Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | anlaşmazlıklar | disputes n. | ||
It may be that the opportunities for legal assistance in disputes should be increased. Anlaşmazlıklarda hukuki yardım olanaklarının arttırılması gerekebilir. More Sentences |
||||
General | anlaşmazlıklar | disagreements n. | ||
There will always be disagreements between us and the United States. Amerika Birleşik Devletleri ile aramızda her zaman anlaşmazlıklar olacaktır. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | anlaşmazlıklar | disputes n. | ||
In fact, little progress could be noted with regard to peaceful settlement of the disputes in the Aegean. Aslında, Ege'deki anlaşmazlıkların barışçıl yollardan çözümüne ilişkin olarak çok az ilerleme kaydedilmiştir. More Sentences |
||||
Literature | ||||
Literature | anlaşmazlıklar | agones n. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | lordların yerel anlaşmazlıklar sebebiyle yargılanmış oldukları altı aylık veya bir senelik özel mahkeme | leet n. |
Proverb | ||
Proverb | maddi anlaşmazlıklar önlenirse arkadaşlıklar bozulmaz | good accounting makes good friends |
Idioms | ||
Idioms | büyük anlaşmazlıklar | major rows n. |
Trade/Economic | ||
Trade/Economic | bu sözleşme sonucu ya da bu sözleşme ile bağlantılı olarak doğacak/doğan tüm anlaşmazlıklar | all disputes arising out of or in connection with this contract n. |