| Türkisch | Englisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | canlı doku | living tissue n. | ||
|
These particles emit alpha-radioactivity, which is particularly aggressive towards living tissue. Bu parçacıklar özellikle canlı dokulara karşı saldırgan olan alfa radyoaktivitesi yayar. More Sentences |
||||
| Medical | ||||
| Medical | canlı doku | living tissue n. | ||
|
Living tissue is not preserved over millions of years. Canlı doku milyonlarca yıl boyunca korunmaz. More Sentences |
||||
| Marine | ||||
| Marine | canlı doku | organisms attaching n. | ||
| Türkisch | Englisch | |
|---|---|---|
| Medical | ||
| Medical | canlı doku eşdeğeri | living tissue equivalent n. |
| Medical | aşılanan canlı doku | implant n. |
| Medical | canlı doku veya vücut yapılarının ultrason veya MRI ile ölçümü | biometry n. |
| Biology | ||
| Biology | canlı doku aşılama | implantation n. |
| Biology | elektriğin canlı doku üzerindeki etkileriyle ilgili | bioelectric adj. |
| Biology | elektriğin canlı doku üzerindeki etkileriyle ilgili | bioelectrical adj. |
| Biology | elektriğin canlı doku üzerindeki etkilerine ait | bioelectrical adj. |
| Biology | elektriğin canlı doku üzerindeki etkilerine ait | bioelectric adj. |