1 |
wink |
göz kırpmak |
v. |
|
- Sawyer winked at us to stop us from talking.
- Sawyer bize göz kırparak susmamızı işaret etti.
- Tom looked at Mary and winked.
- Tom Mary'ye baktı ve göz kırptı.
- Tom gave Mary a big wink.
- Tom Mary'ye göz kırptı.
- I barely slept a wink.
- Neredeyse gözümü kırpmadım.
- Tom looked up at Mary and winked.
- Tom, Mary'ye bakıp göz kırptı.
- Tom winked back.
- Tom göz kırptı.
- He gave me a wink.
- Bana bir göz kırptı.
- Sami gave Layla a wink.
- Sami, Layla'ya göz kırptı.
- Sami gave Layla a wink.
- Sami, Leyla'ya bir göz kırptı.
- Tom looked up at Mary and winked.
- Tom, Mary'ye baktı ve göz kırptı.
- A wink was his only answer.
- Bir göz kırpma onun tek cevabıydı.
- Tom looked at Mary and winked.
- Tom, Mary'ye baktı ve göz kırptı.
- Tom gave Mary another wink.
- Tom, Mary'ye yine göz kırptı.
- I saw Tom wink.
- Tom'un göz kırptığını gördüm.
- A wink was his only answer.
- Tek cevabı göz kırpmak oldu.
- He gave me a wink.
- Bana göz kırptı.
- I bet Tom doesn't sleep a wink tonight.
- Tom'un bu gece gözünü kırpmayacağından eminim.
- He did not sleep a wink.
- O, gözünü kırpmadı.
- I'll bet you didn't sleep a wink last night.
- Dün gece göz kırpmadan uyumadığına bahse girerim.
- Tom gave Mary a big wink.
- Tom, Mary'e göz kırptı.
- Tom gave me a wink.
- Tom bana göz kırptı.
- I was so excited that I couldn't sleep a wink.
- O kadar heyecanlıydım ki gözümü kırpmadım.
- Tom gave Mary a wink.
- Tom Mary'ye göz kırptı.
- I gave Tom a wink.
- Tom'a göz kırptım.
- Tom winked.
- Tom göz kırptı.
- I didn't sleep a wink.
- Gözümü kırpmadım.
- Tom gave Mary another wink.
- Tom Mary'ye bir göz kırptı.
- Tom didn't sleep a wink last night.
- Tom dün gece gözünü kırpmadı.
Show More (26)
|
2 |
wink |
kırpmak |
v. |
|
- He did not sleep a wink.
- Gözünü bile kırpmadı.
- I didn't sleep a wink.
- Gözümü bile kırpmadım.
- Tom said he didn't sleep a wink last night.
- Tom dün gece gözünü bile kırpmadığını söyledi.
- With this noise, I couldn't sleep a wink.
- Bu gürültüyle gözümü bile kırpamadım.
- I'll bet you didn't sleep a wink last night.
- Eminim dün gece gözünü bile kırpmamışsındır.
- I bet Tom doesn't sleep a wink tonight.
- Bahse girerim Tom bu gece gözünü bile kırpmaz.
- Tom didn't sleep a wink last night.
- Tom dün gece gözünü bile kırpmadı.
- Tom hasn't slept a wink.
- Tom gözünü bile kırpmadı.
- I haven't slept a wink.
- Gözümü bile kırpmadım.
- I barely slept a wink.
- Gözümü bile kırpmadım.
- Did you just wink at me?
- Az önce bana göz mü kırptın?
- Angela didn't sleep a wink that night.
- Angela o gece gözünü bile kırpmadı.
- Tom didn't sleep a wink.
- Tom gözünü bile kırpmadı.
- I scarcely slept a wink.
- Neredeyse gözümü bile kırpmadım.
- Tom couldn't sleep a wink last night.
- Tom dün gece gözünü bile kırpamadı.
Show More (12)
|
3 |
wink |
yanıp sönmek |
v. |
|
- Jillian is thinking of winking LEDs for her party.
- Jillian partisinde yanıp sönen led ışıklardan kullanmayı düşünüyor.
Show More (-2)
|
4 |
wink |
göz kırpma |
n. |
|
- When Evan gave me a wink, I understood it was just a joke.
- Evan bana göz kırptığında yaptığının sadece bir şaka olduğunu anladım.
Show More (-2)
|
5 |
wink |
kaş göz etmek |
v. |
|
- Sawyer winked at us to stop us from talking.
- Sawyer bize kaş göz ederek susmamızı işaret etti.
Show More (-2)
|