climate - Türkisch Englisch Wörterbuch

climate

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "climate" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 15 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
climate n. iklim
The town has a warm climate which makes it a popular holiday location.
Kasabanın sıcak bir iklime sahip olması burayı popüler bir tatil yeri haline getiriyor.

More Sentences
General
climate n. bölge
The seeds were modified for cold climates.
Tohumlar soğuk bölgelere uygun şekilde modifiye edilmiştir.

More Sentences
climate n. hava
The general climate for investment in real estate is quite positive for a number of reasons.
Gayrimenkul yatırımı için genel hava bir dizi nedenden dolayı oldukça olumludur.

More Sentences
climate n. klima
The vehicle is equipped with Electronic Climate Control (ECC).
Araç Elektronik Klima Kontrolü (ECC) ile donatılmıştır.

More Sentences
climate n. ortam
The present political climate is the major cause of the pessimism.
Mevcut siyasi ortam karamsarlığın başlıca nedenidir.

More Sentences
Linguistics
climate n. hava
He will soon get used to the climate here.
Yakında buradaki havaya alışacaktır.

More Sentences
climate n. ortam
We have everything to gain from creating a good climate of cooperation with the Commission.
Komisyon ile iyi bir işbirliği ortamı yaratarak kazanacağımız çok şey var.

More Sentences
Geography
climate n. iklim
Let us hope that the New Delhi climate conference will result in ratification by the Russian and Canadian Governments.
Yeni Delhi iklim konferansının Rusya ve Kanada Hükümetleri tarafından onaylanmasıyla sonuçlanacağını umalım.

More Sentences
General
climate n. çevre
climate n. şartlar
climate n. abuhava
Medical
climate n. klimat
Psychology
climate n. hakim psikolojik durum
Geography
climate n. asteriot kuşağı
climate n. dünya yüzeyinin bölündüğü otuz bölgeden her biri

Bedeutungen, die der Begriff "climate" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 230 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
climate model n. iklim modeli
We used three climate models to calculate the impacts of specific greenhouse gas emission pathways.
Belirli sera gazı emisyon yollarının etkilerini hesaplamak için üç iklim modeli kullandık.

More Sentences
climate variability n. iklim değişkenliği
On shorter time scales, climate variability affects the flammability of live and dead vegetation.
Daha kısa zaman ölçeklerinde, iklim değişkenliği canlı ve ölü bitki örtüsünün yanıcılığını etkiler.

More Sentences
climate control n. iklim kontrolü
Debets Schalke supplies and installs various climate control computers, including the deluxe Priva Connext.
Debets Schalke, lüks Priva Connext de dahil olmak üzere çeşitli iklim kontrol bilgisayarları tedarik etmekte ve kurmaktadır.

More Sentences
mediterranean climate n. akdeniz iklimi
Marmaris is a region with a Mediterranean climate in general.
Marmaris genel olarak Akdeniz iklimine sahip bir bölgedir.

More Sentences
tropical climate n. tropikal iklim
Tribulus terrestris is a plant that grows in tropical climates.
Tribulus terrestris tropik iklimlerde yetişen bir bitkidir.

More Sentences
climate change n. iklim değişikliği
It reduces the risks of climate change if it is safe and properly managed.
Güvenli olması ve doğru yönetilmesi halinde iklim değişikliğinin risklerini azaltır.

More Sentences
hot climate n. sıcak iklim
In areas with hot climates, the northern direction becomes preferable.
Sıcak iklime sahip bölgelerde kuzey yönü tercih edilir hale gelir.

More Sentences
investment climate n. yatırım ortamı
However, this requires a much better investment climate to make it attractive for companies to invest in Europe.
Ancak bunun için şirketlerin Avrupa'da yatırım yapmalarını cazip kılacak çok daha iyi bir yatırım ortamı gerekmektedir.

More Sentences
harsh climate n. sert iklim
Difficulty of access, harsh climate and declivity should also be taken into account.
Erişim zorluğu, sert iklim ve eğim de dikkate alınmalıdır.

More Sentences
severe climate n. sert iklim
I am becoming accustomed to the severe climate here bit by bit.
Buradaki sert iklime yavaş yavaş alışıyorum.

More Sentences
changing climate n. değişen iklim
The changing climate may not mean the end of holiday trees.
Değişen iklim tatil ağaçlarının sonu anlamına gelmeyebilir.

More Sentences
humid climate n. nemli iklim
They are used to the humid climate of the summer.
Yazın nemli iklimine alışmışlar.

More Sentences
climate region n. iklim bölgesi
In cold climates, they tend to move towards warmer climate regions.
Soğuk iklimlerde, daha sıcak iklim bölgelerine doğru hareket etme eğilimindedirler.

More Sentences
mild climate n. yumuşak iklim
Coastal regions generally have milder climates.
Kıyı bölgelerinin genellikle daha yumuşak iklimleri vardır.

More Sentences
natural climate n. doğal iklim
Rainforests are a powerful natural climate solution.
Yağmur ormanları güçlü bir doğal iklim çözümüdür.

More Sentences
mild climate n. ılıman iklim
Another advantage of the area is its mild climate.
Bölgenin bir diğer avantajı da ılıman iklimidir.

More Sentences
warm climate n. sıcak iklim
They, therefore, prefer regions with warmer climates.
Bu nedenle daha sıcak iklime sahip bölgeleri tercih ediyorlar.

More Sentences
cold climate n. soğuk iklim
Also, all versions, including those imported from France, are adapted for use in cold climates.
Ayrıca, Fransa'dan ithal edilenler de dahil olmak üzere tüm versiyonlar soğuk iklimlerde kullanılmak üzere uyarlanmıştır.

More Sentences
climate scientist n. iklim bilimci
Ömer Lütfi Şen is a climate scientist.
Ömer Lütfi Şen iklim bilimcidir.

More Sentences
climate protection n. iklim koruma
We will then see that climate protection makes sense for industry, and makes sense for everyone.
O zaman göreceğiz ki iklimin korunması endüstri için mantıklıdır ve herkes için anlamlıdır.

More Sentences
climate of fear n. korku iklimi
Everyone knows that journalists have been thrown into prison to create a climate of fear.
Gazetecilerin korku iklimi yaratmak için cezaevine atıldığını herkes biliyor.

More Sentences
Trade/Economic
business climate n. iş ortamı
The climate in the European Union, the business climate, and also ethics and environment.
Avrupa Birliği'ndeki iklim, iş ortamı ve ayrıca etik ve çevre.

More Sentences
economic climate n. ekonomik ortam
The spring summit in 2003 will be held in a political and economic climate beset with both problems and opportunities.
2003'teki bahar zirvesi, hem sorunlar hem de fırsatlarla dolu bir siyasi ve ekonomik ortamda gerçekleştirilecektir.

More Sentences
Politics
climate summit n. iklim zirvesi
The United Nations Climate Summit starts today.
Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi bugün başlıyor.

More Sentences
investment climate n. yatırım ortamı
Improving the investment climate is a continuous objective.
Yatırım ortamının iyileştirilmesi sürekli bir hedeftir.

More Sentences
climate policy n. iklim politikası
One example is climate policy.
Buna bir örnek iklim politikasıdır.

More Sentences
climate change n. iklim değişikliği
For example, preventing climate change will require a time perspective of decades.
Örneğin, iklim değişikliğinin önlenmesi onlarca yıllık bir zaman perspektifi gerektirecektir.

More Sentences
climate change n. iklim değişikliği
Everyone, at this stage, will recognise that climate change is having a major impact on our coastal areas.
Bu aşamada herkes iklim değişikliğinin kıyı bölgelerimiz üzerinde büyük bir etkisi olduğunu kabul edecektir.

More Sentences
Technical
indoor climate n. iç mekan iklimi
It is specially designed to protect the building from solar energy and to create an ideal indoor climate.
Binayı güneş enerjisinden korumak ve ideal bir iç mekan iklimi yaratmak için özel olarak tasarlanmıştır.

More Sentences
climate chamber n. iklim odası
The artificial climate chamber is used to study the ageing process of materials.
Yapay iklim odası, malzemelerin yaşlanma sürecini incelemek için kullanılır.

More Sentences
Medical
tropical climate n. tropikal iklim
The damp tropical climate is good for all year long tourism.
Nemli tropikal iklim tüm yıl boyunca turizm bakımından iyidir.

More Sentences
Psychology
social climate n. sosyal iklim
Two soul mates torn apart by the social climate of their time.
Yaşadıkları dönemin sosyal iklimi tarafından birbirinden koparılan iki ruh ikizi.

More Sentences
Meteorology
climate control n. iklim kontrolü
Air conditioning, climate control and electronic blinds are fitted as standard.
Klima, iklim kontrolü ve elektronik panjur standart olarak donatılmıştır.

More Sentences
tropical climate n. tropikal iklim
That island has a tropical climate.
O adanın tropikal iklimi var.

More Sentences
subtropical climate n. subtropikal iklim
What is the difference between the tropical and subtropical climate?
Tropikal ve subtropikal iklim arasındaki fark nedir?

More Sentences
climate change n. iklim değişikliği
Allow me to begin by placing this debate in a wider context, that is to say, what we know about climate change.
Bu tartışmayı daha geniş bir bağlama, yani iklim değişikliği hakkında bildiklerimize oturtarak başlamama izin verin.

More Sentences
General
arctic climate n. arktik iklim
arid climate n. kurak iklim
polar climate n. kutup iklimi
continental climate n. karasal iklim
global climate model n. küresel iklim modeli
alpine climate n. alp iklimi
tundra climate n. tundra iklimi
continental climate n. kara iklimi
marine climate n. deniz iklimi
equatorial climate n. ekvator iklimi
climate modeling n. iklim modellemesi
architecture and climate n. mimarlık ve iklim
desert climate n. çöl iklimi
maritime climate n. deniz iklimi
main climate zones n. ana iklim bölgeleri
extreme climate n. sert iklim
inhospitable climate n. sert iklim
sociapolitical climate n. sosyopolitik ortam
year-climate n. yıl-iklim
subhumid climate n. yarı nemli iklim
rigours of climate and terrain n. iklim ve arazinin çetin oluşu
harsh climate conditions n. sert iklim şartları
harsh climate conditions n. sert iklim koşulları
severe climate conditions n. sert iklim şartları
severe climate conditions n. sert iklim koşulları
climate of hope n. umut iklimi
climate of hope n. umut ortamı
weather and climate events n. hava ve iklim olayları
climate zone n. iklim kuşağı
moist climate n. nemli iklim
climate condition n. iklim durumu
climate science community n. iklim bilimi topluluğu
climate engineering n. iklim mühendisliği
climate proofing n. İklime direnç gösterme
climate engineer n. iklim mühendisi
climate of fear n. korku ortamı
climate risk n. iklim riski
climate anxiety n. İklim kaygısı
alter the climate v. iklimi değiştirmek
climate [obsolete] v. (iklimde, bölgede) yaşamak
climate [obsolete] v. (iklimi, bölgeyi) ziyaret etmek
climate neutral adj. iklim zararsız
climate-proofing adj. İklime dirençli
climate neutral adj. İklim nötr
climate-friendly adj. iklim dostu
Phrases
in the current climate expr. mevcut durumda
in the current climate expr. şimdilerde
Idioms
chilly climate n. kadınlara karşı soğuk ortam
chilly climate n. kadınların geri planda bırakıldığı siyasi ya da akademik alanlar veya müesseseler için kullanılan tabir
chilly climate n. buz gibi bir ortam
chilly climate n. kadınları dışlayıcı ortam
Trade/Economic
climate risk n. iklim sigortası
business climate n. ticaret ortamı
business climate n. ticari ortam
liberal investment climate n. liberal yatırım ortamı
economic climate n. ekonomik koşullar
investment climate n. yatırım iklimi
service climate n. faaliyet olanak ve imkanları
overall economic climate n. genel ekonomik iklim
Law
procedural justice climate n. prosedürel adalet iklimi
Politics
climate change framework convention n. iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi
united nations framework convention on climate change (unfccc) n. birleşmiş milletler iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi
negotiation climate n. müzakere ortamı
negotiation climate n. müzakere atmosferi
intergovernmental panel on climate change n. hükümetler arası iklim değişikliği paneli
climate change committee n. iklim değişikliği komitesi
un framework convention on climate change (unfccc) n. bm iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi
climate bond n. iklim tahvili
european climate change programme n. avrupa iklim değişikliği programı
united nations framework convention on climate change n. birleşmiş milletler iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi
united nations intergovernmental panel on climate change n. birleşmiş milletler hükümetlerarası iklim değişikliği paneli
green climate fund (gfc) n. yeşil iklim fonu
high-level advisory group on climate change financing n. iklim değişikliği finansmanı üst düzey danışma grubu
short-lived climate pollutants n. kısa ömürlü çevre kirleticiler
g20 climate finance study group n. g20 iklim finansmanı çalışma grubu
ipcc (intergovernmental panel on climate change) abrev. hükümetlerarası iklim değişikliği paneli
Institutes
ıntergovernmental panel on climate change (ıpcc) n. hükümetlerarası iklim değişimi paneli
cooperative program on water and climate (cpwc) n. su ve iklim işbirliği programı
Industry
climate-smart adj. iklim dostu
climate-smart adj. iklim açısından akıllı
Technical
interior climate n. iç mekan iklimi
climate control panel n. iklim kontrol paneli
cold climate test n. soğuk iklim deneyi
climate control driver information center n. iklim kontrol sürücü bilgi merkezi
climate housing n. iklim yuvası
climate box n. iklim kutusu
automatic climate control n. otomatik iklimlendirme kontrolü
interior climate n. oda iklimi
electronic touch climate control n. elektronik dokunmatik klima kontrol
indoor climate n. oda iklimi
climate unit n. iklim ünitesi
ecc -electronic climate control n. elektronik iklimlendirme kontrolü
atmospheric climate n. atmosferik iklim
atmospheric climate n. atmosfer iklimi
constant climate n. sabit iklim
constant climate n. kararlı iklim
climate chamber n. iklimlendirme kabini
climate cabinet n. iklimlendirme kabini
climate-based daylight model n. iklim tabanlı günışığı modeli
climate-controlled adj. iklim kontrollü
climate-controlled adj. sıcaklığı veya nemi ısıtma ve soğutma sistemiyle düzenlenen
Textile
cold climate fabric n. soğuk iklim kumaşı
Architecture
architecture and climate n. mimari ve iklim
Automotive
electronic climate control n. elektronik iklimlendirme kontrolü
climate control system n. klima kontrol sistemi
climate control software n. klima kontrol yazılımı
climate sensors n. klima sensörleri
automatic climate control n. otomatik klima
climate control system n. klima kontrol düzeni
climate controlled seat n. klima kontrollü koltuk
attached to the climate control system adj. klima kontrol sistemine takılı
Marine
oceanic climate n. okyanusal iklim
wave climate n. dalga iklimi
abnormal climate n. anormal iklim
Mining
equatorial climate n. ekvatoral iklim
Marine Biology
temperate climate n. ılıman iklim
micro-climate n. mikroklima
micro-climate n. mikroiklim
oceanic climate n. okyanus iklimi
Astronomy
deep space climate observatory (dscovr) n. derin uzay iklim gözlemevi
Botanic
vegetation and climate n. vejetasyon ve iklim
Agriculture
nival climate n. karlı iklim
arid climate n. arid iklim
Forestry
united nations framework convention on climate change n. birleşmiş milletler iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi
Social Sciences
organizational climate n. örgüt iklimi
ethical climate n. etik iklim
Environment
climate change n. iklim değişimi
climate warming n. iklim ısınması
world climate impact studies programme n. dünya ikliminin etkisini inceleme programı
climate and meteorology n. iklim ve meteoroloji
climate change adaptation n. iklim değişikliği adaptasyonu
climate change adaptation n. iklim değişikliği uyarlaması
climate deal n. iklim antlaşması
climate strike n. iklim grevi
climate action n. iklim eylemi
climate crisis n. iklim krizi
climate canary n. sağlığının bozulması veya sayısının azalması daha büyük çevresel felaketlere işaret eden organizma
climate change resilience n. iklim değişikliğine dayanıklılık
climate resilience n. iklim dayanıklılığı
climate activist n. iklim aktivisti
Geography
climate conditions n. iklim şartları
alpine climate n. alp iklimi
maritime climate n. deniz iklimi
maritime climate n. denizsel iklim
mediterranean climate n. akdeniz iklimi
black sea climate n. karadeniz iklimi
global climate change n. küresel iklim değişikliği
glacial climate n. buzul iklim
glacial climate n. buzul iklimi
climate-induced sea-level changes n. iklim etkili deniz seviyesi değişimleri
climate-induced adj. iklim etkili
Meteorology
tundra climate n. tundra iklimi
arctic climate n. arktik iklim
climate analysis center n. iklim analiz merkezi
climate prediction center n. iklim tahmin merkezi
savanna climate n. savan iklimi
marine climate n. deniz iklimi
physical climate n. fiziksel iklim
microthermal climate n. mikrotermal iklim
mediterranean climate n. akdeniz iklimi
mesothermal climate n. mezotermal iklim
temperate climate n. ılıman iklim
polar climate n. kutup iklimi
solar climate n. güneş iklimi
mountain climate n. dağ iklimi
thermal climate n. termal iklim
continental climate n. karasal iklim
arid climate n. kurak iklim
arctic climate n. arktik iklim
climate control n. iklim denetimi
temperate climate n. mutedil iklim
continental climate n. kara iklimi
desert climate n. çöl iklimi
equatorial climate n. ekvator iklimi
transition climate n. geçiş iklimi
transition climate n. araiklim
monsoon climate n. muson iklimi
monsoon climate n. mevsim iklimi
polar climate n. eksenucu iklimi
subpolar climate n. kutupaltı iklimi
rainy climate n. yağmurlu iklim
subpolar climate n. eksenucualtı iklimi
subtropical climate n. dönencealtı iklim
ice-cap climate n. buz örtüsü iklimi
semi-arid climate n. yarı kurak iklim
steppe climate n. step iklimi
climate change coordination group n. iklim değişikliği koordinasyon grubu
physics of climate n. iklim fiziği
climate physics n. iklim fiziği
Geology
climate classification n. iklim sınıflaması
Military
command climate n. emir komuta iklimi
command climate n. askerlikte karşılıklı saygıya dayalı disiplin
Star Wars
climate disruption array n. iklim bozma uydusu
weather and climate command center n. hava ve iklim komuta merkezi