|
- In relation to Croatia, the importance of national minorities and cooperation with them should be stressed.
- Hırvatistan ile ilgili olarak ulusal azınlıkların ve onlarla iş birliğinin önemi vurgulanmalıdır.
- What is decisive for the public's sense of belonging is what goes down well with them.
- Halkın aidiyet duygusu açısından belirleyici olan, onların neyi iyi karşıladığıdır.
- We do not have any problems with them; quite the opposite.
- Onlarla herhangi bir sorunumuz yok; tam tersi.
- I am very anxious that we should strengthen our relationship with them.
- Onlarla ilişkilerimizi güçlendirmemiz gerektiği konusunda çok endişeliyim.
- Our quarrel is not with them.
- Bizim kavgamız onlarla değil.
- Rather than having discussions about disabled people, we discussed things with them.
- Engelliler hakkında tartışmalar yapmak yerine, onlarla bazı şeyleri tartıştık.
- Virtually all of us have used them and come into contact with them.
- Neredeyse hepimiz onları kullandık ve onlarla temas ettik.
- But if the government refuses to negotiate with the rebels, who will negotiate with them?
- Ancak hükûmet isyancılarla müzakere etmeyi reddederse onlarla kim müzakere edecek?
- Rather than having discussions about disabled people, we discussed things with them.
- Engelliler hakkında tartışmalar yapmak yerine onlarla bazı şeyleri tartıştık.
- This is not only true of the relationship we have with them, but also of the action this Parliament intends to take.
- Bu sadece onlarla olan ilişkimiz için değil, aynı zamanda bu Parlamentonun atmayı planladığı adımlar için de geçerlidir.
- The question is now to know whether the way we are going to deal with them will be effective.
- Şimdi soru, onlarla başa çıkma yöntemimizin etkili olup olmayacağını bilmektir.
- In order to do that, we need to sit down with them and hold discussions with them.
- Bunu yapabilmek için onlarla oturup tartışmamız gerekiyor.
- So we must share with them the burden of combating terrorism.
- Bu nedenle terörle mücadelenin yükünü onlarla paylaşmalıyız.
- I agree with them that our main concern must be attention to and clear information for patients.
- Temel kaygımızın hastalara gösterilen ilgi ve net bilgi olması gerektiği konusunda onlarla aynı fikirdeyim.
- We happen to agree with them but we cannot say one thing in one document and then not apply it in an area like this.
- Onlarla aynı fikirdeyiz ancak bir belgede bir şey söyleyip sonra bunu böyle bir alanda uygulayamayız.
- We have to develop our relationship with them.
- Onlarla ilişkilerimizi geliştirmeliyiz.
- I would hope that the European Commission is very much engaged with them but I suspect that is not the case.
- Avrupa Komisyonu'nun onlarla çok yakından ilgilendiğini umuyorum ama durumun böyle olmadığından şüpheleniyorum.
- A fair and, indeed, generous deal with them remains the key to lasting peace in the Middle East.
- Onlarla adil ve gerçekten de cömert bir anlaşma, Orta Doğu'da kalıcı barışın anahtarı olmaya devam etmektedir.
- They must listen to the concerns of third countries and civil society and then enter into dialogue with them.
- Üçüncü ülkelerin ve sivil toplumun endişelerini dinlemeli ve ardından onlarla diyaloğa girmelidirler.
- We do not have any problems with them; quite the opposite.
- Onlarla herhangi bir sorunumuz yok; hatta tam tersi.
- Our partnership with them is very important.
- Onlarla ortaklığımız çok önemlidir.
- Fishermen want to work with the scientists but the scientists who advise the Commission will not work with them.
- Balıkçılar bilim insanlarıyla çalışmak istiyor ama Komisyon'a danışmanlık yapan bilim insanları onlarla çalışmıyor.
- They should never have been separated from us and we are delighted to be reunited with them.
- Bizden asla ayrılmamalıydılar ve biz onlarla yeniden bir araya gelmekten memnuniyet duyuyoruz.
- The citizens are not familiar with them, yet we are expected to sponsor them.
- Vatandaşlar onları tanımıyor ancak bizim onlara sponsor olmamız bekleniyor.
- This is a big step forward in dealing with them.
- Bu, onlarla başa çıkmak için atılmış büyük bir adımdır.
- We can agree with them or not, but these principles were only decided on by them.
- Onlarla aynı fikirde olabiliriz ya da olmayabiliriz ancak bu ilkeler sadece onlar tarafından kararlaştırılmıştır.
- If those fears are based on fact, we can deal with them by information and participation.
- Eğer bu korkular gerçeğe dayanıyorsa bilgilendirme ve katılım yoluyla onlarla başa çıkabiliriz.
- Infected stocks will always be slaughtered, as will any animals put at risk by contact with them.
- Enfekte hayvanlar ve onlarla temas ederek risk altına giren tüm hayvanlar her zaman kesilecektir.
- I think it is only right to show solidarity with them.
- Onlarla dayanışma göstermenin doğru olduğunu düşünüyorum.
- So we must share with them the burden of combating terrorism.
- Terörizmle mücadelenin yükünü onlarla paylaşmalıyız.
- And I would come down and and talk with them.
- Ben de aşağı iner ve onlarla konuşurdum.
- Spending the whole day with them is a lot different.
- Bütün günü onlarla geçirmek çok farklı bir şey.
- God led Israel through the wilderness by an Angel, who was constantly with them by day and night.
- Tanrı çöl boyunca İsraillilere, gece gündüz onlarla olan bir Melek aracılığı ile kılavuzluk etti.
- Spending the whole day with them is a lot different.
- Bütün günü onlarla geçirmek çok farklı.
- Spending the whole day with them is a lot different.
- Bütün günü onlarla geçirmek çok daha farklı.
- I'm furious with them.
- Onlara kızgınım.
- I had lunch with them today.
- Bugün onlarla öğle yemeği yedim.
- Is there a problem with them?
- Onlarla ilgili bir sorun var mı?
- He is playing poker with them.
- O onlarla poker oynuyor.
- I once went to Boston with them.
- Bir zamanlar onlarla Boston'a gittim.
- I won't discuss this with them.
- Bunu onlarla tartışmayacağım.
- I'm going with them.
- Ben onlarla gidiyorum.
- Who's with them now?
- Şimdi kim onlarla?
- Nothing's wrong with them.
- Onlarda bir sorun yok.
- I'll sit with them.
- Onlarla oturacağım.
- I discussed it with them.
- Onlarla bunu konuştum.
- I should've gone with them.
- Onlarla gitmeliydim.
- I can't go back with them.
- Onlarla geri dönemem.
- I'd like you to meet with them.
- Onlarla tanışmanı istiyorum.
- We tried to speak with them.
- Onlarla konuşmayı denedik.
- I had a long talk with them.
- Onlarla uzun uzun konuştum.
- I used to live with them.
- Onlarla yaşardım.
- After an hour, I parted with them and came back.
- Bir saat sonra onlardan ayrıldım ve geri döndüm.
- I have lunch plans with them.
- Onlarla öğle yemeği planlarım var.
- You should've stayed with them.
- Onlarla kalmalıydın.
- I need to speak with them alone.
- Onlarla yalnız konuşmalıyım.
- I almost agree with them.
- Neredeyse onlarla aynı fikirdeyim.
- Have you spoken with them yet?
- Onlarla konuştun mu?
- Are you going to go with them?
- Onlarla mı gideceksin?
- Stay here with them.
- Onlarla burada kal.
- I'm sticking with them.
- Onlarla devam ediyorum.
- I agree with them that we should try again.
- Tekrar denememiz konusunda onlarla aynı fikirdeyim.
- I didn't come with them.
- Ben onlarla gelmedim.
- Something was wrong with them.
- Onlarla ilgili bir şey yanlıştı.
- I need to speak with them alone.
- Onlarla yalnız konuşmam gerekiyor.
- I can't work with them.
- Onlarla çalışamam.
- Will you go with them?
- Onlarla gidecek misin?
- We must make arrangements with them beforehand.
- Onlarla önceden anlaşma yapmalıyız.
- I made a deal with them.
- Onlarla anlaştım.
- Is everything OK with them?
- Onlarla ilgili her şey tamam mı?
- I told them I agreed with them.
- Onlara katıldığımı söyledim.
- We'll get in touch with them.
- Onlarla temasa geçeceğiz.
- I met with them again.
- Onlarla tekrar görüştüm.
- Stay with them, Tom.
- Onlarla kal, Tom.
- It is no use talking with them any longer.
- Artık onlarla konuşmanın faydası yok.
- I actually agree with them.
- Aslında onlarla aynı fikirdeyim.
- Why did you stay with them?
- Neden onlarla kaldın?
- I was having dinner with them.
- Onlarla akşam yemeği yiyordum.
- Just sit over there with them.
- Şurada onlarla otur.
- I'd like to work with them.
- Onlarla çalışmak isterim.
- To tell the truth, I don't want to go with them.
- Doğruyu söylemek gerekirse, onlarla gitmek istemiyorum.
- I've worked with them.
- Onlarla çalıştım.
- Do you agree with them?
- Onlarla aynı fikirde misin?
- You must not go there with them.
- Oraya onlarla gitmemelisin.
- I just spoke with them.
- Az önce onlarla konuştum.
- Sami doesn't agree with them.
- Sami onlarla aynı fikirde değil.
- We are on good terms with them.
- Onlarla aramız iyidir.
- I told them I agreed with them.
- Onlara kendilerine katılıdığımı söyledim.
- I'm coming with them.
- Onlarla geliyorum.
- I have to speak with them.
- Onlarla konuşmak zorundayım.
- Let me go with them.
- Onlarla gitmeme izin ver.
- I like to work with them.
- Onlarla çalışmayı seviyorum.
- You spend more time with them than me.
- Onlarla benden daha fazla zaman geçiriyorsun.
- Can I sit with them?
- Onlarla oturabilir miyim?
- I saw you with them last Monday.
- Seni geçen pazartesi onlarla gördüm.
- We'll talk with them on Monday.
- Onlarla pazartesi konuşacağız.
- Why aren't you with them?
- Neden onlarla değilsin?
- I was having dinner with them.
- Onlarla yemek yiyordum.
- Is something wrong with them?
- Onlarda bir sorun mu var?
- I thought you were with them.
- Onlarla olduğunu sanıyordum.
- I spent all day yesterday with them.
- Dün bütün günümü onlarla geçirdim.
- I'll have to check with them.
- Onlara danışmak zorunda kalacağım.
- I thought you lived with them.
- Onlarla yaşadığını sanıyordum.
- I'll work with them.
- Onlarla çalışacağım.
- I'll deal with them.
- Onlarla başa çıkacağım.
- Tom and his friends asked me to come with them.
- Tom ve arkadaşları benim de onlarla gelmemi istediler.
- Tom isn't with them.
- Tom onlarla değil.
- I need to have a word with them.
- Onlarla konuşmam gerekiyor.
- I spent the weekend with them.
- Hafta sonunu onlarla geçirdim.
- I know the reason why he is angry with them.
- Onlara kızma sebebini biliyorum.
- I should've been with them.
- Onlarla olmalıydım.
- We have broken off relations with them.
- Onlarla ilişkimizi kestik.
- I think we should go with them.
- Sanırım onlarla gitmeliyiz.
- I don't agree with them.
- Onlarla aynı fikirde değilim.
- Can you stay with them?
- Onlarla kalabilir misin?
- I only speak French with them.
- Onlarla sadece Fransızca konuşuyorum.
- Instead of her, her sister went with them.
- Onun yerine kız kardeşi onlarla gitti.
- We delegated him to negotiate with them.
- Onlarla müzakere yapması için onu atadık.
- Are you staying with them?
- Onlarla mı devam ediyorsun?
- We're not at war with them.
- Onlarla savaşta değiliz.
- I have to speak with them.
- Onlarla konuşmalıyım.
- I had an argument with them.
- Onlarla tartıştım.
- I was in Australia with them.
- Onlarla Avustralya'daydım.
- We must make arrangements with them beforehand.
- Onlarla önceden ayarlamalar yapmamız gerek.
- I'm not having lunch with them.
- Onlarla yemek yemeyeceğim.
- I'm going with them to Boston.
- Boston'a onlarla gidiyorum.
- I took sides with them in the argument.
- Tartışmada onların tarafını tuttum.
- I'm not leaving with them.
- Onlarla gitmiyorum.
- I had a chat with them.
- Onlarla sohbet ettim.
- What you do with them is up to you.
- Onlarla ne yapacağın sana kalmış.
- I could go with them.
- Onlarla gidebilirim.
- I just had a talk with them.
- Az önce onlarla konuştum.
- Don't get rough with them.
- Onlara kaba davranma.
- Don't get angry with them.
- Onlara kızma.
- Did you ever work with them?
- Onlarla hiç çalıştın mı?
- I've never worked with them.
- Onlarla hiç çalışmadım.
- I was allowed to go with them.
- Onlarla gitmeme izin verildi.
- I need to speak with them.
- Onlarla konuşmam gerek.
- I just need more time with them.
- Onlarla daha fazla zamana ihtiyacım var.
- They're going to stay a while with them, aren't they?
- Bir süre onlarla kalacaklar, değil mi?
- I want to speak with them now.
- Şimdi onlarla konuşmak istiyorum.
- I've seen you with them.
- Seni onlarla gördüm.
- Check with them.
- Onlara sor.
- Are you going to sit with them?
- Onlarla mı oturacaksın?
- I should be with them.
- Onlarla olmalıyım.
- I know the reason why she was angry with them.
- Onlara kızma sebebini biliyorum.
- I still need to check with them.
- Hâlâ onlara danışmam gerekiyor.
- I know you're working with them.
- Onlarla çalıştığını biliyorum.
- You'd better go with them.
- Onlarla gitsen iyi olur.
- I couldn't stay there with them.
- Onlarla orada kalamazdım.
- Nothing's wrong with them.
- Onların bir sorunu yok.
- I'll get in touch with them.
- Onlarla temasa geçeceğim.
- I spent Monday with them.
- Pazartesiyi onlarla geçirdim.
- I've been shopping with them.
- Onlarla alışveriş yapıyordum.
- What are you going to do with them?
- Onlarla ne yapacaksın?
- I'm riding with them.
- Onlarla yolculuk ediyorum.
- You spend more time with them than me.
- Onlarla benden daha çok vakit geçiriyorsun.
- Let me have a word with them.
- Onlarla konuşmama izin ver.
- I didn't do anything with them.
- Onlarla hiçbir şey yapmadım.
- I went swimming with them.
- Onlarla yüzmeye gittim.
- I went to high school with them.
- Liseye onlarla gittim.
- I need to talk with them.
- Onlarla konuşmam gerekiyor.
- We'll discuss the problem with them.
- Sorunu onlarla konuşacağız.
- I wish you could go with them.
- Keşke onlarla gidebilsen.
- I am not ashamed to be seen with them.
- Onlarla görülmekten utanmam.
- Let me go with them.
- Onlarla gideyim.
- I wasn't honest with them.
- Onlara karşı dürüst değildim.
- I'm going to go with them.
- Onlarla gideceğim.
- It is no use talking with them any longer.
- Onlarla daha fazla konuşmanın bir faydası yok.
- Do you want to leave with them?
- Onlarla gitmek istiyor musun?
- They carried a map with them in case they should lose their way.
- Onlar yollarını kaybetme ihtimaline karşı yanlarında bir harita taşıdılar.
- He is playing poker with them.
- Onlarla poker oynuyor.
- I want you to go with them.
- Onlarla gitmeni istiyorum.
- Are you going to go with them?
- Onlarla gidecek misin?
- Are you very keen about going with them?
- Onlarla gitmeye çok hevesli misin?
- How is it going with them?
- Onlarla hayat nasıl gidiyor?
- I carpool with them.
- Onlarla ortaklaşa araba kullanıyorum.
- I spent the day with them.
- Günü onlarla geçirdim.
- He made a clean break with them.
- Onlardan temiz bir kopuş yaptı.
- I went fishing with them.
- Onlarla balık tutmaya gittim.
- What you do with them is up to you.
- Onlarla ne yapacağınız size kalmış.
- Something was wrong with them.
- Onlarda bir sorun vardı.
- I've been hunting with them.
- Onlarla avlanıyordum.
- Tom agrees with them.
- Tom onlarla aynı fikirde.
- It has nothing to do with them.
- Onlarla hiçbir ilgisi yok.
- I'm riding with them.
- Onlarla gidiyorum.
- I thought you'd gone with them.
- Onlarla gittiğini düşündüm.
- Are you angry with them?
- Onlara kızgın mısın?
- Give me a minute with them.
- Bana onlarla bir dakika ver.
- I can deal with them.
- Onlarla başa çıkabilirim.
- Did you want to meet with them?
- Onlarla tanışmak istedin mi?
- I had lunch with them.
- Onlarla öğle yemeği yedim.
- To tell the truth, I don't want to go with them.
- Doğrusunu söylemek gerekirse, onlarla gitmek istemiyorum.
- I'll be with them if I'm needed.
- Gerekli olursam onlarla olacağım.
- I'd like a word with them.
- Onlarla konuşmak istiyorum.
- Have you spoken with them?
- Onlarla konuştun mu?
- Go with them!
- Onlarla git!
- We are on good terms with them.
- Onlarla iyi ilişkilerimiz var.
- Why do I have to work with them?
- Neden onlarla çalışmak zorundayım?
- I often go fishing with them.
- Onlarla sık sık balığa giderim.
- Did you want to meet with them?
- Onlarla görüşmek mi istedin?
- I'll have to check with them.
- Onlara sormam gerekecek.
- I like being with them.
- Onlarla olmayı seviyorum.
- I have to go meet with them.
- Gidip onlarla buluşmalıyım.
- I met with them again.
- Onlarla tekrar bir araya geldim.
- Be patient with them.
- Onlara karşı sabırlı olun.
- I enjoy talking with them.
- Onlarla konuşmaktan zevk alıyorum.
- Did you speak with them?
- Onlarla konuştun mu?
- Where did you shake hands with them?
- Onlarla nerede el sıkıştın?
- I spent all day with them.
- Bütün günü onlarla geçirdim.
- I am very fond of Swedish food because I grew up with them.
- İsveç yemeklerini çok severim çünkü onlarla büyüdüm.
- Tell me what's wrong with them.
- Onların nesi olduğunu bana söyle.
- Let's check with them.
- Onlara danışalım.
- Why don't you sit with them?
- Neden onlarla oturmuyorsun?
- Go with them.
- Onlarla git.
- I want to speak with them.
- Onlarla konuşmak istiyorum.
- I couldn't stay there with them.
- Onlarla orada kalamadım.
- I spoke with them earlier today.
- Bugün onlarla erken konuştum.
- I can only discuss it with them.
- Bunu sadece onlarla tartışabilirim.
- I came with them.
- Onlarla geldim.
- I went surfing with them.
- Ben onlarla sörf yapmaya gittim.
- I'll stay with them.
- Onlarla kalacağım.
- I need to stay here with them.
- Burada onlarla kalmalıyım.
- Let's discuss the problem with them.
- Sorunu onlarla tartışalım.
- I tend to agree with them.
- Onlarla aynı fikirdeyim.
- I came here with them.
- Buraya onlarla geldim.
- I know what's wrong with them.
- Onların nesi olduğunu biliyorum.
- I'll have a talk with them.
- Onlarla konuşacağım.
- I think we should go with them.
- Bence onlarla gitmeliyiz.
- I can't deal with them anymore.
- Artık onlarla başa çıkamam.
- I shook hands with them.
- Onlarla el sıkıştım.
- I've spoken with them.
- Onlarla konuştum.
- Do I have to eat with them?
- Onlarla yemek zorunda mıyım?
- I need to talk with them.
- Onlarla konuşmam gerek.
- I'm not done with them.
- Onlarla işim bitmedi.
- I spend a lot of time with them.
- Onlarla çok zaman geçiririm.
- I met with them again.
- Onlarla tekrar karşılaştım.
- Do you want to go with them?
- Onlarla gitmek istiyor musun?
- Don't play poker with them.
- Onlarla poker oynama.
- I share everything with them.
- Onlarla her şeyi paylaşırım.
- Be patient with them.
- Onlara karşı sabırlı ol.
- I just don't agree with them.
- Ben sadece onlarla aynı fikirde değilim.
- We stayed with them all through the summer.
- Bütün yaz boyunca onlarla kaldık.
- What should I do with them?
- Onlarla ne yapmalıyım?
- Don't mess with them.
- Onlarla dalaşma.
- I just had breakfast with them.
- Az önce onlarla kahvaltı yaptım.
- Why can't you stay with them?
- Neden onlarla kalamıyorsun?
- I saw you in the park with them.
- Seni parkta onlarla gördüm.
- I have plans with them tonight.
- Bu gece onlarla planım var.
- I want you to stay with them.
- Onlarla kalmanı istiyorum.
- The boy was permitted to go with them.
- Çocuğun onlarla gitmesine izin verildi.
- I thought you left with them.
- Onlarla gittiğini sanıyordum.
- I'm coming with them.
- Ben onlarla geliyorum.
- I had a talk with them.
- Onlarla konuştum.
- I haven't spoken with them yet.
- Henüz onlarla konuşmadım.
- I still need to check with them.
- Yine de onlara sormalıyım.
- Has anybody spoken with them?
- Herhangi biri onlarla konuştu mu?
- I've got business with them.
- Onlarla işim var.
- I am very fond of Swedish food because I grew up with them.
- Onlarla büyüdüğüm için İsveç yemeklerine çok düşkünüm.
- I'm not through with them.
- Onlardan ayrılmadım.
- I can't get in touch with them.
- Onlarla temasa geçemem.
- I'll come with them.
- Onlarla geleceğim.
- Can we talk with them?
- Onlarla konuşabilir miyiz?
- Have you discussed it with them?
- Bunu onlarla tartıştın mı?
- I'm seriously annoyed with them.
- Onlara ciddi şekilde kızgınım.
- I met with them today.
- Bugün onlarla karşılaştım.
- I have dinner plans with them.
- Onlarla akşam yemeği planım var.
- Wait a minute… I think you should go with them.
- Bir dakika bekle. Sanırım onlarla gitmen gerekir.
- We want to talk with them.
- Onlarla konuşmak istiyoruz.
- Why didn't you go with them?
- Neden onlarla gitmedin?
- Will you go to Boston with them?
- Onlarla Boston'a gidecek misin?
- I love arguing with them.
- Onlarla tartışmayı seviyorum.
- I disagree with them.
- Ben onlarla aynı düşüncede değilim.
- Why are you so upset with them?
- Neden onlara bu kadar kızgınsın?
- She is playing poker with them.
- Onlarla poker oynuyor.
- She plays poker with them.
- Onlarla poker oynuyor.
- We will discuss the problem with them.
- Onlarla sorunu tartışacağız.
- We have broken off relations with them.
- Onlarla ilişkileri kopardık.
- I just don't agree with them.
- Onlarla aynı fikirde değilim.
- Please don't leave me with them.
- Lütfen beni onlarla bırakma.
- Do you have a problem with them?
- Onlarla ilgili bir sorunun var mı?
- I'm here with them.
- Onlarla buradayım.
- Deal with them.
- Onlarla anlaş.
- I want you to ride with them.
- Onlarla gitmeni istiyorum.
- We spent a lot of time with them.
- Onlarla çok zaman geçirdik.
- Let's check with them.
- Onlara soralım.
- Just be careful with them.
- Onlara dikkat et.
- Tom and Mary invited us to spend the weekend with them.
- Tom ve Mary hafta sonunu onlarla geçirmemiz için bizi davet etti.
- I know the reason why you were angry with them.
- Onlara kızma sebebini biliyorum.
- I went fishing with them.
- Onlarla balığa gittim.
- I knew I'd find you with them.
- Seni onlarla bulacağımı biliyordum.
- I totally agree with them.
- Onlarla tamamen aynı fikirdeyim.
- Have you spoken with them yet?
- Henüz onlarla konuşmadın mı?
- Why don't you go play with them?
- Neden gidip onlarla oynamıyorsun?
- I like working with them.
- Onlarla çalışmayı seviyorum.
- I should get in touch with them.
- Onlarla temasa geçmeliyim.
- I'll go with them.
- Onlarla gideceğim.
- I just had breakfast with them.
- Onlarla kahvaltı yaptım.
- Why bother having children if you don't spend any time with them?
- Onlarla hiç vakit geçirmeyeceksen neden çocuk sahibi olmaya zahmet ediyorsun?
- I used to live with them.
- Eskiden onlarla yaşardım.
- Did you agree with them?
- Onlarla aynı fikirde miydin?
- I'd like to go with them.
- Onlarla gitmek istiyorum.
- I'm going with them to Boston.
- Onlarla Boston'a gidiyorum.
- The Jacksons invited me to have dinner with them.
- Jacksonlar onlarla akşam yemeği yemem için beni davet etti.
- I'll dance with them.
- Onlarla dans edeceğim.
- I know what's wrong with them.
- Onların sorununun ne olduğunu biliyorum.
- Are you staying with them?
- Onlarla mı kalacaksın?
- The boy was permitted to go with them.
- Çocuğa, onlarla gitmesi için izin verildi.
- We decided to stay with them.
- Onlarla kalmaya karar verdik.
- We haven't been in communication with them.
- Onlarla iletişim kuramadık.
- Don't leave me alone with them.
- Beni onlarla yalnız bırakma.
- We delegated him to negotiate with them.
- Onlarla pazarlık yapması için onu görevlendirdik.
- Are you still working with them?
- Hâlâ onlarla mı çalışıyorsun?
- I want to have a word with them.
- Onlarla konuşmak istiyorum.
- Living with them isn't easy.
- Onlarla yaşamak kolay değil.
- What am I supposed to do with them?
- Onlarla ne yapmam gerekiyor?
- Go be with them.
- Git onlarla ol.
- I'd better go with them.
- Onlarla gitsem iyi olur.
- I carpool with them.
- Onlarla ortak araba kullanıyorum.
- I won't be going with them.
- Onlarla gitmeyeceğim.
- What should we do with them?
- Onlarla ne yapmalıyız?
- We need to meet with them.
- Onlarla görüşmeliyiz.
- We need to meet with them.
- Onlarla tanışmalıyım.
- I'm through with them.
- Onlardan ayrıldım.
- Who's with them now?
- Onların yanında şimdi kim var?
- I'm not having lunch with them.
- Onlarla öğle yemeği yemiyorum.
- We tried to come to a compromise with them.
- Onlarla uzlaşmaya çalıştık.
- I'm seriously annoyed with them.
- Onlara cidden kızgınım.
- I wish you could go with them.
- Keşke onlarla gidebilseydin.
- Why don't I stay with them?
- Neden onlarla kalmıyorum?
- Let me talk with them.
- Onlarla konuşmama izin ver.
- I'll ride with them.
- Onlarla gideceğim.
- I spent Monday with them.
- Pazartesi gününü onlarla geçirdim.
- I'm going to Boston with them.
- Onlarla Boston'a gidiyorum.
- Stay with them for a moment.
- Bir dakikalığına onlarla kal.
- What you do with them is up to you.
- Onlarla ne yapacağınıza siz karar verin.
- I need to speak with them.
- Onlarla konuşmam gerekiyor.
- You don't have to go with them.
- Onlarla gitmek zorunda değilsin.
- We should've stayed with them.
- Onlarla kalmalıydık.
- I once went to Boston with them.
- Bir keresinde onlarla Boston'a gitmiştim.
- Just talk with them.
- Sadece onlarla konuş.
- I had a long talk with them.
- Onlarla uzun bir konuşma yaptım.
- We'll discuss the problem with them tomorrow.
- Sorunu onlarla yarın ele alacağız.
- I just talked with them.
- Az önce onlarla konuştum.
- I tried to reason with them.
- Onlarla mantık çerçevesinde konuşmaya çalıştım.
- I want to be with them.
- Onlarla olmak istiyorum.
- I must speak with them.
- Onlarla konuşmalıyım.
- I didn't speak with them.
- Onlarla konuşmadım.
- I thought you lived with them.
- Onlarla yaşadığını düşündüm.
- What was the matter with them?
- Onların sorunu neydi?
- Let me talk with them.
- Bırak onlarla konuşayım.
- Afterwards, I did not speak with them.
- Daha sonra, onlarla konuşmadım.
- I'm working with them now.
- Artık onlarla çalışıyorum.
- You're staying with them, right?
- Onlarla kalıyorsun, değil mi?
- Check with them.
- Onlara danış.
- I'm good friends with them.
- Onlarla iyi arkadaşım.
- What's the matter with them?
- Onların nesi var?
- I always speak French with them.
- Onlarla her zaman Fransızca konuşurum.
- I'll stick with them.
- Onlarla kalacağım.
- We had fun with them.
- Onlarla eğlendik.
- Are you going to sit with them?
- Onlarla oturacak mısın?
- I talked with them.
- Onlarla konuştum.
- I'd hoped to speak with them.
- Onlarla konuşmayı umuyordum.
- I've already spoken with them.
- Onlarla çoktan konuştum.
- We can deal with them.
- Onlarla başa çıkabiliriz.
- I live with them.
- Onlarla yaşıyorum.
- I think I'd better go with them.
- Sanırım onlarla gitsem iyi olur.
- Has anybody spoken with them?
- Onlarla konuşan oldu mu?
- No one wanted to be seen with them.
- Kimse onlarla görünmek istemedi.
- I need to have a word with them.
- Onlarla konuşmam gerek.
- I don't want to play with them.
- Onlarla oynamak istemiyorum.
- I'll discuss it with them.
- Bunu onlarla tartışacağım.
- I enjoy spending time with them.
- Onlarla zaman geçirmekten zevk alıyorum.
- I'm going to Boston with them.
- Onlarla Boston'a gideceğim.
- I'll be with them if I'm needed.
- Bana ihtiyaç duyulursa onlarla olacağım.
- I can't come with them.
- Onlarla gelemem.
- We'll share our food with them.
- Yiyeceğimizi onlarla paylaşacağız.
- What have you done with them?
- Onlara ne yaptın?
- I enjoyed working with them.
- Onlarla çalışmaktan keyif aldım.
- I'll be with them.
- Onlarla olacağım.
- I've already spoken with them.
- Ben zaten onlarla konuştum.
- I wonder what's wrong with them.
- Onların nesi olduğunu merak ediyorum.
- I went to Boston with them.
- Onlarla Boston'a gittim.
- I have to check with them first.
- Önce onlara danışmak zorundayım.
- What's up with them?
- Onların nesi var?
- I was just talking with them.
- Sadece onlarla konuşuyordum.
- We haven't had any problems with them at all.
- Onlarla hiç sorun yaşamadık.
- We tried to speak with them.
- Onlarla konuşmaya çalıştık.
- Why bother having children if you don't spend any time with them?
- Onlarla zaman geçirmeyeceksen çocuk yapmaya ne gerek var?
- After an hour, I parted with them and came back.
- Bir saat sonra, ben onlardan ayrıldım ve geri geldim.
- Have you discussed it with them?
- Onlarla bunu konuştun mu?
- I had nothing in common with them.
- Onlarla hiçbir ortak noktam yoktu.
- I know the reason why he was angry with them.
- Onlara kızma sebebini biliyorum.
- Be careful with them.
- Onlara dikkat edin.
- Stay with them.
- Onlarla kal.
- I'll stick with them.
- Onlara bağlı kalacağım.
- Did you have fun with them?
- Onlarla eğlendin mi?
- Stay here with them.
- Burada onlarla kal.
- I was out last night with them.
- Dün gece onlarla dışarıdaydım.
- How is it going with them?
- Onlarla nasıl gidiyor?
- You don't have to chat with them.
- Onlarla sohbet etmek zorunda değilsin.
- Tom is with them.
- Tom onlarla.
- What's up with them?
- Onların neyi var?
- I don't want to eat with them.
- Onlarla yemek yemek istemiyorum.
- I discussed it with them.
- Bunu onlarla tartıştım.
- Let's discuss the problem with them.
- Onlarla sorunu tartışalım.
- What was wrong with them?
- Onlarla ilgili yanlış olan neydi?
- She plays poker with them.
- Onlarla poker oynar.
- Do you have classes with them?
- Onlarla dersin var mı?
- Be careful with them.
- Onlara dikkat et.
- I'll meet with them.
- Onlarla görüşeceğim.
- I need to stay here with them.
- Onlarla burada kalmalıyım.
- We'll stay with them.
- Onlarla kalacağız.
- I had an argument with them.
- Onlarla tartışmaya girdim.
- I went to college with them.
- Üniversiteye onlarla gittim.
- I thought I'd go with them.
- Ben de onlarla giderim diye düşünmüştüm.
- We've broken off relations with them.
- Onlarla ilişkimizi kestik.
- I am not ashamed to be seen with them.
- Onlarla görünmekten utanmıyorum.
- I can only discuss it with them.
- Bunu sadece onlarla konuşabilirim.
- Do I have to eat with them?
- Onlarla yemek yemek zorunda mıyım?
- My association with them didn't last long.
- Onlarla ortaklığım uzun sürmedi.
- I don't want to go with them.
- Onlarla gitmek istemiyorum.
- Stay with them in this room.
- Bu odada onlarla kal.
- The police demanded that he go with them.
- Polis onlarla gitmesini istedi.
- I went to the beach with them.
- Onlarla sahile gittim.
- I know what happened with them.
- Onlara ne olduğunu biliyorum.
- You should be careful with them.
- Onlara dikkat etmelisin.
- We wanted to celebrate with them.
- Biz onlarla kutlamak istedik.
- People who want to share their religious views with you almost never want you to share yours with them.
- Dini görüşlerini sizinle paylaşmak isteyen insanlar neredeyse hiçbir zaman sizinkileri onlarla paylaşmanızı istemezler.
- I'm honored to work with them.
- Onlarla çalışmaktan onur duyuyorum.
- We'd like to speak with them.
- Onlarla konuşmak istiyoruz.
- I'm going to work with them.
- Onlarla çalışacağım.
- I can't get in touch with them.
- Onlarla temasa geçemiyorum.
- I must talk with them.
- Onlarla konuşmalıyım.
- I'd like to speak with them.
- Onlarla konuşmak istiyorum.
- Did you get in touch with them?
- Onlarla temasa geçtin mi?
- I didn't go with them.
- Onlarla gitmedim.
- I want to speak with them now.
- Onlarla şimdi konuşmak istiyorum.
- I share everything with them.
- Onlarla her şeyi paylaşıyorum.
- I'm through with them.
- Onlarla işim bitti.
- You need to go with them now.
- Şimdi onlarla gitmelisin.
- What you do with them is up to you.
- Onlarla ne yapacağın sana bağlı.
- We'll talk with them on Monday.
- Pazartesi günü onlarla konuşacağız.
- If you want to go with them, you must hurry.
- Onlarla gitmek istiyorsan acele etmelisin.
- Can I go with them?
- Onlarla gidebilir miyim?
- Afterwards, I did not speak with them.
- Daha sonra onlarla konuşmadım.
- Is something wrong with them?
- Onlarla ilgili bir sorun mu var?
- I thought I'd go with them.
- Onlarla gideceğimi düşündüm.
- We want to work with them.
- Biz onlarla çalışmak istiyoruz.
- Can I go with them?
- Ben de onlarla gidebilir miyim?
- I've tried to reason with them.
- Onlarla mantık çerçevesinde konuşmaya çalıştım.
- I went surfing with them.
- Ben de onlarla sörf yapmaya gittim.
- What was wrong with them?
- Onların ne oldu?
- I used to work with them.
- Eskiden onlarla çalışırdım.
- Do you know what's wrong with them?
- Onların sorununun ne olduğunu biliyor musun?
- I checked with them.
- Onlara danıştım.
- I'm considering going with them.
- Onlarla gitmeyi düşünüyorum.
- Sami doesn't agree with them.
- Sami onlarla hemfikir değil.
- Don't associate with them.
- Onlarla ilişki kurma.
- Will you help me with them?
- Bana onlar konusunda yardım eder misin?
- I know the reason why she is angry with them.
- Onlara kızma sebebini biliyorum.
- I'll meet with them.
- Onlarla buluşacağım.
- Stay with them for a moment.
- Bir an için onlarla kal.
- I'm not sharing this with them.
- Bunu onlarla paylaşmayacağım.
- I don't want to eat with them.
- Onlarla yemek istemiyorum.
- I miss talking with them.
- Onlarla konuşmayı özlüyorum.
- I play basketball with them.
- Onlarla basketbol oynarım.
- I'm here with them.
- Ben onlarla buradayım.
- I've been in contact with them.
- Onlarla iletişim halindeydim.
- I had dinner with them.
- Onlarla akşam yemeği yedim.
- I spoke with them earlier today.
- Bugün erken saatlerde onlarla konuştum.
- I thought you'd gone with them.
- Onlarla gittiğini sanıyordum.
- I have to check with them first.
- Önce onlara sormalıyım.
- I spoke with them today.
- Bugün onlarla konuştum.
- Why are you so upset with them?
- Neden onlara bu kadar kızgınsınız?
- I want to go with them.
- Onlarla gitmek istiyorum.
- Have you checked this with them?
- Bunu onlara danıştın mı?
- I'll take it up with them.
- Onlarla konuşacağım.
- I need a word with them.
- Onlarla konuşmam gerekiyor.
- The Tanakas invited me to dine with them.
- Tanaka ailesi onlarla yemek yemem için beni davet etti.
- She had a happy time with them.
- Onlarla mutlu zaman geçirdi.
- Let me have a minute with them.
- Onlarla bir dakika görüşeyim.
- Everyone agrees with them.
- Herkes onlarla aynı fikirde.
- I have dinner plans with them.
- Onlarla akşam yemeği planlarım var.
- I know the reason why you are angry with them.
- Onlara kızma sebebini biliyorum.
- I want to stay with them.
- Onlarla kalmak istiyorum.
- I'll talk with them.
- Onlarla konuşacağım.
- I have no quarrel with them.
- Onlarla hiç kavga etmiyorum.
- Were you with them that evening?
- O akşam onlarla mıydın?
- What should I do with them?
- Onlarla ne yapmam gerek?
- Tom wanted Mary to ask John if he was planning to go to Boston with them.
- Tom, Mary'den John'a onlarla Boston'a gitmeyi planlayıp planlamadığını sormasını istedi.
- Is everything OK with them?
- Onlarla her şey yolunda mı?
- I've already spoken with them.
- Onlarla önceden konuştum.
- I couldn't stay there with them.
- Orada onlarla kalamazdım.
- I'd like to stay here with them.
- Ben onlarla burada kalmak istiyorum.
- I want to talk with them alone.
- Onlarla yalnız konuşmak istiyorum.
- I have to go meet with them.
- Onlarla buluşmaya gitmek zorundayım.
- I keep in touch with them.
- Onlarla teması sürdürüyorum.
- You have to hurry if you want to go with them.
- Onlarla gitmek istiyorsan acele etmelisin.
- May I speak with them?
- Onlarla konuşabilir miyim?
- Let me have a talk with them.
- Onlarla konuşmama izin ver.
- I get along well with them.
- Onlarla iyi geçinirim.
- I'm going with them.
- Onlarla gidiyorum.
- Let me have a minute with them.
- Onlarla bir dakika konuşayım.
- We will discuss the problem with them.
- Sorunu onlarla tartışacağız.
- I'm not through with them.
- Onlarla işim bitmedi.
- Don't get rough with them.
- Onlara sert davranma.
- I'll meet with them tonight.
- Bu gece onlarla buluşacağım.
- I keep in touch with them.
- Onlarla iletişim halindeyim.
- I'd like you to meet with them.
- Onlarla görüşmeni istiyorum.
- Can't we go with them?
- Onlarla gidemez miyiz?
- Why can't you stay with them?
- Neden onlarla kalamazsın?
- I'm furious with them.
- Onlara çok kızgınım.
- I went to college with them.
- Onlarla üniversiteye gittim.
- Have you checked this with them?
- Bunu onlarla kontrol ettin mi?
- Don't put me in the same class with them.
- Beni onlarla aynı sınıfa koyma.
- We should be there with them.
- Orada onlarla olmalıyız.
- Are you staying with them?
- Onlarla kalıyor musun?
- I'm studying with them.
- Onlarla çalışıyorum.
- I like living with them.
- Onlarla yaşamayı seviyorum.
- Do you want me to go with them?
- Onlarla gitmemi istiyor musun?
- I hitched a ride with them.
- Onlarla otostop çektim.
- I'm inclined to agree with them.
- Onlarla aynı fikirdeyim.
- I'm staying with them.
- Onlarla kalıyorum.
- I shook hands with them.
- Onlarla tokalaştım.
- I could go with them.
- Onlarla gidebilirdim.
- We want to work with them.
- Onlarla çalışmak istiyoruz.
- I'll stick with them.
- Onlarla devam edeceğim.
- Tom and his friends asked me to come with them.
- Tom ve arkadaşları onlarla gelmemi rica etti.
- I spoke with them.
- Onlarla konuştum.
- Let me go with them.
- Ben de onlarla gideyim.
- We sought to come to terms with them.
- Onlarla uzlaşmaya çalıştık.
- I met with them today.
- Bugün onlarla görüştüm.
- Do you want to work with them?
- Onlarla çalışmak ister misin?
- I have lunch plans with them.
- Onlarla öğle yemeği planım var.
- I get along well with them.
- Onlarla iyi anlaşıyorum.
- I want you to work with them.
- Onlarla çalışmanı istiyorum.
- I'll take it up with them.
- Onlarla halledeceğim.
- I had a chat with them.
- Onlarla muhabbet ettim.
- I should've stayed with them.
- Onlarla kalmalıydım.
- We'll discuss the problem with them.
- Onlarla sorunu tartışacağız.
- I'm going to go with them.
- Ben onlarla gideceğim.
- I'd like to stay here with them.
- Burada onlarla kalmak istiyorum.
- Tell me what's wrong with them.
- Onlarda ne sorun olduğunu söyle.
- Were you flirting with them?
- Onlarla flört mü ediyordun?
- Instead of her, her sister went with them.
- Onun yerine ablası onlarla gitti.
- Were you with them that night?
- O gece onlarla mıydın?
- Was Tom with them?
- Tom onlarla mıydı?
- Thanks for staying with them.
- Onlarla kaldığın için teşekkürler.
- Why do you stay with them?
- Neden onlarla kalıyorsun?
- I didn't come with them.
- Onlarla gelmedim.
- I spent a lot of time with them.
- Onlarla çok zaman geçirdim.
- I came here with them.
- Onlarla buraya geldim.
- We'll share our food with them.
- Yemeğimizi onlarla paylaşacağız.
- What did you do with them?
- Onlarla ne yaptın?
- Where did you shake hands with them?
- Onlarla nerede tokalaştın?
- I agree with them that we should try again.
- Tekrar denememiz gerektiği konusunda onlarla aynı fikirdeyim.
- I enjoy spending time with them.
- Onlarla vakit geçirmekten hoşlanıyorum.
- We tried to compromise with them.
- Onlarla uzlaşmaya çalıştık.
- I share an apartment with them.
- Onlarla aynı daireyi paylaşıyorum.
- He plays poker with them.
- Onlarla poker oynuyor.
- Do you work with them?
- Onlara çalışır mısın?
- Are you very keen about going with them?
- Onlarla gitmeye çok istekli misin?
- I'm going to stay with them.
- Onlarla kalacağım.
- We'll discuss the problem with them tomorrow.
- Sorunu yarın onlarla tartışacağız.
- I don't live with them.
- Onlarla yaşamıyorum.
- I need a word with them.
- Onlarla konuşmam lazım.
- I think I'd better go with them.
- Onlarla gitsem iyi olur.
- Did you speak with them?
- Onlarla konuştunuz mu?
- What's the matter with them?
- Onların neyi var?
- We should be with them.
- Onlarla olmalıyız.
- Have you ever worked with them?
- Onlarla hiç çalıştın mı?
- I heard you arguing with them.
- Onlarla tartıştığını duydum.
- I'd hoped to speak with them.
- Onlarla konuşmayı ümit etmiştim.
- I have plans with them tonight.
- Bu gece onlarla planlarım var.
- I'm not sharing this with them.
- Bunu onlarla paylaşmıyorum.
- Why didn't you stay with them?
- Neden onlarla kalmadın?
- Why don't you go with them?
- Neden onlarla gitmiyorsun?
- I'm sticking with them.
- Ben onlara takılıyorum.
- I grew up with them.
- Ben onlarla büyüdüm.
- Do you want me to go with them?
- Onlarla gitmemi ister misin?
- I just talked with them.
- Onlarla yeni konuştum.
- He broke relations with them.
- Onlarla ilişkisini kesti.
- Tom and Mary invited us to spend the weekend with them.
- Tom ve Mary hafta sonunu onlarla geçirmemiz için bizi davet ettiler.
Show More (581)
|
|
- So we are also working with them.
- Dolayısıyla biz de onlarla birlikte çalışıyoruz.
- Our thoughts are very much with them at this particular time.
- Bu özel zamanda düşüncelerimiz büyük ölçüde onlarla birlikte.
- With them come others who are not being persecuted but who are attracted by the level of prosperity in Europe.
- Onlarla birlikte zulüm görmeyen ama Avrupa'daki refah seviyesinin cazibesine kapılan başkaları da geliyor.
- Our heart is with them at this time.
- Kalbimiz şu anda onlarla birlikte.
- We will be with them as they go down this road.
- Bu yolda ilerlerken onlarla birlikte olacağız.
- We worked together with them at Doha.
- Doha'da onlarla birlikte çalıştık.
- Our heart is with them at this time.
- Şu anda kalbimiz onlarla birlikte.
- With them, here as I did there, I have rejected the outcome of this summit.
- Onlarla birlikte, orada yaptığım gibi burada da, bu zirvenin sonucunu reddettim.
- They have come a long way and we are continuing to work with them under the special programme for them.
- Uzun bir yol kat ettiler ve biz de onlara yönelik özel program kapsamında onlarla birlikte çalışmaya devam ediyoruz.
- We will work with them and are of course already in contact with them, as this makes sense.
- Onlarla birlikte çalışacağız ve elbette bu mantıklı olduğu için onlarla zaten temas halindeyiz.
- I wish to work with them rather than against them and hope that you share this view.
- Onlara karşı değil, onlarla birlikte çalışmak istiyorum ve sizin de bu görüşü paylaştığınızı umuyorum.
- With them, here as I did there, I have rejected the outcome of this summit.
- Onlarla birlikte, orada yaptığım gibi burada da bu zirvenin sonucunu reddettim.
- With them come others who are not being persecuted but who are attracted by the level of prosperity in Europe.
- Onlarla birlikte zulüm görmeyen ama Avrupa'daki refah seviyesinden etkilenen başkaları da geliyor.
- This does not mean reforming against the actors, but to make these sectors develop in conjunction with them.
- Bu, aktörlere karşı reform yapmak değil, bu sektörlerin onlarla birlikte gelişmesini sağlamak anlamına gelmektedir.
- Whatever is taught well to children stays with them throughout their lives.
- Çocuklara iyi öğretilen her şey hayatları boyunca onlarla birlikte kalır.
- God led Israel through the wilderness by an Angel, who was constantly with them by day and night.
- Tanrı İsrail'i çölde, gece gündüz sürekli onlarla birlikte olan bir Melek aracılığıyla yönlendirdi.
- God led Israel through the wilderness by an Angel, who was constantly with them by day and night.
- Tanrı, gece gündüz sürekli onlarla birlikte olan bir Melek aracılığıyla İsrail'i çölden geçirdi.
- All things change, and we also change with them.
- Her şey değişir ve biz de onlarla birlikte değişiriz.
- I used to work with them.
- Onlarla birlikte çalışırdım.
- I grew up with them.
- Onlarla birlikte büyüdüm.
- I want to be with them.
- Onlarla birlikte olmak istiyorum.
- I like to work with them.
- Onlarla birlikte çalışmak istiyorum.
- I spent all day yesterday with them.
- Dün bütün günü onlarla birlikte geçirdim.
- I was with them.
- Onlarla birlikteydim.
- I'm going to work with them.
- Onlarla birlikte çalışacağım.
- I thought you left with them.
- Onlarla birlikte ayrıldığını düşündüm.
- Were you with them that night?
- O gece onlarla birlikte miydin?
- I often go fishing with them.
- Ben sık sık onlarla birlikte balık tutmaya giderim.
- I thought you were with them.
- Onlarla birlikte olduğunu sanıyordum.
- I spent the weekend with them.
- Hafta sonunu onlarla birlikte geçirdim.
- Did you ever work with them?
- Hiç onlarla birlikte çalıştın mı?
- You have to hurry if you want to go with them.
- Onlarla birlikte gitmek istiyorsan acele etmelisin.
- My association with them didn't last long.
- Onlarla birlikteliğim uzun sürmedi.
- We stayed with them all through the summer.
- Bütün yaz boyunca onlarla birlikte kaldık.
- I'm with them now.
- Ben şimdi onlarla birlikteyim.
- I need some time with them.
- Onlarla birlikte biraz zamana ihtiyacım var.
- We wanted to celebrate with them.
- Onlarla birlikte kutlamak istedik.
- A party of scientists were on board with them.
- Bir grup bilim adamı da onlarla birlikteydi.
- I'll work with them.
- Onlarla birlikte çalışacağım.
- I was with them this afternoon.
- Bu öğleden sonra onlarla birlikteydim.
- A party of scientists were on board with them.
- Bir grup bilim adamı onlarla birlikte gemideydi.
- Are you still working with them?
- Hâlâ onlarla birlikte çalışıyor musun?
- Have you ever worked with them?
- Hiç onlarla birlikte çalıştın mı?
- We should be there with them.
- Onlarla birlikte orada olmalıyız.
- Do you work with them?
- Onlarla birlikte çalışır mısın?
- I spend a lot of time with them.
- Onlarla birlikte çok zaman geçiririm.
- Who's with them now?
- Şimdi kim onlarla birlikte?
- I watched a movie with them.
- Onlarla birlikte bir film izledim.
- I've been hunting with them.
- Onlarla birlikte avlanıyorum.
- I'm working with them now.
- Şimdi onlarla birlikte çalışıyorum.
- Go be with them.
- Onlarla birlikte olmaya git.
- No one wanted to be seen with them.
- Hiç kimse onlarla birlikte görülmek istemedi.
- I was with them last week.
- Geçen hafta onlarla birlikteydim.
- I've been shopping with them.
- Onlarla birlikte alışveriş yapıyordum.
- Why do I have to work with them?
- Neden onlarla birlikte çalışmak zorundayım?
- You must not go there with them.
- Onlarla birlikte oraya gitmemelisin.
- I was there with them.
- Orada onlarla birlikteydim.
- Why were you with them?
- Neden onlarla birlikteydin?
- I want you to ride with them.
- Onlarla birlikte gitmeni istiyorum.
- I've worked with them.
- Onlarla birlikte çalıştım.
- I was out last night with them.
- Dün gece onlarla birlikte dışarıdaydım.
- I want you to work with them.
- Onlarla birlikte çalışmanı istiyorum.
- I saw you with them last Monday.
- Geçen pazartesi seni onlarla birlikte gördüm.
- I was with them last night.
- Dün gece onlarla birlikteydim.
- I was there with them.
- Onlarla birlikte oradaydım.
- Do you want to work with them?
- Onlarla birlikte çalışmak ister misin?
- I saw you in the park with them.
- Seni onlarla birlikte parkta gördüm.
- Things change from time to time, and one should change with them.
- Her şey ara ara değişir, insan da onlarla birlikte değişmelidir.
- I'd like to work with them.
- Onlarla birlikte çalışmak istiyorum.
- I've seen you with them.
- Seni onlarla birlikte gördüm.
- Tom isn't with them.
- Tom onlarla birlikte değil.
- Tom is with them.
- Tom onlarla birlikte.
- I'm with them now.
- Şimdi onlarla birlikteyim.
- I enjoyed working with them.
- Onlarla birlikte çalışmaktan zevk alıyordum.
- We spent a lot of time with them.
- Biz onlarla birlikte çok zaman geçirdik.
- I was with them for an hour.
- Bir saattir onlarla birlikteydim.
- Why aren't you with them?
- Neden onlarla birlikte değilsin?
- I can't work with them.
- Onlarla birlikte çalışamam.
- I knew I'd find you with them.
- Seni onlarla birlikte bulacağımı biliyordum.
- I've never worked with them.
- Asla onlarla birlikte çalışmadım.
- Go with them!
- Onlarla birlikte git!
- I went to high school with them.
- Onlarla birlikte liseye gittim.
- Things change from time to time, and one should change with them.
- İşler zaman zaman değişir ve insan da onlarla birlikte değişmeli.
- I know you're working with them.
- Onlarla birlikte çalıştığını biliyorum.
- I'm honored to work with them.
- Onlarla birlikte çalışmaktan onur duyuyorum.
- I was with them for an hour.
- Bir saat boyunca onlarla birlikteydim.
- I like working with them.
- Onlarla birlikte çalışmayı seviyorum.
- I was with them all day.
- Bütün gün onlarla birlikteydim.
- What have you done with them?
- Onlarla birlikte ne yaptın?
- What should we do with them?
- Onlarla birlikte ne yapmalıyız?
- I spent a lot of time with them.
- Onlarla birlikte çok zaman geçirdim.
- There's someone with them.
- Onlarla birlikte birisi var.
Show More (89)
|
