Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | geleneklere karşı | unorthodoxy n. |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yaygın geleneklere karşı çıkan | iconoclastic adj. | ||
The author's iconoclastic views challenged societal norms. Yazarın yaygın geleneklere karşı çıkan görüşleri toplumsal normlara meydan okuyordu. More Sentences |
||||
General | yerleşmiş geleneklere karşı çıkma | iconoclasm n. | ||
General | geleneklere karşı olan akım | nonconformism n. | ||
General | geleneklere karşı çıkma | iconoclasticism n. | ||
General | geleneklere karşı çıkan kimse | solecist n. | ||
General | yerleşmiş geleneklere karşı çıkan | iconoclastic adj. | ||
General | geleneklere karşı çıkarak | solecistically adv. |