörtte uyandım.
- When I woke up, all other passengers had gotten off.
- Ben uyandığımda, diğer tüm yolcular inmişti.
- They rarely ever wake up this early.
- Nadiren bu kadar erken uyanırlar.
- When I woke up this morning, the rain had turned into snow.
- Bu sabah uyandığımda, yağmur kara dönüşmüştü.
- I woke up at eleven.
- Ben on birde uyandım.
- I woke up at six o'clock.
- Saat altıda uyandım.
- When I woke up this morning, I felt a little ill.
- Bu sabah uyandığımda kendimi biraz hasta hissettim.
- I'm too lazy to wake up at six o'clock in the morning.
- Sabahleyin saat altıda uyanamayacak kadar tembelim.
- I've never woken up this early.
- Hiç bu kadar erken uyanmamıştım.
- They wake up at six every morning.
- Her sabah altıda uyanırlar.
- Tom didn't know where he was when he finally woke up.
- Tom nihayet uyandığında nerede olduğunu bilmiyordu.
- Jim didn't wake up until his mother woke him.
- Annesi onu uyandırıncaya kadar Jim uyanmadı.
- Tom woke up to the smell of bacon cooking.
- Tom pişen pastırma kokusuyla uyandı.
- I had to wait for Tom wake up.
- Tom'un uyanmasını beklemek zorundaydım.
- I was woken up by the sound of thunder this morning.
- Bu sabah gök gürültüsüyle uyandım.
- Are your ankles swollen when you wake up in the morning?
- Sabah uyandığınızda ayak bilekleriniz şişiyor mu?
- Tom woke up to watch the sunrise.
- Tom güneşin doğuşunu izlemek için uyandı.
- It is hard to wake up without a strong cup of coffee.
- Bir fincan koyu kahve olmadan uyanmak zordur.
- What time do you wake up?
- Saat kaçta uyanıyorsun?
- I woke up earlier than usual.
- Her zamanki saatimden önce uyandım.
- I wake up at eight o'clock.
- Saat sekizde uyanıyorum.
- Layla never woke up.
- Layla hiç uyanmadı.
- What time do you wake up?
- Sen kaçta uyanıyorsun?
- I didn't wake up until noon.
- Öğleye kadar uyanmadım.
- That was the greatest dream I had the misfortune to wake up from.
- Bu, uyanma talihsizliğine uğradığım en büyük rüyaydı.
- Are your ankles swollen when you wake up in the morning?
- Sabah uyandığınızda ayak bilekleriniz şişmiş mi oluyor?
- I know you're tired, but wake up!
- Senin yorgun olduğunu biliyorum ama uyan!
- I woke up in the middle of the night and couldn't get back to sleep.
- Gecenin bir yarısı uyandım ve bir daha uyuyamadım.
- I wake up at 7 o'clock.
- Saat 7'de uyanıyorum.
- What time do you usually wake up?
- Sen genellikle kaçta uyanırsın?
- Tom woke up feeling like a new man.
- Tom yeni bir adammış gibi uyandı.
- Today, I was supposed to study at the library but I woke up around 12 o'clock.
- Bugün kütüphanede ders çalışmam gerekiyordu ama saat 12 civarında uyandım.
- I usually wake up at dawn.
- Ben genellikle şafakta uyanırım.
- Let me know the moment Tom wakes up.
- Tom'un uyandığı anı bana bildir.
- When Tom woke up, he found that Mary had disappeared.
- Tom uyandığında Mary'nin ortadan kaybolduğunu gördü.
- I just woke up while they were still sleeping.
- Onlar uyurken ben uyandım.
- Mornin', time to wake up.
- Günaydın, uyanma zamanı.
- When I woke up, it was still dark outside.
- Uyandığımda dışarısı hâlâ karanlıktı.
- What's your favorite kind of music to wake up to?
- Senin uyanmak için en sevdiğin müzik türü hangisi?
- I woke up at sunrise.
- Gün doğarken uyandım.
- Tom woke up in the middle of the night.
- Tom gecenin ortasında uyandı.
- I wake up at six, but I don't get out of bed until seven.
- Ben altıda uyanırım ama yediye kadar yataktan çıkmam.
- It was almost noon when you woke up.
- Uyandığında neredeyse öğlen olmuştu.
- I had to wait for them wake up.
- Onların uyanmasını beklemek zorundaydım.
- Tom usually wakes up every morning before his alarm clock goes off.
- Tom genellikle her sabah çalar saati çalmadan önce uyanır.
- I left this morning before my children woke up.
- Bu sabah çocuklarım uyanmadan önce oradan ayrıldım.
- She woke up on her own.
- Tek başına uyandı.
- I wake up at eight.
- Ben 8'de uyanırım.
- Come on, wake up.
- Haydi, uyanın.
- Has the baby woken up?
- Bebek uyandı mı?
- You've got to wake up.
- Uyanmak zorundasın.
Show More (453)
|
