(bir şey) söylemek - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

(bir şey) söylemek



Bedeutungen von dem Begriff "(bir şey) söylemek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Phrasals
(bir şey) söylemek give forth (something) [dated] v.

Bedeutungen, die der Begriff "(bir şey) söylemek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 117 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
gidip birine bir şey söylemek accost v.
yaklaşıp bir şey söylemek accost v.
yanlış bir şey söylemek say something wrong v.
gidip birine bir şey söylemek accoast [obsolete] v.
yaklaşıp bir şey söylemek accoast [obsolete] v.
(bir şey veya kimse hakkında) şarkı söylemek besing v.
doğru olmayan bir şey söylemek missay v.
Phrasals
bir şey yaptığını söylemek confess to something v.
(birisine bir şey) söylemek convey (something) from (someone or something) v.
(birisine bir şey) söylemek convey (something) from (someone or sth) to (someone or sth) v.
(birisine bir şey) söylemek convey (something) to (someone or something) v.
biri hakkında bir şey söylemek say something about someone v.
nefes nefese bir şey söylemek gasp out v.
soluk soluğa bir şey söylemek gasp out v.
zar zor bir şey söylemek gasp something out v.
zorlukla bir şey söylemek gasp something out v.
nefes nefese bir şey söylemek gasp something out v.
güçlükle bir şey söylemek gasp something out v.
soluk soluğa bir şey söylemek gasp something out v.
(birine) doğru olmayan (bir şey) söylemek feed (something) to (someone) v.
(aşağıdaki birine) seslenerek bir şey söylemek call something down (to someone) v.
(biri/bir şey) hakkında fikrini söylemek comment upon (someone or something) v.
(biri/bir şey) hakkında fikrini söylemek comment on (someone or something) v.
(biri/bir şey) hakkında fikrini söylemek comment about (someone or something) v.
öksürürken bir şey söylemek cough something out v.
(birine/bir hayvana) bağırarak (bir şey) söylemek cry (something) out (to someone or an animal) v.
inleyerek bir şey söylemek groan out v.
birine bir şey söylemek hand someone something v.
üstü kapalı bir şey söylemek hint at something v.
dolaylı yoldan bir şey söylemek hint at something v.
(bir şey) konusunda iğneleyici söz söylemek needle about v.
(biri/bir şey) hakkında (bir şey) söylemek say (something) about (someone or something) v.
(biri/bir şey) aleyhinde (bir şey) söylemek say (something) against (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) destekleyen (bir şey) söylemek say (something) for (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) savunacak (bir şey) söylemek say (something) for (someone or something) v.
(biri/bir şey) lehine/yararına (bir şey) söylemek say (something) for (someone or something) v.
(birine bir şey) söylemek/demek say (something) to (one) v.
hakkında (bir şey) söylemek say about v.
aleyhinde (bir şey) söylemek say against v.
hakkında (bir şey) söylemek say for v.
-i destekleyen (bir şey) söylemek say for v.
(birine biri/bir şey) hakkında bir şey söylemek/göstermek tell (one) about (someone or something) v.
Proverb
birinin iyiliği için onu şimdi üzecek bir şey söylemek you have to be cruel to be kind
Colloquial
birine bir şey hakkında yalan söylemek lie to someone about something v.
kendinin (bir şey) olduğunu söylemek call (oneself) a (something) v.
kalkıp bir şey yapmak/söylemek turn round and do something v.
beklenmedik şekilde bir şey yapmak/söylemek turn round and do something v.
olmadık şekilde bir şey yapmak/söylemek turn round and do something v.
bir anda dönüp bir şey yapmak/söylemek turn round and do something v.
durup dururken bir şey yapmak/söylemek turn round and do something v.
durduk yere bir şey yapmak/söylemek turn round and do something v.
kalkıp bir şey yapmak/söylemek turn around and do something v.
beklenmedik şekilde bir şey yapmak/söylemek turn around and do something v.
olmadık şekilde bir şey yapmak/söylemek turn around and do something v.
bir anda dönüp bir şey yapmak/söylemek turn around and do something v.
durup dururken bir şey yapmak/söylemek turn around and do something v.
durduk yere bir şey yapmak/söylemek turn around and do something v.
(bir şey yapmasını) söylemek get to (do something) v.
(daha) kesin bir şey söylemek gerekirse to be (more) exact expr.
kesin bir şey söylemek imkansız/mümkün değil (there's) no way to tell expr.
kesin bir şey söylemek zor anyone's call expr.
kesin bir şey söylemek zor anybody's call expr.
kesin bir şey söylemek imkansız/mümkün değil no way to tell expr.
Idioms
inandıracak bir şey yapmak/söylemek give (one) to believe v.
inandıracak bir şey yapmak/söylemek give somebody to believe/understand (that) v.
bir şey söyleyip hemen akabinde tam tersini/zıddını söylemek say something in the same breath v.
(bir şey) hakkında başkasına bir şey söylemek breathe something (of something) (to someone) v.
bir iki şey söylemek tell (someone) a thing or two (about someone or something) v.
ortalığı karıştıracak bir şey söylemek veya yapmak throw the cat among the pigeons v.
ortalığı karıştıracak bir şey söylemek veya yapmak set the cat among the pigeons v.
ortalığı karıştıracak bir şey söylemek veya yapmak put the cat among the pigeons v.
birisinin kulağına eğilip (gizli) bir şey söylemek have a word in somebody's ear v.
birinin yüzüne karşı bir şey söylemek say something right to someone's face v.
bir şey hakkında çok şey söylemek (bir şey hakkında fikir/ipucu vb vermek) say a lot about something v.
isabetli bir şey söylemek say a mouthful v.
son bir gayretle (inleyerek) bir şey söylemek groan something out v.
(biri veya bir şey) hakkında çok şey söylemek say a great deal about (someone or something) v.
birinin kulak kesileceği bir şey söylemek/yapmak perk up (one's) ears v.
birinin dikkatle dinleyeceği bir şey söylemek/yapmak perk up (one's) ears v.
(biri veya bir konu hakkında) çok şey söylemek say a great deal about (someone or something) v.
toplumda hoş karşılanmayacak bir şey söylemek (make/commit) a faux pas v.
kıracak bir şey söylemek/yapmak istememek not mean any offense v.
başka/farklı bir şey söylemek tell a different story v.
başka/farklı bir şey söylemek tell another tale/story v.
başka/farklı bir şey söylemek tell a different tale v.
başka/farklı bir şey söylemek tell another story v.
başka/farklı bir şey söylemek tell another tale v.
düşünmeden bir şey söylemek veya yapmak go off at score v.
aniden bir şey söylemek veya yapmak go off at score v.
(birine) bir şey yapmasını söylemek give (someone) the word v.
biri/bir şey hakkında küçümseyici sözler söylemek heap scorn on somebody/something v.
biri/bir şey hakkında küçümseyici sözler söylemek pour scorn on somebody/something v.
biri/bir şey hakkında kırıcı bir şey söylemek take a poke at somebody/something [old-fashioned] [us] v.
birine (biri/bir şey) hakkındaki gerçekleri söylemek give somebody the low-down (on somebody/something) v.
birine inandıracak bir şey yapmak/söylemek give somebody to believe/understand… v.
birine (biri/bir şey hakkında) bütün gerçekleri söylemek give somebody the low-down (on somebody/something) v.
birine (biri/bir şey hakkında) önemli unsurları söylemek give somebody the low-down (on somebody/something) v.
(birinin) kulağına eğilip (gizli) bir şey söylemek have a word in (one's) ear v.
(birinin) kulağına eğilip (gizli) bir şey söylemek have a word in someone's ear v.
biri/bir şey hakkında küçümseyici sözler söylemek heap scorn on somebody/something v.
biri/bir şey hakkında küçümseyici sözler söylemek pour scorn on somebody/something v.
düşünmeden (bir şey) söylemek let fly with (something) v.
biri/bir şey hakkında güzel/olumlu şeyler söylemek put in a good word for someone/something v.
ortalığı karıştıracak bir şey söylemek veya yapmak put the cat amongst the pigeons [uk] v.
başka/farklı bir şey söylemek tell a different, another tale/story v.
bir iki şey söylemek tell a thing or two v.
birine bir iki şey söylemek tell (or teach) someone a thing or two v.
bir şey söylemek, sesini çıkarmak utter a word v.
Speaking
bir şey söylemek zorunda değilsin you don't have to say anything expr.
bana söylemek istediğin bir şey mi var mı? is there something you want to tell me? expr.
bir şey söylemek istiyorum I want to say something expr.
daha ileri gitmeden önce sana söylemek istediğim bir şey var before we go any further there's something that I want to tell you expr.
herhangi bir şey söylemek bana düşmez this is not my place to say anything expr.
madem sen anlattın sana bir şey söylemek istiyorum since you told me i want to tell you something expr.
söylemek istediğin bir şey varsa mikrofona söyle anything you want to say just talk into the mike expr.
sana (bir şey) söylemek istiyorum/istedim (I) just wanted to tell you (something) expr.
sana (bir şey) söylemek istiyorum/istedim (I) just want to tell you (something) expr.