a knife - Türkisch Englisch Wörterbuch

a knife

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen, die der Begriff "a knife" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 76 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
pull (out) a knife v. bıçak çekmek
Fadil pulled a knife on Layla.
Fadıl Leyla'ya bıçak çekti.

More Sentences
sharpen a knife v. bıçak bilemek
She sharpened a knife.
O bir bıçağı biledi.

More Sentences
Colloquial
on a knife-edge expr. bıçak sırtında
We are on a knife-edge.
Bıçak sırtındayız.

More Sentences
Idioms
on a knife-edge expr. bıçak sırtında
We are on a knife-edge.
Bıçak sırtındayız.

More Sentences
Common Usage
with a knife adj. bıçaklı
General
attack with a drawn knife v. bıçak çekmek
draw (out) a knife v. bıçak çekmek
take out a knife v. bıçak çekmek
draw a knife v. bıçak çizmek
attack with a knife v. bıçakla saldırmak
threaten someone with a knife v. birini bıçakla tehdit etmek
kill with a knife v. bıçakla öldürmek
kill with a knife v. bıçaklayarak öldürmek
stick a knife in v. bıçak saplamak
stick a knife in v. bıçaklamak
stick a knife in v. bıçak batırmak
put a knife on one's throat v. birinin boğazına bıçak dayamak
attack someone with a knife v. birine bıçakla saldırmak
be armed with a knife v. bıçak taşımak
on a knife-edge adv. gergin
with a knife adv. bıçaklı
Idioms
a knife in the back n. sırtından bıçaklama
a knife in the back n. hainlik yapma
a knife in the back n. ihanet etme
a knife in the back n. kalleşlik etme
a knife in the back n. arkadan vurma
a turn/twist of the knife n. (üzüntüye vb) tuz biber (ekmek)
a knife in the back n. ihanet
a knife in the back n. kalleşlik
an atmosphere that you could cut with a knife n. gergin ortam
an atmosphere that you could cut with a knife n. stresli ortam
an atmosphere that you could cut with a knife n. gergin ortam
an atmosphere that you could cut with a knife n. stresli ortam
bring a knife to a gunfight v. bir göreve/yarışmaya/toplantıya/hazırlanmadan gitmek
stab a knife in someone's back v. arkadan vurmak
be on a knife-edge v. bıçak sırtında olmak
be on a knife edge v. bıçağın ucunda olmak
pull a knife on someone v. birine bıçak çekmek
be on a knife edge v. diken üstünde olmak
cut the air with a knife v. gerginleşmek
cut the air with a knife v. elektriklenmek
go through something like a hot knife through butter v. kolayca kesmek
cut through something like a hot knife through butter v. kolayca kesmek
be on a knife edge v. pamuk ipliğine bağlı olmak
be on a knife edge v. süngünün ucunda olmak
catch a falling knife v. (fiyatı) düşerken hisse almak
catch a falling knife v. (fiyatı) düşmekte olan hisseyi almak
play a good knife and fork v. iştahla yemek
play a good knife and fork v. hapır hupur yemek
play a good knife and fork v. tıka basa yemek
pull a knife v. bıçak çekmek
pull a knife on (one) v. (birine) bıçak çekmek
you could cut the atmosphere with a knife expr. çok gergin (ortam)
on a knife-edge expr. diken üstünde
like a (hot) knife through butter expr. tereyağından kıl çeker gibi
you could cut (something) with a knife expr. (bir şey) çok boğucu
you could cut (something) with a knife expr. (bir şey) çok yoğun
you could cut (something) with a knife expr. (bir şey) çok belirgin
you could cut (something) with a knife expr. (bir şey) çok aşikar
you could cut (something) with a knife expr. (bir şey) çok kuvvetli
you could cut (something) with a knife expr. (bir şey) neredeyse elle tutulacak/gözle görülecek kadar yoğun
you could cut (something) with a knife expr. (bir şey) neredeyse elle tutulacak/gözle görülecek kadar belirgin
you could cut it with a knife expr. bunaltıcı (hava, ortam)
you could cut it with a knife expr. boğucu (hava, ortam)
you could cut it with a knife expr. sıkıntılı (hava, ortam)
you could cut it with a knife expr. belirgin (aksan, diksiyon)
you could cut it with a knife expr. ağır (aksan, diksiyon)
you could cut it with a knife expr. aşırı (aksan, diksiyon)
you could cut it with a knife expr. baskın (aksan, diksiyon)
you could cut it with a knife expr. gergin (atmosfer, ortam)
don't bring a knife to a gunfight expr. bir göreve/yarışmaya/toplantıya/hazırlanmadan gelme
like a knife through butter expr. tereyağından kıl çeker gibi
like a knife through butter expr. kolayca (kesme/geçme)
Speaking
is that a knife? expr. o bir bıçak mı?
Law
murderer armed with a knife n. bıçaklı katil
carry a knife v. bıçak taşımak