|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
| General |
|
| 1 |
General |
bring someone before someone or something v.
|
birisini (mahkeme/kurul vb.) karşısına çıkarmak |
|
| Phrasals |
|
| 2 |
Phrasals |
send (one) before (someone or something) v.
|
(birini) duruşmaya/görüşmeye/değerlendirme toplantısına çıkarmak/göndermek |
|
| 3 |
Phrasals |
send (one) before (someone or something) v.
|
(biri) hakkında soruşturma açmak |
|
| 4 |
Phrasals |
send (one) before (someone or something) v.
|
hakimin/değerlendirme komitesinin önüne/huzuruna çıkmasına neden olmak |
|
| 5 |
Phrasals |
send someone before someone or something v.
|
(birini) duruşmaya/görüşmeye/değerlendirme toplantısına çıkarmak/göndermek |
|
| 6 |
Phrasals |
send someone before someone or something v.
|
(biri) hakkında soruşturma açmak |
|
| 7 |
Phrasals |
send someone before someone or something v.
|
hakimin/değerlendirme komitesinin önüne/huzuruna çıkmasına neden olmak |
|
| 8 |
Phrasals |
set (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini veya bir şeyi başka birinin veya bir şeyin) tam önüne yerleştirmek/koymak |
|
| 9 |
Phrasals |
set (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birinin veya bir şeyin) önüne (birini veya bir şey) yerleştirmek/koymak |
|
| 10 |
Phrasals |
set (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birine veya bir şeye bir şey) vermek |
|
|
|
| 11 |
Phrasals |
set something before (someone, something, or some creature) v.
|
(birini veya bir şeyi başka birinin veya bir şeyin) tam önüne yerleştirmek/koymak |
|
| 12 |
Phrasals |
set something before (someone, something, or some creature) v.
|
(birinin veya bir şeyin) önüne (birini veya bir şey) yerleştirmek/koymak |
|
| 13 |
Phrasals |
set something before (someone, something, or some creature) v.
|
(birine veya bir şeye bir şey) vermek |
|
| 14 |
Phrasals |
cringe before someone or something v.
|
birinin ya da bir şeyin karşında pısmak |
|
| 15 |
Phrasals |
cringe before someone or something v.
|
birinin ya da bir şeyin karşısında tırsıp kalmak |
|
| 16 |
Phrasals |
cringe before someone or something v.
|
sinmek |
|
| 17 |
Phrasals |
cringe before someone or something v.
|
sus pus kesilmek |
|
| 18 |
Phrasals |
cringe before someone or something v.
|
korkudan sinmek |
|
| 19 |
Phrasals |
cringe before someone or something v.
|
ezilip büzülmek |
|
| 20 |
Phrasals |
go before (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) önce davranmak |
|
| 21 |
Phrasals |
go before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) önünde gitmek |
|
| 22 |
Phrasals |
go before (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) önde olmak |
|
| 23 |
Phrasals |
go before (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) üstün olmak |
|
| 24 |
Phrasals |
go before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) önünde gitmek |
|
| 25 |
Phrasals |
go before (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) önce olmak |
|
| 26 |
Phrasals |
go before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) karşısına çıkmak |
|
| 27 |
Phrasals |
go before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) huzuruna çıkmak |
|
| 28 |
Phrasals |
bow before someone or something v.
|
birinin/bir şeyin önünde eğilmek |
|
| 29 |
Phrasals |
bow before someone or something v.
|
birinin/bir şeyin önünde el pençe divan durmak |
|
| 30 |
Phrasals |
bow before someone or something v.
|
birinin/bir şeyin önünde saygıyla eğilmek |
|
|
|
| 31 |
Phrasals |
bow before someone or something v.
|
birine/bir şeye boyun eğmek |
|
| 32 |
Phrasals |
bow before someone or something v.
|
birine/bir şeye itaat etmek |
|
| 33 |
Phrasals |
bring (something) before (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye bir şey) sunmak |
|
| 34 |
Phrasals |
bring (something) before (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye bir bilgi, kanıt) sunmak |
|
| 35 |
Phrasals |
bring (something) before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) önüne (bir şey) getirmek |
|
| 36 |
Phrasals |
bring something before someone or something v.
|
bir şeyi birinin/bir grubun dikkatine sunmak |
|
| 37 |
Phrasals |
bring something before someone or something v.
|
bir şeye birinin/bir grubun dikkatini çekmek |
|
| 38 |
Phrasals |
bring something before someone or something v.
|
birine/bir gruba bir şeyden bahsetmek |
|
| 39 |
Phrasals |
bring something before someone or something v.
|
birini/bir grubu bir şeyden haberdar etmek |
|
| 40 |
Phrasals |
bring something before someone or something v.
|
bir şeyi birinin/bir grubun gündemine getirmek |
|
| 41 |
Phrasals |
come before (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) önce gelmek |
|
| 42 |
Phrasals |
come before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) önüne çıkmak |
|
| 43 |
Phrasals |
come before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) karşısına çıkmak/gelmek |
|
| 44 |
Phrasals |
come before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) huzuruna çıkmak |
|
| 45 |
Phrasals |
come before (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) daha önemli olmak |
|
| 46 |
Phrasals |
come before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) önünde gelmek |
|
| 47 |
Phrasals |
come before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) gündemine gelmek |
|
| 48 |
Phrasals |
grovel before someone or something v.
|
birinin/bir şeyin ayaklarına kapanmak |
|
| 49 |
Phrasals |
grovel before someone or something v.
|
birinin/bir şeyin dizlerine kapanmak |
|
| 50 |
Phrasals |
grovel before someone or something v.
|
biri/bir şey karşısında el pençe divan durmak |
|
| 51 |
Phrasals |
grovel before someone or something v.
|
biri/bir şey karşısında secde etmek |
|
| 52 |
Phrasals |
grovel before someone or something v.
|
biri/bir şey karşısında/önünde diz çökmek |
|
| 53 |
Phrasals |
kneel before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) önünde dizinin/dizlerinin üzerine çökmek |
|
| 54 |
Phrasals |
kneel before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) önünde eğilmek |
|
| 55 |
Phrasals |
kneel before (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) boyun eğmek |
|
| 56 |
Phrasals |
kneel before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) önünde diz çökmek |
|
| 57 |
Phrasals |
kneel down before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) önünde diz çökmek |
|
| 58 |
Phrasals |
kneel down before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) önünde eğilmek |
|
| 59 |
Phrasals |
kneel down before (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) boyun eğmek |
|
| 60 |
Phrasals |
kneel down before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) önünde dizinin/dizlerinin üzerine çökmek |
|
| 61 |
Phrasals |
lay (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) önüne yatırmak |
|
| 62 |
Phrasals |
lay (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) önüne koymak |
|
| 63 |
Phrasals |
lay (something) before (someone or something) [old-fashioned] v.
|
(birine/bir şeye bir şey) sunmak |
|
| 64 |
Phrasals |
lay (something) before (someone or something) [old-fashioned] v.
|
(bir konuyu, durumu, meseleyi birine/bir şeye) taşımak |
|
| 65 |
Phrasals |
lay (something) before (someone or something) [old-fashioned] v.
|
(bir konuyu, durumu, meseleyi birinin/bir şeyin) önüne getirmek |
|
| 66 |
Phrasals |
lie before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) önünde uzanmak |
|
| 67 |
Phrasals |
lie before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) geleceğinde olmak/beklemek |
|
| 68 |
Phrasals |
place (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) önüne koymak/dizmek/yerleştirmek |
|
| 69 |
Phrasals |
place (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) karşısına koymak/dizmek/yerleştirmek |
|
| 70 |
Phrasals |
place (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) ön tarafına koymak/dizmek/yerleştirmek |
|
|
|
| 71 |
Phrasals |
place (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye birinden/bir şeyden) daha fazla önem vermek |
|
| 72 |
Phrasals |
place (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) önce getirmek |
|
| 73 |
Phrasals |
place (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) önünde tutmak |
|
| 74 |
Phrasals |
place (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) öncelikli tutmak |
|
| 75 |
Phrasals |
place (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) önde tutmak |
|
| 76 |
Phrasals |
prostrate (oneself) before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) ayağına kapanmak |
|
| 77 |
Phrasals |
prostrate (oneself) before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) önünde diz çökmek |
|
| 78 |
Phrasals |
prostrate (oneself) before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) karşısında diz çökmek |
|
| 79 |
Phrasals |
prostrate (oneself) before (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) önünde eğilmek |
|
| 80 |
Phrasals |
put (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) önüne koymak |
|
| 81 |
Phrasals |
put (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) önüne/huzuruna çıkarmak |
|
| 82 |
Phrasals |
put (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) sunmak |
|
| 83 |
Phrasals |
put (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye birinden/bir şeyden) daha fazla değer/önem vermek |
|
| 84 |
Phrasals |
put (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak |
|
| 85 |
Phrasals |
put (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstünde tutmak |
|
| 86 |
Phrasals |
quail before (someone or something) v.
|
(birinin veya bir şeyin) karşısında yaprak gibi titremek |
|
| 87 |
Phrasals |
quail before (someone or something) v.
|
(birinin veya bir şeyin) karşısında tir tir titremek |
|
| 88 |
Phrasals |
take (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) karşısına çıkarmak |
|
| 89 |
Phrasals |
take (someone or something) before (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) incelemesine sunmak |
|
| Phrases |
|
| 90 |
Phrases |
up before (someone or something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) önünde/önüne |
|
| 91 |
Phrases |
up before (someone or something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) huzurunda/huzuruna |
|
| 92 |
Phrases |
up before (someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden) önce uyanmış |
|
| 93 |
Phrases |
up before (someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden) önce kalkmış |
|
| 94 |
Phrases |
up before (someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden) önce ayakta |
|
| Idioms |
|
| 95 |
Idioms |
cringe before (someone or something) v.
|
(birinden) korkmak |
|
| 96 |
Idioms |
cringe before (someone or something) v.
|
(birinden) kaçmak |
|
| 97 |
Idioms |
cringe before (someone or something) v.
|
(birinden) çekinmek |
|
| 98 |
Idioms |
cringe before (someone or something) v.
|
(birinin) karşısında korkudan sinmek/pusmak |
|
| 99 |
Idioms |
cringe before (someone or something) v.
|
(birinin) ayağına kapanmak/önünde diz çökmek |
|
| 100 |
Idioms |
cringe before someone or something v.
|
(birinden) korkmak |
|
| 101 |
Idioms |
cringe before someone or something v.
|
(birinden) kaçmak |
|
| 102 |
Idioms |
cringe before someone or something v.
|
(birinden) çekinmek |
|
| 103 |
Idioms |
cringe before someone or something v.
|
(birinin) karşısında korkudan sinmek/pusmak |
|
| 104 |
Idioms |
cringe before someone or something v.
|
(birinin) ayağına kapanmak/önünde diz çökmek |
|
