1 |
worldwide |
dünya çapında |
adv. |
|
- The company claims to have a 32 per cent worldwide market share.
- Şirket dünya çapında yüzde 32'lik bir pazar payına sahip olduğunu iddia ediyor.
- Worldwide burden sharing is necessary if we really want to make progress in the fight against climate change.
- İklim değişikliği ile mücadelede gerçekten ilerleme kaydetmek istiyorsak dünya çapında yük paylaşımı gereklidir.
- But my question is, then, whether the agreements for classifying airports apply worldwide?
- Ancak benim sorum, havalimanlarının sınıflandırılmasına ilişkin anlaşmaların dünya çapında geçerli olup olmadığıdır?
- We must reach agreements and enshrine them in international law so that privacy is protected worldwide.
- Mahremiyetin dünya çapında korunması için anlaşmalara varmalı ve bunları uluslararası hukukta güvence altına almalıyız.
- We want to assume a favourable position worldwide in the Information Society.
- Bilgi Toplumunda dünya çapında avantajlı bir konuma gelmek istiyoruz.
- After all, aviation is a worldwide market.
- Neticede havacılık dünya çapında bir pazardır.
- We cannot wait for a worldwide regulation in the environmental field.
- Çevre alanında dünya çapında bir düzenleme için bekleyemeyiz.
- This will probably lead to the worldwide application of the IMO forms.
- Bu muhtemelen IMO formlarının dünya çapında uygulanmasına yol açacaktır.
- This is particularly necessary given the growing worldwide trend towards producing food by artificial means.
- Yapay yollarla gıda üretmeye yönelik dünya çapında artan eğilim göz önüne alındığında bu özellikle gereklidir.
- The recognition as such will persuade many to join a modern and new worldwide WTO.
- Bu şekilde tanınması, pek çok kişiyi modern ve dünya çapında yeni bir DTÖ'ye katılmaya ikna edecektir.
- The US needs to interrogate these individuals as it is an essential part of the worldwide struggle against terrorism.
- ABD'nin bu kişileri sorgulaması dünya çapında terörizmle mücadelenin önemli bir parçasıdır.
- We do not have to wait until worldwide consensus is reached regarding harmonised testing procedures.
- Uyumlaştırılmış test prosedürleri konusunda dünya çapında bir mutabakata varılmasını beklemek zorunda değiliz.
- Worldwide burden sharing is necessary if we really want to make progress in the fight against climate change.
- İklim değişikliğiyle mücadelede gerçekten ilerleme kaydetmek istiyorsak dünya çapında yük paylaşımı gereklidir.
- That is why it requires a worldwide response.
- Bu nedenle dünya çapında bir müdahale gerektirmektedir.
- Worldwide, we are becoming increasingly connected and dependent on one another.
- Dünya çapında birbirimize giderek daha bağlı ve bağımlı hale geliyoruz.
- That is the highest rate recorded worldwide.
- Bu, dünya çapında kaydedilen en yüksek orandır.
- That day is the point of reference for the worldwide fight against so-called international terrorism.
- O gün, sözde uluslararası terörizme karşı dünya çapında verilen mücadelenin referans noktasıdır.
- There is no worldwide consensus in favour of banning anti-vehicle mines.
- Anti-araç mayınlarının yasaklanması konusunda dünya çapında bir fikir birliği yoktur.
- We want to assume a favourable position worldwide in the Information Society.
- Bilgi Toplumunda dünya çapında avantajlı bir konum elde etmek istiyoruz.
- We cannot wait for a worldwide regulation in the environmental field.
- Çevre alanında dünya çapında bir düzenleme yapılmasını bekleyemeyiz.
- Worldwide, there are some 260 reservoirs that are shared by various countries.
- Dünya çapında, çeşitli ülkeler tarafından paylaşılan yaklaşık 260 rezervuar bulunmaktadır.
- This is a truly worldwide issue.
- Bu gerçekten dünya çapında bir mesele.
- Questions of safety and liability must, as far as possible, be dealt with on a worldwide basis.
- Güvenlik ve sorumluluk konuları mümkün olduğunca dünya çapında ele alınmalıdır.
- The findings of our mission have been widely discussed, both worldwide and within Nigeria.
- Misyonumuzun bulguları hem dünya çapında hem de Nijerya içinde geniş bir şekilde tartışıldı.
- The Socialists have always formed part of a movement for worldwide peace.
- Sosyalistler her zaman dünya çapında barış hareketinin bir parçasını oluşturmuşlardır.
- The first question concerns the proposal to create a worldwide Socrates programme.
- İlk soru, dünya çapında bir Socrates programı oluşturma önerisiyle ilgilidir.
- The grants are aimed at promoting respect for human rights and democracy worldwide.
- Hibeler dünya çapında insan hakları ve demokrasiye saygıyı teşvik etmeyi amaçlamaktadır.
- Funds for this cause have already been cut back worldwide.
- Bu amaç için ayrılan fonlar dünya çapında şimdiden kesilmiştir.
- After all, the Internet is a worldwide phenomenon, and its improper use is best tackled worldwide.
- Ne de olsa internet dünya çapında bir olgu ve yanlış kullanımıyla en iyi dünya çapında mücadele edilebilir.
- Will we go into action worldwide?
- Dünya çapında eyleme geçecek miyiz?
- It has not been agreed worldwide that we will put an end to the loss of biodiversity by 2010.
- 2010 yılına kadar biyolojik çeşitlilik kaybına son vereceğimiz konusunda dünya çapında bir mutabakata varılmamıştır.
- These are practical measures in relation to which the Council and the Commission must achieve a worldwide commitment.
- Bunlar, Konsey ve Komisyon'un dünya çapında bir taahhütte bulunması gereken pratik tedbirlerdir.
- The intention was to add a reference to a worldwide tax on CO2 emissions.
- Amaç, CO2 emisyonlarına yönelik dünya çapında bir vergiye atıfta bulunmaktı.
- However, there is a need for standards which apply universally and worldwide.
- Ancak, evrensel ve dünya çapında geçerli olan standartlara ihtiyaç vardır.
- The grants are aimed at promoting respect for human rights and democracy worldwide.
- Hibeler, dünya çapında insan hakları ve demokrasiye saygıyı teşvik etmeyi amaçlamaktadır.
- Economic processes have an impact worldwide.
- Ekonomik süreçler dünya çapında bir etkiye sahiptir.
- This convention aims to put in place worldwide tobacco product standards.
- Bu sözleşme, dünya çapında tütün ürünleri standartlarını yürürlüğe koymayı amaçlamaktadır.
- He has been at the centre of moves towards the worldwide coordination of competition policy and enforcement.
- Rekabet politikası ve uygulamasının dünya çapında koordinasyonuna yönelik hareketlerin merkezinde yer almıştır.
- The first question concerns the proposal to create a worldwide Socrates programme.
- İlk soru, dünya çapında bir Socrates programı oluşturulması önerisiyle ilgilidir.
- For this purpose, the Worldwide W3C Consortium has drafted guidelines.
- Bu amaçla, Dünya Çapında W3C Konsorsiyumu kılavuzlar hazırlamıştır.
- The Commission is one of the chief administrators of development money worldwide.
- Komisyon, dünya çapında kalkınma parasının başlıca idarecilerinden biridir.
- The core business of the company is the development and worldwide marketing of decorative home lighting.
- Firmanın ana faaliyet alanı, dekoratif ev aydınlatmasının geliştirilmesi ve dünya çapında pazarlanmasıdır.
- The core business of the company is the development and worldwide marketing of decorative home lighting.
- Şirketin ana faaliyet alanı, dekoratif ev aydınlatmasının geliştirilmesi ve dünya çapında pazarlanmasıdır.
- Lemon balm belongs to the mint family and is found worldwide.
- Melisa nane ailesine aittir ve dünya çapında bulunur.
- Internet marketing is a popular technique that can make your business worldwide and productive.
- İnternet pazarlaması, işinizi dünya çapında ve üretken hale getirebilecek popüler bir tekniktir.
- I agree this should be a worldwide policy.
- Bunun dünya çapında bir politika olması gerektiğine katılıyorum.
- The core business of the company is the development and worldwide marketing of decorative home lighting.
- Şirketin ana faaliyet alanı dekoratif ev aydınlatmasının geliştirilerek dünya çapında pazarlanmasıdır.
- This is a problem worldwide.
- Bu dünya çapında bir problemdir.
- This is a problem worldwide.
- Bu dünya çapında bir sorundur.
- Piracy is a problem worldwide.
- Korsanlık dünya çapında bir sorundur.
- We ship worldwide.
- Dünya çapında gönderim yapıyoruz.
- Turpan grapes are famous worldwide.
- Turpan üzümleri dünya çapında ünlüdür.
- The architect achieved worldwide fame.
- Mimar dünya çapında bir üne kavuştu.
- Violence against women is one of the most frequent violations of human rights worldwide.
- Kadına yönelik şiddet, dünya çapında en sık rastlanan insan hakları ihlallerinden biridir.
- Same sex marriage is now legal in 20 countries worldwide, including Ireland as of yesterday.
- Aynı cinsiyetten evlilikler dün itibariyle İrlanda da dahil olmak üzere dünya çapında 20 ülkede yasal hale gelmiştir.
- The Worldwide Web was invented by Tim Berners-Lee in 1989.
- Dünya çapında Web, 1989 yılında Tim Berners-Lee tarafından icat edildi.
- Tolstoy achieved worldwide fame.
- Tolstoy, dünya çapında üne kavuştu.
- Water pollution is a problem worldwide.
- Su kirliliği dünya çapında bir sorundur.
- Piracy is a problem worldwide.
- Korsanlık dünya çapında bir sorun.
- Water pollution is a problem worldwide.
- Su kirliliği dünya çapında bir sorun.
- How many languages are spoken worldwide?
- Dünya çapında kaç dil konuşulur?
- The epidemic spread worldwide.
- Salgın dünya çapında yayıldı.
- The architect achieved worldwide fame.
- Mimar dünya çapında ün kazandı.
- It's a worldwide problem.
- Dünya çapında bir sorun.
- The government's actions were condemned worldwide.
- Hükümetin eylemleri dünya çapında kınandı.
- Obesity is a problem worldwide.
- Obezite, dünya çapında bir sorundur.
- It's a worldwide problem.
- Bu dünya çapında bir sorun.
- Violence against women is one of the most frequent violations of human rights worldwide.
- Kadına şiddet dünya çapında sıkça yaşanan insan hakları ihlallerindendir.
- The government's actions were condemned worldwide.
- Hükümetin etkinlikleri dünya çapında kınandı.
- Tolstoy achieved worldwide fame.
- Tolstoy, dünya çapında bir ün kazandı.
- This is a problem worldwide.
- Bu dünya çapında bir sorun.
- Obesity is a problem worldwide.
- Obezite dünya çapında bir sorun.
- Despite adversity, the architect achieved worldwide fame.
- Zorluklara rağmen mimar dünya çapında üne kavuştu.
Show More (70)
|
2 |
worldwide |
dünya genelinde |
adj. |
|
- Over the past two years, more wind-energy capacity has been installed worldwide than nuclear energy.
- Son iki yılda dünya genelinde nükleer enerjiden daha fazla rüzgar enerjisi kapasitesi kurulmuştur.
- Nevertheless, 2000 people worldwide die every year of salmonella poisoning.
- Bununla birlikte dünya genelinde her yıl 2000 kişi salmonella zehirlenmesinden ölmektedir.
- In the software sector, piracy rates are estimated at 46% worldwide.
- Yazılım sektöründe korsanlık oranlarının dünya genelinde %46 olduğu tahmin edilmektedir.
- This adds up to over 3 million victims a year worldwide, 500 000 of whom are European citizens.
- Bu da dünya genelinde yılda 3 milyondan fazla kurban anlamına gelmektedir ki bunların 500.000'i Avrupa vatandaşıdır.
- This adds up to over 3 million victims a year worldwide, 500 000 of whom are European citizens.
- Bu da dünya genelinde yılda 500.000'i Avrupa vatandaşı olmak üzere 3 milyondan fazla mağdur anlamına gelmektedir.
- Worldwide, almost 5 million people die every year from tobacco-related diseases.
- Dünya genelinde her yıl yaklaşık 5 milyon kişi tütünle ilişkili hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmektedir.
- Indeed, we could hardly be unaware of the downturn in the economic cycle in Europe and worldwide.
- Gerçekten de Avrupa'da ve dünya genelinde ekonomik döngüde yaşanan gerilemenin farkında olmamak mümkün değildir.
- The mining sector's track-record leaves a lot to be desired, not just in Europe, but in eastern Europe and worldwide.
- Madencilik sektörünün sicili sadece Avrupa'da değil, Doğu Avrupa'da ve dünya genelinde de arzu edilenin çok ötesindedir.
- Worldwide, we are becoming increasingly connected and dependent on one another.
- Dünya genelinde birbirimize giderek daha bağlı ve bağımlı hale geliyoruz.
- Unemployment and pressure on employees worldwide is increasing.
- Dünya genelinde işsizlik ve çalışanlar üzerindeki baskı giderek artmaktadır.
- Worldwide, almost 5 million people die every year from tobacco-related diseases.
- Dünya genelinde her yıl yaklaşık 5 milyon insan tütünle bağlantılı hastalıklardan ölmektedir.
- Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
- Tıbbi gelişmelere rağmen, dış gebelik dünya genelinde anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
Show More (9)
|
3 |
worldwide |
dünya çapındaki |
adj. |
|
- Poor countries, and particularly the poor population of those countries, do not benefit from worldwide prosperity.
- Yoksul ülkeler ve özellikle de bu ülkelerdeki yoksul nüfus, dünya çapındaki refahtan faydalanamamaktadır.
- This communication addresses the phenomenon of ageing in Europe against the background of worldwide ageing.
- Bu bildiri, Avrupa'daki yaşlanma olgusunu dünya çapındaki yaşlanma arka planında ele almaktadır.
- This report should also accommodate the downside of a worldwide aviation market.
- Bu rapor dünya çapındaki havacılık pazarının olumsuzluklarını da dikkate almalıdır.
- We are always being accused of drafting European norms and disregarding worldwide conventions.
- Her zaman Avrupa normlarını hazırlayıp dünya çapındaki sözleşmeleri göz ardı etmekle suçlanıyoruz.
- It moves money as well as infiltrating business, politics and worldwide legal and police systems with impunity.
- Paranın yanı sıra iş dünyasına, siyasete ve dünya çapındaki hukuk ve polis sistemlerine cezasız bir şekilde sızmaktadır.
- Europe is a relative exception, but not to the extent of correcting a worldwide downward trend.
- Avrupa göreceli bir istisnadır ancak dünya çapındaki düşüş eğilimini düzeltecek ölçüde değildir.
- Andreas is a regular speaker at industry events worldwide.
- Andreas, dünya çapındaki sektör etkinliklerinde düzenli olarak konuşmacı olarak yer almaktadır.
- Andreas is a regular speaker at industry events worldwide.
- Andreas, dünya çapındaki sektörel etkinliklerde düzenli olarak konuşmacı olarak yer almaktadır.
- Andreas is a regular speaker at industry events worldwide.
- Andreas dünya çapındaki sektör etkinliklerinde düzenli olarak konuşmacı olarak yer almaktadır.
- Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
- Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
Show More (7)
|
4 |
worldwide |
dünya genelindeki |
adj. |
|
- Mr Van den Berg has just mentioned figures showing the worldwide situation.
- Sayın Van den Berg az önce dünya genelindeki durumu gösteren rakamlardan bahsetti.
- That is some 0.03% of the worldwide area.
- Bu, dünya genelindeki alanın %0.03'üne tekabül ediyor.
- Mr Van den Berg has just mentioned figures showing the worldwide situation.
- Bay Van den Berg az önce dünya genelindeki durumu gösteren rakamlardan bahsetti.
- No less than 10% of the total development money worldwide is administered by the Commission.
- Dünya genelindeki toplam kalkınma fonunun en az %10'u Komisyon tarafından yönetilmektedir.
- Aviation is, in fact, responsible for 2.5% of CO2 emissions worldwide.
- Aslında havacılık, dünya genelindeki CO2 emisyonlarının %2,5'inden sorumludur.
Show More (2)
|