an hour

Bedeutungen, die der Begriff "an hour" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 80 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	half an hour n.	yarım saat
Why, yet again, has the time allotted to questions to the Council been reduced by half an hour? Konsey'e yöneltilen sorulara ayrılan süre neden yine yarım saat azaltıldı? More Sentences
2	General	for an hour adv.	bir saattir
Usually, when voting time starts at midday it lasts for an hour. Genellikle oy verme zamanı öğlen başladığında bir saat sürer. More Sentences
3	General	for an hour adv.	bir saatten beri
His phone has been busy for an hour. Telefonu bir saatten beri meşgul çalıyor. More Sentences
4	General	for an hour adv.	bir saat boyunca
It is quite outrageous that we should sit for an hour voting on what should have been resolved by the committee. Komite tarafından karara bağlanması gereken bir konuda bir saat boyunca oturup oylama yapmamız oldukça çirkindir. More Sentences
5	General	an hour ago adv.	bir saat önce
I understand that it was handed over here just an hour ago. Anladığım kadarıyla bir saat önce burada teslim edildi. More Sentences
6	General	just an hour adv.	sadece bir saat
It took just an hour. Sadece bir saat sürdü. More Sentences
Phrases
7	Phrases	an hour late expr.	bir saat geç
The jet plane reached Narita an hour late. Jet uçağı Narita'ya bir saat geç ulaştı. More Sentences
8	Phrases	an hour later expr.	bir saat sonra
Tom turned up an hour later. Tom bir saat sonra geldi. More Sentences
General
9	General	drive at (..) km an hour v.	km hızla gitmek
10	General	sleep for an hour v.	bir saat uyumak
11	General	have less than an hour v.	bir saatten az zamanı olmak/kalmak
12	General	an hour or so adv.	bir saate kadar
13	General	in an evil hour adv.	uğursuz bir saatte maalesef
14	General	in an evil hour adv.	uğursuz bir saatte
15	General	at an unearthly hour adv.	uygunsuz bir zamanda
16	General	in an evil hour adv.	maalesef
17	General	within an hour adv.	1 saat içinde
Phrases
18	Phrases	in an hour expr.	bir saat içerisinde
19	Phrases	within an hour expr.	bir saat içerisinde
20	Phrases	in an hour expr.	bir saat içinde
21	Phrases	inside of an hour expr.	bir saate kadar
22	Phrases	within an hour expr.	bir saat içinde
23	Phrases	inside of an hour expr.	bir saat zarfında
24	Phrases	at such-and-such an hour expr.	şu şu saatte
Proverb
25	Proverb	an hour of pain is as long as a day of pleasure	bir saatlik acı bir günlük zevke bedeldir
Colloquial
26	Colloquial	push it an hour v.	bir saat ertelemek
27	Colloquial	spend an hour at the hotel v.	otelde bir saat geçirmek
28	Colloquial	about an hour or two expr.	bir veya iki saattir
29	Colloquial	about an hour ago expr.	bir saat kadar önce
30	Colloquial	for the last half-an-hour expr.	son yarım saattir
31	Colloquial	more than half an hour expr.	yarım saatten fazla
32	Colloquial	for half an hour expr.	yarım saattir
33	Colloquial	in about an hour and a half expr.	yaklaşık 1.5 saat sonra
34	Colloquial	half an hour ago expr.	yarım saat önce
Idioms
35	Idioms	a bad quarter of an hour [old-fashioned] n.	nahoş bir an
36	Idioms	a bad quarter of an hour [old-fashioned] n.	sinir bozucu bir an
37	Idioms	a bad quarter of an hour [old-fashioned] n.	zorlayıcı bir an
38	Idioms	a bad quarter of an hour [old-fashioned] n.	tatsız bir an
39	Idioms	a bad quarter of an hour [uk] n.	sıkıcı bir an
40	Idioms	a bad quarter of an hour [uk] n.	can sıkıcı bir süre
41	Idioms	a bad quarter of an hour [uk] n.	kötü bir zaman dilimi
42	Idioms	get one's head down for an hour v.	bir saat uyumak
43	Idioms	put one's head down for an hour v.	bir saat uyumak
44	Idioms	at an ungodly hour adv.	alakasız bir saatte
45	Idioms	at an ungodly hour adv.	uygun olmayan bir saatte
46	Idioms	at an ungodly hour adv.	uygunsuz bir saatte
47	Idioms	at an ungodly hour adv.	münasebetsiz bir saatte
48	Idioms	at an ungodly hour adv.	kötü bir saatte
49	Idioms	at an ungodly hour adv.	sabahın/gecenin köründe
50	Idioms	at an ungodly hour adv.	sabahın erken saatlerinde/gecenin bir vaktinde
51	Idioms	at an ungodly hour adv.	sabahın/gecenin kör saatinde
52	Idioms	at an unearthly hour adv.	alakasız bir saatte
53	Idioms	at an unearthly hour adv.	uygun olmayan bir saatte
54	Idioms	at an unearthly hour adv.	uygunsuz bir saatte
55	Idioms	at an unearthly hour adv.	münasebetsiz bir saatte
56	Idioms	at an unearthly hour adv.	kötü bir saatte
57	Idioms	at an unearthly hour adv.	sabahın/gecenin köründe
58	Idioms	at an unearthly hour adv.	sabahın erken saatlerinde/gecenin bir vaktinde
59	Idioms	at an unearthly hour adv.	sabahın/gecenin kör saatinde
60	Idioms	the better part of an hour expr.	yarım saatten fazla
61	Idioms	the best part of an hour expr.	yarım saatten fazla
62	Idioms	at an unearthly/ungodly hour expr.	uygun olmayan bir zamanda/saatte
63	Idioms	at an unearthly/ungodly hour expr.	uygunsuz bir zamanda/saatte
64	Idioms	at an unearthly/ungodly hour expr.	münasebetsiz bir zamanda/saatte
65	Idioms	at an unearthly/ungodly hour expr.	sabahın/gecenin köründe
66	Idioms	at an unearthly/ungodly hour expr.	sabahın erken saatlerinde
67	Idioms	at an unearthly/ungodly hour expr.	gecenin ilerlemiş saatlerinde
68	Idioms	in the space of an hour expr.	belli bir saat aralığında
69	Idioms	in the space of an hour expr.	belli bir saat içerisinde
Speaking
70	Speaking	how many pages do you read in an hour? expr.	bir saatte kaç sayfa okursun?
71	Speaking	I won't be more than an hour expr.	bir saate dönerim
72	Speaking	I was at my neighbor's house for an hour expr.	bir saatliğine komşumun evindeydim
73	Speaking	it's gonna take about an hour and a half to get there expr.	oraya varmam bir - bir buçuk saat sürer
Botanic
74	Botanic	flower-of-an-hour (hibiscus trionum) n.	yabani bamya
75	Botanic	flowers-of-an-hour n.	kerkede
76	Botanic	flowers-of-an-hour n.	afrika ağaç hatmisi
77	Botanic	flowers-of-an-hour n.	kerkede
78	Botanic	flower-of-an-hour n.	saat çiçeği
79	Botanic	flower-of-an-hour n.	yabani bamya
80	Botanic	flowers-of-an-hour n.	yabani bamya