elevator - Türkisch Englisch Wörterbuch

elevator

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "elevator" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 21 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
elevator n. asansör
Serena took the elevator to the second floor.
Serena asansörle ikinci kata çıktı.

More Sentences
General
elevator n. asansör
The elevator access control system is actually an elevator control technology.
Asansör erişim kontrol sistemi aslında bir asansör kontrol teknolojisidir.

More Sentences
elevator n. kaldırıcı
elevator n. yükselti
elevator n. rakım
elevator n. yükseltme
elevator n. yükselme
elevator n. kaldıraç
Technical
elevator n. yükseltici
Computer
elevator n. yukarı akıtma imleci
Aeronautic
elevator n. irtifa dümeni
elevator n. kuyruk kanadı
elevator n. uçağın kuyruğunda bulunan ve burun aşağı yukarı hareketini sağlayan ana kumanda yüzeyi
elevator n. yükseliş dümeni
Anatomy
elevator n. bir organı kaldıran kas
Agriculture
elevator n. silo
elevator n. tahıl ambarı
elevator n. elevatör
elevator n. hububat elevatörü
elevator n. tahıl çıkarma ve boşaltma aletlerinin bulunduğu ambar
Military
elevator n. irtifa dümeni

Bedeutungen von dem Begriff "elevator" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Agriculture
elevatör elevator n.

Bedeutungen, die der Begriff "elevator" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 156 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
elevator operator n. asansör operatörü
Tom became good friends with the elevator operator in their hotel.
Tom kaldıkları oteldeki asansör operatörü ile iyi arkadaş oldu.

More Sentences
elevator speech n. asansör konuşması
How to Come Up With a Good Elevator Speech?
İyi Bir Asansör Konuşması Nasıl Yapılır?

More Sentences
elevator button n. asansör düğmesi
Tom pressed the elevator button.
Tom asansör düğmesine bastı.

More Sentences
elevator bank n. asansör kapısı (dışarıdan)
Over here is the dining room, elevator banks, and that's the bar.
Burası yemek odası, asansör kapıları ve şurası da bar.

More Sentences
hold the elevator v. asansörü tutmak
Hold the elevator.
Asansörü tut.

More Sentences
Colloquial
elevator music n. asansör müziği
That's elevator music.
Bu asansör müziği.

More Sentences
Construction
elevator door n. asansör kapısı
The elevator doors wouldn't open.
Asansör kapıları açılmadı.

More Sentences
Star Wars
space elevator n. uzay asansörü
The space elevator idea is not new.
Uzay asansörü fikri yeni değil.

More Sentences
General
food elevator n. yemek asansörü
service elevator n. servis asansörü
elevator pulley n. asansör makarası
grain elevator n. tahıl ambarı
freight elevator n. nakliye asansörü
elevator shaft n. asansör boşluğu
grain elevator n. silo
elevator repairman n. asansörcü
food elevator n. servis asansörü
express elevator n. hızlı asansör
passenger elevator n. insan asansörü
personnel elevator n. personel asansörü
elevator boy n. asansörcü
panoramic elevator n. panoramik asansör
elevator pitch n. asansör konuşması
elevator talk n. asansör konuşması
elevator for disabled n. engelli asansörü
accessible elevator n. engelli asansörü
visitor elevator n. ziyaretçi asansörü
guest elevator n. ziyaretçi asansörü
elevator man n. asansör operatörü adam
elevator girl n. asansör operatörü kadın
elevator boy n. asansör operatörü adam
elevator boy n. asansörcü adam
elevator man n. asansörcü adam
elevator shoe n. iç platformlu ayakkabı
elevator shoes n. iç platformlu ayakkabılar
elevator shoes n. platformlu ayakkabılar
elevator girl n. asansörcü kadın
elevator shoe n. platformlu ayakkabı
elevator man n. asansörcü
be stuck in an elevator v. asansörde kalmak
ride the elevator up v. asansör ile yukarı çıkmak
ride the elevator down v. asansör ile aşağı inmek
fall down an elevator shaft v. asansör boşluğuna düşmek
fall down an open elevator shaft v. asansör boşluğuna düşmek
fall down the elevator shaft v. asansör boşluğuna düşmek
wait for the elevator v. asansör beklemek
wait for the elevator v. asansörü beklemek
get on the elevator v. asansöre binmek
Phrases
there is no a elevator to success, you have to take the stairs expr. başarıya asansörle değil merdivenle gidilir
Colloquial
elevator music adj. büyük alışveriş merkezlerinde vb çalan sıkıcı müzik
Idioms
(one's) elevator doesn't go all the way to the top expr. (birinin) kafası pek çalışmıyor
(one's) elevator doesn't go all the way to the top expr. (biri) yeteri kadar zeki değil
(one's) elevator doesn't go all the way to the top expr. (birinin) bir tahtası eksik
(one's) elevator doesn't go all the way to the top expr. (birinin) kafası tam basmıyor
Speaking
I was stuck in the elevator expr. asansörde kaldım
Trade/Economic
grain elevator n. zahire ambarı
elevator pitch n. değerlendirici kısa sunum
elevator speech n. değerlendirici kısa sunum
elevator presentation n. değerlendirici kısa sunum
Technical
bucket elevator n. kepçeli elevatör
bucket elevator n. kovalı elevatör
arm elevator n. kollu elevatör
service elevator n. yük asansörü
chain elevator n. zincirli yükseltici
elevator cab n. asansör kabini
elevator guide rails n. asansör rayları
elevator car safety n. asansör kabini güvenliği
elevator cage n. asansör kabini
elevator operator n. asansörcü
elevator guide n. asansör rayı
elevator tower n. asansör kulesi
elevator pit n. asansör kuyusu
elevator car platform n. asansör holü
elevator bucket n. yükseltici kovası
elevator shaft gate n. asansör kuyusu kapısı
elevator car n. asansör kabini
freight elevator n. yük asansörü
freight elevator n. montşarj
freight elevator n. yük asansörü
chain-type bucket elevator n. zincirli-kovalı yükseltici
luggage elevator n. yük asansörü
paternoster bucket elevator n. sürekli kovalı yükseltici
pneumatic elevator n. havalı asansör
screw elevator n. vidalı yükseltici
pulp elevator n. küspe elavatörü
coil elevator n. kangal kaldırıcı
screw elevator n. vida elevatör
elevator furnace n. elevatörlü fırın
elevator kiln n. elevatörlü fırın
screw elevator n. dikey sarmal taşıyıcı
elevator tee n. asansör türü t-profili
vertical bucket elevator n. düşey kepçeli elevatör
screw elevator n. vidalı elevatör
elevator equipment n. asansör ekipmanı
elevator controller card n. asansör kumanda kartı
elevator control panel n. asansör kontrol panosu
elevator maintenance and operating regulations n. asansör bakım ve işletme yönetmeliği
bucket elevator n. kovalı asansör
machine roomless elevator (mrl) n. makine dairesiz asansör
variable-frequency elevator n. kademesiz frekanslı asansör
facade elevator n. dış cephe asansörü
hydraulic elevator n. hidrolik asansör
Computer
elevator trim n. kuyruk kanadı rüzgar ayarı
elevator tray n. kaldıraç tepsi
Mechanic
elevator head n. elevatör başlığı
Construction
elevator shaft n. asansör bacası
elevator shaft n. asansör boşluğu
elevator shaft n. asansör yuvası
construction elevator n. inşaat asansörü
elevator shaft n. asansör kovası
elevator lobby n. asansör holü
elevator installer n. asansör montajcısı
Aeronautic
elevator angle n. irtifa dümeni açısı
elevator trimming n. irtifa dümen fletner ayarı
elevator control n. irtifa dümen kumandası
elevator servomotor n. irtifa dümen servomotoru
forward elevator n. ön irtifa dümeni
Marine
certificate for the crew elevator n. asansör sertifikası
Petrol
drill-collar elevator n. ağırlık borusu kaldırma bileziği
sucker-rod elevator n. pompa çubuğu kaldırma bileziği
Mining
bucket elevator n. kepçeli elevatör
bucket elevator n. kovalı yükseltici
Dentistry
bein elevator n. bein elevatörü
warwick james elevator n. warwick james elevatörü
coupland elevator n. coupland elevatörü
flohr elevator n. flohr elevatörü
cryer elevator n. cryer elevatörü
Marine Biology
fish elevator n. balık asansörü
Agriculture
straw elevator n. saman elevatörü
pneumatic grain elevator n. pnömatik hububat elevatörü
grain elevator n. silo
grain elevator n. zahire ambarı
Tobacco
elevator blade n. elevatör tırnağı
pack elevator n. paket elevatörü
elevator feedband n. elevatör besleme bandı
History
grain elevator n. tahıl ambarı
Military
elevator control n. irtifa dümeni kumandaları
Slang
elevator ride n. asansörde bir mahkumu dövme
elevator doesn't go to the top floor expr. kafası basmıyor
elevator doesn't go to the top floor expr. yeteri kadar zeki olmama
elevator doesn't go to the top floor expr. bir tahtası eksik
the elevator doesn't go all the way to the top expr. aklı kıt
the elevator doesn't go all the way to the top expr. kafası pek/tam çalışmayan
the elevator doesn't go all the way to the top expr. yarım akıllı
the elevator doesn't go all the way to the top expr. kafası tam basmayan
the elevator doesn't go all the way to the top expr. kafası basmayan
the elevator doesn't go all the way to the top expr. pek zeki olmayan
the elevator doesn't go all the way to the top expr. bir tahtası eksik
someone's elevator doesn't go all the way to the top expr. birinin kafası pek çalışmıyor
the elevator doesn't go (all the way) to the top floor expr. bir tahtası eksik
someone's elevator doesn't go all the way to the top expr. biri pek zeki değil
the elevator doesn't go (all the way) to the top floor expr. pek zeki değil
someone's elevator doesn't go all the way to the top expr. birinin bir tahtası eksik
someone's elevator doesn't go all the way to the top expr. birinin kafası basmıyor
the elevator doesn't go (all the way) to the top floor expr. kafası basmıyor
the elevator doesn't go (all the way) to the top floor expr. kafası pek çalışmıyor