Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | (birini bir şeyle) karşı karşıya getirmek | confront (one) with (something) v. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | (birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) karşı karşıya getirmek | bring (someone or something) up against (someone or something) v. |
Phrasals | birini bir şeyle karşı karşıya getirmek | confront someone with something v. |
Phrasals | birini bir şeyle karşı karşıya getirmek | face someone with something v. |