you will - Türkisch Englisch Wörterbuch

you will

Bedeutungen, die der Begriff "you will" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 333 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Speaking
will you come? expr. gelir misin?
Will you come again?
Tekrar gelecek misiniz?

More Sentences
Phrases
you will never walk alone expr. asla yalnız yürümeyeceksin
if you never try, you will never know expr. denemeden bilemezsin
If you always do what you've always done, you will always get what you've always got expr. hep aynı şeyleri yaparsan, hep aynı sonuçları elde edersin
as you will recall expr. hatırlanacağı üzere
as you will recall expr. hatırlanacağı gibi
what you plant now you will harvest later expr. ne ekersen onu biçersin
If you lie down with the devil, you will wake up in hell expr. şeytanla sevişirsen cehennemde uyanırsın
it will cost you expr. pahalıya patlayacak
it will cost you expr. pahalıya patlayacak
it will cost you expr. bunun bir bedeli olacak
it will cost you expr. tuzlu olacak
it will cost you expr. bunun bir maliyeti var
five will get you ten expr. büyük ihtimalle
five will get you ten expr. büyük olasılıkla
five will get you ten expr. her şey ona işaret ediyor
five will get you ten expr. çok büyük ihtimal
Proverb
if you run after two hares you will catch neither iki karpuz bir koltuğa sığmaz
if you run after two hares you will catch neither aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun
do good things and good things will happen to you iyilik yapan iyilik bulur
do good things and good things will happen to you iyilik yap iyilik bul
if you lie down with dogs you will rise up with fleas körle yatan şaşı kalkar
your mother alone will be wail on you ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar
if you run after two hares you will catch neither aynı anda iki tavşan kovalayan hiçbirini yakalayamaz
keep your shop and your shop will keep you bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur
live, horse, and you will get grass zorluklara direnen/sabreden mükafatını alır
don't make yourself a mouse, or the cat will eat you kuzu gibi olma, kurda yem olursun
don't make yourself a mouse, or the cat will eat you çekingen olma, hakkından gelirler
don't make yourself a mouse, or the cat will eat you çekingen olursan bunu fırsat bilirler/istismar ederler
don't make yourself a mouse, or the cat will eat you ses çıkarmazsan/kuzu gibi olursan bunu fırsat bilirler
if you chase two rabbits, you will not catch either one iki karpuz bir koltuğa sığmaz
if you chase two rabbits, you will not catch either one aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun
if you chase two rabbits, you will not catch either one aynı anda iki tavşan kovalayan hiçbirini yakalayamaz
if you lie with dogs, you will get fleas itle yatan bitle kalkar
if you lie with dogs, you will get fleas körle yatan şaşı kalkar
you will catch more flies with honey than (with) vinegar tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
you will catch more flies with honey than (with) vinegar çanakta balın olsun arı yemenden gelir
Colloquial
mom will murder you if she finds out you broke her antique vase expr. antika vazosunu kırdığını anlarsa annem seni paramparça eder
mom will kill you if she finds out you broke her antique vase expr. antika vazosunu kırdığını anlarsa annem seni paramparça eder
mom will kill you if she finds out you broke her antique vase expr. antika vazosunu kırdığını anlarsa annem seni öldürür
mom will murder you if she finds out you broke her antique vase expr. antika vazosunu kırdığını anlarsa annem seni öldürür
bring things that you will need expr. ihtiyacın olacak şeyleri getir
flattery will get you nowhere expr. yağcılık bir işe yaramaz/bana sökmez
a little dab will do you [us] expr. azıcık kafi
a little dab will do you [us] expr. azıcık yeterli
a little dab will do you [us] expr. bir tutam yeterli
a little dab will do you [us] expr. bir gıdım kafi
a little dab will do you [us] expr. bir damla yeterli
a little dab will do you [us] expr. bir tutam kafi
a little dab will do you [us] expr. bir çimdik yeterli
more than you will ever know expr. bilebileceğinden/tahmin edebileceğinden çok fazla
more than you will ever know expr. anlayabileceğinden/fark edebileceğinden çok fazla
more than you will ever know expr. bilebileceğinden/tahmin edebileceğinden de çok
more than you will ever know expr. bilemezsin
more than you will ever know expr. anlayamazsın
more than you will ever know expr. ne kadar … bilemezsin
flattery will get you nowhere expr. yağcılık bir işe yaramaz/bana sökmez
flattery will get you nowhere expr. boşuna yağ çekme
flattery will get you nowhere expr. boşuna yağcılık yapma
flattery will get you nowhere expr. boşuna yaltaklanma
flattery will get you nowhere expr. yağcılık yaparak bir şey elde edemezsin
flattery will get you nowhere expr. yağcılıkla bir yere varamazsın
flattery will get you nowhere expr. yağ çekme
he/she will murder you expr. seni öldürecek
he/she will murder you expr. seni gebertecek
he/she will murder you expr. senin canına okuyacak
I will have you know expr. bilmiyorsan öğren
I will have you know expr. şunu bil ki
I will have you know expr. bilmen lazım ki
I will have you know expr. söylemeliyim ki
I will have you know expr. bil ki
iitywybad (If I tell you, will you buy another drink?) expr. istesem bana bir içki daha alır mısın/ısmarlar mısın?
that and (some amount of money) will get you a cup of coffee [uk] expr. bunun bir önemi/değeri yok
that and (some amount of money) will get you a cup of coffee [uk] expr. beş para etmez
that and (some amount of money) will get you a cup of coffee [uk] expr. bir işe yaramaz
will you hold(, please)? expr. hatta bekler misiniz, lütfen?
you can bet the farm that (something will happen or is the case) expr. (bir şeyin olacağına/bir şeyin öyle olduğuna) emin olabilirsin
you can bet the farm that (something will happen or is the case) expr. emin ol ki (bir şey olacak/bir şey öyle)
you can bet the farm that (something will happen or is the case) expr. kesinlikle (bir şey olacak/bir şey öyle)
you can bet the farm that (something will happen or is the case) expr. hiç şüphen olmasın ki (bir şey olacak/bir şey öyle)
Idioms
that and 50 cent will buy you a cup off coffe n. yapılan şeyin başkasının gözünde beşparalık değerinin olmaması
if you lie down with dogs you will get up with fleas expr. itle yatan bitle kalkar
if you lie down with dogs you will get up with fleas expr. körle yatan şaşı kalkar
flattery will get you everywhere expr. boşuna yağ çekme
flattery will get you everywhere expr. boşuna yağcılık yapma
flattery will get you everywhere expr. boşuna yaltaklanma
flattery will get you everywhere expr. yağcılık yaparak bir şey elde edemezsin
flattery will get you everywhere expr. yağcılıkla bir yere varamazsın
flattery will get you everywhere expr. yağ çekme
flattery will get you nowhere expr. boşuna yağ çekme
flattery will get you nowhere expr. boşuna yağcılık yapma
flattery will get you nowhere expr. boşuna yaltaklanma
flattery will get you nowhere expr. yağcılık yaparak bir şey elde edemezsin
flattery will get you nowhere expr. yağcılıkla bir yere varamazsın
flattery will get you nowhere expr. yağ çekme
Speaking
I will call you n. ararım seni
I hope you will understand expr. anlayışla karşılayacağınızı umuyorum
I will never do anything to hurt you expr. asla seni incitecek bir şey yapmayacağım
you must hurry otherwise you will be late expr. acele etmelisin aksi halde gecikeceksin
you must hurry or you will be late expr. acele etmelisin aksi halde gecikeceksin
you will be treated like family expr. ailedenmiş gibi muamele göreceksin
what will you serve for a main course? expr. ana yemek olarak ne servis edeceksiniz?
if you will excuse me expr. anlayışınıza sığınarak
we will call you expr. arayacağız sizi
you will never be free expr. asla özgür olmayacaksın
you will never regret expr. asla pişman olmayacaksın
you will get through this expr. atlatacaksın bunu
you will get through this expr. atlatırsın bunu
will you read to me? expr. bana kitap okuyacak mısın?
when you grow up and have kids you will understand me expr. büyüyüp çocukların olduğunda beni anlarsın
what will you be when you grow up? expr. büyüdüğünde ne olacaksın?
will you marry me? expr. benimle evlenirmisin?
I will not go through this with you again expr. bu konuyu tekrar açmayacağım
I hope you will understand me expr. beni anlayışla karşılayacağınızı umarım
will you marry me? expr. benimle evlenir misin?
do you think this will protect me? expr. bunun beni koruyacağını düşünüyor musun?
will you come here? expr. buraya gelecek misin?
I will help you expr. ben sana yardım ederim
you will know me in time expr. beni zamanla tanırsın
I will love you till death do us part expr. bizi ölüm ayırana dek seni seveceğim
will you come to see me expr. beni görmeye gelir misin
will you go out with me? expr. benimle çıkar mısın?
will you marry me? expr. benimle evlenir misin?
will you be on msn in the evening? expr. bu akşam msn'de olacak mısın?
will you excuse us for a moment? expr. bize biraz müsaade eder misiniz?
will you let me finish? expr. bitirmeme izin verecek misin?
will you stay with me? expr. benimle kalır mısın?
will you take me somewhere? expr. beni bir yere götürecek misin?
how long you will be holding me here? expr. beni burada ne kadar tutacaksınız?
you will meet somebody special this week expr. bu hafta özel birisiyle tanışacaksın
will you excuse us? expr. bize izin verir misiniz?
will you come to see me expr. beni görmeye gelecek misin
will you let me know if you find it? expr. bulursan bana haber verir misin?
someone will be with you in a minute expr. birazdan birisi sizinle ilgilenecek
I will not go through this with you again expr. bu konuşmayı tekrar etmeyeceğim
I will call you later expr. ben seni sonra ararım
will you look at this one? expr. bir de şuna bakın hele!
this map shows where you will get a ticket expr. bu harita bileti nereden alacağını gösteriyor
call me, I will help you expr. beni arayın yardımcı olurum
will you excuse us please? expr. bize müsaade (özellikle bir yerden ayrılırken)
I know you will understand me expr. beni anlayacağını biliyorum
will you be able to forgive me? expr. beni affedebilecek misin?
will you stop freaking out? expr. biraz olsun sakinleşemez misin?
when will you come here? expr. buraya ne zaman geleceksin?
I hope you will understand me expr. beni anlayışla karşılayacağını umarım
will you be my friend expr. benimle arkadaş olur musun
you will learn to obey me expr. bana itaat etmeyi öğreneceksin
what will you do today? expr. bugün ne yapacaksın?
I will knock the daylights out of you expr. canına okuyacağım
you will be very happy expr. çok mutlu olacaksın
you will burn in hell expr. cehennemde yanacaksın
you will get what you deserve! expr. hak ettiğini bulacaksın!
you will see it expr. görecen
you will see it expr. göreceksin
you will see it expr. göreceksiniz
what will you be, my son? expr. evladım ileride ne olacaksın?
which movie will you watch? expr. hangi filmi izleyeceksin?
i will be glad if you come expr. gelirsen memnun olurum
we will be glad if you come expr. gelirseniz seviniriz
you will pay for it! expr. görürsün gününü!
I will be glad if you come expr. gelirsen sevinirim
you will get what you deserve! expr. görürsün gününü!
she/he will be with you for the rest of your life expr. hayatının sonuna kadar seninle birlikte olacak
will you hold? expr. hatta kalın lütfen!
i will be glad if you come expr. gelirseniz memnun olurum
which movie will you watch? expr. hangi filmi seyredeceksin?
will you come home? expr. eve gelecek misin?
will you come? expr. gelecek misin?
you will pay the price! expr. gününü göreceksin
I am sure she will forgive you expr. eminim ki seni bağışlayacaktır
will you hold? expr. hatta kalınız lütfen!
you will never walk alone expr. hiçbir zaman yalnız yürümeyeceksin
you will get what you deserve! expr. gününü göreceksin!
I am sure you will expr. eminim yaparsın
in what year will you be twenty? expr. hangi yıl yirmi oluyorsun?
I will miss you all expr. hepinizi özleyeceğim
I will be glad if you come expr. gelirseniz sevinirim
you will pay for it! expr. gününü göreceksin
you will pay the price! expr. görürsün gününü
will you marry me? expr. eşim olur musun?
I am sure she will forgive you expr. eminim ki seni affedecektir
I will be glad if you come expr. gelirseniz beklerim
I will be glad if you come expr. gelirseniz memnun olacağım
if you mess with one person you will have the whole family after you expr. içlerinden birine dalaşırsan tüm aile peşine düşer
when will you be finished/done? expr. işiniz ne zaman biter?
what time will you get back from work? expr. işten kaçta dönüyorsun?
will you excuse us please? expr. izninizle! (özellikle bir yerden ayrılırken)
in this sign you will conquer expr. işte bu işaret seni zafere ulaştıracak
how long will you stay in england? expr. ingiltere'de ne kadar kalacaksınız?
I will avenge you expr. intikamını alacağım
when will you be finished/done? expr. işin ne zaman biter?
do you think it will scar? expr. iz kalacak mı?
we will inform you of the outcome of the internal review as soon as possible expr. iç denetleme sonuçlarını mümkün olan en kısa zamanda sizlere bildireceğiz
she will give you a call expr. o seni arayacak
when will you go? expr. ne zaman gideceksin?
what will you wear? expr. ne giyeceksin?
what will you wear? expr. ne giyeceksiniz?
how long will you stay in Turkey? expr. ne kadar süre türkiyede kalacaksın?
what will you do expr. ne yapacaksın
when will you be there? expr. ne zaman orada olursun?
say what you will expr. ne dersen de ama
I will give you two days to get your head straight expr. kafanı toplaman için 2 gün veriyorum sana
when will you have time? expr. ne zaman zamanın olur?
will you give that to me in writing? expr. onu bana yazılı olarak verir misiniz?
I will let you know as soon as I find it out expr. öğrenir öğrenmez seni bilgilendireceğim
when will you come here? expr. ne zaman geleceksin buraya?
where will you stay? expr. nerede kalacaksın?
when will you go? expr. ne zaman gideceksin?
I will let you know as soon as I find out expr. öğrenir öğrenmez seni bilgilendireceğim
I will let you know as soon as I figure out expr. öğrenir öğrenmez sizi bilgilendireceğim
when will you go? expr. ne zaman gidiyorsun?
how many nights will you stay? expr. kaç gece kalacaksınız?
when will you fly? expr. ne zaman uçacaksınız?
when will you retire? expr. ne zaman emekli olacaksın?
when will you come? expr. ne zaman geleceksin?
will you please delete this paragraph from the contract? expr. lütfen sözleşmeden bu paragrafı çıkarır mısın/siler misin?
where will I find you? expr. nerede olacaksın?
how long will you stay? expr. ne kadar kalacaksınız?
how long will you stay? expr. ne kadar kalacaksın?
when will you retire? expr. ne zaman emekli olacaksınız?
he/she will call you expr. o seni arayacak
I will let you know as soon as I find it out expr. öğrenir öğrenmez sizi bilgilendireceğim
I will let you know as soon as I find out expr. öğrenir öğrenmez sizi bilgilendireceğim
I will let you know as soon as I figure out expr. öğrenir öğrenmez seni bilgilendireceğim
you will win expr. kazanacaksın
when will you go? expr. ne zaman gidiyorsunuz?
when will you go? expr. ne zaman gideceksiniz?
you will win expr. kazanacaksınız
will you excuse us please? expr. müsaadenizle! (özellikle bir yerden ayrılırken)
at what time will you meet? expr. kaçta buluşacaksınız?
how many days will you stay? expr. kaç gün kalacaksınız?
I will do it however it is you want it done expr. nasıl yapılmasını istiyorsan öyle yaparım
when will you wake up? expr. saat kaçta uyanacaksınız?
when will you sleep? expr. sen ne zaman uyuyacaksın?
will you stop pulling my pants off? expr. pantolonumu çekiştirmeyi keser misin?
I will miss you expr. seni özleyeceğim
I will miss you so much expr. seni çok özleyeceğim
where will I find you? expr. seni nerede bulurum?
how much do you think this place will go for? expr. sence burayı kaça satarlar?
we will get in touch with you shortly expr. size kısa süre içinde döneceğiz
I will be honest with you expr. sana dürüst olacağım
I will always love you expr. seni daima seveceğim
I will call you later expr. seni sonra ararım
I will always love you my darling expr. seni daima seveceğim sevgilim
how will I recognize you? expr. seni nasıl tanıyacağım?
I will tell you later expr. sana daha sonra anlatırım
I will not give you money expr. sana para vermeyeceğim
I will never leave you expr. seni hiçbir zaman bırakmayacağım
you will learn in good time expr. sırası gelince öğrenirsiniz
I will call you expr. seni arayacağım
I will give you a raise expr. sana zam yapacağım
I will call you the day after tomorrow expr. seni yarından sonraki gün arayacağım
I will help you expr. sana yardım edeceğim
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr. sessiz kalma hakkına sahipsin, söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhinde delil olarak kullanılabilir
we will get back to you shortly expr. size hemen döneceğiz
will I see you again? expr. seni tekrar görecek miyim?
you will learn in good time expr. sırası gelince öğrenirsin
I will never forget you expr. sizi asla unutmayacağım
I will help you under two conditions expr. sana iki şartla yardım ederim
I will not forget you expr. seni unutmayacağım
I will assist you under two conditions expr. sana iki şartla yardım ederim
we will get back to you shortly expr. size kısa süre içinde döneceğiz
I will never leave you expr. seni asla bırakmayacağım
I will miss you very much expr. seni çok özleyeceğim
do you think it will work on me? expr. sence bu bende işe yarar mı?
when will you wake up? expr. saat kaçta uyanacaksın?
what time will you come? expr. saat kaçta geleceksin?
how will I know you? expr. sizi nasıl tanıyacağım?
I will never forget you expr. sizi hiç unutmayacağım
I will never forget you expr. seni hiç unutmayacağım
you will be always in my heart expr. sen her zaman benim kalbimde olacaksın
how much do you think this place will go for? expr. sence burası kaça gider?
I will never leave you expr. seni hiçbir zaman terk etmeyeceğim
we will call you expr. sizi arayacağız
I will never forget you expr. seni asla unutmayacağım
how will I recognize you? expr. sizi nasıl tanıyacağım?
you will meet with someone new today expr. sen bugün yeni biriyle tanışacaksın
we will keep you informed expr. sizi bilgilendirmeye devam edeceğiz
we will get in touch with you shortly expr. size hemen döneceğiz
I will call you expr. seni çağıracağım
I will not disappoint you expr. sizi hayal kırıklığına uğratmayacağım
I will call you again soon expr. sizi sonra tekrar arayacağım
since you asked I will tell you expr. sorduğun için sana söyleyeceğim
since you asked I will tell you expr. sorduğun için sana anlatacağım
I will be honest with you expr. size dürüst olacağım
will you please expr. sizden ricam
I will be glad if you answer my question expr. sorumu cevaplarsanız sevinirim
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr. sessiz kalma hakkına sahipsiniz, söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinizde delil olarak kullanılabilir
I will never leave you expr. seni asla terk etmeyeceğim
I will find you expr. seni bulacağım
I will be glad to help you expr. sana yardımcı olmaktan memnun olacağım
how will I know you? expr. seni nasıl tanıyacağım?
we will arrest you expr. seni tutuklayacağız
I will never forget you expr. sizi asla unutmayacağım
we will miss you expr. seni özleyeceğiz
I will give you a call expr. seni arayacağım
I will inform you of the outcome expr. sonuç ile (netice ile) ilgili sizleri bilgilendireceğim
I will let you know expr. sana haber vereceğim
as you will guess expr. tahmin edeceğiniz gibi
as you will guess expr. tahmin edeceğiniz üzere
when will you come again expr. tekrar ne zaman geleceksin
will you come again expr. tekrar gelecek misin
you will know me in time expr. tanırsın beni zamanla
will you come to Turkey? expr. türkiye'ye gelecek misin?
lies will always catch up with you expr. yalanlar mutlaka ortaya çıkar
I hope you will understand expr. umarın anlayışla karşılarsın
I hope you will be always happy expr. umarım daima mutlu olursun
what will you do tomorrow? expr. yarın neler yapacaksın?
you will have to expr. zorunda olacaksın
you will earn a lot of money soon expr. yakında çok fazla para kazanacaksın
what will you do tomorrow? expr. yarn ne yapacaksın?
I hope you will come to Turkey expr. umarım türkiye'ye gelirsin
do you think you will be forgiven for what you've done? expr. yaptıklarınızın bağışlanacağını mı sanıyorsunuz?
I hope you will accept expr. umarım kabul edersin
you never know what tomorrow will bring expr. yarının ne getireceğini bilemezsin
I swear to god I will kill you expr. yemin ederim ki öldürürüm seni
I hope you will understand expr. umarım anlarsın
I hope you will like it expr. umarım beğenirsiniz
I hope you will like it expr. umarım beğenirsin
you will be rich expr. zengin olacaksınız
what will you do tomorrow? expr. yarın ne yapacaksınız?
what will you do tomorrow? expr. yarın ne yapacaksın?
what will you do tomorrow? expr. yarın ne yapıyorsunuz?
what will you do tomorrow? expr. yarın ne yapıyorsun?
you will die within three days expr. üç gün içinde öleceksin
you will pay for it! expr. bunun bedelini ödeyeceksin!
I will tell you what I do on a weekday expr. size hafta içi bir günde neler yaptığımı anlatacağım
we will make dessert with you expr. bugün sizlerle tatlı yapacağız
we will make dessert with you expr. bugün sizinle tatlı yapacağız
Chat Usage
will you talk to me? expr. benimle konuşacak mısın?
Law
anything you say can and will be used against you in a court of law expr. söylediğin her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir
History
in the future, too, there may be malevolent people at home and abroad who will wish to deprive you of this treasure expr. istikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır
Star Wars
what will you do expr. ne yapacaksın