|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
General |
|
1 |
General |
put something back v.
|
geri almak |
|
2 |
General |
set something back v.
|
bir şeyi aksatmak |
|
3 |
General |
keep something on the back burner v.
|
sonra çalışmak üzere şimdilik ertelemek |
|
4 |
General |
set something back v.
|
bir şeyi engellemek |
|
5 |
General |
know something like the back of one's hand v.
|
adı gibi bilmek |
|
6 |
General |
do something behind someone's back v.
|
arkadan iş çevirmek |
|
7 |
General |
put something back v.
|
bir şeyi eski yerine koymak |
|
8 |
General |
keep something on the back burner v.
|
daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak |
|
9 |
General |
cut back on something v.
|
kesinti yapmak |
|
10 |
General |
hold something back v.
|
zapt etmek |
|
11 |
General |
set somebody back something v.
|
mal olmak |
|
12 |
General |
do something behind someone's back v.
|
arkasından iş çevirmek |
|
13 |
General |
put something back v.
|
bir şeyi geciktirmek |
|
14 |
General |
set something back v.
|
bir işi (bir süre için) geciktirmek |
|
15 |
General |
cut something back v.
|
kısmak |
|
16 |
General |
put something back to v.
|
saatini öne almak (toplantı/randevu vb) |
|
17 |
General |
do something behind one's back v.
|
birinden gizli yapmak |
|
18 |
General |
cut something back v.
|
kesinti yapmak |
|
19 |
General |
cut something back v.
|
budamak |
|
20 |
General |
choke something back v.
|
zapt etmek |
|
|
21 |
General |
put something back to v.
|
tarihini öne almak (toplantı/randevu vb) |
|
22 |
General |
put something back v.
|
yerine koymak |
|
23 |
General |
bring (something) back v.
|
yerine getirmek |
|
24 |
General |
say something behind one's back v.
|
birisinin arkasından konuşmak |
|
25 |
General |
say something behind one's back v.
|
arkasından konuşmak |
|
26 |
General |
scale something back v.
|
boyutunu küçültmek |
|
27 |
General |
scale something back v.
|
sayısını azaltmak |
|
28 |
General |
scale something back v.
|
ebadını küçültmek |
|
29 |
General |
put something back where it belongs v.
|
ait olduğu yere geri bırakmak |
|
30 |
General |
put something back where it belongs v.
|
aldığı yere geri koymak |
|
31 |
General |
fling something back v.
|
bir şeyi tekrar atmak/fırlatmak |
|
32 |
General |
hand something back to someone v.
|
birine bir şeyi elden geri vermek |
|
33 |
General |
take something back v.
|
götürmek (geriye) |
|
Phrasals |
|
34 |
Phrasals |
toss something back and forth v.
|
ağız dalaşına girmek |
|
35 |
Phrasals |
place something back v.
|
bir şeyi geriye koymak/çekmek |
|
36 |
Phrasals |
cast something back some place v.
|
bir şeyi bir yere geri atmak |
|
37 |
Phrasals |
see someone back (to something) v.
|
birine (bir yere dönüşünde) refakat etmek |
|
38 |
Phrasals |
place something back v.
|
bir şeyi yerine koymak |
|
39 |
Phrasals |
throw something back to someone v.
|
bir sorunu birine iade etmek |
|
40 |
Phrasals |
help someone back to something v.
|
birinin bir yere dönmesine yardımcı olmak |
|
|
41 |
Phrasals |
beat something back v.
|
bastırmak |
|
42 |
Phrasals |
stay back (from something) v.
|
bir şeye yaklaşmamak/ondan geri durmak |
|
43 |
Phrasals |
throw something back somewhere v.
|
bir şeyi bir yere geri atmak |
|
44 |
Phrasals |
chop something back v.
|
budamak |
|
45 |
Phrasals |
pop back (for something) v.
|
bir süreliğine geri dönmek |
|
46 |
Phrasals |
send someone back for something v.
|
birini bir şey için geri yollamak/göndermek |
|
47 |
Phrasals |
read something back (to someone) v.
|
bir şeyi birine tekrar okumak |
|
48 |
Phrasals |
nail something back v.
|
bir şeyi yerine/yeniden çivilemek |
|
49 |
Phrasals |
pull something back from someone v.
|
bir şeyi birinden (elinden vb) hızla/aniden kapmak |
|
50 |
Phrasals |
throw something back to someone v.
|
birine bir şeyi geri atmak |
|
51 |
Phrasals |
set something back from (something else) v.
|
geriye koymak/çekmek |
|
52 |
Phrasals |
sweep something back v.
|
geriye/arkaya taramak |
|
53 |
Phrasals |
reflect back on something v.
|
geçmişi düşünmek/hatırlamak |
|
54 |
Phrasals |
beat something back v.
|
geri püskürtmek |
|
55 |
Phrasals |
buy something back (from someone) v.
|
geri satın almak |
|
56 |
Phrasals |
roll something back v.
|
eski haline getirmek |
|
57 |
Phrasals |
change something back v.
|
eksi haline döndürmek |
|
58 |
Phrasals |
pull something back v.
|
geriye doğru çekmek |
|
59 |
Phrasals |
change something back v.
|
eski haline getirmek |
|
60 |
Phrasals |
slip something back v.
|
geriye doğru çekmek |
|
61 |
Phrasals |
set something back v.
|
geriye koymak/çekmek |
|
62 |
Phrasals |
carry something back v.
|
geri götürmek |
|
63 |
Phrasals |
roll back something v.
|
eski haline getirmek |
|
64 |
Phrasals |
reflect back upon something v.
|
geçmişi düşünmek/hatırlamak |
|
65 |
Phrasals |
pin something back v.
|
iğne ile tekrar tutturmak |
|
66 |
Phrasals |
push (something) back v.
|
ileri bir tarihe ertelemek |
|
67 |
Phrasals |
plow something back into something v.
|
para/kar/geliri bir şeye (yatırım vb) geri yatırmak |
|
68 |
Phrasals |
plow something back v.
|
para/kar/geliri bir şeye (yatırım vb) geri yatırmak |
|
69 |
Phrasals |
buy something back (from someone) v.
|
tekrar almak |
|
70 |
Phrasals |
slip something back v.
|
(sessizce) yerine koymak/geri vermek |
|
71 |
Phrasals |
run back over something v.
|
(geriye dönüp) bir şeyin üzerinden geçmek |
|
72 |
Phrasals |
pinch something back v.
|
(bitkiyi) budamak |
|
73 |
Phrasals |
beat something back v.
|
yenmek |
|
74 |
Phrasals |
lease something back v.
|
(satılan bir şeyi/bir şeyi satıp) geri kiralamak |
|
75 |
Phrasals |
sink back into something v.
|
(koltuğa/sedire vs.) gömülmek/uzanmak |
|
76 |
Phrasals |
peel something back (from something) v.
|
(yorganı vb) kaldırıp çıkarmak |
|
77 |
Phrasals |
back-order something v.
|
(müşteri için) yenisini sipariş etmek |
|
78 |
Phrasals |
pull back (from something) v.
|
(tehdit vb) geri adım atmak |
|
79 |
Phrasals |
pour something back (in) v.
|
(bir sıvıyı vb) (bir şeyin içine) tekrar/geri dökmek |
|
80 |
Phrasals |
reach back into something v.
|
(geçmişe vb) gitmek/dayanmak |
|
|
81 |
Phrasals |
pour something back into something v.
|
(bir sıvıyı vb) (bir şeyin içine) tekrar/geri dökmek |
|
82 |
Phrasals |
tilt something back v.
|
(koltuğu vb) geriye yaslamak |
|
83 |
Phrasals |
buy something back (from someone) v.
|
yeniden satın almak |
|
84 |
Phrasals |
cut back to someone or something v.
|
film veya televizyonda bir sahneye geri dönmek |
|
85 |
Phrasals |
cut back to someone or something v.
|
çekime geri dönmek |
|
86 |
Phrasals |
drift back (to someone or something) v.
|
suyun üstünde yavaşça (birine/bir şeye doğru) sürüklenmek |
|
87 |
Phrasals |
drift back (to someone or something) v.
|
suyun üstünde sürüklenerek bir yere yaklaşmak |
|
88 |
Phrasals |
drive (one) back on (something) v.
|
(birini bir şeyi/kaynağı) kullanmaya itmek |
|
89 |
Phrasals |
drive (one) back on (something) v.
|
(birini bir şeyi/kaynağı) kullanmak zorunda bırakmak |
|
90 |
Phrasals |
drive (one) back on (something) v.
|
cebinden yemek/harcamak zorunda bırakmak |
|
91 |
Phrasals |
drive someone back on something v.
|
birini bir kaynağı/birikimi kullanmak zorunda bırakmak/kullanmaya itmek |
|
92 |
Phrasals |
drive someone back on something v.
|
cebinden yemek/harcamak zorunda bırakmak |
|
93 |
Phrasals |
fade back (into something) v.
|
belli bir alana geri dönmek/gitmek |
|
94 |
Phrasals |
feed (something) back into (something) v.
|
(bir şeyi bir şeyin içine) geri sokmak |
|
95 |
Phrasals |
feed (something) back into (something) v.
|
(bir şeyi) bir makineye geri sokmak |
|
96 |
Phrasals |
feed (something) back into (something) v.
|
(bir şeyi) makineye geri yedirmek |
|
97 |
Phrasals |
throw (something) back and forth v.
|
(bir şeyi) birbirine atmak |
|
98 |
Phrasals |
throw (something) back and forth v.
|
(bir şeyi) birbirine atıp tutmak |
|
99 |
Phrasals |
throw (something) back and forth v.
|
(bir şeyi) karşılıklı atıp tutmak |
|
100 |
Phrasals |
throw (something) back and forth v.
|
tartışmak |
|
101 |
Phrasals |
throw (something) back and forth v.
|
fikir alışverişi yapmak |
|
102 |
Phrasals |
throw (something) back and forth v.
|
fikirler ortaya atmak |
|
103 |
Phrasals |
throw (something) back and forth v.
|
beyin fırtınası yapmak |
|
104 |
Phrasals |
throw (something) back and forth v.
|
laf dalaşına girmek |
|
105 |
Phrasals |
throw (something) back and forth v.
|
söz dalaşına girmek |
|
106 |
Phrasals |
throw (something) back and forth v.
|
ağız dalaşına girmek |
|
107 |
Phrasals |
throw (something) back and forth v.
|
atışmak |
|
108 |
Phrasals |
throw (something) back and forth v.
|
birbirine atıp tutmak |
|
109 |
Phrasals |
get someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri almak |
|
110 |
Phrasals |
get someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri kurtarmak |
|
111 |
Phrasals |
get back (to someone) (on something) v.
|
(birine/bir şeye) dönmek |
|
112 |
Phrasals |
get back (to someone) (on something) v.
|
(birine/bir şeye) geri dönmek |
|
113 |
Phrasals |
get back (to someone) (on something) v.
|
(birine/bir şeye) geri dönüş yapmak |
|
114 |
Phrasals |
get back (to someone) (on something) v.
|
sonradan (biriyle) konuşmaya devam etmek |
|
115 |
Phrasals |
get back (to someone) (on something) v.
|
(birine) bir bilgiyle geri dönmek |
|
116 |
Phrasals |
get back (to someone) (on something) v.
|
(birine) bir bilgiyle dönüş yapmak |
|
117 |
Phrasals |
throw something back at someone v.
|
bir sorunu tekrar birinin omzuna yüklemek |
|
118 |
Phrasals |
throw something back at someone v.
|
bir problemi birine geri paslamak |
|
119 |
Phrasals |
back into (someone or something) v.
|
arabayı, aracı geriye doğru sürerek (bir yere) girmek |
|
120 |
Phrasals |
back into (someone or something) v.
|
arka arka manevra yapmak |
|
121 |
Phrasals |
back into (someone or something) v.
|
arka arka giderken (birine veya bir şeye) çarpmak |
|
122 |
Phrasals |
back into (someone or something) v.
|
geriye doğru giderken (birine veya bir şeye) vurmak |
|
123 |
Phrasals |
back out (of something) v.
|
(seçimlerden, kampanyadan) çekilmek |
|
124 |
Phrasals |
back out (of something) v.
|
sözünden dönmek |
|
125 |
Phrasals |
back out (of something) v.
|
kararını değiştirmek |
|
126 |
Phrasals |
back out (of something) v.
|
(evlenmekten, nişanlanmaktan) vazgeçmek/caymak |
|
127 |
Phrasals |
back over (someone or something) v.
|
arka arka giderken (birini veya bir şeyi) ezmek |
|
128 |
Phrasals |
back over (someone or something) v.
|
geriye doğru giderken (birinin veya bir şeyin) üstüne çıkmak |
|
129 |
Phrasals |
back over (someone or something) v.
|
geri geri giderken (birinin veya bir şeyin) üstünden geçmek |
|
130 |
Phrasals |
cut back to (someone or something) v.
|
(birinin veya bir olayın yer aldığı) sahneye geri dönmek |
|
131 |
Phrasals |
lash back (at someone or something) v.
|
istemediği bir işe güzel şeyler hayal ederek katlanmak |
|
132 |
Phrasals |
lash back (at someone or something) v.
|
dişinin doldurulmasına başka şeyler düşünerek dayanmak |
|
133 |
Phrasals |
reel back (from something) v.
|
(aldığı darbe nedeniyle) geriye doğru sendelemek |
|
134 |
Phrasals |
reel back (from something) v.
|
(yediği yumruk yüzünden) dengesini kaybetmek |
|
135 |
Phrasals |
reel back (from something) v.
|
(bir habere) çok şaşırmak |
|
136 |
Phrasals |
reel back (from something) v.
|
(bir haber nedeniyle) beyninden vurulmuşa dönmek |
|
137 |
Phrasals |
reel back (from something) v.
|
(bir haber duyunca) şoke olmak |
|
138 |
Phrasals |
reel back (from something) v.
|
(bir haberden) şaşkına dönmek |
|
139 |
Phrasals |
reel back (from something) v.
|
(bir haber nedeniyle) aklı durmak |
|
140 |
Phrasals |
wave someone back (from something) v.
|
(birini bir yerden) uzaklaştırmak için eliyle işaret etmek |
|
141 |
Phrasals |
wave someone back (from something) v.
|
eliyle geri gidin işareti yapmak |
|
142 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
önceye ait bir bilgiye dönüp bakmak |
|
143 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
önceye ait bir bilgiyi dönüp incelemek |
|
144 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
(birine) bir daha danışmak |
|
145 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
önceki bir şeyle ilinti kurmak |
|
146 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
önceki bir şeye gönderme yapmak |
|
147 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
önceki bir şeye atıfta bulunmak |
|
148 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
(bir konuyu incelenmesi/karar verilmesi için birine) yeniden yöneltmek |
|
149 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
(bir şeyi incelenmesi/karar verilmesi için birine) geri göndermek |
|
150 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
(birini) tekrar (birine) yönlendirmek |
|
151 |
Phrasals |
sweep back into (something) v.
|
(bir şeye) hızla/süratle geri dönmek |
|
152 |
Phrasals |
sweep back into (something) v.
|
(bir şeye) hemen geri dönmek |
|
153 |
Phrasals |
sweep back into (something) v.
|
hızla (bir duruma) geri dönmek |
|
154 |
Phrasals |
sweep back into (something) v.
|
hızla tekrar (bir duruma) gelmek |
|
155 |
Phrasals |
sweep back into (something) v.
|
kesin olarak (bir konuma) geri dönmek |
|
156 |
Phrasals |
sweep back into (something) v.
|
hızla (bir duruma) geri döndürmek |
|
157 |
Phrasals |
sweep back into (something) v.
|
hızla tekrar (bir duruma) getirmek |
|
158 |
Phrasals |
sweep back into (something) v.
|
kesin olarak (bir konuma) geri döndürmek |
|
159 |
Phrasals |
sweep back to (something) v.
|
hızla (bir duruma) geri dönmek |
|
160 |
Phrasals |
sweep back to (something) v.
|
hızla tekrar (bir duruma) gelmek |
|
161 |
Phrasals |
sweep back to (something) v.
|
kesin olarak (bir konuma) geri dönmek |
|
162 |
Phrasals |
sweep back to (something) v.
|
hızla (bir duruma) geri döndürmek |
|
163 |
Phrasals |
sweep back to (something) v.
|
hızla tekrar (bir duruma) getirmek |
|
164 |
Phrasals |
sweep back to (something) v.
|
kesin olarak (bir konuma) geri döndürmek |
|
165 |
Phrasals |
sweep back to (something) v.
|
(bir şey) anımsatmak |
|
166 |
Phrasals |
sweep back to (something) v.
|
birden (bir şeye/hatıraya) geri götürmek |
|
167 |
Phrasals |
sweep back to (something) v.
|
(bir şeyi/anıyı) anımsatmak |
|
168 |
Phrasals |
sweep back to (something) v.
|
(bir şeyi/hatırayı) tekrar yaşatmak |
|
169 |
Phrasals |
take (someone or something) back to (someone or some place) v.
|
(birini/bir şeyi bir şeye/yere) geri götürmek |
|
170 |
Phrasals |
take (something) back to (someone) v.
|
(birine bir şey/mesaj) götürmek |
|
171 |
Phrasals |
take (something) back to (someone) v.
|
(birine bir şey/mesaj) iletmek |
|
172 |
Phrasals |
back someone or something into someone or something v.
|
birini/bir şeyi geriye doğru birine/bir şeye sürmek |
|
173 |
Phrasals |
back someone or something into someone or something v.
|
birini/bir şeyi geriye doğru birine/bir şeye hareket ettirmek |
|
174 |
Phrasals |
back someone or something into someone or something v.
|
birinin/bir şeyin geriye doğru birine/bir şeye gitmesini sağlamak |
|
175 |
Phrasals |
sink back into (something) v.
|
önceki durumuna geri dönmek |
|
176 |
Phrasals |
sink back into (something) v.
|
önceki zihinsel durumuna geri dönmek |
|
177 |
Phrasals |
sink back into (something) v.
|
önceki zihinsel haline tekrar dalmak |
|
178 |
Phrasals |
sink back into (something) v.
|
önceki durumuna tekrar yenik düşmek |
|
179 |
Phrasals |
smooth something back v.
|
bir şeyi geriye doğru düzeltmek |
|
180 |
Phrasals |
smooth something back v.
|
bir şeyi geriye doğru almak/bastırmak |
|
181 |
Phrasals |
take something back to someone or something v.
|
bir şeyi birine/bir şeye götürmek |
|
182 |
Phrasals |
take something back to someone or something v.
|
bir şeyi birine/bir şeye iletmek |
|
183 |
Phrasals |
take something back to someone or something v.
|
bir şeyi birine/bir şeye taşımak |
|
184 |
Phrasals |
take something back to someone or something v.
|
bir şeyi birine/bir şeye ulaştırmak |
|
185 |
Phrasals |
step back on (something) v.
|
(bir şeye) geri dönmek |
|
186 |
Phrasals |
step back on (something) v.
|
(bir şeye) tekrar adım atmak |
|
187 |
Phrasals |
step back on (something) v.
|
sahneye, alana, sahaya bir aradan sonra geri dönmek/tekrar adım atmak |
|
188 |
Phrasals |
step back on (something) v.
|
(bir şeyden) geri adım atmak |
|
189 |
Phrasals |
step back on (something) v.
|
(bir şeyden) geri çekilmek |
|
190 |
Phrasals |
step back on (something) v.
|
(bir şeyden) dönmek |
|
191 |
Phrasals |
step back on (something) v.
|
(bir şeyden) kaçmak |
|
192 |
Phrasals |
run back (to someone or something) v.
|
koşarak (birine/bir şeye/bir yere) geri dönmek |
|
193 |
Phrasals |
run back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye/bir yere) hemen geri dönmek |
|
194 |
Phrasals |
run back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye/bir yere) hızla geri dönmek |
|
195 |
Phrasals |
run back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye/bir yere) iade etmek |
|
196 |
Phrasals |
run back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye/bir yere) geri vermek |
|
197 |
Phrasals |
run back (something) v.
|
bir noktaya geri sarmak |
|
198 |
Phrasals |
run back (something) v.
|
başa sarmak |
|
199 |
Phrasals |
run back (something) v.
|
geri sarmak |
|
200 |
Phrasals |
run back (something) v.
|
geri almak |
|
201 |
Phrasals |
lean back against (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yaslanmak |
|
202 |
Phrasals |
lean back against (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) dayanmak |
|
203 |
Phrasals |
lean back against (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) sırtını yaslamak/dayamak |
|
204 |
Phrasals |
lean back against (someone or something) v.
|
geriye yaslanmak/dayanmak |
|
205 |
Phrasals |
lean back against (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yaslamak |
|
206 |
Phrasals |
lean back against (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) dayamak |
|
207 |
Phrasals |
lean back against (someone or something) v.
|
geriye yaslamak/dayamak |
|
208 |
Phrasals |
bounce (something) back and forth v.
|
seçenekler arasında gidip gelmek |
|
209 |
Phrasals |
bounce (something) back and forth v.
|
seçenekler arasında kalmak |
|
210 |
Phrasals |
bounce something back and forth v.
|
bir şeyi ileri geri sektirmek |
|
211 |
Phrasals |
bounce something back and forth v.
|
bir şeyi iki kişi kendi arasında sektirmek |
|
212 |
Phrasals |
bounce something back and forth v.
|
bir şeyi bir o tarafa bir bu tarafa sektirmek |
|
213 |
Phrasals |
bounce something back and forth v.
|
bir şeyi arada sektirmek |
|
214 |
Phrasals |
bounce something back and forth v.
|
bir fikri ele almak |
|
215 |
Phrasals |
back (someone or something) up v.
|
(birini/bir şeyi) geriye hareket ettirmek, sürmek, itmek |
|
216 |
Phrasals |
back (someone or something) up v.
|
(birine/bir şeye) destek vermek/olmak |
|
217 |
Phrasals |
back (someone or something) up v.
|
(birini/bir şeyi) desteklemek |
|
218 |
Phrasals |
back (someone or something) up v.
|
(birine/bir şeye) arka çıkmak |
|
219 |
Phrasals |
back (someone or something) up v.
|
(birine/bir şeye) yardımcı olmak |
|
220 |
Phrasals |
back something up v.
|
bir şeyi/arabayı geri geri sürmek |
|
221 |
Phrasals |
back something up v.
|
bir şeyi/arabayı geriye sürmek |
|
222 |
Phrasals |
back something up v.
|
yolu tıkayıp akışı yavaşlatmak |
|
223 |
Phrasals |
back something up v.
|
yolu tıkayıp yığılmaya neden olmak |
|
224 |
Phrasals |
back something up v.
|
bir şeye arka çıkmak |
|
225 |
Phrasals |
back something up v.
|
bir şeye destek vermek/olmak |
|
226 |
Phrasals |
back something up v.
|
bir şeyi desteklemek |
|
227 |
Phrasals |
back up (to something) v.
|
(söylenen bir şeye) geri dönmek |
|
228 |
Phrasals |
back up (to something) v.
|
(bir şeye) geri sarmak |
|
229 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
(bir şeye) yaslanmak |
|
230 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
(bir şeye) dayanmak |
|
231 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
arkası (bir şeyle) bitişik olmak |
|
232 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
arkası (bir şeye) bakmak |
|
233 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
arka tarafta (bir şeye) sınırı olmak |
|
234 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
(birini/bir şeyi bir şeye) itmek |
|
235 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
(birini/bir şeyi bir şeye) doğru hareket ettirmek |
|
236 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
(birini/bir şeyi bir şeye) doğru geri sürmek |
|
237 |
Phrasals |
back someone or something up to someone or something v.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye itmek |
|
238 |
Phrasals |
back someone or something up to someone or something v.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru hareket ettirmek |
|
239 |
Phrasals |
back someone or something up to someone or something v.
|
birini/bir şeyi geri birine/bir şeye doğru sürmek |
|
240 |
Phrasals |
and back someone or something up v.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye itmek |
|
241 |
Phrasals |
and back someone or something up v.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru hareket ettirmek |
|
242 |
Phrasals |
and back someone or something up v.
|
birini/bir şeyi geri birine/bir şeye doğru sürmek |
|
243 |
Phrasals |
back (someone) for (something) v.
|
(birini bir şeyde) desteklemek |
|
244 |
Phrasals |
back (someone) for (something) v.
|
(birine bir şey için) destek olmak/vermek |
|
245 |
Phrasals |
back down (something) v.
|
(bir şeyden) geri inmek |
|
246 |
Phrasals |
back down (something) v.
|
(bir şeyden) aşağı inmek |
|
247 |
Phrasals |
back down (something) v.
|
(bir şeyden) aşağı doğru geri geri gitmek/inmek |
|
248 |
Phrasals |
back someone or something off (from something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyden) uzaklaştırmak |
|
249 |
Phrasals |
back someone or something off (from something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyden) uzağa sürmek, itmek, hareket ettirmek |
|
250 |
Phrasals |
back someone or something onto someone or something v.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru itmek |
|
251 |
Phrasals |
back someone or something onto someone or something v.
|
birini/bir şeyi geri birine/bir şeye doğru sürmek |
|
252 |
Phrasals |
back someone or something onto someone or something v.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru geri geri sürmek/hareket ettirmek |
|
253 |
Phrasals |
back onto someone or something v.
|
geri geri bir şeyin üstünden geçmek |
|
254 |
Phrasals |
back onto someone or something v.
|
geri geri giderken bir şeyi ezmek |
|
255 |
Phrasals |
back onto (something) v.
|
geri geri bir şeyin üstüne itmek, hareket ettirmek, sürmek |
|
256 |
Phrasals |
back onto (something) v.
|
geri geri (bir şeyi) ezmek |
|
257 |
Phrasals |
back onto (something) v.
|
geri geri giderken bir şeyin üstüne çıkmak |
|
258 |
Phrasals |
back out (of something) v.
|
(bir şeyden) geri geri çıkmak |
|
259 |
Phrasals |
back out (of something) v.
|
(bir şeyden) geri çıkmak |
|
260 |
Phrasals |
back out (of something) v.
|
(bir şeyden) geri geri çıkarmak |
|
261 |
Phrasals |
back out (of something) v.
|
(bir şeyden) geri çıkarmak |
|
262 |
Phrasals |
back someone or something out (from something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyden) geri geri çıkarmak |
|
263 |
Phrasals |
back someone or something out (from something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyden) geri çıkarmak |
|
264 |
Phrasals |
back out from (something) v.
|
(bir şeyden) çekilmek |
|
265 |
Phrasals |
back out from (something) v.
|
(bir şeyden) geri çekilmek |
|
266 |
Phrasals |
back out from (something) v.
|
(bir şeyden) caymak |
|
267 |
Phrasals |
back out from (something) v.
|
(bir şeyden) vazgeçmek |
|
268 |
Phrasals |
back out from (something) v.
|
(bir şeyden) geri geri çıkmak |
|
269 |
Phrasals |
back out from (something) v.
|
(bir şeyden) geri çıkmak |
|
270 |
Phrasals |
back out from (something) v.
|
(bir şeyden) geri geri çıkarmak |
|
271 |
Phrasals |
back out from (something) v.
|
(bir şeyden) geri çıkarmak |
|
272 |
Phrasals |
beat someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri püskürtmek |
|
273 |
Phrasals |
beat someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geldiği yere geri göndermek/sürmek |
|
274 |
Phrasals |
bend someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geriye eğmek |
|
275 |
Phrasals |
bend someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geriye kıvırmak |
|
276 |
Phrasals |
bend someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geriye bükmek |
|
277 |
Phrasals |
break (one's) back to (do something) v.
|
(bir şeyi yapmak) için göbeği çatlamak |
|
278 |
Phrasals |
break (one's) back to (do something) v.
|
(bir şeyi yapmak) için büyük çaba sarf etmek |
|
279 |
Phrasals |
break (one's) back to (do something) v.
|
(bir şeyi yapmak) için kendini paralamak |
|
280 |
Phrasals |
break (one's) back to (do something) v.
|
(bir şeyi yapmak) için canını dişine takmak |
|
281 |
Phrasals |
break (one's) back to (do something) v.
|
(bir şeyi yapmak) için eşek gibi çalışmak |
|
282 |
Phrasals |
break (one's) back to (do something) v.
|
(bir şeyi yapmak) için kıçını yırtmak |
|
283 |
Phrasals |
bring (someone or something) back to life v.
|
(birini/bir şeyi) hayata döndürmek |
|
284 |
Phrasals |
bring (something) back to life v.
|
(bir şeye) hayat vermek |
|
285 |
Phrasals |
bring (something) back to life v.
|
(bir şeyi) canlandırmak |
|
286 |
Phrasals |
bring (something) back to life v.
|
(bir şeyi) kendine getirmek |
|
287 |
Phrasals |
bring (something) back to life v.
|
(bir şeyi) diriltmek |
|
288 |
Phrasals |
bring someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri getirmek |
|
289 |
Phrasals |
bring someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri getirip bırakmak |
|
290 |
Phrasals |
bring someone or something back v.
|
birini/bir şeyi hayata döndürmek |
|
291 |
Phrasals |
bring something back (to someone) v.
|
(birine) bir şeyi hatırlatmak |
|
292 |
Phrasals |
bring something back (to someone) v.
|
(birine) bir şeyi anımsatmak |
|
293 |
Phrasals |
call someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri çağırmak |
|
294 |
Phrasals |
call something (back) in v.
|
bir şeyi geri toplamak |
|
295 |
Phrasals |
call something (back) in v.
|
bir şeyi piyasadan toplamak |
|
296 |
Phrasals |
call something (back) in v.
|
bir şeyin iade edilmesini istemek |
|
297 |
Phrasals |
call something (back) in v.
|
bir şeyi piyasadan çekmek |
|
298 |
Phrasals |
come back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) geri dönmek |
|
299 |
Phrasals |
come back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) geri dönmek |
|
300 |
Phrasals |
drive someone or something back v.
|
birini/bir şeyi göndermek |
|
301 |
Phrasals |
drive someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri püskürtmek |
|
302 |
Phrasals |
drive someone or something back v.
|
birini/bir şeyi kovmak |
|
303 |
Phrasals |
drive someone or something back v.
|
birini/bir şeyi defetmek |
|
304 |
Phrasals |
reflect (back) upon someone or something v.
|
birini/bir şeyi hatırlamak |
|
305 |
Phrasals |
reflect (back) upon someone or something v.
|
(geçmişteki) birini/bir şeyi düşünmek |
|
306 |
Phrasals |
reflect (back) on someone or something v.
|
birini/bir şeyi hatırlamak |
|
307 |
Phrasals |
reflect (back) on someone or something v.
|
(geçmişteki) birini/bir şeyi düşünmek |
|
308 |
Phrasals |
fall back onto someone or something v.
|
(geriye doğru) birinin/bir şeyin üstüne düşmek |
|
309 |
Phrasals |
fall back onto someone or something v.
|
yedek olarak ayrılan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak |
|
310 |
Phrasals |
fall back onto someone or something v.
|
rezervleri kullanmaya başlamak |
|
311 |
Phrasals |
fall back onto someone or something v.
|
yedekte tutulan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak |
|
312 |
Phrasals |
fall back onto someone or something v.
|
ihtiyat olarak saklanan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak |
|
313 |
Phrasals |
fall back onto someone or something v.
|
birikimden harcamak/yemeye başlamak |
|
314 |
Phrasals |
fall back on someone or something v.
|
(geriye doğru) birinin/bir şeyin üstüne düşmek |
|
315 |
Phrasals |
fall back on someone or something v.
|
yedek olarak ayrılan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak |
|
316 |
Phrasals |
fall back on someone or something v.
|
rezervleri kullanmaya başlamak |
|
317 |
Phrasals |
fall back on someone or something v.
|
yedekte tutulan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak |
|
318 |
Phrasals |
fall back on someone or something v.
|
ihtiyat olarak saklanan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak |
|
319 |
Phrasals |
fall back on someone or something v.
|
birikimden harcamak/yemeye başlamak |
|
320 |
Phrasals |
fall back on (someone or something) v.
|
(yedekte tutulan birine/bir şeye) güvenmek |
|
321 |
Phrasals |
fall back on (someone or something) v.
|
(ihtiyat olarak saklanan birine/bir şeye) güvenmek |
|
322 |
Phrasals |
fall back on (someone or something) v.
|
(yedekte tutulan birine/bir şeye) bel bağlamak |
|
323 |
Phrasals |
fall back upon (someone or something) v.
|
(yedekte tutulan birine/bir şeye) güvenmek |
|
324 |
Phrasals |
fall back upon (someone or something) v.
|
(ihtiyat olarak saklanan birine/bir şeye) güvenmek |
|
325 |
Phrasals |
fall back upon (someone or something) v.
|
(yedekte tutulan birine/bir şeye) bel bağlamak |
|
326 |
Phrasals |
feed something back to someone v.
|
bir şeyi birine geri vermek |
|
327 |
Phrasals |
feed something back to someone v.
|
bir şeyi birine geri teslim etmek |
|
328 |
Phrasals |
fight (one's) way back to (something or some place) v.
|
(bir şeye/yere) itiş kakış geri dönmeye çalışmak |
|
329 |
Phrasals |
fight (one's) way back to (something or some place) v.
|
(bir şeye/yere kalabalığı) yararak geri dönmeye çalışmak |
|
330 |
Phrasals |
fight (one's) way back to (something or some place) v.
|
(bir duruma/konuma) geri dönmeye çalışmak |
|
331 |
Phrasals |
fight back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı kendini savunmak |
|
332 |
Phrasals |
fight back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı koymak |
|
333 |
Phrasals |
fight back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı direnmek |
|
334 |
Phrasals |
fight back at (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı koymak |
|
335 |
Phrasals |
fight back at (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı kendini savunmak |
|
336 |
Phrasals |
fight back at (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı direnmek |
|
337 |
Phrasals |
fire (something) back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) ateşle karşılık vermek |
|
338 |
Phrasals |
fire (something) back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) tekrar ateş açmak |
|
339 |
Phrasals |
fire (something) back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı ateş açmak |
|
340 |
Phrasals |
fire (something) back (at someone or something) v.
|
ateşe ateşle karşılık vermek |
|
341 |
Phrasals |
fire something back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) bir şeyi geri yollamak |
|
342 |
Phrasals |
fire something back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) bir şeyi geri göndermek |
|
343 |
Phrasals |
fire something back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) bir şeyi geri postalamak |
|
344 |
Phrasals |
fire back at (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) hemen karşılık vermek |
|
345 |
Phrasals |
fire back at (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) hemen karşı ateş açmak |
|
346 |
Phrasals |
fire back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) hemen karşılık vermek |
|
347 |
Phrasals |
fire back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) hemen karşı ateş açmak |
|
348 |
Phrasals |
flash back (to someone or something) v.
|
(geçmişten birine/bir şeye) dönmek/gitmek |
|
349 |
Phrasals |
flash back (to someone or something) v.
|
(geçmişten birini/bir şeyi) hatırlamak/anımsamak |
|
350 |
Phrasals |
fling someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geriye doğru atmak |
|
351 |
Phrasals |
fling someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geriye doğru fırlatmak |
|
352 |
Phrasals |
fling someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri atmak |
|
353 |
Phrasals |
fling someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri fırlatmak |
|
354 |
Phrasals |
fold something back v.
|
bir şeyi geriye doğru katlamak |
|
355 |
Phrasals |
fold something back v.
|
bir şeyi geriye doğru kıvırmak |
|
356 |
Phrasals |
get back to something v.
|
bir şeye geri dönmek |
|
357 |
Phrasals |
get back to something v.
|
bir şeye kaldığı yerden devam etmek |
|
358 |
Phrasals |
get back to (doing) (something) v.
|
(bir şey yapmaya) geri dönmek |
|
359 |
Phrasals |
get back to (doing) (something) v.
|
(bir şey yapmaya) kaldığı yerden devam etmek |
|
360 |
Phrasals |
give someone or something back (to someone or something) v.
|
birini/bir şeyi (birine/bir şeye) geri vermek |
|
361 |
Phrasals |
give someone or something back (to someone or something) v.
|
birini/bir şeyi (birine/bir şeye) iade etmek |
|
362 |
Phrasals |
glance back at (someone or something) v.
|
arkasındaki (birine/bir şeye) bir göz atmak |
|
363 |
Phrasals |
glance back at (someone or something) v.
|
arkasındaki (birini/bir şeyi) hızlıca kolaçan etmek |
|
364 |
Phrasals |
glance back at (someone or something) v.
|
dönüp (birine/bir şeye) bakmak |
|
365 |
Phrasals |
glance back at (someone or something) v.
|
hızlıca dönüp arkasındaki (birine/bir şeye) bakmak |
|
366 |
Phrasals |
glance back at (someone or something) v.
|
bakışlarını (birine/bir şeye) çevirmek |
|
367 |
Phrasals |
glance back at (someone or something) v.
|
bakışlarını (birine/bir şeye) yöneltmek |
|
368 |
Phrasals |
go back on (something) v.
|
(bir şeyden) dönmek |
|
369 |
Phrasals |
go back on (something) v.
|
(verdiği bir sözden) dönmek |
|
370 |
Phrasals |
go back on (something) v.
|
(bir şeyden) caymak |
|
371 |
Phrasals |
go back to someone or something v.
|
birine/bir şeye geri dönmek |
|
372 |
Phrasals |
hearken back to (something) v.
|
(önceki konuya) geri dönmek |
|
373 |
Phrasals |
help someone back (to something) v.
|
birinin (bir yere) dönmesine yardım etmek |
|
374 |
Phrasals |
help someone back (to something) v.
|
birine (bir yere) dönüş yolunda yardım etmek |
|
375 |
Phrasals |
hit back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye şiddetle, olumsuz şekilde) karşılık vermek |
|
376 |
Phrasals |
hit back (at someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) saldırısına karşılık vermek |
|
377 |
Phrasals |
hit back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşılık olarak saldırmak/vurmak |
|
378 |
Phrasals |
hold back (on something) v.
|
(bir şeyden) ayırmak |
|
379 |
Phrasals |
hold back (on something) v.
|
(bir şeyden) saklamak |
|
380 |
Phrasals |
hold back (on something) v.
|
(bir şeyden) az almak/vermek |
|
381 |
Phrasals |
hurry back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) hemen/çabucak dönmek |
|
382 |
Phrasals |
hurry back to (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin yanına/bir yere) hızlıca dönmek |
|
383 |
Phrasals |
lean back on (someone or something) v.
|
sırtını (birine/bir şeye) yaslamak |
|
384 |
Phrasals |
lean back on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yaslanmak |
|
385 |
Phrasals |
lean back on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yaslamak/dayandırmak |
|
386 |
Phrasals |
lash back (at someone or something) v.
|
yatıp vatanı için yaptığını düşünmek |
|
387 |
Phrasals |
lash back (at someone or something) v.
|
evlenip çocuk sahibi olmayı kadının görevi olarak görmek |
|
388 |
Phrasals |
lash back (at someone or something) v.
|
istemediği bir cinsel ilişkiye güzel şeyler hayal ederek katlanmak |
|
389 |
Phrasals |
put (one's) back into (something) v.
|
(bir şeye) omuz vermek |
|
390 |
Phrasals |
put (one's) back into (something) v.
|
(bir şeyi) sırtlanmak |
|
391 |
Phrasals |
put (one's) back into (something) v.
|
(bir şeye) yüklenmek |
|
392 |
Phrasals |
put (one's) back into (something) v.
|
(bir şey) için çabalamak |
|
393 |
Phrasals |
put (one's) back into (something) v.
|
(bir şey) için elinden geleni yapmak |
|
394 |
Phrasals |
put (one's) back into (something) v.
|
(bir şey) için kıçını yırtmak |
|
395 |
Phrasals |
put (one's) back into (something) v.
|
(bir şey) için canını dişine takmak |
|
396 |
Phrasals |
put (one's) back to (something) v.
|
(bir şeye) omuz vermek |
|
397 |
Phrasals |
put (one's) back to (something) v.
|
(bir şeyi) sırtlanmak |
|
398 |
Phrasals |
put (one's) back to (something) v.
|
(bir şeye) yüklenmek |
|
399 |
Phrasals |
put (one's) back to (something) v.
|
(bir şey) için çabalamak |
|
400 |
Phrasals |
put (one's) back to (something) v.
|
(bir şey) için elinden geleni yapmak |
|
401 |
Phrasals |
put (one's) back to (something) v.
|
(bir şey) için kıçını yırtmak |
|
402 |
Phrasals |
put (one's) back to (something) v.
|
(bir şey) için canını dişine takmak |
|
403 |
Phrasals |
rein back on (something) v.
|
(bir şeyi) kontrol altına almak |
|
404 |
Phrasals |
rein back on (something) v.
|
(bir şeyi) dizginlemek |
|
405 |
Phrasals |
rein back on (something) v.
|
(bir şeye) kısıtlama getirmek |
|
406 |
Phrasals |
rein back on (something) v.
|
(bir şeyi) kısıtlamak/sınırlamak |
|
407 |
Phrasals |
see (one) back (to something or some place) v.
|
(birine bir şeye/bir yere) dönerken eşlik etmek |
|
408 |
Phrasals |
see (one) back (to something or some place) v.
|
(birine bir şeye/bir yere) dönerken refakat etmek |
|
409 |
Phrasals |
see (one) back (to something or some place) v.
|
(birini bir şeye/bir yere) geri bırakmak |
|
410 |
Phrasals |
see the back of (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) kurtulmak |
|
411 |
Phrasals |
see the back of (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) paçayı kurtarmak |
|
412 |
Phrasals |
see the back of (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) yırtmak |
|
413 |
Phrasals |
see the back of (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) sıyrılmak |
|
414 |
Phrasals |
send (someone) back (to some place) for (something) v.
|
(birini bir şey) için (bir yere) geri göndermek |
|
415 |
Phrasals |
send (something) back (to some place) for (something) v.
|
(bir şeyi) bir şeyden dolayı (bir yere) geri göndermek |
|
416 |
Phrasals |
set (someone or something) back v.
|
(birini/bir şeyi) geride tutmak |
|
417 |
Phrasals |
set (someone or something) back v.
|
(birini/bir şeyi) belli bir mesafede tutmak/konumlandırmak |
|
418 |
Phrasals |
set (someone or something) back v.
|
(birini/bir şeyi) geriye/uzağa koymak |
|
419 |
Phrasals |
set (someone or something) back v.
|
(birini/bir şeyi) geriye/uzağa yerleştirmek |
|
420 |
Phrasals |
set (someone or something) back from (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) geriye/uzağa koymak |
|
421 |
Phrasals |
set (someone or something) back from (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) gerisine/uzağına oymak |
|
422 |
Phrasals |
set (someone or something) back from (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) gerisine/uzağına yerleştirmek |
|
423 |
Phrasals |
set (someone or something) back from (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) gerisinde/uzağında konumlandırmak |
|
424 |
Phrasals |
stand (in) back of (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak/konumlanmak |
|
425 |
Phrasals |
stand (in) back of (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak/olmak |
|
426 |
Phrasals |
stand (in) back of (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak |
|
427 |
Phrasals |
stay back (from someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) geri durmak |
|
428 |
Phrasals |
stay back (from someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yaklaşmamak |
|
429 |
Phrasals |
stay back (from someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) uzak durmak |
|
430 |
Phrasals |
stay back (from someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
|
431 |
Phrasals |
throw something back v.
|
bir şey yemek/içmek |
|
432 |
Phrasals |
throw something back v.
|
bir şeyi mideye indirmek |
|
433 |
Phrasals |
throw something back v.
|
bir şey gömmek (yemek) |
|
434 |
Phrasals |
walk back on (something) v.
|
(bir şeyden) geri çekilmek |
|
435 |
Phrasals |
walk back on (something) v.
|
(bir şeyden) geri adım atmak |
|
436 |
Phrasals |
want (someone or something) back v.
|
(birini/bir şeyi) geri istemek |
|
437 |
Phrasals |
write back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) cevap yazmak |
|
438 |
Phrasals |
write back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) cevaben bir mektup, e-posta yazmak |
|
Colloquial |
|
439 |
Colloquial |
be glad to see the back of (something) v.
|
(bir şeyin) bitmesine memnun olmak |
|
440 |
Colloquial |
be glad to see the back of (something) v.
|
(bir şeyin) bitmesine sevinmek |
|
441 |
Colloquial |
be glad to see the back of (something) v.
|
(bir şeyin) bitmesinden mutluluk duymak |
|
442 |
Colloquial |
be glad to see the back of (something) v.
|
(bir şeyden) kurtulduğuna sevinmek |
|
443 |
Colloquial |
be glad to see the back of someone or something [uk] v.
|
birinin/bir şeyin gitmesine memnun olmak |
|
444 |
Colloquial |
be glad to see the back of someone or something [uk] v.
|
birinin/bir şeyin gitmesine sevinmek |
|
445 |
Colloquial |
be glad to see the back of someone or something [uk] v.
|
birinin/bir şeyin gitmesinden mutluluk duymak |
|
446 |
Colloquial |
be glad to see the back of someone or something [uk] v.
|
birinden/bir şeyden kurtulduğuna sevinmek |
|
447 |
Colloquial |
back at (something or some place) adj.
|
geri (bir şeyde/yerde) |
|
448 |
Colloquial |
back at (something or some place) adj.
|
geri (bir şeye/yere) dönmüş |
|
449 |
Colloquial |
back at (something or some place) adj.
|
çıktığı/ayrıldığı yerde |
|
450 |
Colloquial |
back at (something or some place) adj.
|
işe, okula geri dönmüş |
|
451 |
Colloquial |
back at (something or some place) adj.
|
işe, okula tekrar başlamış |
|
452 |
Colloquial |
(someone or something) called, they want their (something) back! expr.
|
kulağa (birinin/bir şeyin) bir özelliği gibi geliyor |
|
453 |
Colloquial |
(someone or something) called, they want their (something) back! expr.
|
hoş geldin (biri/bir şey) |
|
454 |
Colloquial |
(someone or something) called, they want their (something) back! expr.
|
(birinden/bir şeyden) fırlamış gibi |
|
455 |
Colloquial |
(someone or something) called, they want their (something) back! expr.
|
(birinin/bir şeyin) bir özelliğinden/anlayışından farksız |
|
Idioms |
|
456 |
Idioms |
back of something n.
|
bir şeyin gerisi |
|
457 |
Idioms |
back of something n.
|
bir şeyin tersi |
|
458 |
Idioms |
back of something n.
|
bir şeyin arkası |
|
459 |
Idioms |
fire something back at someone v.
|
açılan ateşe cevap/karşılık vermek |
|
460 |
Idioms |
gulp something back v.
|
ağlamamak için (kendini) zor tutmak |
|
461 |
Idioms |
keep something in the back of someone's mind v.
|
aklının bir köşesinde bulundurmak |
|
462 |
Idioms |
have something in the back of someone's mind v.
|
aklının bir köşesinde bulundurmak |
|
463 |
Idioms |
have something at the back of someone's mind v.
|
aklının bir köşesinde bulundurmak |
|
464 |
Idioms |
keep something at the back of someone's mind v.
|
aklının bir köşesinde bulundurmak |
|
465 |
Idioms |
put something in the back of someone's mind v.
|
aklının bir köşesine yazmak |
|
466 |
Idioms |
put something at the back of someone's mind v.
|
aklının bir köşesine yazmak |
|
467 |
Idioms |
keep something in the back of someone's mind v.
|
aklının köşesinde bulundurmak |
|
468 |
Idioms |
keep something at the back of someone's mind v.
|
aklının köşesinde bulundurmak |
|
469 |
Idioms |
have something in the back of someone's mind v.
|
aklının köşesinde bulundurmak |
|
470 |
Idioms |
have something at the back of someone's mind v.
|
aklının köşesinde bulundurmak |
|
471 |
Idioms |
put something at the back of someone's mind v.
|
aklının köşesine yerleştirmek |
|
472 |
Idioms |
put something in the back of someone's mind v.
|
aklının köşesine yerleştirmek |
|
473 |
Idioms |
fire something back at someone v.
|
ateşe ateşle karşılık vermek |
|
474 |
Idioms |
know (something/someone) like the back of one's hand v.
|
avucunun içi gibi bilmek |
|
475 |
Idioms |
write something on the back of a postage stamp v.
|
bir konu hakkında çok az bilgisi olmak |
|
476 |
Idioms |
do something behind someone's back v.
|
birisinin arkasından iş çevirmek |
|
477 |
Idioms |
fall back on something v.
|
başarısız olduktan sonra farklı bir koz kullanmak |
|
478 |
Idioms |
echo back to something v.
|
bir şeyleri çağrıştırmak/hatırlatmak |
|
479 |
Idioms |
toss something back and forth v.
|
birbirine atıp tutmak |
|
480 |
Idioms |
put something on back burner v.
|
bir şeyi rafa kaldırmak |
|
481 |
Idioms |
put something in the back of one's mind v.
|
bir şeyi aklının bir köşesine yazmak |
|
482 |
Idioms |
gulp something back v.
|
bir duyguyu zorlukla bastırmak/zapt etmek |
|
483 |
Idioms |
gulp something back v.
|
bir şeyden ne kadar kötü etkilendiğini gizlemeye/saklamaya/göstermemeye çalışmak |
|
484 |
Idioms |
break the back of something v.
|
bir şeyin belini kırmak |
|
485 |
Idioms |
do something behind one's back v.
|
birisinin arkasından iş çevirmek |
|
486 |
Idioms |
fit something on the back of a postage stamp v.
|
bir konu hakkında çok az bilgisi olmak |
|
487 |
Idioms |
claw one's way back from something v.
|
çok uğraşarak tekrar eski iyi durumuna dönmek |
|
488 |
Idioms |
gulp something back v.
|
dişini sıkmak |
|
489 |
Idioms |
throw something back in somebody's face v.
|
elinin tersiyle itmek |
|
490 |
Idioms |
fire something back to someone v.
|
geri postalamak |
|
491 |
Idioms |
echo back to something v.
|
geçmişteki bir şeyi anımsatmak/çağrıştırmak/hatırlatmak |
|
492 |
Idioms |
harken back to something v.
|
geçmişi anımsatmak |
|
493 |
Idioms |
fire something back to someone v.
|
geri yollamak |
|
494 |
Idioms |
bounce something back and forth v.
|
fikir tokuşturmak |
|
495 |
Idioms |
put something on the back burner v.
|
geri plana atmak |
|
496 |
Idioms |
do something with one arm tied behind one's back v.
|
hiç zorlanmadan yapmak |
|
497 |
Idioms |
harken back to something v.
|
eskiyi anımsamak |
|
498 |
Idioms |
sit back and let something happen v.
|
geride durmak |
|
499 |
Idioms |
fire something back to someone v.
|
geri göndermek |
|
500 |
Idioms |
harken back to something v.
|
geçmişe götürmek |
|