Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Synonyme
Über uns
Werkzeuge
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Über uns
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf
en güzel
Bedeutungen von dem Begriff
"en güzel"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
en güzel
finest
adj.
Modern Slang
2
Modern Slang
en güzel
adorableist
adj.
3
Modern Slang
en güzel
adorablest
adj.
Bedeutungen, die der Begriff
"en güzel"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 95 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
en güzel dönem (bir kimsenin/bir şeyin)
prime
n.
2
General
en güzel parça
tidbit
n.
3
General
yılın en güzel mevsimi
the best part of the year
n.
4
General
hayatın en güzel devresi
prime of life
n.
5
General
hayatın en dinç ve güzel devresi
the prime of life
n.
6
General
en güzel zaman
prime
n.
7
General
en güzel dönem
pink
n.
8
General
en güzel parça
titbit
n.
9
General
(bir şeyin) en güzel şeyi
crowning glory
n.
10
General
danstaki en güzel ve popüler kadın
the belle of the ball
n.
11
General
partideki en güzel ve popüler kadın
the belle of the ball
n.
12
General
en güzel kıyafetler
braw
n.
13
General
en güzel halinde olmak
be in the pink
v.
14
General
en güzel kıyafetlerini giymek
wear one's best clothes
v.
15
General
hayatının en iyi/güzel/muhteşem vs. gösterisini yapmak
put on a performance of a lifetime
v.
16
General
en güzel kıyafetlerini giymek
gussy (up)
v.
17
General
daha/en seçkin/kaliteli/güzel/hoş
choicer, choicest
adj.
18
General
en güzel ayrımla
to a hair
adv.
Phrases
19
Phrases
(bir şeyin) en güzel/iyi kısmı/tarafı
the best part of (something)
n.
20
Phrases
(bir şeyin) en güzel/iyi kısmı/tarafı
best part of something
n.
21
Phrases
annem dünyadaki en güzel kadınıdır
my mother is the most beautiful woman in the world
expr.
22
Phrases
annem dünyanın en güzel kadınıdır
my mother is the most beautiful woman in the world
expr.
23
Phrases
ayna ayna söyle bana kim en güzel bu dünyada
mirror mirror on the wall who's the fairest of them all
expr.
24
Phrases
-in en güzel/iyi örneği
a … and a half
expr.
Proverb
25
Proverb
açlık bu dünyanın en güzel salçasıdır
hunger is the best sauce
26
Proverb
en güzel şeyler küçük paketlerden çıkar
best things come in small packages
27
Proverb
en güzel şeyler küçük paketlerden çıkar
good things come in small packages
28
Proverb
en güzel/değerli şeyler küçük paketlerden çıkar
best things come in small packages
29
Proverb
en güzel/değerli şeyler küçük paketlerden çıkar
good things come in small packages
Colloquial
30
Colloquial
hayatın en güzel devresi
prime of life
n.
31
Colloquial
hayatın en güzel dönemi
prime of life
n.
32
Colloquial
yaşamın en güzel devresi
prime of life
n.
33
Colloquial
sahip olunan en güzel kıyafetler
dress-ups
n.
34
Colloquial
en güzel kıyafetlerini giymek
get gussied up
v.
35
Colloquial
en güzel kıyafetlerini giymek
get all gussied up
v.
36
Colloquial
en güzel (zamanlar/haller)
high old
adj.
37
Colloquial
en güzel/şık elbiselerini giymiş
gussied
adj.
38
Colloquial
(birilerinin/bir şeylerin) en iyi/güzel örneği
a (certain type of person or thing) among (others)
expr.
39
Colloquial
en güzel/iyi kısmı/tarafı
best part of
expr.
40
Colloquial
hayatımın en güzel dönemini geçiriyorum
having the time of my life
expr.
41
Colloquial
hayatımın en güzel zamanlarını/anlarını yaşıyorum
having the time of my life
expr.
Idioms
42
Idioms
en güzel giysisi
(one's) sunday finest
n.
43
Idioms
bir topluluğun en güzel kadını
the belle of the ball
n.
44
Idioms
bir topluluğun en güzel kadını
belle of the ball
n.
45
Idioms
birinin bayramlığı/en güzel elbiseleri
one's best bib and tucker
n.
46
Idioms
en eğlenceli/keyifli/güzel kısım
high point
n.
47
Idioms
partinin en güzel kadını
the belle of the ball
n.
48
Idioms
balonun en güzel kadını
the belle of the ball
n.
49
Idioms
(birinin) en güzel giysileri
(one's) best bib and tucker
n.
50
Idioms
(birinin) en güzel/şık giysileri
(one's) sunday best
n.
51
Idioms
(birinin) en güzel/şık kıyafetleri
(one's) sunday best
n.
52
Idioms
en güzel/şık giysiler
sunday best
n.
53
Idioms
en güzel/şık kıyafetler
sunday best
n.
54
Idioms
(birinin) en güzel/şık giysileri
(one's) sunday-go-to-meeting clothes
n.
55
Idioms
(birinin) en güzel/şık kıyafetleri
(one's) sunday-go-to-meeting clothes
n.
56
Idioms
ortamdaki en güzel/popüler kadın
the belle of the ball
n.
57
Idioms
mevcuttaki en güzel/popüler kadın
the belle of the ball
n.
58
Idioms
birinin en güzel kıyafetleri
one's best bib and tucker
n.
59
Idioms
hayatın en canlı/güzel evresi
the flower of youth
n.
60
Idioms
hayatın en güzel zamanları
the flower of youth
n.
61
Idioms
(bir şeyin) en eğlenceli/keyifli/güzel kısmı
high point (of something)
n.
62
Idioms
en güzel kıyafetler
roast-meat clothes [obsolete]
n.
63
Idioms
bayramlığı/en güzel elbiseleri
your best bib and tucker [old-fashioned]
n.
64
Idioms
en güzel kıyafetleri
your best bib and tucker [old-fashioned]
n.
65
Idioms
en güzel/şık giysileri
your sunday best
n.
66
Idioms
en güzel/şık kıyafetleri
your sunday best
n.
67
Idioms
güzel göstermek/en iyi şekilde göstermek
show to advantage
v.
68
Idioms
güzel göstermek/en iyi şekilde göstermek
show to good
v.
69
Idioms
güzel göstermek/en iyi şekilde göstermek
show one's advantage
v.
70
Idioms
özel bir olay için en güzel kıyafetlerini giymek
get dressed up
v.
71
Idioms
en güzel zamanların yarıda kalmasına neden olmak
cut (one) down in (one's) prime
v.
72
Idioms
birinin en güzel zamanlarını birden sonlandırmak
cut someone off in their prime
v.
73
Idioms
birinin en güzel zamanlarını birden sonlandırmak
cut someone down in their prime
v.
74
Idioms
en güzel kıyafetlerini giymek
be in (one's) sunday best
v.
75
Idioms
olabileceği en güzel/çekici şekilde görünmek
make the most of oneself
v.
76
Idioms
en güzel giysilerini giymiş
in (one's) glad rags
adj.
77
Idioms
en güzel kıyafetlerini giymiş
(all) dressed up
adj.
78
Idioms
en güzel şekilde
to (good) advantage
adv.
79
Idioms
en güzel şekilde
to (better) advantage
adv.
80
Idioms
en güzel elbiseleriyle
in one's sunday best
expr.
81
Idioms
en güzel elbiselerini giyerek
in one's sunday best
expr.
82
Idioms
en güzel elbiselerle
in sunday best
expr.
83
Idioms
en güzel elbiseleri giyerek
in sunday best
expr.
Speaking
84
Speaking
hayatımın en güzel gecesi
the best night of my life
n.
85
Speaking
başıma gelen en güzel şey
the best thing that ever happened to me
expr.
86
Speaking
dünyanın en güzel kadını sensin
you are the most beautiful woman in the world
expr.
87
Speaking
dünyanın en güzel kadınıydı
she was the most beautiful woman in the world
expr.
88
Speaking
hayatımın en güzel dönemini geçiriyorum
I'm having the time of my life
expr.
89
Speaking
hayatımın en güzel zamanlarını/ anlarını geçiriyorum/yaşıyorum
I'm having the time of my life
expr.
90
Speaking
hayatımın en güzel üç yılı
the best three years of my life
expr.
91
Speaking
izlediğim en güzel filmdi
it was the best movie I had ever watched
expr.
92
Speaking
yolculuğun en güzel kısmı gidilen yere varmak değil yolculuğu yapmaktır
the best part of travelling is not arriving but the journey itself
expr.
Slang
93
Slang
en güzel/şık elbiselerini giymiş
gussied up
adj.
Modern Slang
94
Modern Slang
gelmiş geçmiş en güzel/sevimli/tatlı
adorableist
adj.
95
Modern Slang
gelmiş geçmiş en güzel/sevimli/tatlı
adorablest
adj.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of en güzel
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy